|
Bildirim
|
Sevgili kardeşim, şunu söylemek isterim ki, hayat bize başkalarının dayattığı ve bizim elpence yaşamak zorunda kaldığımız süreçler dizgisi değildir. Annen, baban, sevdiklerin, başkaları... Herbiri, sahneleri gereğince saygıyı hakeden karakterler olsalar da, yalnızca atacağın adımlar için sayılı eylemlere, sayısız fikirlere sahip birer gölgelerdir. Kızma bana, ama gerçek bu! Bir başka gerçekse, dünyada önem vermen gereken tek ses kafanı yastığa koyduğunda duyduğun ses...
Öte yandan okul, arkadaş, iş, aile; öyle sanıldığı gibi kutsal kavramlar değildir. Gayet basit hiyerarşik sisteme aitlerdir ve öyle ya da böyle mutlaka son bulacaklardir. Bundan dahası, senin karakterin ve duygusal bağımlılığınla alakalıdır. Şu var ki, okulu bitirmek kendini tamamlama yolunda seni bir adım dahi ileriye götüremeyebilir. Ailenin istediklerini yerine getirmek mutsuz, alelacele gireceğin bir ilişki hiç tahmin etmediğin kadar yipratabilir. Kaçıp gitmek mi? İşleri daha fazla zorlastirmaktan başka ne ise yarayabilir ki? Çalkantılı bir dönemden geçtiğin bariz, şu zamana kadar da içindeki sesi dinlediğini yani aklını kullandığını söylemek zor. Ne kadar duygusal olursan ol, içinde bulunduğun buhrandan kurtulmak için artık daha akıllı olmak zorundasın. Ondan da önce kendini dinlemek zorundasın. Kendinle yüzleşmek... Tavsiyem, ne istediğine karar ver. Sonra bu yolda bir adım at, attığın adım taşa takılırsa tut ve o taşı yolundan kaldır... Zamanla hiçbir şey kolaylaşmayacak aksine her şey daha da zor gelecek, çünkü geçen zamanı yerine koymak, belki de biz insanların yetmeyeceği ender durumlardandir. Fakat bu olumsuzluğa rağmen daha güzel bir yeteneğe sahibiz! Zamanın ötesine gidebilmek. Kendini dinler, ne istediğine karar verir ve ötekileri boşvermeyi başarabilirsen, zamanın ötesine geçebilirsin. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|