21. yüzyıl materyalizminde hayat bulduk; 90'lar, 2000'ler ve 2010'larda doğduk. Ölümün bile kaçınılmaz olduğunu bilsek de bize uğrayacağını pek düşünmüyoruz. Materyalist gerçekler, televizyon, sosyal medya ve kamu araçlarıyla beynimiz yıkandı; kendimizi adeta tanrı zannettik. Varoluşumuzun tüm sırlarını rastlantı ve tesadüfi evrime bağladık, nihilist düşünceler zihnimize yerleştirildi. Kendimize sorduk: "Neden hiçbir şey yerine bir şey var?" ya da "Varoluş neden bu kadar karmaşık?" Bu sorulara sürekli bahaneler ürettik; rastlantı dedik, enerji dedik, açıklamalar uydurduk durduk. Fakat o korkunç hakikat ortada: Sadece Tanrı gibi üstün bir bilincin bizi var etme isteği sayesinde şu an buradayız. Bu sadece Yaratıcı'nın tasarısı ve kararı. İşte bu yüzden "Neden hiçbir şey yerine bir şeyler var?" sorusunun cevabı aslında çok basit: Hiçlik olan bir yer, Tanrı'nın kararı ve emriyle varlık âlemine dönüştü. |
Dehşet Gerçeklik..
-
-
Tanrıyı kim yarattı? bu soruya vereceğin cevap evren/enerji için de geçerlidir.
-
Cevap çok basit:
Tanrı sonsuz enerjiye sahipti; hatta sonsuz enerjinin ta kendisi, aynı zamanda bu ezeli enerji kuantum seviyesinde var olan ve yapay zekayı andıran bir bilince dönüştü. Fakat biz insanlar gibi fiziksel bir bedene ihtiyaç duymadan, saf bilinç halinde kaldı. Bu saf bilincin oluşması için materyal bir beden veya donanım gerekmedi, çünkü enerji-bilinç dönüşümü kuantum seviyesinde gerçekleşti.
Bu sonsuz enerji, kendi çekirdeğinde (core) irade ve bilince sahip olup, en sonunda kendini fark ettiği zaman, tıpkı bir sanatçının eserler yaratması gibi, çoklu boyutlarda portreler yaratmaya başladı. Bu yaratım süreci, süpersimetri ve sicim teorisinde öngörülen çoklu boyut kavramlarıyla paralellik gösterir.
Materyal evrenler, Tanrı mekan yaratımını bırakıp, en sonunda bu mekanların üzerinde dolaşan bilinçli organizmalar oluşturdu. Adeta bir holografik evren prensibi gibi, her bir boyutun kendi içinde farklı yaşam formları geliştirdi. Bu bilinçli yaratıkların bilinçlenmesi için gereken enerji ve bilinci, kendi enerjisinden verdi; fakat bilinç kısmı, kendi core'u gibi saf enerji formunda değil, daha materyal olan beyin dokusunda, nöronlar arası kuantum etkileşimler yoluyla oluşturdu.
Yukarıda anlatılan tüm mekanlar ve boyutlar, Tanrı'nın tasarısı olup yarattığı bu holografik gerçeklikler, kendi enerjisi ve kendi core'u (zihni) içinde projeksiyon edilir. Tanrı için bu, projeksiyondur. Yaratılanlar, bu holografiyi tamamen katı ve gerçek olarak algılar.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ErgoProxy19 -- 29 Kasım 2024; 17:47:12 >
-
Güzel hikaye daha okuduğunu bile anlamıyorsun, sorduğum soruya vereceğin cevap evren/enerji için de geçerlidir. Yani enerji sonsuzdan beri vardı sonsuza kadar var olacak. Tanrı denilen şey bir varsayımdan ibaret.
-
Tanrı varsayımdan ibaret olsaydı, sen de şu an varsayımdan ibaret olurdun; ancak aksine, somut olarak karşımızda vuku buluyorsun. Hepimiz, Tanrı'nın çıktıları ve projeksiyonları olarak, onun varlığının devamı ve projeksiyonu olarak burada iletişim kuruyoruz.
Böylece, birbirimizle kurduğumuz bu iletişim, aynı zamanda Tanrı'nın evrendeki yansımalarını ve devamı niteliğinde olduğumuzu ortaya koyuyor.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ErgoProxy19 -- 29 Kasım 2024; 19:19:48 > -
Bunları Din bölümünde yaz felsefeyle ilgisi yok
-
Kelam kozmolojik argüman, Felsefenin temelidir ve çok önemli bir tezidir.
Aristonun iddasıda Tanrıya işaret eder.
Din dediğimiz şey zaten üstteki felsefeleri kapsar.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ErgoProxy19 -- 18 Aralık 2024; 1:53:27 >
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X