Şimdi Ara

Delilik üzerine

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
7
Cevap
3
Favori
731
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Lütfen delilikle ilgili bir şeyler söyleyin. Psikiyatrların tüm çabalarına rağmen bunun hakkında hiçbir şey bilmediklerini görüyorum. Görünen o ki iki çeşit delilik var.

    Delilikten, aydınlanmaya doğru bir adımmış gibi söz ediyorsunuz ve ayrıca siz psikozdan hayatın gerçekliği ile yüzleşmede çok aşırı bir korkaklık şekli olarak bahsediyorsunuz. İsa Mesih olduğunu iddia eden her çılgının Tanrı deneyimine sahip olmadığı anlaşılıyor.

    Deliliğin iki çeşidi vardır ve modern psikiyatri sadece tek bir türünün farkındadır. Ve o diğer türünün farkında olmadığı için onun delilik anlayışı son derece tek taraflı, hatalı, yanlış ve zararlıdır.

    Psikiyatrların farkında olduğu ilk birinci tür delilik rasyonel zihnin aşağısına düşmektir. Gerçeklerle başa çıkamadığında, onlar çok fazla olduğunda, onlar dayanılmaz hale geldiğinde delilik kendi öznel dünyanın içine kaçmanın bir yoludur. Böylelikle var olan gerçeklikleri unutabilirsin. Sen kendi öznel dünyanı yaratırsın, sen hayal ürünü bir çeşit dünyada yaşamaya başlarsın, hatta sen açık gözlerle rüya görmeye başlarsın; böylelikle dayanılmaz olan ve çok fazla gelen gerçeklikten kaçınabilirsin. Bu bir kaçıştır; kişi rasyonel zihnin aşağısına düşer. Bu hayvan zihnine geri dönmektir. Bu bilinçaltının içine düşmektir.

    Bunu başka şekillerde başaran diğer insanlar da vardır. Alkolik bunu alkol aracılığıyla becerir. O çok fazla içer. O bütünüyle bilinçsiz hale gelir. Tüm dünyayı ve onun tüm problemlerini ve sıkıntılarını unutur: Karısını, çocuklarını, işyerini, insanları. O bilinçaltının içine alkolün yardımı ile girer. Bu birkaç saat sonra gidecek olan geçici bir deliliktir.

    Ve dünyada ne zaman zor zamanlar gelse uyuşturucular çok önemli hale gelir. İkinci dünya savaşından sonra tüm dünyada, özellikle ikinci dünya savaşını görmüş olan ülkelerde, her an patlayabilecek bir volkanın üzerinde oturduğumuzun farkında olan ülkelerde uyuşturucular son derece önemli hale gelmiştir. Bir Hiroşima ve Nagasaki’nin birkaç saniye içinde yandığını; yüz bin insanın birkaç saniye içinde yandığını görmüştük. Şimdi gerçek dayanılmayacak kadar fazla gelir. Bu yüzden yeni kuşak, daha genç kuşak uyuşturucularla ilgilenmeye başladı.

    Uyuşturucular ve onların dünya üzerindeki etkileri, onların yeni nesil üzerindeki etkilerinin kökenleri ikinci dünya savaşındaki tecrübelere dayanır. İkinci dünya savaşı hippileri yaratmıştır, uyuşturucu insanlarını yaratmıştır. Çünkü hayat çok tehlikelidir ve ölüm her an gerçekleşebilir ... bundan nasıl kaçınmalı, bunu tamamıyla nasıl unutmalı?

    Stres ve gerilim zamanlarında insanlar uyuşturucu almaya başlarlar ve bu her zaman böyle olmuştur. Bu geçici bir delilik yaratmanın yoludur. Ve delilik derken rasyonel zihnin altına düşmeyi kastediyorum. Çünkü sadece rasyonel zihin sorunların farkında olabilir. O hiçbir çözüm bilmez, o sadece sorunları bilir. Bu yüzden şayet sorunlar idare edilebilirse ve sen sorunlarla birlikte var olabilirsen senin aklın başında kalır. Onun çok fazla olduğunu anlarsan delirirsin.

    Delilik sorunlardan, gerçeklerden, sıkıntılardan, stresli durumlardan kaçınmak için doğuştan gelen bir süreçtir.

    İnsanlar pek çok şekillerde kaçınırlar. Birisi alkolik olacaktır, birisi LSD alacaktır, birisi esrar alacaktır. Ve bu kadar cesur olmayan insanlar vardır; onlar hasta olacaktır. Onlar kanser, verem, felç olacaktır. Böylelikle onlar dünyaya, “Ne yapabilirim? Felçliyim. Gerçekliklerle yüzleşemezsem bu benim sorumluluğum değildir. Şimdi ben felçliğim...” Ya da “Şayet işim kötüye gidiyorsa ne yapabilirim? Ben kanserim.” derler.

    İnsanların egolarını koruma yolları bunlardır: Zavallı yollar, acınacak yollar. Ama yine de onlar egonu koruma yollarıdır.

    Egodan vazgeçmektense insanlar onu korumaya devam eder.

    Ne zaman hayat aşırı derecede gergin bir hal alırsa tüm bunlar olacaktır. İnsanların garip hastalıkları, tedavisi olmayan hastalıkları vardır. Tedavi edilemezdirler çünkü kişinin içinde hastalık lehinde çok büyük bir destek vardır. Ve onun yardımı olmadan ilaçların ve doktorun onu iyileştirme olasılığı yoktur. Hiç kimse seni kendine karşı iyileştiremez, bunu temel bir hakikat olarak hatırla.

    Şayet kanserine çok derin bir yatırımın varsa, şayet onun orada olmasını seni koruduğu için istiyorsan, kanser yüzünden iş hayatında mücadele edemeyeceğini; rekabet edemeyeceğini, bunun kanser yüzünden olduğu hissini sana veriyorsa — şayet bu sana bir tatmin veriyorsa; şayet orada bir yatırımın varsa — hiç kimse seni iyileştiremez çünkü sen onu yaratıp durmaya devam edeceksin. Bu psikolojik bir hastalıktır, bu senin psikolojinde köklenmiştir. Ve herkes bunu bilir. Öğrenciler sınav yaklaştıkça hasta hissetmeye başlarlar. Bazı öğrenciler sınav geldiğinde delirir. Ve sınav geçtikten sonra yeniden iyileşirler. Her sınav olduğunda hastalanırlar: ateş, hepatit, zatürree. Eğer izlersen şaşıracaksın; niçin sınav zamanları bu kadar çok öğrenci hastalanır? Ve sınavdan sonra aniden her şey iyileşir. Bu bir hiledir, bir stratejidir. Onlar anne babalarına, “Ne yapabilirim? Hastaydım bu yüzden sınavı geçemedim” ya da “Hastaydım bu yüzden üçüncü olabildim yoksa altın madalya kesinlikle benimdi” diyebilirler. Bu bir stratejidir.

    Eğer senin hastalığın bir stratejiyse o zaman onu iyileştirmenin bir yolu yoktur. Eğer senin alkolikliğin bir strateji ise o zaman onu iyileştirmenin bir yolu yoktur çünkü sen onun orada olmasını istersin. Sen bir yaratıcısın, onu sen kendi kendine yaratıyorsun; belki bilinçsizce.

    Ve delilik de böyledir; o varılacak en son beldedir. Her şey başarısız olduğunda, kanser bile başarısız olduğunda, alkol başarısız olduğunda, esrar başarısız olduğunda, felç başarısız olduğunda o zaman varılacak en son yer delirmektir.

    Bu yüzden delilik Batı ülkelerinde Doğu’dakinden daha çok gerçekleşir çünkü hayat Doğu’da hâlâ o kadar stresli değildir. İnsanlar yoksuldur ama hayat o kadar stresli değildir. İnsanlar o kadar yoksuldur ki çok fazla stresin bedelini ödeyemezler. İnsanlar o kadar yoksuldur ki onlar psikiyatriyi ve psikanalizin bedelini ödeyemezler.

    Delilik bir lükstür, sadece zengin ülkeler onun bedelini ödeyebilir. Psikologların farkında oldukları deliliğin bir türü budur: Rasyonel zihnin altına düşmek, bilinçaltının içine doğru yönelmek, sahip olduğun küçücük bilinçten vazgeçmek. Her şeyden önce o zaten çok bir şey değildi; zihninin sadece onda birlik kısmı bilinçtir. Sen tıpkı bir buzdağı gibisin; onda biri yüzeydedir, onda dokuzu yüzeyin altındadır. Zihninin onda dokuzu bilinçaltıdır. Delilik bu onda bir olan bilinçten vazgeçmek, böylelikle tüm buzdağının yüzeyin altına gitmesi demektir.

    Ancak başka bir tür delilik daha vardır — buna da delilik denmek zorundadır çünkü belli bir benzerliği vardır — bu da rasyonel zihnin ötesine geçmektir. Birisi rasyonel zihnin aşağısına düşüyor, diğeri rasyonel zihnin üzerine düşüyor, yukarı doğru düşüyor. Her iki durumda da rasyonel zihin kaybolur. Birisinde bilinçaltı haline gelirsin, diğerinde süper bilinç haline gelirsin. Her iki durumda da sıradan zihin kaybolur.

    Birinde sen bütünüyle bilinçsiz hale gelirsin, sende belli bir entegrasyon oluşur. Ve gözlemleyebilirsin: Deli insanlarda belli bir bütünlük, belli bir tutarlılık vardır; onlar tektir. Deli bir adama güvenebilirsin. O iki değildir, o tamamıyla tektir. O çok tutarlıdır çünkü onun sadece tek bir zihni vardır, bu da bilinçaltıdır. İkilik kaybolmuştur. Ve sen bir delide belirli bir masumiyet bulacaksın. O bir çocuk gibidir. Onda aldatma yoktur, olamaz. Aslında o delirmiştir çünkü o, kurnaz olamamıştır. Kurnaz bir dünyada dünya ile başa çıkamamıştır. Bir delide belli bir basitlik, saflık bulacaksın.

    Delileri gözlemlediysen onlara âşık olacaksın. Onlarda bir çeşit birliktelik vardır. Onlar bölünmemiştir, onlar ayrı değildir, onlar tektir. Elbette onlar gerçekliğin karşısında tektir. Onlar kendi hayal dünyalarında tektir, onlar kendi yanılsamalarının içinde tektir ama onlar tektir. Delilik bir tutarlılıktır, bir birlikteliktir. Onda bir şüphe yoktur. O saf inançtır.

    Ve aynısı diğer delilik için de geçerlidir. Mantığın üzerine çıkan, mantığın ötesine geçen bir insan bütünüyle bilinçli, süper bilinçli hale gelir. İlk delilikte bilinçli olan bir birim bilinçsiz olan dokuz birimin içinde kaybolur. Bu diğer delilikte bilinçsiz olan dokuz birim, yukarı doğru hareket etmeye başlar ve hepsi ışığa çıkar, yüzeyin üstüne çıkar. Tüm zihin bilinçli hale gelir.

    ‘Buda’nın anlamı budur. Bütünüyle bilinçli hale gelmektir. Şimdi bu adam da çılgın görünecektir çünkü o, tutarlı, tamamıyla tutarlı olacaktır. O bir arada, herhangi bir delinin olabileceğinden daha fazla bir arada olacaktır. O mutlak bir şekilde bütünleşmiş olacaktır. O bir birey olacaktır. Sözcüğün tam anlamıyla birey (individual): Bunun anlamı bölünemez (indivisible) demektir. Onun hiçbir bölünmesi olmayacaktır.

    Bu yüzden her ikisi benzermiş gibi gözükür. Deli inanır ve Buda güvenir. Ve güven ile inanç benzer gibi görünür. Deli birdir, bütünüyle bilinçaltıdır, bilinçsizdir. Buda birdir, bütünüyle bilinçlidir. Ve birlik benzer görülür. Deli mantığı, mantıklı zihni bırakmıştır. Buda da mantığı, rasyonel zihni bırakmıştır. Bu benzerdir ve aynı zamanda onlar tam zıt kutuplardadır. Biri insanlığın altına düşmüştür ve diğeri insanlığın üzerine çıkmıştır.

    Modern psikoloji Budalığı incelemeye başlamadığı sürece eksik kalacaktır. O tamamlan- mamış kalacaktır, onun vizyonu tamamlanmadan, yarım yamalak kalacaktır. Ve yarım yamalak bir vizyon çok tehlikelidir. Yarım yamalak bir hakikat çok tehlikelidir, bir yalandan çok daha tehlikelidir çünkü o haklıymışsın gibi bir duygu verir.

    Modern psikolojinin bir kuantum sıçrayışı yapması zorunludur. O budaların psikolojisi haline gelmek zorundadır. O Sufizmin, Hasidizmin, Zenin, Tantranın, Taonun, Yoganın derinlerine inmek zorunda kalacaktır. Sadece o zaman o gerçekten psikoloji olacaktır. ‘Psikoloji’ sözcü- ğünün anlamı ruhun bilimidir. O henüz psikoloji değildir, o henüz ruhun bilimi değildir.

    İki olasılık bunlardır: Kendinin aşağısına gidebilirsin, kendinin yukarısına gidebilirsin.

    Buda, Bahaddin, Muhammet, İsa gibi delir. Ve bu deliliğin muazzam bir güzelliği vardır çünkü güzel olan tüm şeyler delilikten doğar ve şairane olan tüm şeyler delilikten akar. Hayatın en yüce deneyimleri, hayatın en yüce mutlulukları bu delilikten doğar.

    OSHO

    Osho nun Ego kitabından hayata ve delilige dair müthiş bir yazı,herkese okumasını tavsiye ediyorum.

    Selam ve sevgiler.







  • Keyifle okudum emeğine sağlık. '' Tüm delilere aynı muamelenin yapılması ne kadar doğru ? Toplum içinde bile bir kesim deli o aptaldır derken diğer kesim fazla zekadan kafayı yedi der. Bunların sınırlarının açıka
    çizilmesi gereklidir. '' işte yıllardır bunu düşünürüm. Bu yazı tercüman oldu tekrar teşekkürler.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • AdamBaliKokusu A kullanıcısına yanıt
    Rica ederim,benimde çok sevdigim bir yazıdır,Kitabını tavsiye edebilirim :).

    Selam ve sevgiler.
  • Tıpta "delirmek" diye bir kavram oldugunu bilmiyordum.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hocam kitap güzel görünüyor.Burada deliliği bilinçaltına söylenen yalanlar ve bahaneler olduğunu anlatmış ve gerçekten çevrede bir sürü insan var bu durumda.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: intelligentboy1

    Hocam kitap güzel görünüyor.Burada deliliği bilinçaltına söylenen yalanlar ve bahaneler olduğunu anlatmış ve gerçekten çevrede bir sürü insan var bu durumda.

    Osho ve tespitleri muhteşemdir,kitabınıda tavsiye ederim.
  • Interludium kullanıcısına yanıt
    Teşekkür ederim hocam en yakın zamanda okuyacam.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.