Şimdi Ara

gıdaların ambalajları

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
22
Cevap
0
Favori
938
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  •  gıdaların ambalajları


    evet arkadaşlar ,dün akşam buzdolabını karıştırırken (canım bişi çekti durumu)
    meyveliklerin arkasında sanırım 1 ay önceden kalmış bir muz buldum..
    sapsarı olan kabuk oldukça sararmış..üzerinde siyah lekeler oluşmuş..kesinlikle ilk aldığım günki gibi değil..
    ama kabuğu soyduğumda muz yine muz..yine aynı lezzette yine damağımda aynı etkiyi yapıyor..
    e biraz tefekkür tabi..orijinal ambalajlı gıdalar..portakal kabuğu,yada üzümün ince dış kaplaması,içine şekerli su doldurulmuş torbacıklar..ambalajı ile beraber yenilenler,ambalajı çıkarılıp yenilenler....
    forum bana daha farklı açılımlar sunar diye umut ediyorum..

     gıdaların ambalajları







  • iştah açıcı, can cekici, ağız sulandırıcı bir konu...
  • o kadar mı ? yani iştah açıcı olması yada görünüşlerindeki cazibedarlığından mı bahsetmek istedin?
    elbiseleri ne kadar güzel insanın iştahını açıyor..gözle istek oluşturması yalnızca bir duyu organım,bunun daha koku,tat,dokunma durumları var mı demek istediğin?


  • şekerli su torbacıkları...
  • Üstteki resmi görünce öylesine ağzım sulandı ki hissettiğim ilk duyguları yazmak istedim

    Görüntüleri (ki buradan kokuları tatları hissedilmiyor ancak tecrübeyle biliniyor) gözü okşuyor o ayrı konu da, benim en çok düşündüğüm şey, hangi mevsimde ne tür gıdalara ihtiyacımız varsa doğada doğal olarak (sera olmayan) gıdalar da onlar.
    Yaz mevsiminde suya daha çok ihtiyacımız varken karpuz, şeftali gibi sulu gıdalar (yine ağzım sulandı)...
    ben devam edemeyeceğim. buz dolabının önüne konuşlanacağım şimdi.
  • şu ambalajlara bakarmısınız!!

     gıdaların ambalajları
  • Oluşan ilk canlının lipid zarı ile beraber tüm canlılar burada "abmalaj" olarak nitelendirilen koruyucu yapılara sahip olagelmiştir. Hücrelerin ve organların zarları, eklembacaklıların kabukları ve omurgalıların derileri vardır. Bu koruyucu yapılar hem canlıyı dış etkenlerden korur hem de canlıyı bir arada tutarak vücut bütünlüğünün sağlanmasına yardımcı olurlar.
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Herşey bir yana, incirin kabuğunu soyup yiyenlerin o meyveye haksızlık ettiğini düşünmüşümdür hep. Elma ve armut da aynı şekilde tabii...!!!
  • quote:

    Orjinalden alıntı: redstorm

    incirin kabuğunu soyup yiyenler


    incir ağacına çıkıp yarılmış olgun incirleri bütün bütün yutarken bir tanesini içerisindeki eşek arısı ile yutarak midesinden sokulan, dolayısıyla hastanelik olan adam biliyorum
  • quote:

    Orjinalden alıntı: C4

    quote:

    Orjinalden alıntı: redstorm

    incirin kabuğunu soyup yiyenler


    incir ağacına çıkıp yarılmış olgun incirleri bütün bütün yutarken bir tanesini içerisindeki eşek arısı ile yutarak midesinden sokulan, dolayısıyla hastanelik olan adam biliyorum


    Buradan alınacak ders; demek ki bundan böyle inciri elma gibi değil de ortasından bölerek ve içine bakarak yiyeceğiz...




  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Oluşan ilk canlının lipid zarı ile beraber tüm canlılar burada "abmalaj" olarak nitelendirilen koruyucu yapılara sahip olagelmiştir. Hücrelerin ve organların zarları, eklembacaklıların kabukları ve omurgalıların derileri vardır. Bu koruyucu yapılar hem canlıyı dış etkenlerden korur hem de canlıyı bir arada tutarak vücut bütünlüğünün sağlanmasına yardımcı olurlar.


    Bir meyve hangi tür canlı sınıfına giriyor? Meyveler teknik anlamda nedir? Bir tür canlı mı? Fonksiyonu nedir meyvelerin? Yani insanlar tarafından tükeltildikleri malum ancak doğaya bilimsel açıdan yani oldukça objektif bir yaklaşım sergilediğimizde meyvelerin görevleri nelerdir doğada? Gereksiz bir tür mü? Ya da gerekli mi? Orijinal olarak düşünüldüğünde, insan midesine göre tasarlanmamış oldukları düşünüldüğünde tüm meyvelerin doğadaki asıl işlevi nedir?

    Ya da ben çok uçuk mu düşünüyorum?




  • quote:

    Orjinalden alıntı: trackfind500

    quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Oluşan ilk canlının lipid zarı ile beraber tüm canlılar burada "abmalaj" olarak nitelendirilen koruyucu yapılara sahip olagelmiştir. Hücrelerin ve organların zarları, eklembacaklıların kabukları ve omurgalıların derileri vardır. Bu koruyucu yapılar hem canlıyı dış etkenlerden korur hem de canlıyı bir arada tutarak vücut bütünlüğünün sağlanmasına yardımcı olurlar.


    Bir meyve hangi tür canlı sınıfına giriyor? Meyveler teknik anlamda nedir? Bir tür canlı mı? Fonksiyonu nedir meyvelerin? Yani insanlar tarafından tükeltildikleri malum ancak doğaya bilimsel açıdan yani oldukça objektif bir yaklaşım sergilediğimizde meyvelerin görevleri nelerdir doğada? Gereksiz bir tür mü? Ya da gerekli mi? Orijinal olarak düşünüldüğünde, insan midesine göre tasarlanmamış oldukları düşünüldüğünde tüm meyvelerin doğadaki asıl işlevi nedir?

    Ya da ben çok uçuk mu düşünüyorum?


    Meyveler bitkilerin tohumlarıdır. Görevi üremeyi sağlamak.(...diye biliyorum)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi redstorm -- 20 Nisan 2006; 19:29:36 >




  • Ben de şöyle biliyorum. Meyve diye bir bitki türü yok, bazı bitki türlerinde "meyve" denilen yapılar var. Tohum (çekirdek) toprağa düştüğünde tohumun etrafında bir miktar ek besin, tohumun yeni hayatına başlarken gerekli olan enerjiyi sağlamasına yardımcı oluyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kaotika -- 20 Nisan 2006; 19:42:24 >
  • hımm ne demek istediğini anladım.muzun kabuğu mikroorganizmalara karşı dayanıklıdır.bunun sebebi dış yüzeyinin sert olması bu yüzden muzun tadı hala aynı olabilir.
  • evrim bitti zerzavata vermiş forum kendini..

    çileğin kabuğu var mı?..
  • Buzdolabı ii çalışıyor galiba...
    quote:

    Orjinalden alıntı: driver

     gıdaların ambalajları


    evet arkadaşlar ,dün akşam buzdolabını karıştırırken (canım bişi çekti durumu)
    meyveliklerin arkasında sanırım 1 ay önceden kalmış bir muz buldum..
    sapsarı olan kabuk oldukça sararmış..üzerinde siyah lekeler oluşmuş..kesinlikle ilk aldığım günki gibi değil..
    ama kabuğu soyduğumda muz yine muz..yine aynı lezzette yine damağımda aynı etkiyi yapıyor..
    e biraz tefekkür tabi..orijinal ambalajlı gıdalar..portakal kabuğu,yada üzümün ince dış kaplaması,içine şekerli su doldurulmuş torbacıklar..ambalajı ile beraber yenilenler,ambalajı çıkarılıp yenilenler....
    forum bana daha farklı açılımlar sunar diye umut ediyorum..

     gıdaların ambalajları







  • evet bu ambalajlı vitamin depoları,çekirdekken toprakta ihtiyacı olan ne varsa ihtiyacı kadar alıp,bu defada yerçekimine meydan okuyupup yukarı doğru büyüme gerçekleştiriyor..
    hakkaten nedir?yerçekimi bu bitkileri etkilemiyormu? çekirdek açılıyor ve filiz yukarı doğru büyüyor..
  • Ya merak ettim de buzdolabını kim keşfetmiş? Bilen var mı acaba?
  • buldum yerçekimi olayını..



    Bir tohum toprağa düşer, müsait çevre şartlarını bulunca kabarır, koruyucu kabuğunu yırtar ve dönmeden havaya doğru bir filiz bir de kök çıkarır. Aniden, kök aşağı doğru dönüp toprağın içinde yol alırken, filiz yukarı kıvrılır ve gök yüzüne doğru yükselir.

    Bitkilerde, GRAVİTROPİZM denilen bu esrarengiz yer çekimini hissetme ve ona göre davranma kabiliyeti,
    Kökler toprağın içindeki besin maddelerini ve suyu emerek yapraklara ve uç kusımlara ulaştırırlar
    uzun süreden beri botanikcileri büyüleyen bir mevzu olmuştur. Ne varki, şimdiye kadar kimse, bitkilerin istikametlerini nasıl tayin ettiğini açıklayamamışdır. 19. yüzyılda bir araştırmacı, bitkilerin kök ve filizlerinin etrafını ince çubuklarla sarmayı denedi. Sonra onların, hücrelerin büyüme hızlarındaki farklılıklara delalet eden zarif bir kıvrım meydana getirdiğini gördü. Daha sonra filizdeki alt kısım hücrelerinin üsttekilerden daha hızlı büyüdüğünü müşahede etti. Fakat köklerde üst kısım hücrelerinde büyüme daha hızlı oluyordu.

    Bitkilerdeki bu kavislenmelerin sebebi, tatbikatta yanlış bir yol takip edilmiş olduğundan gözden kaçtı. Köklerin, toprakta İlerleme esnasındaki zedelenmelerini Önleyen hususi kapsulleri (kaliptra) çıkarıldığı zaman şaşkına döndükleri görüldü. Bu sert "şapka"ların içinde yönü tayin edici bir beyin mi vardı? Ve, kapsülü olmayan filizler çevre şartlarına nasıl uyuyorlardı?..

    1920'lerde bitki büyümesini düzenleyen bir hormon olan AUXİN'in keşfi ile bu sır çözülmüş gibi göründü. Auxin, konsantrasyonunun çok düşük olduğu yerler dışında, filizlerdeki büyümeyi başlatan fakat köklerdeki büyümeyi durduran, mitotik (çoğaltıcı) yapıya sahip bir hormondur. Herhangi bir şekilde yerçekimi, hormonun aşağı doğru hareketine sebep olduğu zaman, Auxin'in bitkinin her parçasının ilk seviye hücrelerinde depolandığı, hormon dağılımındaki bu değişikliğin de yönelmedeki değişikliklere sebep olduğu zannedilmişti.

    Ancak, günümüzdeki botanistler kavislenmeden önce -eğer varsa- ne kadar Auxin depolandığı konusunda hemfikir değildirler. Bitki hücreleri büyüme esnasında uzar ve Auxin hücre duvarlarını yumuşatırken kalsiyum sağlamlaştırır. Bununla birlikte çok fazla kalsiyum, hücre duvarlarını çok sert hale getirerek büyümeyi durdurur. Bükülme sırasında, kökün alt kısımlarında olduğu gibi, filizlerin de üst kısımlarında fazla miktarda kalsiyum bulunduğu tesbit edilmiştir. Eğer büyüme halindeki bir kök veya filiz yere "paralel" şekilde yerleştirilirse, bitkideki hareket tek kürekle çekilen kayığa benzer. İlerlemek yerine her bitki parçası döner.

    Ohio State Üniversitesi'nden Micheal Evans, bu kalsiyum fazlalığının bitkinin yer çekimine karşı gösterdiği reaksiyon ile nasıl ilgili olduğunu araştırıyor, kök kapsülünün, çok miktarda kalsiyum ve nişasta ile dolu ağır kapsülcükler, amyloplastlar ihtiva eden hücreler bakımından zengin olduğunu açıklıyor. Bu kapsüller taş gibi hücre tabanına düşerek, yeryüzündeki büyük çekim kuvvetine karşılık veriyor. Evans, amyloplastların hücre tabanında hususi bir takım kimyevi pompaları çalıştırmak üzere kimyevi pompalarında fazla kalsiyuma ihtiyaç duyulan yerlere yani kapsülün alt kısım hücrelerine göndermeye yaradığını düşünüyor.

    Evans: "Eğer kalsiyumun hareketi engellenirse, bitki yer çekimine karşı duyarsız kalır. Ve eğer köklerdeki kapsüllerin bir tarafına kalsiyum konursa, çekim kuvveti tesirinde kalıyormuşcasına kök o tarafa bükülür" diyor. Filizlerde elbette kapsül yoktur, fakat amyloplastlara sahiptirler. Eğildikleri zaman kalsiyum yukarıdaki hücrelere doğru hareket eder.

    Kalsiyum minerali nerede yığılacağını nasıl biliyor? Texas Üniversitesi'nden Stanley Roux, hücrenin alt ve üst kısımları arasında, elektrik yüklerindeki farklılıkların hücreleri polarize ettiğini (kutupladığını) söylüyor. Eğer bu canlı pillerin kâfi miktarı bir sırada dizilse, hepsinin toplam yükü zıt yüklü kalsiyum atomlarını veya hormonları çekmeye yetecek kadar kuvvetli olurdu.

    Roux: "Bütün bunlar nazariye" diyor. Fakat bu polarize sebebiyle daima hangi ucun yukarıda olduğunu bir bitkinin bilmesi, insanı düşündürüyor. Şurası muhakkak ki; bitkiler bir elektrik alanına konursa, istenilen herhangi bir yönde büyütülmeleri mümkün hale gelmektedir.

    Fakat, bitkilerdeki bu yönelme hareketleri elektrik akımlarına bağlı ise, bunları hangi kuvvetin sıraya dizdiğini hala bilmiyoruz. Kavislenme 10 dakika içinde görülebilir hale geliyor. Şimdiye kadar botanik araştırmacıları birinci dakikada olan amyloplastın düşmesine kadar olayları geriye doğru sıraya dizdiler ve izlerin burada bittiğini gördüler.

    Science 84'den
    www.sizinti.com.tr



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi driver -- 26 Nisan 2006; 23:05:37 >




  • morfogenetik diye bir bilim senin bu sorularının bütün cevaplarını veriyor. hemen sonrasında gelişen fraktal geo metri ile olay nerdeyse tamamnen çözümlendi.

    Ancak insanoğlu yine bazı şeyleri tam olarak algılamak istiyor ya..

    bu konuda da benim görüşüm şu:

    (uzun zamandır bir türlü fırsat bulup ta üstüne 1. sine + kutuplu 2. sine - kutuplu mıknatıslar yerleştirip büyümnelerini not etmek isterdim. Bu mantık aslında statik elektrikte daha iyi olur 3. süde serbest olarak büyüyecek bu durumda ki asıl referans kaynağı bu olacak.)

    yeryüzünün bir kutbu var. yanlış hatırlamıyoram + kutuplu. bitkilerin kök kısımları - kutup
    uç kısımları + kutup. fizikteki itme çekme prensibi aynen burdada geçerli oluyorsa o zaman iyi bir yol bulunmuş olur.

    umarım vakti ve ilgisi olan biri bu deneyi yaparda bizide sonuçtan haberdar eder.




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.