Şimdi Ara

Cinsellik üzerine (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
92
Cevap
0
Favori
4.458
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Brezilya'da yasiyorum. Cinsellik konusunda bu ulke belki de dunyada ki en ozgur ve serbest ulkelerden biridir.

    Avrupada ki cinselligin serbestligi savunan arkadaslara ithafen, 2008 verilerine gore Brezilya'da ki yetim cocuk sayisi 3 milyon 600 bin civarindadir ve bu sayi git gide artmaktadir. Bunun neticesinde hukumet televizyonlardan evlilige yonelik reklamlar yapmaktadir cunku aile yapisi yok olmaya baslamistir.

    Diger ilginc bir nokta ise Brezilya'da bekarete verilen onemin artmasidir. Bunun sebebi belki mutsuz iliskiler, yetim cocuklar veyahut sapik cinsellik olabilir ama bir gercek varki oda brezilya'daki bayanlarda bekaret onem kazanmaya baslamistir.

    Herkes gider Mersin'e, biz gideriz tersine. Cinselligin ozgurce ve sinirsiz yasandigi ulkelerde hukumet evliligi tesvik ederken, kadinlar arasinda bekaret kavrami tekrardan onemli olmaya baslamisken biz neden tersini yapariz anlamakta gucluk cekiyorum. Cinsellik elbette ki guzel ve yasanmasi gereken bir olgudur ama bunu uzun vadede toplumun aile yapisina verecegi zarar goz ardi edilmemelidir.

    Yukarida yazdiklarim benim sahsi yorumumdur. Cinsellik kisiye ozel olmalidir ve dilegen istedigi olcude yasayabilmelidir. Bir insani cinsel deneyimi olmadigi icin asagilamak yada tam tersi fazla cinsel deneyimi oldugu icin terbiyesiz sifati yapistirmak yanlistir. Insanlar secimlerinde ozgur olmalidir.


    Saygilarimla




  • neverlate,aile kavramını çok yüceltiyor olmayasın? belki erken yaşta anne olmanın ,yada bekaret yaşının düşmesinin,ya da nüfusun gerilemesinin çok da büyük bir zararı yoktur.Aile açısından bakarsan evet dünya kıyamete sürükleniyor olabilir,ancak sadece bireylerin mutluluğu ve özgürlüğü açısından düşünürsen durum vahim değil.Cinsel açıdan mutlu olan kişilerin bir aile kurmaya ihtiyaçları olmayabilir.Bir çocuğun yetişirken babaya ihtiyacı olmayabilir ve sadece annesi ona yetebilir.Ve herşeyi geçtim zaten çocuk yapmaya gerek olmayabilir.Bunlar kişilerin çok bireysel ve özel tercihleri.Ama farklı olanları aradan seçip durum çok kötü demek bana çok sağlıklı gelmiyor.
  • Hayvanların Aile Yaşamı
    Aynı dünyayı paylaştığımız hayvanları yeterince tanıyor muyuz? Amaçlarımız ve yaşam biçimlerimiz tümüyle benzer olmasa da pek çok ortak yanımız var. Her şeyden önce içtiğimiz su, yiyeceklerimiz, soluduğumuz hava aynı. Ayrıca, hayvanların da duygusal bir dünyaları olduğunu, aşklar yaşayıp, anne-baba gibi davrandıklarını biliyor muydunuz? Onları biraz daha yakından tanımak ister misiniz?
    Kurtlar eşlerine çok yardımcı:
    Kurtlar örnek bir aile yaşamı sürüyor. İster inanın ister inanmayın, erkek kurt zorla ayrılmamışsa ya da eşini bir kaza sonucu kaybetmemişse, çok güzel bir dişi kurt yaşamlarına zorla girmezse yaşamı boyu tek eşle kalmayı seçiyor. Müşfik ve sevecen davranışlarla, eşinin yeraltı inini kazmasına yardım ediyor, çocukların bakımı ve beslenmesi, korunması hatta eğitimi için en az eşi kadar çaba harcıyor.
    Dişi de yavrularına çok düşkün. İlk aylarda sadece kendi sütüyle besliyor onları. Ama yavruları biraz serpilip geliştikten sonra, baba tepede nöbet tutarken, anne kurt onlar için avlanıyor ve midesinde biriktirdiği besinleri yavrularının ağzına aktararak onları beslemeye başlıyor.
    Sabah erken saatte ilk uyanan anne kurt oluyor. Sürüden biraz uzaklaştıktan sonra, dönüp uyuklayan diğer kurtlara bakıyor ve başını arkaya atarak ulumaya başlıyor. Yavruların duyarlı kulakları bu sesi alıyor, uyanıyorlar hemen koro halinde annelerine mesaj gönderiyorlar: "Anne, açız!" diye. Diğer yetişkin kurtlar da bu mesajdan etkilenerek, anne kurdun peşine takılıp ava çıkıyorlar.
    Filler iki haftalık flört yaşıyor:
    Hayvanat bahçelerinden ya da sirklerdeki ilginç gösterilerinden tanıdığımız filler, çok duyarlı ve insana zarar vermeyen yaratıklar. Gruplar halinde düzenli ve uyumlu bir yaşamları var..Grubun liderliğini de genellikle yaşlı bir dişi üstleniyor.
    Fillerin aşk yaşamları da oldukça ilginç. Birlikte olmaya karar veren dişi ve erkek filler, önce yaklaşık iki hafta süren bir flört dönemi yaşıyor. Bu dönemde birlikte otluyor, gezintilere çıkıyorlar. Bazen dişi filin, çukur kazıp birkaç haftalık meyve ve ot stokladığı, böylece balayı hazırlığı yaptığı da oluyor. Ancak balayı sona erdikten sonra, dişi fil başka bir dişinin arkadaşlığını yeğliyor ve iki dişi, yavrunun doğumuna kadar birlikte oluyor.
    Yavrunun doğumu, fil sürüsü için önemli bir olay. Yavrular genellikle gece doğuyor. O zaman yetişkin filler, çıkarttıkları seslerle olayı çevreye müjdeliyor. Bu tüyler ürperten seslerin başka bir amacı da, yavruyu özellikle kaplanlardan korumak. Yavrunun doğumundan sonra sürü iki hafta süreyle aynı yerde kalıp anneyi ve yavruyu tehlikelerden koruyor. Her şeye karşın, anne bir tehlike sezmişse, hortumunu yavrusuna dolayıp güvenli bir yere taşıyor.
    Köpekler aşık olabiliyor:
    Köpekler, birlikte yaşadıkları insanlar gibi aşklarına da çok bağlı. Örneğin, bir İrlanda seteri mahalle köpeğine aşık olmuş. Kendisinden yavruları da olan bu köpeği, bir türlü unutamıyor, bir dişi seterle eşleşmesini isteyen sahibinin çabalarına da karşı koyuyormuş. Bulduğu bütün fırsatlarda, sevgilisine dönen İrlanda seteri, ölümüne kadar başka bir köpekle çiftleşmemiş.
    Köpeklerin duyguları gibi duyuları da gelişmiştir. Örneğin koku alma duyusu...Çiftleşme mevsiminde bir erkek köpek, 800 metreden dişisinin kokusunu alabilir. Ama keskin kokulardan nefret eden köpekler, ağzı alkol kokan birinin sevgi gösterilerinden hiç hoşlanmazlar.
    Foklar harem kuruyor:
    Fok balıkları sürüler halinde yaşıyor. Erkekler bu sürü içinden seçtikleri elli, hatta yüz dişilik haremler kurarak güçlerini kanıtlıyorlar. Bunu nasıl mı beceriyorlar?
    Sürü baharda karaya çıkmadan önce erkekler karaya çıkıp kendileri için 25-30 metrekarelik yerler ayırıyorlar. Doğal olarak en iyi yer, denize en yakın olanı. Çünkü, yetişkin dişiler karaya geldiklerinde denize en yakın erkek tarafından karşılanıp, onun haremine götürülüyorlar. İri ve kuvvetli olan erkek diğerlerine göre şiddetli kavgalar sonunda daha çok dişi elde ediyor. Kuvvetsiz olduğu için yer ve dişi ayarlayamayan erkekler de arka, kuytu köşelerde kaçamaklar yapıyor. Bunu bilen erkekler, hareminin başına yerleştikten sonra kolay kolay kıpırdayamıyor. Çünkü, ne komşularına, ne de karılarına güveni var erkek fokların.
    Anne ayı yavrusunu sırtında taşıyor:
    Kışı uykuda geçiren ayılar, bahar gelinceye kadar inlerinden çıkmazlar. Ayı yavruları da kışın dünyaya gelir. Doğduklarında çok ufak olan yavrulara karşı, anne ayı çok sıcak ve şyefkatlidir. Onlara bol bol sevgi gösterir, tehlikelerden korur, hatta yavrusu yorulduğunda sırtına alarak taşır. Baba ayı annenin tam tersine, yavrularıyla hiç ilgilenmez. Oysa flört devresinde eşine çok yakınlık gösterir, sık sık arka ayaklarının üzerine kalkıp kucaklar. Ancak bu sıcak dönem geçicidir. Aradan bir ay geçmeden erkek ve dişi ayının birbirlerine hiç ilgileri kalmaz. Dişi bundan sonra iki yıl süreyle karşı cinse hiç ilgi göstermez ve tüm zamanını yavrularını geçindirmeye ayırır. Erkek ise başını alır gider ya da başka erkeklerle arkadaşlık eder. Kışın uykuya da tek başına yatar.
    Kazlarda yaşam boyu tek eş var:
    Erkek ve dişi kazlar, bir kez beraber olduktan sonra ölünceye dek birbirlerinden ayrılmıyorlar. lAvcılardan ya da başka düşmanlardan kurtulmayı başarmışlarsa 30 yıl, bazen de daha uzun bir süre, bu beraberlikleri sürüyor. Üç yaşına geldiklerinde üremeye başladıklarını düşünürsek, hiç de azımsanmayacak bir beraberlik onların ki..
    Yumurlarını bir bataklığın kıyısına, ya da tümsek bir yere bırakarak, yavrularını ve kendilerini yağmacılardan korumayı amaçlıyorlar. Yavrular yaklaşık bir aylık bir kuluçka döneminden sonra dünyaya geliyor. Bu arada baba kaz, yavrularını ve eşini yalnız bırakmıyor. Bir düşman, eşine ya da yavrularına saldıracak olursa, hemen yiğitçe saldırıya geçerek, bir yandan tıslarken bir yandan da kanatlarıyla korkunç darbeler indirir.
    Yavruların bakımını da birlikte yapıyorlar. Bataklıkta yüzerken, anne ve baba kaz yavrularını gözetliyorlar.
    Kediler, başka hayvanların yavrularına da annelik ediyor:
    Kediler, duygu dünyalarının zenginliğiyle insanları hep şaşırtmazlar mı? Sadece insana özgü sandığımız, sevinç, üzüntü, korku, kıskançlık, öfke, kin, analık, gurur gibi duyguları onlar da yoğun olarak yaşıyorlar. Kedilerin aynı evde yaşayan bazı insanlara sempati, bazı insanlara da antipati duyduğunu yazıyor bazı kitaplar...
    Gaddar ve nankör diye bildiğimiz kediler, çok sevecen bir anne olmak yanında, her türlü öksüzü yavrularıyla birlikte büyütmekten de kaçınmazlar. Küçük sincaplara, tavşanlara, civcivlere hatta ana-babası tarafından terk edilen kartallara annelik eden kediler var.
    Maymunlar tek eşli ama çapkınları da!
    Zekaları, yetenekleri ve muziplikleriyle insana en çok benzeyen yaratıklar maymunlar değil mi? Kendisi için dikilen elbiseleri giyip çıkarabilen, masada, oturup yemeğini kaşık ve çatalla yiyebilen, resim yapan maymunlar çok var. Evlerde yaşayan maymunlar, konuşma dışında pek çok şeyi öğrenebiliyorlar. Ama uzun süre eğitilen bir şempanze bile, sadece bir iki kelime öğrenebilmiş.
    Doğada yaşayan maymunlar, bazen iki üç bireylik aileler, bazen de gruplar halinde yaşıyor. Aileler genellikle tek eşli. Ama, harem kuran bazı çapkın erkekler ve zaman zaman birden çok erkeği kabul eden dişiler de var.
    Maymunlarda en gelişkin duygulardan biri de annelik. İlk aylarda yavru annesine yapışık olarak durur, birlikte türlü oyunlar oynarlar. Çok geçmeden yavru çevreyi merak eder ve dolaşmaya başlar, ama anne gözünü ondan hiç ayırmaz. Onca zeka ve yeteneğe karşın, maymunların beceremedikleri başka bir şey de, kendilerine bir barınak edinememeleri. Çoğunlukla ağaçların kuytu köşelerinde yaşıyor ve yavrularını da orada barındırıyorlar.

    http://www.hikayeler.net/yazilar/106626/hayvanlarin-aile-yasami/




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Bethrezen

    Brezilya'da yasiyorum. Cinsellik konusunda bu ulke belki de dunyada ki en ozgur ve serbest ulkelerden biridir.

    Avrupada ki cinselligin serbestligi savunan arkadaslara ithafen, 2008 verilerine gore Brezilya'da ki yetim cocuk sayisi 3 milyon 600 bin civarindadir ve bu sayi git gide artmaktadir. Bunun neticesinde hukumet televizyonlardan evlilige yonelik reklamlar yapmaktadir cunku aile yapisi yok olmaya baslamistir.

    Diger ilginc bir nokta ise Brezilya'da bekarete verilen onemin artmasidir. Bunun sebebi belki mutsuz iliskiler, yetim cocuklar veyahut sapik cinsellik olabilir ama bir gercek varki oda brezilya'daki bayanlarda bekaret onem kazanmaya baslamistir.

    Herkes gider Mersin'e, biz gideriz tersine. Cinselligin ozgurce ve sinirsiz yasandigi ulkelerde hukumet evliligi tesvik ederken, kadinlar arasinda bekaret kavrami tekrardan onemli olmaya baslamisken biz neden tersini yapariz anlamakta gucluk cekiyorum. Cinsellik elbette ki guzel ve yasanmasi gereken bir olgudur ama bunu uzun vadede toplumun aile yapisina verecegi zarar goz ardi edilmemelidir.

    Yukarida yazdiklarim benim sahsi yorumumdur. Cinsellik kisiye ozel olmalidir ve dilegen istedigi olcude yasayabilmelidir. Bir insani cinsel deneyimi olmadigi icin asagilamak yada tam tersi fazla cinsel deneyimi oldugu icin terbiyesiz sifati yapistirmak yanlistir. Insanlar secimlerinde ozgur olmalidir.


    Saygilarimla



    yalnız bildiği kadarıyla brezilya halkı ekseri koyu katolik inançlara sahip.bu yüzden bekareti önemsiyorlarmı acaba?




  • quote:

    Orjinalden alıntı: dm01
    neverlate,aile kavramını çok yüceltiyor olmayasın? belki erken yaşta anne olmanın ,yada bekaret yaşının düşmesinin,ya da nüfusun gerilemesinin çok da büyük bir zararı yoktur.Aile açısından bakarsan evet dünya kıyamete sürükleniyor olabilir,ancak sadece bireylerin mutluluğu ve özgürlüğü açısından düşünürsen durum vahim değil.Cinsel açıdan mutlu olan kişilerin bir aile kurmaya ihtiyaçları olmayabilir.Bir çocuğun yetişirken babaya ihtiyacı olmayabilir ve sadece annesi ona yetebilir.Ve herşeyi geçtim zaten çocuk yapmaya gerek olmayabilir.Bunlar kişilerin çok bireysel ve özel tercihleri.Ama farklı olanları aradan seçip durum çok kötü demek bana çok sağlıklı gelmiyor.


    Tabii ki bireylerin birkaç saatlik mutluluğunu düşünürsem aile kavramı gereksiz. Ancak genel baktığımızda hayat sadece birkaç saatten, birkaç yıldan ibaret değil. Aile hayatından yoksun çocuklarda genelde psikolojik sorunlar yaşanıyor. Sırf boşanan ailelerin çocukları için "boşanma psikologları" var artık. Ne biliym baba şevkatinden mahrum büyüyen kız çocukları çok daha rahat kötü yola sürüklenebiliyor. Bunlar sosyolojik gerçekler. Ya da belli bir yaştan sonra artık insanlar çocuklarının varlığıyla mutlu oluyor. Yaşlanınca torunlarının arasında olmak var bir de huzurevi köşelerinde sürüneceğinizi düşünnün. Bana aile kavramı biyolojik bir ihtiyacımızmış gibi geliyor.

    Kişisel seçimlere saygı duyuyorum. Kimseyi zorla aile sahibi yapamazsınız. Ama bireyleri oluşturan toplumlardır. Eğer toplum yanlış bir yöne gidiyorsa bir süre sonra artık iş kişisel tercihlerle açıklanamayacak kadar büyür. Aşırıya kaçmamak önemli. Çok muhafazakar olmak da zarar veriyor. Namus cinayetleri, genç kızların intiharları vs... ayrı bir mesele. Önemli olan dengeyi bulmak.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: dm01

    Cinsellik en fazla ne kadar özgür yaşanabilir?İlişkiler ne kadar gereklidir?Aşkın rolu nedir?Cinselliğin temel maddesi sevgi mi yoksa öfke midir?Porno filmelere bakış açınız nedir? Ve daha aklıma gelmeyen birçok soru.Bunlar üzerine düşünen kişilerin yorumlarını bekliyorum.


    Binlerce farklı cevap alabilirsiniz sorularınıza. Ben "kendi fikirlerim" çerçevesinde cevaplayacağım:

    Cinsellik, sınırsızca yaşanmalıdır. Iki tarafında içinden gelen herşey paylaşılmalıdır. Bu özgürlük sınırı yalnızca kişilerin hayal gücü sınırlarıyla denktir.

    İlişkiler gereklidir, çünkü salt cinsellik bir noktadan sonra kimseye keyif vermez. 1-3-8-20-50..? Sonra?.. İşte bu yüzden kişiler bir takım hissiyatlarla yoğurursa cinsellik yaşanabilecek en büyük keyiflerden biri haline gelir.

    Cinselliğin temeli içgüdüdür. Sevgide içerir, öfkede içerir, şiddette içerebilir..

    Porno film konusu genel bir yanlış anlaşılmanın kurbanı günümüzde.. Ben porno filmlerin, yine ilk maddede bahsettiğim sınırsızlık dahilinde, bir takım fantazilerin parçası olabileceğini düşünüyorum. Daha ötesinde birşey ifade etmiyorlar benim için.




    Cinsellik insan varoluşunun en temel taşlarından biridir. Süregelen ahlak anlayışında bazen haddinden fazla bastırılsada bence olması gereken kişilerin her daim özgürce cinselliklerini yaşayabilmesi, paylaşabilmesidir.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: berat23


    quote:

    Orjinalden alıntı: Bethrezen

    Brezilya'da yasiyorum. Cinsellik konusunda bu ulke belki de dunyada ki en ozgur ve serbest ulkelerden biridir.

    Avrupada ki cinselligin serbestligi savunan arkadaslara ithafen, 2008 verilerine gore Brezilya'da ki yetim cocuk sayisi 3 milyon 600 bin civarindadir ve bu sayi git gide artmaktadir. Bunun neticesinde hukumet televizyonlardan evlilige yonelik reklamlar yapmaktadir cunku aile yapisi yok olmaya baslamistir.

    Diger ilginc bir nokta ise Brezilya'da bekarete verilen onemin artmasidir. Bunun sebebi belki mutsuz iliskiler, yetim cocuklar veyahut sapik cinsellik olabilir ama bir gercek varki oda brezilya'daki bayanlarda bekaret onem kazanmaya baslamistir.

    Herkes gider Mersin'e, biz gideriz tersine. Cinselligin ozgurce ve sinirsiz yasandigi ulkelerde hukumet evliligi tesvik ederken, kadinlar arasinda bekaret kavrami tekrardan onemli olmaya baslamisken biz neden tersini yapariz anlamakta gucluk cekiyorum. Cinsellik elbette ki guzel ve yasanmasi gereken bir olgudur ama bunu uzun vadede toplumun aile yapisina verecegi zarar goz ardi edilmemelidir.

    Yukarida yazdiklarim benim sahsi yorumumdur. Cinsellik kisiye ozel olmalidir ve dilegen istedigi olcude yasayabilmelidir. Bir insani cinsel deneyimi olmadigi icin asagilamak yada tam tersi fazla cinsel deneyimi oldugu icin terbiyesiz sifati yapistirmak yanlistir. Insanlar secimlerinde ozgur olmalidir.


    Saygilarimla



    yalnız bildiği kadarıyla brezilya halkı ekseri koyu katolik inançlara sahip.bu yüzden bekareti önemsiyorlarmı acaba?


    Guzel bir noktaya deginmissiniz. Bu soruyu bir ornekle ile cevaplamak isterim.

    Bizim halkimiz ne kadar musluman ise onlarda o kadar katolik. Yani cogunlugu yasamlarini inanclari dogrultusunda yasamiyor Sorsaniz muslumanim yada katoligim derler ama is uygulamaya gelince ortalarda kimse yok. Bu dedigimi genele yaymak istemem ama cogunluk ne yazik ki bu yonde.


    Saygilarimla




  • @TuVNeRa

    Bir ulkenin gelismisligini cinsellige baglamak nasil bir yaklasim tarzidir? Sizin mantiginizla o zaman cinselligin serbestce yasandigi butun ulkelerin super guc olmasi gerekmektedir.

    Bu yorumunuza cidden sasirdim sayin @TuVNeRa. Sizden daha akli basinda yorum beklerdim.

    Saygilarimla
  • quote:

    Orjinalden alıntı: neverlate

    quote:

    Orjinalden alıntı: dm01
    neverlate,aile kavramını çok yüceltiyor olmayasın? belki erken yaşta anne olmanın ,yada bekaret yaşının düşmesinin,ya da nüfusun gerilemesinin çok da büyük bir zararı yoktur.Aile açısından bakarsan evet dünya kıyamete sürükleniyor olabilir,ancak sadece bireylerin mutluluğu ve özgürlüğü açısından düşünürsen durum vahim değil.Cinsel açıdan mutlu olan kişilerin bir aile kurmaya ihtiyaçları olmayabilir.Bir çocuğun yetişirken babaya ihtiyacı olmayabilir ve sadece annesi ona yetebilir.Ve herşeyi geçtim zaten çocuk yapmaya gerek olmayabilir.Bunlar kişilerin çok bireysel ve özel tercihleri.Ama farklı olanları aradan seçip durum çok kötü demek bana çok sağlıklı gelmiyor.


    Tabii ki bireylerin birkaç saatlik mutluluğunu düşünürsem aile kavramı gereksiz. Ancak genel baktığımızda hayat sadece birkaç saatten, birkaç yıldan ibaret değil. Aile hayatından yoksun çocuklarda genelde psikolojik sorunlar yaşanıyor. Sırf boşanan ailelerin çocukları için "boşanma psikologları" var artık. Ne biliym baba şevkatinden mahrum büyüyen kız çocukları çok daha rahat kötü yola sürüklenebiliyor. Bunlar sosyolojik gerçekler. Ya da belli bir yaştan sonra artık insanlar çocuklarının varlığıyla mutlu oluyor. Yaşlanınca torunlarının arasında olmak var bir de huzurevi köşelerinde sürüneceğinizi düşünnün. Bana aile kavramı biyolojik bir ihtiyacımızmış gibi geliyor.

    Kişisel seçimlere saygı duyuyorum. Kimseyi zorla aile sahibi yapamazsınız. Ama bireyleri oluşturan toplumlardır. Eğer toplum yanlış bir yöne gidiyorsa bir süre sonra artık iş kişisel tercihlerle açıklanamayacak kadar büyür. Aşırıya kaçmamak önemli. Çok muhafazakar olmak da zarar veriyor. Namus cinayetleri, genç kızların intiharları vs... ayrı bir mesele. Önemli olan dengeyi bulmak.


    Buradaki olay birkaç saatlik mutluluk değil.Yani sex içinde yaşanan mutluluktan bahsetmiyorum.Burada önemli olan bir yaşam tarzı.Farklı bir yaşantı ve hayattan bahsediyoruz.Bildiğimiz ahlak ve namus kalıplarına ters olan bir yaşantı.Bu yüzden duruma bakarken bu yaşantının mutluluğunun sadece saatlerden ibaret değil,daha farklı ve bilmediğimiz-deneyimlemediğimiz bir mutluluğu içermesi lazım.Yani sex dışındaki hayattan çok mutlu olmak.

    Şefkatten mahrum büyüyen çocukların da bazı sorunlar yaşaması konusu son derece göreceli.Hiç kimsenin mutluluğunu mutsuzluğunu ölçemessiniz.Bir çocuğu sorunlu görmek isterseniz sorunlu görürsünüz,kötü kız olarak görmek isterseniz kötü kız olarak görürsünüz.




  • Novarix söylediğin çoğu şeye katılıyorum.

    quote:

    İlişkiler gereklidir, çünkü salt cinsellik bir noktadan sonra kimseye keyif vermez. 1-3-8-20-50..? Sonra?.. İşte bu yüzden kişiler bir takım hissiyatlarla yoğurursa cinsellik yaşanabilecek en büyük keyiflerden biri haline gelir.


    Benim bahsettiğim ilişki ,çıkma evlenme gibi,yani içinde sahiplenmenin olduğu bir ilişki.İlişkiye gerek yoktur diyince sadece cinsellik anlaşılıyor ama cinsel birşeyleri arkadaş ya da dost gibi zaman geçirerek de paylaşabilirsiniz.Durum böyle olunca kimse kimsenin sevgilisi değildir,herkes özgürdür,dolayısıyla kıskanma da olmaz.Ama bu 2 kişi cinsellik dışında da çok keyifli vakit geçirebilir ve eğlenebilir.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: dm01
    Buradaki olay birkaç saatlik mutluluk değil.Yani sex içinde yaşanan mutluluktan bahsetmiyorum.Burada önemli olan bir yaşam tarzı.Farklı bir yaşantı ve hayattan bahsediyoruz.Bildiğimiz ahlak ve namus kalıplarına ters olan bir yaşantı.Bu yüzden duruma bakarken bu yaşantının mutluluğunun sadece saatlerden ibaret değil,daha farklı ve bilmediğimiz-deneyimlemediğimiz bir mutluluğu içermesi lazım.Yani sex dışındaki hayattan çok mutlu olmak.

    Şefkatten mahrum büyüyen çocukların da bazı sorunlar yaşaması konusu son derece göreceli.Hiç kimsenin mutluluğunu mutsuzluğunu ölçemessiniz.Bir çocuğu sorunlu görmek isterseniz sorunlu görürsünüz,kötü kız olarak görmek isterseniz kötü kız olarak görürsünüz.


    Aslında bir kaç saatlik mutluluk derken bir yaşam tarzını kastettim. Bazı insanlar günü ve anı yaşayarak çok daha mutlu hissedebilirler. Aile kavramı bu insanlar için kabus gibidir. Çünkü sürekli geleceği planlama vardır. Üzerinizde başka yaşamların da sorumluluğu vardır. Tek eşlilik cinselliğinizi kısıtlar. Örnek olmanız gereken insanlar vardır. Para kazanmanız ve mülk sahibi olmanız gerekir. Tüm bunlardan uzak yaşamak şüphesiz bir hafiflik, rahatlık getirir.

    Ancak bazı sorumlulukların alınması insanlığın biyolojik olarak ihtiyacıdır. Örneğin, sürekli çocuk doğurup onları ölüme terkedemezsiniz. Ya da sizi dünyaya getiren anne babanızı sokağa atamazsınız. Bunlar göreceli şeyler değil evrensel yanlışlardır. Annesiz babasız büyüyen bir çocuğun daha mutsuz ve sorunlu yetiştiği gerçeği de göreceli değil bilimsel araştırmaların sonucudur. Hangi psikoloğa sorarsanız sorun hiçbiri aile şevkati olmayan bir çocuğun daha mutlu olduğunu söylemez.

    Bir de göreceli durumlar var. Evet aile sahibi olmamanız diğer insanları direk etkilemez. Şahsi bir tercihtir. Ancak toplumda kimse aile ve çocuk sahibi olmazsa yaşlanan ve bakıma muhtaç olan insanlardan oluşan sağlıksız bir toplum olunur. Böyle bir toplum da "evrensel olarak" ideal bir toplum değildir.

    Tekrar cinsellik konusuna gelirsek, her gün farklı bir insanla arada sevgi bağı olmadan seks yapmanın ruhsal açıdan masturbasyon yapmaktan bir farkının olduğunu düşünmüyorum. Bunun beni mutlu edeceğini de sanmıyorum. İlk mesajımda dediğim gibi aşk ve seks birbirinin amacı değil birbirini tamamlayan iki ayrı olgudur. En büyük zevk ise ikisinin bir araya geldiği noktada yaşanır. İnsanların hayvanlardan farklı ruhsal ihtiyaçlarının da olduğunu düşünüyorum ve bence aile bağı bu ihtiyaçlardan biri.




  • Farklı düşünüyoruz.Neden bu kadar farklı düşündüğümüz için din,psikoloji felsefe hepsini birden konuşmamız lazım.Ona da gücümüz yetmez.

    Göreceli değil evrensel yanlışlardır diyerek kesin birşekilde konuştuğun için birşeyler söylemek istiyorum.Aile kurmamak ve hoşlandığın birileriyle sex yapabilme becerisine sahip olmak çocuk yapıp örnek ana-baba veya örnek aile olup sorumluluk almaktan çok daha zor bir iştir.

    Psikologlar dünyayı kendi çerçevelerinden yorumlarlar.Ve onların sorun olarak gördüğü şey sizin hayatınızdaki en manalı şey olabilir.Bu bir kaç psikolog için geçerli değil ,psikolojinin (psikanalizin) temeli için geçerlidir.Ortada bi çok kuramcı ve kuram vardır bunların da hepsi tartışmalarla ve görüş ayrılıklarıyla doludur.Şu an gittiğiniz veya çocuğunuzu götürdüğünüz bir psikolog size bu kuramları baz alarak terapi yapar.Bu kuramlara dayanarak sen şevkatten mahrumsun der.Ya da sen namuzsuzsun der.Ya da seks bağımlısısın der.




  • İlerde aile diye bir şey kalmayacak, toplumun paradigmasında olan değişiklikler bunu çok rahat kabullecekler ve çocuklar, toplumun içersinde yetiştirilecek. İlişkiler kısa sürüle olacak ve aralarında kalıcı bir bağ kurulmaya yelkenilmeyeceği fikri şuanki evlilik kadar baskın olacak.

    Bana çok estetik geliyor
  • quote:

    Orjinalden alıntı: dm01

    Farklı düşünüyoruz.Neden bu kadar farklı düşündüğümüz için din,psikoloji felsefe hepsini birden konuşmamız lazım.Ona da gücümüz yetmez.

    Göreceli değil evrensel yanlışlardır diyerek kesin birşekilde konuştuğun için birşeyler söylemek istiyorum.Aile kurmamak ve hoşlandığın birileriyle sex yapabilme becerisine sahip olmak çocuk yapıp örnek ana-baba veya örnek aile olup sorumluluk almaktan çok daha zor bir iştir.

    Psikologlar dünyayı kendi çerçevelerinden yorumlarlar.Ve onların sorun olarak gördüğü şey sizin hayatınızdaki en manalı şey olabilir.Bu bir kaç psikolog için geçerli değil ,psikolojinin (psikanalizin) temeli için geçerlidir.Ortada bi çok kuramcı ve kuram vardır bunların da hepsi tartışmalarla ve görüş ayrılıklarıyla doludur.Şu an gittiğiniz veya çocuğunuzu götürdüğünüz bir psikolog size bu kuramları baz alarak terapi yapar.Bu kuramlara dayanarak sen şevkatten mahrumsun der.Ya da sen namuzsuzsun der.Ya da seks bağımlısısın der.


    Haklısınız doğru ve yanlış kavramları kişiden kişiye değişir. Benim evrensel doğru dediğim şey insanların %99 tarafından kabul görenlerdir. Kırmızı bir çiçeğe bakıp "ben bu çiçeği mavi görüyorum" derseniz kimse sizin yanlış olduğunuzu kanıtlayamaz. Ama diğer %99'a göre, o çiçek kırmızılığından bir şey kaybetmez. Benim evrensel doğru dediğim olgular da insanlar nazarında kolay kolay değişmeyecek, bir kaç istisnanın değiştiremeyeceği gerçeklerdir. Sanırım anladınız çok da felsefe yapmaya gerek yok.

    Ama psikoloji bir bilim dalı olduğu için yeni bir bakış açısı getirdiğinizde bunu deney ve gözlemlerle desteklemeniz gerekir. Psikolojide güncel kuramlar yüzlerce yıllık birikimler olduğu için kişisel birkaç yorumla kenara atılamazlar. Eğer ben bunları takmam, kendi doğrularıma bakarım diyorsanız bunlar sizin şahsi görüşleriniz ve hisleriniz olarak kalır. Sizin beyninizin içini bilemediğimiz için tartışılacak bir şey de kalmaz...




  • quote:

    Orjinalden alıntı: SonOfPatriot

    İlerde aile diye bir şey kalmayacak, toplumun paradigmasında olan değişiklikler bunu çok rahat kabullecekler ve çocuklar, toplumun içersinde yetiştirilecek. İlişkiler kısa sürüle olacak ve aralarında kalıcı bir bağ kurulmaya yelkenilmeyeceği fikri şuanki evlilik kadar baskın olacak.

    Bana çok estetik geliyor


    Birini sevip,beraber yaşlanmak bence çok daha estetiktir hocam
  • Bence nadir olan şeyler estetiktir.
    "Birini sevip,beraber yaşlanmak bence çok daha estetiktir hocam" bu nadir olan birşey gerçekten, katılıyorum
  • quote:

    Orjinalden alıntı: metete

    Bence nadir olan şeyler estetiktir.
    "Birini sevip,beraber yaşlanmak bence çok daha estetiktir hocam" bu nadir olan birşey gerçekten, katılıyorum



    Katılmanıza sevindim,umarım bu hayali kuran herkese nasip olur.Ulaşılması için bir ömür gerekli muazzam bir duygu
  • Birini sevip beraber yaşlanmamak nadir olandır.Bir başkasına ihtiyaç duymayacak kadar yalnızlığa tahammüllü olmak ve yalnızlıktan keyif alabilmek.Bence zor ve muazzam olan bu.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: dm01

    Birini sevip beraber yaşlanmamak nadir olandır.Bir başkasına ihtiyaç duymayacak kadar yalnızlığa tahammüllü olmak ve yalnızlıktan keyif alabilmek.Bence zor ve muazzam olan bu.


    Elbette bu örnek de benim verdiğim kadar nadir ve muazzamdır.Fakat birini sevip,beraber yaşlanmak ve hala sevmek de bir o kadar nadirdir?Çevrenizde saydığım niteliklere sahip kaç kişi var?
  • Cinsellik normal bir şey ise neden kişi kızkardeşi veya başka bir akraba olunca böyle bir durumda sinirleniliyor? Karşı çıkılıyor? Evet iş eğlenceli olabilir ama aynı şey bizim kanımızdan birine yapılınca durum ne kadar normal oluyor?
    ''Kendimize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi başkasına yapmak'' ???
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.