Şimdi Ara

Hassan Sabbah ve Haşhaşiler

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
26
Cevap
0
Favori
3.033
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Hassan Sabbah ve haşhaşiler adı tarihteki bir çok önemli kişinin ölümüyle anılır. Tarihte bilinen organize ilk terör ve suikast örgütü olarak tabir edilen, kendilerine göre ise bir tarikat, bir öğreti olduğu savunulan bir oluşumdur haşhaşiler. Haşhaşi adı haşhaştan gelmektedir. Haşhaş çiğnemek bilindiği gibi insanda uyuşturucu etkisi yarattığından ve kendinden geçip irade dışı harekette bulunmasına neden olduğundan Haşhaşiler için en önemli madde olmuştur. İngilizcedeki Assassin yani suikastçi kelimeside haşhaşinden türeyerek oluşmuştur.
    Hasan Sabbah en iyi arkadaşları olan ünlü Türk komutanı ve Selçuklu İmparatoluğu veziri Nizamül Mülk ve büyük şair Ömer Hayyamla beraber aynı okulda okumuştur. Haşhaşi kelimesini kullanmasındaki mana ise müritlerine Cenneti sadece vaad etmeyip(!) yaşatmayıda becermesindeki en önemli anahtar olması. Genç ve özel eğitimli müritlerinden oluşturduğu Fedailer isimli suikast takımına bu haşhaşı çiğnettirip, Alamut kalesi yakınındaki deylem vadisinde kurduğu yapay cennet bahçelerine bu bilinçsiz gençleri gönderip kendilerini gerçekten cennette zannetmelerini sağlayarak onların tam itaatını, saygısını ve ölümdem korkmamalarını sağlamıştır. Böylece hangisine öl emri verse anında hançerini çıkarıp hiç tereddüt etmeden kendini öldürmesini sağlardı. Bu tarikatın merkez kalesi şimdiki İran sınırları içinde hazar denizinin güneyindeki Pers bölgesinde bulunan Deylem vadisinin en yüksek noktasında kurulu olan Alamut kalesi yani Kartal Yuvasıdır. Kale şu anda yıkık durumdadır. Ama kendi dönemi boyunca feth edilemeyen kale olma şerefini uzun süre kullanmıştır ve sonunda Moğolların kuşatmasıyla elegeçirilmiştir. Kalenin etrafının uçurum olması ve çok yüksek bir noktaya kurulmuş olması bunun sebebidir.
    Tarikat haçlı seferleri dönemlerinde Tapınak Şovalyeleri Tarikatıylada işbirliği içine girmiştir. Tarihdeki bir çok Kral, vezir veya üst sınıf bir çok insanın ölümünden sorumlu bu örgütün silahı fedailer, hedefine saldırıp görevini başardıktan sonra hiçbir tepki vermez ve ölümü bekler. Bundaki amaç ise efendileri Hassan Sabbah'ın onlara cenneti vermesi. Biliyorlarki onlar cennete gidecek. Ama öyle değildi gerçekler. Zamanımızdaki bir çok terör örgütünün kullandığı sistemde Hassan Sabbahınkiyle aynıdır ama onlar afyon yerine dini alet ederler. Ve böylece intihar bombocıları çıkar ortaya, çocuk parklarında, pazarlar, meydanlarda.







  • Yapay Zekanın Yanıtı

    Hassan Sabbah ve Haşhaşiler

    Giriş Haşhaşiler, 11. ve 13. yüzyıllar arasında Orta Doğu'da etkin olan gizemli bir suikastçı tarikatıydı. Tarikatın lideri Hassan Sabbah, kurnazlığı ve acımasızlığıyla tanınıyordu.

    Hassan Sabbah Hassan Sabbah, 1050 yılında İran'ın Kum şehrinde doğdu. Gençliğinde İsmaili Şii mezhebiyle tanıştı ve hızla mezhebin liderlerinden biri haline geldi. 1090 yılında Alamut kalesini ele geçirerek Haşhaşiler tarikatını kurdu.

    Alamut Kalesi Alamut kalesi, İran'ın kuzeyinde yer alan ve kolayca savunulabilen bir kayalık üzerinde inşa edilmişti. Kale, Haşhaşilerin ana üssüydü ve bir kütüphane, bahçeler ve suikastçıların eğitimi için kullanılan tesisler içeriyordu.

    Haşhaşinler Haşhaşiler, son derece eğitimli ve disiplinli bir suikastçı birliğiydi. Fedai olarak bilinen suikastçıları, genellikle siyasi ve dini liderleri hedef alıyordu. Haşhaşilerin, hedeflerine ulaşmak için her türlü yöntemi kullanmalarıyla ünleri vardı.

    Gizem ve Efsaneler Haşhaşiler, gizlilikleriyle ve kullandıkları örtülü taktiklerle çevriliydiler. Fedailerinin cennetin anahtarlarına ulaşmak için görevlerini yerine getirirken haşhaş tükettikleri söylenir. Ancak bu iddianın tarihsel bir kanıtı yoktur.

    Miras Haşhaşiler, Orta Doğu tarihinde önemli bir rol oynadılar. Gizli suikast taktikleri ve Hassan Sabbah'ın liderliği, yüzyıllar boyunca efsanelere ve anlatılara ilham kaynağı oldu. Haşhaşiler, terörizm ve suikastçılık konularının tarihsel kökenlerinin anlaşılmasına yardımcı olmaya devam ediyor.

    Yapay Zekanın Yanıtını Genişlet
  • Ayrıca Ekbilgi Aşağıda : Alıntıdır...


    hassan sabbah tarikatı olan essasiyunu dine dayalı ama bagımsız bir devlet ozlemi ile kurmustur.yuzyıllarca bolgeye korkular sacmıs sayısız süikasta imza atmıştır.katı bir adamdı,rivayete gore iki oğlunu tarikat goruslerine ve dine aykırı davranıslarından dolayı kafasını keserek oldurtmustur. islettiği cinayetler her ne kadar devrini cok korkutsa da bu efsane adamın yasadıgı donemde buyuk devletler dagılma surecine girmis ve surekli mogol akınları ile yıpranmıslardı. alamutun efsane olması ve istediği gibi sultanlara,vezirlere ulasması birazda donemdeki bu dagınık yapılanmadandır.

    hassan sabbah'ın kurdugu orgut sadece haşaş içen birtakım insanların hareketiyle izah edilemez.zira cogu essasiyun suikastcısı yıllarca yanlarında yaşayıp guvenlerini kazandıkları vezir yada kralları -bu krallar genelde sehir devletlerinin hukumdarları idi- onemli bir torende ve herkezin gozu onunde oldurmuslerdir. bu usul daha sonra bir cok gizli servisinde ilgisini de cekmis,pek cogu bu sekilde egitilmis belli bir zamanda aktive edecekleri suikascılar yetistirmeye calısmışlardır.

    hassan sabbah ve alamut efsanesi donemine korku ve dehset salmıs.bulundugu yerin avantajı ile de hicbir ordu tarafından ele gecirilememistir.sabbah'ın olumunun arkasından bu katı yapılanma cozulmus sonunda da terk edilmiştir.

    sabbah'ın gonlunde bagımsız, islama yada inanca dayalı bir acem devleti kurmak vardır. o donem acem mulku turk sultanlar ve hukumdarlar tasarufunda idi.bu duruma ve artık bezdirici olan vahsi mogol akınlarıda eklenince ortaya çıkan duruma karsı bir baskaldırıdır. zira akıncı mogollarda musluman degil saman ya da benzeri pagan inanclara sahiptiler.sonradan aralarında islamı secenler olmustur.

    essasiyun tarikatının katı organizasyonu ve elinini her yere uzanması insanlar saygı ve korku uyandırmıstır.devrinde yasayan insanlar için ise en azından isgalin kokunu kazıyamasa da yerel halkın yuruklerinin sogumasını saglayan eylemleri olmustur. gunumuz de ise insanların bu coktan tarih olmus tarikattan korkmaları icin bir sebep kalmamıs sadece gecmiste yaptıkları eylemlere gizli bir hayranlık duymaktalar.yanlız sabbah'ın esasiyunu hic bir donemde hristiyanların tapınak sovalyeleri vs. benzeri orgutlenmeleri gibi bir yapıya burunememis.cıkıs noktası olan nefret sabbahın olumunden sonra azalmıs ve sonunda da orgut dagılıp yok olmustur. sabbah'ın orgutlenmesi direkt kaos yaratma statejisidir.oldurdukleri krallar sultanlar,din adamları hep bu gozle secilmişlerdir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Prometheus06

    Ayrıca Ekbilgi Aşağıda : Alıntıdır...


    hassan sabbah tarikatı olan essasiyunu dine dayalı ama bagımsız bir devlet ozlemi ile kurmustur.yuzyıllarca bolgeye korkular sacmıs sayısız süikasta imza atmıştır.katı bir adamdı,rivayete gore iki oğlunu tarikat goruslerine ve dine aykırı davranıslarından dolayı kafasını keserek oldurtmustur. islettiği cinayetler her ne kadar devrini cok korkutsa da bu efsane adamın yasadıgı donemde buyuk devletler dagılma surecine girmis ve surekli mogol akınları ile yıpranmıslardı. alamutun efsane olması ve istediği gibi sultanlara,vezirlere ulasması birazda donemdeki bu dagınık yapılanmadandır.

    hassan sabbah'ın kurdugu orgut sadece haşaş içen birtakım insanların hareketiyle izah edilemez.zira cogu essasiyun suikastcısı yıllarca yanlarında yaşayıp guvenlerini kazandıkları vezir yada kralları -bu krallar genelde sehir devletlerinin hukumdarları idi- onemli bir torende ve herkezin gozu onunde oldurmuslerdir. bu usul daha sonra bir cok gizli servisinde ilgisini de cekmis,pek cogu bu sekilde egitilmis belli bir zamanda aktive edecekleri suikascılar yetistirmeye calısmışlardır.

    hassan sabbah ve alamut efsanesi donemine korku ve dehset salmıs.bulundugu yerin avantajı ile de hicbir ordu tarafından ele gecirilememistir.sabbah'ın olumunun arkasından bu katı yapılanma cozulmus sonunda da terk edilmiştir.

    sabbah'ın gonlunde bagımsız, islama yada inanca dayalı bir acem devleti kurmak vardır. o donem acem mulku turk sultanlar ve hukumdarlar tasarufunda idi.bu duruma ve artık bezdirici olan vahsi mogol akınlarıda eklenince ortaya çıkan duruma karsı bir baskaldırıdır. zira akıncı mogollarda musluman degil saman ya da benzeri pagan inanclara sahiptiler.sonradan aralarında islamı secenler olmustur.

    essasiyun tarikatının katı organizasyonu ve elinini her yere uzanması insanlar saygı ve korku uyandırmıstır.devrinde yasayan insanlar için ise en azından isgalin kokunu kazıyamasa da yerel halkın yuruklerinin sogumasını saglayan eylemleri olmustur. gunumuz de ise insanların bu coktan tarih olmus tarikattan korkmaları icin bir sebep kalmamıs sadece gecmiste yaptıkları eylemlere gizli bir hayranlık duymaktalar.yanlız sabbah'ın esasiyunu hic bir donemde hristiyanların tapınak sovalyeleri vs. benzeri orgutlenmeleri gibi bir yapıya burunememis.cıkıs noktası olan nefret sabbahın olumunden sonra azalmıs ve sonunda da orgut dagılıp yok olmustur. sabbah'ın orgutlenmesi direkt kaos yaratma statejisidir.oldurdukleri krallar sultanlar,din adamları hep bu gozle secilmişlerdir.
    Amin Maoluf'un Semerkant kitabı okunursa orada da Hassan Sabbah işlenmiş bayağı. Ömer Hayyam ile beraber.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mewluth

    Amin Maoluf'un Semerkant kitabı okunursa orada da Hassan Sabbah işlenmiş bayağı. Ömer Hayyam ile beraber.

    Alıntıları Göster
    aslında islam tarihi, Türk tarihi ve orta doğu tarihi ile ilgili çalışmaların çoğunda adı geçer Hassan Sabbah. Heleki günümüz örgütleri Haşhaşilerin birer kopyası gibi (Hizbullah, Al-Kaide vs.). Ama asıl korkutucu olan bunları soğuk savaş zamanı Sovyetlere karşı yaratan güçler olan A.B.D. , İsrail.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Prometheus06

    aslında islam tarihi, Türk tarihi ve orta doğu tarihi ile ilgili çalışmaların çoğunda adı geçer Hassan Sabbah. Heleki günümüz örgütleri Haşhaşilerin birer kopyası gibi (Hizbullah, Al-Kaide vs.). Ama asıl korkutucu olan bunları soğuk savaş zamanı Sovyetlere karşı yaratan güçler olan A.B.D. , İsrail.

    Alıntıları Göster
    Vay beee adam tam psikopatmış.Duyduğuma göre bu tapınak şovalyeleri hala varmış.Doğrumu acaba.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nihonjin

    Vay beee adam tam psikopatmış.Duyduğuma göre bu tapınak şovalyeleri hala varmış.Doğrumu acaba.

    Alıntıları Göster
    Tapınak Şovalyeleri Büyük üstad Jaques De Molay 'ın yakılarak öldürülmesiyle tarihe karıştı densede kendileri ve etkileri hala devam etmektedir bence. Tabii ki Tapınak Şovalyeleri farklı isimlerle devam ettiler. Söylentilere göre Rotarian Club ve Mason örgütlenmelerde bunun bir kolu.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Prometheus06 -- 14 Mayıs 2006; 2:31:50 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mewluth

    Amin Maoluf'un Semerkant kitabı okunursa orada da Hassan Sabbah işlenmiş bayağı. Ömer Hayyam ile beraber.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: mewluth

    Amin Maoluf'un Semerkant kitabı okunursa orada da Hassan Sabbah işlenmiş bayağı. Ömer Hayyam ile beraber.


    okumuştum ama çıkaramadım şimdi

    tapınak şovalyeleriyle ilgili bir yazı okumuştum hala varmış ve faaliyet halindeymiş.




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Alamut Kalesi Kitapları
    11 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: SR_maN

    quote:

    Orjinalden alıntı: mewluth

    Amin Maoluf'un Semerkant kitabı okunursa orada da Hassan Sabbah işlenmiş bayağı. Ömer Hayyam ile beraber.


    okumuştum ama çıkaramadım şimdi

    tapınak şovalyeleriyle ilgili bir yazı okumuştum hala varmış ve faaliyet halindeymiş.

    Alıntıları Göster
    Hassan Sabbah Arap kanı taşıyan bir Persti ve tam bir Türk düşmanıydı. Hatırlatmak gerekirse Selçuklu İmparatoruğunu çöküşe sürükleyen en büyük etkendir. Fedailerinden birini görevlendirerek Nizamül Mülk yani dönemin Selçuklu İmparatorluğu baş vezirini öldürterek çöküş sürecini hızlandırmıştır.
    Aklınız alıyomu arkadaşlar adamın biri size cenneti sunuyo(daha doğrusu siz öyle sanıyorsunuz) ve sizde ölüme gözü tamamen kapalı gidiyorsunuz. Aslında şu andaki Terör örgütleride işte bu sistemle çalışıyorlar yani aşırı dozda dini duyguları basıyorlar zavallılara (fedailere) ve canlı bomba oluyorlar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Prometheus06

    Hassan Sabbah Arap kanı taşıyan bir Persti ve tam bir Türk düşmanıydı. Hatırlatmak gerekirse Selçuklu İmparatoruğunu çöküşe sürükleyen en büyük etkendir. Fedailerinden birini görevlendirerek Nizamül Mülk yani dönemin Selçuklu İmparatorluğu baş vezirini öldürterek çöküş sürecini hızlandırmıştır.
    Aklınız alıyomu arkadaşlar adamın biri size cenneti sunuyo(daha doğrusu siz öyle sanıyorsunuz) ve sizde ölüme gözü tamamen kapalı gidiyorsunuz. Aslında şu andaki Terör örgütleride işte bu sistemle çalışıyorlar yani aşırı dozda dini duyguları basıyorlar zavallılara (fedailere) ve canlı bomba oluyorlar.

    Alıntıları Göster
    hasan sabbahı da psikopat yaptınız ya bravo. alamut kalesi ve semerkantı okumadan degerlendirmeyin derim.

    büyük iskender, sezar ne kadar psikopatsa o kadar , hatta onlardan daha az saltanat düşkünü bi adam. benim kanaatim.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mewluth

    Amin Maoluf'un Semerkant kitabı okunursa orada da Hassan Sabbah işlenmiş bayağı. Ömer Hayyam ile beraber.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: mewluth

    Amin Maoluf'un Semerkant kitabı okunursa orada da Hassan Sabbah işlenmiş bayağı. Ömer Hayyam ile beraber.


    Okuyupta çok beğendiğim kitaplardan birisidir .. Tavsiye ederim




  • quote:

    Orijinalden alıntı: reddawn

    quote:

    Orjinalden alıntı: mewluth

    Amin Maoluf'un Semerkant kitabı okunursa orada da Hassan Sabbah işlenmiş bayağı. Ömer Hayyam ile beraber.


    Okuyupta çok beğendiğim kitaplardan birisidir .. Tavsiye ederim

    Alıntıları Göster
    yaw adam hasta ruhlunun teki bence de elle tutulur tek tarafı yok




  • quote:

    Orijinalden alıntı: dasdasq

    hasan sabbahı da psikopat yaptınız ya bravo. alamut kalesi ve semerkantı okumadan degerlendirmeyin derim.

    büyük iskender, sezar ne kadar psikopatsa o kadar , hatta onlardan daha az saltanat düşkünü bi adam. benim kanaatim.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: dasdasq

    hasan sabbahı da psikopat yaptınız ya bravo. alamut kalesi ve semerkantı okumadan degerlendirmeyin derim.

    büyük iskender, sezar ne kadar psikopatsa o kadar , hatta onlardan daha az saltanat düşkünü bi adam. benim kanaatim.



    madem onlardan daha az saltanat düşkünüydü neden kendini mesih ilan edip Allah'ın ona cennetin anahtarlarını verdiğini duyurdu. Ama şunuda belirteyim ki gerçekten bir dahiymiş, tıpkı Hitler gibi ama Hassan Sabbahda bu özelliğini kendi çıkarları ve bir ideolojinin yayılması amaçlı kullanmıştır.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Prometheus06

    quote:

    Orjinalden alıntı: dasdasq

    hasan sabbahı da psikopat yaptınız ya bravo. alamut kalesi ve semerkantı okumadan degerlendirmeyin derim.

    büyük iskender, sezar ne kadar psikopatsa o kadar , hatta onlardan daha az saltanat düşkünü bi adam. benim kanaatim.



    madem onlardan daha az saltanat düşkünüydü neden kendini mesih ilan edip Allah'ın ona cennetin anahtarlarını verdiğini duyurdu. Ama şunuda belirteyim ki gerçekten bir dahiymiş, tıpkı Hitler gibi ama Hassan Sabbahda bu özelliğini kendi çıkarları ve bir ideolojinin yayılması amaçlı kullanmıştır.

    Alıntıları Göster
    şimdi bu konuyu derinleştirirsem din konusunu ele alacagım topic kilitlenecek, bu alamut kalesi kitabını vaktin olursa okumanı oneririm.

    ne demek istediğimi anlarsın.

    mesih mevzusunu ilk defa duydum. yani ben mesihim dediğini hatırlamıyorum pek. tabi cennetin anahtarını vaadeden bi adam sonuçta ama dediğim gibi tutup hitlerle hiç bi ideolojik, düşünsel benzerliği yok.

    hitlere benzeteceksen devletçi faşist biri olmalı bu hasan sabbah degil bence.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: dasdasq

    şimdi bu konuyu derinleştirirsem din konusunu ele alacagım topic kilitlenecek, bu alamut kalesi kitabını vaktin olursa okumanı oneririm.

    ne demek istediğimi anlarsın.

    mesih mevzusunu ilk defa duydum. yani ben mesihim dediğini hatırlamıyorum pek. tabi cennetin anahtarını vaadeden bi adam sonuçta ama dediğim gibi tutup hitlerle hiç bi ideolojik, düşünsel benzerliği yok.

    hitlere benzeteceksen devletçi faşist biri olmalı bu hasan sabbah degil bence.

    Alıntıları Göster
    2 kitabınıda okudum yani Fedailerin Kalesi Alamut ve Alamuta dönüş-Güvercin Gerdanlığı. İlk kitap olan Vladmir Bartolun yazdığı daha ilgi çekici geldi, nede olsa Vladmir Bartol. Bilmem dikkat ettinmi ama kitapta Hassan Sabbah'a "Seyduna" yani Allah'ın elçisi olarak hitap ediliyordu kitap boyunca. Kendisini Mesih ilan ettiği daha kitabın başlarında geçiyo zaten. Eğer elinde varsa bence bir daha gözden geçir. Hitlere benzetmekten kastım: dahiliğin yanlış beden ve ruhta olmasındandı. Hitler bir dahiydi bunu kimse inkar etmiyor ama delilikle arasındaki ince çizgiyi geçmişti. Bence Hassan Sabbahta böyle. Hitlerde s.a. ve s.s. tugaylarını beyin yıkama yöntemiyle oluşturdu.
    Ayrıca Hassan Sabbah cennetin anahtarlarını vaad etmedi verdi(!). Tabii ki kendince... İsmaili Tarikatını böylesine güçlü kılan bu adamdı ve bunu İslam dinini kullanarak gerçekleştirdi. Kitapta geçen cümlelerden biri şöyleydi galiba " Muhammed, İsa, Musa, hepside cenneti vaad etti insanlarına. Ama ben Seyduna, vaad etmiyorum onlara cenneti sunuyorum". Fedailerde gözleriyle görüp elleriyle dokunabildikleri için koşulsuz ve ölümüne bağlılıklarını sunmuştur. Birde Dailer yani Komutanlar, eğitimciler sınıfı vardı tarikatta bunlar Seydunaya daha yakın olan üst sınıftı ve Büyük Dailer yani "Sırra Vakıf Olanlar". Bu kişiler en fazla 2-3 kişi olur ve İsmaili öğretisinin büyük sırrına "herşey serbersttir"e ortak olurlar.
    Kitap gerçekten bir baş yapıt. Eğer bulabirseniz mutlaka okuyun. Bir Çek yazarın (Vladmir Bartol) böyle bir eser sunması gerçekten kayda değerdir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Prometheus06 -- 15 Mayıs 2006; 9:08:37 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Prometheus06

    2 kitabınıda okudum yani Fedailerin Kalesi Alamut ve Alamuta dönüş-Güvercin Gerdanlığı. İlk kitap olan Vladmir Bartolun yazdığı daha ilgi çekici geldi, nede olsa Vladmir Bartol. Bilmem dikkat ettinmi ama kitapta Hassan Sabbah'a "Seyduna" yani Allah'ın elçisi olarak hitap ediliyordu kitap boyunca. Kendisini Mesih ilan ettiği daha kitabın başlarında geçiyo zaten. Eğer elinde varsa bence bir daha gözden geçir. Hitlere benzetmekten kastım: dahiliğin yanlış beden ve ruhta olmasındandı. Hitler bir dahiydi bunu kimse inkar etmiyor ama delilikle arasındaki ince çizgiyi geçmişti. Bence Hassan Sabbahta böyle. Hitlerde s.a. ve s.s. tugaylarını beyin yıkama yöntemiyle oluşturdu.
    Ayrıca Hassan Sabbah cennetin anahtarlarını vaad etmedi verdi(!). Tabii ki kendince... İsmaili Tarikatını böylesine güçlü kılan bu adamdı ve bunu İslam dinini kullanarak gerçekleştirdi. Kitapta geçen cümlelerden biri şöyleydi galiba " Muhammed, İsa, Musa, hepside cenneti vaad etti insanlarına. Ama ben Seyduna, vaad etmiyorum onlara cenneti sunuyorum". Fedailerde gözleriyle görüp elleriyle dokunabildikleri için koşulsuz ve ölümüne bağlılıklarını sunmuştur. Birde Dailer yani Komutanlar, eğitimciler sınıfı vardı tarikatta bunlar Seydunaya daha yakın olan üst sınıftı ve Büyük Dailer yani "Sırra Vakıf Olanlar". Bu kişiler en fazla 2-3 kişi olur ve İsmaili öğretisinin büyük sırrına "herşey serbersttir"e ortak olurlar.
    Kitap gerçekten bir baş yapıt. Eğer bulabirseniz mutlaka okuyun. Bir Çek yazarın (Vladmir Bartol) böyle bir eser sunması gerçekten kayda değerdir.

    Alıntıları Göster
    haklı olabilirsin yıllar oldu. kitap da elimde yok sanırım su an.
    ama adam senin ifade ettiğin gibi diğerlerinin yaptıgından daha kötü bişey yapmıyo, hatta onlardan dürüst geldi bana. cenneti (ona gore hiç olmayan bişeyi) vadetmektense, senin ifadenle yeryüzünde cenneti yaşatıyor adam.
    dediğim gibi burda daha fazla tartışmak uygun değil.

    ayrıca hitlerin dahiligine gelince, bizim "genç" bi ve zenginliğini yeni kaybeden siyasetçimiz ne kadar dahiyse hitlerde onun ornek aldıgı biri olarak o kadar dahidir diye düşünüyorum. hitler olmak kolay değil ama bu dahilik falan değil.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: dasdasq

    haklı olabilirsin yıllar oldu. kitap da elimde yok sanırım su an.
    ama adam senin ifade ettiğin gibi diğerlerinin yaptıgından daha kötü bişey yapmıyo, hatta onlardan dürüst geldi bana. cenneti (ona gore hiç olmayan bişeyi) vadetmektense, senin ifadenle yeryüzünde cenneti yaşatıyor adam.
    dediğim gibi burda daha fazla tartışmak uygun değil.

    ayrıca hitlerin dahiligine gelince, bizim "genç" bi ve zenginliğini yeni kaybeden siyasetçimiz ne kadar dahiyse hitlerde onun ornek aldıgı biri olarak o kadar dahidir diye düşünüyorum. hitler olmak kolay değil ama bu dahilik falan değil.

    Alıntıları Göster
    vladimir barthold tamamen müslüman düşmanı yazmış kitabını.

    hasan sabbah ın ömer hayyam yada nizamülmülk le arkadaş olduğu tamamen uyduruk.

    tapınak şövalyeleri 14. yy başlarında tarikatın mallarına göz diken fransa kralının saldırısına uğradı sonra
    diğer ülkelerin krallarıda tarikata saldırıp mallarını gaspedip üyelerini öldürdüler.
    iskoçya hariç. ama burada da 400 yıl sonra tarikat sönecektir.

    hasan sabbah koyu bir fars milliyetçisiydi. iranda arap hakimiyetinin zayıflamasından sonra yeniden bazı fars hanedanlar türemeye başlamışsada selçuklu istilası ile hemen ve direnmeden söndüler. bu türk hakimiyetin en başlarını ve en güçlü zamanını gören hasan sabbah islama doğrudan karşı çıkamadığı için en batıl islam mezhebi olan ismaililiğe yöneldi. koyu batıl bu inancı güçlendirmeye çalıştı. ayakta kalan tek şii devlet olan mısırda güç kazanmayı düşündüysede olmadı ve doğrudan bir terör örgütü kurarak selçuklu yönetimine karşı mücadeleye başladı.

    o sıralada islam ülkelerinde devletlerin kurumsal yapısı çok zayıftı. abbasi devleti 300 yıldır bir çok ülkenin kopmasına engel olamamış her yer yerel hanedanların eline geçmişti. bu güçsüz hükümdarlar habire entrikayla düşmanla birlik olup diğer müslümanlara kazık atmakla ayakta kalmaya çalışıyorlardı.

    o dönemlerde bütün müslüman düşmanları (bizanslılar-batıniler-haçlılar) bu durumlardan çok yararlandılar.
    her yerde kendilerine destek olacak hainleri bol bol bulabiliyorlardı çünkü.

    selçuklu devletinin yarım insan ömrü kadar bir zamanda islam aleminin çoğunu ele geçirdiği o dönemde hiç bir yerde eski yerel güçler türklere direnmemiş savaşıp ölmemiş hepsi yeraltına çekilmişlerdi. devletin bütün düşmanları hayattaydı gerçekte hiçbir düşman odağı sönmemişti.

    bu durumda selçuklu devleti gerçekte hızla büyüyüp şişerken hiç bir düşmanı yoketmemiş hepsini içine doldurmuştu. bölünmeye çok müsait bir ülke halindeydi. hasan sabbah bu ortamdan çok yararlandı tabi.

    birbirine kazık atan - ülkeye ihanet eden - entrikayla rakiplerini temizleyen vezirler derebeyler yerel hükümdarcıklar komutanlar yani kendisine destek olacak çok hain vardı.

    ve en nihayet göçebe kültürlülerin yönettiği selçuklu devleti henüz yerleşik yaşayan iranlı ve arap halkları yönetmeyi bilmiyordu. iç istihbarat yoktu. (alpaslanla nizamülmülkün bu konuda tartışmaları çok ünlüdür)
    bu ortam ilk zamanlar haşhaşilere çok yaradı. bir kol iranda bir kol suriyede çok geliştiler.

    ama esas konu olan fars milliyetçiliği o devirlerde çok zayıf bir doktrindi. din konusunda da batıni inancı
    halklara çekici gelecek bir şey değildi. hem şii hem sünni ülkelerde bunlara karşı çok sert bir takibat uygulandı. kim demiş islamda engizisyon yok diye... 1117 de halepte 1129 da şamda alkın saldırısıyla katledildiler. iranda da bir çoğu tutuklanıp öldürüldü. ne kadar fedaileri de olda adam öldürmeyi iyi de bilseler ne kadar herkesi korkutsalarda halk desteği kitle desteği olmadıktan sonra güdük kalmaya mahkum bir terör örgütü olarak giderek zayıflayan haşhaşilerin iran kolu 1257 de suriye koluda 1270 de söndürüldü.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: barsgan

    vladimir barthold tamamen müslüman düşmanı yazmış kitabını.

    hasan sabbah ın ömer hayyam yada nizamülmülk le arkadaş olduğu tamamen uyduruk.

    tapınak şövalyeleri 14. yy başlarında tarikatın mallarına göz diken fransa kralının saldırısına uğradı sonra
    diğer ülkelerin krallarıda tarikata saldırıp mallarını gaspedip üyelerini öldürdüler.
    iskoçya hariç. ama burada da 400 yıl sonra tarikat sönecektir.

    hasan sabbah koyu bir fars milliyetçisiydi. iranda arap hakimiyetinin zayıflamasından sonra yeniden bazı fars hanedanlar türemeye başlamışsada selçuklu istilası ile hemen ve direnmeden söndüler. bu türk hakimiyetin en başlarını ve en güçlü zamanını gören hasan sabbah islama doğrudan karşı çıkamadığı için en batıl islam mezhebi olan ismaililiğe yöneldi. koyu batıl bu inancı güçlendirmeye çalıştı. ayakta kalan tek şii devlet olan mısırda güç kazanmayı düşündüysede olmadı ve doğrudan bir terör örgütü kurarak selçuklu yönetimine karşı mücadeleye başladı.

    o sıralada islam ülkelerinde devletlerin kurumsal yapısı çok zayıftı. abbasi devleti 300 yıldır bir çok ülkenin kopmasına engel olamamış her yer yerel hanedanların eline geçmişti. bu güçsüz hükümdarlar habire entrikayla düşmanla birlik olup diğer müslümanlara kazık atmakla ayakta kalmaya çalışıyorlardı.

    o dönemlerde bütün müslüman düşmanları (bizanslılar-batıniler-haçlılar) bu durumlardan çok yararlandılar.
    her yerde kendilerine destek olacak hainleri bol bol bulabiliyorlardı çünkü.

    selçuklu devletinin yarım insan ömrü kadar bir zamanda islam aleminin çoğunu ele geçirdiği o dönemde hiç bir yerde eski yerel güçler türklere direnmemiş savaşıp ölmemiş hepsi yeraltına çekilmişlerdi. devletin bütün düşmanları hayattaydı gerçekte hiçbir düşman odağı sönmemişti.

    bu durumda selçuklu devleti gerçekte hızla büyüyüp şişerken hiç bir düşmanı yoketmemiş hepsini içine doldurmuştu. bölünmeye çok müsait bir ülke halindeydi. hasan sabbah bu ortamdan çok yararlandı tabi.

    birbirine kazık atan - ülkeye ihanet eden - entrikayla rakiplerini temizleyen vezirler derebeyler yerel hükümdarcıklar komutanlar yani kendisine destek olacak çok hain vardı.

    ve en nihayet göçebe kültürlülerin yönettiği selçuklu devleti henüz yerleşik yaşayan iranlı ve arap halkları yönetmeyi bilmiyordu. iç istihbarat yoktu. (alpaslanla nizamülmülkün bu konuda tartışmaları çok ünlüdür)
    bu ortam ilk zamanlar haşhaşilere çok yaradı. bir kol iranda bir kol suriyede çok geliştiler.

    ama esas konu olan fars milliyetçiliği o devirlerde çok zayıf bir doktrindi. din konusunda da batıni inancı
    halklara çekici gelecek bir şey değildi. hem şii hem sünni ülkelerde bunlara karşı çok sert bir takibat uygulandı. kim demiş islamda engizisyon yok diye... 1117 de halepte 1129 da şamda alkın saldırısıyla katledildiler. iranda da bir çoğu tutuklanıp öldürüldü. ne kadar fedaileri de olda adam öldürmeyi iyi de bilseler ne kadar herkesi korkutsalarda halk desteği kitle desteği olmadıktan sonra güdük kalmaya mahkum bir terör örgütü olarak giderek zayıflayan haşhaşilerin iran kolu 1257 de suriye koluda 1270 de söndürüldü.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: barsgan

    vladimir barthold tamamen müslüman düşmanı yazmış kitabını.

    hasan sabbah ın ömer hayyam yada nizamülmülk le arkadaş olduğu tamamen uyduruk.

    tapınak şövalyeleri 14. yy başlarında tarikatın mallarına göz diken fransa kralının saldırısına uğradı sonra
    diğer ülkelerin krallarıda tarikata saldırıp mallarını gaspedip üyelerini öldürdüler.
    iskoçya hariç. ama burada da 400 yıl sonra tarikat sönecektir.

    hasan sabbah koyu bir fars milliyetçisiydi. iranda arap hakimiyetinin zayıflamasından sonra yeniden bazı fars hanedanlar türemeye başlamışsada selçuklu istilası ile hemen ve direnmeden söndüler. bu türk hakimiyetin en başlarını ve en güçlü zamanını gören hasan sabbah islama doğrudan karşı çıkamadığı için en batıl islam mezhebi olan ismaililiğe yöneldi. koyu batıl bu inancı güçlendirmeye çalıştı. ayakta kalan tek şii devlet olan mısırda güç kazanmayı düşündüysede olmadı ve doğrudan bir terör örgütü kurarak selçuklu yönetimine karşı mücadeleye başladı.

    o sıralada islam ülkelerinde devletlerin kurumsal yapısı çok zayıftı. abbasi devleti 300 yıldır bir çok ülkenin kopmasına engel olamamış her yer yerel hanedanların eline geçmişti. bu güçsüz hükümdarlar habire entrikayla düşmanla birlik olup diğer müslümanlara kazık atmakla ayakta kalmaya çalışıyorlardı.

    o dönemlerde bütün müslüman düşmanları (bizanslılar-batıniler-haçlılar) bu durumlardan çok yararlandılar.
    her yerde kendilerine destek olacak hainleri bol bol bulabiliyorlardı çünkü.

    selçuklu devletinin yarım insan ömrü kadar bir zamanda islam aleminin çoğunu ele geçirdiği o dönemde hiç bir yerde eski yerel güçler türklere direnmemiş savaşıp ölmemiş hepsi yeraltına çekilmişlerdi. devletin bütün düşmanları hayattaydı gerçekte hiçbir düşman odağı sönmemişti.

    bu durumda selçuklu devleti gerçekte hızla büyüyüp şişerken hiç bir düşmanı yoketmemiş hepsini içine doldurmuştu. bölünmeye çok müsait bir ülke halindeydi. hasan sabbah bu ortamdan çok yararlandı tabi.

    birbirine kazık atan - ülkeye ihanet eden - entrikayla rakiplerini temizleyen vezirler derebeyler yerel hükümdarcıklar komutanlar yani kendisine destek olacak çok hain vardı.

    ve en nihayet göçebe kültürlülerin yönettiği selçuklu devleti henüz yerleşik yaşayan iranlı ve arap halkları yönetmeyi bilmiyordu. iç istihbarat yoktu. (alpaslanla nizamülmülkün bu konuda tartışmaları çok ünlüdür)
    bu ortam ilk zamanlar haşhaşilere çok yaradı. bir kol iranda bir kol suriyede çok geliştiler.

    ama esas konu olan fars milliyetçiliği o devirlerde çok zayıf bir doktrindi. din konusunda da batıni inancı
    halklara çekici gelecek bir şey değildi. hem şii hem sünni ülkelerde bunlara karşı çok sert bir takibat uygulandı. kim demiş islamda engizisyon yok diye... 1117 de halepte 1129 da şamda alkın saldırısıyla katledildiler. iranda da bir çoğu tutuklanıp öldürüldü. ne kadar fedaileri de olda adam öldürmeyi iyi de bilseler ne kadar herkesi korkutsalarda halk desteği kitle desteği olmadıktan sonra güdük kalmaya mahkum bir terör örgütü olarak giderek zayıflayan haşhaşilerin iran kolu 1257 de suriye koluda 1270 de söndürüldü.





    Verdiğiniz bilgiler gerçekten çok aydınlatıcı. Yanlız emin olmadığım bir konu bu üç şahsiyetin arkadaş olup olmadıkları. Kitaba bakarsanız arkadaşlar ve konuda buna bağlı olarak gelişmekte. Ama bazı tarihçilere görede böyle bir durum yok. Fakat Ömer Hayyamın bazı şiirlerinde Hassan Sabbah'a ve Nizamül Mülke atıfta bulunmasınıda incelemek gerekir diye düşünüyorum. Belkide aralarındaki mücadeleden etkilenip yazmışta olabilir Ömer Hayyam. Şu da bir gerçekki Hassan Sabbah büyük bir Pers milliyetçisiydi ve Türk Düşmanıydı.
    Acaba bu bilgileri nerden aldınız gerçekten güzel bir kaynağa benziyor.
    Saygılar...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Prometheus06

    quote:

    Orjinalden alıntı: barsgan

    vladimir barthold tamamen müslüman düşmanı yazmış kitabını.

    hasan sabbah ın ömer hayyam yada nizamülmülk le arkadaş olduğu tamamen uyduruk.

    tapınak şövalyeleri 14. yy başlarında tarikatın mallarına göz diken fransa kralının saldırısına uğradı sonra
    diğer ülkelerin krallarıda tarikata saldırıp mallarını gaspedip üyelerini öldürdüler.
    iskoçya hariç. ama burada da 400 yıl sonra tarikat sönecektir.

    hasan sabbah koyu bir fars milliyetçisiydi. iranda arap hakimiyetinin zayıflamasından sonra yeniden bazı fars hanedanlar türemeye başlamışsada selçuklu istilası ile hemen ve direnmeden söndüler. bu türk hakimiyetin en başlarını ve en güçlü zamanını gören hasan sabbah islama doğrudan karşı çıkamadığı için en batıl islam mezhebi olan ismaililiğe yöneldi. koyu batıl bu inancı güçlendirmeye çalıştı. ayakta kalan tek şii devlet olan mısırda güç kazanmayı düşündüysede olmadı ve doğrudan bir terör örgütü kurarak selçuklu yönetimine karşı mücadeleye başladı.

    o sıralada islam ülkelerinde devletlerin kurumsal yapısı çok zayıftı. abbasi devleti 300 yıldır bir çok ülkenin kopmasına engel olamamış her yer yerel hanedanların eline geçmişti. bu güçsüz hükümdarlar habire entrikayla düşmanla birlik olup diğer müslümanlara kazık atmakla ayakta kalmaya çalışıyorlardı.

    o dönemlerde bütün müslüman düşmanları (bizanslılar-batıniler-haçlılar) bu durumlardan çok yararlandılar.
    her yerde kendilerine destek olacak hainleri bol bol bulabiliyorlardı çünkü.

    selçuklu devletinin yarım insan ömrü kadar bir zamanda islam aleminin çoğunu ele geçirdiği o dönemde hiç bir yerde eski yerel güçler türklere direnmemiş savaşıp ölmemiş hepsi yeraltına çekilmişlerdi. devletin bütün düşmanları hayattaydı gerçekte hiçbir düşman odağı sönmemişti.

    bu durumda selçuklu devleti gerçekte hızla büyüyüp şişerken hiç bir düşmanı yoketmemiş hepsini içine doldurmuştu. bölünmeye çok müsait bir ülke halindeydi. hasan sabbah bu ortamdan çok yararlandı tabi.

    birbirine kazık atan - ülkeye ihanet eden - entrikayla rakiplerini temizleyen vezirler derebeyler yerel hükümdarcıklar komutanlar yani kendisine destek olacak çok hain vardı.

    ve en nihayet göçebe kültürlülerin yönettiği selçuklu devleti henüz yerleşik yaşayan iranlı ve arap halkları yönetmeyi bilmiyordu. iç istihbarat yoktu. (alpaslanla nizamülmülkün bu konuda tartışmaları çok ünlüdür)
    bu ortam ilk zamanlar haşhaşilere çok yaradı. bir kol iranda bir kol suriyede çok geliştiler.

    ama esas konu olan fars milliyetçiliği o devirlerde çok zayıf bir doktrindi. din konusunda da batıni inancı
    halklara çekici gelecek bir şey değildi. hem şii hem sünni ülkelerde bunlara karşı çok sert bir takibat uygulandı. kim demiş islamda engizisyon yok diye... 1117 de halepte 1129 da şamda alkın saldırısıyla katledildiler. iranda da bir çoğu tutuklanıp öldürüldü. ne kadar fedaileri de olda adam öldürmeyi iyi de bilseler ne kadar herkesi korkutsalarda halk desteği kitle desteği olmadıktan sonra güdük kalmaya mahkum bir terör örgütü olarak giderek zayıflayan haşhaşilerin iran kolu 1257 de suriye koluda 1270 de söndürüldü.





    Verdiğiniz bilgiler gerçekten çok aydınlatıcı. Yanlız emin olmadığım bir konu bu üç şahsiyetin arkadaş olup olmadıkları. Kitaba bakarsanız arkadaşlar ve konuda buna bağlı olarak gelişmekte. Ama bazı tarihçilere görede böyle bir durum yok. Fakat Ömer Hayyamın bazı şiirlerinde Hassan Sabbah'a ve Nizamül Mülke atıfta bulunmasınıda incelemek gerekir diye düşünüyorum. Belkide aralarındaki mücadeleden etkilenip yazmışta olabilir Ömer Hayyam. Şu da bir gerçekki Hassan Sabbah büyük bir Pers milliyetçisiydi ve Türk Düşmanıydı.
    Acaba bu bilgileri nerden aldınız gerçekten güzel bir kaynağa benziyor.
    Saygılar...

    Alıntıları Göster
    Arkadaşlar romanlardan yola çıkarak tarih yapmaya çalışmışlar. Adı geçen romanların bazılarını okudum. İsmi üstünde roman. Tarihsel bilgi anlamında var olan boşlukları yazar doldurmuş haliyle.

    Bir diğer itirazaım da Hasan Sabbah ile günümüz akımlarının bir ya da benzer görülmeesi. Aralarındaki tek ortak yan şiddet eğilimleri olduğu halde çok yerde bu benzerlik öne çıkarılarak bir tutuluyor. Bu anlamda sözgelimi ETA ya da IRA da aynı kategoriye sokulabilir. Oysa istisnasız her zaman buna dikkat edilmemektedir.

    Soru olursa devam edecek
    Not: Hassan değil Hasan olacak.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Dor Niro

    Arkadaşlar romanlardan yola çıkarak tarih yapmaya çalışmışlar. Adı geçen romanların bazılarını okudum. İsmi üstünde roman. Tarihsel bilgi anlamında var olan boşlukları yazar doldurmuş haliyle.

    Bir diğer itirazaım da Hasan Sabbah ile günümüz akımlarının bir ya da benzer görülmeesi. Aralarındaki tek ortak yan şiddet eğilimleri olduğu halde çok yerde bu benzerlik öne çıkarılarak bir tutuluyor. Bu anlamda sözgelimi ETA ya da IRA da aynı kategoriye sokulabilir. Oysa istisnasız her zaman buna dikkat edilmemektedir.

    Soru olursa devam edecek
    Not: Hassan değil Hasan olacak.

    Alıntıları Göster
    Benim bildiğim kadarıyla Hasan Sabbah,Nizamü'l Mülk ve Ömer hayyam küçük yaşlarda bir arada bulunmasına rağmen aralarında ki ilişkiyi bir dostluk olmaktan çok bir üstünlük mücadelesine dönüşmüştür.
    Nizam'ül Mülk'ün vezirlik rütbesine yükselmesini hazmedemeyen Hasan Sabbah'ın önce isyan ettiği ancak başarısız olunca Mısır'a kaçarak bir süre orda kaldığını biliyorum.Genellikle onun çalışmaları haşhaş bitkisiyle ilişkilendirilmiştir, ancak bildiğim kadarıyla Hasan Sabbah burda bir medrese de uzun bir süre ikna eğitimi almıştır.Selçuklu topraklarına döndüğünde de bu eğitimini kullanarak önemli bir örgüt kurmuştur.
    Tabi ki Onun çalışmalarını sadece kişisel bir intikam mücadelesi olarak sunmak yanlış olur.Fars milliyetçiliğininde bunda büyük etkisi vardır.Ayrıca hasan Sabbah, aslen iranlı olan Nizam'ül Mülk'ü kendilerine hakaret etmekle suçlamıştır.
    Bence bir insanı haşhaş kullanarak böyle eylemi yaptırmak çok zordur.Burda Hasan Sabbah'ın zekası ve ikna kabiliyetinin büyük önemi vardır.Bir de şunu söylüyeyim: Semerkant kitabında bu olaylar çok çarpıtılmış.Bazı gerçekler saptırılmış.Mesela Selçukluların en ünlü Hükümdarlarından Sultan Melikşah, kadın düşkünü,zavallı , devlet işlerinden hiç anlamayan, Nizam'ül Mülk sayesinde devleti yöneten pısırık birisi olarak sunulmuş.Bence hatalı bir tespit.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Prometheus06

    Hassan Sabbah Arap kanı taşıyan bir Persti ve tam bir Türk düşmanıydı. Hatırlatmak gerekirse Selçuklu İmparatoruğunu çöküşe sürükleyen en büyük etkendir. Fedailerinden birini görevlendirerek Nizamül Mülk yani dönemin Selçuklu İmparatorluğu baş vezirini öldürterek çöküş sürecini hızlandırmıştır.
    Aklınız alıyomu arkadaşlar adamın biri size cenneti sunuyo(daha doğrusu siz öyle sanıyorsunuz) ve sizde ölüme gözü tamamen kapalı gidiyorsunuz. Aslında şu andaki Terör örgütleride işte bu sistemle çalışıyorlar yani aşırı dozda dini duyguları basıyorlar zavallılara (fedailere) ve canlı bomba oluyorlar.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: Prometheus06

    Hassan Sabbah Arap kanı taşıyan bir Persti ve tam bir Türk düşmanıydı. Hatırlatmak gerekirse Selçuklu İmparatoruğunu çöküşe sürükleyen en büyük etkendir. Fedailerinden birini görevlendirerek Nizamül Mülk yani dönemin Selçuklu İmparatorluğu baş vezirini öldürterek çöküş sürecini hızlandırmıştır.
    Aklınız alıyomu arkadaşlar adamın biri size cenneti sunuyo(daha doğrusu siz öyle sanıyorsunuz) ve sizde ölüme gözü tamamen kapalı gidiyorsunuz. Aslında şu andaki Terör örgütleride işte bu sistemle çalışıyorlar yani aşırı dozda dini duyguları basıyorlar zavallılara (fedailere) ve canlı bomba oluyorlar.
    Arkadaşlar tespitlerinizin çopuna katılmıyorum.Hasan Sabbah Türk düşmanıydı demek baştan yanlış olur bence çünkü kastı Türklere değil kişilere ve Selçuklu devletineydi.Öldürttüğü Nizamülmülk zaten türk asıllı değildi.
    Ayrıca günümüzdeki canlı bombalara benzese de suikast şekilleri dediğiniz gibi aşırı dozajda dini duygu basmalarına gerek yok.
    Babası öldürülmüş küçük kardeşinin bacağı kopmuş,ablasına tecavüz edilmiş,annesi kaybolmuş bir insan zaten akli melekelerini önemli ölçüde yitirmiştir öyle aşırı dosajda dini dugu falan basmaya gerek yok.Dini duygu bassalar tam tersi olut intihar etmezlerdi.




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.