Haçlı Seferleri, Haçlı Savaşları ya da Haçlı Akınları, 1094-1270 arasında, Avrupalı Katolik Hristiyanların, Papanın çesitli vaadleri ve talebi üzeri, Müslümanların elindeki Ortadoğu toprakları (Kutsal Topraklar) üzerinde askeri ve siyasi kontrol kurmak için düzenledikleri askeri akınlardır.
Yaklaşık 2 yüzyıllık bu dönem içinde, farklı amaçlarla bazı akınlar da düzenlenmiştir. (Örneğin; Bizans'ın elindeki Konstantinopolis (günümüzde İstanbul)'e yönelik olan 4. Haçlı seferi, kuzey ve güney Avrupa'daki Hristiyan olmayan halklara karşı düzenlenen seferler ve saire) Haçlı Seferleri ve savaşlara bu ismin verilmesi doğuya yürüyen Hristiyanların elbiselerine haç diktirmelerinden kaynaklandı.
Gelişimi
11. yüzyıla gelindiğinde Türkler Müslümanlığı kabul ederek batıya göç etmeğe başlamışlar, Büyük Selçuklu Devleti'ni kurarak Orta Doğu'nun büyük bir bölümünü ele geçirmişlerdi. O döneme kadar İslam dünyasıyla büyük çaplı bir çatışmaya girmemiş olan Avrupalılar 1071 yılında Bizanslıların Malazgirt Savaşı'nda uğradıkları yenilgi üzerine büyük bir telaşa düştüler. Anadolu'nun kapıları Türklere açılmış Türkler İstanbul'un yakınlarına kadar ilerleyerek İznik'te Anadolu Selçuklu Devleti'nin kurmuşlardı. Bizans imparatoru I. Aleksios Komnenos Papa II. Urbanus'tan Türklere karşı yardım istedi. Böylece zaten Kudüs'teki Hristiyanlığın kutsal topraklarının Müslümanların kontrolü olmasından hoşnut olmayan Avrupalılar arasında haçlı seferi düşüncesi oluştu. Papa II. Urbanus 18 Kasım-28 Kasım 1095 tarihleri arasında Fransa'nın Clermont kentinde bir kurultay toplayarak Avrupa'nın liderlerini Müslümanlarla savaşa çağırdı. Bu çağrıya cevap veren ordular 1097 yılında ilk defa Anadolu'ya girerek Birinci Haçlı seferini başlattılar.
Birinci Haçlı seferi Avrupalılar açısından çok başarılı oldu. Avrupalıların bu saldırısına hazırlıksız yakalanan Müslümanlar Avrupalıların Anadolu'da ilerlemesini engelleyemediler. Anadolu Selçuklu hükümdarı I. Kılıçarslan İznik'i haçlılara vermek zorunda kaldı. Aynı yılın Temmuz ayında Eskişehir yakınlarındaki Dorileon Savaşı'nda haçlılara yenildi. Ekim ayında haçlılar Antakya'yı kuşattılar. 1 seneye yakın süren bir kuşatma sonunda Antakya haçlıların eline geçti. 1099 yılında haçlılar Kudüs'ü kuşattılar. 15 Temmuz'da Kudüs düştü. Haçlılar Kudüs'ün tüm halkını kılıçtan geçirdiler. Birinci Haçlı seferi sonucunda Haçlılar Orta Doğu'nun çeşitli kentlerinde irili ufaklı haçlı devletleri kurdular.
Birinci Haçlı seferinden sonra 10'a yakın haçlı seferi yapıldı. Ancak bunlardan hiçbiri başarılı olamadı. Orta Doğu'da güç kazanan çeşitli Müslüman devletler zamanla haçlı devletlerini birer birer ele geçirdiler. 1187 yılında Selahaddin Eyyubi'nin Kudüs'ü haçlılardan geri alması büyük bir dönüm noktası oldu. 13. yüzyılın sonlarına gelindiğinde haçlıların Orta Doğu'daki varlığı sona ermişti. 14. yüzyıldan itibaren Avrupalıların Müslümanlara karşı saldırılarını Osmanlı Devleti göğüslemeye başlayacaktı.
Nedenleri
Dini inanç: Batı Avrupalı Hristiyanlar, dinlerince kutsal sayılan Kudüs ve Filistin'i Müslümanlardan geri almak istediler. Avrupa'nın içinde bulunduğu yoksulluk: Bu durum insanları doğunun refah ve zenginliğine sevk etti. Müslümanlardan kaynaklanan korku ve endişe: Büyük Selçuklu devleti ve onun ordularının Bizans ve Avrupayı tehdit etmesi, Bizans'ın, Selçuklu Devleti'ne karşı Batı Avrupa'dan yardım istemesine yol açtı. Ticaret: Uzakdoğu ile Avrupa arasındaki ticaretin ana hattı olan Ortadoğu'da Müslümanların kontrolünü kırmak, ticaret yollarını ele geçirmek. Papa'nın teşvikleri:Papa'nın insanlara cenneti vaat ederek onları kandırmasıdır. Şövalye ve senyorların macera istekleri. Bugün pek çok tarihçi ve araştırmacı, ticaret yollarının kontolünün, Haçlı Seferleri'nin esas nedeni olduğunu, diğer nedenlerin ise bu akınların yardımcı nedenleri olduğunu kabul eder....
Seferler
1096-1270 yılına kadar geçen dönemde başlıca sekiz Haçlı Seferi gerçekleşmiştir. Bunların nedeni, icraat ve sonuçları kısaca şöyledir :
Birinci Haçlı seferi Birinci Haçlı seferi (1096-1099) katılan orduların miktarı ve sonuçları bakımından en önemli olan Haçlı seferidir. Bu sefer 1095 yılında Clermont'da toplanan kilise konseyinde Papa II. Urban (Urbanus) ve Papaz Piyer Lermit (Pierre L'Ermitte) [kaynak belirtilmeli] tarafından teşvik edilmiştir. 600.000 kişilik Haçlı Ordusu, Godfrua do Buyyon (Godefroy de Bouillon) tarafından sevk ve idare edildi. Eskişehir'de Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan tarafından karşılandı. 1099 yılında da Kudüs, Haçlı Ordusunun eline geçti.
Haçlılar Kudüs'ü zaptettikten sonra, Suriye ve Filistin'de bir Kudüs krallığı kuruldu. Bir süre sonra Müslümanların Musul Atabeyi, Halep'i ve Şam'ı geri aldı ve Kudüs Kralını esir ederek, krallığına son verdi.Ayrıca bu sefer başarıya ulaşan tek seferdir.
İkinci Haçlı seferi
İkinci Haçlı seferi 1147-1149 yılları arasında gerçekleşti. Musul Atabeyi'nin Urfa'yı zaptetmesi üzerine Hristiyanlar Avrupa'dan yardım istediler. Fransa Kralı VII. Louis ve Almanya İmparatoru III. Konrad, İkinci Haçlı seferi ordularının başına geçerek Anadolu'ya girdiler. Ancak, her yerde Müslümanların direnci ile karşılaştılar. Sonuçta çok küçük bir birlik ile Kudüs'e ulaştılar ve Kudüs Hristiyanları ile birleşerek Suriye'yi zaptetmek istediler. Bu girişim başarılı olamayınca ülkelerine döndüler.
Üçüncü Haçlı seferi
Üçüncü Haçlı seferi 1189-1192 yılları arasında gerçekleşti. Selahaddin Eyyubi'nin 1187 yılında Kudüs'ü tekrar ele geçirmesi üzerine Alman İmparatoru Friedrich Barbarossa, 100.000 kişilik bir ordu ile Anadolu'ya girdi. Anadolu Selçuklu Devleti hükümdarı II. Kılıç Arslan bu orduyu imha etti. Bunun üzerine Fransa Kralı II. Philip (Fransa) ve İngiltere Kralı Aslan Yürekli Richard Akdeniz yoluyla Akka'ya çıktılar ve şehri zaptettiler. Bir süre sonra Fransa Kralı hastalığını bahane ederek ülkesine döndü. İngiltere kralı ise Kudüs'ü geri almada başarılı olamadı ve İngiltere'ye dönmek zorunda kaldı.
Dördüncü Haçlı seferi
Dördüncü Haçlı seferi (1200-1204) yılları arasında gerçekleşti. Papa III. İnnocentius, Kudüs'ü kurtarmak maksadıyla; tüm Avrupa'yı sefere davet etti. Toplanan ordunun emir komutası İtalyan Bonifacio'ya verildi. Ordunun Mısır'a çıkması planlandı ise de, Konstantinopolis'te isyan çıkması ve Bizans tahtının el değiştirmesi üzerine Bonifacio, Mısır yerine Konstantinopolis'e yöneldi.
Haçlı Ordusu Kudüs yerine Konstantinoplis'i işgal etti ve Bizans İmparatorluğu yerine bir Latin İmparatorluğu kuruldu. Fakat bu imparatorluk fazla yaşamadı (1204-1261). 1261 yılında Bulgarların ve İznik'e kaçan Bizanslılar'ın hücumları sonucu yıkıldı. Bizans İmparatoru Aleksi Paleolog tekrar Konstantinopolis'e gelerek imparator oldu. Bu seferden en kazançlı çıkan Venedikliler oldu ve Akdeniz'in önemli adaları gemilerinin nakliye ücreti karşılığı bunlara verildi. Dördüncü haçlı seferinin diğer haçlı seferlerinden farkıda daha önce belirttiğimiz gibi Kudüs yerine Konstantinoplis'teki karışıklıklardan dolayı Konstantinoplis'un işgal edilmesi ve Bizans İmparatorluğu yerine Latin İmparatorluğu kurulmasıdır
Beşinci Haçlı Seferi
(1217–1221) yılları arasında gerçekleşen haçlı seferi. Mısır'daki Eyyubiler'i yenerek Kudüs ve Hristiyanlığın bölgedeki diğer kutsal mekanlarını ele geçirmek için başlatılan sefer amacına ulaşamamıştır.
Altıncı Haçlı Seferi
kudüs, tekrar türklerin eline geçince, papa yeniden hıristiyanları sefere çağırdı. ancak avrupalılar seferlerden bıkmışlardı. sadece fransa kralı sen lui sefere çıktı. sen lui de eyyubi hükümdarı turanşah'a esir düştü. önemli miktarda kurtuluş parası vererek fransa'ya dönebildi.
Yedinci Haçlı seferi
7. Haçlı seferi 1248 - 1254 yılları arsında olmuştur. Fransa kralı IX. Louis yeni bir sefer arzusundaydı. Papa IV. Innocentius da onu destekledi ve 1245'te Hıristiyanlara yeni bir çağrıda bulundu. Kral Louis Fransız ve İngilizlerden oluşan bir orduyla yola çıktı (1248). Eylül ayında Kıbrıs'ı alıp Mısır'a doğru yola çıktı. 1249'da Dimyat'ı zapt ettiler. Robert de Artois adli haçlı kumandanı Mansûra'ya bir sefer düzenlediyse de yenilip geri çekildi. Daha sonra bizzat Kral Louis Kahire üzeri ne yürüdü fakat İslâm ordusuna yenilerek Turanşah'a esir düştüyse de serbest bırakıldı.
Sekizinci Haçlı Seferi
Moğolları Ayn-Câlut'ta ağır bir bozguna uğrattıktan sonra Kutuz'u öldürerek tahta geçen Baybars Haçlılara karsı yoğun bir kampanya başlattı. 1265'te Kaysâriyye, Hayfa ve Arsuf'u, ertesi yıl Galilea'yı, 1268'de Antakya'yı ele geçirdi ve 1271'de Hospitalier şövalyelerinin karargâhını zapt etti. Bu gelişmeler Avrupa'da büyük yankı uyandırdı. IX. Louis yeni bir sefer için hazırlığa başladı ve 1270'de Tunus'u işgal etmek gayesiyle harekete geçti. Onun yolda ölümü üzerine Prens Edward kumandasındaki haçlılar basarî sağlayamadılar. 1289'da Trablusşam, 1291'de de haçlıların son kalesi Akkâ düştü. Papa IV. Nicholaus ve halefleri doğudaki Hıristiyanlara yardımcı olmak amacıyla teşebbüse geçtilerse de sonuç alamadılar. Fransa ile İngiltere aralarındaki çekişmeler yüzünden bu hareketi yeterince destekleyemediler. Üstelik Avrupa ekonomik açıdan da giderek zayıf düşmüştü. Haçlı seferleri daha sonraki asırlarda devam etmekle beraber bunların gayesi artik kutsal toprakları ele geçirmek değil Avrupa'daki Osmanlı ilerleyişini durdurmaktı.
Prester John ve Son (9.) Haçlı Seferi
Her şey Bizans İmparatorluğu'nun başkenti Konstantinopol'ün patriği Nestorius'un söyledikleriyle başladı. İS 5. yüzyılda gelişen olaylarda Nestorius, İsa'nın kutsal ruh fikriyle dolu sıradan bir insan olduğunu ve bu nedenle Meryem'in de tanrıyla bir ilişkisi olmadığını söylüyordu. Patrik, Doğu Roma İmparatorluğu'nun dini lideri olduğundan fikirlerini çabucak yayması kolaydı. Bu fikir kilisenin öteki patrikleri ve Doğu Roma hükümdarı tarafından pek de hoş karşılanmadı. Birkaç hafta içinde Nestorius görevden alındı.
Bundan yılmayan Nestorius "sapkın" fikirlerini yaymaya devam etti. Bir mürit grubu oluşmaya başlamıştı. İnatçılığı yüzünden bu eski patrik ve müritleri sürüldü. O zamanlar sürgüne gönderilmek, Bizans'ın söz sahibi olduğu toprakların çok daha doğusuna gitmek anla.ına geliyordu. Nestorius ve takipçileri Hindistan'a kadar gitti. İsa hakkındaki fikirlerini burada da ifade ediyorlardı ancak oraya ilk gelen Hıristiyanlar oldukları için bunları anlattıkları Hıristiyan olmayanlardı. Bir süre Nestorius'un müritleri dikkat çekti ancak Bizans İmparatorluğu küçüldükçe bağlantı kaybedildi. Tüm bilinen oralarda, uzaklarda doğuda bir yerlerde Nestorius'un takipçilerinin olduğuydu.
12. yüzyılın sonunda Avrupa tuhaf bir yer haline gelmişti. Dev imparatorluklar parçalanmıştı ve Kiev'den Londra'ya kadar bütün devletler küçülmüştü. Bu küçük devletler zenginleşmişti ve Kudüs ile kutsal toprakları kurtarmak dışında sınırlarının ötesinde olup bitenle ilgilenmiyordu. Bunun nedeni de Avrupa'nın ötesindeki ticaretin önünün İslam'ın yükselişi nedeniyle kesilmesiydi.
Bu, aynı zamanda Avrupalıların cehaletle geçirdiği "Karanlık Çağlar"ın sonuydu. Bin yıl önce Roma'da Çin'den gelen ipek sayesinde bol bol ipek bulunurken ipek artık bir zenginlik ve asalet işareti olmuştu. Basit bir ipek ceket bile bir tarla işçisinin beş yıllık gelirine eşitti. Avrasya'nın üçte ikisi Marco Polo'nun keşfetmesini bekleyen bir bilinmeyendi.
13. yüzyılda Avrupa'nın yüzü 5. yüzyıldakinden oldukça farklıydı, Doğu dünyası ise tanınmayacak hale gelmişti. İslam güçlenmiş, dört kez yapılan Haçlı Seferleri geçici bir süreyle de olsa kutsal toprakları özgürlüğüne kavuşturmuştu. Savaşçı Müslümanlardan daha önemlisi ise Çin'i çoktan fethetmiş olan Moğol İmparatorluğuydu.
Moğollar yüzlerini Batı'ya dönmüştü. Avrupa ise küçük krallıkların, birkaç asilin yönetimindeki disiplinsiz ordularıyla Haçlı Seferlerine çıkıyordu. Dört sefer Yakındoğu'yu ticarete açtı ama bu, Hıristiyan dünyasının yararına olmadı. Katolik Kilisesi hala yönetimi elinde tutuyordu ve Papa Avrupa politikasının en önemli adamıydı. Gücünün çoğu da "Kutsal Topraklar"ı kafir Müslümanlardan kurtarmak için düzenlediği Haçlı Seferlerinden geliyordu.
Ama Nestorius ve takipçilerinin başına gelenler Prester John efsanesinin oluşmasına yol açtı. 1122'de Roma'ya Hindistanlı bir rahip ulaştı. Hindistan ve Çin'de yaşayan Nesturilerin (Neşter yanlısı Hıristiyan) bir elçisi olduğunu söylüyordu. Aslında Hindistan'da birkaç bin Nesturi vardı, Çin'de ise tek kişi bile yoktu. Ama Papa'nın duymak istedikleri buydu. Moğol İmparatorluğu'nun büyümesiyle ilgili haberler ve hatta ayrıntılı raporlar Avrupa'ya ulaşıyordu. Bunun için harekete geçmek isteyen Avrupalılar Prester John'a yardım bahanesiyle yeni bir Haçlı Seferi başlattılar. Bu Beşinci Haçlı Seferiydi.
Prester John güçlü bir askeri lider ve inançlı bir Hıristiyan gibi tanıtılıyordu. John, İslam dünyasının yanı başında güçlü bir Hıristiyan krallığının başındaydı. 1145'de Suriye Başrahibi Papa'ya gönderdiği mektupta doğudaki bir Hıristiyan krallığının kutsal toprakların geri alınmasında yardımcı olmak üzere bir ordu gönderdiği konusunda bilgi aldığını yazdı. 1221'de haçlı seferi için çağrı yapılmıştı.
Hıristiyan dünyası Prester John'un İspanya'dan İran'a kadar her yeri elinde tutan İslam ordularından Avrupalı Hıristiyanları kurtarmak için harekete geçtiğinden o kadar emindi ki, Moğol fetihleri bile görmezden geliniyor hatta bunlar Prester John'un yaptıkları olarak anlatılıyordu. Batı Avrupa için Prester John gerçek, Moğollar ise bir efsaneydi.
Böylece Papa haçlı seferini başlattı. Filistin'e doğru yola çıkan binlerce şövalye öldü. Sonunda Hıristiyanlar kutsal toprakları tamamen kaybetti. Ancak o vakte kadar bu, Hıristiyanlar için önemli değildi, çünkü Prester John her an ordusuyla ortaya çıkabilir ve Hıristiyanları kurtarabilirdi. Dahası John, doğudan gelecekti ve Müslüman kafirleri aralarında sıkıştırmış olacaklardı.
Bu efsanenin gücü Avrupa'nın stratejisine yarım yüzyıl boyunca yön verdi. Sonunda ise Prester John'un gerçekten bir efsane olduğu ortaya çıktı. Ayrıca Moğolların da gerçekliğinin farkına varıldı. Batı Avrupa Haçlı Seferleri nedeniyle ikiye bölündü. Bazıları destek verirken, bazıları hata olduğunu düşünüyordu.
En büyük iki Hıristiyan krallığı Polonya ve Macaristan'dı. Ama büyük olmaları uygar oldukları anla.ına gelmiyordu. Bu iki krallık, ikiye bölünmüş Fransa gibi kendi halinde gelişmeye bırakılmış olsaydı "Karanlık Çağ" bir yüzyıl daha önce biterdi. Ancak Moğollar sonunda Avrupa'ya saldırmaya hazırlandıklarında, Batı'nın askeri gücü dağılmış durumdaydı.
Macaristan Kralı IV. Bela tüm Hıristiyanlığa kendilerini ve tabii ki Macaristan'ı savunmaları için çağrı yaptığında Öyle büyük bir ordu oluşturulamadı. Avrupa'nın her tarafındaki şövalyelerden yanıt geldi. Ama beklendiği kadar büyük bir katılım yoktu. Batı Avrupa'dan tek bir kral bile ordusunu toplayıp gelmedi.
On beş-yirmi yıl önce Filistin'de savaşanlardan çoğu ölmüştü ve mali açıdan da orduların yeni bir savaşa gücü yoktu. Moğollar, Polonya ve Macaristan'ı ezip geçti. Moğol hükümdarı ölmeseydi ve Moğol orduları kendi kendilerine geri çekilmeselerdi, Dublin'e kadar ilerleyip tüm Avrupa'yı ele geçirmekten onları alıkoyacak hiçbir güç kalmamıştı.
Prester John bir efsaneydi. Olmayan bir Hıristiyan Krallığı ile güçleri birleştirip İslam ordularını yenme fikri Papa'ya ve asillere öyle çekici gelmişti ki kimse buna karşı çıkamadı. Bu öyle bir efsaneydi ki, Moğol hükümdarı ölmeseydi, tüm Avrupa Moğol hakimiyetine girecekti.
5.den itibaren kısaca;
Beşinci Haçlı seferinden hiçbir sonuç alınamadı. Altıncı Haçlı seferi Almanya İmparatoru II. Friedrich tarafından yapıldı. Fakat, Friedrich Papa'nın afarozuna rağmen Müslümanlarla muharebeyi kabul etmedi.
Yedinci ve Sekizinci Haçlı seferleri, Fransa Kralı Louis tarafından sevk ve idare edildi. Mısır'da Dimyat'ı zapteden Louis, Man-sure'de yapılan muharebeyi kaybetti ve kendisi de esir düştü. Dimyat'ı geri vermek kaydıyla serbest bırakıldı ve 4 yıl sonra ülkesine geri döndü.
Dokuzuncu ve son Haçlı seferi de yine Louis tarafından Akdeniz'de faaliyet gösteren korsan diye niteledikleri Müslümanları bertaraf etmek için, 1270'de Tunus'a yapıldı. Louis, vebadan ölünce sefer de sonuçsuz kaldı.
Bunların dışında "Çocukların Haçlı Seferi" (1212) adında binlerce çocuğun katıldığı bir haçlı seferi de vardır. Çocuklar Müslümanlara karşı kışkırtılmışlar fakat yolculuk esnasında Venedikli tacirler tarafından köle olarak satıldılar.
Bundan sonra da Hıristiyan ülkelerin ortak lideri Papa'nın organize ettiği Hıristiyan birlikleri Osmanlılara ya da diğer Müslümanlara karşı aynı zihniyette topluca savaş yapmaya devam etmişlerdir. Bunlara örnek olarak Niğbolu Savaşı ya da Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşları ya da Osmanlı'ya karşı Balkan İttifakı verilebilir
Sonuçları
(1) Dini Sonuçları : Kudüs'ün ele geçirilememesi inançlarının zayıflamasına ve papaların nüfuzlarının azalmasına sebep oldu.Papa'ya karşı duyulan güven azaldı.Skolastik düşünce zayıfladı.
(2) Siyasi Sonuçları: Doğuda ve İstanbul'da kurulan Hıristiyan devletleri uzun ömürlü olamadıklarından Haçlı Seferlerinin siyasi neticeleri parlak olmadı. Ancak Müslümanların Avrupa'ya geçişlerini geciktirdi. Ayrıca bu seferler, 150 yıldan fazla bir süre müslümanları meşgul ettiğinden Cengiz Orduları ile gelen tehlikeye karşı h..asiyete sebep oldu.Bizans'ın ömrünü uzattı.
(3) Sosyal Sonuçları :Harbe katılan birçok derebeyi geri dönemediği için Avrupa'da derebeylik zayıfladı; Halk arasındaki sınıf farkları büyük ölçüde ortadan kalktı ve sosyal yapıda önemli gelişmeler başladı.Merkezi krallıklar güçlendi.
(4) Ekonomik Sonuçları :Doğu ve batı toplumları arasında ticari faaliyetler başladı. Doğuda mevcut olan pek çok tarım ürünü ve meyveler Avrupa'da da yetiştirilmeye başlandı. Deniz ticareti canlandı ve bilh..a Akdeniz ülkeleri büyük bir zenginliğe kavuştu. Özellikle pusula, kağıt, top barutu gibi büyük icatlar ile işlenmiş bakır eşyalar, kumaşlar ve yel değirmeni dahil çeşitli yenilikler Avrupalıların da hizmetine girdi.*** Pusula coğraf keşiflerin başlamasına neden olmuştur.
(5) Ortaçağ avrupasında çeşitli sınıfların belirmesinde etkili olmuştur.Bu etki daha sonra rönesans ve reform hareketlerinin çekirdeğiini teşkil edecektir.
yaa aynı osmalı bilaser sen turklukten istifade et istersen
haçlı ile osmalı yı karıştıracak kadar bence cehalet çok saçma olmuş kusura bakma
biraz araştır istersen haçlı ordusunun istanbulda sirf mezhep farkından dolayi neler yaptığını bi düşün ondan sonra müslüman türklere ne yaptığını bi düşün daha sonra otur osmanlı ne yapmış düye bi düşün
bakalım aradaki fark anlaşılırmı senin için
Haçlı ordularının katliam abazanlıklarını savunuyor gibi gözükmem burada ancak zamanında farklı mezhepler diye kızılbaşlara yapılan Osmanlı katliamlarından bi haber olan arkadaşlarıda anlamayı kimse beklemesin benden kusuruma bakmayın..Oturup bunlarıda düşünelimmi?
quote:
Orjinalden alıntı: ottoman1453
yaa aynı osmalı bilaser sen turklukten istifade et istersen
haçlı ile osmalı yı karıştıracak kadar bence cehalet çok saçma olmuş kusura bakma
biraz araştır istersen haçlı ordusunun istanbulda sirf mezhep farkından dolayi neler yaptığını bi düşün ondan sonra müslüman türklere ne yaptığını bi düşün daha sonra otur osmanlı ne yapmış düye bi düşün
bakalım aradaki fark anlaşılırmı senin için
Alevi katliamlaRINI haTIrlatmak isterim. Pragmatik tarihten vazgeçmeniz dilegiyle.
Kana kan göze göz !
quote:
Orjinalden alıntı: EagleWING
quote:
Orjinalden alıntı: Nurcu
Yıllar boyu insanların kanını emdiler...
Ayni OsmanLI. Ne tesadüf !
Kültür Bilim git gide bozuluyor ne yazik ki.
Senin amacını biliyoruz zaten merak etme bırak artık bu ayakları gerçekten Müslüman Türkler hakkında düşündüklerini cesaretin varsa "KUS"
quote:
Orjinalden alıntı: EagleWING
quote:
Orjinalden alıntı: Nurcu
Yıllar boyu insanların kanını emdiler...
Ayni OsmanLI. Ne tesadüf !
Kültür Bilim git gide bozuluyor ne yazik ki.
Siz ne ima ediyorsunuz?Çirkefleşmeyiniz lütfen!
Yediği kabı pisleyen burada da çok anlaşılan.Her taraf gericilerle dolmuş, ne tesadüf?!
Sizin gibiler yaşadıkça bu bozulma her tarafta süregelecektir.Seviyenize inmeyeceğim. Güle güle.
quote:
Orjinalden alıntı: _HURMACI_
quote:
Orjinalden alıntı: EagleWING
quote:
Orjinalden alıntı: Nurcu
Yıllar boyu insanların kanını emdiler...
Ayni OsmanLI. Ne tesadüf !
Kültür Bilim git gide bozuluyor ne yazik ki.
Senin amacını biliyoruz zaten merak etme bırak artık bu ayakları gerçekten Müslüman Türkler hakkında düşündüklerini cesaretin varsa "KUS"
Telefondan biraz zor. Ancak PC servisten döner dönmez...
Sizin amacinizi da biliyoruz hiç merak etmeyin.
Herkez herkezin amacını biliyormuşNe güzel
aslında çocuk haçlı seferlerinide detaylı ekleseniz daha bir ilgi çekici olurdu biraz bilgim var ama yazmayada üşeniyorum
Haçlı ordusunda 30 bin çocuk vardı
Avrupa çocukların düzenleyeceği bir Haçlı Seferi'nin başarılı olacağını düşündü. Ancak....
Haçlı seferlerinden yalnız Müslümanlar değil Yahudiler ve Doğu Hıristiyanları da çok çekti. 1097'deki ilk Haçlı seferi başarılı oldu ve Haçlılar Kudüs'ü ele geçirip, Ortadoğu'da Latin krallığı ve kontluklar kurdular. Ancak bir müddet sonra Nureddin Zengi'nin Urfa'yı geri almasıyla birlikte Türkler'in idaresindeki Müslümanlar kendilerini toparladı. Selahaddin Eyyubi, Kudüs'ü Haçlılar'dan geri aldı. Türkler karşısında bir türlü galip gelemeyen Avrupalılar yeni çareler düşünürken, ortaya çocukların Haçlı Seferi düzenlemeleri fikri çıktı. Haçlı seferlerinde başarısız olunmasının sebebinin Haçlılar'ın günahları olduğu düşünülüyordu. Bu yüzden günahsız olan masum çocukların düzenleyeceği bir Haçlı Seferi'nin başarıya ulaşacağı kanaatine varıldı. Çocuklar, Hristiyanlık davası için hareket ettiklerinden Tanrı tarafından korunacaklardı. 1212'de Avrupa'da iki farklı yerde aynı düşünceler ortaya çıkmıştı. Yaklaşık bir asırdır, Katolik vaizler köy köy, kasaba kasaba gezip, her yerde vaazlar vererek halkı Haçlı seferleri için yüreklendiriyorlardı. Din heyecanının yanı sıra halka Doğu'nun zenginliklerini anlatıyorlardı. Vaizlerin dinleyicilerinin önemli bir kısmını çocuklar oluşturuyordu. Bu çocuklardan ikisi tarihi bir hadiseye imza atacak olan Fransız Stephan ve Alman Nicholas'dı.
VAİZLER KANDIRDI Stephan adındaki çoban bir çocuk anlatılanlardan etkilenerek, İsa Mesih'in kendisini bir ordu toplayarak Kudüs'ü Müslümanlar'ın elinden kurtarması için çağırdığı şeklinde bir rüya gördü. Uyandığında, gördüğü rüyayı civardaki çobanlara ve arkadaşlarına anlatmaya başladı. Kendisinin Kudüs'ü kurtarmak için seçilmiş biri olduğunu ve çok yakında yapılacak bir Haçlı Seferi'ne önderlik yapacağını söylüyordu. Stephan, Fransa Kralı Philipe'in yanına giderek, rüyasını krala anlatı. Kral, çocuğun söylediklerini ciddiye almadı fakat küçük çoban, kendisini Kudüs'ün kurtarıcısı olarak görmeye devam etti. Her yerde rüyasını anlatıyor ve çocuklardan oluşturulacak bir ordunun Kudüs'ü kurtarabileceğini söylüyordu. Çok geçmeden birçok çocuk Stephan'a inanarak, Kudüs'ü kurtarmak amacıyla onun etrafında toplanmaya başladı.
BİNLERCE MASUM ÇOCUK Haçlı Seferi çağrısı kısa sürede bütün Fransa'ya yayıldı. Haziran 1212'de 30 bin çocuk, Vendoma'da toplandı. Stephan, çağrısına kulak verenlere kutsal amaçlarını ve kazanacakları mükâfatları anlatıyordu. Kızıldeniz'in Hazreti Musa'ya açıldığı gibi Akdeniz de çocuklar için ikiye yarılacak, çocuklar bu yoldan geçerek Kudüs'e ulaşacaklardı. Seferin sonunda Kudüs kurtarılacak ve cennetle mükâfatlandırılacaklardı. Stephan'ın komutasında 30 bin çocuk Marsilya'ya doğru yola koyuldu. Çocukların birkaçı dışında tamamı yayaydı. Çocuklar, liderlerini Aziz Stephan diye çağırıyorlar ve ona ait her şeyi özenle saklıyorlardı. Dualar edilerek ve Haçlılar'ın kahramanlık destanları anlatılarak yolculuk sürüyordu. Her uğradıkları şehirde halk çocuklara sevgi gösterilerinde bulunuyor ve ellerinden geldiği kadar yiyecek yardımı yapıyordu. Halk da çocukların masumluğu sayesinde başarıya ulaşacaklarına inanıyordu. Ancak kuraklık yüzünden kendi yiyeceklerini bile temin edemeyen insanlar, çocuklara gerekli yardımı yapamıyorlardı. Yol boyunca binlerce çocuk açlıktan, susuzluktan ve yorgunluktan öldü.
ALMAN ÇOCUK HAÇLILAR Çocuk Haçlılar, Marsilya'ya vardıklarında 7 bin kişi kalmışlardı. Çocuklar, Marsilya'da denizin ikiye ayrılmasını beklemeye başladılar. Ancak günler geçmesine rağmen deniz yarılmayınca, çocukların bir kısmı Stephan'ın kendilerini kandırdığını söyleyerek geri döndü. Stephan ve bin 400 çocuk, Hugh ve William isimli Hıristiyan tüccarların vaatlerine kanarak iki gemiyle Kudüs'e doğru yola çıktılar. Çocuklardan bir daha haber alınamadı. Bir rivayete göre gemiler, Marsilya Limanı'ndan ayrıldıktan kısa bir süre sonra Sardunya yakınlarında fırtınada batmıştı. Bir diğer rivayete göre de iki tüccar, çocukları köle pazarında satmıştı. Fransız çocukların Haçlı seferi haberi Avrupa'nın her tarafına yayılmıştı. Nicholas adında bir çocuk Köln'de Stephan gibi hareket etmeye başladı. Nicholas, gökyüzünde şimşekten oluşmuş bir haç işareti görüp, bunun Kudüs için çağrı olduğuna inanmıştı. Nicholas da Stephan gibi kısa sürede etrafına 20 bin çocuk topladı. Nicholas'ın komutasındaki çocuklar güneye doğru yola koyuldular. Ağır kış şartları ve Alpler'in sarp yapısı yüzünden binlerce çocuk soğuktan donarak öldü. Binlerce çocuk da açlıktan hayatını kaybetti. Hayatta kalan çocuklar, Ağustos 1212'de Cenova'ya vardı. Çocuklar burada denizin ikiye ayrılmasını beklemeye başladılar fakat hayal kırıklığına uğradılar. Bazıları geri dönerken, bazıları Roma'ya doğru yola devam ettiler. Roma'da umduğunu bulamayan Nicholas yanındakilerle beraber Brindisi Limanı'na doğru yoluna devam etti. Ancak yolda çocuklardan bazıları liderlerine karşı çıkarak Nicholas'ın kendilerini kandırdığını söyleyip, kafileden ayrıldı. Birindisi'ye ulaşanlar kutsal topraklara gitmek için iki gemiye bindiler ama daha sonra kendilerinden bir daha haber alınamadı. Bir rivayete göre, Norveçli Friso adındaki bir denizci çocukları köle olarak satmıştı.
Aman Allah'ım 30 bin cocuk.. Aclıktan olenler, kole olarak satılanlar.
Cok korkunc bı durum..
Din adına yapılmış 200 yıl süren bir katliamlar silsilesi ,
bu Din adına yapılan katliamların ne başı idi nede sonu olacak,
İnsanlık tarihinin hatırlanacak en yüz karası hatıralarından birisi olarak aklımızda kalmaya devam edecek,
quote:
Orjinalden alıntı: khanturks1
Din adına yapılmış 200 yıl süren bir katliamlar silsilesi ,
bu Din adına yapılan katliamların ne başı idi nede sonu olacak,
İnsanlık tarihinin hatırlanacak en yüz karası hatıralarından birisi olarak aklımızda kalmaya devam edecek,
müslümanlar kendi dinleri için savaştıklarında cihad oluyorda, hristiyanlar savaştıklarında katliam mı oluyor?
Adı her ne olursa olsun her ne amaçla yapılırsa yapılsın insan öldürmek vahşice bir eylemdir.
Tarih sahnesinde hiçbir devlet mahsum değildir. Gerek Müslüman gerek Hristiyan devletler politikalarını uygulamak ve hakimiyeti sağlamak için insan kıyımına başvurmuştur.