Şimdi Ara

Dünya Petrol Krizi - Peak Oil (36. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
3.089
Cevap
40
Favori
190.211
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
4 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 3435363738
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Hey maşaallah, yine döktürüyor pirlerimiz.

    Selamlar öncelikle...

    Lafı çok uzatmayacağım; Alternatif bir dünya enerji kaynağı var zaten ve uygulandıkları bir sürü yer var ama her nedense yaygınlaşamıyorlar !

    Bunlardan güneş enerjisi ön planda. Tüm dünyanın enerji ihtiyacının yaklaşık 6000 katını verimli bir şekilde değerlendirebilirsek kullanma imkanımız var. Hele hele kollektörleri atmosfer dışına yerleştirme imkanı olsa... ki var...

    3. jenerasyon piller atalarına göre oldukça verimliler.

    Tabi bunlar dışında nükleer enerji ve rüzgar enerjisi de dikkat çeken alanlar. Hidrojen ile ilgili enerji kaynaklarının gelişeceğini düşünmüyorum. Hidrojenin en büyük kaynağı sudur dünyada. Güneşteki füzyonu saymıyorum, içine girmemiz olanaksız. Ancak fotovoltaik pillerden zaten yukarıda behsettim. Sudan hidrojen elde etmek başta hoş bir fikir gibi gelebilir. Ancak su kaynakları da bir gün azalacak ve hatta bazı bölgelerde tükenecektir.

    Bu arada ilk başlarda, kısa dönemde savaş çıkmayacağını, krizin suni olduğunu ve petrolün varil fiyatlarının çıkmayacağını yazmıştım sanırım... Uzun vadede savaş kaçınılmaz. Bu başta ekonomik gibi görünse de, dünya iki kutba ayrılıp savaşacak.


    Evrim konusuyla ciddi ciddi uğraşan arkadaşlar var. Mesele bizim transmutasyonumuz değil, bilim ve teknolojideki ilerlemeye paralel olarak kendi kendimizi yok etme yarışında olmamızdır. Bunda doğanın bir suçu yok.

    Nerede hata yaptık, yapıyoruz sorusunun cevabını ise, tarihi objektif inceleyen herkes verebilir:

    Adalaletin yok edildiği, içinde haksızlığın ve hırsın arttığı her topluluk yok olmuştur.
    "Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar"

    Selamlar.




  • quote:

    SONUÇ ŞU:
    Bir yanda şu anki medeniyet düzeni üzerinden para kazanan, hiç bir şeyi umursamayan vahşi bir güç topluluğu ile böyle giderse toptan bir yokoluşa sürükleneceğimizi görüp bütün medeniyet anlayışını değiştirmek isteyen bir güç topluluğunun mücadelesini seyrediyoruz.

    Biz çimleri umursayan yok
    Bireysel kurtuluş planlarınız hep elinizin altında olsun.
    Küçük çaplı örgütlenme ve organizasyonların başarı şansı daha büyüktür.


    Evet, doğru sonuca varmışsınız, demekki 18 sayfayı az çok anlamışsınız..

    Petrol zirve yaptı, zaten azalışa geçti, doğalgazında 2020de zirve yapıcağı tahmin ediliyor, geriye kalıyor küresel ısınma sorunu ''kömür'' rezervleri oldukça fazla, ama sadece kömürden medeniyet kurulur mu bilemiyorum, bence petrol ve doğalgazdaki azalış küresel ısınmayla mücadeleye yarayacaktır ve başarılı olucaktır..

    Doğa bu sefer ''Para'' dan yana değil, nihayet..

    Fakat toplu yokoluşa gidileceğini düşünüp, dünyayı kurtarmak isteyen gücün kısa bir süreliğine eski alışkanlıklarına devam edeceğini düşünüyorum, tabii ''vahşi'' sıfatını terkederek..


    quote:

    dünya iki kutba ayrılıp savaşacak.


    Yiyenler ve bakanlar..

    Ben buna G-8 ve gelişmekte olan ülkeler diyorum.. Tabii burada her gelişmekte olan ülke savaşa girecek diye bir kaide yok, bakmayı kabullenip kös kös oturmayı da tercih edebilir..

    quote:

    petrolün varil fiyatlarının çıkmayacağını yazmıştım sanırım...


    Bunu 6 ay içinde test etme şansına sahip olacağız..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hazardousmen -- 14 Ekim 2009; 23:50:22 >




  • tekrar etmeye gerek görmüyorum ancak bilinsin diye vurgulamaya elimden geldiğince gayret ediyorum.

    Her çağın bir asıl bir de geçiş enerji kaynağı vardır bugune kadar MS mediniyetleri için böyle oldu . Petrol de geçmiş yüzyılın lideri bu yüzyılın kaybedeni olacaktır. Evet petrole birçok açıdan bugun için bağımlıyız ancak yaşayabilmek için değil sadece tüketmeyi sürdürebilmek için.

    Hayvanlar aleminde kaynaklar yiyecek ve su kıt olduğunda nufurs planlamasını mecburen yaparak ve vahşi bir güç savaşı ile dengeyi her zaman tutturmuşlar .İnsanoğlu daha var olmadan kuralan bu düzen üstüne insanoğlu daha iyi bir çözüm bulamayacaktır. Üzerinde uzlaştığımız konu olan nufus konusunda kaynağa göre bir sınırlama gelecektir. Bu vahşi olarak yapılabilir veya kademeli olarak da yapılabilir. Ancak kademeli olarak yapılmasına insanoğlunun zaafları engel oluyor ve olacaktır. Demek ki bu işi doğa ve/veya insanlarımız (savaşarak toplu yokoluş senaryoları) ile yapacaktır.

    Bu büyükçöküntü olduktan hemen sonra bir yeni kaynağa yönelme söz konusu olmayacaktır çünkü mediniyet büyük bir hasar alacak ve çöküntü öncelikle dini söylemler ve yenibir oluşum için ortam hazırlayacaktır. YAni maddiyat kaybedildiğinde maneviyat önem kazanır biz istesek de istemesekte insanoğlunun kaçışı bu yönde olmaktadır ve yine olacaktır tarih tekerrürden ibarettir.

    Ayı durum enerji kaynakları için de bir tekkerrür içine girecektir. Yani birinci olan belki ikinciliğe veya zaman içinde üçüncülüğe düşecektir. Bu kaçınılmaz bir sondur çünkü kaynaklar sınırlıdır .Yeni birinci ne olacak bütün mesele buradadır .İşte benim favorim taşıyıcı ve kullnıma hazır olacak HİDROJEN ve bunun üretiminde kullnılacak olan güneş, nükleer , ISI kaynakları ile hidrojen üretimi konusudur.Aynen elektrik gibi hidrojen de bir enerji taşıyıcısı olarak yerini kısa zamanda alacağını biliyorum. Bunun için yeterince birikim var.




  • "Hidrojen çağı" denince çoğu kişi "ileride petrol bitecek, onu yerine enerji kaynağı olarak hidrojen kullanılacak" diye algılıyor.

    Oysa ben "hidrojen çağı"nı bu şekilde algılamıyorum.

    Yani ileride arabalarımızda benzin yerine hidrojen yakıt hücreleri kullanacağız, evimizi hidrojenden elde edilmiş elektrik ile soğutacağız/ısıtacağız, laptop, cep telefonu, LCD-plazmalar, ütü vs ev alteleri hidrojenden elde edilen temiz ve ucuz elektrikle çalışacak diye anlamıyorum.

    Hidrojen çağı, televizyonun, arabanın, telefonun ve bugün kullanmaya fena halde alıştığımız yüzlerce diğer elektrikli aletin kullanılmadığı bir çağ olacak!

    Hidrojen çağı şu andaki enerjilerin yerine yeni ve temiz enerjilerin bulunduğu, kullanıldığı değil, şu anki enerji ihtiyacının minumuma düşürüldüğü bir çağ olacak. Enerjiye ihtiyacınız kalmayınca onun nerde ve nasıl eldeedildiğinin fazla bir anlamı kalmıyor.

    Hedef: Az nüfus > Yepyeni bir yaşam tarzı

    Bu yeni yaşam tarzında: Tüketim çılgınlığı yok, enerji talebi yok.


    ****

    1970'li yılların ortasında yaşadığım küçük ilçede hiç televizyon yoktu. Şimdi düşünüyorum da evimizde ampuller ve radyo dışında elektrik talebinde bulunacak hiç bir cihaz yoktu (Babamın Suriye'den getirdiği ve bazen çıkarıp çaldığı plakçalar hariç , o da her zaman olmazdı zaten).

    Yani bütün enerji ihtiyacımız ampuller ve radyo için idi.
    Radyonun çektiği enerji malum.
    Ampul de zaten büyük çoğunlukla sadece 1 odada ve o da geceleri birkaç saat yanardı. Erkenden uyurduk çoğunlukla.

    Şu anki kişsel enerji talebimi o zamanki ile karşılaştırınca dehşete düşüyorum.
    Artık günümün her dakikasında bol bol enerji taleb ediyorum.
    Ve bu talebim bana sunuluyor.
    Üretiliyor ve bana sunuluyor.
    Ben de kullanıyorum.
    Gerçekten bu kadar enerjiye ihtiyacım var mı?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ihg70

    Alternatif veya daha temiz enerji kaynaklarının yaygın olarak kullanılmasını öneren herkes öncelikle petrol damıtılmasından yan ürün olarak elde edilcek yüzmilyonlaraca ton benzinin ve diğer yakıtları ne yapacağımızın çözümünü sunmak zorundadır.




    ihg70 dostum konuya farklı bir açıdan bakmışsın ve bizim 18 sayfa boyunca hiç tartışmadığımız bir konuyu düşünmüşsün. Bu konularla ilgili de herkesi aydınlatmak gerek. Sonuçta petrolden üretilen yaklaşık 500.000 ürünün de alternatifinin bulunması gerek şu anki konfor seviyemizi koruyabilmemiz için.

    Bu konuda bilim insanlarının araştırmaları devam ediyor ve hayati öneme sahip ürünlerin alternatiflerini başarılı bir şekilde bulmuşlar. Bu konuda araştırma yapmak istersen "Green Chemistry" yada "Biomass Feedstocks" konularına bakabilirsin.

    Temel olarak petrolün alternatifi için görülenler D-glikoz ve alt şeker grubunu içeren bitkiler. Bunlar temel olarak mısır, patates, sorgum ve buğday gibi bitkilerle tarım ve ormancılık artıkları vs. gibi bolca selüloz içeren ürünlerden oluşuyor. Konuyu araştırdığınız taktirde şu ana kadar bulunan alternatif ürünleri de görme şansınız var. Tabii genellikle halen akademik düzeyde kalmışlar. Ticari değeri olduğunda daha büyük btçelerle vs. hayata geçirilebilir neden olmasın.


    Bu arada son mesajımda bahsettiğim temel problemimizi derinlemesine düşünürken şu sonuca vardım: İnsanlığın gelişimi süresinde beyaz adam tüm kıtalara egemen oldu. Doğa içinde uyum içerisinde yaşayan kızılderili ırkının aksine beyaz adam kendisini etrafındaki tüm canlılardan daha üstün görüyor (nedenini bulamadım). Bunun sonucunda tüm yaşayan varlıklar gibi ölümlü olduğunu kabul edemiyor. Yok olmayı bir türlü içine sindiremiyor. Bu olgu dinlerin doğmasına neden oluyor. (Farkederseniz hiçbir din doğum ve öncesi ile ilgili bilgi içermez).
    Bu günkü durumumuza gelişimizin ana kaynağının toplumun çok büyük bir kesimi tarafından sahiplenilen din kavramı olduğunu düşünüyorum. Ölümden sonra kendisine vadedilen hayatı düşünen insan toplumbilincini gitgide yitiriyor, gelecek nesilleri düşünmez oluyor. Yaşamdaki amacını sorgulamayı bırakıyor. İçerisinde yaşadığı evrenden uzaklaşıyor, sormuyor, sorgulamıyor.


    PS: Aslında amacım inançlı kimseyi rencide etmek değil. Bunları yazmanın yerinin de burası olmadığını biliyorum fakat burada konuşacak pek kimsem yok, lütfen dini konularda benimle polemiğe girmeyin. Sadece düşüncelerimi paylaşıp aklıselim kişilerin fikirlerini okumak istiyorum.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: hazardousmen

    Evet, doğru sonuca varmışsınız, demekki 18 sayfayı az çok anlamışsınız..

    Petrol zirve yaptı, zaten azalışa geçti, doğalgazında 2020de zirve yapıcağı tahmin ediliyor, geriye kalıyor küresel ısınma sorunu ''kömür'' rezervleri oldukça fazla, ama sadece kömürden medeniyet kurulur mu bilemiyorum, bence petrol ve doğalgazdaki azalış küresel ısınmayla mücadeleye yarayacaktır ve başarılı olucaktır..

    Doğa bu sefer ''Para'' dan yana değil, nihayet..

    Fakat toplu yokoluşa gidileceğini düşünüp, dünyayı kurtarmak isteyen gücün kısa bir süreliğine eski alışkanlıklarına devam edeceğini düşünüyorum, tabii ''vahşi'' sıfatını terkederek..





    Benim o uzun yazdığımda vermek istediğim mesaj: DEĞİŞİM hemen, şimdi başlamalı.
    Eğer insanlık varoluşunu devam ettirmek istiyorsa, yaşanabilir bir dünya üzerinde kalmak istiyorsa hemen tüm petrol Rafinerileri kapatmalı!
    Rafineri çağı hemen bitirilmeli.

    Bunun Peak Oil ile hiç bir bağlantısı da yok artık. Yani diyelim ki yarın Karadeniz'in 200 km altında dünyaya 10.000 yıl daha yetecek petrol bulundu. Ama buna rağmen bu çıkarılmamalı ve Rafinerilerin hepsi kapatılmalı.

    Sorun petrolün artık yetip yetmeyeceği değil bu tüketim ve yaşam tarzı ile Dünya'nın yaşanabilir bir yer olmaktan çıkmasıdır: Extinction for all species!

    Bu tarz yaşam > Sürekli ısınan hava ve sular > ısınma yüzünden denizdeki ve karadaki donmuş halde bulunan yüzmilyonlarca ton hidrojen bileşikleri, metan vs'in havaya karışarak tüm canlı türlerini yok etmesi.

    İster deniz kenarında olun ister dağın tepsinde, yaylada. Metan gazı heryerde herkesi aynı hızda öldürür. Kaçacak sığınacak bir yer yok.


    Tek çözüm var: Rafinerileri durdurmak!




  • quote:

    Benim o uzun yazdığımda vermek istediğim mesaj: DEĞİŞİM hemen, şimdi başlamalı.
    Eğer insanlık varoluşunu devam ettirmek istiyorsa, yaşanabilir bir dünya üzerinde kalmak istiyorsa hemen tüm petrol Rafinerileri kapatmalı!
    Rafineri çağı hemen bitirilmeli.


    Keşke öyle olsaydı, ama olmadı, insan doğası mıdır, nedir bilinmez, Petrol bizi terk etmeden bizim onu terketmemiz için 100 senelik bir zaman dilimi vardı, ama biz insanoğlu olarak habire aradık, yeni kaynaklarla uğraştık, bulduk tükettik..

    Allah korusun ya trilyonlarca rezerv olsaydı da petrolün ömrü 500 sene olsaydı, hayatta terketmezdik, topluca küresel ısınmanın bizi vurmasını beklerdik..

    İnsanlar yaptırım olmadan petrolü terk etmiyorlar.. Çok sert yaptırımlar lazım.. Neyseki bu yaptırımı doğa yapıcak yakında...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ihg70


    quote:

    Orijinalden alıntı: hazardousmen

    Evet, doğru sonuca varmışsınız, demekki 18 sayfayı az çok anlamışsınız..

    Petrol zirve yaptı, zaten azalışa geçti, doğalgazında 2020de zirve yapıcağı tahmin ediliyor, geriye kalıyor küresel ısınma sorunu ''kömür'' rezervleri oldukça fazla, ama sadece kömürden medeniyet kurulur mu bilemiyorum, bence petrol ve doğalgazdaki azalış küresel ısınmayla mücadeleye yarayacaktır ve başarılı olucaktır..

    Doğa bu sefer ''Para'' dan yana değil, nihayet..

    Fakat toplu yokoluşa gidileceğini düşünüp, dünyayı kurtarmak isteyen gücün kısa bir süreliğine eski alışkanlıklarına devam edeceğini düşünüyorum, tabii ''vahşi'' sıfatını terkederek..





    Benim o uzun yazdığımda vermek istediğim mesaj: DEĞİŞİM hemen, şimdi başlamalı.
    Eğer insanlık varoluşunu devam ettirmek istiyorsa, yaşanabilir bir dünya üzerinde kalmak istiyorsa hemen tüm petrol Rafinerileri kapatmalı!
    Rafineri çağı hemen bitirilmeli.

    Bunun Peak Oil ile hiç bir bağlantısı da yok artık. Yani diyelim ki yarın Karadeniz'in 200 km altında dünyaya 10.000 yıl daha yetecek petrol bulundu. Ama buna rağmen bu çıkarılmamalı ve Rafinerilerin hepsi kapatılmalı.

    Sorun petrolün artık yetip yetmeyeceği değil bu tüketim ve yaşam tarzı ile Dünya'nın yaşanabilir bir yer olmaktan çıkmasıdır: Extinction for all species!

    Bu tarz yaşam > Sürekli ısınan hava ve sular > ısınma yüzünden denizdeki ve karadaki donmuş halde bulunan yüzmilyonlarca ton hidrojen bileşikleri, metan vs'in havaya karışarak tüm canlı türlerini yok etmesi.

    İster deniz kenarında olun ister dağın tepsinde, yaylada. Metan gazı heryerde herkesi aynı hızda öldürür. Kaçacak sığınacak bir yer yok.


    Tek çözüm var: Rafinerileri durdurmak!






    aynen katılıyorum. Ancak geçiş sancılı oluyor sorun burad bu sancıların tam ortasında rafinerilerin kapatılması ancak fiyatların uçmasına neden olacak ve açık bırakanlar için büyük bir rant kapısı bırakacaktır.
    Hidroje çağında sadece üretebildiğimiz kadar hidrojen depolayayıp bunu dolaylı veya dolaysız olarak kullanacağız. >Belki konfor açısından geriye düşülen noktalar olacak 50 tane takım elbise yerine 2 tane olacak ancak eskiden de yiyecek bol ve ucuzdu ancak kaliteli idi. Aynısı gelecekte daha önemli olacak herkezin rolex ayarında saati olunca bir daha saate ihitiyacınız kalmayacak , arabanız 1.000.000 km küçük bir bakımla gidebilcek ise aracınızı değiştimeniz gerekmeyecek. Gerisi zaten lükse giriyor.




  • Nasıl da 3 maymunu oynuyorlar şunlara bakın..

    http://www.alomaliye.com/goster.php?id=16701

    quote:

    PETROL FİYATLARININ ARTMASI -IEA VE ABD FİYATLARIN YÜKSELMESİNDEN KAYGI DUYUYOR -76 DOLARA YAKLAŞAN PETROL FİYATI SON BİR YILIN EN YÜKSEK SEVİYESİNE ÇIKTI


    --------------------------------------------------------------------------------

    PARİS (A.A) - Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) ve ABD Enerji Bakanlığı, petrol fiyatındaki hızlı yükselişin küresel ekonominin düzelmesinde risk yaratabileceğini, bu yüzden petrol fiyatlarındaki artıştan kaygı duyduklarını bildirdi.
    IEA'nın Paris'te düzenlediği bakanlar toplantısına katılan IEA Baş Ekonomisti Fatih Birol, Reuters'e yaptığı açıklamada, petrolün varil fiyatının artmasını ''hoş görülmeyecek kadar yüksek'' olarak değerlendirdi. Petrol sanayine yatırımların geçen yılla karşılaştırıldığında yüzde 20 daha az olduğunu belirten Birol, bu alanda ''önemli bir ilerleme'' görmediğini söyledi.
    IEA Başkanı Nobuo Tanaka da, gazetecilere, ''Petrol fiyatındaki hızlı yükseliş kesinlikle kaygı verici'' dedi. ''Petrol fiyatı çok hızlı hareketlenirse, ekonomideki düzelme zarar görebilir'' diyen Tanaka, IEA'nın, yeni petrol yatakları bulunması ya da üretimine yatırımların ertelenmesi ya da iptal edilmesini takiben arz kapasitesi konusunda kaygı duyduğunu da ifade etti.
    Tanaka, ''Ekonomi düzelmeye başladığında arz tarafında eksiklikle karşı karşıya kalabiliriz ve bu fiyatların fırlamasına neden olabilir. Bu çok kaygı verici bir durum'' diye konuştu.
    ABD Enerji Bakanı Steven Chu da ''Petrol ve doğal gaz fiyatlarındaki artış zarar verici, çünkü bu resesyona yol açabilir. Petrol ve doğal gaz fiyatlarında istikrar istiyoruz'' dedi.
    IEA ve Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC), 2010 yılı için küresel petrol talebi tahminlerini artırmıştı.

    -PETROL FİYATI-

    Bu arada Asya'daki işlemlerde 76 dolara yaklaşan petrol fiyatı Ekim 2008'den bu yana en yüksek seviyesine çıktı.
    ABD dolarının değer kaybetmesi ve yatırımcıların ekonominin düzelmesi konusundaki iyimserliklerinin artması nedeniyle ABD ham petrolünün varil fiyatı Kasım ayı teslimi 50 sent yükselerek 75,68 dolara çıktı. Dün, 1,03 dolar artışla 75,18 dolar olan petrol fiyatı, bugün bir ara 75,96 doları gördü.
    Londra Brent tipi ham petrolün varil fiyatı da 52 sent artarak, 73,62 dolar oldu.
    Avustralya'daki Fuel First Consulting şirketinde enerji uzmanı olan Gerard Rigby, petrol fiyatının yükselişiyle ilgili olarak yaptığı açıklamada, ''Ekonominin güçlendiği ve doların değer kaybettiği yönünde bir anlayış var. Ancak, talepte henüz gerçek bir düzelme görmedik'' dedi.





  • hazard hocam merak etme kasım ortası ve aralıkta bir dip kriz daha yedik mi fiyatlar kendine gelir. 2010 a girmeden bir kriz daha bekliyorum. Belki eskisi kadar etkili olmasada zor ayakta duran birçok sektör dökülecek.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Zizim
    Fakat toplum bilincimizi neden kaybettik bunu bir türlü çözemedim.

    İşte hayatta kalma işlevimizi birilerine devrettiğimzi için(su için belediye, yiyecek için çiftçiler, korunma için devlet, barınmak için inşaat sanayisi vb.) doğayla olan bağımız koptu. Şehir denen yaşama mekanlarında doğa yok. Doğa başımızı kaldırdığımızda gördüğümüz bulutlar, akvaryumdaki balıklar, tabağımızdaki yemek(ki o da giderek doğadan uzaklaşıyor, bir çeşit kimyasallar karışımı haline geliyor), tuvaletimizdeki pislikten ibaret. Maddeci batı düşünce geleneğine göre bedensel ihtiyaçlarımız ve ruhsal ihtiyaçlarımız farklı. Ruh ve beden bütünlüğü diye bir kavram yok(kötülemek için söylemiyorum). Belki şehir hayatındaki mutsuzluğun ya da yıkımın nedeni ruhlarımızı tatmin etmemesi.


    Din, tek başına, beyaz adamın doğayla kavgasını açıklamaya yetmiyor bence.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi nlty2000 -- 15 Ekim 2009; 18:01:00 >




  • quote:

    hazard hocam merak etme kasım ortası ve aralıkta bir dip kriz daha yedik mi fiyatlar kendine gelir. 2010 a girmeden bir kriz daha bekliyorum. Belki eskisi kadar etkili olmasada zor ayakta duran birçok sektör dökülecek.


    Ben de aynı fikirdeyim ama etkisi konusunda farklı düşünüyorum, tam olarak zamanlamada emin olmasam da en erken 2 ay en geç 5 ay diye düşünüyorum, ama bu yiyeceğimiz kriz son kriz olucak diye tahmin ediyorum, ondan sonra ''Düzelme ne zaman'' tartışmalarına eyvallah diyeceğiz.. İşte o zaman büyük buhran nasıl bir şeymiş anlıyacağız.. Bir anda milyonlarca insanın paradigması değişcek, daha önce böyle bir şey yaşamadık.. Eğer herşey senaryoya uygun giderse geniş kitleler petrol yüzünden artık dünya ekonomisinin büyüyemeyeceğini anlayacak.. Yani bilgi tabana da yayılacak..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ihg70

    18 sayfanın hepsini dikakatlice okudum. Günlerimi aldı, okumaktan bazen gözüm eski demir elli bin liraya döndü ama değdi.


    Yazdırıp kağıttan okumanızı tavsiye ederim. Ben e-kitapları öyle yapıyorum.
  • İStanbul'da yapılan Permakültür çalıştayı notları çıktı..

    İçinde çok fazla teorik bilgi yok, sadece ''Etik ve prensipler'' yönünden yaklaşılan fikirsel bir çalışma olarak çıkartmışlar.. Yine de bir göz atmakta fayda var diye düşünüyorum..

    Pastoral Vadi'deki çalıştayının notları çok daha kapsamlı ve derin teorik bilgiye dayanan kitapçık halinde çıkacak, hala toparlıyorlarmış, Odtüden aynı zamanda Türkiye'nin ilk Eko-köy denemesini yapan Ali Gökmen Hoca toparlıyormuş, çıktığında sizlerle paylaşıcağım..

    http://surdurulebiliryasam.files.wordpress.com/2009/10/permakultur_istanbul_hasat1.pdf


    Dinlemek isteyen olursa bu da hocamız..

    http://acikradyo.com.tr/default.aspx?_mv=a&aid=25059&cat=100




  • Bu resmi daha önce koyamamıştım, sanırım, arkada var mı yok mu unuttum, koymuş olayım...

     Dünya Petrol Krizi - Peak Oil



    https://store.donanimhaber.com/8a/f3/43/8af343ffbf4b271680debe8a6e429862.jpg



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hazardousmen -- 15 Ekim 2009; 22:20:07 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Zizim



    Bu arada son mesajımda bahsettiğim temel problemimizi derinlemesine düşünürken şu sonuca vardım: İnsanlığın gelişimi süresinde beyaz adam tüm kıtalara egemen oldu. Doğa içinde uyum içerisinde yaşayan kızılderili ırkının aksine beyaz adam kendisini etrafındaki tüm canlılardan daha üstün görüyor (nedenini bulamadım). Bunun sonucunda tüm yaşayan varlıklar gibi ölümlü olduğunu kabul edemiyor. Yok olmayı bir türlü içine sindiremiyor. Bu olgu dinlerin doğmasına neden oluyor. (Farkederseniz hiçbir din doğum ve öncesi ile ilgili bilgi içermez).

    Bu günkü durumumuza gelişimizin ana kaynağının toplumun çok büyük bir kesimi tarafından sahiplenilen din kavramı olduğunu düşünüyorum. Ölümden sonra kendisine vadedilen hayatı düşünen insan toplumbilincini gitgide yitiriyor, gelecek nesilleri düşünmez oluyor. Yaşamdaki amacını sorgulamayı bırakıyor. İçerisinde yaşadığı evrenden uzaklaşıyor, sormuyor, sorgulamıyor.


    PS: Aslında amacım inançlı kimseyi rencide etmek değil. Bunları yazmanın yerinin de burası olmadığını biliyorum fakat burada konuşacak pek kimsem yok, lütfen dini konularda benimle polemiğe girmeyin. Sadece düşüncelerimi paylaşıp aklıselim kişilerin fikirlerini okumak istiyorum.





    Ben de bu konu altında salt dini konuları tartışmak istemem. Ancak açmışsınız bir kere...

    Şimdi bunları yazıp, sonra da aklıselimden bahsediyorsunuz. Sizin gibi düşünen insanlar hakkında koskoca bir kitap yazılabilir. Ancak gerek yok, yine en iyi sözü yaratıcımız Allah (C.C.) söylemiş:


    "Ve onların önlerine ve arkalarına set kılarak (çekerek) böylece onları perdeledik. Artık onlar görmezler." (bakara / 9)

    "Ve andolsun ki; cehennemi, insanların ve cinlerin çoğuna hazırladık (yarattık). Onların kalpleri vardır, onunla fıkıh (idrak) etmezler. Onların gözleri vardır, onunla görmezler. Onların kulakları vardır, onunla işitmezler. Onlar hayvanlar gibidir. Hatta daha çok dalâlettedirler. İşte onlar, onlar gâfillerdir." (Arâf / 179)



    Din derken; İnsanlar tarafından uydurulmuş Mitoloji, felsefe, budizm, vs. gibi dinlerle, gerçek kaynağından bize ulaşmış semavi dinleri karıştırmanız, sizin bu konular hakkında kulaktan dolma bilgiler ötesinde bilginizin olmadığını gösterir ki; Bu da cahil insanın hasletlerindendir. (Felsefe bir din değil demeyin. Sizin mantığınızla bir din oluveriyor. Çıkış arayan insanlar, o zamanki inanç sistemine karşı; "Dine karşı akıl diyerek başlamışlardır bu olaya.)

    Binlerce örnek verebilirim ama dinlemeyeceğinizi biliyorum. Aslında Big Bang Teorisi ve Termodinamiğin sıfırıncı yasasını karşılaştırdığınızda bile, hayretler içinde kalmamız gerekirken, bazıları hemencecik açıklayıveriyor: "Bum ! diye patlamış !"

    İnsan masal anlatırken bile bir mantığa dayandırır, ancak ne hikmetse bu bilimsel kabul ediliyor. Hoş; Falcılığın adı bie "Futurizm" olmuş, ona bile laf söyleyen yok ama her nedense her fırsatta dindar insanlar cahillikle, aklıselim olmamakla itham ediliyor.

    Mikrokozmos ve makrokozmos (Sayılarını bilmiyoruz) birbiri içine geçmiş, birbiri içinde, eksenleri ve karadelikler etrafında dönen milyarlarca yıldız... Aynı şekilde ekseni ve birbirlerinin etrafında dönp duran atomlar, atomaltı parçacıklar... Milyonlarca canlı ve cansız sistem... Hepsi içiçe... Ama bilimadamlarımız açıklıyor: "Kendiliğinden olmuş !" (Halen de kendiliğinden olmaya devam ediyor !"

    Milyarlarca yıldızın yer aldığı ve ucu bucağı sadece tarafımızdan tahmin edilebilen (o da doğruysa !) evrenimiz, yoktan varolmuş. Tamam, sorun yok. Problem, patlamanın kaynağı nedir sorusunun cevaplanamaması.

    Bu durumda benim gibi insanlar, aciz kaldığımızı kabul edip (araştırmaktan vazgeçmeden ama!); "Net olarak bilmiyoruz." diyebiliriz.

    Ancak filim adamları; "Kendiliğinden olmuş" gibi oldukça bilimsel bir teorinin peşine takılır ve hemn kabul ederler. Yani Allah'ı ve aklını kabul etmezler ama kendi akıllarının her şeye yettiğini kabul ederler.

    Bu noktada beyaz adamın neden kendini diğer insanlardan üstün gördüğü konusuna değinelim. Çünkü aynı durum burada da mevcut. "Bilim adamları bilir, dindar bilim adamları bilemez!" Nedenini söyleyeyim; Süperego, benlik veya nefs... Ne derseniz deyin aynı...

    Kötü örnek, genele mal edilemez. Muhafazakar insanımızın çoğunluğunun cahil kaldığı doğrudur. Ancak bu da Global sermayenin isteği doğrultusunda gerçekleşmiştir. Ancak; Bu durum sonsuza kadar sürmeyecektir.

    Dini görüşleri bakımından hassas insanları rencide etmek istemediğiniz söylemeniz bile inceden alay ve aşağılama içeriyor. Sizin dini veya dindarları aşağılamanız, onların değerini azaltmaz. Dindar insanlar sizin gibi insanlara ancak acırlar ve onlar için dua ederler:

    "Allahım sen insanlara doğru yolu göster, onları gazabınla helâk etme"

    Son olarak şunu söyleyeceğim; Uzman olmadığınız konular hakkında fikir belirtmekten kaçınmanızı tavsiye ederim. Devam ederseniz, ben de ederim.

    Selamlar.




  • Şunu söylemeyi unuttum arkadaşlar:

    Bilim nedeni açıklayamaz, nasılı yani mekanizmayı açıklar. Bunu da deneylerle yaparız.

    Örneğin vücudumuzun ATP yi nasıl sentezlediğini ayrıntılı açıklayabilirsiniz, ya da dünyanın etrafında dönen ayın kütleçekimsel güç tarafından nasıl tutulduğunu. Ancak ATP denen molekülün NEDEN sentezlendiğini, bu mekanizmanın kim veya ne tarafından sürekli kontrol altında tutulduğunu açıklayamazsınız.

    Ya da merkezkaç kuvvetinin nasıl kütleçekimini dengelediğini açıklayabilirsiniz. Ancak neden daha uzakta veya daha yakında dönmediğini ve neden durmadıklarını açıklayamazsınız.

    Negatif yükler her koşulda pozitif uçlara yönelirler. Bunu açıkladık. Neden ? Masalımıza daha inandırıcılık kazandırmak için elektronlar, protonlar, sterik etki gibi etkilerden bahsedip sayfalar dolusu yazabiliriz. Ancak NEDEN sorusu bir türlü cevaplanamaz.

    Kafanızdaki soru işaretleri tükenmesin.

    Selamlar




  • quote:

    Din derken; İnsanlar tarafından uydurulmuş Mitoloji, felsefe, budizm, vs. gibi dinlerle, gerçek kaynağından bize ulaşmış semavi dinleri karıştırmanız, sizin bu konular hakkında kulaktan dolma bilgiler ötesinde bilginizin olmadığını gösterir ki; Bu da cahil insanın hasletlerindendir.


    Alıntıladığınız yazı ile yazdığınız yazı arasında bir alaka kuramadım, gereksiz yere din ve bilim muhakemesi yapmışsınız, kimse böyle bir şeyden bahsetmezken hangi satırdan çıkardığınıza aklım ermedi doğrusu..

    Ayrıca din, bilim, felsefeden bahsettikten sonra dogmatik bilgiyi ''bilimsel bilgi'' ymiş gibi sunarak bunu tartışmaya açmanıza da hiç aklım ermedi.. Dogmatik bilgilerin tartışılamayacağını biliyor olmanız gerekir..
  • Buraya yazmak için çok hassas bir konu seçmişim. Konuyu takip edenler kusuruma bakmasın. Bu konu hakkında bir daha buraya yazı yazmayacağım.

    Ogün kardeşim anlatmak istediklerimi basite indirgemeye çalışmam bu konu hakkında bilgim olmadığını göstermez. Savunulan her fikri dinler ve tartarım. Bu şekilde insan sabit fikirlerinden kurtulur ve ufku açılır. Sabit bir görüş yada fikri savunmanın hangi konu olursa olsun doğru olmadığına inanıyorum. Bu yüzden karşımdakinin söylediklerini kendi konuşma sıram gelinceye kadar kulak arkası edip sonra kendi fikirlerimi açıklamam, bilakis bu tip tartışmaların kişiyi kendi hayat bakışına benzer insanlarla bir aradayken düşünmediği noktaları düşündürmesi açısından da çok severim.

    Kimseyi kat-i surette aşağılamak gibi bir niyetim yok. Sadece kendi düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Aşağılandığını düşünen varsa muhasebesi aslında kendi kendisinedir.

    Sizin de insanların farklı düşüncelerine (yanlış ve saçma sapan olduğunu düşünseniz bile) saygı göstermenizi salık veririm. Yoksa bahsettiğiniz hayvandan ne farkımız kalır değil mi?




  • Her mühendisin hayalidir; bir gün her şeyi bırakıp denize yakın bir arazide bahçeli-garajlı bir ev yapıp, hem bahçeyle toprakla uğraşmak, hem de garajında alet edavatıyla kendi kendine amatörce bir şeyler yapmak, hayatının geri kalanını sakin, huzurlu, mutlu olarak geçirmektir.

    Genelde bu fikir eşlere takıldığından bu hayaller emekliliğe bırakılır.
    (onlar çocuklarının iyi okullarda okumasını, iyi bir mesleğe sahip olmasını isterler, bunun için para lazımdır, ayrıca hanfendiler bu saatten sonra evin, bahçenin bokuyla pisliğiyle uğramazlar; plazalardaki şıklık yarışı ve kariyer hırsı ile geçen hayatlarını bırakıp bahçe çapalamak fikri korku nöbetleri geçirmelerine sebep olur)
    Zaten böyle bir hayali gerçekleştirmek için mevcut yaşam kalitesini ve çocuğun geleceğini riske atmadan para biriktirmek uzun zaman alacak bir şeydir. Ev taksidi, araba taksidi, ultra herşey dahil yaz tatili, bireysel emeklilik kesintisi, yeni çıkan plazma (bütün çevredekiler panel TV seyrederken tüplü seyredilir mi?) bir de senin hobin elektronik parçalar derken bırak para biriktirmeyi yüzünü bile görmezsin.
    Şirket maaşınızı hesabınıza yatırdığını söyler, sizde elinizdeki küçük plastik kartlarla orya buraya "şu kadar ödüyorum, bu kadar ödüyorum" dersiniz. Yıllardır parayı elinize almamışsınızdır. Ne zaman "yeter artık böyle devam etmek istemiyorum" derseniz de devam etmeye mecbursunuz.

    Mecburen "Mavi hap"ı içip sistemde kalmaya devam

    EV-İŞ-AVM arasındaki yollarda gidip gelirken hayali gözünüzün hep önündedir o garajlı bahçeli herşeyden uzaktaki ev

    ***

    "peak oil" ile ne ilgisi mi var bunların?
    Yakında bu hayaller mecburiyetten uygulamaya geçecek.
    Zevk-huzurlu-mutlu hayat için değil direk "hayatta kalmak" için!
    Tabii herşey şimdiki kadar kolay olmayacak.
    Şimdi parayı bastırdın mı ne istiyorsan alırsın.
    Bir alete ihtiyacın mı var? Sipariş veririsin internetten teslim ederler istediğin adrese.
    Ama o zaman geldiğinde ne dükkan bulabilceksin ne internet ne elektrik.
    Bir şey almak istediğinde vereceğin parayı ( ki o da elinde kredi kartları dışında gerçekten para varsa) kabul edecek biri olursa.
    Veya elindeki bir şeyi (çalışan araba, battaniye, yiyecek) kafana sopa ile vurarak veya kafana bir kurşun sıkarak almak isteyenlerin elinden kurtulabilirsen
    Ve de bulduğun araziyi ( o da bulabilirsen) koruyabilecek gücün, hazırlığın varsa.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ihg70 -- 16 Ekim 2009; 11:36:57 >




  • 
Sayfa: önceki 3435363738
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.