Şimdi Ara

Elektrik Mühendisliği (Bilgilendirme)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
190
Cevap
110
Favori
33.275
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
77 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Arkadaşlar sanıyorum ki bölüm seçme zamanı gelmiş çünkü bölüm seçimiyle ilgili bol bol soru alıyorum. O yüzden böyle bir konu açmayı uygun gördüm çünkü her yıl aynı şeyler soruluyor 3 aşağı 5 yukarı ben de aynı yanıtları veriyorum. Sürekli kopyala yapıştır yapmamak için de buraya konu açayım milleti de bu konuya yönlendireyim dedim. Umarım işinize yarar. Bu arada konuda gelen sorulara göre konuyu güncelleyeceğim, sizden tek isteğim lütfen ŞU SIRALAMAYA NE GELİR diye sormayın. Ben tercih robotu değilim.


    2021 Ağustos güncellemesi: Arkadaşlar açıkçası konuyu yine güncellemeyemedim lakin şu bağlantıyı bırakmak istiyorum. Sadece elektrik mühendisliği değil, bir çok konuda alanında yetkin insanlara soru sorabileceğiniz bir sosyal sorumluluk projesi: https://acik-ofis-saati.github.io/acik-ofis-saati/. Yani genel anlamda olabildiğince samimi ortam oluyor ve son dakika ofis saati koyan insanlar olduğu için her gün yeni bir saat olup olmadığını kontrol etmenizi öneririm.

    2020 Temmuz güncellemesi: Arkadaşlar öncelikle hepinize çok çok çok teşekkür ediyorum. Sizlerden gelen olumlu geri dönüş beni çok mutlu etti. Yıllardır konuya güncelleme getiremediğim için özür dilerim, hem iş güç hem de öğrencilik hayatından baya uzak kaldığım için çok da ekleyecek bir şeyim yok. Ancak bu tercih döneminde biraz güncellemeye ya da en azından son kullanma tarihi geçmiş bilgileri silmeye çalışacağım. Ben yokken sorulara cevap veren, vakti geldiğinde konuyu yukarı taşıyan arkadaşlara da ayrıca teşekkürlerimi sunarım. Bu yazıyı yazarken yaptığım imla hatalarını bir nebze olsun düzeltmeye çalıştım. Yazıyı gayet samimi ve abartılı bir dilde yazmıştım. O yüzden yazıda kullandığım sözcüklere ve abartılı cümlelere pek takılmayın. Yazıyı yazarken duyarlı arkadaşlar biraz kızacak ama sanki sadece erkekleri göz önünde bulundurarak yazmışım gibi olmuş. Maalesef acı gerçekle yüzleşme vakti: arkadaşlar bölümde pek kız yok. Yani yok dediğim çok az. 3-5 tane kız var gibi bir şey. Sanıyorum belki o yüzden burada böyle bir dil kullanmama çok da tepki gelmedi. Her ne kadar benim için kelimelerin o kadar büyük bir anlamı olmasa da, bu yazımı düzeltmeye çalışacağım. Eğer ki bir tane kızımız bu yazıdaki dilden rahatsız olup bu bölümü okumazsa bu bizim kaybımızdır. Bölümümüzde kızların sayısının artmasını gönülden destekliyorum. Mesleklerin erkeği-kızı yoktur, her insan dilediği ve sevdiği mesleği yapabilir.

    Şunu da not olarak ekleyeyim, bir süredir yurt dışında okudum ve çalıştım. O yüzden bilgilerim Türkiye şartlarına göre birebir güncel değil. Güncellemeden önce arkadaşlarla biraz konuştum ancak siz de sadece bu kaynağı baz almayınız, Twitter'de orada burada artık zaten herkes soru cevaplıyor. Ancak bir yandan da daha henüz hazırlıkta veya 1. sınıfta olup çok iddialı konuşan insanların sözlerine de pek önem vermeyelim.


    Konu elektrik mühendisliği üzerine ancak genel anlamda mühendisliklerden de bahsedeceğim. Hatam varsa lütfen düzeltin. (düzeltmediler)

    Mühendislik seçmeli miyim?

    Sanırım ilk olarak bu soruyu cevaplarsak çok güzel olur. Çünkü bazı arkadaşların kafasında bazı şeyler tam oturmuş değil. Arkadaşlar öncelikle seçtiğiniz işe ömür boyu yapacak olarak bakın. Yani öyle rastgele seçmeyin. Rehber hocam bu şekilde liste yap dedi diye seçmeyin. Rehber hocan dershanenin kazananlar hanesine en fazla kaç kişi yazabilirim diye bakıyor. Sana puanının biraz üstü ile biraz altı yerleri yazdırıyor. Rehber hocan seni sevse, senin için güzel bir şey yapmaya çalışsa bile, senin hislerini bilmiyor, duygularını bilmiyor, ne istediğini bilmiyor. Peki kim biliyor? Sadece sen biliyorsun. Bunu anne baban da bilmiyor, amcan dayın da bilmiyor. Yani dışarıdan gaz verenler şunu bunu yaz diyenler de olacaktır. Sen ne istiyorsan onu seçmelisin. Sonuçta bu bölümü sen okuyacaksın amcanın oğlu okumayacak. Sevdiğiniz mesleği seçmek çok önemlidir. Bugün hiç kimse hastaları sevmeyen bir doktora muayene olmak istemez. Aynı şekilde işini sevmeyen elektrikçiye de iş yaptırmaz (yani ben yaptırmam). Bir insan işini ne kadar seviyorsa o kadar önem verir ve iyi yapar. Öbürü sadece parasının hakkını verir o da eğer dürüstse. Dürüst değilse zaten hiç girmek istemiyorum para için her şeyi yapabilir. Neyse insanlarda tıp süper garanti meslek gibi bir kanı var. Bu kanıya da pek şey etmeyin. Tamam tıp güzel parası güzel ama çekilen çilesi de güzel. Tıpı parası için okuyan insan olmayın. Ha çocukluk hayalindir, çok seversin 5 kere hazırlanırsın gerekirse kazanırsın ona bir şey diyemem. Ya da mühendislik hoşuna gitmiyordur, biyolojiyi falan da seviyorsundur biraz da kimya, tamam okursun. Ancak benim aklıma hiç tıp okumak bile gelmedi o yüzden 1 sene daha hazırlanıp tıpa gitmeyi de düşünmedim.

    Mühendislik seçerken de matematiğe ve fiziğe hevesli olduğunuzu garantileyin. Mühendis olmakla usta olmayı karıştırmayın. Oo mekatronik mühendisi oldum ben akşama kadar robot söker takarım diye düşünmeyin. Sayfalarca hareket denklemleri yazıp onları simülasyonlara sokup denerken koltukta oturmaktan kıçınız ağrıyabilir. Matematik ve fizik bilmeyen insandan mühendis olamaz, oluyorsa da olmasını da istemem. Diploma alırsınız ama mühendis olamazsınız. Mühendislik zaten mü-hendis yani hendese yapan anlamına geliyor. Hendese de zaten geometri demek. Yani böyle sürekli çizgiler çizip hesaplar yapacaksınız.

    Temel bilimler ve mühendislik

    Şimdi son zamanlarda görüştüğüm arkadaşlardan şöyle sorular geliyor.

    - Ya mühendislik yerine direk fizik veya matematik gibi temel bir bölüm seçsek, daha iyi bir üniversitede okusak olur mu?
    - Ben üniversite sınavında derece yaptım, puanım çok iyi üniversitelerin mühendislik bölümünü tutuyor ancak temel bilimler mi okusam diye kararsızım.

    Cevaplaması kolay olan ikinci kategoriden başlayayım. Arkadaşlar hemen xkcd'nin güzel bir karikatürünü hatırlatmak istiyorum.

    Elektrik Mühendisliği (Bilgilendirme)

    İngilizcesi henüz yeterli olmayan arkadaşlar için de karikatürde diyor ki:

    Projenizde blokzincir kullanmalı mısınız?
    Bu kararı vermek için internette bulduğunuz bir akış diyagramını mı kullanıyorsunuz?
    O zaman hayır.


    Yani olay şu ki, derece yapmış arkadaşlar bir yanda puanımız boşa gidecek korkusu yaşıyor bir yanda da temel bilimler 'okusam mı' diye arada kalıp bunu da internette gördükleri bu konudan yardım alarak kararlaştıracaklarsa: o zaman hayır. Demem o ki temel bilimler fazlasıyla emek isteyen ve sonucunda size o kadar da pratik bilgiler katmayan bölümler. Yani matematiği başka bir şeyle harmanlamadan kendi başına kullanmak zor. Matematik her ne kadar zarif ve güzel bir şey olsa da, matematiğe amaçmış gibi bakmamak gerekiyor. Matematik, bizim doğayı betimlemek ve problemlerimizi çözmek için kullandığımız bir dil. Elbette ki matematiği matematik için yapan, yapacak olan arkadaşlarımız var. Fakat bu insanlar çok daha az ve gerçekten bu işe gönül vermiş kişiler. En azından ben öyle umuyorum. Eğer ki bu aşamada net bir kararınız yoksa bence mühendislik sizin için daha uygun olacaktır. Yani liseden itibaren oturup matematik alanında araştırma yapmıyorsanız, bu alanda yüksek lisans ve doktora hedeflemiyorsanız, tereddütteyseniz ben önermiyorum. Çünkü büyük ihtimalle aradığınız verimi alamayacaksınız. Çok daha fazla emek verip çok daha az çıktı alabilirsiniz. Bunun yerine EE + fizik/matematik gibi şeyleri hedeflemek daha makul. Gün sonunda EE size hem daha pratik bilgi, hem daha rekabetçi bir ortam sunacak. Üstüne de hala fizik öğrenme şansınız var. Çift anadal, yan dal, yüksek lisans. Bu seçenekler hep cebinizde dursun. Ancak bu işe gönül vermiş arkadaşlara kesinlikle seçmeyin demiyorum. Fizik + Matematik çap yapıp güzel yerlere gelebilirsiniz. Sadece seçenek daha az, çok daha azimli ve başarılı olmanız gerekiyor diye düşünüyorum.

    İlk kategorideki arkadaşlar için ise açıkçası yüksek risk grubu diyorum. Bu tip bir kararı almadan önce B planınızı hazırda bulundurun. Geçiş, çift anadal gibi hayal ettiğiniz şeyler gerçekten mümkün mü? Eğer bu bölümü iyi bir üniversitede okusanız bile yapabileceğiniz işler sizi tatmin edecek mi? O yüzden gerçekten bu üniversitede bu bölümü okumuş birinden tavsiye alın, benden değil.

    Son olarak geçenlerde Twitter'de gördüğüm bir yazıyla bu başlığı kapatayım. Matematik size çok iyi iş imkanları sunmaz fakat yaptığınız işi çok daha iyi yapmanızı sağlar. Kaynak:


    Mühendislik tamam da hangisini seçelim?

    Şimdi şöyle öncelikle ilgili olduğunuz alanlar 3 aşağı 5 yukarı bellidir. Misal ben makine ile uğraşmayı pek sevmem. Bir arabanın içindeki dişliler, çarklar, içten yanmalı motorlar gibi şeyleri pek merak etmem. Ancak elektrikli aletlerin nasıl çalıştığını, bu bilgisayarların içindeki yeşil kartların ve üstündeki elemanların ne anlama geldiğini merak ederim. Kablonun içinden akan o esrarengiz şey benim ilgimi çeker işte ben elektrik mühendisiyim.

    Karar verirken elbet zorlanacaksınız. Her şeyin mühendisliğini çıkardılar ayıptır söylemesi (bakınız bunu o zaman yazmıştım, şimdi yapay zeka mühendisliği bile çıkmış). Ya bu insan lise okuyor nasıl ayırt edecek bu kadar mühendisliği. Yok elektrik mühendisliği var elektrik-elektronik var elektronik-haberleşme var elektronik mühendisliği var kontrol otomasyon mühendisliği var hepsi de yani 3 aşağı 5 yukarı benzer şeyler. Bu insan o ince ayrıntıyı nasıl fark edecek. Bence yani mühendislik fakülteleri benzer mühendislikleri içine alıp son senelerde ders seçimi yaptırmalı. İlk 2 sene en azından insan nedir ne değildir anlar. Bir sürü mühendis veya üst dönemdeki öğrencileri görür sormaya fırsatı olur. Ancak öyle yapmamışlar yani şimdiden siz okuyan insanlara sorun. Hatta mezun insanlara sorun. Görüşleri karşılaştırın. Tek bir kişinin lafıyla da iş yapmayın.

    Yani neymiş okuyana soruyormuşuz, mezuna soruyormuşuz. Özellikle kendi istediğimiz üniversitedeki mühendisliği oradaki insanlara soruyoruz. Ancak birden fazla kişiye sorun daha objektif olsun. Aynı bölümdeki 2 insandan çok ayrı yorumlar alabilirsiniz. Her insan kendi tecrübesini aktarır. Ben makine okusam ben de makine çok zor derdim belki bilinmez. Ancak bu işe gönül vermiş birisi "oo çok basit" diyorsa siz arada kalmamak için bir 3. kişiye daha sorun.

    Eğer imkanınız varsa okulu gidin görün. Hiçbir şey broşürlerde anlatıldığı gibi değildir. Broşürdekinin %30'unu alın her zaman ki bu bile fazla gelebilir bazı üniversiteler için.

    Hatalı bir tercih yaptıysanız. Mühendisliklerin zaten ilk senesi tümüyle aynıdır matematik Türkçe gibi dersler görürsünüz. İkinci senede o mühendisliği en temel dersleri görülür. 3. sene iş o mühendisliğin ayrıntılı derslerine biner. Son sene de meslek dersleri alınır. O yüzden canınızı sıkmayın geçiş için hala vaktiniz var. İster üniversite ister de bölüm değiştirilebilir. Hatta ben bunları yazdıktan sonra sanırım yanlış tercih yapanlar için bir değiştirme imkanı gelmiş ismi de sanırım merkezi yerleştirme puanı ile yatay geçiş ancak üniversitelerle bağım uzun süre önce kesildiği için emin değilim, siz yine bir araştırın derim. İTÜ Makine'ye girip 0'a yakın bir not ortalaması yapınca bölümü sevmediğini fark eden bir arkadaş oradan Boğaziçi'nde başka bir bölüme geçmişti, aklınızda bulunsun.


    Türkiye'de Mühendislik

    Arkadaşlar ne yazık ki Türkiye'de böyle bir kavram yok denilebilir. Yani mühendisliğin adı var kendisi pek yok. Hiç kimse demesin yav biz de süper ülkeyiz diye, hayır değiliz (ama hiç yoktan iyiyiz). Bizim yaptığımız şey doktora seviyesinde bile bakın doktora seviyesinde bile Amerika'yı yeniden keşfetmekten ileri gitmiyor. Buyurun açın doktora tezlerini, yüksek lisans tezlerini inceleyin. Görün ki çoğunda yine konuşulanlar konuşulmuş, anlatılanlar tekrar anlatılmaya devam edilmiş. Hatta yabancı kaynaklardan direk çeviri ile tez çalma, makale çalma gibi olaylar çok yaygın. Türkiye'de intihal vb. gibi şeylerle aratırsanız siz de göreceksiniz.

    Not: Evet aradan yıllar geçti, üstteki paragrafım baya tepki aldı. "Nasıl ya mühendislik yok, işte benim teyzemin kızı gayet iyi mühendis" gibi. Ne yazık ki biz burada Ahmet'in teyze kızı gayet güzel mühendislik yapıyor öyleyse Türkiye'deki mühendislik sektörü iyidir diyemeyiz. Ortalamaya baktığımızda maalesef gerçekten çok büyük sıkıntılar görmemiz kaçınılmaz. Ancak yine de tekrarlayalım, mühendisliğe kötü dediler gibi olmasın çünkü diğer meslekler çok daha iyidir de demiyorum. Ben yine mühendis olmaktan mutluyum. Sadece mühendis sayımız epey bir fazla olduğundan dolayı kalite biraz yerlerde.

    Peki bu Türkiye'deki mühendislik unvanını alanlar ne yapıyor?
    Açıkçası ileri boyutta tekniker olmaktan pek ileri gidilmiyor. Zaten eğitim buna yönelik değil. Çözüm odaklı değil, ezber odaklı gidiliyor. Öğrenciler derslerde gösterilen şeyleri ezberleyip bir şekilde dersleri geçiyorlar. Üst düzey kurumsal şirketlerdeki Ar-Ge bölümlerine baktığınızda oralarda yapılan şey bence mühendislik. Peki ya Ar-Ge? İşte o konuda yorum yapmayayım.

    Hiç mi sağlam mühendis yok?

    Tabi ki var. Ancak sınırlı sayıda çıkıyor üniversitelerden. Üniversite okurken zaten o insanları fark edeceksiniz. Eğer fark edemiyorsanız o sizsinizdir.

    Bizim iyi bir mühendis olmamız için ne yapmamız lazım?

    Öncelikle lise kafasından kurtulmanız lazım. Bundan sonra göreceğiniz şeylerin hepsini öğreneceksiniz. Ders geçme odaklı bakmayacaksınız. Müfredatta yok ben bunu okumayayım demeyeceksiniz. Bundan sonra öğrendiğiniz her şey sizin mesleğinizdir. Her şey sizle alakalıdır. O gözle baktığınızda zaten dünyanız değişecek. Diğer öğrenciler ders notlarını okuyup sınavları geçerken siz bir dersi birkaç farklı kaynaktan takip ediyor olacaksınız. Kesinlikle ama kesinlikle ben bunu öğrenmem gözüyle bakmayın. Sınava çalışmıyorsunuz, sınavda bu gelmez mantığı yok artık. Önünüzde koca bir ömür var ve neyin geleceğini bilmiyorsunuz. Adam var tiyatro kursuna gidiyor üniversitede bir bakıyorsun oyuncu oluyor meslek değiştiriyor. Meslek değiştirin demiyorum ama yani ilginizi çeken bir şeyler öğrenmeye bakın. Böyle yaptığınız zaman zaten süper olacaksınız. Ayrıca yabancı dil vb. de geliştirin. Anadiliniz gibi İngilizceniz olsun. Yoksa durumunuz pek parlak değil. Çünkü kaynakların %99.99'u İngilizce hatta daha fazlası. Türkçe pek bir şey yok. Varsa da zaten İngilizce daha iyisi oluyor. Yıllardan sonra burada okuduğum bir kitabı önermek istiyorum: İlber Ortaylı, Bir Ömür Nasıl Yaşanır?. İki gün sonra tercih yapacağız nasıl okuyalım demenize gerek yok çünkü istediğiniz zaman okuyabilirsiniz. Kitap sözel bölümleri hedefleyerek yazılmış olsa da size farklı bir bakış açısı katacağına eminim. Gidip satın mı alacağız derseniz ona da gerek yok, Storytel diye bir program var sesli kitaplar için. Kitap orada mevcut, ilk bir hafta da beleş deneme sürümü vardı sanırım oradan dinleyin. Yani ben oradan dinledim.

    Hocalardan ve üniversiteden ne beklemeliyiz?

    Hiçbir şey. Yani onlar size hiçbir şey vermez demiyorum, sizin onlardan bir beklentiye girmemeniz gerekiyor. Yani benim bazı arkadaşlarım var eğer ki 4 sene V = IR öğretilse, "haa demek elektrik mühendisliği de bu kadarmış" deyip diplomasını alıp kapıdan çıkacak insanlar. Hoca öğretmedi öyleyse öğrenmem gerekli değil gözüyle zaten bakmayın. Eğitim hayatım süresince farklı ülkelerde, farklı okullarda ve bölümlerde ve de lisanstan doktoraya farklı seviyelerde hem ders aldım hem de ders verdim. Üstüne de internetten izleyip bitirdiğim sayısız ders var. Yani katıldığım derslerin içeriğine bakacak olursak çok kötüden çok iyiye varan bir çok ders gördüm. Lisanstayken bazı (çoğu) aldığım derslerin "ideal müfredatın" %20'siyle sınırlı kaldığını fark ettim. Artık diyorum ya sizin sınavınız 2 vize bir final değil, ömrünüz boyunca karşınıza çıkacak problemlerde bu bilgileri nasıl uygulayacağınızdır. Dersin kendisi hakkıyla işlendiğinde dahi gerçek hayatınızda göreceğiniz sorunlar için bir fragman teşkil eder. Ancak fragmanın da %20'sini görmek daha da kötü. Bu durumda sizce ne yapmalıyız?

    a) Oh ne güzel hoca az anlattı az sorar diye sevinmeliyiz.
    b) Hoca az anlattı artık yapacak bir şey yok diye üzülmeliyiz.
    c) Bu dersteki konuları temel alan referans kitapları bulup okuyarak eksiğimizi tamamlamalıyız.

    Tabi ki öğrenciler çoğunlukla a şıkkını seçerler. Ancak siz onlardan olmayın.

    Üniversitelerin 1. amacı öğretmek değil araştırmaktır. İkinci amacı da 1. amacını desteklemek için yeni araştırmacılar yetiştirmek. Ve de bundan sonra zaten oyun biraz daha bireysele dönüyor. Yani sizin başarınızı yine siz oluşturuyorsunuz, üniversite bu konuda biraz katalizör gibi bir etki yapıyor.

    Benim iyi bir üniversiteden beklentim net olarak öğrenciyi vizyon sahibi yapabilmesi. Yani sizin üniversiteden alabileceğiniz en önemli şey vizyondur. Eğer bir şeyi bilirseniz o şeyi öğrenirsiniz ancak bilmezseniz habersiz bir şekilde yaşayıp gidersiniz. O yüzden üniversite size vizyon katmalı. Yani üst dönemlerden abi ve ablalarınızla konuşurken karşı tarafta arayacağınız bir meziyet de vizyon olmalı. Bakalım üniversite onlara vizyon katabilmiş mi?

    Hocaları değerlendirirken çok farklı kriterler var elbette. Öncelikle bölümdeki hocaların özgeçmişlerine bakıp hangi üniversitelerde okuduğunu görebilirsiniz. Acaba bulundukları üniversitelerden çıkmışlar mı? Yoksa lisans, yüksek lisans, doktora ve hocalıklarını aynı üniversitelerde mi yapmışlar. Araştırma görevlisi oldukları süre boyunca hiç yurt dışına çıkmışlar mı? Böyle görmüş geçirmiş insanların bulunduğu üniversiteleri tercih etmek hem size ek bir vizyon getirir hem de ileride size daha çok kapı açar. Yani Tokyo Teknoloji üniversitesinde doktora yapmış bir hocam ile aramızda bir iletişim olursa bu hocamın bana referans mektubu yazması ve ileride benim de o üniversitede okumam veya Japonya'da çalışmam daha kolay olabilir. En azından oraları görmüş geçirmiş insan size tecrübelerini aktarır.

    Başka bir hoca değerlendirme kıstas ise "Google Scholar" üzerinden hocayı aramak. Bakın size sağlam bir hoca örneği atayım:
    scholar.google.com
    Stephen Boyd - Google Scholar
    https://scholar.google.com/citations?user=GExyiRkAAAAJ&hl=en


    Daha da sağlamını atayım:
    scholar.google.com
    Claude E Shannon - Google Scholar
    https://scholar.google.com/citations?user=2M6S-aAAAAAJ&hl=en


    Peki buradan ne anlamamız gerekiyor. İlk olarak h-index çok da süper bir metrik değil ama en azından 2 haneli mi diye bakabilirsiniz. Onun dışında şu an güncel araştırmaları var mı, son yıllarda makale yazmış mı? Bastığı makalelerin kaçı İngilizce kaçı Türkçe? Bunlardan kaçı konferans bildirisi kaçı dergi makalesi. Alıntı alma grafiği yıllara göre düşüşte mi? Yani bu tip şeyler size hoca hakkında ufak da olsa bazı bilgiler verecektir. En azından bölümdeki hocaları tanımış olacaksınız. Yahu ne alaka demeyin, şöyle ki benim sırf Türkiye'de olmak için iyi üniversitelerde de kadro olmadığından Anadolu'daki üniversitelerde hocalık yapan arkadaşlarım var. Yani özellikle öyle bir insana denk gelirseniz çok güzel işler yapmanız mümkün. Gideceğimiz üniversitelerdeki hoca kadrolarını da ayrıca gözlemleyelim yani.

    Bunların dışında hocalardan çok bir şey beklemeyelim. İstisnai hocalar hariç hocalar memur, yani düz memur. Dersine girer, kendi hocasından kalma ders notlarıyla dersini anlatır. Geçmiş senelerde sorduğu sınav sorularını tekrar sorar. Genel olarak böyle insanlar. Ancak yine de küçümsemeyelim, en kötü hocadan bile en azından "ne yapılmaması gerektiğini" öğreniriz. O yüzden hocalarımızdan bir şey beklemeyelim kendimiz öğrenmeye hatta hocalarımızı sıkıştırarak bilgiyi söke söke almaya bakalım.

    Ek olarak üniversite seçerken de kampüsü, çevresi, bulunduğu şehirdeki imkanlar önemli olabilir onlara dikkat edelim. Yani ne kadar çok yakın şirket o kadar çok bağlantı imkanı demek. Yani başka şehirde okuyup stajınızı veya işinizi yine başka şehirden bulamasınız demiyorum da yine daha zor olur. İleride başka şehre taşınma düşünceniz varsa ona göre de hareket edip o şehri tanımanız önemli. Ha bir de her şehrin de size katacağı şeyler var. İlber Ortaylı mesela taşradaki üniversiteleri pek övmüyor. Yani bulunduğunuz şehirden daha gelişmiş bir şehre gelince edineceğiniz kazanımlar da mevcut. Ailenizden ayrı kalmak da size bir hayatta kalma tecrübesi (ve esneklik ) katıyor, demedi demeyin.


    Elektrik Mühendisliği

    Elektrik Mühendisliği ve Diğer Mühendislikler

    Şimdi elektrik mühendisliği hakkında bilgi vermek istersek öncelikle bu işi ayırmamız lazım elektrik elektronik nedir gibi.
    Öncelikle ilk dememiz gereken şey; Elektrik-elektronik ve elektrik mühendisliğinin farkı. Çünkü çoğu arkadaşımız EEM ile EM'yi karıştırıyorlar ve şöyle sanıyorlar (ki en büyük tehlike sanırım burada) EEM okuyup hem elektrik hem elektronik mühendisi olmak varken sadece elektrik niye okuyayım? İşte bu yanlış hem de çok yanlış.

    Mantık çerçevesinde bakalım. EEM de 4 yıl okuyor EM de 4 yıl okuyor. Eğer biri sadece elektrik bilecek diğeri de her ikisini de bilecek ise o zaman EM'ler fazladan mı okuyor? Yoksa EEM'ler çok mı hızlı okuyor? Tabi ki hayır.

    EEM'ler ileride son sınıflarda uzmanlaşmak için dalını seçiyorlar. Elektrik veya elektronik okuyorlar. Elektrik-elektronik derken elektrik VE elektronik değil yani. Elektrik veya elektronik. Aradaki "-" işaretini "veya" şeklinde okuduğunuz an sorun otomatik olarak çözülüyor. Peki nerede neler var?

    Elektrik : Daha büyük ölçekli düşünülebilir. Elektriğin üretiminden iletimi ve dağıtımına kadar olan alanlarında çalışır. Yüksek güç uygulamaları genellikle bu alana girer. Örneğin yolda gördüğünüz yüksek gerilim hatlarının üstünde kırmızı-beyaz bir top var işte o topun ismini bilen insan elektrikçidir (ya da genel kültürü yüksek bir arkadaş da olabilir). Elektrik mühendislerinin işi anlayacağınız elektriği sizin prizinize kadar getirmek.

    Elektrik Mühendisliği (Bilgilendirme)
    Görsel kaynağı:http://www.asuenerji.com/elektrik-tellerindeki-kirmizi-beyaz-kureler-ikaz-kureleri/

    Elektronik : Daha küçük mikro ölçektedir. Anakartınızdaki yeşil karttan ve üstündeki elemanlardan anlar. Örneğin mikroişlemci mimarisi gibi şeyleri bu kişi bilir.

    Bilgisayar: Bu insan elektronikçiye yakındır donanımdan anlar ama yazılım, web vb. işlere de girebilir.

    Kontrol : Bu kişi hem elektriğe hem elektroniğe hem makineye aynı mesafede gibi bir şeydir. Ancak en çok matematiğe yakındır. Kontrol okuyorum derken robot alıp akşama kadar tak sök yapmayacaksınız. Arkada hareket denklemleri çözeceksiniz. Tabi buraya ek yapalım, kontrol ve otomasyon mühendisliği bu mühendisliğin adı. Yani "otomasyon" kısmı da var. O biraz daha az denklem çözüp daha çok donanıma el sürüyor.

    Mekatronik: Bu hepsine biraz yakın her şeyden biraz biliyor. Makineye bir adım daha yakın belki. Genelde bu mühendislikte yöneticilik hedefi de olur. Çünkü her mühendislikten biraz anlıyorum neden başa geçip yönetmeyeyim gibi bir olay vardır. Okullarda da bu kanıyla eğitim verilir. Eğer güzel çalışıp belli bir alanda da uzmanlaşırsa güzel bir mühendis olabilir. Ancak ben öyle çalışacak insan pek de tanımıyorum. Bu arada Yıldız'ın Mekatronik bölümü iyidir laf arasında geçmişken. Yeni açılmış olduğundan dolayı hocalar çok üste düşüyor tercih edilebilirliği var. Yöneticilikten de çok teknik bilgi ağırlığı var.

    Enerji Mühendisliği : Bu en çok elektrik mühendisliğine yakın mühendislik üstte saydıklarımızdan. Güç alanında bol bol ders alırlar. Ancak sadece elektriksel güç değil, makineden de sıcaklık ısı gibi şeyler de alırlar. Böylelikle elektronikten falan uzaklaşıp, direk enerji üzerine giderler. Bakınız biz bunu yazdık ama YTÜ elektriğe de bologna sürecinde termodinamik ve statik dersleri eklendi aman dikkat.

    O değil de EM ve EEM için bir şey daha diyeyim. Puandaş olan EEM ve EM'den eğer ki elektrik okuyacaksanız EM'yi seçin. Çünkü tek bir alana yoğunlaştığından imkanları bir tık iyidir. Hep diyorum puandaş EM > EEM diye. Bunun ilk nedeni lab imkanları 2. nedeni ise üstteki liseli düşünce yüzünden EEM puanları bir tık daha yüksektir. Ancak elektronik istiyorsanız zaten EEM seçeceksiniz. Tabi EHM de seçilebilir. Ha EHM demişken şundan da bahsedelim. (Altta çok düz mantık yapmışım ama elektronik demişken çok güzel anahtar bir kelime "gömülü sistemler")

    Elektrik = Çok iş var.
    Elektronik = Az iş var
    Haberleşme = Çok iş var.

    Elektrik-elektronik = (Çok+Az)/2 = Orta halli iş var.
    Elektronik-haberleşme = (Çok+Az)/2 = Orta halli iş var.

    Genelde EHM'ye giden insanlar haberleşme seçiyor hem okuması daha kolay hem de işi daha bol bunu da dipnot düşelim.

    Elektrik Mühendisliği Ayrıntı

    Şimdi arkadaşlar üstte genel bir bilgi verdik benzer mühendislikler hakkında. Şimdi de elektrik mühendisliğinin ayrıntılarına inelim. Dedik elektriğin üretim, iletim, dağıtım gibi alanlarında çalışır. Bu mühendisliği de dallara ayıralım hemen;

    Elektrik Tesisleri: İşte bu dal elektrik mühendisliğini elektrik mühendisliği yapan dallardan biri. İş imkanlarının %80 gibi büyük bir kısmı bu alanda bulunuyor. Yani elektrik mühendisliğine iş garantisi veriyor gibi bir şey. Ancak düşük maaşlarla başlama gibi bir riski var. Bunun dışında şantiye ortamı dedikleri yer de burada. Tabi ofiste de çalışabilirsiniz ama şantiyenin tozunu yuttuğunuz yer burası. Elektrik tesislerinin içine elektriğin üretim iletim ve dağıtımı tamamı ile giriyor. Misal kömür santralleri, doğal gaz çevrim santralleri gibi yerlerde çalışabilirsiniz. Çevrede gördüğünüz enerji iletim hatlarında çalışabilirsiniz. Türkiye'de enerji iletimi yüksek gerilim ile 154 kV (evet 154 bin volt) ve 380 kV şeklinde yapılıyor. O gördüğünüz genellikle şehirler arası olan en büyük direkler iletim direkleri. Hani en üst telinde bir top bulunur demiştik ya o top da ikaz küresi (üstte verdiğim bağlantıya tıklamayanlar için ismi bu evet). Ancak elektrik uzun mesafelere iletildikten sonra da dağıtılması gerekir buna da enerji dağıtımı diyoruz. Dağıtım hatları genelde orta gerilim (ve alçak gerilim de dahil) diyoruz ve 36kV'ye kadar olan gerilimleri orta gerilim şebekesi olarak adlandırıyoruz. Buradan demeniz lazım işte insanlar 36 kV'ye orta halli gerilim diyebiliyorlar. Ancak dokunursanız kol gider onu da söyleyeyim orta morta falan ama sağlamdır . Orta gerilim hatları TR'de 34,5 kV oluyor genelde. Bir de mahallenize geldikten sonra bir trafo var. Orada da elektrik 400 V'ye kadar çevriliyor. Evinize de 220 olarak geliyor. İşte bu alan tesis, işin bitmediği alan.

    Burada ne iş yaparız derseniz. Projelendirme işleri çok oluyor. Yani bir tesisin alınıp projesinin yapılması. Tesis alanında güçler yüksek aletler pahalı olduğu için her şey bir iş. En basitinden iş yerine kondansatör takmak diye bir iş var kompanzasyon diyoruz. Sadece basit 1-2 elektronik alet ve kondansatör takarak bazen de bobin takarak geçiminizi sağlayabiliyorsunuz. (sağlayamadılar)

    Genellikle bu işler ehliyet isterler. Bu işlerde değeriniz tecrübe ile artabilir. Özellikle SMM belgesi gibi belgeler ile artar. Bilgisayar destekli çizim programlarından, güç programlarından anlamanız gerekir. Gerçi bilgisayar bilmek artık çok önemli. Bilene mühendis demiyorlar ama bilmeyene cahil diyorlar.

    Peki geleceği nedir bu olayın devam eder mi yani? Evet eder. Akıllı şebekeler, akıllı evler, mikro şebekeler, şebeke bağlanılabilirliği gibi konular çok önemli.

    Bir de şöyle bir şey var genelde burada mühendisler birkaç yıl piştikten sonra kendi bürolarını kuruyorlar. Belgelerini falan alıp yüklenicilik yapıyorlar. Kendi işinin patronu olmak gibi bir şey. Bağlantılarınızı sağladıktan sonra patron olmak pek de hayal değil. Ancak Microsoft'un patronu olacağım diye düşünmeyin. Sağlam bir mühendisten biraz daha fazla kazanacaksınız bolca da ticaretle uğraşacaksınız.

    Elektrik Makineleri ve Güç Elektroniği : Arkadaşlar bu da çalışabildiğimiz başka bir alan. Güç elektroniği dediğim elektroniğe en yakın alanımız. Burada bol bol simülasyon bol bol masabaşı iş var diyeceğim ama bol değiller. %7-8 gibi bir pay oluşturuyorlar belki elektrik piyasasında. Ancak kıçım rahat etsin diyenler burada (etmedi). İyi bir şekilde bilgisayar ve modelleme bilmeniz lazım. Ha mühendisliğin her dalına modelleme lazım ama tesisten çok buraya lazım yani. Şarj adaptörünüzün içinden, çok yüksek güçteki dönüştürücülere kadar olay burada dönüyor. Hani biliyoruz 2 tane gerilim var AC (prizdeki) ve DC (pildeki) gerilim. Bunların birbiri arasında hoş bir şekilde dönüşümlerini bu alan sağlıyor. Kafanız basıyorsa bu alana girin çok güzel ben bu alanda çalışıyorum (dum bıraktım gibi bir şey oldu). Tesis biraz ezber iken bu alanda daha fazla kafa çalıştırmanız gerekiyor. Çünkü iş yok, sağlam insanları alacaklar mecbur kafa çalışmalı yani. Yıldız'ın güç elektroniği Türkiye'nin en iyisidir onu da demeden edemeyeceğim. (Bkz: Hacı Bodur hoca budur). Yıllar sonra buraya da hafif bir güncelleme ekleyeyim evet YTÜ evet bu işi iki derste veriyor, daha yavaştan anlatıyor. En iyi hoca da burada eyvallah ama siz gene puanınız yeterse İTÜ seçin. Çünkü müfredatı daha sağlam işliyor. YTÜ'de güç elektroniği görülüyor ama bunun kontrolü çok da görülmüyor. Yani kontrol kısmı bu işin ayrılmaz bir parçası.

    Peki İTÜ'de nasıl? (Bir tık zor)

    Elektrik Mühendisliği (Bilgilendirme)


    Ancak bir yandan da şu gibi imkanlara bakın, bizde bu imkan yok (içerik anlamında da söylüyorum). İTÜ Güç elektroniği lab kanalı:
    youtube
    ITU Güç Elektroniği Laboratuvarı
    https://www.youtube.com/channel/UCOzVn6XZBR8GqmiKha9aGrQ



    Peki elektrik makineleri (makina değil makine) ne ola ki derseniz. Ben bu alanı makine tasarımı olarak düşünüyorum. Yani makinenin içindeki manyetik ve elektrik alanların güzel şekillenmesi için tasarım, malzeme seçimi vb. Bu alan güç elektroniğinden daha da zor bir alan. Türkiye'de sağlam makine tasarımcısı parmakla sayılabilir. Burada iş daha da azdır güç elektroniğinden o yüzden de pek yönelen olmaz. Ancak yönelirim alanımda da çok iyi olurum derseniz TR'de aranılan mühendis olursunuz. Yani aranılan mühendis olursunuz derken hepiniz yönelmeyin, iş az.

    Bir de bu ikisini aynı kefeye koyduk çünkü güç elektroniği dediğiniz şey elektronik yokken ki (ilk yarıiletken transistör 1947 yılında icat edilmişken 1800'lerde millet elektrik makineleri ile oynuyordu, tabi arada tüpler falan da var da geçin onları) elektrik makineleri ile yapılıyordu. Ben güç elektroniğine bazen statik elektrik makineleri de diyorum :)) Neyse o zaman için aynı alan olarak çıkmışlar şu anda da çok güzel bir ortak noktaları var "makine kontrolü" yani bu alan güç elektroniğinde yapabileceğiniz alanlardan biridir. Hani güç elektroniğinde dönüştürücüler yaparsınız, UPS (kesintisiz güç kaynağı) yaparsınız veya şarj adaptörü yaparsınız da endüstride en güzel kullanım alanı makine kontrolüdür. Bir makineyi kontrol etmek için uygun gerilim ve akımı veren güç elektroniğini yaptığınızda işte makine kontrolcüsü oluyorsunuz. Yaptığınız şey de sürücü oluyor. Bu kısım kontrol ve bilgisayar bilgisi gerektiriyor dikkat.

    Bu alanda elektrikli arabalarla, bataryalarla bir sürü şeyle uğraşabilirsiniz gelecek var evet. (Ben bataryalarla uğraşıyorum ama güç elektroniği kısmından biraz çıkıp farklı bir alanına bakıyorum)

    2020 itibariyle biraz daha ayrıntı girmek istiyorum. Üstte makine kontrolünü güç elektronikçilere vermişim tasarımı da makinecilere (makine derken makine müh. değil, elektrik makinecileri) vermişim. Şimdi o iş biraz daha karışık. Kontrolü genelde makineciler yapıyor. Ancak güç elektroniği bileni yapıyor. Fakat çok aşırı güç elektroniği değil yani basit olanları. Daha basit devrelerle makineleri kontrol etmeye çalışıyorlar. Mesela güç elektronikçisi bir tane DC'yi AC'ye çeviren "evirici veya inverter" adını verdiğimiz şeylerden yaparken ucuna gerilimin şeklini daha düzleştirmek için filtre koyarken makineciler bu filtreyi koymuyorlar. Çünkü motor kocaman bir filtre, içinde tonla bobin var. Yani bobin ile filtre edeceğim demek motordaki bobinden daha fazlasını koymak demek o da daha büyük bir motor koymak gibi bir şey. Burada makinenin davranışı gözetilerek (yani hangi hız ve torku üretmesi gerektiği) güç elektroniği devrelerine uygun sinyaller verilir ve motor kontrol edilir. Burada yani motorun dinamiğinden ve güç elektroniğinden anlayan bir insan olması lazım. Üstte dediğim gibi pek ayıramıyoruz ama genelde bu işi yapan insanlar kendilerine makineci diyorlar. Ortak alan ama öyle. Üstteki verdiğimiz bilgi yanlış olmasın. Güç elektroniğinde biraz daha ayrıntılı devre tasarımı ve gerilimin hassas kontrolü var. Ancak eyvah ben makineci oldum diyecek bir durum yok bu alanda doktora sonuna kadar aldığınız neredeyse tüm dersler ortaktır :)) (yani sonuçta ana bilim dalı birleşik değil mi)

    Bunun dışında şöyle güzel bir bilgi daha ekleyeyim, aklıma geldi. Üstte manyetik alan, tasarım vs. dedik ya. İşte kablosuz elektrik dediğimiz konu da burada yani elektrik makinelerinde. Yani burada dediğim derste öğretmiyorlar ama bu alana giriyor eğer yapacaksanız.

    Kontrol ve Kumanda: Kocaeli'nde hala bulunuyorken İTÜ ve YTÜ tarafından kontrol otomasyon bölümü açıldığından bu dal pek bulunmamakta. Çok istiyorsanız çap (çift anadal) seçeneği sunuyorlar. İTÜ'den pek emin değilim ama YTÜ'de hiç mi hiç kontrol kalmadı. Tabağın dibini sıyırır gibi sıyırdılar. O yüzden makine kontrolü falan da istiyorsanız basın kontrolden çapı direk. Kontrol işine her türlü olay girebilir makine kontrolünden tutun da PLC (programlanabilir mantıksal denetleyiciler) sistemlerine. Genellikle matematik ağırlıklıdır. Ancak ben seviyorum yani güç elektroniği için de lazım oluyor her şey için de. Bilgisayar ve kontrol bilgisi şart arkadaşlar aman ben tesisçi olup gideceğim deyip öğrenmemezlik etmeyin, öğrenmeyenler şu an ağlıyor.

    Üstteki yazdığımız şeylere kontrol lazım olacağından yine gelecek var ama matematik sevgisi ve kontrol müh. çapı (hatta matematik çapı) öneriyorum.

    2021 eklemesi: Basın çapı demişim fakat o kadar da hızlı basmayın. Kontrol çok güzel bir bölüm, ben de seviyorum fakat yine ÇAP yapmadan kendiniz de öğrenebilirsiniz sanırım. Direk kontrol mühendisliği seçecek arkadaşlar ise bol bol matematik öğrensinler. Yani ben matematik kısmını seviyorum.

    Yenilenebilir Enerji Sistemleri : Arkadaşlar bu alanı en son bahsetmeyi uygun gördüm. Çünkü yukarıdakilerin hepsi burada var. Misal rüzgar türbinini elinize alın. Elektrik tesislerine girer çünkü enerjinin üretimi aha bildiğin üretim santrali yani. Elektrik makinelerine hatta tasarımına girer çünkü içine ne kadar özel ve güzel motor (Bkz: Çift beslemeli asenkron generator veya ingiliççesiyle DFIG) koyarsanız o kadar iyi elektrik alırsınız. Hem de hafif de olsun uzun kulenin tepesinde ağır şeyler çıkartmak istemeyiz. Rüzgar bildiğiniz üzere kesikli bir enerji olduğundan dolayı her an 220 volt üretmek mümkün değil. Bir dakika çok esiyor bir dakika hiç esmiyor yani öyle. Ee biz şebekeye 1 dakika 110 volt 1 dakika 330 volt mu vereceğiz yoksa 220 volt mu vereceğiz? Güç dönüştürücüsü de gerekti baksanıza. Hemen güç elektroniği koyuyoruz ve bunları kontrol etmek için de kontrol ekliyoruz. Ha hepsini siz yapmayacaksınız ama yeni gelişen süper bir alan. Artık enerjinin sürdürülebilirliği falan da önemli. Güç elektroniği seviyorsanız bu alanda da çalışabilirsiniz. Ha şunu da görüyorum, Türkiye'de bu alanda çalışan arkadaşlar genelde "tesis" üzerinden çalışıyor. Yani güneş veya rüzgar tarlasının projelendirilmesi hususunda çalışıyorlar.

    2021 eklemesi: Arkadaşlar şu ara "net sıfır karbon" projeleri çok revaçta. Yani olabildiğince elektrik şebekemizi fosil yakıtlardan arındırmaya çalışıyoruz. Bu süreçte yenilenebilir ve nükleer enerji çok önemli. Süreçle ilgilenen arkadaşlara şu kanalı ve videoyu öneriyorum:
    Kurzgesagt – In a Nutshellyoutube
    Do we Need Nuclear Energy to Stop Climate Change?
    https://www.youtube.com/watch?v=EhAemz1v7dQ


    Maaş
    Evet sanırım güncellememi en çok istediğiniz alan burası, çünkü diğer kısımları üç aşağı beş yukarı aynı. Hadi başlayalım öyleyse.

    2021 güncellemesi: evet, burayı güncelleyemedim. Rakamlara bakmayalım ancak genel bir bakış açısı için okuyalım.

    Belki en çok sevilen bölüm bu kısım. Para para para. Ancak yaptığınız işi para için yapmayın diye evvelde de dedik. Para istiyorsanız ticarete atılın yoksa mühendislik çekilecek çile değil (doktora hiç hiç hiç değilmiş). 2015 yılında bu konuyu yazarken minimum 2000, ortalama 2500 giriş maaşı yazmışım. Tabi ki bu rakamlar artık geçerli değil. Çünkü asgari ücret zaten 2000'in üzerinde şu an. Bizim de bir asgari ücretimiz olsa dediğinizi duyar gibiyim. Aslında var: Google'a "Elektrik mühendisleri odası 2020 asgari ücret" yazarsanız brüt 5000 TL olduğunu görebilirsiniz. Peki bu benim verdiğim rakamlarla örtüşüyor mu diye sorarsanız 2015 yılında odamız 3000 TL öneri yaptığını ve benim üstte yazdığım rakamların da net ücret olduğunu düşünürseniz bir örtüşme var evet. Tabi hala daha düşük ücretler, normal asgari ücreti önermeye çalışanlar falan olacaktır. Hatta "önce bir tecrübe kazan" diyenleri olacaktır. Aldırış etmeyiniz, hakkınız neyse isteyiniz. Yok öyle deneme süreci altında karın tokluğuna çalışmak. Piyasayı düşürmeyin. Bu işler biraz da isteme işidir onu da belirteyim. Genelde öyle süper über maaş zammı almayacaksınız. Yani 2000 ile başlayalım bu maaşa razı olalım sonrasında maaşımız 5000'e çıkar zaten gibi bir olay yok Bakın şeytani gülüş koydum yani o kadar yok. Kafanızı duvara vurursunuz hadi onun için de bir gülüş koyalım . Zam beklentilerinizi enflasyona göre ayarlayın. %10 enflasyon olduysa %5-10 arası bir zam alabilirsiniz. (Bu yıl (2021) iyi bir şirkette çalışan arkadaş %8 zam aldı). İyi bir şirket enflasyonun üzerinde zam verir (vermediler). Yabancı şirketler ülkeyi çeşitli kategorilere sokup ona göre zam verebilir. Burada dostumuz kim? Bakın o zamanlar pek yaygın değildi şimdi daha yaygın, beyaz yakalı Feysbuku: LinkedIn. Yani o tarz ortamlara biraz girin, çalışmak istediğiniz yerlerde çalışanlara ne kadar zam aldıklarını sorun bakalım. Neyse sözün özü burada işe girişte koparabildiğimiz kadar maaş koparmak. Çünkü sonradan zamla büyümüyor o. En iyi zammı iş değiştirirken alırsınız onu da unutmamak lazım. Hatta iş değiştireceğim ben deyip bulunduğu şirketten %30 bandında zam alan arkadaşlarım da var Tabi şirket için önemli olmanız gerekiyor bunu yapmak için. Bunun yanı sıra, gitmek istemediği bir şirkete "nasıl olsa vermezler" deyip yüksek bir maaş söyleyip şirketin kabul etmesi üzerine beli doğrultan tanıdıklarım da var. Hatta öyle ki, adam uçtu gitti ya. Çünkü bir sonraki işine girerken de önceki işindeki maaşını göstererek pazarlık yaptı ve daha daha yüksek maaşlara çalışmaya başladı. Millet de "ya bu adam yüksek maaş alıyor, bir bildiği vardır herhalde" diye düşündüğü için daha da yüksek pozisyonlara geldi. Hayat işte böyle bir şey. O yüzden hakkımızdan azını istemeyelim (hatta fazlasını isteyelim ki hakkımız kadarını versinler). Şu an peki ben yeni mezun mühendis olsam ne isterdim? 4500'den aşağı kesinlikle başlamazdım (2015'in 2000 TL'si oldu 4500 2021'de). Ancak 4-5 arası bir maaş gayet güzel normal olur (brüt değil net konuşuyorum). Ha yeri gelmişken, geçenlerde bir şirketten 5000 bandında teklif geldi, evden çıkıp görüşmeye bile gelmem o paraya dedim. Yani bana böyle tekliflerle gelen şirketler varken, siz de düşük tekliflere (ve reddetmeye) hazır olun. Bunun dışında peki iyi bir mühendis ne alsın derseniz, iyi mühendisin giriş maaşını ben her zaman araştırma görevlisi maaşıyla kıyaslarım. O yüzden ben burayı güncellemesem bile o maaşlara bakıp bir fikir edinebilirsiniz. Yani 2015 yılında araştırma görevlisi maaşı 3500 bandında iken iyi bir kurumsal şirket (isim vermeyelim) de 3500 TL bandında giriş maaşı veriyordu. Daha iyisi için savunma sanayisi şirketleri 4000 TL bandında veriyordu. Yani buradan kendimize bir pay biçelim. Sanıyorum özel sektör maaşları daha yavaş arttı araştırma görevlilerine göre çünkü şu an 6500 TL (2020) bandında gözüküyor araştırma görevlisi maaşı ve ben ortalama 4-5 arası önerdim üstte. Belki 5'e daha yakın olması lazım. Ancak direk 6500 alır mısınız bakın emin değilim. Sanırım almazsınız. Ancak bu bilgimi insanlarla konuşup tekrar güncelleyeyim. Bu arada tesiste işe başlayacaksanız 500 düşebilirsiniz (mümkünse düşmeyin). Çünkü tesiste ilk anda mühendis imzadan başka pek de işe yaramıyor.

    Maaşlar hakkında daha fazla bilgi için kariyer.net de şöyle bir şey yapmış. Ancak arkadaşlarım beklentilerden bir tık daha düşük gözüküyor diye uyardılar.
    kariyer.net
    Pozisyonlar hakkında herşey!
    https://www.kariyer.net/pozisyonlar


    Burada Singapur'daki maaşlardan bahsetmişim. Sanıyorum 3500-4000 Singapur doları olması gerekiyor şu ara. Bence bir mühendisin bence yurt dışı tecrübesi edinmesi lazım. Çalışmasa bile oraları görmesi lazım. Ben şahsen kendim yurt dışında çalışıyordum şu an gayet de güzel oluyor(du) tavsiye ederim. (Evet Singapur'daydı).

    Bir de ekleme olarak şunu diyelim, elektronik haberleşme, bilgisayar gibi mühendislikleri okuyanlar bir tık daha fazla maaş alıyor gibi gözüküyor. Ancak nedenini bilmiyorum.

    Dil Eğitimi

    Arkadaşlar üstte dedik İngilizce şart ve kesin şart. Okula girdiğiniz günden itibaren her hafta İngilizce kasın. 4 sene sonunda bilmezseniz sıkıntı olur. Hatta bir yabancı dil daha öğrenirseniz güzel olabilir. Ancak İngilizce olmazsa olmasınız. Yani ikinci bir dil öğrenin dedim diye İngilizceniz yarım yamalak iken ikinci bir dile geçmeyin. Bol bol İngilizce öğrenin. Oturun derslerinizi yabancı kitaplardan takip edin, haberleri de hakeza, dizi izleyin. Raporları yabancı dilde yazın. Kendinizi denemek için İngilizce "essay" yazın. Sanki 2. senenin sonunda TOEFL veya IELTS gibi bir sınavdan yüksek bir not almanız gerekiyormuş gibi çalışın. Bir çok insan daha 4 sene var okulun bitmesine derken okul bitiyor. Gerekirse yabancı forumlarda takılın. Benim aklıma gelen birkaç başlıca yer:

    - Stackoverflow: Neredeyse her aradığım programlama ve matematik sorusunun cevabını buradan buluyorum.
    - Quora : Arkadaşlar bana zeki bir çocuk burayı önerdi dedi ki Quora yükle abi diye. Hemen yüklemedim yani ne ki sonuçta Feysbuk var Twitter var değil mi? Ancak değilmiş. Yani Feysbuku açıyorum haber akışım siyasetti oydu buydu kısır döngülerle dolu. Twitter yine millet birbirini taşlamaya çalışıyor sürekli. Quora ise soru cevap net bilgi ağırlıklı bir akış. Elektrikten uzaya bir sürü konuyu takip edip okuyorum. Ufkum açılıyor. Eğer takip ettiğiniz yerleri iyi seçerseniz Quora sizi bilgi ve İngilizce yönünden tatmin eder.
    - Edaboard: Elektrik hakkında güzel bir forum sitesi, ben de şu aralar çok takılmıyorum ama iyi.
    - Diğer: Yani çok da isim vermek istemiyorum ama ufkunuz geniş olsun. Mesela şöyle bir yer var elektrik elektronik kısmını seçip konu konu kitap önerilerine bakabilirsiniz.

    Sonrasında artık internet üzerinden ders olayı iyice yaygınlaştı, hani virüs de geldi baya baya üniversitelerin ders videoları internete düşecek. Yani benim gözbebeğim MIT OCW (https://ocw.mit.edu/courses/audio-video-courses/) ama diğerlerini de yabana atmayın.


    Bilgisayar Bilgisi

    Arkadaşlar 1 tane programlama dilini köpek gibi bileceksiniz. Hepsini bilin demiyorum. Bilgisayar mühendisisiniz de demiyorum ama MATLAB'ı adınızdan daha iyi bileceksiniz (Python da olur). Üstüne de C koyarsanız çok iyi olur. Biri adınızı sorsa adım MATLAB deyin. Bugün hiç kimse hesap makinesiyle hesap YAPMIYOR. Eliyle hiç yapmıyor zaten. Alıp MATLAB'da simülasyon yapıyorsunuz. Hayvan gibi bilgisayarlarda devreleri çizip simülasyon yapıyorsunuz. Yok öyle hesap makinesini alıp 2 integral çözüp mühendis olayım :) He hayvan demişken benim iş yerinde kullandığım bilgisayar da bu (2015); (o zaman itibariyle buydu şu an basit bir laptopum var lazım olursa bulut)

    Elektrik Mühendisliği (Bilgilendirme)

    2021 güncellemesi: MATLAB iyi hoş fakat endüstride o kadar da kullanılmıyor. Evet bunu daha önce de biliyordum neden yazmamışım acaba. Yani MATLAB çok güzel bir dil ama lisans probleminden dolayı her şirket alamayabiliyor. O yüzden eğer müfredatınızda MATLAB yoksa MATLAB öğreneceğim diye kasmayın. Herhangi bir dili derinlemesine bilseniz yeterli. Eğer ki ileride güzel bir ArGe şirketine veya akademiye girerseniz, MATLAB ve Simulink gerekli olabilir. Onun dışında diğer dillere yönelmekte sakınca yok. Ancak eğer ki okulunuzda MATLAB öğretiliyorsa kesinlikle öğrenin. Ben yıllardır kullanıyorum. En kötü ihtimalle çok iyi ödevler yapmanızı sağlar.

    Peki Türkiye'de öğrenen var mı bu işleri? Yok. Ben trafoya bakacağım zaten MATLAB benim neyime diyenler. Normal mühendis maaşı alayım uzayıp kısalmayayım diyen insanlar. Azıcık iyi düşünürseniz iş iyi yani. Her mühendis bilmeli programlama dili bu arada. Ben çocuğuma da öğreteceğim ilkokul çağında (tabi "al elektrik tesisi tasarla" diyerek değil algoritma bilgisi vererek). Mühendis olmasa bile bilmeli çünkü düşünme tarzını değiştiriyor programlama.

    Bunun dışında devre simülasyon programları, bilgisayar destekli çizim programları. Özellikle de ne biliyor musunuz? Excel bileceksiniz, Word bileceksiniz. Özgeçmişe ben MS Ofis programlarını biliyorum yazmakla da olmuyor. Word açıp 2 tane kelime yazmakla da olmuyor. Misal Excel süper bir program. Açın excel dersleri izleyin şimdiden öğrenin. Ders notlarınızı excele girip hesaplayın karne notunuzu falan. Dersi geçtiyseniz kutucuk yeşil renk olsun falan. Liste yapın listeden en uygun kablo kesitini seçsin gibi şeyler Excel önemli unutmak yok. İnternette bir sürü ileri Excel dersleri var onları izleyin. Öyle kutuya rakam yazmakla olmuyor.

    Misal şu; (şu dediğim basit bir örnekmiş burayı da güncelleyeyim, güncellemezsem çizgi-tagem gibi sitelere de bakın)

    https://www.google.com/sorry/index?continue=https://www.youtube.com/watch%3Fv%3DrVl6rZN492o&q=EgQuLZpEGNuXqvkFIhkA8aeDSx1cSiP-tSxgEWWkOGSOnpgJNQgnMgFy

    Bu tarz şeyleri izleyin.

    Bakınız ben bunu yazarken C, C++, C#, PHP, LabVIEW, MATLAB, VHDL gibi dilleri biliyordum. Şu an Python, Julia, JavaScript gibi dillerin de üzerine düştüm o konuda biraz yazmam lazım. MATLAB mühendislik için çok güzel bir dil açıkçası. Simulink'in ise pek de bir alternatifini göremedim. Ancak onun dışında da farklı dillere karşı ön yargılı olmayın belli boşlukları kapatan diller güzeldir. Şuraya yazalım

    C++ : Belli bir alanda ileri gittiğinizde kaçınılmaz son gibi bir şey. Gömülü sistemlerde C ile birlikte en çok göreceğimiz dil bu. Elinizdeki sistemin hem hızlı çalışması gerekiyor hem de kaynak olarak kısıtlıysa bu dile (ve C'ye) mahkumuz gibi bir durum var. Onun dışında robotik alanında da bolca kullanılır (robotik yapacaklar robot operating system yani ROS'u öğrensinler, Youtube'de ETHZ videoları var çok güzel). Robotiği Python ile de yapan var ama bizim bir arkadaş derdi Python ile robotik hobidir diye. Eninde sonunda buraya gelirsiniz yani.

    Python: Maymuncuk gibi dil, her işe yarar. Yapay zekacılar sağ olsun baya öne çıkardılar bu dili ama öğrenmesi çok kolay ve kütüphaneleriyle birlikte çoğu işi görebileceğiniz bir dil tavsiye ederim. Şu aralar aktif kullanıyorum.

    MATLAB: Üstte dedik zaten bilmekte yarar var diye. Özellikle Simulink kısmını kontrol sistemleri dersine geldiğinizde kullanırsınız.

    Julia: Yeni bir dil ancak C++ gibi hızlı Python gibi kolay olma hedefi var. Şimdiden baya ilerledi. Eğer MATLAB bulamıyorsanız bilimsel programlama için bunu veya Python'u kullanınız.

    JavaScript: Biz eskiden PHP ile dümdüz site yazardık. Evet elektrikle çok alakası yokmuş gibi gözükse de (çünkü yok), ben kendime kişisel site yapmayı seviyorum. Bunun yanında ileride gömülü sistem vs. ile uğraşırsanız belki sensör sonuçlarınızı internete koymanız gerekecek işte aklınızda bulunsun.

    Dillerin dışında bilgisayar özelliklerinden de bahsetmekte fayda var. Bana genelde soruluyor abi hangi bilgisayarı alalım bizi ne kurtarır diye. Elektrik mühendisliğinde öyle ahım şahım şeyler görmüyorsunuz bakın makine mühendisliğinde sonlu elemanlar metodu (FEM) kullanan, grafik olarak ağır programlar var ancak bizde öyle o kadar şey yok. AutoCAD üzerinde 3-5 tane çizgi çiziyoruz o kadar (Google: AutoCad elektrik projesi). Onun dışında FEM tabi her yerde kullanılıyor diyeceksiniz ama o kadar ağır FEM yapmanız gerekirse illa bilgisayar bulursunuz. Yani ben yüksek gerilim kablolarının etrafındaki elektrik alanı veya elektrik makinelerinin içindeki manyetik alanı hesaplarken FEM kullandım ama dediğim gibi bunlar bir tık müfredat dışı kalıyor. Zorunlu olmuyor. O yüzden internete rahatça girebildiğiniz, bilgisayarda yazı yazıp video izleyip çıktı alabildiğiniz her bilgisayarın sizi kurtarması lazım. Büyük projeler için illa bilgisayar bulursunuz ve yapay zeka falan diyeceksiniz ben bile Google Colab gibi imkanları kullanıyorum

    2021 notu: Yanlış anlaşılmasın, ağır programlar kullanıyoruz fakat sizin için zorunlu olmayacak. Olursa da illa bir kaynak bulursunuz. 16 GB RAM ve düzgün bir işlemci sizi kurtarır 2021 itibariyle.

    İşletim sistemi olarak da Windows uyumluluk açısından iyidir, paket programlarda mecbur ihtiyacınız olacak. Yok ben bilgisayar kullanmayı da öğreneyim derseniz Linux dual boot kurunuz. Paranız varsa Mac da alabilirsiniz, ben hiç kullanmadım, yorum yok.

    Şunu da not olarak ekleyelim, üstte Word, Excel öğrenin demişim ama kendim kullanıyor muyum? Hayır. Ben LateX ve programlama dillerini kullanıyorum. Çünkü ben piyasada çalışan bir mühendis değilim. Piyasada LaTeX dökümanı dediğinizde anlamayacak çok kişi olduğu için başta Word ile başlayın. Onun dışında yine Excel herkesin bilgisayarında vardır ama Python kaç kişide yüklü ya da MATLAB? Ancak ödev vs. yaparken okulda LaTeX kullanırsanız çok şekil ödevler yapabilirsiniz. Yani üzülerek söylüyorum hala *.pdf yerine Word dosyası hatta ve hatta elde yazım isteyen çağ dışı hocalarımız var. Ben bir keresinde sormuştum niye diye, kopya çekilmesin diye demişlerdi (yine de çekiliyor). Olsun siz hayata küsmeyin, ödevlerinizi LaTeX üzerinden yapın, çizimler için de Inkscape, Visio vb. bir vektörel çizim programı öğrenin.

    Ayrıca şunu da ekleyelim, Powerpoint hayatın bir parçası oldu. Her şey için sunum istiyorlar. Ödev yaparsınız sun derler, tezi sun derler, araştırma için bütçe gerekir sun derler, iş yerinde toplantı olur sun derler. Benim son 5 yıllık hayatımın yarım yılı bir şeyler sunmakla geçti. Her hafta 1-2 toplantı var ve birilerine bir şeyler sunuyorum. Burada o yüzden kaliteli ve hızlı sunum hazırlama ve bunu akıcı bir şekilde sunmak öne çıkıyor. Yani nasıl sunum yapılacağını da öğrenin.


    Araştırmacı ve girişken kişilik

    Arkadaşlar mühendis açar makale okur. Bilim dergileri okur. 320volt, kontrolkalemi, DH'nin elektronik bölümü gibi yerlerde takılır. Gelişmelerden haberdar olmak ister. Bir şeyi bilmiyorum der ama öğrenirim de der. Hiçbir zorluktan kaçmaz. Armut piş ağzıma düş istemez. Kişilik derken, girişken ve insanları seven biri de olmak gerekli. Bazen bakacaksınız misal çok iyi biliyorsunuz bir şeyi ama işe başvurdunuz az bileni aldılar. Niye? Çünkü o insan girişken. O insan hevesli. Siz ne yaptınız? Suskun duruyorsunuz. Patron diyor işini iyi biliyor ama insanlarla iyi geçinemedikten sonra işe yaramaz. Öbür adaya da hevesli istekli insanlarla tanışıyor bir şekilde öğrenir gözüyle bakılır. Yani günümüz Dünyasında suskun olmak çok da iyi bir şey değil, girişken olalım.

    Not Ortalaması

    Arkadaşlar okula girdiğinizden beri derslerde geçmeye değil, en iyi notu almaya kasın. Öyle yaparsanız zaten geçersiniz ama ne kadar yüksek alırsanız o kadar da iyi. Milletin gazına gelmeyin. Yok efendim iş yerinde hiçbir işe yaramıyormuş yani bu laf yaygındır. Doğru, genellikle yaramaz. İş yerinde sıcakkanlı, güler yüzlü, girişken insanlar önde tutulur. Ancak bunu diyenler de genelde sabah akşam gezen, derslerden kaldıktan sonra teselli için söyleyen insanlar oluyor. Ha istisnaları var da az yani. Eğer geçmeyi hedeflerseniz bir şekilde kalırsınız. Ama en yüksek notu hedeflerseniz okul heyecan içinde bitmiş. Bakın inekleyin demiyorum asla! Hatta ben çok sinir olurum aynı şeyi 100 kere okuyup ezberleyip dersi geçenlere. Bir şeyi birkaç farklı kaynaktan okuyun merak edin. Araştırmacı kişilik dedik ya onu kullanın. Derse giderken boş gitmeyin hocaya da 1-2 soru sorun zaten iyi öğrencilerden olursunuz. Not sistemi 4 üzerindendir genel olarak üniversitelerde. 4 üzerinden 3'ün üstünde olun. 2,5 altına ise kesinlikle düşmeyin. Gerekirse mezun olmadan önce 1-2 ders alın tekrardan yükseltin ama düşmeyin arkadaş. Yüksek lisans vb. tüm şanslarınız kaçar. Daha başvuramadan elenirsiniz. Uzun dönem stajlarda 2,5 ortalama başvuru şartı istenirken siz başvuramazsınız. Şansınızı başlamadan kaybedersiniz. Yazık etmeyin kendinize. 3 üstü ortalama + sosyal hayat güzeldir. Yapabiliyorsanız 3,5 üstü daha iyidir. Ancak inekleme de yapmayın. En önemlisi müfredata bağımlı kalmayın son gün çalışmayın. (Yurt dışı yüksek vs. hayalleriniz varsa ne kadar yüksek o kadar iyi 3,5 üstünün de üstü)

    2021 eklemesi: "Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan" okumak için güzel bir kitap

    Misal ben önceden çalışan bir insan olayım bakıyorum hoca ne anlatmış? Diyot anlatmış misal. Bakıyorum diyot kontrolsüz eleman. Acaba kontrollüsü var mı merak ediyorum. Açıyorum aha var adı da tristör. Peki başka elemanlar var mı? Var mosfet var BJT var IGBT var GTO var. Sonra bakıyorum SCR diye eleman çıkıyor karşıma bu ne diyorum aa bu da tristörün diğer adıymış. GTO'ya bakıyorum neymiş Gate Turn-off Tristör. Gate var peki emiter de var bu aletlerde acaba diyorum aha ETO çıkıyor karşıma emiter turn-off tristör. Haa bakıyorum o ne bu ne nerede kullanılır falan. Böyle böyle merak edince kendinizi sınırlamayın. Sınava 1 gün kala çalışırsanız zaten bakacak vaktiniz olmaz. Ancak şimdiden bakarsanız, "oo süpermiş" olur. Hocaya gidersiniz derse hocam bu da varmış o da varmış neymiş derken hocayla böyle bir karşılıklı ders olayına girersiniz. En çok öğrenen de siz olursunuz.

    Aynı şeyi okumak = ineklemek
    Farklı şeyleri okuyup araştırmak = mühendis olmak.

    Aman ha farkı karıştırmayın. Dışarıdan sizi gören insanlar anlamaz o farkı. Sen canın çeker araştırırsın adam sana inek der hemen moralini bozma sen zaten iyi olduğunu bil.

    Tabi şunu ekleyelim, üstteki gibi sadece araştırma da yeterli değil. Çünkü diyorum ya konular derya deniz. Mutlaka dersler için referans kitaplar bulup okuyun.
    Yani kontrol sistemleri için: Ogata, Kuo ve Nise'nin kitapları temeldir.
    İşte atıyorum elektronik için Boylestad, Sedra-Smith, Horowitz Art of Electronics gibi kitaplar falan filan. Kitapları yalayın yutun.

    Aktiviteler

    Arkadaşlar kesinlikle aktivitelere katılın. Aktif olun. Gerek spor olur, gerek müzik olur kesin katılın. Dedim ya mühendisin işi bilgisayar başında zaten diye. Hem gözünüz kör olur bilgisayara baka baka hem de kıçınız ağrır. Okulda spor faaliyetleri daha ucuzdur kaydolun onlara. Haftada 1-2 gün spora gidin. Sağlam kafa sağlam vücutta olur. Haftada 1-2 arkadaşlarınızla çıkıp yeni geldiğiniz şehri gezin. Ancak her şeyin de bir dozu var. Her gün gezip son gün çalışıp dersten kalıp okulunuzu uzatırsanız o zaman sıkıntı. Not olarak eklemekte fayda var lisansın sonundan itibaren sporu kestiğim için hızla kilo almaya başladım, 110 kiloya kadar çıktım. Çok şükür sonrasında 81'e tekrar düştüm bu yüzden siz siz olun sporu elden bırakmayın.

    Bunun dışında okulda kulüpler vardır. İlginizi çeken kulüplere girin. İster IEEE dediğimiz elektrik mühendislerinin bol olduğu kulübe (not YTÜ'deki IEEE'nın RLC kolunu önermiyorum şahsen de sevmiyorum, benim hatrıma siz de sevmeyin lütfen) girebilirsiniz. Türkiye'de pek bir şey yapmasa da Dünya'da standartları koyan bir kurum IEEE. Kulüplerde yeni arkadaşlar edinin projeler yapın. Bol bol eğlenin. İlla elektrik kulübü olmasına gerek yok bilim kurgu fantastik kulüplerinden siyasi kulüplere kadar girebilirsiniz. Hoşunuza giden işi hakkıyla yapın yeter. Boşa zaman harcamayın.

    Proje demişken KESİNLİKLE proje yapın. Ben arkadaşlarıma soruyorum diyorum hadi gelin proje yapalım diye. Adam bana diyor ki ben daha bir şey bilmiyorum. Diyorum ki 4. sınıf olmuşsun sen bilmeyeceksin de sokaktaki insanlar mı bilecek? Ancak dersleri geçmekten başka bir iş yapmayan biriyseniz, merak da yoksa tabi böyle cevap verirsiniz. Merak etmeyin, o sınıfta bulunan kimse proje yapmayı öğrenmedi. Proje nasıl yapılır diye bir ders YOK. Derslerde hiç kimse size dışarı çıkıp robot yapabilecek bilgiyi VERMEYECEK. Derslerde temel bilgi öğrenilir yani konu başlıkları benim tabirimle. Bizim okulda da slogan var "sadece derse girerek mühendis olunmaz" diyorlar doğru olunmaz ama bu insanların bir kısmı, hiç derse de girmiyor geziyor , sadece kelimesini unutmayalım. Derse girmekle olunmaz, gidip kitap okuyacaksınız proje yapacaksınız öyle olacak. Derse girmek zaten lazım. Yoksa gelmeyin zaten üniversiteye okumaya.

    2021 güncellemesi: Bakın derse girmeden olunmaz diyordum, virüs sebebiyle uzaktan eğitime geçilince nasıl da öğretilen bildi azaldı, gördünüz.

    Demem o ki merak etmeyin, 4. sınıf bile olsanız gerçek hayattaki bir projenin gereksinimlerini gördüğünüzde hiç birinden hiçbir şey anlamıyor olacaksınız, bakın ben mezun olalı yıllar oldu hala anlamıyorum :)) O işi yapmaktan başka da anlama yolunuz yok. Okulda millet ha birazdan ha sonraki sınıfta öğreniriz derken mezun oluyorlar. Bu hataya düşmeyin. Öğrenmeyeceksiniz. 1. sınıftan itibaren proje yapmaya başlayın. Bana 4. sınıf çocuklar proje yapamam dedi ben gittim hazırlıktan insan bulup robot yaptırdım, ODTÜ'ye yarışmaya götürdüm. Umarım dediğimi iyi anlatabiliyorumdur. Araştıran insan yapar, araştırmayan yapamaz. Bilmiyorum diye bir kelime vardır ama öğrenemem diye bir kelime yoktur.


    Üniversite Seçimi

    Arkadaşlar İTÜ, YTÜ, KOÜ ve Afyon'da var sanırım şu an elektrik mühendisliği.

    Aşağıdaki gömlek hesabını şu son zamanlarda millet hocalarının verdikleri ödevleri sınavları birbirine attığı için KOÜ'yü daha yakından tanımamla güncelliyorum.

    İTÜ, YTÜ'den 4 gömlek üstün desek.
    YTÜ, KOÜ'den 2 gömlek üstün desek.
    Afyon'u (hala) bilmiyorum.

    İTÜ dediğimiz yer labları vb. şeyleri ile gerçekten üstünlüğünü koruyor. Yıldız eskiden kardeş üniversiteydi. Yıldız'da kontrol ve mekatronik bölümleri açılınca ve üstüne %30 İngilizce gelince bölüm baya kan kaybetti. Çünkü hocalarını diğer bölümlere kaptırdı. İngilizce şartı yüzünden bazı hocalar bazı dersleri alamadı öyle kaldı. Bölümde reform gerekli ancak kimseye anlatamadık. O yüzden YTÜ dediğimiz okul İTÜ'den baya geri kaldı elektrik müh açısından. Ancak YTÜ hala Güç Elektroniğinde liderliğini koruyor. 1-2 tane adam var zaten onların sayesinde öne zıplıyor. (Bkz: Hacı Bodur hoca budur). Bakın bu Bkz içerisinde "Erkan Meşe" ismini de vermiştim iyi hoca diye. Gerçekten iyi hocaymış, okulu bırakıp gitti Bu sene parantezden çıkarmak durumunda kaldım.

    YTÜ ile KOÜ karşılaştırması yapıyorum. YTÜ tutmadı diye KOÜ'ye gitmektense 1 sene beklenir mi? HAYIR. Benim KOÜ metalurji mühendisliğini kazanıp oradan KOÜ elektrik mühendisliğine oradan da İTÜ elektrik mühendisliğine geçen arkadaşım var. Yani oluyor üzülmeyin ama imkansıza yakın bir şans bu. Çalışma gerektiriyor ayrıca. Ancak YTÜ'nün avantajı nerede diyecek olursanız İstanbul'da olması. Çok iş yerine ve fırsata yakın. Yoksa KOÜ'den süper ötesi eğitimde falan değiller. KOÜ'den kılpayı iyi bir eğitimi olsa bile imkanlarıyla 1 gömlek üste geçiyor.

    YTÜ ayrıca Davutpaşa'dadır. Yıldız'da Beşiktaş'ta gezerim diye düşünürseniz çok beklersiniz. O değil de, TR'deki üniversitelerin çoğu aynı. Yıldız eğer İstanbul'da olmasa çoğu anadolu üniversitesinden daha aşağı düşer onu da söyleyeyim. Ancak dersler çok daha rahattır Yıldız'da, hocalar zorlamaz, iyi ortalama yaparsınız. Yurt dışı bağlantıları iyidir. Sizi aşağı çekmez ama çok yukarı da itmez öyle bir üniversite. Eğer YTÜ seçerseniz bu arada okulun içinde FSM yurdu var yüksek ücretli onu seçin, fakülteye 10 dakika uzaklıkta. (Yurdun şu anki durumundan emin değilim, taşındı diyorlar, erkek yurdu oldu diyen de var)

    Çap ve Geçiş İmkanları

    Çap ve geçiş hayal değildir ama herkes bu hayalle gelir sadece az bir kesim insan yapabilir. 3,5 üstü ortalamayla genellikle bir yerlere geçersiniz. Hatta 3 ile bile bir şeyler oluyor. Ancak 3'ün altına düşmeyin. İlk sene dersler zaten liseden bildiğiniz şeyler birazcık kasın geçin yukarı doğru.
    Çap yapmak iyidir eğer çok çalışmayı seviyorsanız. Ben yapmadım ama belki şimdi olsa yapardım. Rahat rahat okudum ben. Ancak YTÜ'den İTÜ'ye geçmek için çabalayın derim.

    Yurt dışı İmkanları

    Arkadaşlar üniversite lise gibi değildir. Hayatınızı şekillendireceğiniz yer burasıdır. Yani o yüzden yazları WAT (Work and Travel) veya yurt dışı staj için IAESTE veya IAESEC gibi imkanları deneyin. Onun dışında Erasmus (bakın staj için Erasmus+ çıkmış) gibi size para verdikleri süper bir imkan var. YTÜ ve İTÜ en çok hibeyi alan okullardan Erasmus deyince. Tabi bu Erasmus gibi şeyleri de yapmak için not ortalaması ve dil puanı gibi şeyler gerekiyor. Yani it gibi İngilizce çalışın derslerde de başarısız olmayın. Yoksa buna da başvuramadan kalırsınız.

    Yurt dışında çalışma için de bir şeyler diyelim. Genellikle yüksek lisans yolu ile yapılır. Bunun dışında Erasmus vb. ile yurt dışına çıkıp bağlantı kurup o şekilde de işe girebilirsin. Direk başvurma yoluyla da girebilirsin ancak pek sallamazlar açıkçası (gerçi ben girdim ama siz yine de biraz daha tecrübe edinip girin). Onun dışında burada bir şirkete girip seni yurt dışına yollaması gibi şeyler var. Büyük kurumsal firmalar (yurt dışı bağlantısı olan veya oradan gelen) seni yurt dışına yollayabiliyor. Bir de elektrik mühendisliğinde tesis işinde uğraşan firmalar seni yurt dışına yollar. Ancak yüksek maaşla çölün ortasına gidersin. Genelde orta doğuya yolluyorlar çünkü öyle. Suudi Arabistan'a bu şekilde gidip para biriktirip gelen arkadaşlar falan da var. Gerçi Afrika'ya gidip maaşlarını alamayıp don gömlek gelen de var. O yüzden güvenilir şirket seçin.

    Yurt içi İmkanları

    Yurt içinde Farabi ile farklı üniversitelere gitme imkanlarınız var.

    Onun dışında yurt içi demişken yurtlardan bahsedelim. Devlet yurdunda kalın arkadaşlar FSM yurdu çıkarsa muazzam süper olursunuz. Asıl sosyallik hazırlıklarda değil yurtlarda olur. Çekinmeyin, iyi geçinmeye, zorlu ortamlarda yaşamaya alışın. Kesinlikle ilk sene yurtta kalın. Bu arada okula kayıta falan geldiğinizde okul önünde özel yurtlar veya belli toplulukların yurtları falan hazırda bekler. Onlara kanmayın arkadaşlar. Bana okula yakın ev dediklerinde 1.5 saat arabayla gitmiştik yurdu bulalım diye :) Zaten daha önceden bağlantınız varsa cemaat vb. yurtlarla o sizin bileceğiniz iş ister çıkın ister çıkmayın. Ancak yoksa da kendinizi bulaştırmayın. Bakın burada cemaate bulaşmayın demişim yıllar önce, şimdi net olarak gözüküyor neden bulaşmamanız gerektiği. Sadece cemaat de değil, sizi sonradan kullanmaya çalışacak veya böyle bir ihtimali olan, sizden çıkarı olan hiçbir yurda veya yere girmeyin arkadaşlar. Devlet yurdu mis gibi ötesi yok. Özel yurtlar pahalı ailenize yük olmayın. Eve çıkmak ise sonraki sene olacak iş. Birkaç tane sağlam arkadaş tanıyın. Onlarla eve çıkarsınız güzel bir ev bulursanız. Cömertkent sitesi var misal Davutpaşa YTÜ'ye yakın o güzel. Oradan ev bulursunuz tanıdık arkadaşlarla çıkarsınız ancak ilk yıllar bekleyin sonrasında karar zaten sizden gelecek. Ha devlet yurdu size çıkmaz o zaman yönelebilirsiniz.

    Burada bir ekleme daha yapmam lazım, ben bu yazıyı yazarken FSM yurdu kız-erkek karışık bir yurttu. Ben bu yazıyı yazdım buraya koydum işte dediler tamam bu adam yazısını yazdıysa yurtları ayırabiliriz. Sanıyorum ki FSM tamamen erkek yurdu oldu ve kızlar için de Cevizlibağ öğrenci yurdu yapıldı. Ama emin de değilim, bunlar benim dışımda gelişen olaylar. Cevizlibağ'dan Davutpaşa'ya ring vardı bir ara o da kalkmış olabilir ama 41AT gibi araçlar duruyordur diye umuyorum.

    Bu arada tecrübelerime göre konumdan bahsedecek olursak, benim tercihim her zaman okula yakın en hızlı şekilde ulaşabileceğim bir eve çıkmaktır. Bazı arkadaşlar iyi yerde olsun akşam çıkar azıcık bir şeyler yaparız gibi düşünüyor. Bu yüzden Mecidiyeköy vb. yerlerde ev tutuyor. Ben bu durumun çok yanlısı değilim çünkü benim mantığım şöyle çalışıyor. Günde 1 saat gidiş 1 saat geliş yol çekip vakit kaybetmektense yoldan 1 saat kazanırım, hafta içi daha iyi dinlenirim daha çok çalışırım. Hafta sonu erkenden kalkıp istediğim yere giderim. Özellikle dersler sınavlar vs. bastırınca öyle akşam bir çıkayım olayı pek olmuyor, ödediğiniz yüksek kiralar da cebinize zarar olarak kalıyor. Yani daha az kira verip daha çok boğazıma yerim, bende durum bu. Ayrıca öğrencilik zaten fakirlik demek, yani çıkacak paranız olmayınca da çıkamıyorunuz. Sermayeyi kediye yüklemeyin derim ben.

    Staj İmkanları

    Arkadaşlar bu kısmı şimdi ekliyorum sanırım eklemedim daha önce çünkü staj imkanları ile ilgili sorular geliyor. Bu bölümün staj imkanları iyi mi o bölümün veya üniversitenin staj imkanları iyi midir diye. Arkadaşlar staj imkanı diye bir şey yoktur öncelikle bunu kafamızda netleştirelim. Stajları kendiniz buluyorsunuz yani okul size (genellikle) git orada staj yap demiyor. Misal kurumsal firmalar şu aralar sınavla alıyor. Örnek olarak Arçelik bir tane IQ testi tadında sınav üstüne de İngilizce sınavı yapıyor. TOFAŞ olarak bakarsanız o da önce not ortalaması vs. şeylerden eliyor sonrasında videolu mülakat yapıyor sonrasında ise birebir (gerçek hayatta) mülakat yapıyor. Staj bulmak büyük oranda sizin kişisel girişkenliğiniz ile alakalı. Girişkenlik ve etkili bir konuşmanın açamayacağı kapı yok. O yüzden kafanızda eyvah buraya girersem staj bulamam gibi düşünmeyin ki zaten yaptığınız stajların genelde bir anlamı olmuyor. Kurumsal firmaya gidip, fotokopi vs. çeken adamları da görüyoruz veya boş boş oturanları da. O yüzden çok da şey etmeyin. Yurt dışı imkanları kullanarak staj yapmaya bakın. İlk olarak şey deneyebilirsiniz Erasmus+, IAESTE, AIESEC gibi imkanlarla kolayca yurt dışına çıkıp staj yapmayı. Baktınız olmuyor, çeşitli ülkelerin çeşitli maddi imkanları var staj anlamında. Misal Singapur A Star diye bir imkan var para veriyor size staj vs. şeylerde. Onun dışında bazı okulların verdikleri ilanlar var uzun dönem stajyerler için. Oralara başvurmayı deneyin. Yahut yurt dışında ilgi alanınız olan konuda çalışan hocaya mail atarak bağlantı kurun bir şekilde, eğer o sizi beğenirse işe alır. Yurt dışındaki hocaları Türkiye'deki hocalarla aynı kefeye koymayın. Dediğim gibi girişken olana ekmek bol ama olmayana hiç yok. Bu staj için söylediğim sözler tüm üniversite ve bölümler için geçerli olabilir. Kendinizi zorlayın biraz. Araştırmadan hiçbir şey yapamazsınız.

    Bunun dışında şöyle bir şey eklemem lazım, altın fırsat: "uzun dönem staj". Benim bu durumdan haberim yoktu okurken. İlk stajımı da son gün hocamın sayesinde buldum. Biraz daha geciksem staj için sigorta belgelerim yetişmeyecekti. Uzun dönem staj olayıyla da son senemde tanıştım. Ben kurumsal bir firmada 20 günlük staj yaparken (ki okulum 30 günlük gerektiriyordu) baktım millet aylardır orada. Dedim siz ne ayaksınız kardeş? Uzun dönem stajyerlermiş. Aylardır oralardaymışlar, şirket okulun sigortasına ek olarak sigorta yapmış hatta para veriyormuş. Birkaç ay firmada çalışmak biraz da para almak. Ne de güzel şeyler. Aklınızda bulunsun yani. Okul 30 gün istiyor diye 30.000 gün staj yapmak zorunda değilsiniz. Bol bol yapın eğer imkan olursa.

    Peki uzun dönem stajdan iyisi var mı? Var. Daha uzun dönem staj. Yani yazın değil de kışın haftanın birkaç günü yapılan stajlar da var. O nasıl diyenler mesela "Mercedes PEP Stajı" diye bir aratsın bakalım. Böyle uzun dönem stajlara girenlerin o firmalarda iş bulması çok daha kolay oluyor, bilginize. Orada iş bulmasanız bile size çok sağlam referanslar ve de vizyon kazandırır.

    Daha da iyisi var mı? Sanıyorum ki bireysel uzun dönem stajlar. Yani küçük ve orta ölçekli start-up bandındaki firmalarda yeteneğinizle girdiğiniz stajlar çok güzel. Son senesinde öyle yerlere girip haftada birkaç gün giderek giriş seviye mühendis maaşı alan arkadaşlarım var. Böyle firmaları ise arayıp bulmanız gerekiyor.

    Stajdan beklenti benim gördüğüm kadarıyla 3 noktada özetlenebilir.

    1) İyi bağlantılar
    2) Güzel problemler
    3) Maddi imkanlar (ekipmanlar ve maaş)

    Yani bu konularda size bir katkısı olabilir, onun dışında istediğiniz şeyi evden de öğrenirsiniz zaten. Peki bunu neden söyledim? Çünkü insanlar staja "öğrenme" yeri olarak bakıyor. Gideyim de bana bir şeyler öğretsinler diye. Kusura bakmayın arkadaşlar çok öğretme durumları yok. Hatta bazı kesim var ki "okulda öğrendiklerimiz çok teorik asıl iş hayatında güzel şeyler öğretecekler" gözüyle bakıyor. (öğretmediler)

    1) Okulda öğrendiğiniz şeyler teorik değil, ancak gerçek hayatta direk uygulamalarını görmek zor. Bu teorik olduklarından değil çok basit olduklarından kaynaklı. Yani okuldakini bileceksiniz bir de üstüne bileceksiniz. O yüzden okuldakileri öğrenmeden geçeyim iş hayatında öğretiler diye bir şey yok.

    2) Bir hocamın çok güzel bir sözü vardı, öğrenciyken sorabildiğiniz kadar sorun ama diplomayı aldığınız an sorularınız için danışmanlık ücreti alırım diye. İşte durum biraz da bundan ibaret. Yani iş hayatı daha acımasız bir yer, okuldan hocalardan öğrenmediğiniz şeyleri iş hayatında size öğretecek insan daha az. O yüzdendir ki üstte "güzel problemler" yazdım. Hani şu an oturup öğrenemeyeceğiniz zaten hiçbir şey yok. Ancak bir bilen olmadan öğrenmek okyanusta pusulasız gitmeye benziyor. Çok imkan var çok şey var. O yüzden eğer gittiğiniz yerdeki staj imkanı size güzel bir konu ve problem üzerinde çalışma imkanı sağlıyorsa burada kendinizi çokça geliştirebilirsiniz. Yoksa oturup araştırıp yine çoğu şeyi siz öğreneceksiniz.


    Lab İmkanları

    Birkaç tane elektrik mühendisliği tercih dönemi videosu izleyip geldikten sonra gördüğüm sorulardan biri de bu oldu: Lab imkanları nasıl? Arkadaşlar ilk aşamada şunu söylemek lazım teknik üniversitelerin lab imkanları diğer üniversitelere göre iyi oluyor (yani bize öyle dediler). Ha ama olay tam olarak da böyle olmayabiliyor. Mesela YTÜ'nün Davutpaşa kampüsüne geçene kadar bir yüksek gerilim labı yoktu, İTÜ'nün labına ziyarete gidiliyordu. Kocaeli'nin ise o zamanlar sanıyorum ki derme çatma da olsa bir labı vardı. Şimdi şuraya şunu yazmak istiyorum, lablar var ama lab imkanlarından da çok bir şey beklemeyin. Çünkü labları ben iki kategoriye ayırıyorum: öğrenme labları ve araştırma labları diye. YTÜ'de bulunan labların çoğu öğrenme lablarıydı. Yani ben okuyup bilim insanı olacağım gibi bir durum pek yok. İşte birkaç tane deney veriyorlar onu yapıyoruz. Elbette ki bir şeyler öğrendik, elimizi değdirdik ama çok aşırı beklentiler içinde olmayın. Yaa buranın acayip lab imkanı var falan. Yani eğer bir yere lab imkanı var diyecekseniz araştırma labları olayına bakın. Yoksa her öğrencinin son sene Tesla Bobini yapıp bıraktığı bir yüksek gerilim labından ne beklentiniz olacak. Bizim üniversitede kapıları kilitli içine öğrenci girmesine izin verilmeyen bir sürü lab vardı. Hatta dersleri olduğu halde (yani bu lablar belli derslerde kullanılmak üzere kurulmuş) hocaların dersleri açmaması yüzünden kapısı açılmayan lablar var. Ben bir tanesine birkaç kez girebildim o da projeksiyonlu sınıf yoktu burada bakalım dediler. Hocaya sordum son sistem muhteşem aletlerin olduğu çeşitli firmaların 100 binlerce lira hibe ederek yaptığı bu labları neden öğrenciye açmıyorsunuz diye, "ders notu yok, bir kere açtık öğrenciye rezil olduk" dedi. Hani diyorum ya hocalar memur çok beklentiniz olmasın. Öyle Twitter'de gördüğünüz şeylerle de çok gaza gelmeyin. Yani Twitter'deki veya LinkedIn'deki gibi sevgi yumağı beyaz yakalı zırvaları paylaşmak için açmadım bu konuyu. Yıllarca atama beklenilen bölüme "gelin, milleti dinlemeyin acayip güzel bölüm bu" diyen hocaları da çok gördüm. Ee tabi kendilerine zeki öğrenci arıyorlar. İşte hocalar acayip bilim yapıyor öyle yapıyor böyle yapıyor vs. vs. Twitter söylentileri bunlar. Onları diyen hocalar ne yapıyor biliyor musun? Twitter'de takılıyor. Ben tatlı sözlerle sizi kandırmaya gelmedim. Hayatta çok sıkıntıyla karşılaşacaksınız, asıl olan bu durumu karşı önlemini almanızdır. Lab imkanı diyorum yok mesela. E iyi o zaman öğrenmeyelim demeyin. Açın bakın çalışmak istediğiniz alanda Türkiye'de hangi hocalar çalışıyor? Hangi lablar var. Türkiye'de yok mu? Yurt dışında kimler var? Hop ben oraya hemen bir niyet mektubu ve CV yollayayım, hocayla konuşayım. Stajımı labında yapayım deyin. Emin olun Türkiye'de çok çok kaliteli yerler de var ama biraz araştırma ve bulma gerektiriyor. Ama ben Koç Üniversitesi öğrencisi değilim demeyin, gidin oranın labında yaz stajı yapın. Karamsarız ama çaresiz değil. Neyse lab konusunda çok da bir şey demeyeceğim. Yani baktığınızda bizde yüksek gerilim labı var, Münih Teknik Üniversitesi'nde yüksek gerilim EVİ var, içinde de envai çeşit yüksek gerilimle ilgili lab var.

    Hazırlık okunmalı mı?

    KOÜ ve YTÜ'de hayır okumayın arkadaşım. İngilizceniz sıfır değilse hiçbir şeye yaramaz. Zaten YTÜ'de hazırlık atlama sınavı var ona girin. Geçebiliyorsanız kesin geçin. Çoğu arkadaştan hazırlık okunmalı mı diye sorular alıyorum. KOÜ'de seçmeli olması gerek ama seçmeyin zaten öyleyse de. YTÜ'de ise sınavı var geçersen bilgin zaten yeterlidir okuma arkadaş. Yani bir tercih meselesi değil bana göre. Sanki arkadaşlar size sunulmuş bir fırsat gibi davranıyorsunuz hazırlık bölümüne. Hayır değil. Lise 5 gibi okuyacaksınız üstüne üstlük 1 yılınız gidecek. Ama sosyal olurum diye düşünmeyin. Gidin hesaplayın hazırlık okumak için 1 yılda harcayacağınız parayı sonra alın o parayı yurt dışına çıkın sosyal olun. Ya da gezilere gidin. Türkiye'yi dolaşın. Söyleyin bakalım kaç ilini dolaştınız Türkiye'nin? Öyle sosyal olunur. Hazırlık okuyup 2 tane yeni adam tanıyacağım diyerek olunmaz. Ancak 4 senede mutlaka İngilizceyi ana dil gibi öğrenin.

    İTÜ'de zaten zor çoğunuz mecbur okuyacaksınız. Eğer geçerseniz de İngilizceniz gayet iyidir üstüne düşün bile demeye gerek yok düşmüşsünüz zaten.

    İkinci bir yabancı dil

    Üstte İngilizceden bahsettik adımız gibi bileceğiz dedik. Ancak ya 2. bir dil konusunda ne diyoruz? Eğer ki dile hevesiniz varsa kesinlikle öğrenin. Her zaman bir katkıdır. Ancak ileride çalışmak istediğiniz firmaları da baz alarak bu dili seçin. Misal Mercedes (veya Bosch) firması Almancası iyi olan insanları çok sever. Ya da ileride uzak doğuya gidecekseniz Japonca veya Çince öğrenebilirsiniz. Ya da genel itibariyle Dünya üzerinde çok konuşulan dillerden birini öğrenebilirsiniz. İspanyolca Dünya üzerinde çok konuşulan 2. dildir. 1. si ise Çince olması lazım. İngilizce 3. sırada yer alıyor olabilir.

    Yüksek lisans yaparak yurt dışına çıkmayı hedeflediğiniz ülkenin dili olabilir veya başka bir dil. Eğer vaktiniz varsa yaygın bir zamanda öğrenin. Misal aktivite olarak haftasonları 2 saat Almanca kursuna gidin. Hem yeni arkadaşlar edinirsiniz hem de dil öğrenmiş olursunuz. Bunun dışında üniversitenizin açmış olduğu olanaklardan (YTÜ'de pek yok ancak Sabancı, İTÜ gibi yerlerde daha fazla var) yararlanarak dil öğrenebilirsiniz. İngilizce dil dersi açtıkları gibi diğer dilleri de açıyor olabilirler. Yabancı diller okuluna bakmakta fayda var. Böylelikle yeni öğrenciler de tanımış olursunuz. Dışarıdaki kurslara belki yaşı daha büyük insanlar katılacağından arkadaş olmak zor olabilir. Ancak belki de farklı yaşlardan daha tecrübeli insanlarla tanışmak da sizin için iyi bir tecrübe olabilir.

    Dipnot: Kendim 1. dil olarak İngilizce 2. dil olarak Almanca ve 3. dil olarak Japonca öğrendim. Almancayı uzun zamandır kullanmıyorum unuttum. Japoncayı ise geliştirme seviyesindeyim. İngilizce genel olarak yetiyor fakat CV'de birden fazla yabancı dil görmek, sizin diğer insanlarla tanışmaya açık olduğunuzu gösterir. Yabancı memlekette iş bulma olanağınızı arttırır ki sağlam bir Almanca olmadan Almanya'da çalışmak çok zordur. Çünkü mühendis adama günlük hayat Almancası veya turist Almancası yetmez.

    Dipnot2: Japonca çok kolay bir dildir. Aynı dil ailesinden geldiği için rahatlıkla öğrenebilirsiniz. Örneğin;

    - Japonca da Türkçe gibi fiilleri sona koyan bir dildir. Yani İngilizce gibi özneden sonra yüklemi basıp geçmezler. Düşünce tarzımıza uygundur.
    - Bizim gibi ekleri falan vardır. Misal;
    * Türkiye = Toruko
    * Türkiye'ye = Toruko'e (y kaynaştırma harfi bile yok direk -e hali var adamlarda)
    * Türkiye'de = Toruko'de ( -de hali de var evet)
    * Türkiye'yi = Toruko'o ( -i hali pek olmamış sanırım o hali koymuşlar)

    - İngilizce'de kaç tane zaman vardır? (cevap 12+1 olacak. Past, present, future bunların perfect ve simple/continuous halleri)
    - Türkçe'de kaç zaman vardır (geçmiş gelecek şimdiki zaman ama bunların mişlisi var dilisi var hikaye rivayet karışıyor iş)
    - Japonca'da kaç tane zaman var?

    İşte burada biraz düşünün.

    Tabi ki 2 tane zaman var.

    Geçmiş zaman ve geçmemiş zaman olmak üzere. :) Ne kadar mantıklı değil mi?
    Peki gelecek zamanı nasıl söylüyorlar?

    Türkçeden örnek vereceğim.
    Eve giderim ( geniş zaman)
    Eve yarın giderim ( gelecek zaman oldu aa nasıl oldu zaman ekini de değiştirmedim halbuki. İşte kullandığımız da bir şey aslında ama Japonlar dil olarak yapmışlar)

    - Ayrıca kültür benzeşimi de var saygılı insanlar falan. Bizim gibi bolca çay içiyorlar. Bizde yemekten sonra çay gelir onlarda yemekten önce geliyor.

    - Alfabesi zor değil, alışırsınız.
    - Çince çok zor iken Japonca bizim için çok daha kolaydır. Çince ile karıştırılmaması gerekir.

    Daha bir sürü benzerlikler var ama bu konunun adı "Japonca ile Türkçenin benzerlikleri (bilgilendirme)" değil "Elektrik Mühendisliği (bilgilendirme)" olduğundan dolayı yazmıyorum.


    İkinci ve birinci öğretimler

    Arkadaşlar alttaki yazıyı yazarken 2. öğretim vardı şu an kalkmış. %30 İngilizce var sanırım, bir ara %100 İngilizce de açılacak deniliyordu ama açıldı mı bilemem. Şu an tüm üniversitelerde 2. öğretimler kalktı mı bilmiyorum eğer kalktıysa başlığın bu kısmını okumayınız.


    Arkadaşlar şu an sanırım YTÜ elektrik mühendisliğinde sadece 2. öğretim var o da kalkmadıysa. Ancak onun yerine %100 İngilizce getirmeye çalışıyorlar kalkabilir. Genel anlamda İÖ (ikinci öğretim) ve BÖ (birinci öğretim) den bahsedeyim.

    İÖ okursanız ne olur?

    - Derslere geç gidersiniz genellikle yani dersler genellikle öğlen 1'den sonra başlar üniversiteye göre değişiklik gösterebilir akşam 10'a kadar sürebilir. Genel anlamda 3-10 arası veya 4-10 arası koyuyorlar diye biliyorum. Peki sabah bu dersin aynısı olmuyor mu oluyor. Giremez miyim o derse? Evet büyük ihtimalle girebilirsin. Ancak bazı okullarda yoklama alınıyor bazı derslerde ancak hepsinde alınmaz. Büyük ihtimalle yarısına girersiniz. Yoklama alıyorsa hocaya rica edilir hocam böyle bir durumum var sabah gelsem olur mu gibisinden. Eğer durumu beğenirse kabul edebilir. Beğenmezse de yapacak bir şey yok akşam gelirsiniz. Merak etmeyin o kadar kötü değil. Özellikle uykuyu seviyorsanız süper.

    - Arkadaşlarımla gezmeyi kaçırır mıyım? Evet kaçırırsın. Ancak hafta sonu gez.

    - Aktiviteleri kaçırır mıyım? Evet büyük çoğunluğu kaçar. Ancak aktivite olan günlerde sabahtan derse girmeye çalışabilirsin. Aktiviteler genelde BÖ'ler çoğunlukta olduğundan onlara göre düzenlenir. Bu yüzden akşam saatlerine yani senin dersinin olduğu saatlere konur.

    - Hoca fark eder mi? Genellikle aynı dersi aynı hoca verir, fark etmez.

    - Gece hoca uykulu olur mu veya eksi noktası olur mu? Aslında artı noktası bile olabilir. Sabah aynı şeyi anlatan hoca akşam çok daha iyi anlatır. Hatta daha hızlı anlatır. Belki eksik gördüğü unuttuğu şeyleri de anlatır. Ancak o biraz da hocanın karakterine bağlı akşama evine erken gitmek için dersten de kısabilir. O yüzden karaktersiz hocalardan ders almayın alırsanız da sabahtan girin. Gerçi karaktersizse ona da izin vermez. O yüzden almamaya dikkat. Onu da üst dönemlere soruyoruz tabi ki. Hangi hoca iyidir diye. Ancak soracağınız adamı da iyi seçin. Çok tembel olmasın. Yoksa en bol not veren hocaya yollar sizi. Sizin seçmeniz gereken, iyi öğreten fakat gereksiz takıntıları da olmayan hocalardır. Yani bazı hoca olur bu dersten az kişiyi geçiririm, millet kalsın şanım yürüsün gibi şeyler yapar o hocalardan kaçın. Ancak gereksiz yere de bol not verene de girmeyin. İyi anlatsın bir zahmet.

    - Maddi açıdan nasıl olur? Maddi açıdan tam bir külfettir. Hem dönemlik 800 lira civarı para ödersiniz. (Tabi İngilizce için daha fazla) hem de burs vb. şeylerde geri planda olursunuz. Tamam dönemlik 800 hiçbir şey ancak burs bile vermiyor çoğu yer. Adam diyor ki "Özel üniversiteler ve İÖ'ler başvuramaz" yani seni özel üniversiteye binlerce lira para bayılan öğrenciyle aynı yere koyuyor orası riskli.

    -Diplomada vs. yerde fark gözükür mü? Hayır. Diplomalar tamamen aynı. Ancak öğrenci kimliğinde İÖ diye yazar o da pek fark etmez. Hatta yurda girip çıkarken ben İÖ'yüm dersim yeni bitti deyip daha geç girebildiğimiz zamanlar da olmuştu sanırım.

    -Yurtta arkadaşlarımla uyumsuz olur muyum? Gerçek hayatında uyumsuz biri değilsen olmazsın. Bizim bir arkadaş vardı misal adam BÖ idi ancak biz ona üçüncü öğretim derdik gecenin körüne kadar uyumazdı. Yani demek ki bu işler öğretimle olmuyor. 10'da dersin biter gelir yemeğini yer duşunu alır 12 de yatarsın sabah yine erken kalkarsın. Ya da arkadaşlarınla anlaşırsın ışıkları kapatırsın laptop ışığıyla biraz daha oturursun öyle oluyor. Ancak üniversite burası kimse sütten çıkmış ak kaşık değil öyle akşam saat 00.00'ı gösterdiği zaman ben BÖ'yüm uyuyayım diyen yok öyle :) (Pek yok yani)

    - Başka ne zorlukları olur? Eğer eviniz uzaksa gece özellikle kışın gece eve gitmek zor olabilir. Ancak BÖ'lere de sabahın köründe gelmek zor olduğundan dengelersiniz. Kız başına iseniz gece geç çıkmak zor olabilir. Hırlısı var hırsızı var. Sapığı var her şeyi var. O yüzden gece 10 dersleri için hoca ile konuşun zaten mühendislikte kız sayısı azdır hoca tolere eder sabahtan girersiniz.

    - Onun dışında final sınavlarında avantaja düşebilirsiniz. Çünkü İÖ'ler akşama sınav olur BÖ'ler sabah olur. Eğer hoca aynı soruları soruyorsa sabahtan alabilirsiniz.

    - İÖ ile BÖ'nün notlandırma sistemi farklıdır. Yani üniversitede çan sistemi vardır. Herkes düşük alırsa sen yüksek alırsan yüksek almış olursun. Herkes yüksek sen az yüksek alırsan düşük almış olursun. O yüzden farklı çan ve not hesaplamaları yapılır İÖ ve BÖ için. BÖ'ler daha yüksek puan yaptı zekiler iyi yaparlar gibi düşünmeye gerek yok. Bazı derslerde İÖ'lerin notlarının yüksek çıktığını bile göreceksin çünkü akşam gidiyorlar daha sakin kafa var.

    - Ancak gece insanı mı yoksa sabah insanı mı olduğunuza göre değişir. Belki gece insanıysanız İÖ'de çok rahat edebilirsiniz. Ancak ben hem İÖ hem BÖ olarak gittim okula sabah 9 akşam 10'a kadar okuldaydım. Emin olun hiçbir şey zor değil yapılıyor. Sadece bahane uydurmayın bence.

    - Okulda kantin gibi imkanlar akşama kadar açık kalmayabilir o yüzden hazırlıklı olun.

    - Bu arada bölüm 1. leri hem İÖ hem de BÖ için ayrı ayrı hesaplanır yani İÖ ve BÖ sü olan elektrik müh. bölümü 2 tane bölüm 1. si çıkarır. O yüzden tek rakip İÖ'ler veya BÖ'lerdir ona göre davranabilirsiniz.

    - Akşamları okul sessiz sakin olur kafa dinlersiniz benim gibiyseniz.

    - Eğer maddi açıdan sıkıntı olmayacaksa BÖ yerine İÖ geldi diye çok kasmanıza gerek yok üzülmeyin Dünya'nın sonu değil.

    Peki geçiş mümkün mü?

    Evet böyle bir şey var. Ancak bölümünde (sadece İÖ'ler arasında) en başarılı %10'luk dilime girmen gerekli.
    %10'luk dilime girince şöyle 2 tane seçenek oluyordu;

    1-) 1. öğretime geçiş yapıp (dersleri vs oradan seçip resmi olarak 1. öğretim olma) ancak harcı İÖ harcı ödeme.
    2-) 2. öğretimde kalıp (dersleri oradan seçip) ancak harcı BÖ harcı ödemek. (Şu an harç kaldırıldı ama kalkmadığı zamanki harçtan ödüyorsun)

    Daha ilk seçeneği seçeni görmedim. Büyük ihtimalle ilkini seçince bir daha sıkıntı olmaz hep 1. öğretim olursun ama az para ödemedikten sonra pek de bir işe yarar mı bilmiyorum. Sonuçta diploma vs. aynı yani sadece derse gidiş saatlerin değişecek. Onu da zaten İÖ'ler sabahtan giriyordu derslere imza atma zorunluluğu vs. yoksa öyle çözüyorlardı. Tabi üniversitesine göre değişir. O seçeceğin üniversitelerde farklılık olabilir. O yüzden gideceğin üniversitenin öğrenci işlerini de bir telefonla çaldırmakta fayda olabilir.

    Bir de not düşeyim 2. seçenek otomatiktir herhangi bir dilekçe veya başvuru yapmazsan 2. seçenekten sayılırsın ve az para ödersin. Sıralamalar dönemlik veya yıllık olarak hesaplanabilir. İlk sene sağlam bir ortalama yapayım sonra salarım gibi düşünme her dönem yapman gerekli. Onun dışında hiçbir dersten kalmamak, belli baraj derslerde de belli notların altına düşmemek gibi şartlar olabilir. Misal ortalaman 3.5 bile olsa eğer 1 tane dersten kaldıysan, senin girme şansın olmayabilir.

    Yıldız üzerinden konuşursak;

    AGNO = Genel ortalama
    ANO = O zamana kadar alman gereken derslerdeki ortalama.

    Misal 1. sınıfım 10 tane ders aldım ancak 2 tanesi 2. sınıf dersi idi ben fazlalıktan aldım.

    AGNO = 10 dersin ortalaması
    ANO = alman gereken 8 dersin ortalaması.

    Eğer 8 dersten 1 tanesini almadın diyelim alman gerekiyordu almadın onun yerine üstten bir ders aldın. Yani yine 10 ders aldın ama 3 tane üstten 7 tane normal.

    AGNO = 10 dersin ortalaması
    ANO = Dönem derslerinin hepsini almadığın için hesaplanmaz.

    Bu durumda %10'a giremezsin. Çünkü %10 sıralamaları YTÜ'de ANO üzerinden hesaplanıyor.

    Hazır yazmışken bir de YANO var. O yarıyıl aldığın derslerin ortalaması da YANO oluyor. Sadece o dönem ALDIĞIN dersleri (alman gereken değil aldığın). Yani misal 3. sınıfsın toplamda 40 ders aldın fakat o dönem 5 ders aldın. İşte o dönem derslerinin ortalaması YANO oluyor.

    Eğer peki %10'a bir dersten kalıp giremezsen fakat bir sonraki sene o dersi tamamlarsan ne olur? ANO hesaplanır ve %10'a girme şansın olur. (Tabi notun da yüksekse)

    Genelde 3 üstü insanlar %10'a giriyor Yıldız açısından konuşunca yani zor bir şey değil. AA almayı hedefleyin BB alın yine %10'dasınız.

    Elektrik Mühendisliği erkek bölümü mü?

    Evet erkeklerin yoğunlukta olduğu bir bölümdür (kusura bakmayın önceki sürümde erkek mesleği yazmışım ama kastettiğim o değildi, onu düzelttim. Yani böyle çağ dışı konuşmayalım değil mi ). Mühendisliğe girdiğinde göreceksin ki 130 erkekte 3-4 tane kız var. Oran bu yani. Ancak okuyan kız arkadaşlardan herhangi bir olumsuz yorum duymadım. Hatta kızlar az olduğu için üstte tutuluyor gibi bir olay da var bence. Hatta erkeklerden sürekli ilgi görebilirsin hep yardımına koşarlar tabi sevgilin yoksa :)) (varsa da koşuyorlar, belki ileride ayrılırsın belli olmaz)

    O değil de işlerin %80'i tesis alanındadır demiştik. Buradaki işlerin de bir çoğu şantiye gerektirir. Şantiyede tırnağım kırıldı diyen kız da duydum ama kızına göre değişir. Eğer kendine bakan makyaj yapan oje süren bir kızsan şantiye işlerini pek tercih etme (toz toprak oluyor). Şantiye işi biraz daha kaba bir iştir. Ancak bazı kızlar var erkek gibi kız diyoruz. Patır patır koşturuyor şantiyede. Bir de kız olmanın avantajını kullanarak ortamı iyi idare ediyor. Hani kız olmak deyince yanlış anlaşılmasın şöyle ki bir erkek deyince ustabaşı hık mık edebiliyor (özellikle yeni mühendisleri çok eziyorlar) ama kız deyince daha kibar davranıyorlar pek bir şey demiyorlar (arkasından konuştular). Hiçbir şey yapmasan bile bunun avantajını görebilirsin. Gören ve hızlı bir şekilde mesleğinde yükselen birkaç arkadaşım var.

    Ancak üzülme masabaşı işler de var. Güç elektroniği, kontrol, makine tasarımı, Ar-Ge mühendisliklerinin çoğu masa başı ve bilgisayar içerir. Bu da işlerin az bir kısmına tekabül ediyor. Oturup bilgisayar başında devre tasarımı ile uğraşırım falan dersen çok güzel iş yapabilirsin. Eğer gerçekten isteyerek seçip bölümü sağlam okursan bir de dediğim gibi tesis işlerinin "kaba" kısımlarından uzak durursan emin ol erkeklerden kat kat daha iyi yaparsın. Ancak tesis işine bir kızın girmesini istemem şartları çok çetin oluyor (ben kendim de girmiyorum ha yanlış anlaşılma olmasın). Ha kızlara daha iyi davranıyorlar da. Yine de ar-ge kısımlarına, kalite kontrol kısımlarına, satış mühendisliği dediğimiz müşteri ile görüşen alım-satım yapan mühendislik kısımlarına yönelmek de mümkün. Elektriği seviyorsan kız-erkek mesleği diye ayırma! (sevmiyorsan da ayırma) Sonuçta ustabaşı ile birlikte kablo döşemiyorsun. Projelendirme olayını yapıyorsun. Tek sıkıntı şantiyenin koşulları ağırdır bir de erkekler içinde yaşamaktan rahatsız olmaman lazım. Dediğim gibi kız arkadaşlardan hiç bu şekilde bir eleştiri duymadım. Keşke seçmeseydim erkek mesleği imiş diyen yok. Ancak öylesine seçmiş arkadaşlar diyor bazen ya keşke seçmeseydim elektrikten anlamıyorum diye. O da onların suçu sevmedikleri mesleği seçmişler, kız olmakla alakası yok.

    Arkadaşlar 2020 itibariyle buraya biraz daha ek yapayım. Lütfen kızlar bu mesleği seçin. Her meslekte olduğu gibi zor yanları da kolay yanları da var. Şantiye şantiye deyip durmuşum üstte ama "o kadar da" şantiye değil. Şahsen benim de canım tatlı ben de gitmiyorum oralara. Staj yaparken 1 gün gittim ertesi gün rüzgar yemişim hasta oldum, o gün bugündür gitmedim. Yani tabi trafolar vs. gezdim ama şu an masa başındayım. Ancak şunu söylemek lazım bu işlere ilgili olmak biraz el kirletmek gerekiyor.

    El kirletmek derken tam aklımdaki şöyle bir şey:


    Onun dışında bir de mühendislik mesleğine bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor. Elektrik Mühendisliği gibi bir meslek sanki son ütücü gibi yansıtılmamalı. Burada küçümseme anlamıyla söylemiyorum, görev tanımı belli işte tam olarak şunu yapacaksın gibi değil. Yani elektrik mühendisliği derya deniz bir konu. Bugün elektrikli araçlardan, üretim santrallerine yok efendim trenlerin sinyalizasyonundan kablosuz enerjiye varıncaya kadar uçsuz bucaksız bir seçenekler sürüsü. Bu seçeneklerin her birinin içinde de bir sürü görev tanımı var. Elektrikli araç çalışacağım dersin, bunun motor sürücüsünü tasarlayan var, motorunu tasarlayan var, ECU dediğimiz kontrol ünitesiyle uğraşanı var, devresini tasarlayanı var. Var da var. Bunlar içinde masa başından, fabrikada gezenine yok efendim şantiyelerin başında duranından müşterilerle (ve alım-satım ile) ilgilenine bir sürü yapılabilecek kısım var. Yani her alan kendi içinde alt alanları onlar da o alt alana katkı sağlayabileceğiniz farklı pozisyonları içeriyor. O yüzden sen şu mesleği yapamazsın, okuyamazsın gibi kalıplardan vazgeçmemiz gerekiyor. Mühendislikler zaten birbirine çok benzer şeyler. Bakınız elektrik mühendisliğinde yazılım minimum oranda olduğu halde (EEM, bilgisayar ve kontrole kıyasla) ben şu an günümün tamamını yazılımla uğraşarak geçiriyorum. Mühendislik formasyonunu ve temel bilgiyi aldıktan sonra farklı alanlara yönelmek de bir olasılık. O yüzden basmakalıp düşüncelerle bakmayalım. Bu tip düşünceler yüzünden zaten 3-5 kız geliyor bölüme.

    Kusura bakmayın fazlasıyla boş beleş konuştum bu kısımda ama madem öyle, o meşhur Clarke-Park dönüşümlerindeki Clarke'ın bir kadın hatta ve hatta ilk kadın elektrik mühendisi olduğunu söyleyerek bitireyim. Hatta ilk kadın elektrik mühendisi de demek mümkün.
    en.wikipedia.org
    Edith Clarke - Wikipedia
    https://en.wikipedia.org/wiki/Edith_Clarke



    İzlenmesi /bilinmesi gerekenler

    Arkadaşlar TESLA belgeseli izlemeden kesinlikle bölümün kapısından İÇERİ GİRMİYORUZ. Elektrik mühendisliği bölümünün babası TESLA'dır. Elektrik Mühendisliği'nin tanımı tamamen TESLA'nın yaptıklarıdır.Ne 1 kuruş eksiği ne 1 kuruş fazlası. Hemen bağlantı veriyoruz (bağlantı sıkıntıya girmiş güncelledim, tekrar girerse "Nikola Tesla History Channel Belgeseli" yazıp bulunuz)

    dailymotion
    Tesla Belgeseli - History Channel Video Tek parça - Dailymotion Video
    https://www.dailymotion.com/video/x5bytr8


    Bunun dışında Aykırı Yayınlarının Zamanın Ötesindeki Deha diye kitabı var Tesla hakkında o da iyidir. Samantha Hunt'un Tesla'nın Kutusu diye kitabı var onu pek beğenmedim.

    Hatta bu belgeseli de izleyin farklı bir açıdan anlatıyor. Birazcık daha fazla şey gösterir hem. İlk belgeselde tam oturmayan şeyler de oturur. (Aşağıdaki belgesel de ileride silinirse diye: Yıldırımların Efendisi Nikola Tesla)

    https://www.google.com/sorry/index?continue=https://www.youtube.com/watch%3Fv%3DxoCiy2hTEnw&q=EgQuLZpEGN6XqvkFIhkA8aeDS-bhLVSaXbMhLGTZxQeS59Y1djF3MgFy


    Bunu da izleyelim hoşuma gitti bu video da; (Aşağıdaki de "Türk Hamamlarında Suyun Kaldırma Kuvveti Neden Yok? - Emin Çapa" imiş)
    https://www.google.com/sorry/index?continue=https://www.youtube.com/watch%3Fv%3D__yTofXY-Kg&q=EgQuLZpEGN6XqvkFIhkA8aeDS8xO9E2e-kPULqw3P39yyBcuhjlSMgFy


    2021 güncellemesi: Bir de elektronik haberleşmeci arkadaşlar için onların alanındaki Tesla'yı yazayım: Claude Elwood Shannon. İsterseniz Google'da "the most important master thesis" diye aratın bakalım :)

    Sizden Gelen Sorular

    Soru: Elektriğe ilgiliyim ancak pek de bilgili değilim. Yine de seçmeli miyim?

    Cevap: Tabi ki! Önemli olan bilgi değil zaten ilgi. Çünkü bilgiyi zaten üniversitede alacaksın (yani verecekler demiyorum bak sen alacaksın). Şöyle ki ben lisede elektrik devrelerini çözemezdim, harflendir öyle çöz derlerdi, harflendirirdim yine de çözemezdim. Ancak tercih listemde 4 tercih yazdım: İTÜ, YTÜ, YTÜ (İÖ) ve KOÜ yani 4 tane elektrik mühendisliği bölümü. Elektrik mühendisliğine geldim ve okulu başarıyla bitirdim (yani bitirdiğime inanıyorum). Okulda 2. yılın başlarında kafamda bir şimşek çaktı, haa dedim devreler de bu kadar basitmiş. İşte öyle oluyor. Ben elektrik mühendisi olduysam siz de olursunuz.

    Soru: Elektriğe ilgiliyim ama bir yandan da yazılım veya başka bir alanda da tecrübem ve ilgim var? Elektrik Mühendisliği seçmek doğru olur mu?

    Cevap: Neden olmasın? Yazılım özelinde konuşursak artık yazılıma ilgili olmak değil ilgili olmamak daha az rastlanır bir durum. Ben de lisedeyken yazılım işine kendi sitemi yaparak girmiştim. O zamanlar forum siteleri revaçtaydı, bir sürü forum sitesi yaptım, PHP dilini öğrendim vs vs. Bilgisayar mühendisliği de seçebilirdim ama elektrik seçtim. Pişman mıyım? Değilim. Fakat şunu da belirtmem lazım, elektrik değil de EEM veya EHM gibi mühendislikler daha çok yazılım barındırıyor.

    Onun dışında yazılımdan zaten kaçış yok. İlk olarak derdinizi anlatabilecek kadar programlama dili bilmek durumundasınız. Genellikle bunun adı "bilimsel programlama" oluyor. Şöyle ki lisede elle çözdüğünüz elektrik devreleri bir süre sonra elle çözülmeyecek boyuta eriştiğinde mecbur olarak bu devreleri çözecek kodları, sistemleri kontrol edecek kodları yazmak durumundasınız. Burada normal yazılımcılığa kıyasla matematik bilgisi daha öne çıkıyor. Çünkü denklemleri çözmek için program yazıyoruz. 10 düşünüp bir yazıyoruz. Kodlarımız genelde çok karmaşık olmuyor sadece bir sürü matematiksel ifade içeriyor.

    Ha ama sadece bilimsel programlamaya da kısıtlı değiliz. Programlamanın tüm paradigmalarını kullanabilecek şekilde kod yazmaya uygun çalışma alanlarımız var. Yani gömülü sistem yazılımıyla uğraşıp, C, C++, Rust ve hatta Python ile uğraşıp karmaşık kodlar yazabilirsiniz. Nesne tabanlı programlama kullanabilirsiniz. Bu cihazlar için kullanıcı arayüzü yazmak için C# gibi dilleri kullanabilirsiniz.

    Ya da işin kontrol kısmına kayarak mantıksal programlama gibi paradigmalara elinizi sürmek mümkün. Hatta daha ileri gidip VHDL, Verilog gibi donanım tanımlama dillerini öğrenip daha da dijital işlere girme olasılığınız var.

    Onun dışında alanlar artık disiplinler arası bir hal almakta. Yani yazılım bilen elektrik mühendisi olmanın avantajını veya 2 farklı alan bilgisini birleştirmenin avantajını kullanabilirsiniz. Ben bu rota üzerinden gidiyorum diyebilirim. Yani şu aralar akıllı şebekeler ve batarya kullanımı optimizasyonu hakkında günümüzün modası olan "yapay zeka" algoritmalarını bile kullanabiliyorum. Yazılımsa yazılım yani.

    Ancak maalesef bu yazılım kısmı elektrik mühendisliğinde doğal olarak gelen bir şey değil. Çünkü elektrik mühendisliği güç üzerine odaklanan bir mühendislik. Hocalar da çağa hızlı ayak uyduramadığı için yazılım tarafı biraz gölgede kalıyor. Ancak kendiniz ipleri elinize alarak yazılım alanında da ilerleyebilir elektrik alanında da bu bilginizi kullanabilirsiniz. Yapılamaz diye bir şey yok ben yapıyorum.

    Hakeza diğer tür bilgileri de kullanmak mümkün. Ayrıca ÇAP gibi imkanları düşünebilirsiniz. Bizim bir arkadaş elektrik mühendisliği üzerine bilgisayar ile çap yaptı. Şu an yurt dışında biyomedikal üzerine çalışıyor. Olmaz değil oluyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Spyxxx -- 4 Ağustos 2021; 1:26:31 >







  • Hocam öncelikle eline koluna sağlık. Yazını baştan aşağı zevkle okudum, hiç bitmesin dedim. Ne mühendisliği okursak okuyalım bu yazının herkes tarafından özellikle de tercih dönemindeki ark.lar tarafından değerlendirilmesi gerekir.

    Bir iki kelam da ben edeyim istedim:

    2009 dan beri üniversite-tercih işlerinin içindeyim.

    Ben elektrikle doğup büyüdüm. 7 yaşında dirençleri, transistörleri, kondansatörleri tanıdım. 8-9 yaşlarında lehim yapmak en büyük zevklerimdendi, havyanın çıkardığı kokuya bayılırdım. Tahtanın üzerine lambanın yanında potansiyometreler ve motorlar da eklerdim. 10 yaşındayken atari adaptörümü kendim tamir edebilirdim. Çünkü babam tv tamircisiydi, onun amcası da tamirciydi. Babam araba teyiplerini, radyo-tv leri tamir ederken oturup izlerdim. Üniv. çağına geldiğimde tek hedefim elektrik-elektronik olmadı bilgisayar müh okumaktı. Fakat bir hata yaptım. Türkiye de elektrik ve bilgisayarın iş alanı kısıtlı diye dersane yönlendirmesiyle 2 yıllık sağlık bölümüne gittim. Hastaneden nefret ettim ama bitirmek zorunda kaldım. Şuanda okuduğum myo ile ilgili hiç bir iş yapmıyorum hatta bu işin memuriyetini bile teptim tam 3 kere. Ben mühendis olacağım dedim. Ama maalesef 2. bir hata daha yaptım ve bu tamamen kendi hatamdı. Gittim evime yakın yerde ve iyi bir ünide diye Harita müh seçtim, yine yanıldım . çünkü ben elektrikle ilgilenmeliydim. Benden maarangoz da olmaz inşaatçı da haritacı da. İnşaat alanında TR de iş çok diye aklımı bulandırdım. Harika bir ilgi alanım varken yıllarıma yazık ettim. Şimdi Harita 3 teyim. Yaş 24 oldu. Elektriğe geri dönüşüm nerdeyse imkansız.

    İşte bu nedenle tercihlerinizi parayı düşünerek değil, sevdiğiniz işi, ilgi alanınız olan işi düşünerek yapın. En önemlisi de kimseden etkilenmeyin. Hata yapsanızda bu hatayı iki kere asla ama asla yapmayın.

    @Spyxxx
    Çok çok iyi bir yazı olmuş, eğer EEB fakültesinden herhangi bir bölüm tercih etmek istiyorsanız, hele hele bu bölüm Elektrikse kesinlikle baştan aşağı ayrıntı atlamadan okuyun. Herhangi bir mühendis adayı bile okuyabilir. Okurken de Türkiye'nin acı gerçeklerini, bazen de öğrencilik hayatımda kendi yaptığım hataları, eksikleri gördüm. Teşekkürler.
  • bu kadar güzel anlatılabilirdi herhalde :) hocam üniversiteliler için de bir yazınız var mı?
    not : eem 2. sınıfım
  • quote:

    Orijinalden alıntı: airstream

    bu kadar güzel anlatılabilirdi herhalde :) hocam üniversiteliler için de bir yazınız var mı?
    not : eem 2. sınıfım

    Vallahi şu an yok ancak merak ettiğin bir şey varsa sorabilirsin yardımcı olmaya çalışırım. Bu konuyu da gelen sorular dahilinde güncellemeyi düşünüyorum. Teşekkür ederim :)
  • Merhaba Arkadaşlar,Ben Meslek Lisesi 12.Sınıf öğrencisiyim.Bu sene mezun oldum.LYS' de MF-4 176 aldım ve Y-MF 4 puanlarım malum hesaplanmadı.Y-YGS 1 Ek puanlı başarı sıram ise 17700 Girne Üniversitesi Gemi Makinaları ve İşletme Mühendisliği (Tam Burslu),Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Deniz Ulaştırma ve İşletme Mühendisliği felan tutuyor ancak benim gönlümde kendi alanım olan Elektrik-Elektronik Mühendisliği var.Sizce bunları seçip gideyimmi yoksa yatılı okul felan daha sıkı çalışıp hedefime mi ulaşmalıyım?
  • Elinize sağlık çok yararlı bir yazı olmuş.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: SeqRenT

    Merhaba Arkadaşlar,Ben Meslek Lisesi 12.Sınıf öğrencisiyim.Bu sene mezun oldum.LYS' de MF-4 176 aldım ve Y-MF 4 puanlarım malum hesaplanmadı.Y-YGS 1 Ek puanlı başarı sıram ise 17700 Girne Üniversitesi Gemi Makinaları ve İşletme Mühendisliği (Tam Burslu),Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Deniz Ulaştırma ve İşletme Mühendisliği felan tutuyor ancak benim gönlümde kendi alanım olan Elektrik-Elektronik Mühendisliği var.Sizce bunları seçip gideyimmi yoksa yatılı okul felan daha sıkı çalışıp hedefime mi ulaşmalıyım?

    Dostum merhaba, eğer aklına yatmadı ise ve özellikle disiplinli sıkı çalışabileceksen bir daha hazırlanmanı tavsiye ederim. Ancak disiplinli çalışmayı başaramayacaksan hiç girişme. Hani benden olmaz diye düşünme. Bizim bir arkadaş barajı geçememişti ilk girişinde 2. girişinde İstanbul Hukuk kazandı. Oluyor yani ancak işin anahtarı sağlam çalışma ve heyecan yapmama. En iyi bile olsan heyecan yaptığın an sınavda kaybedersin. Kendine güveniyorsan kesinlikle hazırlan.




  • Çok çok iyi bir yazı olmuş, eğer EEB fakültesinden herhangi bir bölüm tercih etmek istiyorsanız, hele hele bu bölüm Elektrikse kesinlikle baştan aşağı ayrıntı atlamadan okuyun. Herhangi bir mühendis adayı bile okuyabilir. Okurken de Türkiye'nin acı gerçeklerini, bazen de öğrencilik hayatımda kendi yaptığım hataları, eksikleri gördüm. Teşekkürler.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi barman -- 4 Temmuz 2015; 12:54:42 >
  • Yukarı herkes faydalanmalı bu konudan

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

  • < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Eyvallah cok iyi anlatmissin favlara ekliyom sonra bi daha okurum

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Eline sağlık.Emeğe saygı. Ama elektrikçi değilim :))
  • İlk 2 sene ortak mühenslikler alinmali demişsiniz sabancı üniversitesinde sistem o şekilde 1. Sınıfta ortak 2. Sınıfta yavaş yavaş bölümüne göre dersler almaya başliyorsun

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • mesajim bulunsun

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • güzel olmuş elinize sağlık,ingilizce yanında çok iyi sayılcak düzeyde almanca bilmenin en gibi yararları olabilir ?
  • Çok güzel bir yazı çok teşekkür ederim. Ben de elektrik elektronik mühendisliği düşünüyorum. Ve size ikinci öğretim ile ilgili birkaç sorum olacaktı. Öncelikle şu %10luk dilime girince ilk öğretime geçme olayı doğru mudur? Ve diyelim ki geçtik 2.sınıfta ortalamamız aynı şekilde birinci öğretimle birlikte aldıklarımızla mı hesaplanacak? (Biraz saçma bi soru oldu gibi bu soru ama ayrı hesaplanıyor denince kafam karıştı. ) Ve diyelim ki geçtik, bu mezuniyetteki sıralama olayı birinci öğretimdekilere göre mi olacak? Yani tamamiyle artık birinci öğretim mi olucaz? Ve sizce böyle bir durum mümkün mü elimizde midir yoksa zor mudur çok?

    Gitmeyi düşündüğüm okul Eskişehir Osmangazi İng, İzmir Katip Çelebi İng ile arasında kaldım ve Katip Çelebinin henüz çok yeni bir okul olmasından dolayı (2010 kuruluşu) endişelendim ve Eskişehir'i tercih etmeyi düşünüyorum ailemin İzmir'de olmasına rağmen.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Potenciest -- 5 Temmuz 2015; 1:55:19 >




  • ben ilerde yurtdışında da çalışmayı düşünüyorum ama iş nasıl buluyorsunuz gerçekten bi fikrim yok. yüksek lisansı yurt dışında mı yapmak gerek?
    bir de biraz ortaçağ sorusu gibi olucak ama ailem elektrik mühendisliği daha çok erkek işi diye baskı yapıyor yazmamam konusunda siz ne düşünüyorsunuz?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi evedder -- 5 Temmuz 2015; 2:11:21 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: barman

    Çok çok iyi bir yazı olmuş, eğer EEB fakültesinden herhangi bir bölüm tercih etmek istiyorsanız, hele hele bu bölüm Elektrikse kesinlikle baştan aşağı ayrıntı atlamadan okuyun. Herhangi bir mühendis adayı bile okuyabilir. Okurken de Türkiye'nin acı gerçeklerini, bazen de öğrencilik hayatımda kendi yaptığım hataları, eksikleri gördüm. Teşekkürler.



    Kendi hatalarınız nelerdir hocam ? Biraz paylaşır mısın, ona göre bende dikkat edeyim.
  • Peki elektronik muhendisligi nasildir hocam cok buyuk fark var mi? Veya is olanaklari cok mu az ? Bilen varsa bilgilendirebilir mi?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hocam öncelikle bilgilendirme için teşekkürler emeğinize sağlık.Sıralamam 28k geldi ve ytü elektrik çok cazib görünüyor bu sıralamaya oraya git dermisiniz yoksa önerebileceğiniz başka üni\bölüm varmı?
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.