Bugün 24 Temmuz, 113 yıl önceki “devrim”in yıl dönümü. Erik Jan Zürcher’in yaklaşımıyla Türkiye tarihinde “Jön Türk Dönemi”nin başlangıcı. Pozitivist ve milliyetçi ideolojinin hakimiyetindeki bu dönemin en belirleyici ideolojik programı kuşkusuz “Kemalizm”. Bugün bazı yaklaşımlar “post-Kemalizm”den söz ediyorsa da, ben henüz “post-Kemalizm”in geçerli olmadığı bir dönem içinde bulunduğumuzu düşünmekteyim. “Post-Kemalizm”den söz edebilmek için “post-modernizm”de olduğu gibi, modernizme özgü kazanımlarla sorunların eleştirel bir biçimde aşıldığı bir durumu ifade edebiliyor olmamız gerek. Kemalizmin ilkeleri bu anlamda kazanımları ve problemleriyle birlikte varlığını sürdürmekte. Örneğin halkçılık, hukuk önünde eşitlik ile önemli bir kazanım getirirken, sınıfsal, etnik vb. farkları yadsıması nedeniyle baskıcı, laiklik dinsel temele dayanmayan bir hukuk düzeni öngörmesiyle devrimci, dini ve manevi yaşam alanlarının devlet denetimi altına alınması boyutuyla otoriter, milliyetçilik ise “çağdaşlaşma” içeriği bakımından kazanımları olan ama homojen, monolitik ve merkeziyetçi milli (ulusal) devlet anlayışı ve pratiğiyle anti-demokratik. Milliyetçiliğin Türkçülük ile Türk-İslam sentezciliği arasında gidip gelmesi, işin doğasındaki Kemalist problemi gözlerden saklamamalıdır. Sonuç olarak, Türkiye’nin demokratikleşmesi, kazanımları koruyan, problemleri de daha demokratik bir seviyede, bu anlamda ancak “post-Kemalist” diye anılabilecek olan bir yenileşme düzeyinde sağlanabilecektir. Medyascopeyoutube Bugün 24 Temmuz, 113 yıl önceki “devrim”in yıl dönümü. Erik Jan Zürcher’in yaklaşımıyla Türkiye tarihinde “Jön Türk Dönemi”nin başlangıcı. Pozitivist ve milliyetçi ideolojinin hakimiyetindeki bu dönemin en belirleyici ideolojik programı kuşkusuz “Kemalizm”. Bugün bazı yaklaşımlar “post-Kemalizm”den söz ediyorsa da, ben henüz “post-Kemalizm”in geçerli olmadığı bir dönem içinde bulunduğumuzu düşünmekteyim. “Post-Kemalizm”den söz edebilmek için “post-modernizm”de olduğu gibi, modernizme özgü kazanımlarla sorunların eleştirel bir biçimde aşıldığı bir durumu ifade edebiliyor olmamız gerek. Kemalizmin ilkeleri bu anlamda kazanımları ve problemleriyle birlikte varlığını sürdürmekte. Örneğin halkçılık, hukuk önünde eşitlik ile önemli bir kazanım getirirken, sınıfsal, etnik vb. farkları yadsıması nedeniyle baskıcı, laiklik dinsel temele dayanmayan bir hukuk düzeni öngörmesiyle devrimci, dini ve manevi yaşam alanlarının devlet denetimi altına alınması boyutuyla otoriter, milliyetçilik ise “çağdaşlaşma” içeriği bakımından kazanımları olan ama homojen, monolitik ve merkeziyetçi milli (ulusal) devlet anlayışı ve pratiğiyle anti-demokratik. Milliyetçiliğin Türkçülük ile Türk-İslam sentezciliği arasında gidip gelmesi, işin doğasındaki Kemalist problemi gözlerden saklamamalıdır. Sonuç olarak, Türkiye’nin demokratikleşmesi, kazanımları koruyan, problemleri de daha demokratik bir seviyede, bu anlamda ancak “post-Kemalist” diye anılabilecek olan bir yenileşme düzeyinde sağlanabilecektir.
KATIL butonuyla Medyascope'a destek olabilirsiniz → https://bit.ly/3fmHOfP
PATREON'dan Medyascope'a destek olabilirsiniz → https://www.patreon.com/medyascopetv
Teşekkürler! https://www.google.com/sorry/index?continue=https://www.youtube.com/watch%3Fv%3DiubbbekOFK4%26feature%3Dyoutu.be&q=EgQuLZpEGKq28ooGIhBpagXP_QMEUkzwPB_WVhKAMgFyKaynak : Levent Köker ile Hukuk ve Demokrasi (36): "Demokratikleşme için Kemalizm'i aşmak gerek" - Medyascope |
Demokratikleşme için Kemalizm’i aşmak gerek (Medyascope)
-
-
Bunları iddia edenler kafayı yemiştir yada birileri besliyordur başka açıklaması yok.
Ulan Atatürk size ne etti? Size yaşayacak toprak bıraktı, ülke bıraktı, silah arkadaşları ile yemedi içmedi, karda kışta yattı, saman çöpünden, gazete kağıdından sigara yaptı stresten içti ne etti bu adam size?
Ha mandacılar ve batılı beslemelerinin elbet karın ağrısı olacaktır.
Atatürk bir ilah yada peygamber değildir büyük bir komutan ve devlet insanıdır.
Atatürk'ün fotoğraflarına sığınan, sağda solda onun üzerinden prim yapanlar Atatürk'ü tanımamış veya arkasına saklanıp prim kasmaya çalışan sahtekarlardır bu kadar basit.
Atatürk ilke ve inklaplarını aşmak gerek ne demek? Bana bunu biri açıklasın? Yani kısaca adam diyor ki modernleşmeye karşı olalım gerici olalım sonumuz afganistan gibi olsun mu diyor?
Size şunu göstereceğim Atatürk Türkiyesi, savaştan çıkmış ve yaralarını saran bir ülke, tamamen avrupalı ve modern olarak duruyor:
Hasanoğlan Köy Enstitüsü AkifTanrıkuluyoutubeAtatürk Türkiye'sinin İstanbul'unda Şehir Planlama Çalışması 1936 30’lu yıllarda İstanbul için uluslararası bir şehircilik yarışması düzenlenmesine karar verilir, ancak sözkonusu yarışma daha çok alanında uzman isimlerin şehre daveti şeklindedir. O sırada başka birtakım projeleri olan Prost bu daveti kabul edemez. Ancak sözkonusu mektuplaşmalarda İstanbul Vali ve Belediye Başkanı Muhittin Üstündağ, Prost’a, ileri bir tarihte de olsa kendisinden İstanbul’un planlanmasına dair önerilerini beklediklerini bildirir. 1934’te Yalova Termal İstasyonu’nun planlamasını etüt etmek üzere davet edilen Prost, 1935 yazında bu amaçla İstanbul’a gelecektir. Haliyle yeni bir görüşme gerçekleşir ve faaliyetlere başlanması için gerekli adımlar atılır. Yalova Termal İstasyonu’nun planlanması için Türkiye’de olduğu sırada aldığı davetlerden sonra 1936 yılında İstanbul’a gelerek Belediye bünyesinde kurulan İmar Müdürlüğü ile birlikte İstanbul’un planlanması çalışmalarına başlar. Ancak, nüfus ve toplumsal yapı, mülkiyet yapısı, kentteki ticaret ve sanayi faaliyetleri üzerine yeterli istatistik bulunmamaktadır. Prost ekibi ile birlikte, ulaşım ve toplu taşınım, kentin beslenmesi ve gıda sektörü, çarşı ve pazarlar, zanaat, sanayi ve ticaret, mülkiyet dağılımı, mahallelerin gelişimi, modern yapılaşma ve çevre sağlığı ve arkeolojik değerlerin, tarihi ve sit anıtlarının durumları üzerine araştırmalar yapmıştır. Bu araştırmalarla ve programın oluşturulmasıyla birlikte nazım planın hazırlanması iki yıla yakın bir süre sonunda tamamlanır. Henri Prost, önceki planlama çalışmalarında tarihi ve doğal çevreyi koruma yanlısı olarak tanınan bir şehircidir. Oysa İstanbul’da tarihi kent dokusunu tümüyle dönüştürmeye, modernleştirmeye yönelik bir planlama stratejisi benimsemiştir. Buna dair çeşitli fikirler ileri sürülmüş olsa da, geleneksel semt dokusunun yangınlarla hasar görmüş olması, değişen yaşam şekli ve standartları dolayısıyla insanların konutlarında rahatlık arayışı ve elbette Cumhuriyet yönetiminin çağdaş toplum yaşamını destekleyecek bir kent çevresi yaratma ideali, en önemlileri olarak kendini gösterecektir. Lafı uzatmayalım, sonrasında Prost’un hazırlamış olduğu nazım planın bir kısmı uygulanır bir kısmı ise askıya alınır, daha sonra tamamen rafa kaldırılır. Ardından Başbakan Adnan Menderes “İstanbul’u 1900’lerdeki görünümünden kurtaracağız,” şeklinde demeçler vererek, bu şehrin taşıyla toprağıyla bizzat ilgileneceğinin sinyallerini verir. Çünkü 1950 genel seçimlerinde İstanbul’u kazanana kadar herhangi bir kutlama yapmamış olan Menderes, İstanbul’u ayrı bir yere koyuyordu. Konuya dair, “Hükümet edeceğimiz anlaşılmıştır. Ancak İstanbul’u kazanamasaydık, onsuz hükümet yarım bir hükümet bile değildir,” demiş ve bu simgesel başkentin endüstrileşme, hızlı kentsel büyüme için de önemli bir merkez olduğuna işaret etmiştir. Yaratmak istedikleri “küçük Amerika” elbette İstanbul üzerinden gerçekleşecektir. Şehirde planlı olarak uygulanan Türkleştirme politikası, gayri müslimlerin ve azınlıkların göçlerinin hızlanmasına sebep olduğu gibi birtakım sosyal değişimlerin de kaynağını oluşturmaktaydı. Bilhassa köyden kente göç içerisindeki “kent” İstanbul’da vücut buluyordu. Prost aslında 1936’da Atatürk tarafından davet edilmiş ve İstanbul için bir masterplan yapması istenmişti. 1950’den sonra İstanbul daha fazla hükümet işlerine sahne olmaya başladı ve devamında Prost gönderildi. Kent planın sorumluluğu Türk uzmanlara bırakıldı, onlar da planı revize ettiler. Ardından, 1956’da Menderes, kentsel imarı şahsi meselesi ilan etti ve sonraki dört yıl, yani Menderes iktidardan düşene dek, yoğun yol yapımı, cadde genişletmesi, eski yapıların yıkımı ve yenilerin yapımı faaliyeti gerçekleştirildi. 1960 darbesi sonrası Menderes hakkındaki suçlamaların büyük çoğunluğu bu konu üzerineydi ve Menderes de bununla ilgili olarak Prost’un masterplanını örnek aldıklarını her savunmasında dile getirmişti. Dönemin İstanbul’u adeta bir hafriyat alanına dönmüş ve bu durum sinemasından edebiyatına her alanda kendine yer bulmuştu. Kaynak: http://mimdap.org/2016/09/henri-prostun-ystanbul-planlamasy/ Müzik: Youtube ses kitaplığı Video düzenleme ve renklendirme: AkifTanrıkulu #istanbul #atatürk #istanbuldaşehircilikplanıhttps://www.youtube.com/watch?v=bETlzNDAVA4Atatürk ilke ve inklaplarını red etmek modernleşmeye karşı olmaktır. Kaldı ki Atatürk türbanı yasakladı şapka takmayanları astı diyenler yıl 1936 videoda türbanlı kadınlarda var. Videoda şapka takan erkeklerde var takmayanlarda var yalan tarihinizi kendinize saklayın
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-E9F644F03 -- 24 Temmuz 2021; 17:41:34 >
-
Yayını izledim. Kemalizmi ve Kemalizmin değerlerini Jön Türkler'e bağlıyor.Bunda bir sorun yok fakat sonrasında sözü meşrebinden bekleneceği gibi sözü Ulus devlet'e getiriyor. Bunların derdi bu. Kemalizde gördükleri tek olumlu nokta sekülerliktir. Fakat bir ulus inşa etmeye gelince hemen karşı tarafa geçerler. Anti-emperyalizm deyince "safsata" derler. Çünkü bunlar adem-i merkeziyetçi,batılı değil batıcı ve hatta bir gerçek olarak foncudurlar. Mandacı ve himayecidirler. Çünkü Kemalizmden vaz geçilmeli sözü ABD ve AB yöneticilerinin sözleridir.Aynı sözü ben Medyascop sitesinden defalarca duydum.Sahiplerinin sözünü söylüyorlar.
Aynılar aynı yerde farklılar farklı yerde.Bu sözü AB ve ABD vakıflarından para yiyen Ruşen Çakır söyleyemez. Benim gibi yurttaşlar söyleyebilir.
Peki söyleyin bakalım.Biz bu adamlara nasıl satılmış demeyelim?
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Hopdediks-Dediğimdediks -- 24 Temmuz 2021; 18:19:42 >
-
Kemalizm özetle;
-Türk milliyetçisidir.
-Her alanda milliyetçiliği savunur.
-Laik düşünce yapısını benimsemiştir.
-Akıl ve bilimin tek gerçek yol gösterici olarak kabul etmiştir.
-Çağdaştır.Halkın yaşadığı çağa uyum sağlaması gerektiğini savunmuştur.
-Yenilikçiliktir.
-Gerçekçiliktir.İç ve dış politikanın tamamen gerçekler üzerine kurulması gerektiğini,hayalci politikaların peşinde koşulmaması gerektiğini savunur.
Kısacası kemalizm budur.Zaten şu maddelere baktığınızda içimizde ki dinciler ile Kürt ırkçılarının Kemalizme düşmanlıkta neden aynı safta olduklarını çok rahat anlayabilirsiniz.
Türkiye bugün bütün çabalara rağmen hala daha tam anlamıyla bir ortadoğu ülkesi olamadıysa,bir Afganistan,bir Pakistan olmadıysa bu 90 küsur yıldır yenmeyi başaramadıkları Kemalizm düşüncesi sayesiyledir.İşte bunu gerçekleştirebilmek için şimdi ülkemizin içine kökten dinci,şeriatçı,dilleri ile kültürleri bizlerden tamamen farklı,eğitimsiz,beş parasız Suriyeliler ile Afganları dolduruyorlar.Zira Kemalizm düşüncesi öyle ya da böyle bu ülkenin insanlarının aklında yer tutmuştur.Doğal olarak Kemalizm ile hiç tanışmamış milyonlar bu ülkede olmalı ki hedeflenen şeriatçı,bölünmüş,parçalanmış,sömürge haline getirilmiş Türkiye ortaya çıkabilsin.
Kabul etsinler ya da etmesinler Türkiye'yi 90 küsur yıl boyunca bir arada tutan işte bu kemalizmdir.Kemalizmi bu ülkenin temelinden çıkartırsanız ülkemiz anında Afganistana,Pakistana ve diğer ortadoğu ülkelerine döner.Boşuna görünen köy klavuz istemez dememişler...
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Long Nightt -- 24 Temmuz 2021; 18:53:48 >
-
Medyascope İletişim Başkanından küsküyü yediya korkudan kemalizme salça olmuşlar ..olay bu yani..
fazla şeeedmeyin ...
demoklatikleşmeye kimin engel oldugunu zaten her Türk bilir.
-
Bu kanalın sahibi Atatürk ve cumhuriyet düşmanı zaten. O yüzden çok şaşırtıcı değil.
-
mediascope kanalı geneli itibariyle 10 aralık hareketi savunucusu bir medya kanalı.Haliyle 10 aralık hareketi üzerinden haberler yapıyor.Kaftancıoğlu ve tayfasının mediascope kanalına destek vermeleride bu yüzden.Bu tarz haberlerin asıl içeriği ve algısıda 10 aralık hareketini desteklemek amaçlı.
-
Bu kuruluş ampülle ne çok ortak paydaya sahip gerçi ikisininde çıkış merkezi amerika şaşmamak gerek.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Ampülü yapan tasarlayan içimize yerleştiren zaten amerika şaşmamak gerek. ampül döneminde orta doğuda neler olmuş ve bizim bunlarda ne gibi bir payımız var inceleyince herkes anlıyor…
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-7EE534877 -- 24 Temmuz 2021; 19:29:35 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Adam Kemalizmi Erik Jan f. diye birimin dedikleriyle tanımlıyor. Türk vatandaşı olan biri TC tarihini yada bir akımı kendi tanımlayamıyor ,sınıflandıramıyor
JönTürkler Türkçülük veya Türk-islam sentezi arasında kalmış demiş ya aslında bunun tercihi cumhuriyet kurulurken yapılmış ve Türk-islam sentezi kabul edilmiş. Bunu sonraki chp'liler ve şimdiki AKP'li zihniyettekiler kabul edemiyor ve görmezlikten geliyorlar ama gerçek bu... Bunun en büyük kanıtı ise müslüman olan herkesin Türk sayılması balkandaki Türklerin de müslüman olarak kabul edilmesi. Ayrıca anayasada devletin dini İslam olarak gösterilmiştir ( tabii daha sonra modern hukukla çatışması nedeniyle ve İslam hukukunun modernize edilmesi o günün şartlarında zor olacağı için anayasada din ibaresi kalkmıştır)
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Erik jan zurcherin modernlesen turkiyenin tarihiydi sanirim kitabin adi okunmali kesinlikle..
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Hoş geldin 2010 :/
Bu arada bizzat Erik abinin kendisi "yanılmışım, laik Türkler haklıymış" demişti zamanında.
https://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/05/160509_hollanda_odul_erdogan
En Beğenilen Yanıtlar
Tüm Yanıtları Genişlet
Bunları iddia edenler kafayı yemiştir yada birileri besliyordur başka açıklaması yok. Ulan Atatürk size ne etti? Size yaşayacak toprak bıraktı, ülke bıraktı, silah arkadaşları ile yemedi içmedi, karda kışta yattı, saman çöpünden, gazete kağıdından sigara yaptı stresten içti ne etti bu adam size? Ha mandacılar ve batılı beslemelerinin elbet karın ağrısı olacaktır. Atatürk bir ilah yada peygamber değildir büyük bir komutan ve devlet insanıdır. Atatürk'ün fotoğraflarına sığınan, sağda solda onun üzerinden prim yapanlar Atatürk'ü tanımamış veya arkasına saklanıp prim kasmaya çalışan sahtekarlardır bu kadar basit. Atatürk ilke ve inklaplarını aşmak gerek ne demek? Bana bunu biri açıklasın? Yani kısaca adam diyor ki modernleşmeye karşı olalım gerici olalım sonumuz afganistan gibi olsun mu diyor? Size şunu göstereceğim Atatürk Türkiyesi, savaştan çıkmış ve yaralarını saran bir ülke, tamamen avrupalı ve modern olarak duruyor: Hasanoğlan Köy Enstitüsü AkifTanrıkuluyoutube Atatürk Türkiye'sinin İstanbul'unda Şehir Planlama Çalışması 1936
30’lu yıllarda İstanbul için uluslararası bir şehircilik yarışması düzenlenmesine karar verilir, ancak sözkonusu yarışma daha çok alanında uzman isimlerin şehre daveti şeklindedir. O sırada başka birtakım projeleri olan Prost bu daveti kabul edemez. Ancak sözkonusu mektuplaşmalarda İstanbul Vali ve Belediye Başkanı Muhittin Üstündağ, Prost’a, ileri bir tarihte de olsa kendisinden İstanbul’un planlanmasına dair önerilerini beklediklerini bildirir. 1934’te Yalova Termal İstasyonu’nun planlamasını etüt etmek üzere davet edilen Prost, 1935 yazında bu amaçla İstanbul’a gelecektir. Haliyle yeni bir görüşme gerçekleşir ve faaliyetlere başlanması için gerekli adımlar atılır. Yalova Termal İstasyonu’nun planlanması için Türkiye’de olduğu sırada aldığı davetlerden sonra 1936 yılında İstanbul’a gelerek Belediye bünyesinde kurulan İmar Müdürlüğü ile birlikte İstanbul’un planlanması çalışmalarına başlar. Ancak, nüfus ve toplumsal yapı, mülkiyet yapısı, kentteki ticaret ve sanayi faaliyetleri üzerine yeterli istatistik bulunmamaktadır. Prost ekibi ile birlikte, ulaşım ve toplu taşınım, kentin beslenmesi ve gıda sektörü, çarşı ve pazarlar, zanaat, sanayi ve ticaret, mülkiyet dağılımı, mahallelerin gelişimi, modern yapılaşma ve çevre sağlığı ve arkeolojik değerlerin, tarihi ve sit anıtlarının durumları üzerine araştırmalar yapmıştır. Bu araştırmalarla ve programın oluşturulmasıyla birlikte nazım planın hazırlanması iki yıla yakın bir süre sonunda tamamlanır.
Henri Prost, önceki planlama çalışmalarında tarihi ve doğal çevreyi koruma yanlısı olarak tanınan bir şehircidir. Oysa İstanbul’da tarihi kent dokusunu tümüyle dönüştürmeye, modernleştirmeye yönelik bir planlama stratejisi benimsemiştir. Buna dair çeşitli fikirler ileri sürülmüş olsa da, geleneksel semt dokusunun yangınlarla hasar görmüş olması, değişen yaşam şekli ve standartları dolayısıyla insanların konutlarında rahatlık arayışı ve elbette Cumhuriyet yönetiminin çağdaş toplum yaşamını destekleyecek bir kent çevresi yaratma ideali, en önemlileri olarak kendini gösterecektir.
Lafı uzatmayalım, sonrasında Prost’un hazırlamış olduğu nazım planın bir kısmı uygulanır bir kısmı ise askıya alınır, daha sonra tamamen rafa kaldırılır. Ardından Başbakan Adnan Menderes “İstanbul’u 1900’lerdeki görünümünden kurtaracağız,” şeklinde demeçler vererek, bu şehrin taşıyla toprağıyla bizzat ilgileneceğinin sinyallerini verir. Çünkü 1950 genel seçimlerinde İstanbul’u kazanana kadar herhangi bir kutlama yapmamış olan Menderes, İstanbul’u ayrı bir yere koyuyordu. Konuya dair, “Hükümet edeceğimiz anlaşılmıştır. Ancak İstanbul’u kazanamasaydık, onsuz hükümet yarım bir hükümet bile değildir,” demiş ve bu simgesel başkentin endüstrileşme, hızlı kentsel büyüme için de önemli bir merkez olduğuna işaret etmiştir. Yaratmak istedikleri “küçük Amerika” elbette İstanbul üzerinden gerçekleşecektir. Şehirde planlı olarak uygulanan Türkleştirme politikası, gayri müslimlerin ve azınlıkların göçlerinin hızlanmasına sebep olduğu gibi birtakım sosyal değişimlerin de kaynağını oluşturmaktaydı. Bilhassa köyden kente göç içerisindeki “kent” İstanbul’da vücut buluyordu.
Prost aslında 1936’da Atatürk tarafından davet edilmiş ve İstanbul için bir masterplan yapması istenmişti. 1950’den sonra İstanbul daha fazla hükümet işlerine sahne olmaya başladı ve devamında Prost gönderildi. Kent planın sorumluluğu Türk uzmanlara bırakıldı, onlar da planı revize ettiler. Ardından, 1956’da Menderes, kentsel imarı şahsi meselesi ilan etti ve sonraki dört yıl, yani Menderes iktidardan düşene dek, yoğun yol yapımı, cadde genişletmesi, eski yapıların yıkımı ve yenilerin yapımı faaliyeti gerçekleştirildi. 1960 darbesi sonrası Menderes hakkındaki suçlamaların büyük çoğunluğu bu konu üzerineydi ve Menderes de bununla ilgili olarak Prost’un masterplanını örnek aldıklarını her savunmasında dile getirmişti. Dönemin İstanbul’u adeta bir hafriyat alanına dönmüş ve bu durum sinemasından edebiyatına her alanda kendine yer bulmuştu.
Kaynak: http://mimdap.org/2016/09/henri-prostun-ystanbul-planlamasy/
Müzik: Youtube ses kitaplığı
Video düzenleme ve renklendirme: AkifTanrıkulu
#istanbul #atatürk #istanbuldaşehircilikplanı https://www.youtube.com/watch?v=bETlzNDAVA4Atatürk ilke ve inklaplarını red etmek modernleşmeye karşı olmaktır. Kaldı ki Atatürk türbanı yasakladı şapka takmayanları astı diyenler yıl 1936 videoda türbanlı kadınlarda var. Videoda şapka takan erkeklerde var takmayanlarda var yalan tarihinizi kendinize saklayın |
Kemalizm özetle; -Türk milliyetçisidir. -Her alanda milliyetçiliği savunur. -Laik düşünce yapısını benimsemiştir. -Akıl ve bilimin tek gerçek yol gösterici olarak kabul etmiştir. -Çağdaştır.Halkın yaşadığı çağa uyum sağlaması gerektiğini savunmuştur. -Yenilikçiliktir. -Gerçekçiliktir.İç ve dış politikanın tamamen gerçekler üzerine kurulması gerektiğini,hayalci politikaların peşinde koşulmaması gerektiğini savunur. Kısacası kemalizm budur.Zaten şu maddelere baktığınızda içimizde ki dinciler ile Kürt ırkçılarının Kemalizme düşmanlıkta neden aynı safta olduklarını çok rahat anlayabilirsiniz. Türkiye bugün bütün çabalara rağmen hala daha tam anlamıyla bir ortadoğu ülkesi olamadıysa,bir Afganistan,bir Pakistan olmadıysa bu 90 küsur yıldır yenmeyi başaramadıkları Kemalizm düşüncesi sayesiyledir.İşte bunu gerçekleştirebilmek için şimdi ülkemizin içine kökten dinci,şeriatçı,dilleri ile kültürleri bizlerden tamamen farklı,eğitimsiz,beş parasız Suriyeliler ile Afganları dolduruyorlar.Zira Kemalizm düşüncesi öyle ya da böyle bu ülkenin insanlarının aklında yer tutmuştur.Doğal olarak Kemalizm ile hiç tanışmamış milyonlar bu ülkede olmalı ki hedeflenen şeriatçı,bölünmüş,parçalanmış,sömürge haline getirilmiş Türkiye ortaya çıkabilsin. Kabul etsinler ya da etmesinler Türkiye'yi 90 küsur yıl boyunca bir arada tutan işte bu kemalizmdir.Kemalizmi bu ülkenin temelinden çıkartırsanız ülkemiz anında Afganistana,Pakistana ve diğer ortadoğu ülkelerine döner.Boşuna görünen köy klavuz istemez dememişler... |
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X