Şimdi Ara

Dünya Petrol Krizi - Peak Oil (42. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
3.089
Cevap
40
Favori
190.280
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
4 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 4041424344
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Zizim

    Ha bu arada Kophenag öncesi ortam ısınmaya başladı bile. Habere baksanıza:

    China, India Cancel Out Copenhagen

    With less than two months to go before the big Copenhagen Conference on global warming, two major nations have said "no thanks" to the no-growth agenda. Following a deal signed late Thursday between China and India, anything we might agree to do in Copenhagen is likely moot anyway. The two mega-nations — which together account for nearly a third of the world's population — said they won't go along with a new climate treaty being drafted in Copenhagen to replace the Kyoto Protocol that expires in 2012.

    http://www.investors.com/NewsAndAnalysis/Article.aspx?id=510152



    Sofraya sonradan oturanların kavga çıkartacağı (haklı olarak) belliydi.
    Her ne kadar bu işin bir sonu yoksa da büyümeye devam etmek istiyorlar.
    Sorun şimdi istedikleri kadar petrole ulaşıp ulaşamayacakları!
    Çünkü onlar ulaşırlarsa diğerleri epey bir sıkıntıya düşecek demektir.
    Yumruğu kuvvetli olan raconu kesecek.
    Bu tepişme bizim patlamış mısırlarımızı alıp bir köşeden seyredeceğimiz türden değil.
    Çünkü direk bizim üstümüzde hoplayıp zıplayacaklar.




  • Bu işin güzellikle halledilme ümidini hala içimde tutmak istiyorum, ama bu işin karakolda biteceği kesin gibi... Çin ve Hindistan zaten dünyanın 3te 1 nüfusuna sahip ülke.. Müthiş derecede aç pazarlar ve küresel ısınma ya da petrol azalması umurlarında değil, tamamen '' Biz tüketiriz, gerisi bizi ilgilendirmez'' havasındalar.. Diğerleri de '' bu nüfusu yok edersek epey rahatlarız '' düşüncesindeler..

    Umarım bizim yöneticiler de Çin ve Hindistan kafasından gitmezler, çünkü bu dönemin kuralı ''Enerji istiyorsan SAVAŞACAKSIN'' , ''Savaşta güçlü değilsen bu sefer yenilmez, yok olursun '' Bu savaş diğerlerine benzemeyecek, epey mantar bulutları göreceğiz..

    Ben sadece iki seçeneği mümkün görüyorum, hayatta kalmak için.. ''Kontrollü küçülme'' ya da Çin ve Hindistan'a karşı savaşarak kotadan pay kapma ile daha yavaş küçülme.. Birincisi daha garanti, ikincisi riskli..

    Bana kalırsa Çin ve Hindistan tarafında bize yaşama şansı yok, onların kafasında gidersek.. G-8lerin gücünü kabul etmek zorundayız..

    ''Büyüme'' diye bir şey uzunca bir süre mümkün olmaz..




  • Konu Peak Oil'den foton kuşağına nasıl gelmiş helal olsun.
  • Gündemin domuz gribi ve açılım ile bu kadar yüklü olduğu bu günlerde 26 Ekim pazartesi günü Resmi Gazetede Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan bir yönetmeliğin zamanlaması doğrusu GDO severler için çok uygun idi. Yönetmelik Türkiye’yi GDO’ların ithaline ve kullanımına açtı. Artık GDO’lu ürünlerle zehirlenme özgürlüğü başlamıştır. GDO’lu ürünleri topluma yedirmek için önce haberi farkına varmadan yedirmek gerekir diye bazıları düşünmüş olabilir mi? Pazartesi medya bu olayla hiç ilgilenmedi. Salı günü ise birçok gazete ve web sayfasında haber ters verilmişti. Kimisi mamalarda artık GDO kullanılamayacağını, kimisi de Türkiye’ye GDO’ların giremeyeceğini yazıyordu. Yüzeysel izleyiciler için nerede ise çok güzel bir haber vardı.

    GDO’lu ürünlerin sağlığa etkileri hayvanlar üzerinde yapılan epeyce araştırmaya konu oldu. Sadece bir tanesini verelim. İskoçya Rowett Enstitüsü’nden Dr. Arpad Pusztai’nin GD patates ile beslediği farelerin tümünün iç organlarında küçülme, sindirim sistemlerinde bozukluk, bağışıklık sistemlerinde çökme, kan yapılarında bozulma ve mide çeperlerinde kalınlaşma görüldü.

    Okuduğunu anlayacak herkesi yönetmeliği kendi gözleri ile okumaya çağırıyorum. Merak etmeyin beş sayfadan fazla değil. Bundan sonra sizin ve çocuklarınızın ne yiyeceği sizin elinizde. İnternette adres yerine rega.basbakanlik.gov.tr yazıp tıklayın ve 26 Ekim 2009 tarihli Resmi Gazeteyi açıp kendiniz okuyun.

    Madde 5/2’de yazanlar şöyle:

    “İthal edilen, üretilen veya dağıtımı yapılan GDO’lu gıda veya yemin çevre, insan veya hayvan sağlığı açısından olumsuzluğu tespit edildiğinde, gıda veya yem işletmecisi sağlığı ve çevreyi korumak amacıyla gerekli tedbirleri almak, Bakanlığı, diğer ilgili mercileri ve tüketicileri acilen bilgilendirmek ve söz konusu gıda veya yemi, piyasadan geri çekmek zorundadır.”

    Emriniz olur. Az sayıda istisnası ile dünyanın neresinde görülmüş, bir şirketin “yoğurdum ekşidir” dediği. Hindistan’da GDO’lu pamuğun verimsiz ve zararlı olduğunu 19 araştırma söylediği halde, bu araştırmaları hangi şirket dikkate almıştır.

    Madde 5/3’de şunlar yazıyor:

    “GDO lu ürünlerin, bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması yasaktır.”

    Yani “aslında GDO’lar zararlıdır, bu yüzden bebekleri şimdilik affediyoruz. Büyüyünce onlar da başlarlar yemeğe” demekteler. Daha başka söze gerek var mı?

    Madde 5/7’de şunları okuyoruz:

    “Gıda veya yemin % 0,5 ten fazla izin verilmeyen GDO içermesi halinde ithalatına, işlenmesine, nakline, dağıtımına ve satışına izin verilmez.”

    İnsan veya çevre sağlığına zararlı bir ürünün azıcık karışmasının bir sakıncası olmadığı söylenmek isteniyor. Birazcık mikrop zarar vermez gibi bir ifade. Zararlı bir organizmanın şakaya gelmeyeceğini bilmiyorlar mı?

    Madde 5/8’de şunları okuyoruz:

    “GDO’suz ürünlerin etiketinde ürünün GDO’suz olduğuna dair ifadeler bulunamaz.”

    Eee, pes yani. GDO’lu gıdaları üretenler o kadar ürünlerine güvenmiyorlar ki her hangi bir gıda üreten bir şirket paketin üzerine ürününde GDO kullanılmadığını yazamıyor. Tarım Bakanlığına öneriyoruz: “trans yağ kullanılmamıştır”, “katkı maddesi kullanılmamıştır”, “domuz eti kullanılmamıştır” yazılmasını da yasaklasınlar. Ne farkı var? Çok mu masum bu madde. Bu isteğin ABD’de GDO’lu ürün üreten şirketlerin talebi olduğunu biliyorlardı şüphesiz.

    GDO’ya Hayır Platformunun da açıkladığı gibi “GDO’lu yemlerle beslenen hayvanların ve ürünlerinin de GDO’lu sayılması ve dolayısıyla etiketlenmesine ilişkin hiçbir maddenin yönetmelikte yer almaması da insan sağlığının hiçe sayıldığının en büyük göstergelerinden biridir.” İçtiğiniz süt artık çok daha tehlikeli olacak.

    Yönetmeliği çiğneyenlere verilecek para cezaları büyük şirketleri ürkütecek düzeyde değildir.

    Bütün bunlar insanlarımıza, çevreye yapılan bir zulüm değilse nedir? Artık GDO ile zehirlenme özgürlüğünüz var.

    Ya şimdi ayağa kalk ve itiraz et,

    Ya da sistemin mezbahasında uslu koyun olduğunu itiraf et.

    Prof.Dr. Tayfun Özkaya




  • Evet GDO'lu ürünlerin binbir türlü dezavantajı, kanserojen etkileri, vs. vs. gibi vurgulara tamamen katılıyorum, ama pencerenin bir de ''Alıcı'' tarafı var..

    Eğer alıcı aldığı üründe zehir olduğunu araştırmıyorsa, o ürünü almayı tercih ediyorsa, hala da ucuzluğuna rağmen alıyorsa bu alışverişte satıcının büyük suçu olsa da alıcı da suçludur ve haketmiştir..

    ''Aman organik ürünler çok pahalı, o yüzden alamıyorum, aman kendim üretemiyorum, o yüzden almak zorundayım gibi bahaneler üretiyor ise ki buna kendimi de dahil ediyorum, hakediyoruz..

    Tek çare var, ya kendimiz üreticeğiz, ne ürettiğimizi bileceğiz, ya da organik ürün alacağız...

    Hem şehirde yaşa, evinin dibine ürünün gelmesini iste, hem ürünün organiğini iste, ohh kral mis.. Hele yeni nesil gençler hangi meyvenin, sebzenin ağaçta mı, kökte mi nerede yetiştiğini bilmiyor, gerçekten organik ürünler için bin türlü emek harcanıyor..

    Dünya sıkışıyor, nüfus fazlalığı mevcut, bundan tüketici de zehirli gıdaları yiyerek nasibini alıcak hiç tasvip etmesem de..




  • Dün ABD büyüme rakamları açıklandı: 3.5
    Millet davul-zurna eğleniyor.

    quote:



    http://haber.gazetevatan.com/Krizin_sonu_mu_geldi/267852/2/Ekonomi


    Krizin sonu mu geldi?
    ABD 4 çeyrek sonra büyüdü piyasalara büyük moral oldu
    .....
    ABD ekonomisi 3. çeyrekte yüzde 3.5 büyüdü. Böylece, ekonomi son 4 çeyrekten sonra ilk kez büyüme kaydetmiş oldu. ABD Ticaret Bakanlığının açıkladığı verilere göre, ABD’de Gayri Safi Yurtiç Hasıla Temmuz-Aylül aylarını kapsayan çeyrekte yıllık bazda yüzde 3.5 büyüdü. Ekonomi, 4 çeyrektir üst üste daralma yaşıyordu.
    .....
    Büyük durgunluk galiba sona erdi

    Morgan Stanley Analisti Kevin Flanagan, ABD büyüme rakamları ile ilgili olarak “Beklenenden iyi gelen büyüme rakamları, büyük durgunluğun sona erdiğini gösteriyor” dedi. Flanagan, “Bundan sonraki soru bu istatiksel düzelmenin kalıcı hale gelip gelmeyeceği” yorumunu yaptı.

    Tüketici geri döndü

    ABD ekonomisinin üçte ikisinden fazlası, tüketici harcamalarından meydana geliyor. Üçüncü çeyrekte ABD’de tüketicilerin harcamaları yüzde 3.4 büyüdü. Önceki çeyrekte ise yüzde 0.9’luk bir düşüş yaşanmıştı. Gayrimenkul yatırımlarında yüzde 23.4’lük artış da dikkat çekti. Uzmanlar, Apple’ın kârından sonra “Tüketici geri döndü” yorumları yapmış ve bu çeyrekle ilgili büyüme tahminlerini de yükseltmişti.





    Büyüyün büyüyün..
    Petrol talebini iyice arttırın.
    Çin, Hindistan da aynı hızla büyümek istiyorlar.
    Yani şimdikinden çok daha fazla petrole ihtyiaçları var

    Yalnız minicik bir problemimiz var: Petrol üretimi daha fazla arttırılamıyor
    Yani hepnizi büyütüp semirtecek kadar petrol yok.

    Zil takıp oynamaya devam




  • quote:

    Orijinalden alıntı: vezir

    Sayın nlty 2000,

    sizin takdire şayan yazınızı bir site komple alıntı yapmış.Bilginiz olsun.

    ''GDO`lar: Adı konmamış kitle imha silahları ''

    http://www.tumgazeteler.com/?a=5630192





    Gerçekten takdire şayan bir yazıydı. Yazıyı okumamın akabinde Tarım Bakanlığınca GDO'lu tohum üretimine ve ürünlerine yasak getirilmesi konusundaki açıklama da peşine gelince yazıyı tekrar okumaktan kendimi alamadım.

    Bu arada açıklamanın kafaları karıştırdığı anlaşılıyor hatta yasağın tam tersine gayrımeşru yollardan ithal edilen tohum ithalatına yasal zemin hazırlandığını ileri sürenler bile var.

    http://www.google.com.tr/#hl=tr&source=hp&q=GDO+yasakland%C4%B1&btnG=Google%27da+Ara&meta=&aq=f&oq=GDO+yasakland%C4%B1&fp=1479529c4b7f49c5




  • GDO'ya yasak masak yok kardeşim, alooo! Bakanlık açıklama yapmış tohum yasaklandı diye. İyi! Bu ülke basın bildirileriyle mi yönetiliyor, yasa-yönetmelikle mi?

    Devlet dediğimiz mekanizma artık farklı işlevler üstlenmiş durumda. Artık ürünler, şirketler, uygulamalar için "devletin bilmemne kurumu onay vermiş" zihniyeti çalışmaz. Artık bambaşka bir şey o... Eski tanımlamalar geçersiz.

    ABD'nin hala büyüyebiliyor olmasına bu coğrafyada sevinmek deliliğin işaretidir. Bu kişiler gerçek dünyadan bağını koparmıştır, derhal deli gömleği giydirilip içeri tıkılmalıdır. Yoğun elektroşok ve lobotomi belki sonuç verebilir.

    Kyoto'yu imzalamamız için kampanya yapanlar, imzalanmasını savunanlar da derinlemesine bir muayeneden geçmelidir. Algı dünyaları bozulmuş olabilir. Bu insanlardan yolda buldukları senedi gidip ödemeleri beklenebilir, ikisi de aynı şeydir. Şimdi Hindistan ve Çin yapılan hatayı gördü, masadan kalktı. ABD zaten hiç oturmadı.

    Bu arada ısrarla yanlış aktarılan bir şey var, Kopenhag no-growth, yani sıfır büyüme değil, küçülmeyi düzenliyor. Yani şöyle düşünmek gözümüzde canlandırmamıza yardımcı olabilir: Türkiye, en büyük ekonomik büyüklüğüne 2008'de erişti. Bundan sonra sürekli küçülecek. Şimdiden ne kadar küçüldüğümüz hakkında bir fikir edinmek için:http://www.ulugbay.com/blog_hikmet/?p=108

    Bilmeyene not:
    Küçülmek=fakirleşmek




  • quote:

    Bilmeyene not:
    Küçülmek=fakirleşmek


    Başka çaremiz var mı kontrollü küçülmekten başka?? Çin ve Hindistan'ın yapmayı düşündüğü gibi biz de mi ''Büyümek istiyoruz, ve bunun için savaşı dahi göze alırız politikası'' mı uygulayalım??

    Bana kalırsa Kyoto'yu imzalamalı, hatta Natoda doğuda görev almalı, bunun karşılığında ise yüksek kota kapmalıyız, ama bunun için bir Millet iradesi denen şey gerek... Onu da şimdilik kopuk kopuk görüyoruz, biraz TSK'da, çok az politikacılarda..

    Baştan savma davranırsak '' Kopenhag'da senin kotan bu kadar, imzala'' diyecekler, bizimkiler hala ''peak oil'' i anlamadı, iyiye delalet değil bu..


    Bu arada ABD'de büyümenin başladığı verileri tahminimce yalandan ibaret, rakamlarla oynayıp, büyüme başladı olarak gösteriliyor, ABD işsizlik verilerine bakıyoruz, artıyor, ABD petrol talebine bakıyoruz, bir artma yok, ABD tüketici harcamalarına bakıyoruz, düşüyor.. Bu 3 önemli gösterge aksine çıkarken ''Büyüyor'' söylemine inanasım gelmiyor pek.. Piyasanın algısını yönetmek, insanları karamsarlığa sokmamak için yapılan ''Perception Management'' operasyonunun bir parçası..

    Ama eninde sonunda büyümeye başlayacağız, zaten taş çatlasa gerçek olarak en fazla 6 ay büyüyebilir dünya.. Gerisine petrol arzı yetişmez..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: hazardousmen

    quote:

    Bilmeyene not:
    Küçülmek=fakirleşmek


    Başka çaremiz var mı kontrollü küçülmekten başka?? Çin ve Hindistan'ın yapmayı düşündüğü gibi biz de mi ''Büyümek istiyoruz, ve bunun için savaşı dahi göze alırız politikası'' mı uygulayalım??

    Bana kalırsa Kyoto'yu imzalamalı, hatta Natoda doğuda görev almalı, bunun karşılığında ise yüksek kota kapmalıyız, ama bunun için bir Millet iradesi denen şey gerek... Onu da şimdilik kopuk kopuk görüyoruz, biraz TSK'da, çok az politikacılarda..

    Baştan savma davranırsak '' Kopenhag'da senin kotan bu kadar, imzala'' diyecekler, bizimkiler hala ''peak oil'' i anlamadı, iyiye delalet değil bu..


    Bu arada ABD'de büyümenin başladığı verileri tahminimce yalandan ibaret, rakamlarla oynayıp, büyüme başladı olarak gösteriliyor, ABD işsizlik verilerine bakıyoruz, artıyor, ABD petrol talebine bakıyoruz, bir artma yok, ABD tüketici harcamalarına bakıyoruz, düşüyor.. Bu 3 önemli gösterge aksine çıkarken ''Büyüyor'' söylemine inanasım gelmiyor pek.. Piyasanın algısını yönetmek, insanları karamsarlığa sokmamak için yapılan ''Perception Management'' operasyonunun bir parçası..

    Ama eninde sonunda büyümeye başlayacağız, zaten taş çatlasa gerçek olarak en fazla 6 ay büyüyebilir dünya.. Gerisine petrol arzı yetişmez..

    Çin ve Hindistan'ın yolundan gitmeyi önerdiğimi düşünmediniz umarım. En az hasarı küçülmeyi yönetebilen ülkeler alacak.

    Bana kalırsa NATO'dan sadık hizmetkarı rolünden çıkmak için millet iradesi gerekiyor. İradeyi sadece oy atmak zanneden bu millet bundan sonra hilesiz seçim görmeyeceğine göre bunun gerçekleşme ihtimali yok gibi.

    Elbette ABD'nin TÜİK'i de bizimki gibi siyasete kul köle oluyor. Mesela orada da enflasyon hileli hesaplanıyor. Orada da işsizlik hileli hesaplanıyor. Çalışanlara bizimki gibi zorla gizlilik yemini ettiriliyor mu bilmiyorum, ama verilere şüpheyle bakmakta her zaman fayda var. Krizin zamanlamasını doğru tahmin edenlerden Nouriel Roubini çok kısa bir iyileşmenin ardından ikinci dip olabilir diyor. Bu tahmine göre ABD ya da biz büyüsek bile ikinci kez batacağız. Ama zamanlamasına benim aklım ermez tabi.




  • quote:


    http://www.peakoil.net/headline-news/opec-talks-about-production-increases






    OPEC talks about production increases
    Submitted by Mikael Höök on Thu, 2009-10-29 13:20.

    * Headline news

    The group president of OPEC has said that organization ministers will raise output to protect the global economic recovery at a meeting in December, if oil prices rise to US$100 per barrel.

    Jose Botelho de Vasconcelos, who is also Angola's oil minister, said that both producers and consumers were comfortable with oil prices at between US$75 and US$80 per barrel and that higher prices could put a brake on the global economy, Reuters reported.

    "I think that a balanced price is always better," said Botelho de Vasconcelos before he boarded a flight to Brazil late on Sunday.

    "You know that, if necessary, some countries are open to injecting more oil into the market and that will be done."

    When he was asked if a rise in oil prices to US$100 per barrel would inevitably prompt OPEC to raise production at its 22 December meeting in Luanda, Botelho de Vasconcelos replied: "I believe so. We need to maintain the balance."

    Yet, he also added that OPEC would first have to make sure that oil market fundamentals, in terms of supply and demand, were also balanced, adding that oil stocks remained high.

    "We are aware that although oil stocks have been declining they are still at a certain level."


    Ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın üretimin arttırılamayacağı bir zamana geldiğimizde (şimdiden o dönem içinde olabilir miyiz ??) ne yapacaksınız?
    Roket gibi fırlayacak petrol fiyatı ekonomileri ne hale getirecek?




  • Bu ne şimdi???? AB ile ilgili rutin bir düzenleme sanki ama sıkıntı yaşanırsa ilerisi için bir ışık tutabilir, bakalım ne olucak?

    http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2009/10/31/kirsal_motorin_yasaklaniyor


    quote:

    Kamuoyunda ''kırsal motorin'' olarak bilinen ve kükürt oranı yüksek, fiyatı düşük motorinin satışına yarından itibaren kısıtlama geliyor.

    Buna göre, yarından itibaren kırsal motorinin, kamyon, otobüs, minibüs ve diğer araçlara satışı yapılamayacak. Kırsal motorin, sadece ''yol dışı hareketli makineler ile tarım ve orman traktörlerin kullanımı'' için satılabilecek.

    Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), AB müktesebatına uyum amacıyla 7 Ağustos'ta yayımladığı ''Motorin Türlerine İlişkin Teknik Düzenleme Tebliği'' ile kırsal motorini yeniden tanımladı.

    EPDK'nın teknik anlamda yaptığı söz konusu düzenleme, akaryakıt sektöründe cezai anlamda soru işaretleri yaratırken, Kurumun sektöre, bunun bir uyum tanımı olduğunu, mevcut şekilde satışların devam etmesinde bir problem olmadığını ifade ettiği belirtildi.

    Akaryakıt sektör temsilcilerinden alınan bilgiye göre, EPDK'nın bu konuda Gelir İdaresi Başkanlığından da görüş istemesi üzerine, başkanlığın yazısı kuruma 28 Ekim tarihinde ulaştı. Gelir İdaresi Başkanlığından gelen yazıda, kırsal motorinin tebliğle düzenlenen tanımına göre satışının yapılması gerektiği, aksi takdirde bir vergi ziyaı oluşacağı ve usulsüzlük cezası kesileceği bildirildi.

    Söz konusu Gelir İdaresi Başkanlığı yazısına göre yapılacak uygulama gereği, yarından itibaren yürürlüğe girecek tebliğe göre, akaryakıt bayilerinin kırsal motorini, yeni tanımda yer alan ''yol dışı hareketli makineler ile tarım ve orman traktörleri'' dışındaki araçlara satması durumunda cezai işlemle karşılaşmaları riski bulunuyor.

    EPDK, KIRSAL MOTORİNİ NASIL TANIMLAMIŞTI?

    EPDK, 7 Ağustos tarihli ''Motorin Türlerine İlişkin Teknik Düzenleme Tebliği''nde kırsal motorini AB müktesabatına uyumlu şekilde şöyle tanımlamıştı:

    ''Kırsal motorin (Yol dışı hareketli makineler ile tarım ve orman traktörlerinde kullanıma yönelik motorin): Karayolu Dışında Kullanılan Hareketli Makinalara Takılan İçten Yanmalı Motorlardan Çıkan Gaz ve Parçacık Halindeki Kirletici Emisyonlara Karşı Alınacak Tedbirlerle İlgili Tip Onayı Yönetmeliği ve Tarım veya Orman Traktörlerini Tahrik Etmek Üzere Tasarlanan Motorlardan Çıkan Gaz Emisyonları ve Parçacık Kirleticilere Karşı Alınacak Tedbirlerle İlgili Tip Onayı Yönetmeliği ve değişikliklerinde sayılan motorlarda kullanıma yönelik, 2710 19 41 ile 2710 19 45 kombine nomenklatür kodu içerisinde yer alan petrol esaslı akaryakıtı ifade eder.''

    Tebliğe göre, piyasaya akaryakıt olarak arz edilen veya dolaşımda bulunan motorin türlerinin, Türk Standardları Enstitüsü tarafından hazırlanan, ''TS 3082 EN 590 Otomotiv Yakıtları-Dizel (Motorin)-Gerekler ve Deney Yöntemleri'' standardına uygun olması zorunlu olacak.

    Beher kilogramında bulunabilecek en çok kükürt değeri ise motorin için 10, kırsal motorin için 1000 miligramı aşamayacak. Kurumun söz konusu tebliği yarından itibaren yürürlüğe girecek.

    PÜİS BAŞKANI ALKAN

    Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası (PÜİS) Başkanı Muhsin Alkan, konuya ilişkin A.A muhabirine yaptığı değerlendirmede, söz konusu uygulamaya bir anlam veremediklerini, bunun kırsal motorin almak isteyen tüketici ile bayiyi karşı karşıya getireceğini söyledi.

    EPDK'nın tebliğini uygulamayan bayilerin ceza ile karşı karşıya geleceğini ve kırsal motorin satışı yapan bayilerin mağdur olacağını savunan Alkan, şöyle devam etti:
    ''Yani yarından itibaren bir kamyon, otobüs geldiğinde biz (size kırsal motorin yok) demek zorunda kalacağız. O zaman tamamiyle kaldırın kırsal motorini. Burada yapılan aslında, bayiden ziyade vatandaşa yapılan eziyet. Vatandaş, kamyonunda, minibüsünde, otobüsünde kırsal motorin kullanıyor. Şimdi bunu birden bire kullanamayacak. Bizi üzen taraf, bayi bunu satamayacak noktası değil. Bayi için, kırsal motorin satmış, eurodisel satmış farketmez. Ancak, burada tüketicilerin menfaatlerini de düşünmek durumundayız. Bizim önerimiz ya uygulama mevcut haliyle devam etsin ya da tek tip motorin uygulamasına dönüşsün.''

    PETDER GENEL SEKRETERİ

    Petrol Sanayi Derneği (PETDER) Genel Sekreteri Erol Metin de, konunun EPDK tarafında bir sıkıntı olmadığını, sektör olarak EPDK'ya sorduklarında bunun sadece bir tanım uyumlaştırılması olduğunu, kırsal motorinin mevcut satışının devam edebileceğini kendilerine ifade ettiklerini söyledi.

    Buna ilişkin EPDK ile Gelir İdaresi Başkanlığı arasında yazışmalar olduğunu, en son 28 Ekim tarihinde Gelir İdaresi Başkanlığının görüş yazısı ile durumun değiştiğini anlatan Metin, GİB'nin farklı bir yorumda bulunarak tanıma uygun satış yapılmaması durumunda bunun cezai yükümlülüklerinin olduğunu belirttiğini kaydetti.

    Gelir İdaresi Başkanlığı ile EPDK'nın bir toplantı yaparak ortak bir çizgide buluşması ve bunu da sektöre bildirmesi gerektiğini vurgulayan Metin, ''iki kurumun farklı bir yaklaşım içinde olduğu bir ortamda sektör bir şey yapamıyor. 1 Kasım'dan itibaren tebliğ yürürlüğe giriyor. Böyle bir durumda bu konuda büyük bir sıkıntı kaçınılmaz. Gelir İdaresi Başkanlığı cezai işlemden, vergi kaybından bahsediyor. EPDK bu konuda farklı düşünüyor. Sektör bir an önce bu konuda bir açıklık bekliyor'' diye konuştu.

    Türkiye'de 12 milyon tonluk bir motorin tüketimi olduğuna dikkati çeken Metin, bunun yüzde 75'lik bölümünün kırsal motorin olduğunu, böyle bir tüketimin mevcut bulunduğu bir ortamda sektöre en az 6 ay-1 yıllık bir geçiş süreci tanınması gerektiğini ifade etti.

    KIRSAL MOTORİNİN TERCİH SEBEBİ, UCUZ FİYATI

    Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), AB'ye uyum çerçevesinde 01 Temmuz 2008 itibarıyla, motorin 1000'i ''kırsal motorin'' olarak isimlendirdi.

    Türkiye'de yaklaşık 8-9 milyon ton tüketilen kükürt oranı yüksek kırsal motorin, motorine göre ucuz fiyattan satılması nedeniyle de geniş bir kitleye hitap ediyor. Daha çok kamyon, minibüs ve otobüs ile bazı araç sahipleri tarafından tercih edilen kırsal motorinin litresi bugün itibariyle ortalama 2,70 liradan, eurodisel olarak bilinen motorin ise 2,82 liradan satılıyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hazardousmen -- 1 Kasım 2009; 18:59:56 >




  • quote:

    Beher kilogramında bulunabilecek en çok kükürt değeri ise motorin için 10, kırsal motorin için 1000 miligramı aşamayacak. Kurumun söz konusu tebliği yarından itibaren yürürlüğe girecek
    .

    konu euro 5 standartları ile ilgili , avrupada satılan dizelin içindeki sülfur oranını sınırlayan sıkı şartlar dolayısıyla euro 6 ya hazırlık yapılıyor. Süre olarak avrupa birkliğinin emisyon değerlerini sağlayacak yakıt satmak zounda olduğumuz için bizde kanun yaptırımı satıştan önde gidiyor. Kaçak yakıtı özendirecek bir uygulama zaten sınır kapıları açıldı suriyeden ıraktan dünya kadar kaçak mazot girecek ve kamyon otobüsler bu yakıtı almak zounda kalacaklar. İlginç ülkede yaşıyoruz. hem satıştan kar almak için KDV ve ötev yükseltiliyor hemde kaçak yakıt için açık kapı bırakılıyor.




  • EPDK olmayacak duaya amin demiş. Bu üst kurullar -mış gibi yapmanın kitabını yazıyor adeta. Akaryakıtın yarısı kaçakken uğraştıkları şeye bak. Her türlü pisliğin olduğu bir piyasada kükürtle uğraşıyorlar. A4 kağıt üzerinden devlet yönetmek bu. Yönetirmiş gibi yapmak.

    Peki uyuşturucu piyasası düzenleme kurulu ne zaman kurulacak?
  • http://www.boeing.com/defense-space/military/2018bomber/index.html

    Nüfus yokedici makinaların geliştirilmesine tam gaz devam ediliyor.. Herhalde 2018-2020 arası insanlık tarihinde görülmemiş bir temizlik operasyonuna şahit olucağız, eğer o zamana kadar sağ kalırsak..

    High power microwave bomb, havadan gelicek olan ''domuz gribi'' ama saniyede işi hallediyormuş..
  • aslında kaçacak çok yer var da kaçmak istemiyoruz mesele burda.
    Google street view dan new zeland ve avustralyayı inceleyin. gayet güzel yerler ve kısa vade için nükller bir senaryo olursa en güvenli bölge olacaktır. Bu arad google map kiralık ve satılık butonları eklemiş , o bölgedeki yerleri görmek mümkün.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: vezir

    aslında kaçacak çok yer var da kaçmak istemiyoruz mesele burda.
    Google street view dan new zeland ve avustralyayı inceleyin. gayet güzel yerler ve kısa vade için nükller bir senaryo olursa en güvenli bölge olacaktır. Bu arad google map kiralık ve satılık butonları eklemiş , o bölgedeki yerleri görmek mümkün.

    Y.Zelanda göç başvurusu için bazı meslekler istiyor, tecrübe istiyor. Ayrıca bulduğumuz iş sanayi sektöründeyse kısa bir süre sonra işsiz kalacağız. Bir de işler iyice sıkışınca Avrupa devletleri yabancılardan kurtulmak ya da ikinci sınıf vatandaşlık vermek isteyecek. Y.Z. de belki onları izleyecek. Nasıl olacak o iş?
  • ...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ihg70 -- 8 Haziran 2010; 1:45:00 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: nlty2000


    quote:

    Orijinalden alıntı: vezir

    aslında kaçacak çok yer var da kaçmak istemiyoruz mesele burda.
    Google street view dan new zeland ve avustralyayı inceleyin. gayet güzel yerler ve kısa vade için nükller bir senaryo olursa en güvenli bölge olacaktır. Bu arad google map kiralık ve satılık butonları eklemiş , o bölgedeki yerleri görmek mümkün.

    Y.Zelanda göç başvurusu için bazı meslekler istiyor, tecrübe istiyor. Ayrıca bulduğumuz iş sanayi sektöründeyse kısa bir süre sonra işsiz kalacağız. Bir de işler iyice sıkışınca Avrupa devletleri yabancılardan kurtulmak ya da ikinci sınıf vatandaşlık vermek isteyecek. Y.Z. de belki onları izleyecek. Nasıl olacak o iş?


    şu an için öyle olabilir ancak gerçekten bir feleket olursa işler değişecektir .Zamanında avustralyada yaşayan arkadaşımız beni ilginç işler için bilgilendirmiş idi. O zaman hiç ilgilenmemiştim. Ancak durum değişirse başta petrol sanayi ve enerji olmak üzere yüzlerce iş bulmak mümkün olur. Ülkeniz dışında her zaman ikinci hatta üçüncü sınıf insan olmayı baştankabul edeceksiniz. Zaten kendi ülkemizde bile bunu hissetmiyor musunuz . En azından farkı olan bir ülkeisteğiniz varsa N.Z gerçekten güzel bir yermiş. Bu arada sizin meslek ne idi. Pm de atabilirsiniz.

    http://www.immigration.govt.nz/

    http://www.newkiwis.co.nz/



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 2 Kasım 2009; 13:15:39 >




  • yeni krize çare olarak borçlarınız varsa dikkali olmanızı ve ev gibi yatırımları olanların cidd ibir fiyat veriyorlarsa satmaları daha akıllıca bir adım olacağını iletmek isterim. gerçi benim de adım atmam lazım ancak herkes doğru bildiğini her zaman uygulayamaz. Ama uyarımızı yapabiliriz.

    quote:

    Şimdiye kadar ki en büyük varlık krizi yaşanacak

    Küresel krizi önceden tahmin ettiği için "Kriz Kahini" olarak tanınan New York Üniversitesi öğretim üyelerinden ünlü iktisatçı Nouriel Roubini, "yeni kriz" uyarısını yaptı. Prof. Roubini, "Köpük ne kadar büyükse, izleyecek varlık çöküşü o kadar büyük olacak. FED ve diğer politika yapıcıları, yarattıkları dev köpükten habersiz gibi görünüyor. Onların bu körlüğü ne kadar sürerse piyasalardaki düşüş o kadar büyük olacak" görüşünü dile getirdi.
    Nouriel Roubini, Financial Times gazetesince yayımlanan makalesinde Mart ayından bu yana petrol dahil olmak üzere her türlü riskli varlığın fiyatlarının önemli ölçüde yükseldiğine, daha büyük bir toparlamanın da yükselen piyasalardaki hisse, tahvil ve para birimleri değerlerinde görüldüğüne, doların ise önemli ölçüde zayıfladığına işaret etti.



    -DOLAR ZAYIFLARKEN VARLIK FİYATLARI TAVAN YAPTI-



    Riskli varlıklardaki toparlamanın kısmen daha iyi ekonomik temellerden kaynaklandığı belirtirken canlandırma paketleri ve banka kurtarmaları gibi önlemlere işaret eden Roubini, "ABD ve küresel ekonomide "mütevazi" bir toparlama meydana gelirken varlık fiyatlarının Mart’tan bu yana büyük ve senkronise bir toparlama ile tavan yaptı" diye yazdı. 2008 yılında varlık fiyatlarında keskin bir düşüş yaşanırken dolar toparlandığını, Mart’tan bu yana ise varlıkların önemli ölçüde canlandığını ancak doların gerilediğini kaydeden Roubini "Riskli varlık fiyatları, makroekonomik temellere kıyasla gerektiğinden çok fazla, çok erken ve çok hızlı yükseldi" görüşünü dile getirdi.



    -RİSKLİ VARLIKLARA YATIRIM YAPILIYOR-



    Nouriel Roubini, varlık fiyatlarının fırlamasının arkasındaki önemli bir faktörün doların güçsüzlüğünün bulunduğunu belirtirken yatırımcıların sadece dolar bazında "sıfır" faizle değil, aynı zamanda yıllık yüzde 10 veya 20 gibi çok negatif faizlerle borçlanarak riskli küresel varlıklara yatırım yaptıklarını vurguladı. Roubini,bu tür işlemlerden sağlanan total kazançların Mart’tan bu yana yüzde 50-70 düzeyinde seyrettiğine de işaret etti.
    Dolarlın düşüşünden kaygı duyan, Asya ve Latin Amerika’daki bazı ülkelerin merkez bankalarının "agresif" bir müdahaleyle ulusal para birimlerinin yükselişini durdurmaya çalıştıklarını, Brezilya’nın ise, sermaye girişlerine kontroller getirdiğini belirten Roubini, merkez bankalarının faizleri düşürmeye de mecbur kalabileceğini de kaydetti. Roubini, "Carry trade köpüğü kötüleşecek. Eğer döviz müdahalesi yoksa ve yabancı para birimleri değer kazanırsa, carry tradenin negatif borçlanma maliyeti daha negatif hale gelecek" diye yazdı.


    -BİR GÜN BU KÖPÜK PATLAYACAK-


    “Ancak bir gün bu köpük patlayacak ve şimdiye kadar en büyük koordine varlık krizine neden olunacak" uyarısını yapan Roubini, çeşitli faktörlerin, doların birdenbire yükselmesine neden olması halinde yatırımcıların panik içinde riskli varlıklarından kaçmaya çalışacağını ve bir çöküş yaşanacağını savundu.
    Doların sıfıra düşemeyeceğini ve bir noktada istikrarlaşacağını vurgulayan Roubini, ayrıca ABD Merkez Bankası’nın (FED) sonsuza dek oynaklığı bastıramayacağını, piyasaların FED’in sıkılaştırmasının daha erken bir tarihte gerçekleşmesini beklemeye başlayabileceği, çifte dipli resesyon veya İran ile bir konfrontasyon gibi jeopolitik risk korkularının ortaya çıkabileceği gibi bir dizi olasılıkların altını çizdiği makalesine su uyarı ile son verdi:
    "Köpük ne kadar büyükse, izleyecek varlık çöküşü o kadar büyük olacak. FED ve diğer politika yapıcıları, yaratmakta oldukları dev köpükten habersiz gibi görünüyor. Onların bu körlüğü ne kadar sürerse piyasalardaki düşüş o kadar büyük olacak.

    kaynak : radikal gazetesi



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 2 Kasım 2009; 14:20:51 >




  • 
Sayfa: önceki 4041424344
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.