Şimdi Ara

- Ekonomik KRİZ kime KRİZ? - (31. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
869
Cevap
6
Favori
28.635
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 2930313233
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Demekki bunların hepsi işsiz kalan hali hazırda işçiler değil yeni mezunlar ve üretime katılmış yeni gençler!
    Ee?
    Bir sorun yok mu?

     -  Ekonomik KRİZ kime KRİZ?   -
  • quote:

    Orijinalden alıntı: as74

    Bir sorun yok mu?


    Arkadaşlar ısrarla Tüik'in sahtekar olduğunu ima ediyorsunuz ama asıl gerçek sizin verileri doğru değerlendirememeniz.

    Verdiğiniz resimde sanırım 2008 yılı Şubat ayı dikkate alınmış.
    Bakınız
    O günkü veriler :

    İşgücü : 22.804.000
    İstihdam : 20.162.000
    İşsiz : 2.642.000

    İşsizlik oranı : 11.6

    Bugün:

    İşgücü : 24.748.000
    İstihdam : 21.277.000
    İşsiz : 3.471.000

    İşsizlik oranı : 14

    -------------------------------------------



    Görüldüğü gibi geçen süre zarfında istihdamda 1.115.000 artış varken, işgücünde 1.944.000 kişi artış var.
    Bu iki rakamı birbirinden çıkarttığımız vakit 829.000 rakamına ulaşırız.
    Bunu 2008 Şubat ayındaki 2.642.000 işsize eklediğimiz vakit şimdiki 3.471.000 işsize ulaşırız.

    2.642.000 işsiz, 22.804.000 işgücünün %11,6 'sıdır.
    3.471.000 işsiz, 24.748.000 işgücünün %14 'üdür.

    Bir sorun yok



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Dellci -- 3 Mart 2010; 14:35:41 >




  • Sayın dellci, size karşı saygılı davranmaya devam edip, en hoş tabirle şapkanızdan tavşan çıkmadığını belirmeliyim
    Ayrıca Tüik’in sahtekar olduğunu ima ettiğim fikrini ilk sizden duyuyorum

    Benim yazdığım rakamlarla sizinkiler aynı, iyi kötü toplama da yapabiliyoruz, işsizliğin geçen yıllara göre arttığını belirtiyoruz (Aynı rakamlarla), siz ise bunu sadece aran işgücüne karşın yeterli olmayan istihdamla açıklıyorsunuz

    Ben de size tekrar soruyorum; sonuçta işsizlik hesapların tutulduğu tarihten beri ilk defa bu kadar yükselmiş, her yıl hemen hemen aynı miktarlarda işgücü üretim hayatına girdiğine göre son verilerde neden işsizlik daha da yükselmiş?
    Size göre bir kriz de olmadığına göre bu artışın nedeni ne?

    Bir sorun yok mu?

    Her yıl 800.000 işsiz listeye eklenirse 5 yıl sonra ne olur? (hesapları sevdiğinizden dolayı sordum)

    Kişisel not; bir tavşan denemesi daha yaparsanız size söyleyecek sözüm olmayacak!

    Düzeltmeniz için söylüyorum,

    2008 %11
    2009 %14 (bu gün değil)




  • quote:

    Kişisel not; bir tavşan denemesi daha yaparsanız size söyleyecek sözüm olmayacak!


    Bir mesaj sonra, size "aramıza hoşgeldiniz" diyeceğim
  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    quote:

    Kişisel not; bir tavşan denemesi daha yaparsanız size söyleyecek sözüm olmayacak!


    Bir mesaj sonra, size "aramıza hoşgeldiniz" diyeceğim



    Aslında aranızdayım, sayın dellci yi uzun süredir okurum, bugüne kadar yazdıklarında şahsım adına söylüyorum çarpıcı bulgulara rastlamadım, yalnız seçim sonu yorumlarını merakla takip edeceğim kişilerden biri olacak




  • quote:

    her geçen gün kepenk kapatmış bir esnaf daha görüyorum, kapatılan fabrikalar, Büyük kentlerden anasının köyüne dönen aileler...


    Hep kentten köye göç olacak değil ya, 50 yıldır böyleydi, bir 50 yıl da tersine essin rüzgar fena mı?

    Köy hayatı ohh mis... Büyük kentlerin tadı kalmadı, hem gidenler olursa kalanlar da biraz nefes alır..





  • Durum çok vahim gerçekten.rakam oyunları,sanal gündem ve din sömürüsü ile bu halk daha ne kadar uyutulacak.
    kendi ayağımıza kurşun sıkar durumdayız.
    seçim son şansımız ama
    ben bu gelecek seçimin güvenliği konusundada çok endişeliyim.
    önceki seçimde birçok şaibeler vardı.iktidar mensupları seçim bürolarına girmişti.
    bu seçimde herkes sandığına ve sonuçlara sahip çıkmalı diyorum.
  • quote:

    Laf çarpmadan duramıyorsunuz sayın vezir...
    Yıllardır edebiyatını yaptığınız şu "sosyal patlama" ve büyük savaş başlasa da rahatlasanız artık


    Bulutlu ve şimşeklerin çaktığı bir havada, bomboş tarlada elinde demir direkleri yürüyeni tabiiki yıldırım çarpar. Bunları uyaranları ise laf çarpan olarak değil bir dost olarak görmeniz gerekir.Yoksa gerçekten bir sosyal patlama olursa bundan kurtulabileğinizi sanıyorsanız aldanırsınız ,bu durumda sizin tabloların size bir faydası olabileceğini sanmıyorum.Sonuçta size sorulacak olan ''hani herşey yolundaydı '' sözü olacaktır.

    Benzer şekilde İstanbul'da bir deprem olacağı konusunda uyarı yapan deprem uzmanlarını tiye alan köşe yazarları gibi , hani şimdi deprem olsa görürdük şu kadar zamandır olmadı , demelerine ne kadar da benziyor. Umarım siz de bu bilime ve akla uyan uyarılara inanmasanız da kulak asar ve ilk titreşimleri algılarsınız .




  • Sayın as74, bir sayfa önce Tüik'in milleti kandırdığına dair yazı yazan bir arkadaş olduğu için, sanırım arada sizi de kaynatmışım. Özür dilerim.
    Eğer söylemek istediğiniz "her sene 800bin işsiz eklenirse 5 sene sonra ne olur?" ise farklı bir tavşan çıkarmam gerekir, doğru söylüyorsunuz.

    Global krizin etkilerini yok sayarsak, önümüzdeki 5 sene boyunca her sene yine 1.944.000 iş gücü artışı ve 1.115.000 istihdam artışı elde edilirse şöyle bir tabloyla karşılaşırız.

    İşgücü : 34.468.000
    İstihdam : 26.852.000
    İşsiz : 7.616.000

    İşsizlik : %22

    ------------------------------
    Elbette kürsel krizde 3 puanlık bir artış olduğu için, bunu önümüzdeki 5 yılada aynen uygulamak doğru olmaz.
    Kriz etkisinin kaybolmasıyla ilerleyen yıllarda, işgücüne katılan nüfus ile istihdam arasındaki fark bu denli büyük olmayacaktır diye tahmin ediyorum.
    Bence ilerleyen yıllarda işsizliğin %14 seviyesinde tutulması büyük bir başarı hikayesi olur. Yetişen genç nüfusa yeterince iş alanı yaratmak şimdilik pek mümkün görünmüyor.
    Hükümet ise orta vadeli programında 2012 sonu için 13.3 gibi bir rakam hedeflediğini açıklamıştı. Ne olacak hep beraber göreceğiz




  • sayın eleko,

    seçim maalesef bir kurtuş olmayacaktır ama bir gereklilik olduğu aşikardır. Belki bir nefes aldırır. Ancak uzun sayfalardır anlatmaya çalıştığımız küresel paranın bir sonucu olarak çökmesi bir anda olmuyor , bu da kademeli bir süreç olarak ilerlemekte. Kendi sigortaları atmaya başladı ve kaldıranı da pek yok , bu durumda bireylerin uyanışına gerek duyulduğu açık. Şu an fırtana öncesi bir sessizlik hakim tüm dünyada bizde de gündem yaratmak için son el kozları oynanıyor. sonuç değişmeyecek ve yıkıntılar maalesef olacak, bunu bizler hepimiz yaşayarak göreceğiz, ama çok ama az.


    quote:

    Orijinalden alıntı: eloko

    Durum çok vahim gerçekten.rakam oyunları,sanal gündem ve din sömürüsü ile bu halk daha ne kadar uyutulacak.
    kendi ayağımıza kurşun sıkar durumdayız.
    seçim son şansımız ama
    ben bu gelecek seçimin güvenliği konusundada çok endişeliyim.
    önceki seçimde birçok şaibeler vardı.iktidar mensupları seçim bürolarına girmişti.
    bu seçimde herkes sandığına ve sonuçlara sahip çıkmalı diyorum.






  • quote:

    büyük savaş başlasa da rahatlasanız artık


    ekteki el aksa camisi ve olası olayları iyi takip ediniz bir kıvılcım için önemli bir noktadır . Buraya yapılacak bir israil askeri saldırısı birçeok olayı tetikleyecek kadar vahim olayları çıkarabilir. bahane arayanların ilk kaşıyacağı yer burası olma olasılığı vardır

    http://www.timeturk.com/El-Aksada-T%C3%BCrkiye-ve-Erdo%C4%9Fan-sesleri_114563-haberi.html




  • Hükümetin istihdam politikası yeni alan açmaya değil mevcut olanları da yok etmeye yönelik.
    Mevcut çalışanların ücretleri değişik uygulamalarla düşürülüyor.
    Yeni istihdam yaratmak için politika üretmek şöyle dursun, mevcut zorunlu hizmet alanlarında çalışanların bile hem sayıları hem ücretleri düşürülüyor.
    İmam ve müezzinler hariç yeni kadrolu memur alınmıyor, yerleri sözleşmelilerle dolduruluyor.
    MEB te sözleşmeli öğretmen sayısı 100.000 e dayanmış. Kadrolunun 1/3 ü maliyetine sözleşmeli öğretmen istihdam etmek bir politika haline gelmiş. Bunların oranı mevcut öğretmenler içinde % 20 ye dayanmış.
    Dolayısı ile işsizliğin düşeceği iddialarının hiç bir dayanağı yok.

    En kötüsü gençlerin iş bulma umudu, yani gelecek beklentisi yok.
    Görevlerinin başında vatandaşına iş yaratmak gelen başbakan, "her üniversite mezunu iş bulacak diye bir şey yok" diyerek suçunu/sorumluluğunu başkalarına yamamaya çalışıyor.

    Bu politikaların küresel mimarları acaba sosyal patlama için mi bunları dikte ediyorlar diye şüphelenmemek mümkün değil.




  • en az üç çocuk yapın diyeceksin, sonra o üç çocuk okuyup üniversiteden mezun olunca her okuyan iş bulmak zorunda değil diyeceksin...
    formül bu!
    adamlar başarılı bırakın ülkemizi dünyadaki amerikan kaynaklı krize bile çözüm bulmuşlar!
    ali babacan bizim aldığımız önlemlerin dörte birini amerika almış olsaydı, dünya genelinde kriz olmazdı diyor.
    hety be babacan yürrrüüü sizi kim tutar!

    http://www.porttakal.com/haber-bizim-tedbirlerimizin-dortte-birini-abd-de-alsaydi-kriz-olmazdi-672674.html

    şaka mı bu adam?
    başbakan demiyor muydu kriz teğet geçecek diye? teğet geçecek kriz için önlem mi almışlar yani?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi platonx -- 3 Mart 2010; 16:39:39 >




  • TÜFE’de aylık değişim %1,45 olarak gerçekleşti.

    2010 yılı Şubat ayında 2003=100 Temel Yıllı Tüketici Fiyatları Endeksi’nde bir önceki aya göre %1,45, bir önceki yılın Aralık ayına göre %3,32, bir önceki yılın aynı ayına göre %10,13 ve on iki aylık ortalamalara göre %6,38 artış gerçekleşmiştir.

    Ana harcama grupları itibariyle bir ay önceye göre en yüksek artış %5,01 ile gıda ve alkolsüz içecekler grubunda gerçekleşmiştir. Şubat ayında endekste yer alan gruplardan alkollü içecekler ve tütünde %3,72, lokanta ve otellerde %1,17, ulaştırmada %0,42, konutta %0,39, çeşitli mal ve hizmetlerde %0,22, haberleşmede %0,11, eğitimde %0,02 artış, ev eşyasında %-0,11, sağlıkta %-0,20, eğlence ve kültürde %-0,57, giyim ve ayakkabıda %-5,25 düşüş gerçekleşmiştir.

    ÜFE de aylık değişim %1,66 olarak gerçekleşti. Aylık değişim tarım sektöründe %4,04, sanayi sektöründe %1,16 olarak gerçekleşti.




  • quote:

    Durum çok vahim gerçekten.rakam oyunları,sanal gündem ve din sömürüsü ile bu halk daha ne kadar uyutulacak.
    kendi ayağımıza kurşun sıkar durumdayız.
    seçim son şansımız ama


    Son şans diye bir şey yok, seçim de olsa, yönetim bile değişse artık hiç bir şey eskisi gibi olmaz..

    3. dünya savaşı yaşanana kadar dünyada büyüme diye bir şey olmayacak artık..
  • Oto Satışları Yarı Yarıya Arttı

    Türkiye otomotiv pazarında Şubat ayı satışları yüzde 43.4 artışla 31 bin 172 adet oldu

    Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) Şubat verilerine göre, Türkiye Otomotiv pazarında 2010 yılı Ocak-Şubat kümülatif binek ve hafif ticari araç toplam pazarı 51 bin 267 adet olarak gerçekleşti. 41 bin 348 adet olan Ocak-Şubat 2009 binek ve hafif ticari araç pazar toplamına göre satışlar yüzde 23,99 oranında arttı.

    2010 yılı Ocak-Şubat döneminde toplam binek otomobil satışları geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 20,17 artarak 33 bin 245 adete ulaştı.

    Toplam hafif ticari araç satışları ise aynı dönem için geçen yıla oranla yüzde 31,71 artarak 18 bin 022 adet olarak gerçekleşti.

    Türkiye Otomotiv pazarında 2010 yılı Şubat ayı binek otomobil satışları 20 bin 651 adet, hafif ticari araç satışları 10 bin 521 adet olmak üzere toplamda 31 bin 172 adet oldu.

    Geçen yılın Şubat ayı binek otomobil satışlarına göre yüzde 42,5 artış gerçekleşirken, hafif ticari araç satışlarında da yüzde 45,12 artış görüldü.

    2010 yılı Şubat ayı binek ve hafif ticari araç toplam satışları da geçen yılın aynı ayına göre yüzde 43,37 oranında arttı.




  • Dizel otomobil satışları arttı

    Ocak ayı başında akaryakıt üzerindeki ÖTV oranlarına yapılan yüzde 6'nın üzerindeki zam, dizel otomobil satışlarını yeniden canlandırdı.

    Dizel otomobil satışları arttı

    Ocak ayı başında akaryakıt üzerindeki ÖTV oranlarına yapılan yüzde 6'nın üzerindeki zam, dizel otomobil satışlarını yeniden canlandırdı.

    Yeni yılla birlikte yaygın olarak kullanılan bir litre kurşunsuz benzinin fiyatı İstanbul'da 3,4 TL'den 3,63 TL'ye çıkarken ocak ayı otomobil satışlarında dizellerin payı yüzde 50'ye çıktı. Binek otomobil satışları içinde 2008 yılı Aralık sonunda yüzde 49 oranına ulaşan ancak 2009 sonunda yüzde 44'e gerileyen dizel tercihi böylece son iki yılın en yüksek düzeyine ulaştı. Geçen yıl pazarın en canlı olduğu aylardan haziranda satılan her 100 otomobilin 42'si, eylülde 43'ü ve aralıkta 44'ü dizel motora sahipti. Son rakamlara göre dizel tercihi lüks sınıfta yüzde 80'in üzerine çıkarken küçük otomobil sınıfında yüzde 48, kompakt sınıfta yüzde 51 ve orta üzeri sınıfta ise yüzde 41 düzeyinde bulunuyor. Ocak ayında 12 bin 594 adet binek otomobil 7 bin 501 adet hafif ticari araç satıldı.


    Otomotiv Distribütörleri Derneği verilerine göre, ocak ayında binek otomobil satışları geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 4,4 azaldı, hafif ticari araç satışları ise yüzde 16,6 arttı. Ocak ayı binek otomobil pazarının yüzde 78'ini vergi oranları düşük olan A, B ve C segmentlerinde yer alan araçlar oluşturdu. 2010 yılı ocak ayı binek araç satış verileri segmentlere göre değerlendirildiğinde, en yüksek satış adedine 5 bin 563 adet ve yüzde 44 pay ile C segmenti ulaştı. Ardından ise 4 bin 49 adet ve yüzde 32 pay ile B segmenti ve yüzde 18 pay 2 bin 290 adet ile D segmenti yer aldı. Geçen yılın aynı ayına kıyasla binek pazarında A ve B segmenti haricindeki diğer tüm segmentlerde artış yaşandı. En yüksek artış yüzde 34 ile D, en hızlı düşüş ise yüzde 50 ile A segmentinde görüldü.

    Ocakta geçen yılın aynı ayına göre karoser tiplerine göre en çok tercih edilen otomobil yüzde 58 ile sedanlar oldu. Sedan otomobil tercihi geçen yıl sonunda yüzde 54 idi. 3 ya da 5 kapılı hatchback sınıfının payı yüzde 25, SUV modellerin payı ise yüzde 10 düzeyinde gerçekleşti. Binek otomobil pazarını motor hacmi bazında incelediğimizde ise, 1600 CC'nin altındaki araçlar 9 bin 995 adetle yüzde 79 paya sahip olurken geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4 düşüş yaşandı. Toplam binek otomobil pazarında ocak ayı itibarıyla otomatik şanzımanlı araç satışları adedi 2009 yılının aynı ayına kıyasla yüzde 2 oranında azaldı. 2010 yılı Ocak ayı binek araç satış adetleri geçen yılın aynı dönemi ile kıyaslandığında, tüm segmentler içindeki otomatik şanzımanlı araç satışlarının payı geçen sene ile aynı kaldı







  • Joy Group iflas etti


    Sebahattin ATMACA/ANTALYA, (DHA) 5 Mart 2010

    Türkiye'nin en büyük yerli tatil oteli zinciri olan Joy Group iflas etti. 14 tanesi 5 yıldızlı olmak üzere toplam 16 otelin işletmesini yapan gruba kayyum atandı. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Akın Yılmaz'ın mal varlığına da tedbir konuldu.

    Türk turizminin büyükleri arasında yer alan Joy Group, işlettiği 16 turistik tesiste toplam 20 bin yatak kapasitesine sahip. Joy Group bünyesinde yer alan işletmeler şunlar: ‘Joy Kiriş World Otel, Joy Ma Biche, Joy Kimeros Resort, Joy Club Bodrum, Joy Pegasos World, Joy Pegasos Resort İncekum, Joy Club Pegasos İncekum, Joy Royal Pegasos, Joy Nashira Otel,Joy Kiriş Resort, Joy World Palace, Joy Pegasos Tropical, Joy Pegasos Palace, Joy Hydros Club, Joy Bela, Blue Collection.’




  • quote:

    2009 Yılı Yaşam Memnuniyeti Araştırması

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, son 1 yıldaki ekonomik gelişmeler nedeniyle bireylerin yüzde 34,3'ü borçlandı. Krizin etkisiyle vatandaşların yüzde 60'ı daha ucuz ürün tüketmeye yöneldi. Bireylerin yüzde 27,9'u gelirlerinde, yüzde 27,9'u da tasarruflarında azalma olduğunu belirtti. TÜİK, ''2009 Yılı Yaşam Memnuniyeti Araştırması'' sonuçlarını açıkladı.

    2003 yılından bu yana her yıl düzenli olarak yapılan araştırma kapsamında 2009 yılında ilk defa ''son 1 yıldaki ekonomik gelişmelerin bireyler üzerine etkisi'' de incelendi. Bu çerçevede geçen yıl bireylerin yüzde 60'ı daha ucuz ürün tüketmeye başladı. Yüzde 34,3'ü borçlandı, yüzde 27,9'unun geliri azaldı, aynı şekilde yüzde 27,9'u da tasarruflarında azalma meydana geldiğini belirtti. Vatandaşların 4'te 1'i (yüzde 25,9) eğlence ve tatil masraflarını kıstı. Halkın yüzde 3,2'si bu dönemde işini kaybettiğini, yüzde 0,5'i iflas ettiğini, yüzde 2,3'ü göç etmek zorunda kaldığını, yüzde 0,9'u ev, arsa, yazlık gibi gayrimenkullerini, yüzde 3,6'sı da arabasını sattığını bildirdi.

    BİREYLERİN YÜZDE 54,3'Ü ''MUTLU''

    Türkiye'deki öznel mutluluk algılamasını ve bireylerin temel yaşam alanlarındaki memnuniyetlerini ölçmeyi amaçlayan Yaşam Memnuniyeti Araştırmasında, 2009 yılında bireylerin yüzde 54,3'ü ''mutlu'', yüzde 14,6'sı ise ''mutsuz'' olduğunu belirtti. 2008 yılında bu oranlar sırasıyla yüzde 55,8 ve yüzde 13,9 olmuştu. Yaşam Memnuniyeti Araştırmasında geçen yıl kadınların erkeklere göre daha mutlu hissettikleri, yaş ilerledikçe mutlu olduklarını dile getiren bireylerin sayısının azaldığı, eğitim düzeyi arttıkça mutluluğun da arttığı sonucu çıktı. 2009 yılında kendi geleceklerinden umutlu olduklarını belirten bireylerin oranı da yüzde 65,5 olarak belirlendi.




  • Yalçın Doğan

    Kaş aldırma, deve eti, matkap vaziyeti


    DANTEL ipi, diş dolgusu, şoför eğitim kursu, telefon onarımı, araba kiralama, veteriner, badana malzemesi, aspiratör, bir haftadan fazla süren yurtdışı turları, film tabetme, enjektör.


    Daha sayabilirim. Bu saydıklarım enflasyon hesaplanırken, enflasyon sepetinde yer alan ürün ya da hizmetlerden bazıları. Bunlara bakılarak, enflasyon mu hesaplanır? Geçim açısından, bunların fiyatı artsa ne olur, artmasa ne olur.


    Halkı ilgilendiren enflasyonu hesaplamak için, ben asıl günlük tüketim ürünlerindeki fiyat artışlarına bakarım.


    Enflasyon hesabında bir sepet var. O sepette yaklaşık 446 ürün ve hizmet yer alıyor. Hesap yapılırken, o ürün ve hizmetlerin fiyat artış ortalaması alınıyor. Pil, sinema bileti bu kadar, dana eti, muz, okul kitabı şu kadar artmış gibi. Bunlardaki artışla aylık ortalama fiyat artışı bulunuyor.


    NASIL BİR SEPET


    İki tartışma var.


    Önce sepet. Bu sepet nasıl bir sepet? Enflasyonu hesaplamakla görevli TÜİK bir bakıyorsunuz, sepete deve eti, çalı süpürgesi, pinpon topunu dahil ediyor. Bir bakıyorsunuz, kaş aldırma, dinamit, matkap koyuyor. Matkap, herhalde nasıl oyulduğumuzu göstermek için.


    Şakanın sırası değil, bunların fiyatı artsa ne olur, artmasa ne olur. Enflasyon hesabında belirleyeci olan, sepeti oluşturan ürün ve hizmetler.


    İkincisi de, sepete giren ürün ve hizmetlerin ağırlığı. Her gün tüketilen bir ürüne az ağırlık, ayda bir kez tüketilene yüksek ağırlık tanırsanız, enflasyon hesabı yine şaşıyor.

    YÜZDE 30


    İşte, bu iki etken, enflasyon rakamlarına duyulan güveni sarsıyor.


    Eldeki ürün ve rakamlarla bile, halkı ilgilendiren enflasyon hesabını yapmak mümkün.


    Nedir halkın enflasyonu? Gıda maddeleri, elektrik, su, haberleşme, ulaşımda fiyat artışları. Her gün tüketilen ürünler, hizmetler.


    Bir yılda, örneğin, kuru soğan yüzde 150, domates yüzde 28, koyun eti yüzde 46, patates yüzde 57, beyaz peynir yüzde 26, benzin yüzde 27, LPG yüzde 20, pırasa yüzde 35, elektrik yüzde 9, su yüzde 11, kira yüzde 4, sigara yüzde 80, cep telefonu görüşme ücreti yüzde 11, taksi ücreti yüzde 10 artıyor. Bunlara çeşitli sebze ve meyve gibi, hepimizi her gün ilgilendiren başka ürünlerin fiyat artışlarını eklemek mümkün.


    Bunu dikkate alarak, Cumhuriyet’te dün Mustafa Sönmez’in hesabına göre, halkın enflasyonu yüzde 30.


    Gürültüye getirerek, tüketici fiyatlarında artış yüzde 10, demek, gerçeği tam yansıtmıyor. Çünkü, insanların cebinden çıkan artış, yüzde 10’un çok üstünde.


    Aslında istatistikler dünyada böyle. Üniversitede istatistik hocamızın söylediği gibi, üç türlü yalan var. Yalan, kuyruklu yalan ve istatistik.


    Bu üçüncüsü bize artık fazla geliyor. Cebimiz deliniyor, matkap vaziyeti, yine de çaktırmadan enflasyon yüzde 10 diyerek, avunuyoruz.




  • 
Sayfa: önceki 2930313233
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.