Şimdi Ara

Dünya Petrol Krizi - Peak Oil (40. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
3.089
Cevap
40
Favori
190.246
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
4 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 3839404142
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Peak-Oil ve Sonrasına Hazırlanmak
    (Chris Lisle, ABD ordu komandosu)

    Peak-oil felaketine hazırlanmak nispeten kolay bir hazırlıktır; %75 zihinsel, %15 fizksel ve %10 parasal.
    "Ne yapmalıyım?" diye şaşkın tavuklar gibi panik halinde dolaşmaya gerek yok. Ve lütfen "Güneş enerjisi paneli almalı mıyım?", "Balta almalı mıyım?", "Silah almalı mıyım?" diye sorup durmayın. Bütün benzeri sorulara cevap: Hayır. Hayır. Hayır.

    İşin gerçeği milyarlarca insan ölecek. Ve etrafınıza baktığınızda göreceğiniz bütün eşyaları geride bırakacaklar. Bu yüzden şimdiden birşey almayın, zamanı geldiğinde geride kalan eşyalardan neye ihtiyacınız varsa gider toplarsanız.


    ***

    Yazının devamı aşağıdaki linkte ve İngilizce.
    Sadece ilk paragrafı çevirdim.
    http://www.lifeaftertheoilcrash.net/Archives2007/PrepareOnABudget.html




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ihg70

    Peak-Oil ve Sonrasına Hazırlanmak
    (Chris Lisle, ABD ordu komandosu)

    Peak-oil felaketine hazırlanmak nispeten kolay bir hazırlıktır; %75 zihinsel, %15 fizksel ve %10 parasal.
    "Ne yapmalıyım?" diye şaşkın tavuklar gibi panik halinde dolaşmaya gerek yok. Ve lütfen "Güneş enerjisi paneli almalı mıyım?", "Balta almalı mıyım?", "Silah almalı mıyım?" diye sorup durmayın. Bütün benzeri sorulara cevap: Hayır. Hayır. Hayır.

    İşin gerçeği milyarlarca insan ölecek. Ve etrafınıza baktığınızda göreceğiniz bütün eşyaları geride bırakacaklar. Bu yüzden şimdiden birşey almayın, zamanı geldiğinde geride kalan eşyalardan neye ihtiyacınız varsa gider toplarsanız.


    ***

    Yazının devamı aşağıdaki linkte ve İngilizce.
    Sadece ilk paragrafı çevirdim.
    http://www.lifeaftertheoilcrash.net/Archives2007/PrepareOnABudget.html




    Çok önce okuduğum bir yazı. Şunu gözden kaçırmamak gerek:

    quote:

    Orijinalden alıntı
    (4) decide where your going to live (build your shelter)
    ...
    (7) get good peers

    Sonuçta bir barınağa yatırım yapın diyor. Herkes birbirini keserken mümkünse tenha bir köyde olsun bu barınak... Ya medeniyetten uzak ve kendini idame ettirebilen bir köy bulacağız ya da good peer'lar get'eceğiz. Get'elim o zaman. İşe yerleşim birimini beraber aramakla başlayabiliriz...




  • Zizim hocamın uygulamaya koyduğu bir şey bu "gözden ırak bir barınak" düşüncesi. nlty2000, bilmiyorum aklında herhangi bir alternatif var mı fakat hazır ilk adım atılmışken devamını getirmek gerekiyor diye düşünüyorum.

    Sonuçta "nasıl olsa geberip gideceğiz" diye beklemek de mümkün, en başından beri zikredilen bir şey olduğu gibi. Ben mevcut olana katkıda bulunmayı yeğlerim.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: vezir


    Kök deyince orada bir duralım ,hele öz vatan HİPERBORYA' yı bilmeden TÜRKLERİN ve kökenlerini anlamadan birçok kişi yazıyor da yazıyor. Bende bu konuda birkaç link vereceğim ancak bu yazarın islamiyete bakış açısını tasvip etmediğimi baştan belirteyeyim. Ancak köküne inecekseniz tam ineceksiniz.




    Kesinlikle haklısınız.

    Baştan Hiberya yazmıştınız ben tam Türklerin kökenini Conan a kadar götüreceğinize kanaat getirmişken, Hiperboryada karar kılmışsınız. Gerçi bu da efsane sayılır.

    Kök derken, adamların aslında başka dine mensup olmalarına rağmen, kendilerini gizlemelerinden bahsediyordum. Yanlış anlaşıldım sanırım.

    Hepimizin Adem ve Havvadan geldiğini, bunun bize Kuranda bildirildiğini söylesem bazı arkadaşlar bunun kanıt olamayacağını söyleyeceklerdir. Neyse ne, sonuçta bir yerden türediğimiz aşikar.

    Yalnız oturup, bütün dünyanın Türk olduğunu iddia etmenin bize ne kazandıracağını doğrusu merak ediyorum. Benim babam Karadenizli, belki Rum kökenli bile olabilir. Annemin annesi Bulgar, babası Kafkas göçmeni. Bu durumda ben neyim?

    Oturup, ari ırk arayışına gireceksek, içinden çıkamayız söyleyeyim. Irkımız, nereden geldiğimiz çok önemli değil. Önemli olan neye inandığımız, nasıl yaşadığımızdır.
    Çok takılmamak lazım bence.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: nlty2000


    quote:

    Orijinalden alıntı: Zizim
    Yoketmenin, sahiplenmenin, mülkiyetin vs. insanın doğasında olduğunu savunmayan sadece 2 kişi tanıdım...


    Kabil'i öldüren Habil toprağı işliyordu. Mülk sahibiydi. Kabil çobandı, mülksüzdü. Hadi herkese ev ödevi bunun üzerinde düşünün...


    İnsanoğluna iki vadi dolusu altın verilse bir üçüncüsünü ister. Fakat insanoğlunun gözünü ancak toprak doyurur.” (Buhari, Rikak 10)

    Bu mal mülk işinin sonu yok arkadaşlar. Elimizdeki ile yetinmeyi öğrenemezsek, felaketimiz geliyor demektir.
    "Arayan bulur"




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Zizim

    quote:


    12. Alternatif enerji kaynağı dmek bile bana çok saçma geliyor. Atomlardan oluşan herhangi bir madde potansiyel enerjiye sahiptir ve bu enerjiye çevrilebilir. Niye illa petrol? Ayrıca Tüm dünyada kullanılan enerjinin binlerce katı güneşten zaten bize ulaşıyor. Nükleer, biyoenerji, rüzgar, dalga türbinleri, vs.vs. Enerji ihtiyacımızı karşılamakta bir problemimiz yok bence.


    Atomlardan oluşan maddelerin enerjiye sahip oldukları dorudur. Biz zaten bu enerjinin "Fisyon" yani atomun parçalanması olgusunu nükleer reaktörlerimizde kullanıyoruz.

    Bilginizin seviyesini bilemiyorum fakat atomdan enerji elde edebilmenin ana olgusu aslında "Nükleer Füzyon" adı verilen, atom çekirdeklerinin birleşerek daha ağır olan başka bir atomu oluşturması olarak açıklanabilir. Bu olay yıldızlarda doğal olarak olmaktadır. Yanlız bu olay sırasında demirden daha hafif atomlar füzyon sırasında enerji açığa çıkartırken, daha ağır elementler enerjiyi absorblarlar. İnsanlık olarak füzyon reaksiyonunu başarabilmiş olsak da, enerji üretiminde kullanılabilecek kontrollü füzyon reaksiyonunu henüz başaramadık.

    Bu arada yıldızlarda oluşan füzyon reaksiyonu elementlerin oluşumunun temel kaynağıdır. Yıldız yaşlandıkça daha ağır elementler oluşur, süpernova patlaması sırasında açığa çıkan enerji sayesinde de demirden daha ağır olan elementler oluşarak uzaya saçılırlar.

    Alternatif enerjileri konuşacak olursak bence çözüm değildir, sizce çözümdür diyerek bu işin içinden çıkamayız. Şu anki yatırımlarımız, kaynaklarımız ve bilgi seviyemiz ile petrol arzında öngörülen yıllık düşüşü alternatif enerjiler ile karşılamamız olası gözükmüyor. Kaldı ki karşılayabilsek bile bu enerji elektrik enerjisi olduğundan depolayamıyoruz. Vezir hocamla defalarca tartıştığımız gibi, hidrojen teknolojisi emekleme döneminde olduğundan da bu sorunu yakın zamanda çözebilecekmişiz gibi gözükmüyor.

    Son olarak bir şey daha belirtmek istiyorum. Bunu da bir iki kere yazdım aslında ama arka sayfalarda kalınca dikkatten kaçıyor demekki. Şu anda mucizevi bir enerji kaynağı bulsak bile, ki bu enerji temiz, yenilenebilir ve neredeyse sonsuz olsun, bu bile sorunlarımızı sadece öteleyecektir. Yarattığımız sistem sürekli büyüme üzerine kuruludur. Ekonomik modelimiz pazarların büyümesine yani sürekli bir nüfus artışına mahkumdur. Sonsuz enerji ile nüfus artışı bir noktaya kadar sürdürülebilir, peki sonra? Yani dünya üzerindeki her bir kara parçasının her metrekaresinde 3 kişi mi olacak? Nüfus nereye kadar artabilir?

    Ayrıca enerji dışında bağımlı olduğumuz hammedeler ve doğal kaynaklar da pik noktaya ulaşmış yada ulaşmak üzere. Yani mucize enerji kaynağı bizim çözümümüz değil, sadece sorun erteleticimiz.

    Yaşanacak büyük savaşla ya bu sistem yıkılacak, ya da türümüz kesinlikle yok olacaktır. Şahsi kanaatime göre sistemin dışını hayal bile edemeyen, paranın olmadığı bir toplulukta nasıl yaşanılabileceği anlatıldığı zaman bile bunu anlayamayan bu kadar insan varken gidişimiz en kötüsüne doğrudur.

    Yoketmenin, sahiplenmenin, mülkiyetin vs. insanın doğasında olduğunu savunmayan sadece 2 kişi tanıdım...




    Varolan herşey potansiyel enerji kaynağıdır. Füzyondan bahsetmiyorum. Tabi ki füzyon şu an en fazla ilgilenmemiz gereken durum. Ancak var olan her şeyi enerji kaynağı olarak kullanabiliriz. Her bileşiğin bir oluşum entalpisi vardır. Yani iç enerji toplamı. Bundan bahsediyorum. Tabi pratikte yeterince verimli değil. Ancak damlaya damlaya göl olur. Tüm alternatif enerji kaynaklarını acilen devreye sokarsak, durumu kurtarırız gibi.

    Tabi, içinde bulunduğumuz sistemiz baz almamak gerekiyor. Tüketim çılgınlığının ve tabi üretim çılgınlığının artık durması lazım. Kaynakları idareli kullanırsak ki bu devletlerin ortak politikası olmalı; Sorun çıkmaz.

    Nüfus da ciddi bir sorun değil bence. Sorun, şu an dünyayı yönetme arzusu içinde olan insanların psikolojik travma geçirmelerinden kaynaklanıyor.

    Adamlar ayın yüzeyini incelemek için bile füze atma peşindeler. Vurmadan kırmadan hiç bir şeyi halledemiyorlar.




  • quote:

    Hepimizin Adem ve Havvadan geldiğini, bunun bize Kuranda bildirildiğini söylesem bazı arkadaşlar bunun kanıt olamayacağını söyleyeceklerdir. Neyse ne, sonuçta bir yerden türediğimiz aşikar.


    sadece kuranda değil birçok kaynakta yazar kuran sadece bunu tekrar eder. ilk söyleyen kaynak değildir.

    Dünyamızda daha önceleri birçok ırk yaşamış ve bunlar büyük uygarlıklar kurmuştur .Hindu ve tibaet kaynakları incelnirse dünyanın üzerinde yaşayanların ve kendilerine Tanrı (bu şekilde isimlendirilmeleri onların seçimiydi)denilen binlerce isimli varlığa başvurdukları görülür. Hepsini hayali ve dünyamızda bulunmayan varlıklar olarak görmemek lazımdır.

    quote:

    Yalnız oturup, bütün dünyanın Türk olduğunu iddia etmenin bize ne kazandıracağını doğrusu merak ediyorum. Benim babam Karadenizli, belki Rum kökenli bile olabilir. Annemin annesi Bulgar, babası Kafkas göçmeni. Bu durumda ben neyim?


    iddia sadece iddia sahibini bağlamaz , eğer doğru ise bütün dini tartışmaların boş olduğu kanıtlanır ve yeni bir çağa geçiş yapılır. Ama kabul edecekleri yerde kendilerini daha yukarıya koymaya çalışan grupların dünyayı ne hale getirdiklerini hepimiz görüyoruz. Yukarı diye birşey yok tüm insanlar aynı şekilde eşittir , ancak bir farklılık yaratan gen dün dünya insanlarına yayılmış ve kaynaşmışlardır. Dna nın ayrıştırılması imkansızdır.

    ilginç bir aile yapınız olsa da haplogrupları incelemniz gerekmektedir. Kesin karar için Dna nızı göndererek hani gruba ait olduğunuzu bilmeniz mümkündür.
    Muhtemel sonuçlar Haplogroup Hv* veya N* olması muhmemel .detayları kendiniz araştırmanız dah uygundur . Ancak sizin de bahsettiğiniz gibi israilliler ile akraba çıkmanız da yüksek olasılıktır.

    https://genographic.nationalgeographic.com/genographic/lan/en/atlas.html



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 23 Ekim 2009; 8:58:17 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: vezir

    sadece kuranda değil birçok kaynakta yazar kuran sadece bunu tekrar eder. ilk söyleyen kaynak değildir.

    Dünyamızda daha önceleri birçok ırk yaşamış ve bunlar büyük uygarlıklar kurmuştur .Hindu ve tibaet kaynakları incelnirse dünyanın üzerinde yaşayanların ve kendilerine Tanrı (bu şekilde isimlendirilmeleri onların seçimiydi)denilen binlerce isimli varlığa başvurdukları görülür. Hepsini hayali ve dünyamızda bulunmayan varlıklar olarak görmemek lazımdır.

    iddia sadece iddia sahibini bağlamaz , eğer doğru ise bütün dini tartışmaların boş olduğu kanıtlanır ve yeni bir çağa geçiş yapılır. Ama kabul edecekleri yerde kendilerini daha yukarıya koymaya çalışan grupların dünyayı ne hale getirdiklerini hepimiz görüyoruz. Yukarı diye birşey yok tüm insanlar aynı şekilde eşittir , ancak bir farklılık yaratan gen dün dünya insanlarına yayılmış ve kaynaşmışlardır. Dna nın ayrıştırılması imkansızdır.

    ilginç bir aile yapınız olsa da haplogrupları incelemniz gerekmektedir. Kesin karar için Dna nızı göndererek hani gruba ait olduğunuzu bilmeniz mümkündür.
    Muhtemel sonuçlar Haplogroup Hv* veya N* olması muhmemel .detayları kendiniz araştırmanız dah uygundur . Ancak sizin de bahsettiğiniz gibi israilliler ile akraba çıkmanız da yüksek olasılıktır.

    https://genographic.nationalgeographic.com/genographic/lan/en/atlas.html


    Amenna... Elbette "yaradılanı severiz yaradandan ötürü" ancak, "sen bana bir adım gel ben sana koşayım."

    Tarihte en karışık bölge neden hep Ortadoğu olmuştur ? Kudüs üç büyük din için de kutsal kabul edildiği için olabilir mi acaba ?

    Nihat Genç bir kitabında şöyle diyor :" Kaçış yok, Er geç bu ahlâk savaşına katılacağız."

    Keşke olmasa... Ancak ne yazık ki, bence de...

    Selamlar



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ogün® -- 23 Ekim 2009; 14:24:19 >




  • Darlandım bu kadar ayetten sureden be bilader... Rica ederim rasyonel açıdan tartışalım, konu gittikçe sapıyor başlıktan.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Zizim

    Darlandım bu kadar ayetten sureden be bilader... Rica ederim rasyonel açıdan tartışalım, konu gittikçe sapıyor başlıktan.



    Hocam özür özür dilerim. Tamam bundan sonra ayet yazmayacağım.

    Ekleme : Önceki mesajlarımı da değiştiriyorum. Hiç kimseyi rencide etmek istemem.

    Selamlar



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ogün® -- 23 Ekim 2009; 14:25:45 >
  • ...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ihg70 -- 8 Haziran 2010; 1:41:46 >
  • http://thehill.com/homenews/administration/63407-400gallon-gas-another-cost-of-war-in-afghanistan-#
    Afganistan'daki ABD birliğine benzinin galonu 400 dolara mal oluyor. Önceki sayfada konuştuğumuz doğal kaynaklar için yapılan savaşın verimsizliği için bir gösterge olabilir belki.

    ihg;
    2010 içinde taş taş üstüne koymaya başlamalı bence. Kopenhag'dan çıkacak sonuç da bir ipucu verebilir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi nlty2000 -- 23 Ekim 2009; 14:42:36 >
  • 500 milyon dolar yatacak, Türkiye dünyanın ‘şeftali merkezi’ olacak


    Vahap MUNYAR 24 Ekim 2009

    Brezilyalı narenciye devi Sucocitrico Cutrale, Anadolu Grubu-Özgörkey ortaklığıyla Türkiye’ye geldi. Cutrale, Anadolu Holding’le birlikte Özgörkeylerin Etap Tarım’ının yüzde 33.3’üne 12.7 milyon dolar ödeyerek ortak oldu. Şirket çoğunluğu şeftali olmak üzere Türkiye’ye 10 milyon meyve ağacıyla yayılıp, 10 yılda 500 milyon dolar yatıracak. Hedef müşteri Coca-Cola olacak.


    http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/12766577.asp?gid=22


    GDO şeftali yolda. Sonra diğerleri de gelecek..
    Bye bye güzelim Anadolu şeftalileri




  • quote:

    Ne kadar zamanımız var?


    Bence en geç 2013 sonuna kadar zamanımız var, tabii bu süre içinde muhtemel alınabilir riskleri de katıyorum, yani 2012 senesi, alt gelirli gruplarda karışıklıkların iyice başladığı, yer yer büyükşehirlerde lojistik çökmesine bağlı olarak kitlesel açlıkların yaşanabileceği, güvenlik sorunlarının başgöstereceği zaman.. İstanbul özellikle..

    Ben planlarımı en erken 2011 Temmuz en geç 2011 senesinin sonuna kadar bir şekilde İstanbul'dan ayrılmak üzere yapıyorum.. O ana kadar, yüklü gıda stoklaması, yakın yerlere bisikletli ulaşım, akaryakıtı tasarruflu kullanma, gerekirse stoklama gibi hayati ihtiyaçlarım için pek sorun yaşamayacağımı varsayarak geçirmeyi planlıyorum.. Tabii oturduğum yer İstanbul'un nezih yerlerinden biri olduğunu da hesaba katıyorum, yani en azından patlamaya hazır bir bomba semt görüntüsü vermiyor... (İstinye)

    Tabii bu süre içerisinde gideceğim, yer, kuracağım düzen üzerine toplu olarak planlamalar yapacağım, arsa araştırması, çevre vs. yaşam standardı düzeyi, güvenlik vs. vs..

    2012den sonra ise büyükşehirlerde muhtemel riskler artıyor, biyolojik silah, kitlesel açlık, yoğun güvenlik sorunları.. Elbette 2020 senesine kadar nüfusun en az 3te 1i, ortalama yarısı hayatta kalıcak, ama %50lik bir şansı değerlendirmek isteyen, cesareti olan, İstanbulu böyle zamanda da görmek isteyen büyükşehirde kalabilir..

    Bir de muhtemel enerji kıtlığında Avrupa'ya giden enerjiye el koyma ihtimali var, ama onu göz önünde bulundurmak istemiyorum, onun muhtemel sonuçları kötü olabilir.. Ona sonra değiniriz..

    quote:


    Şu günlerde birçok internet sitesinde ve kendi ülkemizde de olan bir FİNANS sistemi hakkında görüşlerinizi almak isterim.


    Biraz inceleyip değinirim..




  • http://www.reuters.com/article/asiaCrisis/idUSN24139386

    Obama declares swine flu a national emergency

    Olağanüstü hal uygulaması mı oluyor, ne oluyor bizdeki açılımı bilemiyorum ama bu ''Executive Order''lar yakın zamanda devreye girecek gibi görünüyor, onlarca toplama kamplarını boşuna hazırlamadılar bunlar..

    Ex Order'ların açıklamaları çok ilginçtir, olağanüstü koşullardaki uygulamalar var, yukarılarda bir yerde koymuştum sanırım..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: hazardousmen

    http://www.reuters.com/article/asiaCrisis/idUSN24139386

    Obama declares swine flu a national emergency

    Olağanüstü hal uygulaması mı oluyor, ne oluyor bizdeki açılımı bilemiyorum ama bu ''Executive Order''lar yakın zamanda devreye girecek gibi görünüyor, onlarca toplama kamplarını boşuna hazırlamadılar bunlar..

    Ex Order'ların açıklamaları çok ilginçtir, olağanüstü koşullardaki uygulamalar var, yukarılarda bir yerde koymuştum sanırım..


    Take it easy. Hocam bence fazla endişelisiniz. Salgınlar hep olmuştur. Savaşlar, hava değişimleri kıtlıklar... Bunlar dünya nüfusunun aşırı artmasını engelleyici faktörler gibi... Gelip, geçiyorlar.

    Tüm dünyanın içinde bulunacağı savaş ise ancak su kıtlığı sebebiyle çıkar. Petrol ? Zannetmiyorum. Ha bölgesel savaşlar olacak, oluyor zaten şu anda.

    Moğol istilasında da, Veba salgınında da, 1. ve 2. Dünya savaşında da hep kıyamet senaryoları yazıldı. 1929 daki ekonomik krizi hatırlayın. Nasıl çıktı ? Neden yok oldu sonra ?

    Ekonomik krizlerin hepsinin sebebi bellidir ve sanırım hepimiz biliyoruz. Eğer piyasada olması gerekenden fazla para varsa, bir süre sonra kriz kaçınılmazdır. Ya da, gelmesini umut ettiğiniz gelirinizi, giderinizle dengelediniz ve sabırsız olduğunuz için borç alarak, yarın sahip olmanız gerekene bugünden sahip oldunuz... Geliriniz kesildiği gün, borcunuzu borçla karşılamak zorunda kalırsınız ve daha büyük borcun içine girersiniz. Bu zincir bir yerde kopar. Ya da bilinçli olarak kopartırlar.

    Daha önceki ekonomik krizin merkezi de Amerikaydı, bugünkünün de... Ancak ne hikmetse olan diğer ülkelere oluyor.

    Camekanda pastaları sergilemek, onları başta ucuza satmak. Milleti alıştırdıktan sonra, fiyatı arttırmak. Olmadı, kredi veya taksitlendirme yapmak. Sonrasında da icra ile varını yoğunu toparlamak... Herkesin anlayabileceği şekilde dünyanın bugünkü hali budur.

    Her ekonomik krizde, Amerika yine borç verici ve söz sahibi olucu konumuna geliyor. Krizin çıktığı ülke... İlginç değil mi ?




  • quote:


    Tüm dünyanın içinde bulunacağı savaş ise ancak su kıtlığı sebebiyle çıkar. Petrol ? Zannetmiyorum. Ha bölgesel savaşlar olacak, oluyor zaten şu anda.


    Su da olabilir, ama petrol ondan çok daha mühim, suyun şu sıralarda bir kıtlık çıkaracağını düşünmüyorum, ama 20-30 sene sonra elbet onun da etkileri olucaktır.. 1929 krizi ile bugünkü arasında bir fark var, 29 krizi için söylediğiniz doğru, o balon patladı, ama o balon bir anda finansın anahtarlarını elinde bulunduranların saldıkları fazla parayı aniden çekmesiyle oluşmuştu, ani bir balon sönmesiydi, oysa bugünkü farklı, bugün de balon oluşturdular, bu balon zaten son 20 senenin balonuydu, ama o balonu geri çekmediler, o balonu doğanın kendisi patlattı, finans balonunun büyümeye devam etmesi için ''Fiziksel büyüme'' gereklidir ve şarttır, artık fiziksel büyüme diye bir şey mümkün değildir, tüm dünya için..

    Burada hep sanki ABD'nin oyunuymuş bu kriz gibi bir algılama oluyor, oysa bu krizin diğerlerinden çok farkı var, bunun tek sorumlusu ''Fizik kanunları'' dır, yani ona uyamayan insandır..


    Okumak isteyenler için makale.. Ekonomi kuralları değişiyor..

    http://www.nytimes.com/gwire/2009/10/23/23greenwire-new-school-of-thought-brings-energy-to-the-dis-63367.html?emc=eta1

    SYRACUSE, N.Y. -- The financial crisis and subsequent global recession have led to much soul-searching among economists, the vast majority of whom never saw it coming. But were their assumptions and models wrong only because of minor errors or because today's dominant economic thinking violates the laws of physics?

    A small but growing group of academics believe the latter is true, and they are out to prove it. These thinkers say that the neoclassical mantra of constant economic growth is ignoring the world's diminishing supply of energy at humanity's peril, failing to take account of the principle of net energy return on investment. They hope that a set of theories they call "biophysical economics" will improve upon neoclassical theory, or even replace it altogether.




  • öncelikle önümüzdekiay yayınlanacak ekteki filmi izleyelim. Sonra tekrar tarih konusunda görüşürüz. Bu filmler insanları birşeykere hazırlama adına yayınlanıyor .Abartı kısmını çıkarabilirsek kalan kısım yaşayacağımız sıkıntıları gösterecektir. Tarih çok eski zamanlardan beri vardır ancak yazılı tarihi anlayabilmeve kanıt bulunmasını isteyenlerin eski feleketler hakkında anlatılanları efsane olarak dinlememesi gerekir.

    http://en.wikipedia.org/wiki/2012_(film)
  • quote:

    Orijinalden alıntı: hazardousmen
    Okumak isteyenler için makale.. Ekonomi kuralları değişiyor..

    http://www.nytimes.com/gwire/2009/10/23/23greenwire-new-school-of-thought-brings-energy-to-the-dis-63367.html?emc=eta1

    SYRACUSE, N.Y. -- The financial crisis and subsequent global recession have led to much soul-searching among economists, the vast majority of whom never saw it coming. But were their assumptions and models wrong only because of minor errors or because today's dominant economic thinking violates the laws of physics?

    A small but growing group of academics believe the latter is true, and they are out to prove it.

    "Small group... bla bla bla bla...." Hıyar adamlar, sanki o küçük grup çok marjinal, hiç düşünülmemiş yeni bir şeyden bahsediyor muamelesi yapıyorlar. Ekonomi bir bilim değildir, Scrabble gibi bir oyundur. Maymunluktur. Kapitalizm bir saadet zinciridir. Borsa dev bir poker masasıdır... Ne kadar çene yorsak boş. Ne kadar delil sunsak boş. Aptallığın sonu yok. Yakın gelecekte hayatta kalan azınlık bunu anlayacak büyük ihtimalle ama iş işten geçmiş olacak.

    ABD'deki toplama kampları ve toplu mezarlar büyük ihtimalle domuz gribi için değil, muhtemel bir karışıklıkta ölecek olanlar ya da doğrudan devletin toplayacağı ve öldüreceği vatandaşları için yapıldı. ABD'de kitlesel toplama provası yapılıyor. Ordunun halka saldırmasının provası yapılıyor. Bunlar manşete çıkmıyor. "Martial law" ya da sıkıyönetim, yani anayasasız, toplumsal sözleşmesiz, kuralsız, orman kanunu kıvamında yönetim geleceğin yönetim standardı olacak. Neo-Con'ların terör hayaletine karşı "hiç bitmeyecek savaşı", aslında halka karşı hiç bitmeyecek bir baskı ve zulüm yönetimidir. Söylendiği gibi ya "terörist" olacaksınız, ya da baskıya boyun eğeceksiniz. Kavramlar farklı kelimelerle ifade ediliyor, biz(yani aptal insan yığınları) bu kelimeleri tek tek analiz etmediğimiz için arkasındaki şifreyi anlamıyoruz. Türkiye'de de Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı ile başlayacak ve kurumsallaştırılacak olan girişim bunun uzantısıdır. Müsteşarlık olarak başlayacak, sonra geniş yetkilerle donatılacak. Meclisin bir kısım yetkileri bile verilebilir. Önceki sayfada bahsettiğim "bu toplum da fazla oluyor artık haa" diye "toplumu" azarlayan memur da müsteşar yapılacakmış. Bir zaman sonra Doğruluk Bakanlığı da kurulursa şaşırmayın.

    Bu yıl bütçe açığı açık ara rekor kıracakken milyonlarca aşı alınması ve açığa bir milyar TL daha eklenmesi de ayrı bir dehşet. Doktorlar domuz gribi normal gripten daha ölümcül değil derken, sadece 4000 kişinin ölmesi beklenirken bu iyi niyetli bir girişim olamaz. Biliyorum aşının zorunlu olacağı gün de gelecek ve ben o gün aşı olmayı ne pahasına olursa olsun reddedeceğim. Yapı başkalaşıyor, kitaplarda okuduğumuzdan farklı bir hale geliyor. Olayları analiz etmek ve noktaları birleştirip büyük resmi görmek gerek.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi nlty2000 -- 26 Ekim 2009; 11:49:09 >




  • 2012 hakkında söylenenlere dair resmi bir cevap var bu da özeti.

    2012 aldatmacası nedir?

    Nasa'nın astrobiyoloji departmanının (NAI) üst düzey yetkili bilim adamlarında David Morrison'un 1 Haziran 2009'da kurumun internet sitesi üzerinden gelen sorulara verdiği cevaplar.



    1. Aralık 2012'de dünyanın sonunun geleceği tahmininin/beklentisinin çıkış noktası nedir?

    Bunu başlatan Nibiru adı verilen güya Sümerler tarafından bulunduğu söylenen gezegenin varsayımsal varlığıdır.
    Zecharia Sitchin isimli antik Mezopotamya'daki Sümerler hakkında bilim-kurgu hikayeleri yazan bir yazar birkaç kitabında (ör. 1976'da basılan 12. Gezegen)bu gezegenle ilgili iddialarda bulunmuş ve Nibiru isimli gezegeni, her 3600 yılda bir Güneş'in yörüngesine girdiğini anlatan eski Sümer belgeleri bulduğunu ve çevirilerini yaptığını anlatmıştır. Bahsedilen Sümer yazıtlarında antik astronotların dünyayı ziyaret ettiği ve Anunnaki isimli bir uygarlıktan geldikleri anlatılmaktadır.
    Daha sonra medyum olduğunu söyleyen Nancy Lieder internet sitesi Zetatalk'ta Zeta Reticuli yıldızının etrafındaki bilinmeyen bir gezegenden gelen uzaylılarla bağlantı kurduğunu ve kendisine dünyanın Gezegen X veya Nibiru'nun tehdidi altında olduğu uyarısı yaptıklarını iddia etmiştir.

    Bu felaket senaryosu ilk olarak Mayıs 2003 için uygun görülmüş fakat hiçbir şey olmaması üzerine tahmini kıyamet günü Aralık 2012 tarihine ertelenmiştir.
    Çok yakın bir zaman önce de bu iki hikayesel teori eski Maya takviminin son günü olan 21 Aralık 2012 günü ile birleştirilmiştir.



    2. Sümerler bilinen ilk büyük gelişmiş uygarlıktır ve kendi çağlarında çok doğru astronomik gözlemler ve buluşlar yapmışlardır; Uranüs, Neptün ve Plüton'un keşfi gibi. Peki o zaman neden Nibiru ile ilgili teorilerine de inanmayalım?

    Nibiru Babil astrolojisinde yer alan ve bazen tanrı Marduk'la özdeşleştirilen bir isimdir. Asur Kralı Assurbanipal'in (MÖ 668-627) kütüphanesindeki kayıtlarda yer alan Babil'in epik yaradılış destanı olan Enuma Elish'te Nibiru küçük, önemi az bir karakter olarak yer alır. Sümerler bu tarihlerden çok önce MÖ 23. ve 17. yüzyıllarda hüküm sürmüşlerdir. Nibiru'nun bir gezegen olduğu ve Sümerler tarafından keşfedilip bilindiği iddiası bilim adamalarının antik Mezopotamya hakkındaki çalışmalarına ve yazılı kaynaklardan yaptıkları çevirilere ters düşmektedir.
    Elbette Sümerliler çok ileri bir medeniyetti ve tarım, su tahliyesi, yerleşik yaşam ve özellikle de yazı konularındaki gelişme ve ilerlemelerde büyük rol oynamışlardı. Yine de astronomi ile ilgili çalışmaları hakkında çok az yazılı kayıt, belge bırakmışlardır. Uranüs, Neptün ve Plüton'un varlığından haberleri olmadığı çok açıktır. Ayrıca gezegenlerin güneşin yörüngesi etrafında döndüklerini de bilmiyorlardı ki bu düşünce ilk olarak antik Yunanistan'da Sümerlilerin tarihten yok oluşundan tam 2 bin yıl sonra ortaya çıkmıştır. Sümerliler'in gelişmiş bir astronomi bilgisi olduğu ve hatta Nibiru isimli bir tanrıları olduğu iddiası Sitchin'in hayal gücünün ürününden başka bir şey değilir.



    3. Nasıl olur da, Nasa bu gezegeni 1983'te keşfetmişken ve çok önemli bir gazetede konu ile ilgili bilgiler yayınlanmışken, Nibiru'nun varlığını reddedersiniz? O sırada ilk önce Gezegen X olarak adlandırılmış daha sonra Xena veya Eris olarak anılmaya başlanmıştı.

    IRAS (Nasa Enfraruj Astronomi Uydusu; 1983'te 10 ay boyunca uzay taraması yapmıştı) o dönemde bir çok kızılötesi ışık kaynağı tespit etmişti ama bunların hiç biri Nibiru veya Gezegen X veya güneş sisteminin dışında yer alan herhangi bir obje değildi. Caltech'in bu konuda ciddi tartışmaları vardır (IRAS 10. gezegeni keşfetmedİ) (http://spider.ipac.caltech.edu/staff/tchester/iras/no_tenth_planet_yet.html ) Özetle IRAS 350,00 kızılötesi ışık kaynağını tespit etmişti ve başlangıçta bunların çoğu bilinmeyen objelerdi (ki bu araştırmanın yapılma sebebi de buydu). Sonradan bütün bu gözlemleri takip eden dünyada yerleşik ya da uzayda konuşlanan daha güçlü araçlarla çalışmalar yapıldı. 1984'te Astrophysical Journal Letters'ta yayınlanan "IRAS çalışmasında tanımlanamayan objeler" adlı bir bilim yazısında çeşitli, kızılötesi kaynakları karşılığı olamayan varlığının tartışılmasıyla 10. gezegenle ilgili dedikodular tekrar alevlendi. Hemen akabinde bu esrarengiz objelerin uzak galaksiler olduğunun tespitiyle (1 tanesi hariç ki onun da bir sirrus, yani gaz bulutu olduğu anlaşıldı) bu iddianın yersiz olduğu ispatı 1987'de yayınlandı. IRAS'ın çalışmaları sonucunda hiç bir gezegen keşfedilmemiştir. bu konuyla ilgili geniş bilgiyi Phil Plait'in internet sitesinde bulabilirsiniz (http://www.badastronomy.com/bad/misc/planetx/science.html#iras )
    Sonuç olarak Nibiru'nun varlığı bir mittir ve hiç bir gerçek kanıta, veriye dayanmamaktadır. Bir astronom için, yakınımızda olup ama aynı zamanda da görünmez olan bir gezegenin varlığıyla ilgili ısrarlı iddialar tam bir saçmalıktır.



    4. O zaman belki de Gezegen X veya Eris'i sorgulamalıyız, Nibiru'yu değil. Neden Nasa Eris'in takip ettiği yörüngeyi bir sır olarak saklıyor?

    Gezegen X, gerçeğe uyarlandığında kendi içinde çelişkili anlam taşıyan bir tanım. Bu terim astronomlar tarafından geçtiğimiz yüzyıl boyunca şüpheli bir obje için geçici tanım olarak kullanılmıştır. Bu objenin varlığı hakkında detaylı bilgi elde edildiğinde ona kalıcı bir isim verilmiştir aynı Pluto ve Eris'te olduğu gibi ki onlarda ilk başta bir süre Gezegen X olarak anılmışlardı. Eğer bir obje gerçek, somut bir yapı çıkmazsa veya gezegen değilse onun hakkında bir daha hiç bir şey duymazsınız ama eğer gerçek bir gezegen olduğu tespit edilirse de artık Gezegen X olarak değil yeni verilen adı ile anılır.

    Eris yakın zamanda keşfedilen birçok cüce gezegenden biridir ve güneş sistemimizin dış kısmında yer almaktadır. Bunların hepsi onları Dünya'ya hiçbir şekilde yaklaştırmayacak olan normal yörüngesinde seyretmektedir. Plüton gibi Eris de bizim Ay'ımızdan küçüktür. Bizden çok çok uzaktadır ve yörüngesi onun dünyaya 4 milyar milden daha fazla yaklaşmasına izin vermez. Eris ve yörüngesi hakkında saklanan hiç bir sır yoktur, Google'da ve Wikipedia'da kolaylıkla hakkında araştırma yapıp bilgi alabilirsiniz.



    5. Nasa'nın Nibiru'yu gözlemek için bir SPT (Güney Kutbu Teleskobu) yaptığını ret mi ediyorsunuz? eğer bu doğru değilse neden Güney Kutbu2na teleskop inşa etsinler ki?


    Güney Kutbu'nda bir teleskop olduğu doğru ama Nasa tarafından inşa edilmiş değil ve Nibiru'yu gözlemlemek için kullanıldığı iddiası da tamamen yanlış. Güney Kutbu Teleskobu, Ulusal Bilim Vakfı tarafından kurulmuştur ve bir radyo frekans teleskobudur, görsel fonksiyonlu bir araç değildir. Fotoğraf çekip, imaj kaydedemez. Wikipedia'da bununla ilgili bilgi bulabilirsiniz. Antarktika kızılötesi dalgalar ve radyo kısa dalgaları ile ilgili araştırma yapmak için harika bir yerdir, ayrıca gece-gündüz döngüsünün engellemesi olmadan uzaydaki objeler hakkında durmaksızın gözlem yapma olanağı sağlar.
    Bunun dışında özellikle belirmek isterim ki geometrik olarak bir objenin "sadece" güney kutbundan görünebilir olması mümkün değildir. Dünyanın güneyinde yer alsa bile tüm güney yarım küre tarafından görülebilir.



    6. İnternet'te Nibiru'nun bir çok fotoğrafı ve videosu var. Bu onun varlığına dair kanıt sayılmaz mı?

    İnternetteki fotoğraf ve videoların büyük çoğunluğu güneş yanında konuşlanmış şekilde (zaten Nibiru'nun son birkaç senedir güneşin arkasında saklandığı iddiası için bu görseller kullanılıyor). Bunlar aslında lens ışıması dediğimiz güneş ışığının kamera lensinde yaptığı yansıma sonucu oluşan yanıltıcı görüntüler. Güneşin çapıyla tam hizalı olarak, sanki merkezden, aynadan yansıtılmış gibi, görsellerde yer aldıkları için gerçekle yanılsamayı ayırt etmek çok kolay. Özellikle videolar da bu durum daha bariz olarak belli oluyor çünkü kamera hareket ettikçe bu yansıma da gerçek çıkış objesinin aksi yönünde dans edercesine hareket ediyor. Benzer lens ışımaları cadde ışıklandırmaları gibi kuvvetli ışığın olduğu ortamlarda gece yapılan UFO çekimlerinde de tanımlanmayan obje kanıtı olarak karşımıza çıkıyor. İnsanların bu çok yaygın ışık yanılsamasını anlayıp gerçekten ayırt edememesine çok şaşırıyorum. Güneşin yanında, onunla neredeyse aynı büyüklükte ve parlaklıkta adeta 2. bir güneşin yer aldığı fotoğrafların bazı internet sitelerinde Nibiru olarak tanıtılması ve aynı yerde bu gezegenin devasa teleskoplar hariç, normal bir fotoğraf makinesi veya çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük olarak tanımlanması arasındaki çelişkiye hayret ediyorum.

    Nibiru'ya ait olduğu iddiasıyla çok sık yayınlanmış bir teleskopik fotoğraf (http://www.greatdreams.com/nibiru-possible.jpg ) güneş sisteminden çok uzakta yer alan genleşmekte olan bir gaz bulutunun iki farklı görünümünü, herhangi bir yörüngede hareket etmeden, sabit bir halde göstermektedir ki bu durum her iki fotoğrafta da yıldızların aynı konumda olmalarından anlaşılmaktadır. Fotoğrafı yayınlayan sitenin keskin gözlü okuyucularından biri bunun V838 Mon yıldızının etrafındaki bir gaz bulutu olduğunu tespit etmiştir. Wikipedia'da bunun hakkında güzel bir yazı ve Hubble teleskobu tarafında çekilmiş güzel bir fotoğrafı vardır.

    Bir lise öğrencisi bu fotoğrafta ortada görünen ve Nibiru olduğu iddia edilen kırmızı karaltıdan etkilenip, photoshop dersinde bu tür fotoğraflar nasıl yoktan var ederek yapabileceği üzerine çalışmaya başlamıştır. Youtube'da 2008 yazında yayınlanan bir videoda ise (http://www.youtube.com/watch?v=qDKtkWIx00A )adamın biri mutfağının ortasında dikilmekte ve bir X-ray NASA teleskobuyla Nibiru2nun varlığının kanıtlandığını iddia etmekte. Peki bu iddiadaki kanıtı nedir? Elbette bu sahte mavi renkteki NASA X-ray fotoğrafı aslında yakınımızda bulunan ve okyanusu olan gezegenlerden birine ait olduğu için, hiç bir şey. Eğer insanları korkutmak, panikletmek için kullanılmamış olsaydı aslında bu görüntü oldukça eğlenceli olabilirdi.



    7. Google Sky ve Microsoft Teleskop'tan görünen 5h 53m 27s, -6 10’ 58” koordinatlı alanın neden karanlık olduğunu açıklayabilir misiniz? İnsanlar, bu koordinatlar Nibiru'nun şu anda bulunduğu yere ait olduğu için o bölgenin karaltı olarak görüldüğünü düşünüyor.

    Sloan Dijital Araştırması'nın sunumu olan, Orion'da yer alan bu dikdörtgen şeklindeki Google Sky görüntüsü hakkında bana çok soru geliyor. Uzayın, 2007-2008 kış aylarında (ki Nibiru söylentilerinin yoğun olarak dolaştığı bir dönemdi) dünyanın her noktasından görülen bir parçası olduğu için bu Nibiru'nun saklanma alanı olamaz. Bu durum Nibiru'nun Güneşin arkasına saklandığı veya sadece güney kutbundan görülebildiği teorileriyle çelişmektedir. Bu dikdörtgen şeklindeki karaltıyla ilgili ben de çok merak içindeydim bu yüzden de Google'da üst düzey bir bilim adamı olarak çalışan arkadaşıma konuyu sordum. Bana "bu karanlık alan Sloan araştırmasına ait görseller işlerken meydana gelen teknik bir aktarma hatası yüzünden oluşan eksik verilere ait. Konuyla ilgili ekip bir sonraki yayında bu görüntü bozukluğunun giderileceğini ve eksik verilerin düzeltilmiş şekilde yer alacağının garantisini verdi." dedi.



    8.Eğer hükümet Nibiru hakkında bilgi sahibi olsaydı halkı paniğe sevk etmemek için bunu saklamaz mıydı? Toplumun huzurunu korumak hükümetlerin görevi değil midir?

    Hükümetlerin bir çok görevi vardır ama toplumun huzurunu sabit tutmak bunlardan biri değildir. Hatta deneyimlerime göre hükümetin bazı birimlerinin bunun tam aksi yönünde işler yaptığını söyleyebilirim, mesela potansiyel terörist saldırılara karşı yapılan uyarılar veya tatil zamanlarında yapılan trafik kazaları ikaları gibi ki aslında bunlar diğer zamanlardan farklı riskler içeren özel dönemler değillerdir. Kötü durum senaryoları ile politikayı ilintilendirmek geçmişten bu yana çok sık görülen bir durumdur ( 1960'lardaki kayıp mühimmat dedikodusu ya da günümüzdeki teröristleri kim yok ediyor veya yaratıyor konusu gibi ).
    Aslında bilim adamları tespit etti ki toplumsal panik denilen şey bir Hollywood ürünüdür ve gerçek hayatta tehlikeli, zor durumlarda insanlar birbirine yardım etmekte ve destek olmaktadır. Ayrıca herkes farkındadır ki kötü bir bilgi veya haberi saklamak çoğu zaman geri tepen kurşun gibi etki yaratır ve gerçek bir şekilde ortaya çıktığı için sonuçlar olayın normal etkisinden çok daha kötü hale gelir. Sonuç itibariyle Nibiru konusunda da gerçekler çok yakında anlaşılacaktır.
    Hükümet eğer isteseydi bile Nibiru'yu sır olarak saklayamazdı. Eğer gerçekten var olsaydı dünya üzerindeki binlerce profesyonel ve amatör astronom tarafından çoktan tespit edilirdi. Ben astronomi komitesini çok iyi tanırım ve ben emir vermiş olsam bile bu kişiler asla sır saklamazlar. Güneş sisteminin içine doğru hareket eden bir gezegeni saklayamazsınız ki!



    9. Neden Maya takvimi dünyanın 2012'de sonra ereceğini gösteriyor? Öğrendiğime göre diğer astronomik tahminlerinde neredeyse hep haklı çıkmışlar ve doğru tespitler yapmışlar. Sizin onlardan daha çok ve daha iyi bildiğinizden nasıl emin olabiliyorsunuz?

    Takvimler geçen zaman hakkında kayıt tutmak için yapılır, gelecek üzerine tahmin yapmak için değil. Mayalı astronomlar çok zekiydiler ve oldukça karmaşık bir takvim yarattılar. Antik takvimler tarihçiler için çok ilgi çekicidir, ama bizim bugünkü kayıt tutma imkanlarımızla boy ölçüşemezler ve bizlerin kullandığı kusursuz takvim sistemiyle yarışamazlar. Esas nokta şu ki günümüz veya antik takvimler dünyanın geleceğine dair tahmin yürütmekte, yahut Aralık 2012 gibi belli bir tarihte meydana gelecek bir olay için uyarıcı olarak kullanılamazlar.

    Dikkatinizi çekmek isterim ki benim masamdaki takvim çok daha erken bir tarihte 31 Aralık 2009'da son buluyor ama ben bunu kıyamet günü alameti olarak algılamıyorum, bu sadece yeni bir yılın başlayacağını gösteriyor.



    10. Kutup kayması teorisi nedir? Dünyanın kabuğunun özü üzerinde 180 derece, birkaç saat olmasa bile bir kaç günde, dönerek yer değiştirmesi ihtimali doğru mu? Bütün bunların bizim güneş sistemimizin galaktik ekvatorun altındaki eğimiyle bir alakası var mı?

    Dünyanın şimdiki dönüş yönünün tersine çevrilmesi imkansızdır. Bu hiç olmamıştır ve olmayacaktır. Kıtaların çok yavaş hareketleri mevcuttur (örneğin Antarktika 100 milyonlarca yıl önce ekvatora yakındı) ama bunun kutupların yer değiştireceği iddiası ile bir alakası bağlantısı yoktur. Yine de birçok felaket internet sitesi, saf kişileri kendilerine çekmek için bunu yem olarak kullanmaktadır.
    Onların iddiasına göre dünyanın fiziksel kutupları ile manyetik kutupları arasında bir bağ vardır ve belirsiz bir şekilde ortalama her 400,000 yıla bir aksi yönlerde manyetik bir değiş tokuş olmaktadır. bizim bildiğimiz kadarıyla bu tür bir manyetik dönüşüm dünya üzerindeki yaşama herhangi bir zara vermez veya kötü bir etkide bulunmaz. Zaten önümüzdeki birkaç bin yılda bir manyetik dönüşümün yer değiştirmenin olması mümkün görünmemektedir. Bu kişiler hatalı olarak, 2012'de manyetik yer değiştirmenin gerçekleşeceğini ve bunun da fiziksel kutupların yer değiştirmesine neden olacağını iddia ediyorlar.
    Toparlamak gerekirse:
    a) Dönüş ekseni ve manyetik kutuplar ilintili değildir.
    b) Yakın bir zaman içinde manyetik kutupların yer değiştireceğini düşünmek için hiç bir neden yok, bunun olması halinde bile hayat olumsuz bir etki yaratacağına inanmak anlamsız.
    c) Fiziksel kutupların yer değiştirmesiyle felaketle sonuçlanacak bir eksen kayması mümkün değildir.
    Ayrıca bütün bunları galaktik ekvatorla veya hizaya dizilme gibi diğer saçmalıklarla, internet üzerinde yer alan korkunç teorilerle alakası yoktur.



    11. 2012'de gezegenlerin çoğu aynı hizada dizileceğinde ve Dünya Samanyolu'nun tam merkezinde yer alacağında bunun etkileri ne olacak? Bu kutuplarda bir kaymaya neden olabilir mi? Eğer öyle ise bundan ne gibi sonuçlar beklemeliyiz?

    2012'de gezegen dizilimi diye bir şey olmayacak hatta önümüzdeki bir kaç 10 yıllık dönemde de. Dünyanın Samanyolu'nun merkezinde yer almasına gelince bu tanımın ne demek olduğunu bilmiyorum. eğer bahsettiğiniz Samanyolu Galaksisi ise biz bu dönence şeklindeki galaksinin ortasından ziyade dış çeperine doğru yer alıyoruz, merkezinden 30.000 ışık yılı uzakta. Galaksiyi 225-250 milyon yıl süren bir zaman dilimde turluyoruz ve bu dönüş esnasında da merkeze olan mesafemiz hiç değişmiyor. Kutup değişimi meselesinde ise bu tanımın da ne anlama geldiğini bilmiyorum. eğer bu kutbun fiziksel pozisyonunda meydana gelecek ani bir değişim anlamındaysa; ki bu aynı zamanda dünyanın hafif eğiminin de değişmesi demek; 10. sorunuza verdiğim cevaptan görebileceğiniz gibi bu kesinlikle imkansız. Bir çok internet sitesinde tartışılan Dünya, Güneş ve Samanyolu merkezinin Yay Burcu takım yıldızı içinde yer alacak şekilde aynı hizaya gelmesi konusu var. Bu durum her Aralık'ta meydana gelmektedir, hiç bir olumsuz etkisi yoktur ve 2012'de de bunun farklı olacağını düşünmek için herhangi bir neden yoktur.



    12. Güneş ve dünya galaktik düzlemde kara delik merkeze gelecek şekilde aynı hizada dizilirse bunun herhangi bir etkisi olmaz mı, sonuç olarak kara deliğin çok büyük çekim gücü var?

    Samanyolu galaksimizin ortasında çok büyük bir kara delik mevcut ve uzaydaki tüm diğer büyük kütleler gibi onun da galaksinin kalanı üzerinde bir çekim gücü uyguluyor. Yine de bizim merkezden 30,000 ışık yılı gibi bir mesafeyle çok uzakta olmamız nedeniyle bu çekimin güneş sistemimiz veya dünyamız üzerindeki etkisini önemsiz kılıyor. Galaksi merkezinden veya galaktik düzlemden gelen herhangi bir güç yoktur. Dünya üzerinde etkisi olan yegane güçler Güneşin ve Ay'ın yer çekimleridir. Galaktik düzlemin etkilerini ele alırsak, bu alanla ilgili özel hiçbir şey yoktur. Dünya galaktik düzlemde en son bir kaç milyon yıl önce yer aldı. Galaktik düzlemden geçeceğimiz iddiaları asılsızdır.



    13. Dünya'nın Samanyolu'nun içindeki kara deliğe düşme ihtimalinden çok korkuyorum. Bu bizi nasıl etkiler? Dünya adeta yutulup, yok olur mu?

    Kara delik aslında, Samanyolu dönencesinin en iç kolunun içinde yer alan ve tam merkezi görmemizi engelleyen, geniş bir alanda dağınık duran gaz bulutu kütlesine verilen temsili popüler bir isimdir. Bütün bu galaktik hizalanma öcüsü delice. Her Aralık'ın sonlarına doğru Güneş, Dünya'dan bakınca galaksinin merkeziyle neredeyse aynı hizada görünür, ne olmuş yani? Komplo teorisyenleri bu "hizalanma", "kara delik" , "foton kuşağı" gibi terimleri sizleri korkutmak için bilinçli olarak kullanmaktadırlar çünkü toplum tarafından aslında ne anlama geldiğinin anlaşılmadığını bilmektedirler. Malesef internet üzerinde veya mahkeme salonu dışında herhangi bir yerde yalan söylemeye, yalan bilgi vermeye karşı bir yasa yok.
    Dünyanın güvenliği söz konusu olduğunda aslında karşı karşıya olduğumuz en büyük tehditler küresel ısınma, biyolojik çeşitliliğin yok olması ve belki bir gün bir astroid veya kuyruklu yıldızın dünyaya çarpma ihtimalidir, 2012 yılı hakkındaki bilim dışı iddialar değil.

    14. 2012'de güneşte oluşacak büyük patlamaların meydana gelmesiyle dünyanın koruyucu manyetik kalkanının kayacağını duydum. Bu hepimizi öldürecek veya uygarlığımıza son verecek mi?

    Solar Maximum'da (yaklaşık her 11 yılda bir meydana gelen, güneş döngüsünün üst noktası ) güneşte patlamalar, koronal enerji fışkırmaları, alt noktasında çok daha fazla olur. Işın ve enerji fışkırmalarının dünyadaki insanlara veya diğer canlılara herhangi bir olumsuz etkisi yoktur. Ancak uzaydaki veya aydaki astronotları etkileyebilirler ki bu NASA'nın uğraşması gereken bir sorundur, sizi beni ilgilendiren bir durum yoktur. Yoğun miktardaki fışkırmalar radyo frekanslarını bozabilir, Kuzey ve Güney Işıkları denilen parlak ışınımları oluşturur ve bazı uydulardaki elektronik aksamlara zarar verebilir. Günümüzde uyduların çoğu bu durumdan etkilenmeyi önleyecek tedbirlerle üretilmektedir, mesela bu fışkırmalar olduğunda, hassas devre ve aksamlarını otomatik olarak kapatıp bir kaç saat için "güvenli" moda geçerler. Çok uç değerdeki solar aktiviteler dünya üzerindeki elektrik akımını etkileyerek bir süreliğine elektrik kesintisine yol açabilir ama bunun olması çok nadir bir ihtimaldir.

    En son Solar Maksimum 2001'de meydana geldi dolayısıyla bir sonraki için öngörülen tarih 2012 yani 11 yıl sonra. Son Solar Minimum'un (güneş döngüsünün alt noktası) 2 senelik dönemi esnasında, alışılmamış şekilde kara nokta oluşması gibi hiç bir solar olay olmadan geçmesi sonucu, bilim adamları gelecek Maximum döneminin ertelenerek 2013 gibi daha geç bir tarihte olmasını bekliyor. Yine de en basit şekliyle güneş döngünün detaylarını tahmin etmek mümkün değildir.

    Dünyanın koruyucu manyetik kalkanı konusunda haklısınız. Magnatosphere denilen bu bölge uzayda çevremizi saran bir büyük bir alanı kaplar ve burada güneşten gelen birçok materyal tutulur veya etkisiz hale getirilir. Bu kalkanı etkileyecek bir manyetik dönüşüm olacağını düşünmek için hiç sebep yoktur. Manyetik dönüşümler sadece ortalama 400.000 yılda bir meydana gelir.



    15. Fox'un internet sitesinde yer alan "2012'de meydana gelecek güneşteki kuvvetli bir patlama ABD'yi aylarca fonksiyonsuz bırakabilir" diyen rapor aklımı karıştırdı. Rapora kaynak olarak NASA tarafından oluşturulan ve kaynak sağlanan Ulusal Bilim Akademisi'ni gösterdiler. Eğer 2012'de hiç bir şey olmayacaksa NASA neden böyle bir raporun hazırlanmasına izin verdi?

    NASA Ulusal Araştırma Kurulu tarafından yayınlanan Güneş-fiziği raporundan memnundur. Sizinde görebileceğiniz gibi bu rapor olabilecek en kötü senaryo olarak tasarlanmış ve 1989'da meydana gelen kayıtlı en büyük güneş patlamasının tekrarlanması ihtimali üzerine hazırlanmıştır. Sorun şu ki bu tür bilgiler amacı dışında kullanılabilir. 2012'de böyle bir patlama olmasını beklemek için belli bir neden yoktur. "2012'de meydana gelecek" şeklindeki vurgunuz durumu dramatize etmektir. "2012'de meydana gelecek" herhangi bir olay için bir öngörü yoktur. Gelecek solar maximum'um o yıl meydana geleceği konusunda bile kesin bilgi sahibi değiliz.
    Bütün bu 2012 felaket senaryosu bir kandırmacadır, çıkış noktası Hollywood'un "2012" isimli bilim kurgu felaket filmine reklam, tanıtım sağlamaktır. İnsanların bir Hollywood filminin platosuyla gerçek hayatı birbirinden ayırt edebileceğini umuyorum.



    16. Bütün okul arkadaşlarım 2012'de dünyaya bir meteorun çarpması sonucu hepimizin öleceğini söylüyorlar. Bu doğru mu?

    Arkadaşlarınız yanılıyor. Dünya her zaman için astroid ve kuyruklu yıldızların çarpması tehdidi altındadır lakin büyük olanları çok nadir gerçekleşir. Son büyük çarpma 65 milyon yıl önceydi ve dinozorları yok etmişti. Günümüzde NASA astronomları Sapceguard Survey adında, herhangi büyük bir cismi dünyaya yaklaşmadan çok önce tespit edebilecek bir koruma çalışması yapmaktadırlar. Hali hazırda, dinozorları öldüren astroid gibi büyük bir cismin dünyaya yaklaşmadığını, böyle bir tehdidin olmadığını belirledik. Bu çalışma halka açık şekilde yapılmakta ve bulgular günlük olarak NASA Neo Program Ofisi internet sitesinde (http://neo.jpl.nasa.gov ) yayınlanmaktadır, dolayısıyla 2012 için böyle bir ihtimal olmadığını kendiniz görüp okuyabilirsiniz.



    17. Eğer Nibiru bir kandırmacaysa neden NASA resmi bir yalanlama yayınlamıyor? Bu tür hikayelerin ortalıkta dolaşıp insanları korkutmasına nasıl izin verirsiniz? Neden ABD hükümeti bu konuda bir şey yapmıyor!

    Eğer NASA internet sitesinin ana sayfasına giderseniz (http://nasa.gov ) Nibiru-2012 kandırmacasını afişe eden bir çok yazı görebilirsiniz. nasa.com'da "Nibiru" veya "2012" sözcükleri için arama yapın. NASA'nın bundan daha fazla yapabileceği bir şey yoktur. Bu uydurma haberlerin NASA ile alakası yoktur, NASA kaynaklı değillerdir dolayısıyla kurum olarak biz direkt olarak müdahil olamayız.
    Lakin NASA'da veya başka yerlerde görev alan bilim adamları bu yalanın insanları korkutarak, küresel ısınma veya biyolojik çeşitliliğin yok olması gibi gerçek tehlikelerden uzaklaştırmayı amaçladığının farkında. İfade özgürlüğünün olduğu bir ülkede yaşıyoruz ve bu da beraberinde "yalan söyleme özgürlüğü"nü de getiriyor. Hayatınızda sansür olmadığı için memnun olmalısınız. Eğer biraz sağduyu ile konulara yaklaşırsanız gerçekle yalanı ayırt edebileceğinize inanıyorum. 2012'ye girdiğimizde yalanlar daha da bariz hale gelecektir.



    18. Bana Nibiru'nun uydurma bir kandırmaca olduğunu ispatlayabilir misiniz? 2012'de korkunç şeyler olacağına dair o kadar çok rapor var ki. NASA ve hükümet bizden bir çok şey sakladığından bunun aksine inanmak için kanıta ihtiyacım var.

    2012 kıyamet günü teorilerinin uydurma olduğunu ispatlamak için kanıt istemek çok saçma. Esas bu komplo teorilerini üretenlerden doğruluğuna dair ispat istemeniz gerekir, NASA'dan yanlış olduğunu kanıtlamasını değil. Eğer birisi çıkıp da internette Cleveland'da 50 ft. uzunluğunda mor fillerin gezdiğini iddia ederse, NASA'dan bunun yalan olduğunu kanıtlamasını bekleyen olur mu? Var olan kanıtların yükü bu korkunç ithamlarda bulunanların üzerine yıkılacaktır. Carl Sagan'ın meşhur sözünü hatırlayın "olağan dışı iddialar, inanılır olmak için olağan dışı kanıtlar gerektirir"

    Yine de biz astronomların Nibiru'nun var olmadığına dair güçlü deliller sunabileceği bir noktada olduğuna inanıyorum. Büyük bir gezegen ya da kahverengi bir cüce eğer güneş sistemimizde var olsaydı yıllardır astronomlar tarafından biliniyor olurdu, hem yaratacağı çekim etkisi hem de kızılötesi ışınların varlığıyla bu tespiti çoktan yapardık. IRAS uzaydaki ilk enfraruj taramasını 1983'te yaptı ve günümüze kadar da bunu takip eden diğer taramalar yapıldı, eğer Nibiru var olsaydı mutlaka tespit edilirdi.

    Bunun dışında eğer her 3600 yılda bir güneş sistemimizin içinden büyük bir kütle geçseydi yıkıcı etkilerini etkilerini şu anda diğer gezegenlerin yörüngelerinden takip edebilirdik ki böyle bir veri yoktur.
    Benim söylediklerime inanmanıza gerek yok, sadece sağduyunuzu kullanın. Nibiru'yu gördünüz mü? 2008'de birçok internet sitesi 2009 baharında gezegeni çıplak gözle görebilmenin mümkün olabileceğini yazdılar. Büyük bir gezegen ya da kahverengi bir cüce eğer güneş sistemimize girseydi binlerce amatör ve profesyonel astronom tarafından şimdiden görülürdü. Şu anda onu takip eden herhangi bir amatör astronom biliyor musunuz? Sky & Telescope gibi büyük, popüler astronomi yayınlarında ilgili bir tartışma, yazı veya fotoğraf gördünüz mü? Sadece bir düşünün. Eğer Nibiru var olsaydı kimse bu gerçeği saklayamazdı.



    19. 2012 adlı filmin korkunç ve ürkütücü reklamları için ne diyorsunuz? Biz kıyamet gününün gelişi ile ilgili olarak o sözde internet sitelerine bakmamızı söylüyorlar.

    Nibiru ve 2012'de kıyametin kopacağına dair bilim dışı iddialar ve hükümete olan güvensizlik tanıtım amaçlı olarak iyice harmanlanıp büyütülerek Columbia Pcitures'ın Kasım 2009'da vizyona girecek "2012" filmi için kullanılıyor. sinemalarda ve internet sitelerinde yayınlanan fragmanı dev bir dalganın Himalayalar'ı aşmasını gösteriyor ve bu esnada "Hükümetler 6 milyar insanı dünyanın sonundan korumak için nasıl bir hazırlık yapabilirler?... (uzun bir sessizlik) Yapamazlar. (uzun bir sessizlik) Gerçeği bulun. Google'da 2012'yi arayın" sözleri duyuluyor.

    filmin halkla ilişkiler kampanyası, “The Institute for Human Continuity” adlı tamamen uydurma kuruluş için sahte bilimsel bir internet sitesinin hazırlanmış olmasını da içeriyor (www.instituteforhumancontinuity.org ). Bu siteye göre IHC bilimsel araştırma ve insanlığı için kurulmuş ve çalışmakta. Amacı insan ırkının kurtuluşunu sağlamak. İnternet sitesinde organizasyonun uluslararası tüm liderler, iş dünyası ve bilim kurularının ortak çalışmasıyla 1978'de kurulduğu anlatılıyor. IHC'nin 2004'te dünyanın sonunun %94 oranında bir ihtimalle 2012'de geleceğini tespit ettiğini söylüyorlar. Site ayrıca insanları kurtulmaya hak kazanacak şanslı kişileri seçmeye yarayacak bir çekilişe katılmaya çağırıyor ki bir tanıdığım kedisinin adını vererek katıldı ve kabul edildi.

    Wikipedia'dan öğrendiğime göre bu tür sahte siteler kurmak yoluyla tanıtım yapma sistemine "Sanal Pazarlama" deniyor ve bilgisayar virüsleri kullanılarak örnekleme yapılıyor.



    20. Burada kabul ettiğiniz soruların bir kitap ya da film için yürütülen kampanyanın sonucu olduğuna inanıyor musunuz ki böylece ne kadar çok reddeden olursa o kadar çok komplo teorisi güçlensin.

    Haftada 20'den fazla Nibiru, hizalanma, kutup kayması konuları hakkında bir çok email almaya ben de her gün, kendime aynı soruyu soruyorum. Açık olan bir şeyvar ki birileri insanların kıyamet günü korkusundan para kazanmaya çalışıyor. Kopartılan bu yaygaranın bir çoğu da bilim-kurgu, felaket filmi 2012 için yapılıyor (19. soruya bakınız). Bir çok internet sitesi Nibiru hakkında kitapla, filmler hatta "hayatta kalma malzemeleri" satılıyorlar. Aslında gerçekten ilgimizi bekleyen bu kadar çok sorun varken (küresel ısınma, ekonomik kriz gibi) bir yalanla insanların oyalanması çok üzücü. Govert Shilling tarafından yazılan The Hunt For Planet X kitabının son bölümünde "Gerçeği bulup açıklamakla yükümlü olan arkeolog, astronom gibi Nibiru saçmalığının dev dalgasına uzun ve şüpheci şekilde bakan ve bu kozmik peri masalında neyin yanlış olduğunu bulmaya çalışan bilim adamlarının yapacak çok işi var. Önümüzdeki bir kaç yıl bununla uğraşmak için tüm işlerine ara verecekler ve 22 Aralık 2012'de bu defa yeni bir saçma sapan hikaye ortaya atılacak ve tüm gösteri baştan başlayacak. Çünkü Ne kadar çok uzayda yeni kütle keşfi yapılırsa yapılsın daima bir Gezegen X'e ihtiyaç duyulacak" diyor.


    kaynak : habervadisi




  • 
Sayfa: önceki 3839404142
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.