mükemmel işleyen fizik ve kimya kanunları konusunu biraz açar mısın?
örneğin bir yer çekiminin nedenini bile tam olarak bilmiyoruz, sadece yer çekiminin olduğunu biliyoruz, kütlelerin birbirini çekmesine yerçekimi kanunu adını vermişiz de bunun nasıl işlediğini bilmeden sadece adını güzel koymuşuz diye mükemmel olarak görmen hayret doğrusu.. Periyodik cetvel insanlar olmasaydı yine olur muydu. Periyodik cetvel tüm bilimin temeli olan bilginin sınıflandırılması mantığı ile yaratılmış bir tablodan ibarettir ve ve bir tablonun mükemmel işleyişi gibi bir şey söz konusu değil...
Dünya evrenin mükemmel bir düzen olmadığını taa 16. yy da teleskop ile aya, güneşe bakarak anladı, biz hala herşeyin ilahi bir mükemmeliyette olduğunu mu sanıyoruz...
Cemal yıldırım , modern bilimin doğuşu kitabını tavsiye ederim, bu konularla ilgili temiz bilgi ...
quote:
mükemmel işleyen fizik ve kimya kanunları konusunu biraz açar mısın?
1 - en basitinden su örneği verilebilir.
basittir ama denizdeki yaşamın devamlılığı açısından son derece önemlidir.
su diğer maddeler gibi donarken hacmi küçülmez aksine büyür.
eğer su da diğer maddeler gibi davransa idi bütün deniz ve göllerin zeminleri buz yığını haline gelirdi.
2- yanıcı ve yakıcı gazlar olan hidrojen ve oksijen kimyasal yapıları değişerek hem söndürücü , hem temizleyici, hem içmek için ideal yapı, hem bütün canlıların yapıtaşı oluveriyor.
3- dünyaya baktığımızda azot çevrimi, oksijen çevrimi, co2 çevrmini görürüz. Burada herhangibir halkanın eksik olması çevrimin tamamlanmamasına dolayısı ile hayatın sönmesine sebep olacaktı.
4 - denizlerden kalkan su buharlarının yağmura ihtiyacı olan bitkilerin imdadına yetişmesi. eğer böyle olmaz ve rüzgar vasıtası ile buharlaşan sular karaya doğru ilerlemese idi yeryüzü bir çöl olurdu.
5- korunmuş tavan. yeryüzünün manyetik yapısı ve atmosfer sebebi ile meteorlar yeryüzüne zararı dokunmadan atmosfrde eriyip gitmezdi.
6- besin döngüsü: besin zincirlerinde herhangibir eksilme bazı türlerinyok olmasına sebep olurken herhangi bir artma da bazı türlerin aşırı çoğalmasına sebep olmaktadır. mesela kedi ve yılan sayısı azalan yerlerde fare sayısında aşırı artış olmakla beraber besin zinciri azalantürlerde yok olma tehklikesi ile kaşı karşıya kalmaktadır. Bu da bir düzeni gözler önüne sermektedir.
7- her canlıya baktığımız zaman mükemmel bir benzerlik ve mükemmel bir ayrılık görürüz. mesela bütün canlılar göz sahibi olması bütün canlıların MİMARInın ortak ve tek olduğuna işarettir. Fakat bütün canlıların gözyapısının farklı oluşuda O MİMARIN yaratma keyfiytetinin azametine birer delildir. Tesadüfler eseri veya mutasyon ile bir gözün meydana gelebilmesi imkansızdır. İlk canlının gözsüz kulaksız burunsuz olduğu düşünülürse bunları mutasyona vermek bilmeden mutasyona tanrılık yüklemek olur ki bu da imkansızdır.
8- her ağaçta mükemmel bir mekanizma vardır. trülyonlarca hücrenin erbiri bir hücreden çoğlamsına rağmen, herbiri vazifelerinde çok maharetlidir. biz 5 kişiyi idare edemezken trilyonlarca hücrenin birbirleri ile uyum içerisinde çalışması bize eşyanın perde arkasında bir EL in varlığına işarettir.
9- bir elma ile bir midenin uyumu, elma ağacının güneş ile uyumu, elma ağacının toprak ile uyumu ve hava su ile uyumu bütün bunların MİMARLARININ tek oluşuna işarettir ki bir elma bir mide uyumu ancak sağlanabilsin.
10 - koalanın midesi evrimleşirken evrim bir yandan da okaliptüs ağacınımı yetiştiriyordu. arı bal yaparken insanlara faydam mı dokunsun diye düşündü. bütün bunları hesaplayan ve insanlığın hizmetine sunan ama varlığını göz ile geremediğimiz ama akıl ile idrak edebildiğimiz Bir ZAT gerekmez mi?
nereye kadar bu mükemmel sistemi tesadüflere, doğaya, mutasyona vereceğiz de eşyanın ve bütün canlıların mimarı, güneşe aya bütün yıldızlar söz geçiren ve emrinde bir müddet şaşmayan özellikte yaratan Allah ı tanıyacağız.
evet Allah ı göz ile göremiyoruz fakat varlığı akıl ile bulmak o kadar da zor değil. Zira ben varlığından o kadar eminim ki benden daha bilgili ve akıllı olan sizler neden bu gerçeği görmek istemiyorsunuz?
eğer canlılar ve yeryüzünün bu hale gelişi o kadar da basit bir iş olsa idi, insanlar da türlü türlü canlıların mimarı olurlardı.
demek ki insanlar bir adet hücre bile yapamıyorlarsa cansız bir varlığıda canlı hale getirmek ancak Allah a aittir.
sevgiyle kalın....
sistem bu kadar mükemmel ise neden bazı canlıların soyları hızla tükeniyor, neden doğa hızla değişiyor bunun bir açıklaması olmalı, yoksa bozulmayı, denge noktasından düşmeyi de mi tasarlayanlar var...
quote:
Orjinalden alıntı: pacman
sistem bu kadar mükemmel ise neden bazı canlıların soyları hızla tükeniyor, neden doğa hızla değişiyor bunun bir açıklaması olmalı, yoksa bozulmayı, denge noktasından düşmeyi de mi tasarlayanlar var...
Senin gibi insanlar dünya ve dengesine zarar vermeye devam ettiği sürece bu hayvanların nesli tükenmeye devam edecek! Ve bir gün gelecek göreceksin ki insanların bile nesli tükenmiş! Bunun açıklanmaya gerek bir tarafı yok, kafanı kaldır ve çevrene bak!
(şimdi diycem bikaç kıyamet alameti, yine önyargılı uyutulmuş din düşmanları hemen siper alacak) (Bunda bi ilahi güç yoksa, nasıl 1500 yıl önceden bilinebilir)
Yoksa sen kainatın sonsuza kadar devam edeceğinimi sanıyordun ???
gurkan kardeş bu kadar agresif olmaya ne gerek var. Sen gelene kadar akıllı akıllı tartışıyorduk.
Güya benden yaptığın alıntıya cevap veriyorsun ama bi bak bakalım önce orada ne yazıyor sen ne diyorsun...
Deep dünyanın ve canlıların mükemmel bir düzen içinde olduğunu iddia ediyor ben ise olmadığını ama sen neyi iddia ediyorsun anlamadım. Ayrıca benim gibi insanlar dünyaya ve dengesine zarar vermiyor, aklını kullanmayı bilmeyen , yaşadığı çevrenin dinamiklerini tanımayan, dünyanın dengeleri ile ilgilenmektense onu mükemmel sanıp umursamayan insanlar bu dünyaya zarar veriyor . Hatta senin gibi kendini sorgulamak hiç aklına gelmeyen hep suçlayacak birilerini arayan, asla hatasını göremeyen insanlar dünyaya zarar veriyor...
Benim Deep'e sorduğum dünyanın ilk gününden itibaren olduğu gibi hep bir değişim içinde olması ve her zaman mutlaka bazı canlıların soyu tükenmekte oluyorken doğanın mükemmel dengesi nasıl ifade edilebiliyor. Yani kıyametle falan alakalı bişey değil...
quote:
Orjinalden alıntı: pacman
gurkan kardeş bu kadar agresif olmaya ne gerek var. Sen gelene kadar akıllı akıllı tartışıyorduk.
Güya benden yaptığın alıntıya cevap veriyorsun ama bi bak bakalım önce orada ne yazıyor sen ne diyorsun...
Deep dünyanın ve canlıların mükemmel bir düzen içinde olduğunu iddia ediyor ben ise olmadığını ama sen neyi iddia ediyorsun anlamadım. Ayrıca benim gibi insanlar dünyaya ve dengesine zarar vermiyor, aklını kullanmayı bilmeyen , yaşadığı çevrenin dinamiklerini tanımayan, dünyanın dengeleri ile ilgilenmektense onu mükemmel sanıp umursamayan insanlar bu dünyaya zarar veriyor . Hatta senin gibi kendini sorgulamak hiç aklına gelmeyen hep suçlayacak birilerini arayan, asla hatasını göremeyen insanlar dünyaya zarar veriyor...
Benim Deep'e sorduğum dünyanın ilk gününden itibaren olduğu gibi hep bir değişim içinde olması ve her zaman mutlaka bazı canlıların soyu tükenmekte oluyorken doğanın mükemmel dengesi nasıl ifade edilebiliyor. Yani kıyametle falan alakalı bişey değil...
Agresifliğim birazda sana karşıydı çünkü farklı topiklerde senin bana yazdığın cevaplar dalga geçici ve çok cahilceydi. yoksa kesinlikle fikrine saygısızlık yapma düşüncesinde değilim.
Eğer konu dünyanın düzeninin mükemmeliği ile ilgili gidiyorsa. 2ye ayırma istiyorum. insanların gidişatı yada doğa ve çevre şartları, kainat! Her nekadar bunlar orantılı olsada eğer kastınız kainatın düzeni ise bu tartışmaya girmeye gerek bile duymuyorum! Çünkü senin şuan yaşaman bile bir mucize ve öyle hassas ki en ufak bir kusur bile kabul etmez! Lütfen insanların bozulan şahsiyetleri ve benlikleriyle kainatı karıştırmayalım. Eğer sen bunları hakkaten düşünüyorsan doğru yoldasın demektir. Neyse sen Deeple sohbetine devam et, o seni tatmin edecektir yeterki ön yargılı olma ve madalyonun 2 tarafınıda gör!
quote:
Orjinalden alıntı: GurkanLee Agresifliğim birazda sana karşıydı çünkü farklı topiklerde senin bana yazdığın cevaplar dalga geçici ve çok cahilceydi. yoksa kesinlikle fikrine saygısızlık yapma düşüncesinde değilim.
Evet sözünü ettiğin konuyu hatırladım, şu cinlerle ilgili olan konudaydı değil mi? şimdi gittim tekrar okudum orayı sanırım o konuda ikimiz de biraz suçluyuz ve haddimizi aşmışız, ben kendi adıma özür dilerim....
arkadaşlar cidden bilmedğim cevap veremediğim için soruyorum. Başka bi maksat taşımıyorum.
Tavuk uçamadığı halde niçin kanatları olan bir hayvandır?(Yabani tavuklar dahil) Madem uçamayacaktı niçin kanatlı yaratıldı ve ya öyle evrimleşti? Aynı koşullarda yaşayan kanatlı diğer türler uçabiliyorken, bu salak hayvan neden uçmayı öğrenemedi? Madem uçamıyor Hiç bi işe yaramayan kanatları neden onun yaşamını kolaylaştıracak şekilde bi uzva dönüşmüyo ya da yok olmuyor?
ciddi mânada ve hiçbir art niyet taşımadan bunların cevabını merak ediyorum?
quote:
sistem bu kadar mükemmel ise neden bazı canlıların soyları hızla tükeniyor, neden doğa hızla değişiyor bunun bir açıklaması olmalı, yoksa bozulmayı, denge noktasından düşmeyi de mi tasarlayanlar var...
bu kadar mükemmel sisteme ben sana bir kaç adet daha örnek vereyim ve ne ile karşı karşıya olduğumuzu ve bu durumun azametinin ben dahil çoğu insan tarafından bilinmediğini anlayabiliriz.
kainatta karşılığı olan en büyük sayı 10 üzeri 81 dir. bu da tüm atomların sayısı olarak kabul edilir.
bu sayının 10 katı kadar elektron olduğunu düşünelim.
bu 10 üzeri 82 adet elektron 10 üzeri 81 adet çekirdeğin etrafında 16 milyar yıldır dönüyor. enteresan değil mi?
peki milyarlarca galaksi, her galakside milyarlarca yıldız, her yıldızda onlarca gezegen var ve bunlar da 16 milyar yıldır kendine tayin edilmiş yörünge etrafında dönüyorlar. enteresan değil mi?
peki güneş sistemi; bu da süresini bilmiyorum ama 10 15 milyar yıldır süregelen bir yörünge etrafında dönüş söz konusu.
sana sorum: bu kadar çok adet yıldızdan herhangibiri yörüngesinden çıkarak başka yıldızlara çarpıp zincirleme bir reaksiyona sebep olabilir mi?
evet olabilir ve ihtimali daha önce konuştuğumuz ihtimallerden milyar kat daha yüksektir.
karşımıza ne kadar büyük sistem ve bu sistemi kuran 16 milyar yıldır idare eden bir ZAT var.
bu kainat tesadüfen böyle olmadı, ezeli de olmadığı bir başlangıcı olduğuna göre biz Allah ın azameti gücü kudreti ilmi hakkında sanırım fikir sahibi olduk.
aynı şekilde kainatı bu şekilde idare etmeye gücü yeten Allah cc. en basit bir gezegen olan dünyada dahi trilyonlarca atomu, çok değişik vazifeler gördürerek günümüze kadar hiçbir kaosa sebep olmayacak şekilde getirmiştir.
bir O2 atomunun C atomunun H atomunun basit birer atom olmalarına rağmen yaşam içerisinde istihdamlarına bakılırsa Allah ın azameti hakkında yine farklı bir bilgi sahibi olunabilir.
İşte karşımızda mükemmel sistem ve bu ancak ve ancak zincirleme bir tesadüfün değil sadece Allah ın azametinin bir eseri olabilir.
Çünkü:
ne yıldızlar gideceği yönü tayin edebilecek zekası, ne milyarlarca atomun hangi atomlar ile birleşik oluşturabilecek zekası, ne milyarlarca gezegen veuyduların yörüngelerini tayin edebilecek ilmi, ne milyarlarca canlının yeryüzündeki sistemi oluşturabilecek kaabiyeti, ne seni oluşturan trilyonlarca hücrenin seni yapabilecek yeteneği, ne güneşin bitmeyen enerji kaynağı olarak dünyayı aydınlatma kaabiliyeti ..... tek başına ve ya tesadüfen veya kendikendine olma ihtimali yoktur güzel kardeşim.
bizim bilemediğimiz göremediğimiz fakat aklımızla azametini hissettiğimiz bir ZAT var ki bu mükemmel sistemi 16 milyar yıldır hiç ortaksız idare ediyor ve günümüze kadar getiriyor. ve karşşısına insanı muhatap alarak tanınmak istiyor. Eğer biz o Zat ı tanımazsak ne kadar divanelik etmiş oluruz.
masa üzerine bir adet kitap konulduğunu görsek ama koyanı görmesek deriz ki, bu ancak odaya biri gelmiş ve onun tarafından konullmuştur.
aynen öylede görmediğimiz birinin koymasına aklımız yatıyor da bu kadar mükemmel bir sistemin idaresi için gerekli olan Azametli bir Zat olan Allah ın varlığına inanmak neden zor gelsin...
güzel kardeşim;
işte akıl düşünce bunu gerektiriyor. Eğer Allah ın varlığını kabul etmez isek ;
yeryüzündeki mekanizmayı tesadüfe , gezegenleri yıldızları tesadüfe, veya kendikendine oluşuma verirsek, kitabın oraya kendikendine çıkmasından daha mantıksız davranmış olmaz mıyız...
her göz görmez, her akıl farketmez ancak araştıran düşünen insanlar farkındadır öyle değil mi...
sen de düşünceli saygılı meraklı olduğun için bunların farkındasın...
***
soruna gelince;
türlerin kayboluş nedenleri genelde insanlardan kaynaklanıyor. bunların bazıları avlanma, yerleşim yerleri açılarak ekosisteme müdahale , besin zincirlerinin koparılışı olarak görülebilir.
ama daha ilginç olanı da şudur ki;
yeryüzünde trilyon adet canlı olmasına rağmen Allah cc. herbirinin midesine ağzının tadına layık bir rızık vermiştir.
bütün bunlar rastgeleliğin veya mutasyonun bir eseri olamaz, çünkü arkasında görünmeyen bir elin mevcudiyeti muhakkak...
seygiyle kal...
biraz evrim konusunun dışına çıkmak olacak ama bildiğim kadarıyla pluton ve neptun bizim güneş sistemimize ait değiller, sonradan güneşin çekim gücüne kapılarak bir yörüngeye oturmuşlar, ve hiç bir gezegenin sabit dairesel yörüngeleri yok, bu yörüngeler çevrelerindeki cisimlerin çekim gücünden etkilenip şekilleniyor. Güneş sistemindeki bazı gezegenlerin iki cismin çarpışmasından oluştuğu yönünde bariz kanıtlar var. Yani anlayacağın gezegenlere güneşe bakıpta herşeyin bir tanrı mükemmeliyetinde yaratıldığını düşünmek taa Kopernik ile Gelilei ile birlikte yıkıldı, ortaçağa kadar yıldızlar hakkında tamamen bilim dışı ve farklı iddiaları olan kilise bile bu bilimsel gerçekler karşısında bir zamanlar aksini söyleyeni yakarak idam eden tavrından vazgeçti ve hatta bu yeni gerçeklere ayak uydurarak çağın gerisinde kalmadı, söylemini değiştirdi. Aynı şey bugünki gelişmeler karşısında da oluyor. bkz. papalık evrimi kabul etmek zorunda kaldı..
Ama biz bırak evrimi kabul etmeyi hala evreni, dünyayı mükemmel sanıyoruz...
quote:
yeryüzünde trilyon adet canlı olmasına rağmen Allah cc. herbirinin midesine ağzının tadına layık bir rızık vermiştir
Tabii sen böyle dersin ama evrimciler de yiyecek bulan tür hayatta kaldı der. Yani yiyecek bulamayanın barınamayanın sooyu tükeniyor onları göremeyince de diyoruz ki bak hayattaki tüm türler rızık bulabiliyor. Bulamayanları göremezsin tabi böyle düşünmek normal.
Dinazorların da soyu tükenmiştir ancak onların yaşadığı dönem bilimsel bulgulara göre ilk insandan binlerce yıl öncesidir. Yani soyları normal doğa düzeni içersinde tükenmiştir.Yani mükemmel düzene sahip olan dünyada rızıkını bulamamış ve türü yok olmuş. Bunun gibi binlerce örnek var soyu tükenen, sanırım bunlarda dünya düzeninin kontrolsüz bir şekilde kendi dinamik faktörlerinin etkisi ile denge konumuna ulaştığını gösterir..
pacman kardeş;
işte düşünce farklılığı bu...
ben bakarım gökyüzüne ve direksiz olmalarına ve aklıma Allah ın cc koyduğu kurallar gelir aklıma....
kainatta bir düzen bir kanunlar bütünü vardır.
yapılmış şey sana çok kolay geliyor fakat bir yıldızı yörüngesinde tutmak o kütleyi muazzam hızda hareket ettirmek ve yörüngesini şaşırtmamak sandığın kadar kolay değil ....
biz bile en basit bir roketi uzaya göndermede ne kadar sıkıntı çekiyoruz,
****
yiyecek meselesine gelince;
bu iş de sandığın kadar kolay değil..
yiyeceğin, ağzının tadına midenin rahatına barsaklarına uyumlu olması gerekir.
koala ile okaliptüs aynı anda mı evrimleşti de birbirlerine uyumlu oldular.
binlerce meyve nasıl hem ağzımıza hem midemize hitap edebiliyor, lezzetleri bize kendini meftun ediyor.
bu durumda mideyi tasarlayan Zat ancak meyveleri de tasarlamış olması gerekmez mi?
biz göremezsek bile farkına varmamız zor mu?
yeryüzü gibi bir gezegenin var olduğunu düşünelim...
ve bu gezegene içinde bir tavuk bulunan mekik gönderelim....
bu tavuk o gezegene varsın..
1 milyar yıl sonra orada bir medeniyet çıkar mı???
********
tavuk yerine başka bir canlı da gönderebilirsiniz...
ama bu canlı sadece 1 adet olacak....
*********
öyle ya yeryüzünde hayat bir hücreden başlamış
biz bir tavuk ile başlatsak bir ilyar yıl fark atar ...
belki insandan daha kompleks ve zeki canlı çıkar... *****
çıkar mı sizce????
biz de ziyarete gideriz o medeniyeti ve
biz sizin tavukluğunuzu biliyorduk deriz...
****
ciddi yazıyorum bunları mantığı kavrayabilmek için....
Kimse oturupta burada cıkar diyemez, kimsede cıkamaz diyemez. Sen akıl geliştirdin diye bu kadar üstün görebilirsin kendini ama ben kendimi hiçte diger canlılardan o kadar farklı gormuyorum. Diger canlılarda üzülüyor, seviyor, korkuyor, düşünüyor, tartıyor, yorum getirip harekete geciyor, birbirleriyle konuuyorlar, cok karmasık sosyal yapıları var ki buda onlarında düşünüp tarttıklarını gosteriyor. Ama bunları içgüdülere vuruğ işin içinden cıkıyoruz kendi güya kendi mükemmelliğimizi ön plana cıkarmak için.
Eger bilimsel olarak konusursak bu sorunun bilimsel olarak cevabını deney yoluyla buluruz ancak. Ama kalkıpta felsefi olarak tartısacaksak eger bence olamaz. Garip geliyor bana bir tavugun akıl geliştirebileceği mantık olarak. O gezegene ayak uydurur gider tavuk uydurabilirse eger ki evrim yoksa sıctı direk yok olup gidecek.
Sen cevabı biliyorsan söyleyip bizi aydınlatabilirsin tabii. Ama felsefi cevabı değil bilimsel cevabını biliyorsan. Yok yani bilim ben bügün işimle ilgilenirken birşeylerin olmadıgınımı kanıtladı ??
murat kardeş ;
ben tavuk için cevap vereyim hem de bilimsel...
tavuk üreyemeyeceği için ölür gider ve tek canlı o gezegende kaybolmuş olur, cesedinden çıkan bakteriler de ortamdaki yiyeckleri bittiği zaman onlar da kaybolur.
*****
ama istersen bu noktadan itibaren bir hayatın başlangıcı olduğunu düşünebilrisin.
fakat biraz düşün ve yaşamın o noktadan itibaren başlamasının bile imkansız olduğunu göster bize...
kaldı ki bütün canlılar bir hücreden oluşsun.... yanılıyor muyum?
ortamdaki yiyecekler ?? Hangi yiyecekler .. hangi ortam .. yani şimdide ortamı bir kalıba koymamız gerekiyor dimi ... Sen aklında deney yapıyorsun, bunun sonu rönesans ve reform hareketleri ile birlikte son buldu. Bilim bu değildir. Akılda yapamazsın deneyi o zaman kuramcı olursun. Teori yaratırsın deneycilerin bu teoriyi ispatlamasını beklersin.
Uzay yarışı ve sonrasında amerikalılar ve ruslar uzaya, aya ve diger gezegenlere bir sürü araç yolladılar ama özellikle marsa cok sayıda arac gonderilmiştir. Europayada günümüzde bircok arac gonderilmektedir. 80lerin başında olması lazım yanlış hatırlamıyorsam rusyabayaa bir tepki aldı çünkü rusya gönderdiği aracları bakteriden arındırmıyordu, aracların içinde atmosferik basınc bulunuyordu çünki elektronik aletlerin ve mekanık parcaların calısma prensibi o şekilde yapılıyordu. Zaten marsa inildiğindede atmosferik basınc farkı olsada yeterli oluyordu. ARaclar acılıp etrafı inceleyip fotograf cekip dunyaya gonderiyorlardı. Fakat sonradan farkedilen şey şuki araçla birlikte dünyadan ayrılan bakterilerin orada yasama sansı vardı ve buda mars için biyolojik kirlilik demekti. 100 yıllar içirisinde eger yasam bir şekilde yolunu bulursa marsın atmosferik yapısını değiştirebilecek bir olaydı bu ve o zamanlar marsta yasam arastırmaları tam gaz giderken bu bakterilerin tamamen dikkat dagıtacagı endişesi vardı..
Neden bilim adamları bu bakterilerin marsta hayatta kalabileceğini düşündü ?? Bir bakteri bir ilaca karsı nasıl bagısıklık kazanıyor. Bir bakarmısın ortama ilac giriyor. Yani bir bakterinin şansına bakki o ilacak karsı ŞANS eseri bir mutasyon geçiriyor şans eseri ve bağışıklık kazanıyor. Bence buradan şanstan öte bir mekanizma var. Mutasyonun şans eseri oldugunu söylüyoruz ama bu kadarda şans mı olur. Acaba canlılar mutasyonu manipule edebiliyorlarmı ?? Zaten bu sorunun cevabını buluabilirsek evrimi kanıtlamıs oluruz. Daha mutasyonun kendisini tam anlayamıyoruz, nerede ne zaman olacagını deprem gibi kestiremediğimiz için bu manipule edilebilen mutasyonlar teorisi cok yeni.
Ne demek istediğimi anladınmı deep. Bir bakteri senin saydıgın o kadar az şansa ragmen cok basarılı bir şekilde bagısıklık kazanıyor. Hatta neredeyse bunu her zaman yapabiliyor bakteri kolonisi. O yüzden antibiyotikleri muntazam almamız gerektiğini heryerde haykırıyorlar, o yüzden anne babalarımız 100mg lık antibiyotik hapları alırken biz 1000mg lıık 500mg lık haplar alıyoruz artık. Bu kadar az şansla nasıl bu bağışıklıgı kazanıyorlar. Tam olması gereken şekilde, olması gereken genler. İnanılmaz değilmi. Şansmı.. Einsteinın bir sözü aklıma geldi. "Tanrı Zar Atmaz."
Etrafımızdaki herşeyi direk yada dolaylı olarak tanrı tarafından yaratıldıgını düşünürsek ne kadarı şans acaba bunların ???
O zaman bu tavuktan ortaya cıkan bakterilerinde bir şekilde hayatta kalamayacaklarını söylemekte hayatta kalacaklarını soylemek kadar hayal ürünüdür ve bilimsellikle alakası yoktur. Yaşam her zaman yolunu bulur ( Jurassic Park - John Hammond ) ayrıcana yine senin bakış acınla bakarak söylüyorum tanrının o tavugun yasamasına izin vermiyeceğini nereden biliyorsun ?? Gördünmü işin içine tanrıyı soktum ve bum .. O bakterilere tanrı bir dokunacak o gezegende yasayabilecek hale gelecekler. İşte bilimsellik öldü.. Gömelim gitsin...
Ben de nasanın aya gönderdiği bir araçla beraber kaza eseri aya giden ve orada bayaa bir süre kalan bir bakteriyi biliyorum. Olay tam olarak şöyle gelişiyor, araç yeryüzünde hazırlanırken dikkatsiz teknisyenlerden birinin aksırması ile gönderilen kameralardan birinin üzerinde bir parça sümük yapışıyor. araç bu şekilde ay yüzeyine gönderiliyor, ve aradan uzun bir süre geçipte ay yüzeyine gönderilen ikinci bir araçla tekrar dünyaya dönen kameranın üzerindeki bu parça farkediliyor ve işin ilginci bu bakteriler hala hayatta....
quote:
O zaman bu tavuktan ortaya cıkan bakterilerinde bir şekilde hayatta kalamayacaklarını söylemekte hayatta kalacaklarını soylemek kadar hayal ürünüdür ve bilimsellikle alakası yoktur.
diyelim ki tavuktan hayatta kalan 100 adet bakteri olsun.
bakterilerin besinleri bittiği zaman hepsi ölecektir.
benim demek istediğim bir canlının hayatta kalması için bir ekosistem gerekli. bir besin zinciri olmalı.
eğer bu besin zinciri olmazsa yaşamın devamı imkansızdır.
gelelim biziim teroriye...
o da derki yaşam bir hücreden başladı...
tek organik varlık olarak bir adet hücre var ise bu canlı nasıl beslendi?
yani bir ekosistemi olmayan canlının yaşama şansı nedir?
bunu merak ediyorum...
zaten ilk canlının olustugu organik bir corbadan bahsediliyor, yani o çevre ile uyumlu bir canlı olarak ortaya cıkıyor ve bu canlının heterotrof olduğu düşünülüyor. Cevrede bol miktarda organik madde var.. ve ilk canlı denebilecek yapıların cogalmasıyla bu organik corba birikimi tukenmeye baslar ve ilk canlı dediğimiz bu hucreler arasında daha karmasık organik maddeleri sindirebilenlerin avantaj sağladığı bir seçilim süreci devam eder gider....
deep bazı bakteriler cevresinde bir tabaka geliştirmişlerdir. Kaynayan suda bile hayatta kalırlar. Bazıları ise tamamen üremeye odaklanmıslardır. Diyelimkilerle yola cıkıp duruyorsun. Daha canlı yaşam hakkında ve ekosistem hakkında buz dağının görünen kısmını biliyoruz belki cok daha az bunun farkındayiz herhalde. Bu durumda hangi canlı hangi farklı kosullarda hayatta kalır o kadar az arastırma yapıldıki! .. Dünyadakinden farklı bir ekosistemde hre canlı farklı tepki veriyor. Yerçekimsiz ortamda embrionun gelişiminde bozulma oluyor ama mikroyasam formları cok rahat hayatlarını surduruyorlar.
Bilim adamları ortak bir görüşte birleşiyorlar oda yaşamın evamı için suyun gerekliliği. Ama yine açıklıyorlarki yaşam hakkında bildiklerimizden ortaya cıkan sonuc bu. İlerde buldugumuz bilgiler bizi hangi goruslere surukler bilemeyiz diyorlar. Bir kere virusler kristalize halde hayatta kalıyorlar. Bir canlının vucuduna gecince tekrar uremeye baslıyorlar. Virusler hem canlı hem cansız varlıklar. Bu yaşamı bir kalıba sokmamamız gerektiğine bir örnek bence. Ayrıca Yaşan ne demek onuda bir açıklalığa kavuşturmamız gerekiyor. YAŞAM ne demek? Bir şeyin canlı olması için yaşıyor olması için ne gibi özellikler gerekiyor ? Hala cevabı verilememiş birşey. Aynen evrim gibi. Bu kadar basit bir soruya bile yanıt veremiyoruz daha. Hadi birlikte yanıt arıyalım.