Uzun zamandır yapılan ve yaptığımız bazı araştırmalarda insanlarımızın neden konuşamadığını, anlayamadığını ve konuşmaya çalışırken neden takıldığını gözlemledik.
Buna göre etkili olan nedenler sırası ile;
A- 1.derece tehlikeli nedenler;
1-Kendine güven olamaması,
2-Ayıplanma korkusu,
3-Takılma korkusu,
4-Yanlış yapma korkusu,
5-Karşıdakinden yanlış bilgi alma- verme korkusu,
6-Yapamayacağına dair kendini konuşlandırması,
7-Şimdilik işimi görse yeter bilinci.
B-2. derece tehlikeli nedenler;
1-Yabancı dilde yeterli temeli almaması,
2-Telaffuz bilgisi eksikliği,
3-Kelime eksikliği,
4-Yanlış eğitim verilmesi,
5-Kişiye gerekli olacak eğitim harici eğitim verilmesi,
6-Eğitim verecek öğreticinin yetersiz olması,
7-Kullanılan materyallerin yanlış seçilmesi,
8-Kişinin çalışmalarını yanlış zamanda uygulamaya çalışması,
9-Kişinin kendisine zor gelen bir yerde yapamayacağım endişesine kapılması.
C-3. derece tehlikeli nedenler;
1-Çevredeki kişilerin söylemleri,
2-Sosyal ve ekonomik etkiler,
3-Aile içi sorunlar,
4-Yanlış alınan duyumlar,
5-Kişinin kendine yeterli vakit ayırmaması,
6-Kişinin öğrenirken yanlışını düzeltmeden devam etmesi,
7-Aldığı eğitimi o dilin kendi insanları ile pratiğe dökmemesi,
Yukarıdaki nedenler sadece tek bir yabancı dilde değil bütün hepsinde geçerli olan kesin nedenlerden bazılarıdır.
A- 1. DERECE TEHLİKELİ NEDENLER,
Uzun yıllardır insanlarımıza verilen yanlış ve yetersiz eğitimler yüzünden insanlarımız yabancı dil öğrenirken hep bir endişe, korku ve ümitsizlik içerisinde bulundular.
Verilen eğitimlerin kalitesi yükselse bile kişinin kendisine olan güveni tamamen kırılmış ve sadece işimi görse yeter bilinci ile hareket etmektedir.
1-Kendine güven olamaması;
İnsanlarımızın yabancı dile bakış açısı gerçekten trajikomiktir. Yabancı bir dil öğrenmek isteyen kişi öncelikle kendisine ve aklına karşı sağlam bir güven duymalıdır çünkü insan beyni gerçekten büyük bir nimettir ve insan kendi beyninin nasıl işlediğini kavrayabilirse yapabileceklerinin sınırı ancak kavrayabildiği kadardır. Kişi aynı anda iki veya daha fazla dili zorlamandan rahatça öğrenebilir.
2-Ayıplanma korkusu,
Yabancı dil öğrenen birçok kişi ilk adım attığı andan itibaren sürekli olarak başkaları tarafından ayıplanacağı korkusu ve endişesi taşımaktadır. Bu korku ve endişe insana genellikle ilkokul döneminden ve aile içerisinde görmüş olduğu muameleden dolayı insana ileriki yaşlarında tesir eder ve kendisini ya bir kahraman yada bir korkak almaya iter. Bu korku insana erken yaşlarda tesir etmeye başladığından dolayı, sağlam bir eğitimin okul sıralarından önce aile içerisinde dikkatlice verilmesi gerekmektedir. Bu korkudan kurtulmak için öncelikle kendinize ve aklınıza sağlam bir güven duymalısınız ve asla konuşmaya çalışırken çekinmemelisiniz.
3-Takılma korkusu,
Hiç kimse yabancı dilleri anne karnında öğrenmiyor. Her çocuk ailesine göre kendi dilini kavramaktadır. Türk ailenin çocuğu Türkçe, Alman ailenin çocuğu Almanca, İspanyol ailenin çocuğu İspanyolca ve İngiliz ailenin çocuğu İngilizce öğrendiği gibi. Eğer aile de anne, baba veya her ikisi de farklı diller biliyorsa çocuklarına bunu erken yaşta entegre ediyorlar. Ve çocuk 5-6 yaşına gelmeden birçok dili anlayıp cevap verebiliyor ve konuşmaya başlıyor. Yabancı dili sonradan öğrenen insanlarımızda, bir şeyi iyi bilmiyorsa veya emin olamıyorsa takılma korkusu yaşayabiliyor. Bunun nedeni olarak güven eksikliği ve ayıplanma korkusu en baskın nedenlerdendir.
4-Yanlış yapma korkusu,
Yanlış yapma korkusu insanı yeri geldiğinde tüm hayatını etkileyebilen bir unsurdur. Bazı insanların özgüveninin yeterli olmasından dolayı bu kişilerde ağır hasar bırakmazken, bazı kişilerde hayatının en unutulmaz ve kendisine göre utanç verici olaylarını yaşatır. Halbuki her canlı hata yapabilmektedir. Kişi yaptığı hataları görüp analiz eder ve düzeltmeye çalışırsa hem kendisine olan özgüveni gelişir hem de ayıplanma, takılma gibi korkularını da yenmiş olur.
5-Karşıdakinden yanlış bilgi alma- verme korkusu,
Kişi için kendisinin yabancı dilde iyi olmasını engelleyen diğer bir unsurdur. Bir düşünün, bir turist ülkemize ziyaret, alışveriş ve tatil için gelmekte ve kendisi bizim dilimizi ne kadar konuşmakta ve bir şey satın almak istediğinde Türkçe mi anlatıyor derdini, hayır kendi dili üzerinden iletişim kurmakta. İnsanımız da elinden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışmaktadır. Aslında insanımız kendisine karşı özgüvenli ve cesurdur.
6-Yapamayacağına dair kendini konuşlandırması,
Kişi yabancı dil öğrenmeye iten nedenler genellikle istem dışı olan olaylardır. Eğer kişi kendi istek ve rızası ile yabanı dil öğrenmeye kesin kararlı ise her yolu dener ve kendisine en uygun çalışma şekli ve materyalleri temin eder. Kişinin bunu öğrenmesinde herhangi bir engel tanımaz ve her zorluğu bir şekilde bertaraf ederek kesin ve kalıcı sonuçlara ulaşır. Öncelikle öğrenir kişi kendisine güvenecek ve aklından, zihninden YAPAMAM-EDEMEM-BAŞARAMAM-AKLIM ALMAZ vs gibi tüm olumsuzlukları aklından çıkartması gereklidir. İlk konuda değindiğimiz insan aklının nasıl gelişmiş bir nimet olduğunun farkına varmalı ve istediği taktirde her şeyi yapabileceğini anlamalıdır. Çalışmayan beyin yoktur, onu çalıştırmayan tembel insan vardır.
7-Şimdilik işimi görse yeter bilinci,
Birçok insan yabancı dilleri sadece işimi görsün, sınavı geçsem yeter ve bu yaştan sonra öğrensem ne işime yarayacak diyerek kendisine, çevresine ve ailede özellikle de küçük yaştaki bireylere karşı büyük bir kabahat işlemiş olur. Öncelikle siz yabancı dili ne ve neden öğrenmek istediğinizi veya nerede kullanacağınızı iyi tespit ederek bu yola adım atmalısınız. Mesleği genellikle konuşma üzerine olan bir kişi sınava girecekmiş gibi gramer ağarlıklı çalışırsa alacağı sonuç, gördüğü yabancı dilden soğumak olacaktır. Tam tersi sınava hazırlanan kişi için de geçerlidir. Her şeyin dengeli bir biçimde ayarlanması ve uzman kişilerce uygulamaya konulması gerekmektedir. Ama dikkat edilmelidir ki, herkesin anlayış seviyesi bir değildir. Olamaz.
B-2. DERECE TEHLİKELİ NEDENLER;
Bizim insanımızın %84’lük dilimi yurt dışına çıkarken, eğitimi yetersiz ise büyük zorluklar çekmektedir. Özellikle yurt dışı eğitim için giden öğrenciler belli seviyeye ulaşmamış ise gittikleri ülke kendilerine sadece tatil olarak dönecek ve verim alamayacaklardır. Özellikle Türk insanı üzerinde yapılan tespitlere göre Tembel olduğumuz gayet açıktır.
1-Yabancı dilde yeterli temeli almaması,
Bir çok insan yurt dışında eğitim almayı hayal etmiştir. Kimileri için bu bir lüks iken, kimileri için ise basit bir şeydir. Bir çok durumu yetmeyen insanın çocukları yokluklar içerisinde okumak zorunda kalırlar ve bunların %34’lük bir dilimi ilerideki yaşamlarında Türkiye’nin hatta dünyanın en iyi işadamı, doktoru, avukatı vs gibi mesleklere sahip olmaktadırlar. Durumu iyi olan insanların çocukları istedikleri gibi hatta daha fazla bile eğitimi küçük yaşta alabilmektedirler. Bu durumdaki bir çok çocuk ileride en iyi mesleklerin başına geçebilmektedirler. Açıklamaya çalıştığımız mesele ise yurt dışında size farklı bir eğitim vermemektedirler. Türkiye de bir çok özel kurum dünya standartlarında eğitim vermektedirler. Kullanılan materyaller İngiltere-Cambridge-oxford basımı olan kaynaklardır. Yurt dışına giden birey eğer kısa süreli gidiyorsa sadece öğrendiği yabancı dili nasıl kullanacağını öğrenir. Bizim tavsiye edebileceğimiz minimum hafta 12-24 haftadır. 12-24 hafta veya üzeri yurt dışı eğitimine giden bireyler orada dili nasıl kullanacağının yanı sıra, nasıl geliştireceğini de öğrenmekte ve kazancı büyük olmaktadır.
2-Telaffuz bilgisi eksikliği,
Yabancı dile aşina olmayan kulaklar anlamakta oldukça başarısızlardır. Hiç kimse emeklemeden yürüyemez. Dil öğrenen kişi her anını kelime ve konuşma dinleyerek geçirmeli ve onları bir yandan da okuyarak takip etmeli. Belli bir zaman sonra artık yazıya bakmadan kişilerin ne dediğini beyin otomatik algılar ve kendi dilinde ki karşılığını bulur. Yapılan araştırmamızda yabancı dile yeni başlayan ve daha önce herhangi bir deneyimi tecrübesi olmayan 10 kişiyi inceledik. Kendilerine küçük bir dinleme testi yaptık. Tek aksan üzerinden bunların 8 tanesi her duyduğu 25 kelimenin 16 ile 4’ünü, 1 kişi 25 kelimenin 21’ini ve son kalan kişi ise 25 kelimenin sadece 1 tanesini anlayabildi. Daha sonra bunlara en kolaydan en zor olana doğru 25 kelime sıra ile dinletildi. Yaklaşık 1 hafta sonra kişilere aynı 25 kelime sorulduğunda hepsi takılmadan bütün kelimeleri anladılar.
3-Kelime eksikliği,
Kelime bilgisi eksikliği kişinin yabancı dil öğrenme yolunda en fazla uğraş harcadığı ve beyninin yorulduğu alandır. Bu bölüm, kelimelerin anlamlarının bilinmesi, istenilen aksana göre söylenmesi ve akılda kalıcı olması için ezberlenmesi gibi bir çok aşama olan bölümdür. Kişi öğrenmek istediği 100 kelimeyi sadece ezber yaparak akılda tutabileceğini düşünürse kaybeder çünkü ezber yapılan her kelime beyinde sadece Kısa Süreli Hafıza da tutulmaktadır. Bu ezberi yapılan 100 kelime minimum 2 gün içerisinde unutulmaktadır. Kısa süre sonra öğrenilen 100 kelimenin sadece maksimum 7-8 kadarı akılda kalır. Halbuki uzman kişilerden yardım alınarak bütün bu 100 kelimenin tamamını kalıcı hale getirmek ve Uzun Süreli Hafıza ya yollamak mümkündür. Kelime öğrenilirken görsellik ve hayal gücü sonuna kadar kullanılmalıdır. Beynimizden bir gün içerisinde sayılamayacak kadar çok bilgi geçmektedir. Siz bunların önemli olduğunu düşündüğünüz kısımlarını beyniniz Uzun Süreli Hafıza için hazırlar ama sizden onay bekler, eğer o bilgi saklanmaya değer ise beyin onu muhafaza eder. Bazen istemediğiniz bilgiler bile Uzun Süreli Hafızanıza depolanır veya hatırlamak istediğiniz güzel bir şey beyniniz tarafından silinebilir. Uzman kişiler bunları sizin nasıl kontrol edebileceğinize dair yardım edebilirler.
4-Yanlış eğitim verilmesi,
Mesleğinize en uygun eğitim için yabancı dil öğrenmeye başlamadan önce, yabancı dile neden ihtiyacınız olduğunu belirleyin. Sınav için yabancı dil öğrenecekseniz gramer ağırlıklı, eğer konuşmaya dayalı eğitim alacaksanız konuşma ve dinleme ağırlıklı eğitim almak zorundasınız. Tabi ki de bunların yanında konuşma, dinleme, yazma, okuma ve anlama gibi dersleri ihmal etmemelisiniz. Kişinin veya kurumun, kişilerin seviyesini net olarak belirlemeden verdiği yanlış eğitimler sonucunda yabancı dil öğrenmek kişilere bir külfet olarak yansır ve tüm yaşamını anında etkiler. Öncelikle kişilerin seviyesinin doğru biçimde ve konuşma, dinleme, yazma, okuma ve anlama alanında tespit edilmesi, mümkünse kişileri seviyelerine göre ayırması ve kendilerine en uygun materyallerin sağlanmasıdır. Verilmek istenilen her türlü eğitim dengeli ayarlanarak sırası ile aktarılması gerekmektedir. Yabancı dile ilk defa adım atan kişilere öncelikle günlük konuşmalar verilmeli, telaffuzları gösterilmeli ve daha sonra gramer konularına en basitten başlayarak devam edilmelidir. Örneğin : Doğru anlamak için dinlemek, doğru dinlemek için telaffuz ve kelime bilgileri, doğru telaffuz ve kelime bilgileri için sağlam materyal ve öğretici, doğru öğretici ve materyal için işini doğru yapan kurumlara ihtiyaç vardır ve bütün bunların hepsini gramer ile birleştirmek gereklidir. Sağlam temel ile başlanan eğitimler sağlam binalar ve gelecekler oluşturur.
5-Kişiye gerekli olacak eğitim dışında eğitim verilmesi,
Örneğin turizm işinde çalışmak isteyen kişiye, kendi işi ile alakalı eğitimlerin net olarak verilmesi gerekmektedir. Sizin işiniz dünyanın her yerinden gelen insanlara doğru bilgi ile hizmet ederek kendilerini memnun etmektir. Misafirleriniz sizden memnun kaldıkları taktirde tekrar gelecek ve sizi herkese tavsiye edecektir. Bu doğrultuda hem kendini hem de çalıştırdığınız kişilerin işiniz ile ilgili sağlam eğitim alması çok önemlidir. Çalışan elemanlarınızın her biri her türlü duruma hazır olmalıdır. Örneğin müşterilerinizden biri ile görüşme yaparken kendisi bir anda rahatsızlanabilir ve bu durumda öncelikle elemanınıza burada çok iş düşmekte, kendisi rahatsızlanan müşterinizin tam olarak neyi olduğunu ve nasıl yardımcı olabileceğini bilmelidir. Bu her sektör için geçerli olan bir durumdur. İyi bir yabancı dil eğitimi verilmiş bir kişi sunduğu ürünün tüm özelliklerini ve müşteriye neler sunduğunu detaylıca anlatabilir.
6-Eğitim verecek öğreticinin yetersiz olması,
Eğitim verecek olan kişi veya kişilerin aldıkları eğitim ve sertifikaları kadar, eğitim aldıkları yerler ve kendilerine eğitim veren öğreticileri de çok büyük derece de önem teşkil eder. Ders veren eğitici devamlı aktif olmak zorundadır. Yaptığı ve anlattığı her şey kursiyerleri ya şevklendirir ya da usandırır. Eğitici kendisini her daim yenilemeli, gerektiğinde elindeki kaynakları, gerektiğinde kendi tecrübelerini kursiyerlere aktarmalıdır. Eğitici, eğitimini yurt dışında almış ise tecrübesi gayet yüksektir ve kursiyerler kendisinden fazlasıyla yararlanabilirler. Eğitimci kişi dersler esnasında elindeki materyalleri, aktifliğini ve tecrübelerini birleştirerek derse aktarması sonucunda kursiyerlerin hem anlayışları hem de yabancı dile karşı duydukları önyargıları kırarak bağlanmaları sağlanmalıdır. İyi bir eğitici, kapasitesi en düşük olanları bile canlandırabilir.
7-Kullanılan materyallerin yanlış seçilmesi,
Dersler esnasında seçilen her türlü materyal kişileri sıkmaya yönelik olmamalı, aksine heyecan verecek ve merak uyandıracak kısa, basit ve net olmalıdır. Materyallerin genellikle yabancı kaynaklı olmasının, yabancı dile ilk defa girecek kişide küçük de olsa bir tedirginlik oluşturduğu gözlemlenmiştir. Sanılanın aksine materyallerin tamamen kendi dilinde olması kişinin araştırma, kullanma ve görsel hafızasına katkısı gerçekten büyük olmaktadır. Yabancı dile atılan ilk adım dan itibaren bazı kişilerin aksan/telaffuz konusunda kaygıları da bulunmaktadır. Her ülkenin konuştuğu dil farklı olduğu gibi, ülkenin her bölgesinde ve şehirlerinde de farklılık göstermektedir. Aksanlar kişilere, bölgelere ve şehirlere göre değişmektedir. Yabancı dil öğrenecek kişi mümkün olduğunca elinin altında bulunan ve adına internet denilen kaynağı, her türlü aksan konusunda kullanarak her dilde kullanılışını duyabilir, anlayabilir/anlaşabilir.
8-Kişinin çalışmalarını yanlış zamanda uygulamaya çalışması,
Yanlış zamanda ve yanlış yapılan çalışma, kişiye yarar sağlayamaz ve aksine kişinin soğumasına hatta bırakmasına neden olur. Kişi öğrenme isteği taşıyorsa, kişi için en verimli saatler sabahın erken saatleri ve kendini iyi hissettiği zamanlardır. Bazı insanların üzerin de baskı olduğu veya moral olarak çöküntü yaşadıkları zamanlar da bile kişi için verimli olmaktadır. Mesela hiç istemediğiniz bir iş yapmaktasınız ve çokta sıkıldınız, sizde uğraş için yabancı dil kartları alarak okumaya başladınız ve hayal ettiniz, işte düğüm burada olmakta sizin canınızı sıkan bir şey içinden keyif alabildiğiniz başka bir şey doğuyor. İnsanlarımızdan genellikle aldığımız duyumlarda en çok dikkatimizi çeken söylem ‘vaktim yok’ oldu. Aslında insanımız planlı olarak çalışmadığı için hiçbir zaman vakti olmamakta. Aslında biz buradan bile vakit ayırabileceğiniz çıkartabiliriz. İnsanlarımız televizyon seyrederken, yürürken, seyahat ederken, dinlenirken ve bunun gibi zamanlarda en azından eline bir şeyler alıp okuyabilir veya dinleyebilir. Dinlemek öğrenmenin yarısıdır, en azından kendinize zaman ayırın.
9-Kişinin kendisine zor gelen bir yerde yapamayacağım endişesine kapılması,
Birçok öğrenirin ortak olarak takıldıkları nokta burasıdır. Yabancı dil öğrenirken genellikle kolaydan zora gitmek gereklidir. Bazı insanlar yabancı dili birkaç ayda, birkaç haftada veya birkaç günde öğrenebileceğini sanmaktadırlar. Bazı kurumlar insanımızın bu zayıflığını fırsata çevirerek ’30 günde İngilizce – günde 5 dakika ile İngilizce – 1 ayda 4 kur’ gibi saçma sapan kampanyalar düzenlemektedirler. Eğer yabancı dil 3- 5 günde öğrenilen bir şey olsaydı dünyadaki herkes bütün dilleri öğrenirdi ve insanlar konuşmak, okumak, yazmak vs gibi şeyler için tonlarca para ödemezdi. Bizde konuşmayı ilk öğrendiğimiz 3-5 yaşlarında her şeyi öğrenir ve ilkokul-ortaokul-lise-üniversite’lere gitmek zorunda kalmazdık. Bu yüzden yabancı dil öğrenenlerin karşılaştığı en büyük engellerden birisi de, zor konulara geldiğinde umutsuzluğa kapılarak vazgeçmesi ve kendisine en uygun ‘Ben Yapamam – Ben Başaramam – Benim Kafam almaz’ gibi örnekleri yakıştırmasıdır. Bu hayatta bazıları önden gider, bazıları arkadan gelir, önden gidenler tozu dumana katar, arkadan gelenler o tozu dumanı yutar. Kısaca Hayatta ya tozu dumana katarsın yada o tozu dumanı yutarsın.
C-3. DERECE TEHLİKELİ NEDENLER;
1-Çevredeki kişilerin söylemleri,
Bir çok başarısız kişi, başarı için sizi desteklemek yerine aksine bir tutum sergiler. Size söylediği sözler ve verdiği tavsiyeler sizi işin başında soğuklaştırmaya yeterlidir. Siz bu adımdan sonra kararsız kalıp vazgeçme aşamasına gelebilirsiniz ama size bu söz ve tavsiyeler bir kırbaç gibi şevk de verebilir. Bir çok öğrencimizin yabancı dile başlarken ki durumlarını araştırdık ve neden olarak anlayabildiğimiz kadarıyla sıkıntı aile ve çevresinin yeterli derece de bilinçli olmaması, özellikle aile içi bireyler/bireylerden birinin alakasız, ağır işlerde çalışmasından dolayı kişiye her daim olumsuz etkiler oluşturmasında en tehlikeli ve zararlı faktör olduğunu tespit ettik. Eğer siz bu iş için kesin kararlı iseniz aile ve çevrenizden alacağını hiç bir olumsuz tepki veya eleştir sizi yanıltmasın, aksine size kuvvet verecek bir güce sahip olduğunuzu ve istediğiniz taktirde her şeyin altından kolaylıkla kalkabileceğinizi bilin. Unutmayın sizin başarınız belki gelecekte binlerce kişiye örnek olacak hatta hayat kurtaracaktır.
2-Sosyal ve ekonomik etkiler,
Maddi durumu elverişli olmayan ama okuma, öğrenme ve öğretme isteği taşıyan her birey, ülkesini seven ve elinden gelenin fazlasını yapmayı düşleyen insanlar vardır. Yıllarca tek gözlü barakada büyüyerek elinde interneti, bilgisayarı, kitabı ve kalemi olmayan kişiler, bugün elinde her türlü imkan taşıyan bir çok insandan çok daha başarılıdır. Yaklaşık 15-20 yıl önce insanlarımız için kitap almak bile lüks bir ihtiyaç iken, bugün her türlü bilgiyi internetten çok daha ucuza mal etmek içten bile değil. İnsanlarımız elinde ki bu gücü eğer doğru kullanabilirse, her türlü ağır koşulda istediğini elde eder. Eğitim için ödenen her bir kuruş, hem kişinin hem de ülkenin geleceğine yapılmış özel bir yatırımdır. Bazı kesimler hala daha kız çocuğunu okutmak konusunda yanlış tavır, tutum sergilerler ama kendileri doktora gittiğinde ‘eşime bayan doktor’ baksın diyebilmektedir.
3-Aile içi sorunlar,
‘Kavgalar evliliğin tuzu-biberidir’ derler ama evdeki küçük bireyleri düşünmezler. Bu yüzden evde küçük bireylerin yaşadığı, gördüğü her olumsuz olay, kişide ileri ki yaşamında derin yaralar bırakabilir. Bu olaylar bazı kişilerde hayata sımsıkı tutulmasıyla, bazılarında intihara kadar giden olayların başlamasında etkendir. Kişi sağlıklı bir çocukluk yaşamış ise öğrenme konusunda daha başarılı olabilir. Pek sık yaşanmasa bile sorunlu ailelerin çocukları bile bazen umulmadık işler yapabilmektedirler. Ellerine geçen her türlü eğitim imkanını kullanarak gelecek nesilleri daha iyi yetiştirebileceğini ispatlar. Sağlıklı, bilinçli bir aile çocuklarının en iyi eğitimi alması konusunda erken yaşlardan itibaren kendisine destek sağlamaktadır ve kişi büyüdüğü zaman özellikle de yabancı dillerde kendisini kanıtlar.
4-Yanlış alınan duyumlar,
Kulaktan dolma laflar, kişinin yapmayı istediği bir çok faydalı olayın gün yüzüne çıkmamasına neden olmaktadır. Özellikle de küçük yaşlarda kişilerin büyüdüklerinde yapmayı düşledikleri her türlü faydalı eylem, çevresinden aldığı yanlış duyumların neticesinde oluşamamıştır. Özellikle de yabancı dil öğrenme de kişi işini bilen ve kendisine faydalı olabilecek uzman kişilerden destek almalıdır. Yapmaya çalıştığı eylemin sonuçlarını gözlemlemeli, olumlu, olumsuz, kolay ve zor yönlerini iyi bilmelidir. Kişi özellikle de yabancı dil öğrenmeye başlarken çevresinden duyduğu söylentilere göre hareket etmemelidir. Kişinin imkanı doğrultusunda bazı denemeler ve gözlemler yapmalıdır. Örneğin ders veren kişi/kurumların ücretsiz tanıtım derslerine katılarak hem ortamı hem de ders veren kişileri gözlemleyebilir ve notları sonucunda kendisine en faydalı olacak kişi/kurumları rahatça seçebilir.
5-Kişinin kendine yeterli vakit ayırmaması,
Son dönemlerde eğitim sistemimizde ki yanlış öğretim methodları yüzünden kişinin yabancı dil öğrenmesindeki en büyük engel zaman sorunudur. Kişi gününün ortalama 8-10 saatini çalışarak geçirmekte ve arta kalan zamanlarda ya ailesi ile yada kendine vakit ayırmak istemektedir. Yabancı dil öğrenmekteki en basit yöntem günün belli günleri ve saatlerinde yapılan çalışmadır. Bu gün ve saatlerin yanı sıra düzenli çalışmaktan geçer. Örneğin kişi yabancı dil öğrenmede kesin kararlı ise tavsiye edeceğimiz ders planları kendisi için çok etkili ve yardımcı olacaktır. Bazı kesim insanlarımız dil öğrenmek istemekte ama zaman olmamasından şikayetçidir. İnsanımız öncelikle yapmak istediği tüm işler için gününü planlamalı ve bu plana göre hareket etmelidir. Eğitim gibi bir olay fedakarlık isteyen ve sonucunu kendiniz belirleyebileceğiniz bir olaydır. İnsan için en faydalı zaman dilimi sabahın erken saatleridir. Otobüste giderken, yolda, parkta yürürken, otururken, dinlenirken, televizyon izlerken vs gibi zamanlarda en azından eline 3-5 kelime alıp okuyabilir ve öğrenebilir.
6-Kişinin öğrenirken yanlışını düzeltmeden devam etmesi,
Yabancı dil öğrenirlerin en yaygın ve belirgin hatası bir şey öğrenirken kendi kolayına gelen şekilde düşünmesi ve uygulaması. En basitinden ‘Thank You’ kelimesini bir çok kişi her daim yanlış telaffuz etmekte ve bu yanlış o kadar benimsenmiş bir durumdadır ki artık normal bir olay gibi davranılır. Aslında verdiğimiz bu kelimeyi doğru telaffuz etmediğimiz zaman karşımızdaki yabancı kişi bizim ona ‘Tank’ dediğimizi anlayacaktır. Halbuki en basitinden verdiğimiz bu örnekte gerçek okunuşu bulmak için dilinizi ön dişlerinizin arasına koyarak çıkartabilirsiniz. Hafiften ‘f’ ve hafiften ‘s’ şeklinde peltek bir ses bulacaksınız ve asıl doğru telaffuz budur. Bu kelimeye daha fazla örnek verecek olursak ‘Thank-Tank – Think-Thing – Three-Tree’ gibi. Yolun başındayken öğrendiğiniz her kelimeyi mutlaka bilen biri ile kontrol etmeniz sizin konuşmanızı düzeltecek ve konuşurken hata yapmak korkusu olmadan istediğiniz şekilde konuşmanıza olanak sağlayacaktır.
7-Kişi aldığı eğitimi o dilin kendi insanları ile pratiğe dökmemesi,
Şimdiye kadar on binlerce kişi yabancı dil öğrenmeye kalktı, Binlercesi azimle olayların üstesinden geldi ve onlarcası ise savaş meydanından kaçan insanlar gibi geri çekildi. Kişi öğrendiği veya öğrenmeye başladığı dili ancak kullanırsa süreklilik yakalayabilir ve kişinin sağlam, akıcı ve düzgün bir yabancı dile sahip olması yeni kişiler ile irtibat kurarak, ve öğrendiği her kalıbı, kelimeyi kullanmasıyla mümkündür. Günümüzde internet oldukça faydalıdır. Her milletten insanı anında bulup irtibata geçebileceğiniz ve kendinizin öğrenmeye çabaladığı bu dilleri en iyi şekilde test etmenizi sağlayan eşsiz bir kaynaktır. İnternet üzerinde en yaygın arkadaşlık kurabileceğiniz Facebook – Interpenpals – Twitter gibi kaynaklardan sonuna kadar yararlanmanız gerekmektedir. Örneğin bulunduğunuz il-ilçe de tarihi yerler var ise mutlaka pratik için ziyaret etmelisiniz.
Tüm bu anlatmaya çalıştıklarımız olaylar insanlarımızın kendisine karşı yapması gereken sorumluluklardan bazılarıdır. Herkes bir gün bir yerde mutlaka yabancı dilin bir tarafı ile mutlaka karşılaşacaktır. Hiç kimsenin size yardımcı olamadığı yerde yalnız başınıza kalmanız mümkündür. Hayatınızda sizde mutlaka televizyonda gördüğünüz veya bir yerden duyduğunuz, farklı ülkelere gitmeyi hayal etmiştir. İnsanlarımızı engelleyen en büyük unsur Yabancı dil olayıdır ve hemen arkasından maddiyat gelmektedir.
Son tavsiye olarak, Yabancı dil öğrenmeye kesin karar verdiğiniz andan itibaren mutlaka size yardımcı olabileceğini düşündüğünüz kişi/kurumlar ile irtibata geçin ve fikirlerini alın.
Yabancı dizi veya filmleri öğrenirim umuduyla boş boş seyretmeyin, O seyrettikleriniz sizi sadece aşina eder. Yabancı bir görsel izlerken mutlaka duyduğunuz ve anlayabildiğiniz her şeyi not edin.
Dil öğrenmek için hem Türk hem de Yabancı eğitmenler ile iletişime geçin.