Şimdi Ara

Dünya Petrol Krizi - Peak Oil (53. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
3.089
Cevap
40
Favori
190.293
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
4 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 5152535455
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  •  Dünya Petrol Krizi - Peak Oil


    Bu fotoğrafın çok iyi bir PR (Public Relations) olduğunu düşünüyorum.
    Toplumları sarsacak ve iklim önlemleri için harekete geçirecek şkilde paniğe sevketmeye yönelik.
    Oluşacak kamuoyu baskısı ile emisyon kotalarına imza attıracaklar.

    Doğada böyle bir olay görülmez.
    Bırakın yavrusunu canlı canlı öldürüp yemeyi (ki hem de ayı gibi son derece hassas bir hayvan) memelilerin çoğu ölmüş yavrusunu bile kolay kolay terketmez, cansız bedeninin başında bekleyip korumayı sürüdücek kadar yavrusunu koruma içgüsüne sahiptir. Umutsuzca tekrar canlanmasını bekler. Bu konuda çok sayıda hayvan beslemiş, bunu bizzat gözlemlemiş ve belgesellerde seyretmiş biri olarak söylüyorum.

    Yamaymlık (kendi türünü yemek) sadece insan türünde rastlanan bir olgudur.(Ekstrem istisnalar hariç).
    Büyük bir özenle hazırlanmış bir mizansen olduğunu düşünüyorum bu fotoğrafın. Zamanlaması mükemmel.

    Kutup ayılarının yavrularının %50'si ilk kışı atlatamazlar ve ölürler. Yani kutupta 500 ayı yavru doğduysa bunların 250 civarı 1 yaşını görmedenı ölür (Kaynak: BBC'nin Pole to Pole belgeseli). Büyük ihtimal başka bir ayının ölmüş yavrusunun cesedini parçalayarak bu aç ayının önüne attılar veya ayının ağzındaki şey bir maket yavru olabilir.




  • ...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ihg70 -- 8 Haziran 2010; 2:05:18 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ihg70

     Dünya Petrol Krizi - Peak Oil


    Bu fotoğrafın çok iyi bir PR (Public Relations) olduğunu düşünüyorum.
    Toplumları sarsacak ve iklim önlemleri için harekete geçirecek şkilde paniğe sevketmeye yönelik.
    Oluşacak kamuoyu baskısı ile emisyon kotalarına imza attıracaklar.

    Doğada böyle bir olay görülmez.
    Büyük ihtimal başka bir ayının ölmüş yavrusunun cesedini arçalayarak bu aç ayının önüne attılar veya ayının ağzındaki şey bir maket yavru olabilir.


    Amatör bir fotoğrafçı olarak bu fotoğrafın photoshop ürünü olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ayının ağzına dikkatle bakarsanız ağzındaki parçanın eğreti durduğunu, ısırılmış ve çeneler arasına sıkıştırılmamış olduğunu görebilirsiniz. Ayrıca ne ağız kenarında ne de gövdede kan izi bulunmaması dikkat çekici...

    Tam bir adli tıp vakası!




  • quote:


    Bu fotoğrafın çok iyi bir PR (Public Relations) olduğunu düşünüyorum.
    Toplumları sarsacak ve iklim önlemleri için harekete geçirecek şkilde paniğe sevketmeye yönelik.
    Oluşacak kamuoyu baskısı ile emisyon kotalarına imza attıracaklar.


    Önceden işkillenmiştim zaten, ben de katılıyorum, bir PR olduğuna... Ama bu PRlar işe yarıyor doğrusunu söylemek gerekirse, yani şu an işe yaramıyor da ön algı oluşmasına yardımcı oluyor.. Sonra kullanılacak bir önalgı...

    quote:

    "ABD, hiçbir maddi kayıp yaşamadan hatta milyarlarca dolar kazanarak dünya nüfusunu üçte iki oranında azaltmayı hedeflemektedir" diye konuştu.


    Ben rakamın 3te 2 değil de 3te 1 oranında olduğunu düşünüyorum.. Rakam biraz fazla olmuş...


    quote:

    Şimşek: Kara paraya tüm yollar kapanacak

    Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, vergi cennetleriyle daha etkin mücadele için, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ile G-20 tarafından, “Bilgi Değişimi ve Saydamlık Küresel Forumu”nun kurulduğunu hatırlatarak “Türkiye bu forumun öncü üyelerinden olacak. Kuruluş aşamasını tamamlayan Forum, gelecek yıldan itibaren faaliyetine başlayacak” dedi.

    Kara Paraya ve kayıt dışılığa kaçacak yer bırakmamayı amaçlayan Forum, Türkiye ile anlaşma imzalayan İsviçre’nin, yeterli bilgi sağlamaması halinde Türkiye’ye, İsviçre üzerinde uluslararası baskı yapmasına imkan sağlıyor.
    Türkiye’nin etkinliği arttı
    Bakan Şimşek, Türkiye’nin Forumun tüm alanlarında etkin bir şekilde çalışacağını söyledi ve G20 ekonomi ve maliye bakanları ile devlet başkanları zirvelerine girdi sağlayacak olan Forumun, vergi cennetlerinin üzerine gidilmesi yönünde siyasi desteğin sağlam yoluna gidileceğini anlattı. Forum, Meksika’nın Los Cabos şehrinde 1-2 Eylül 2009 tarihlerinde yapılan ve 70’den fazla ülkeden 178 delegenin katılımıyla gerçekleştirilen toplantının ardından kurulmuştu. Forum içinde vergi amaçları için bilgi değişimi ve saydamlık standartlarının uygulanmasını etraflı şekilde izlemek ve gözden geçirmekle görevli bir grup oluşturulacak.
    Süreç hızlandırılacak
    Gözden Geçirme Grubu; güçlü, saydam ve hızlandırılmış bir sürecin tesis edilmesi için inceleme yöntemi ve incelemelere esas olacak detaylı referanslar geliştirecek. Gözden geçirme işlemleri iki aşamalı olacak. Bakan Şimşek, “İlk aşamada, ülkelerin hukuki ve idari düzenlemelerinin uluslararası standartlara uygun olup olmadığı incelenecek. İkinci aşamada ise ülkelerin bu standartlara uyup uymadıkları yerinde incelenerek değerlen-dirilecek” dedi. Şimşek şöyle devam etti: “Küresel Foruma, çifte vergilendirmeyi önleme ve bilgi değişimi anlaşmalarının bilgi değişimi standartlarını taşıyıp taşımadıklarının gözlenmesi ve yerinde incelenmesiyle bilgi değişimindeki saydamlığın sağlanması için ulusal ve uluslararası seviyede alınması gerekli tedbirlerin belirlenmesi ve gözden geçirilmesi sorumluluğu verilecek. Forum, uluslararası politikalar geliştirip denetleyecek.”



    http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/13169625.asp?gid=229


    Dünyada kara paraya sıkboğaz uygulaması ülkemizde de kendini göstermeye başlıyor yavaş yavaş... Kara para ''küresel sermaye'nin'' motorlarından biridir, daha önce dünyanın çok kutuplu sisteme gittiğini küreselleşmenin artık yıkılmaya başladığını söylemiştim, şimdi de bunun işaretlerini görmekteyiz.. ABD'de, Avrupa'da, Güney Amerika'da, Asya'da her yerde karaparaya karşı baskı uygulanıyor, tabii buna bağlı olarak kara para aklama cenneti ekonomiler çatırdıyor, Dubai göçtü bile..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hazardousmen -- 11 Aralık 2009; 9:53:23 >




  • Sizi, bilimin kötülük adına kullanılması kadar ürküten bir şey var mı? Benim için yok.
  • Kopenhag'tan haberler...

    quote:

    Todd Stern, the chief American negotiator, responded correctly: With emissions in many industrialized countries peaking or declining, just about all of the growth in greenhouse gases is expected to come from the developing world between now and 2030, half from China. Rich nations must still reduce emissions sharply, Mr. Stern said, but “there is no way to solve this problem by giving the major developing countries a pass.”


    Emisyonun consumption yani tüketim anlamına geldiğini biliyorsunuz.. Zahiri karne de denilebilir buna...

    http://www.nytimes.com/2009/12/12/opinion/12sat1.html?_r=2&hp


    Takip etmeye devam....

    Yanlız şu çevreciler beni şaşırtıyor, gelişmekte olan ülkeler için bir sınırlama hiç dolaşmıyor ağızlarında... Ya da ben kaçırdım, bilemiyorum..




  • http://unfccc.int/files/kyoto_protocol/application/pdf/draftcoretext.pdf

    Emission yerine consumption okuyarak ''Karne'' taslağını okuyabilirsiniz..

    Sanırım taslak çalışmalarından biri olması lazım yanlış anlamıyorsam..
  • KOPENHAG’DAKİ YENİ TASLAK METİN DE HAYAL KIRIKLIĞI
    Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da devam eden Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’nde 3. bir taslak metin yayınlandı. Danimarka’nın ve alternative zirve KlimaForum09’un metinlerinin ardından yayınlanan bu 3. taslak, önceki iki metin arasında arabuluculuk yapmaya soyunmuş gibi gözüküyor.

    Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan taslak metnin Danimarka’nın zengin ülkeleri kollayan belgesinden çok daha cesur ve olumlu olduğu bilgisine ulaştık. Ancak bu yeni metin de finansal konularda gelişmekte olan ülkeleri ve küçük ada devletlerini tam olarak tatmin etmiş değil.
    Yeni metnin en fazla dikkat çeken kısmı, karbon salımlarındaki kesinti oranları. Yeni belge, gelişmiş ülkelerin 2020’de karbon salımlarını 1990 seviyesine gore %25 ila %40 oranında azaltmasını öngörüyor. Taslak metin, sıcaklık artışının da 1,5 veya 2 derecede tutulması gerektiğini ifade ediyor.
    Kulislerden edinilen bilgilere göre gelecek hafta yeniden başlayacak oturumlara gelişmiş ülkeler çok daha somut ve olumlu önerilerle oturacak. Avrupa Birliği’nin karbon salım oranını %30’a çekmesine kesin gözüyle bakılıyor. Bunun yanında gelişmekte olan ülkeler, Kyoto Protokolü’nün, yasal bağlayıcılığı bulunan yeni bir anlaşma imzalanıncaya kadar yürürlükte kalması için yürüttükleri savaşı da kazanmış gözüküyor.
    Kyoto Protokolü, gelişmiş ülkelerin karbon salımını azaltması için bağlayıcılığı olan şu anda tek anlaşma.
    Bunların yanında, gelen bilgilere göre, küresel ısınmayla mücadele eden yoksul ülkelere 30 milyar dolarlık yardım yapılması konusunda da anlaşma sağlanmış gibi gözüküyor. İlerleme kaydedilen bir diğer alan ise ormansızlaşmanın engellenmesi. Ancak bu konudaki ayrıntılar henüz netleşmiş değil.


    Daha gelişmekte olan ülkelerin hedefleri dillendirilmedi, bir tek Danimarka taslağında rastladık, 3-4 gün sonra çizgiler daha belirginleşir.. 18inde karar çıkacaksa çıkacak..




  • Kopenhag İklim Değişikliği Konferansı’nda, G77 ülkeleri ve Afrika Birliği ülkeleri görüşmelerin antidemokratik gidişatını protesto etmek üzere konferanstan çekilme kararı aldı. Böylece, devlet başkanlarının da katılması beklenen ikinci haftanın ilk gününde görüşmeler askıya alındı.

    Gelişmiş ülkeler yani G-8 sanırım şu malum ''karne'' taslağı üzerinde diretiyor, Perşembeye bütün devlet başkanlarının toplantısı olucak..

    Ayrıca şu çevrecilerin taslaklarına baktığımda gelişmekte olan ülke için bir sınırlama göremiyorum, dünyaya en fazla karbon salan ülke sıralamasında Çin ABD'yi geçti sanırım, Çin kendi kendine zaten dünyayı yok etme potansiyeline sahip.. Hindistanı da unutmayalım tabii..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hazardousmen -- 14 Aralık 2009; 23:39:09 >
  • İlk iklim krizi: Gelişmekte olan ülkeler gitti geldi!

    İklim konferansında gelişmekte olan ülkeler, zengin ülkelerin sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik taahhütlerini yerine getirmelerini isteyerek, görüşmeleri kesti. 135 ülke Kyoto'nun geleceğine odaklanma garantisi alınca beş saat sonra döndü

    KOPENHAG - BM’nin Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da düzenlediği tarihi önemdeki iklim zirvesinde, dünyayı en çok kirleten ülke olan ABD’nin Başkanı Barack Obama dahil 100 liderin katılacağı perşembe ve cuma günkü kapanış oturumları yaklaşırken, kriz çıktı. Küresel ısınmaya çare bulmak için 192 ülkenin katılımıyla bir hafta önce başlayan konferansta, dün ‘G77-Çin’ adı verilen, Çin ile Hindistan’ın önderliğinde 135 ülkenin oluşturduğu gelişmekte olan ülkeler bloğu beş saatliğine işbirliğini askıya aldı.
    Dünyanın ‘hararetini artıran’ krizin sebebi, bloğun, Batılı ülkelerin baskısı altında kalan ev sahibi Danimarka’yı, Kyoto Protokolü’nü öldürmeye çalışmakla suçlaması. Dün 135 ülkenin çalışma gruplarına katılmayı reddetmesiyle durma noktasına gelen konferansa, Kyoto Protokolü’nün geleceğine daha çok odaklanılacağı garantisi alan Afrikalı delegeler akşam saatlerinde geri döndü. Ancak kara kıtanın devi Nijerya’nın temsilcisi “İklim için kırmızı alarm çalıyor. Afrika’nın haline bakın, kuraklığa bakın, iklim değişikliğinden kaynaklanan göçe, iklim mültecilerine bakın” uyarısını yapıp ekledi: “Kyoto’nun ölmemesi için Çin’le Hindistan kesinlikle bizim arkamızda.” Cezayir de Kyoto için özel oturum talep etti.

    Yoksullar Kyoto kazanımlarını kaybeder
    Yoksul ülkeler, gelişmiş ülkelere karbon salımını azaltmaları için bağlayıcı hedefler koyarken, gelişmekte olan ülkelere koymayan Kyoto’nun öldürüleceği ve kendilerini kaale almayan başka bir anlaşma yaratılacağı şüphesiyle kazan kaldırdı. G77 bloğu, gelişmiş ülkelerin Kyoto’nun getirdiği gaz salımı kesintisini 2012 sonrası da uygulaması gerektiği aksi takdirde pek çok ülkenin ya sular altında ya da susuz kalacağı uyarısı yapıyor. Eylemcilerden de “Afrika’yla birlikte duruyoruz-Kyoto hedefleri şimdi” sloganı yükseldi.
    Ancak ABD ile AB, Kyoto’nun yerini alacak tümüyle yeni bir anlaşma yapılıp yeni hedefler koyulması için bastırıyor. O takdirde Kyoto’nun kendilerine getirdiği birçok kazanımı kaybedecek yoksullar da protokolün karbon salımını azaltmaya yönelik uluslararası bağlayıcılığı olan tek anlaşma olduğuna ve yoksul ülkelere temiz enerji projelerine yatırım yapmaları için para aktarılması gibi işleyen mekanizmalar içerdiğine dikkat çekiyor.
    G77’nin baş müzakerecisi Lumumba Di-Aping, işbirliğini askıya almalarını gerekçelendirirken, “Konferansa başkanlık eden Danimarka İklim Bakanı Connie Hedegaard tüm demokratik süreçleri ihlal etmekte kararlı” tepkisini de gösterdi. Gelişmekte olan ülkelerin bazıları, krizden ‘ikiz hat’ formülüyle çıkmayı öneriyor. Buna göre Kyoto’nun azaltım hedefi koyduğu ülkeler (ABD dışındaki tüm gelişmiş ülkeler) bu şemsiyenin altında kalmaya devam edecek, Kyoto’yu onaylamamış ABD ile Çin, Hindistan, Rusya gibi gelişmekte olan büyük ülkeler yeni bir protokolle kendilerine azaltım hedefi koyacak. (afp, bbc)




  • Beklendiği gibi, sonuç çıkmayacak. Peki sonrasında ne olacak, bunu merak etmeye başladım.
  • Kopenhag, 16 Aralık 2009, 15:00 – Kopenhag’da devam eden COP-15 iklim zirvesinde Türkiye heyetinin başında bulunan Başmüzakereci Mithat Rende Türkiye’nin zirvede herhangi bir hedef açıklamayacağını söyledi. Kopenhag’da bulunan heyetin en yetkili ismi olan Rende yarın Cumhurbaşkanı Gül’ün de zirvede yapacağı konuşmada da bir hedef vermeyeceğini açıkladı. Türkiye’nin 2020 yılına kadar stratejik planında karbon emisyonu artışından %7 azaltma yapacağı yazılmış, Çevre Bakanı Veysel Eroğlu da Cumartesi günkü basın toplantısında aynı rakamı %11 olarfak vermişti. Sözü edilen bu hedeflerin açıklanmayacağının ortaya çıkması şaşkınlık yaratan bir gelişme oldu. Başmüzakereci Mithat Rende bu bilgileri Kopenhag’da bulunan Yeşiller ekibiyle konferans merkezinin lobisinde ayaküstü yaptıkları özel bir görüşme sırasında verdi.
    Ümit Şahin


    quote:

    Beklendiği gibi, sonuç çıkmayacak. Peki sonrasında ne olacak, bunu merak etmeye başladım.


    Atalarımızın bununla ilgili güzel bir sözü var...

    ''Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir''

    Oturup, uçak gemilerinin, nükleer denizaltlarının görevlerini başarıyla icra etmelerini izleyeceğiz, yanlız elbette bu görev saldırı görevinden ziyade caydırıcılık ve bu caydırıcılığa bağlı olarak malum antlaşmanın icra edilmesi olucaktır..

    Aslında şu anda da bu caydırıcılık görevini görmesine rağmen anlaşma imzalanamıyorsa demek ki yeterince caydırıcı olamamış demektir..

    Ayrıca bir çılgınlık olursa ki olma ihtimali çok az da olsa mevcut, caydırıcılık görevi saldırı görevine dönüşebilir..

    Karne sistemine nasıl geçilir konusunda aktarmak istediğim bir görüş..

    quote:


    Bu soruya cevap verebilmek icin dunya para sisteminin nereye dogru gitmekte oldugunu anlayabilmek gerekir."Fiat Money" sisteminin ölmüş oldugu konusunda herkez hemfikirdir ama yerine ne konabilecegi konusunda fikirler ayrismaktadir.

    Ben bundan sonra reserv paralarin hem altin gibi istenildigi kadar cogaltilamayan, hemde petrol gibi "kullanim degeri" cok yuksek olan bir emtiaya baglanacagini dusunuyorum.

    "Petrol Zirvesi" olayi sonrasinda petrol altin gibi uretimi istenildigi kadar arttirilamayacak bir meta haline gelmis yani bu iki sartida mukemmelen saglar hale gelmistir,benim tahminin bundan sonra reserv para ""Oil backed Money" olacaktir bugunlerde zaten dolarin o yone dogru seyrettigini goruyoruz.

    Eger Dolar yahut herhangi bir diger reserv para "Oil Backed Money" haline gelirse IMF nin ozel cekme haklari ile enerji cekim haklari birbiriyle kolaylikla akuple edilebilir.




  • Herkese selam. Bir yığın problemden dolayı bir süre uzak kaldım.

    Zizim'in verdiği Rauni Kilde linki benim GDO yazıma sonradan etkin ve yetkin ağızlardan aldığım 3. doğrulama sayılabilir. =) Anahtar kelimeler: GDO, H1N1, Kissinger, Siyonizm, CFR...

    hazard;
    Son yaptığınız alıntının kaynağını yazar mısınız? Çok derin bir konu aslında bu. Manyak bir komplo daha kapıda mı acaba?

    Erzurumlu;
    Yazılarımı okuduktan sonra ne oluyor pek anlayamadım ama sanırım iyi bir şey söylüyorsunuz. =)

    Prof'un ismini özelden yazarsanız iyi olur, merak ettim. Akademi dünyası da toplumdan çok farklı değil. Orada da kendini yalnız hisseden, dokuz köyden kovulan bir doğrucu azınlık var, orada da faşizm, aptallık ve ihanet var. Size yıllar, yıllar önceden, benzinalmıyorum.com zamanlarından, forumda bir arkadaşın yazdığı küçük bir kısmı alıntılıyorum. Konu akaryakıt üzerinden alınan vergiler ama, küresel fakirden çal, zengine ver sistemine farklı bir açıdan bakıyor.

    "Türkiye'deki benzin fiyatı, ortalama bir Batı Avrupa ülkesindeki milli gelire oranla benzin fiyatının 8 ila 15 katı. Dünya ülkeleriyle kıyasla derseniz, bu oran 1.5 ile 40(yazıyla kırk) arasında değişiyor. Rakamlar herkese farklı şeyler anlatır. Onun için bu rakam üzerine yorum yapmıyorum.

    Vergi döngüsüne gelelim;
    Konumuz yakıt, araba, yol vb. Onun için dağıtmadan bu konular etrafında izah edeyim.
    Ben devletten maaş alırım, devlet hesabına çalışıyorum, devlet bana uygun toplu taşıma hizmeti vermez, işyerine servis de koymaz, lojman da vermez(zaten istemem), işe arabayla gelip giderim. Verdiği maaşı büyük bir oranda devlete benzin/mazot olarak geri öderim. Ben gelirimden vergi vermem, çünkü benim maaşım zaten toplanan vergiden ödenir. Ben vergimin tamamını harcarken öderim. Doğalgaz paramın dörtte biri(bkz.Ankara), elektriğin beşte biri, benzin paramın dörtte üçü, telefon/internet paramın yarısı vergidir. Maaşlı çalışıp da devlet hesabına çalışmayan ise hem maaşından, hem harcamasından vergi öder. Biz ücretli kesim olarak paramızın karşılığını alamayız. Yollarda arabalarımız parçalanır, arabamızı alırken arabanın değeri kadar vergi öderiz. Kullanılmış araba alırken bile vergi öderiz ki, bir çok ülkede yoktur böyle bir şey.

    İşletme sahipleri ve kendi hesabına çalışanlar vergi ödemez, eksik öder(genelleme). İşletme sahipleri benzini/mazotu, hatta arabayı masraf gösterir matrahtan düşerler. Onlara dokunmaz bu vergiler. Ürettikleri malın/hizmetin fiyatına bütün nakliye vb. fahiş vergi yükünü eklerler. Kazançları da nispeten iyi olduğundan zaten arazi araçlarıyla gezerler çukurlu yollarda, umurlarında olmaz.

    Bir de şu var; toplu konut idaresi herkesten topladığı vergiyle ucuz konut yapar, bunu da geliri komik derecede düşük olanlara satar, kimsenin geliri bu kadar düşük olmadığı için vergi kaçırıp az gelir beyan eden esnaf ve diğer meslek erbabı mükellef alır bütün konutları. (Bu kişiler aynı zamanda aynı sebebten dolayı yeşil kart alanlardır). Böylelikle vergi kaçırma ikinci kez ödüllendirilmiş olur. Ucuz konutların yanında lüks konutlar yapılır, bu şekilde devletin imkanları kaymak tabakasına sunulmuş olur.

    Türkçesi: Vergiyi parasızlar öder, devlet o parayı alır paralılara verir."



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi nlty2000 -- 17 Aralık 2009; 16:43:23 >




  • quote:


    hazard;
    Son yaptığınız alıntının kaynağını yazar mısınız? Çok derin bir konu aslında bu. Manyak bir komplo daha kapıda mı acaba?


    http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=24980&start=5360

    umit1 rumuzlu yazarın son bir kaç günkü yazılarını tarayın, konuya vakıf olursunuz...

    Açıkçası G-8 in nasıl bir şekilde karne uygulayacağını ben de merak ediyorum, bu konuda ulaşabileceğim veri kaynak da yok zaten, ben de sadece bilenlerden takip etmekle yetiniyorum...




  • Oh oh, wowTURKEY sitesinde de konu epeyce kabarıkmış. Bilgi için teşekkürler hazardousmen
  • Basra Körfezi’nin petrol açısından vazgeçilmezliği

    İran, Irak, Suudi Arabistan petrolleriyle bilinen Basra Körfezi’nin petrol ve doğalgaz yataklarındaki kapasitesi, dünyanın en büyük yataklarını oluşturmaktadır. Bunları açıkça ortaya koymadan ve sayıları nicelik ve nitelik olarak kavramadan, gerek Basra Körfezi’nin dünya petrol ticaretindeki yeri, gerekse Basra Körfezi’ndeki yatakların dünya petrol rezervlerindeki anlamı kavranamaz. Günümüzün Büyük Ortadoğu Projesi anlamında bu bölgenin dünya sistemi için ne denli temel olduğu, ancak bu olgu kavranabildiği zaman ortaya konabilir.


    Daha önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi, bilinen 1.4 trilyon varillik dünya petrol rezervinin 550 milyar varili tüketilmiş ve geriye 850 milyar varil petrol kalmıştır. 1.4 trilyon varillik bilinen petrol rezervinin 930 milyar varili yalnızca Basra Körfezi çevresindeki beş jeolojik formasyondan oluşan bölgede yer almaktadır. Bunların başında Zağros, Mezopotamya Tersier yaşlı formasyonlar içinde, ki bu formasyonlar Kerkük’ten başlayarak Buşehr ve Basra Körfezi bölgesindeki Abadan-Avas uzanımı bölgesinde yer alır. Jeolojik olarak bu yataklar, Kerkük Çanağı’nda, Basra Körfezi’ndeki Desful Çanağı’nda yer almaktadır. Yalnız burada 372 milyar varil petrol bulunmaktadır. Bu yataktaki toplam petrol ve gaz rezervi ise 456 milyar varildir.


    Yazının gerisi aşağıdaki linkte:

    http://www.turksolu.org/108/usumezsoy108.htm



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ihg70 -- 18 Aralık 2009; 0:45:16 >




  • quote:

    Rusya'dan kritik karar!
    Nükler silah kullanabilecekler..

     Dünya Petrol Krizi - Peak Oil


    Rusya'nın onaylanması beklenen yeni askeri doktrinine göre, nükleer ve kitle imha silahlarıyla saldırı tehdidinde bulunmak, bu ülkenin nükleer silah kullanması için yeterli gerekçe olacak.

    Rusya'nın Gazeta.ru haber sitesinde yayımlanan habere göre, gazetenin ele geçirdiği yeni askeri doktrinin 25 aralıkta Kremlin'de yapılacak Güvenlik Konseyi toplantısında onaylanması bekleniyor.

    Doktrinde, Rusya'nın, kendisinin veya müttefiklerinin nükleer veya kitle imha silahlarıyla tehdit edilmesi ve ülkeyi kritik duruma düşürecek konvansiyonel silahlarla saldırıya uğraması halinde nükleer silah kullanım hakkını saklı tuttuğu belirtiliyor. Yeni doktrine göre, Rusya, önleyici tedbir olarak tehdit oluşturan ülkelere nükleer silahla saldırabilecek.

    2000 yılında onaylanan askeri doktrinde ise "Rusya'nın kendisi ve/veya müttefiklerine karşı nükleer ve kitle imha silahlarının kullanılmasına ve konvansiyonel silahlarla yapılan geniş çaplı saldırılara cevap olarak nükleer silah kullanma hakkını saklı tuttuğu" kaydediliyordu.

    Yeni doktrinde dış tehditler arasında "uluslararası güvenlik sorunlarının çözümünde Rusya'nın çıkarlarının reddedilmesi ve zayıflatılması", "Rusya Federasyonu ve müttefik ülkelerin sınırına, varolan askeri dengeyi bozacak şekilde yabancı ülkelerin askeri güçlerinin konuşlandırılması", "Rusya'nın içişlerine müdahale ve toprak talebinde bulunma" ve "stratejik füze savunma sistemlerini oluşturma ve konuşlandırma" gibi gerekçeler de bulunuyor.




  • Üşümezsoy 1.4 trilyon demiş ama bir kaç yıl önceki kaynaklarda 500 milyarı kullanılmış, toplam 1 trilyon varilden söz ediliyordu.
  • quote:

    Oh oh, wowTURKEY sitesinde de konu epeyce kabarıkmış. Bilgi için teşekkürler hazardousmen


    Herkes malum peak oil'i öğrendiği anı hatırlıyordur, ben de wowturkey sitesinden öğrenmiştim, o zamanlar ne kriz vardı, ne petrol fiyatları hoplamıştı, hey gidi günler..

    Şimdi paradigmamın epey bir değiştiğini hissediyorum, o zamanlar kaçıp bir yerde barınma, güvenlik, gıda, enerji ihtiyacını sağlama gibi konuları düşündüğümde insan bazen ''Acaba çıldırdım mı'' tepkisi veriyordu, şimdi o kadar olağan bir şeymiş gibi geliyor ki..

    Site de arama düğmesinden ''petrol'' diye aratırsanız uzun soluklu bir başlık çıkar, o da boş vakti olanlar için ideal, ama burada yazılanlardan çok farklı şey beklemeyin..

    quote:

    . Yeni doktrine göre, Rusya, önleyici tedbir olarak tehdit oluşturan ülkelere nükleer silahla saldırabilecek.


    İlk kıvılcım ne zaman patlayacak bakalım, daha seneler var ama... Yol uzun..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: nlty2000

    Üşümezsoy 1.4 trilyon demiş ama bir kaç yıl önceki kaynaklarda 500 milyarı kullanılmış, toplam 1 trilyon varilden söz ediliyordu.



    Sonuçta o jeolog gözüyle bakıyor. Fakat varolan rezervlerin ne maliyetle ve ne hızda artan talebe uyacak şekilde üretime dönüştürüleceğine değinmiyor veya bilmiyor
    .
    Daha önce de konuşulduğu gibi sorun petrolün ne kadar kaldığından çok talebe uygun hızda üretim yapılıp yapılmayacağı.
    İş rezerve kalsa sadece Kanada ve Venezuela'nın her birinde tüm dünya ham petrol rezervlerinin 2 katı "tar sand" denen bir petrol çeşidi rezervi var. Ama bundan ham petrol elde etmek hem aşırı maliyetli hem de inanılmaz çevre felaketlerine yol açyor. Şu anki düşük üretim yüzdesi bile çok ciddi çevre
    sorunlarına yol açmış ve bölge oturanlarında kızgınlık ve protestolar yükselmiş durumda.

    Geriye kalan ham petrol rezervi 850 milyar varil olsa bile bunun son damlasına kadar çıkarılamayacağını burayaı takip eden herkes biliyor. Bunun ancak maksimum 550-600 milyar varili ekonomik değer taşıyor. 1 varil petrol çıkarmak içi 1 varil petrol harcamak çok akıllıca bir iş olmadığından 200-250 milyar varil toprak altında bırakılacak.

    Şimdiye kadar (100-120 yıl boyunca) tüketilen 550 milyar varilin büyük çoğunluğu son 20-25 yılda harcandı. Yani 100 yılda 550 milyar varil harcadık, oz aman geriye kalan 850 milyar varil bizi 150 yıl daha idare eder mantığı doğru değil. Bu gelişim hızıyla yılda 40 milyar ve üstü varil petrol tüketecek bir dünyada, halen varolduğu düşünülen 850 milyar varilin (ki onunda ancak 600 milyarı üretilebilicek) dünyaya kaç yıl yeteceğini hesap etmek zor değil.

    Rezervler ne kadar kalmış olursa olsun 2 gerçek apaçık ortada:
    1-Petrolü son damlasına kadar paylaşmayacaklar!
    2-Üretim hızı talebe yetişmeyecek. Bir yerde üretim talebi karşılamıyorsa orada mal için kavga çıkar.




  • 
Sayfa: önceki 5152535455
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.