Şimdi Ara

Herhangi bir psikolojik ve fizyolojik hastalığınız varsa GAPS Diyetine bakın.

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
20
Cevap
3
Favori
1.024
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • ARTILAYABİLİR MİSİNİZ KONUYU!

    Arkadaşlar bol bol okuyup araştırmadan ağır psikolojik ve fizyolojik hastalıklarınıza çare bulamayabilirsiniz.Üstün körü birkaç yazı okuyup benden birşeyler beklemeniz pek doğru olmaz.
    Diyet kelimesi de aslında doğru bir kelime değil.
    Diyet yerine her yönüyle sağlıklı yaşam biçimi demek daha doğru.
    Benim paylaştığım sayfaları kurcalamanız gerekiyor.
    DH forumda gaps kelimesini aratırsanız benim 2-3 sene önce açtığım konularla karşılaşırsınız.
    Son zamanlarda psikolojik sorunum var başlıklı konular geliyor.
    Bu konulara binaen açtım yeniden bu konuyu.

    GAPS (Gut And Psychology Syndrome And Physiology Syndrome / Bağırsak Ve Psikoloji Sendromu Ve Fizyoloji Sendromu)

    Umarım tüm psikolojik ve fizyolojik sorununuz düzelir
    Tavsiyem bu Gaps denilen şeyi yapmanız.
    Benim hayatım kurtuldu.
    Ağır sorunlarım vardı psikolojik ve fizyolojik olarak.
    Attığım bu linklerin bson ikisi benim sayfam.
    Bunun kitaplarını ve cd'sini almanızı öneririm.Maddi anlamda sıkıntı olucaksa sayfamdaki her şeyi okuyunuz mümkün olduğunca. İngilizceniz varsa eğer kitap Cd filan almayabilirsiniz.İngilizce kaynak çok.

    https://www.youtube.com/watch?v=C08kL-kOhlg
    https://www.youtube.com/watch?v=JNMm6dOPvas
    https://gapsdiyet.wordpress.com/
    https://www.facebook.com/GapsDiyet/


    Tüm hastalıklar bağırsakta başlar, bağırsaklar hasta ise vücudun geri kalanıda hastadır. HİPOKRAT
    Siz düşünün, çok şey yazmak isterim ama hep yazdıklarım sayfalarda kayboluyor.
    Yanlış beslenen birisinin bağırsakları bozulur ve bunun sonucunda vücudunda tüm hastalıklar ortaya çıkar.
    Tüm psikolojik ve fizyolojik hastalıkları sadece beslenme şeklini değiştirip bağırsakları düzelterek yenebiliriz.
    Otizm
    Şizofreni
    Epilepsi
    Depresyon
    Bipolar Bozukluk
    Anksiyete
    Şizoaffektif Bozukluk
    OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk)
    Obsesyonlar
    DEB (Dikkat Eksikliği Bozukluğu)
    DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu)
    Disleksi
    Dispraksi
    Panik Atak
    Öfke Problemleri
    Yeme Bozuklukları
    Uyku Problemleri
    Bağımlılıklar
    Cinsel dürtüleri engelleyememe vs.. vs...
    akne
    ALS
    Alerjiler
    Alzheimer
    Anemi
    Artrit
    Astım
    Bellek Problemleri
    Çölyak
    Demans (Bunama)
    Diyabet
    Egzema
    Eklem Ağrıları
    Enzim ve Hormon Bozuklukları
    Fibromiyalji
    gelişme Geriliği
    Gıda Alerjileri
    Gıda İntoleransları
    Her türlü kanser
    otoimmün Tiroidit (Haşimato)
    Kolesterol Problemleri
    Kronik Yorgunluk
    Kulak Enfeksiyonları
    Lupus
    Migren
    MS (Multipl Skleroz)
    PMS-Regl Problemleri
    Parkinson
    Romatoid Artrit (RA)
    Sedef
    Sistit
    Tansiyon Problemleri
    Tiroit Problemleri
    Uyku Problemleri
    Ağız Kokusu
    Crohn
    Gastrit
    Gaz
    Hazımsızlık
    İrritabl Bağırsak Sendromu
    İshal
    Kabızlık
    Kellik
    Kolik
    Kötü Kokulu veya Anormal Dışkı
    Mide Ekşimesi
    Pamukçuk
    Reflü
    Şişkinlik
    Ülser
    Ülseratif Kolit vs..........


    Edit

    Arkadaşlar bu kitaptan küçük bi bölüm.



    Herhangi bir psikolojik ve fizyolojik hastalığınız varsa GAPS Diyetine bakın.

    Herhangi bir psikolojik ve fizyolojik hastalığınız varsa GAPS Diyetine bakın.

    Herhangi bir psikolojik ve fizyolojik hastalığınız varsa GAPS Diyetine bakın.

    Herhangi bir psikolojik ve fizyolojik hastalığınız varsa GAPS Diyetine bakın.

    Herhangi bir psikolojik ve fizyolojik hastalığınız varsa GAPS Diyetine bakın.

    Herhangi bir psikolojik ve fizyolojik hastalığınız varsa GAPS Diyetine bakın.

    Herhangi bir psikolojik ve fizyolojik hastalığınız varsa GAPS Diyetine bakın.

    Herhangi bir psikolojik ve fizyolojik hastalığınız varsa GAPS Diyetine bakın.

    Herhangi bir psikolojik ve fizyolojik hastalığınız varsa GAPS Diyetine bakın.

    Herhangi bir psikolojik ve fizyolojik hastalığınız varsa GAPS Diyetine bakın.

    Herhangi bir psikolojik ve fizyolojik hastalığınız varsa GAPS Diyetine bakın.

    Herhangi bir psikolojik ve fizyolojik hastalığınız varsa GAPS Diyetine bakın.

    Herhangi bir psikolojik ve fizyolojik hastalığınız varsa GAPS Diyetine bakın.

    Herhangi bir psikolojik ve fizyolojik hastalığınız varsa GAPS Diyetine bakın.

    Herhangi bir psikolojik ve fizyolojik hastalığınız varsa GAPS Diyetine bakın.

    Herhangi bir psikolojik ve fizyolojik hastalığınız varsa GAPS Diyetine bakın.

    Herhangi bir psikolojik ve fizyolojik hastalığınız varsa GAPS Diyetine bakın.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi madmahmutd -- 7 Ocak 2019; 18:7:51 >







  • her türlü kanser yazmış hey allahım böyle safsatalara inanıyor musunuz gerçekten
    bunu uygularsan ancak plasebo etkisi olur, bütün tıp dünyasının bundan haberi yok bi tek siz akıllısınız



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Batalla16 -- 6 Ocak 2019; 22:31:48 >
  • Batalla16 kullanıcısına yanıt
    Ben her türlü sorunun toksisite + yanlış beslenme + sağlıksız bağırsak florasından kaynaklandığını düşünüyorum.
    Çok linç yedim yine yiyicem muhtemelen
    Hayatımı kurtardı bu sağlıklı yaşam biçimi.Dünyada ve çevremde de bir çok kişinin sorunlarını düzeltti.
    Modern tıp denilen şeyin, özellikle ilaç şirketlerinin ticaret şirketi olduğunun, insanları sömrülecek müşteri olarak gördüğünü düşünüyorum.
    Bu karatay diyetine benzer belli konularda.Karatay diyeti denilebilir.


    Ben bilmediğin konulara safsata demeyi pek sevmiyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi madmahmutd -- 6 Ocak 2019; 22:57:4 >
  • madmahmutd kullanıcısına yanıt
    kitaplarını ve cdlerini satın alın demişsiniz, nerede sizin bu modern tıp dünyasından farkınız?

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • thundercry kullanıcısına yanıt
    Maddi durumunuz yoksa almayın dedim.
    Önemli bir başucu eseri olarak görüyorum.
    Benim tavsiyem alınması yönünde.
    Karatay hocanın kitabı da paralı ama vadettiği şey bu kitapta olduğu gibi bir daha ilaçlara par harcamamak, fakat bu kitap çok daha iyi. Asıl doğru bilgi kaynağının bu kitap olduğunun düşünüyorum.
  • Diyetin adını ilk kez duydum ama bağırsak florasının psikoloji ve karakteri etkilediğini biliyorum.
    Bağırsak insanın ikinci beyni, karaciğer ikinci kalbidir.
  • Herhangi bir psikolojik ve fizyolojik hastalığınız varsa GAPS Diyetine bakın.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Diyete göz attım karatay diyetine çok benziyor. kısaca dogadan gelen herşeyi yiyoruz, işlenmiş hiç bişeyi yemiyoruz.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • GAPS DİYETİ NEDİR?


    GAPS Diyeti; otizm, hiperaktivite ve dikkat eksikliği, disleksi, dispraksi, depresyon, şizofreni, bipolar bozukluk, obsesif-kompulsif bozukluk, epilepsi gibi psikiyatrik hastalıklar ve yeme bozuklukları, öğrenme güçlüğü gibi sorunların tedavisinde uygulanan özel beslenme programıdır. GAPS Diyetinin amacı, bu hastalıklara ve sorunlara neden olan hasarlı bağırsak duvarını ve bozuk florayı tedavi etmektir. Kısaca, sağlıklı bağırsak florası ve bakteri dengesi oluşturmaktır. Böylece beyni toksin yükü altında bırakarak, çeşitli psikolojik ve psikiyatrik hastalıklara sebep olan bağırsaklar iyileştiği için, bu hastalıklar da tamamen iyileşecektir.

    GAPS Diyeti üç ana bölümden oluşmaktadır:
    1. GAPS Giriş Diyeti
    2. Tam GAPS Diyeti
    3. GAPS Diyetinden çıkış

    "GAPS Giriş Diyeti, bağırsak astarını çabucak iyileştirip mühürlemek için tasarlanmıştır. Giriş Diyeti, bağırsak astarı için faydalı bol miktarda besleyici madde içerir: amino asitler, jelatin, glikozaminler, yağlar, vitaminler, mineraller, vb., yani bağırsak astarını meydana getiren tüm maddeler.

    GAPS hastalarının bağırsak astarı genellikle iltihaplı ve ülserlidir. Her zaman özel bir belirtisi olmadığı için kendileri de bu durumun farkında olmayabilirler. Hastanızın bağırsak astarı yaralı ve aşırı hassas olabilir. GAPS Giriş Diyeti bağırsağı rahatsız edebilecek ve iyileşme sürecini olumsuz etkileyebilecek maddeleri içermez ve yararlı bakterileri artıracak besinleri içerir. Giriş Diyetiyle bağırsak duvarını onarılır ve böylece yiyecekler emilmeden önce düzgün bir şekilde sindirilir, çoğu gıda intoleransı ve alerjisi de ortadan kalkar.

    GAPS hastalarının çoğuna, Tam GAPS Diyetine geçmeden önce Giriş Diyetini uygulamalarını öneriyorum. Hastanızın durumunun ciddiyetine göre, bu programı semptomların izin verdiği ölçüde ve hızda tamamlayabilirsiniz. Örneğin birinci aşamayı birkaç günde geçip, ikinci aşamada daha uzun zaman geçirebilirsiniz. Reflü, ishal, karın ağrısı, şişkinlik, ileri derecede kabızlık gibi rahatsızlıkları olanların Giriş Diyetini harfiyen uygulamaları çok önemli. Bu diyet, semptomları hızla azaltıp sindirim sistemini iyileştirmeye başlayacaktır. Sağlıklı insanlar için bile faydalıdır: Eğer siz ya da çocuğunuz, mide iltihabına veya herhangi bir ishal türüne yakalanırsanız, Giriş Diyetini birkaç gün uygulamak, genellikle herhangi bir ilaca gerek kalmadan semptomları hızla ve kalıcı olarak yok edecektir.

    Ciddi sindirim ve gıda intoleransı sorunu yaşamayanlar Giriş Diyetini hızlı tamamlayabilirler. Yine de Giriş Diyetini atlayıp Tam GAPS Diyetiyle başlamamaya gayret edin. Çünkü Giriş Diyeti, bağırsağınızın ve vücudunuzun iyileşme süreçlerini optimize edecek en iyi şansı size verecektir. Giriş Diyetini atlamanın, uzun süre devam eden ve baş edilmesi güç sorunlara yol açtığı vakalara tanıklık ettim.

    GAPS Giriş Diyeti 6 aşamalıdır. Diyette bir sonraki aşamaya geçmek için ağrının veya ishalin dinmesini beklemek gerekiyor. Bazı gıdaları diyete, hastanın hassasiyetine göre bu programda belirtilenden daha sonra eklemeniz gerekebilir. Giriş Diyetinden ve hastanızın başlıca sindirim sorunları giderildikten sonra Tam GAPS Diyetine geçebilirsiniz.

    Tam GAPS Diyeti: GAPS Giriş Diyeti tamamlandıktan sonra, GAPS pişirme ve yeme konseptiyle ilgili oldukça tecrübeli sayılırsınız. Ayrıca hastanızın kendi bireysel tarzında gıdalara gösterdiği tepkiler konusunda da uzmanlaştınız. Bu, hastanıza hayatı boyunca hizmet edecek eşsiz ve çok değerli bir bilgidir. Bu yüzden Giriş Diyeti ve sonrasında bir günlük tutmak faydalı olabilir. Böylece gıdaları ilk kez eklerken yaşadıklarınızı, hastanızın kişisel semptom ve reaksiyonlarını kaydedebilirsiniz. Tam GAPS Diyetini yaklaşık iki yıl boyunca uygulamalısınız.

    Tam GAPS Diyetinden çıkış: Bu aşamaya geçmek için acele etmeyin. GAPS’ın katı diyetine en az 1,5-2 yıl uymak gerekir. Hastalığın ciddiyetine bağlı olarak, bazıları daha hızlı iyileşirken bazılarının iyileşmesi çok daha uzun sürer. GAPS Diyetinde izin verilmeyen yiyeceklere başlamak için hastanızın sindiriminin en az 6 ay boyunca normal olarak sürmesi gerekir.

    Sonuç olarak; GAPS Diyeti ilk bakışta çok zor görünür. Ama besin değeri son derece yüksek ve sağlıklı bir diyettir. Ayrıca, hastanızın bağırsak astarının iyileşip mühürlenmesini ve sağlıklı bir hayat sürmesi için zemin oluşmasını sağlar. Bunun anlamı, GAPS hastalarının büyük çoğunluğunun hayatlarının geri kalanlarında özel bir diyet uygulamak zorunda kalmamalarıdır. Sindirim sistemi bir kez sağlıklı çalışmaya başladığında, bütün dünyada yaygın olarak tüketilen besleyici gıdaları kademeli olarak tüketmeye başlayabilirler. Bazıları bu hedefe 2 yılda, bazıları daha uzun zamanda ulaşır. Bu süre hastalığın ciddiyetine ve hastanın yaşına bağlıdır. Çocuklar genellikle yetişkinlerden daha çabuk iyileşirler. Bir kez başladıktan sonra GAPS Diyeti, evdeki diğer pişirme işlemlerinden ve ailenin beslenmesinden daha zor gelmez."

    Devamı için lütfen kitaba bakınız. (Kitap hakkında bilgi için lütfen tıklayınız:www.gapskitap.com)

    Kaynak: "GAPS Bağırsak ve Psikoloji Sendromu İçin Doğal Tedavi Yöntemi" kitabı
    Yazar: Uzm. Dr. Natasha Campbell-McBride, MD




  • BAĞIRSAK ve BEYİN İLİŞKİSİ , PSİKOLOJİ SENDROMLARI

    16.06.2016
    Anormal, hasarlı ve geçirgen bağırsak florası nedeniyle; toksinler, ağır metaller, katkı maddeleri, iyi sindirilemeyen besinler, bağırsak duvarından kana ve kan yoluyla beyne gider.
    Bu yüzden toksinlenen beyin; otistik, şizofrenik, epilepsik, depresif, hiperaktif, disleksik, manik vb. semptomlar gösterir.
    Beynin toksinlenmesine bağlı olarak ortaya çıkan semptomlar:.Otizm, Şizofreni, Epilepsi, Depresyon, Bipolar Bozukluk, Anksiyete, Şizoaffektif Bozukluk, OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk, DEB (Dikkat Eksikliği Bozukluğu), DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu),Disleksi, Dispraksi, Panik Atak, Öfke Problemleri, Yeme Bozuklukları, Uyku Problemleri, Bağımlılıklar)

    "GAPS’lı (Bağırsak ve Psikoloji Sendromlu) çocuk ve yetişkinlerde, çok çeşitli şekillerde sindirim problemleri vardır. Çeşitli derecelerde kolik, şişkinlik, gaz, ishal, kabızlık, anormal görünümlü gayta, ağız kokusu, aşırı tükrük salgılama, yemek yeme güçlükleri ve yetersiz beslenme; otizm, şizofreni ve diğer GAPS hastalıklarının tipik birer parçasıdır.

    Aynı şekilde GAPS’lı çocuğunun normal dışkı yaptığını söyleyen ebeveyn neredeyse yoktur. Yüzlerce otistik çocukla çalışan Dr.Wakefield ve ekibinin bulguları yanısıra, dünya genelinde klinik gözlemleriyle otistik çocuklarda şiddeti kişiye göre değişen sindirim bozuklukları olduğunu destekleyen pek çok doktor vardır.

    Şizofreniyi, çölyak gibi sindirim anormallikleriyle ilişkilendiren C. Dohan, R. Cade, K. Rachelt, A. Hoffer, C. Pfeiffer ve başka doktor ve bilim insanları; şizofrenide de bir bağırsak-beyin bağlantısı olduğunu çok ciddi bilimsel bulgularla kanıtladılar. Otizm ve şizofreni dışında; DEHB, disleksi, dispraksi, epilepsi, bipolar bozukluk gibi neredeyse bütün GAPS hastalarının da farklı derecelerde sindirim problemleri yaşadığı biliniyor. Soru şu: Neden GAPS’lı çocuk ve yetişkinlerin sindirim sistemi bu durumda? Bunun, akıl sağlıklarıyla ne ilgisi var?

    Modern tıp, biz insanları farklı sistemlere ve alanlara böldü: kardiyovasküler sistem, sindirim sistemi, sinir sistemi, vb. Bu bölümlere göre her biri insan vücudunun belirli parçalarıyla ilgilenen farklı tıp uzmanlıkları yaratıldı: kardiyoloji, gastroenteroloji, jinekoloji, nöroloji, psikiyatri, vb. Böyle olmasının bir sebebi var. Yıllar içinde tıp bilimiyle ilgili biriken devasa miktarda bilgi var. Dünyada hiçbir doktor hepsini detaylarıyla bilemez. Uzmanlaşmak doktorların belirli bir ilgi alanına odaklanmasını, o alana iyice hâkim olup konularında ustalaşmalarını sağlar.

    Ancak doktorlar, uzmanlıklara ayrılarak çalışılmaya başladığından beri bir sorunun farkındalar. Bir alanda uzmanlaşan doktorlar, en iyi bildikleri organları incelemeye eğilimli oluyor, vücudun geri kalanını göz ardı ediyorlar. Her organın vücudun geri kalanıyla birlikte var olduğu ve işbirliği içinde çalıştığı unutuluyor. Her bir sistemin, organın, dokunun ve hatta hücrenin diğerine bağlı olduğu, birbirini etkilediği ve birbiriyle iletişim kurduğu vücudumuz bir bütün olarak yaşar ve çalışır. Hiçbir organ, vücudun geri kalanını hesaba katmadan bırakın tedavi edilmeyi, muayene bile edilmemelidir.

    Tıbbın özellikle bir alanı, ilgili organı vücudun geri kalanından ayırarak inceler. Bu alan, psikiyatridir. Akıl sağlığıyla ilgili sorunlar; genetik, çocukluk deneyimleri, psikolojik etkilenimler gibi pek çok açıdan incelenir. Hesaba katılacak son yer hastanın sindirim sistemidir. Modern psikiyatri sindirim sistemini hiç hesaba katmaz. Oysa tıp tarihinde, psikiyatrik hastalıkların sadece bağırsağın “temizlenmesiyle” iyileştirildiğine dair yeterince örnek bulunuyor. Ünlü Japon Profesör Kazudzo Nishi, psikiyatrik vakaların en azından onda birinin, bağırsağın kendi kendini toksinlemesinden kaynaklandığını düşünüyordu.

    Psikiyatri hastalarının büyük çoğunluğu sindirim sorunları da yaşar; ancak bunlar genellikle doktorlar tarafından göz ardı edilir. Bağırsak-beyin ilişkisi, çoğu günümüz doktorunun nedense anlayamadığı bir ilişkidir. Milyonlarca antidepresan, uyku hapı ve hastaların beyinlerine etki etmesi için sindirim sistemlerine aldıkları daha bir sürü ilaç reçete etmelerine rağmen, sindirim sistemi ve beyin arasındaki bağlantıyı hala göremiyorlar. Alkolün beynimizi nasıl etkilediğini herkes bilir. Alkollü içecekleri nasıl tüketiriz? Elbette içerek ve sindirim sistemimize göndererek.

    Ama beyinlerimizi etkileyen toksik maddeleri tüketmemiz gerekmez. Sindirim sistemimizde bazı mikropların bulunması, kendi vücudumuzda sürekli bir toksisite kaynağına sahip olmamız için yeterlidir. GAPS’lı bir kişinin sindirim sistemi, vücudun ana toksisite kaynağı haline gelir. GAPS’lı çocuk ve yetişkinlerin anormal bağırsak floraları, bilinmeyen sayıda çeşitli nörotoksinler üretir. Bu toksinler hasarlı bağırsak duvarından kana geçerler ve böylece beyne ulaşırlar. Hangi toksinlerin bir araya geldiği kişiye özeldir. Bu yüzden her GAPS hastası birbirinden çok farklıdır. Anormal floranın ürettiği toksinlerin sayısı bilinemez. Yine de GAPS’lı çocuklarda ve yetişkinlerde yaygın olarak görülen bazı nörotoksinler herhangi bir kişiyi akıl hastası yapabilir.

    Etanol ve asetaldehid:
    Otizm, DEHB, şizofreni, disleksi, dispraksi ve diğer psikolojik problemler söz konusu olduğunda alkolizm genellikle akla gelmez. Ama aralarında ciddi bir ilişki vardır. GAPS hastalarında çeşitli faktörlere bağlı olarak patolojik vücut florasının aşırı çoğaldığını biliyoruz. Bu patojenlerin bir grubu da neredeyse istisnasız olarak, aralarında Candida türlerinin de bulunduğu mayalardır. Mayalar, glikozla ve diğer şeker türleriyle beslenir. Şeker, karbonhidratların sindirilmesiyle açığa çıkar. Bu biyokimyasal süreçte Candida ve diğer mayalar, besinlerden alınan glikozu alkole (etanol) ve yan ürünü olan asetaldehide çevirirler. Alkol ve yan ürünlerinin moleküler ağırlığı düşüktür. Bu sayede vücuttaki bariyerleri kolaylıkla geçerler. Kana kolayca karışır, plasentayı geçerek anne karnındaki bir cenine rahatça ulaşabilirler. Hamilelik, bağışıklığın doğal olarak baskılandığı bir süreçtir. Bir kadının vücudunda hali hazırda Candida artışı varsa, hamilelik durumu daha da kötüleştirir. Alkolün özellikle de çocuklar için toksik olduğunu hepimiz biliyoruz. Çok az miktarlarda da olsa, sürekli alkol alımından etkilenmeyecek bir organ yoktur.

    Asetaldehid, alkol yan ürünlerinin en toksiği olarak bilinir. Bu kimyasalın en yıkıcı etkilerinden biri, proteinlerin yapısını değiştirebilme yeteneğidir. Büyük oranda proteinlerden meydana geliriz. Hormonlardan enzimlere kadar vücudumuzda bulunan sayısız ve çeşitli aktif madde proteindir. Yapıları asetaldehidle değiştiğinde, fonksiyonlarını gereğince yerine getiremezler. Alkol ve asetaldehid, vücutta pek çok temel besini işe yaramaz hale getirir. Örneğin proteinlere bağlanan asetaldehid; nörotransmitter üretiminde, yağ asitlerinin metabolizmasında ve vücutta daha pek çok süreçte rol alan B6 vitamininin işlevsel eksikliğine yol açar. İşlevsel eksiklik nedir?

    Kişi, besinlerden yeterince B6 vitamini alabilir ama asetaldehid, bu vitaminin proteinler üzerindeki çalışma alanını işgal ederek işini yapmasına engel olur. Böylece vitamin vücutta amaçsızca dolaştıktan sonra dışarı atılır. Bu durum sadece B6 vitamini değil, işlevini yerine getirmek için proteinlere bağlanması gereken daha birçok maddenin başına da gelir.

    GAPS hastalarında bir başka yaygın işlevsel eksiklik, tiroit yetmezliğidir. Tiroit bezi yeterince hormon üretse de, çalışma alanları asetaldehid ve diğer toksinler tarafından işgal edilmiştir. Sonuç olarak kişide tiroit yetersizliğinin tipik belirtileri olan depresyon, cansızlık, yorgunluk, kilo alma, vücut ısısı kontrolünün zayıflaması, bağışıklığın zayıflaması, vb. görülür.

    Glüten ve kazeindeki opiatlar:
    Afyon, morfin, eroin gibi madde bağımlılarının yaygın olarak kullandığı uyuşturuculara, opiatlar denir. Peki, bunların GAPS’lı çocuklar ve yetişkinlerle ne ilgisi vardır? Glüten tahıllarda; en çok da buğday, çavdar, yulaf ve arpada bulunan bir proteindir. Kazein; inek, keçi, koyun, insan sütlerinde, diğer sütlerde ve süt ürünlerinde bulunan süt proteinidir. GAPS’lı hastalarda bu proteinler gerektiği gibi sindirilemez ve kimyasal yapıları morfin, eroin gibi opiatlara benzeyen maddelere dönüşür. Şizofreni, otizm, DEHB, doğum sonrası psikoz, epilepsi, Down sendromu, depresyon ve romatizmalı atardamar yangısı gibi bazı otoimmün hastalıklarda, hastaların idrarlarında glütenomorfin ve kazomorfin adı verilen glüten ve kazein peptitlere rastlanır. Tahıllarda ve sütte bulunan bu opiatların kan-beyin bariyerini geçip tıpkı morfin veya eroin gibi beynin bazı bölgelerinin işlevini engellediği düşünülüyor. GAPS’lı bağırsakta, kötü sindirim ve kötü emilim tablosu ortaya çıkar. Bu esnada patojen bakteriler, mantar ve virüsler bağırsak duvarına zarar vererek; kazomorfin, gliadomorfin gibi kötü sindirilmiş proteinlerin ve diğer maddelerin kana karışmasına ve beyne gitmesine izin verirler.

    Glütenomorfin ve kazomorfinler üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda Glütensiz ve Kazeinsiz Diyet (GKD) geliştirildi. Bazı otistik çocuklarda bu diyet sayesinde ciddi gelişmeler kaydediliyor. Ancak çoğu çocukta bir etkisi olmuyor. Çünkü GAP sendromu, glütenomorfinler ve kazomorfinlerden çok daha fazla bileşen içeriyor. Bu yüzden hastaların çoğu diyet uygularken GAPS’ı diğer pek çok açıdan da ele almalı.

    Diğer toksinler:
    Patojenlerden Clostridia ailesinin üyeleri oksijensiz ortamda yaşadığı için incelenmeleri çok zordur. Ancak Dr. William Shaw, Clostridia’ya karşı geliştirilen ilaçlarla ciddi ilerleme kaydeden otistik çocukları kitabında detaylarıyla ele almış. Ne yazık ki bu çocuklar ilaç kesilir kesilmez yine otizme geri dönüyorlar. Geçen bölümde bahsettiğimiz gibi Clostridia ve bağırsaktaki diğer patojenlerle başa çıkmanın en iyi yolu, sağlıklı bir bağırsak florası oluşturmak ve yararlı bakteriler sayesinde doğal yollardan kontrol sağlamaktır. Otistik çocuklarda, biyokimya alanında çalışan Dr. Alan Friedman tarafından başka korkutucu toksik maddeler de bulundu. Deltorfin ve delmorfin adlı bu kimyasallar ilk kez Güney Amerika’da, zehirli bir kurbağa türünün derisinde keşfedildi. Yerliler, düşmanlarını felç etmek için oklarının ucunu bu kurbağanın salgıladığı mukusa batırıyorlardı. Deltorfin ve delmorfin, son derece güçlü nörotoksinlerdir. Dr.Friedman bu toksinleri kurbağanın değil, kurbağanın derisinde yaşayan mantarların ürettiğini düşünüyordu. Bu mantarların otistik çocukların bağırsaklarında ortaya çıkması mümkündür. Gelecekteki araştırmaların bu konuyu açıklığa kavuşturacağını umuyoruz. GAPS hastalarında başka bir dizi güçlü toksin daha tespit edildi ve araştırıldı. Bu kitapta bunların hepsini inceleyemeyiz. Ama bilmemiz gereken önemli nokta, GAPS’lı çocukların ve yetişkinlerin oldukça toksik bireyler olduğudur. Bu toksisite sindirim sistemlerinden kaynaklanır. Bu yüzden tedavi için her şeyden önce kişinin sindirim sistemine odaklanmalıyız. Sindirim sistemindeki problemler ortadan kalkmasıyla, psikoloji sendromları da ortadan kalkacaktır.

    Kaynak: "GAPS Bağırsak ve Psikoloji Sendromu için Doğal Tedavi Yöntemi" kitabı;
    Yazar: Uzm. Dr. Natasha Campbell-McBride, MD




  • Biri özet geçsin diyeti nasıl yapıyoruz?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • ne yiyip ne içebiliyoz sen onu söyle hele bi
  • Şu videoya bakılmasını tavsiye ediyorum

    https://www.youtube.com/watch?v=hp-ibWgX6nM&t=1s


    Bunlar gıda listesi
    İşlenmemiş Kuruyemişler de olur eğer sağlık sorunu hiç yoksa.

    Herhangi bir psikolojik ve fizyolojik hastalığınız varsa GAPS Diyetine bakın.


    Bu tam diyet olarak geçiyo.

    GAPS DİYETİ AŞAMALARI:(orjinal versiyon)
    Birinci Aşama:
    1.Ev yapımı et-kemik ya da balık suyu
    2.Ev yapımı et-kemik veya balık suyuyla yapılan çorbalar
    Öğün aralarında biraz doğal balla tatlandırılmış zencefil/papatya/nane çayı.
    Probiyotik Gıda: (ev yapımı sebze suları ve / veya ev yapımı fermente peynir altı suyu, yoğurt veya ekşi krema) ilk 1-5 gün 1-2 tatlı kaşığıyla başlayıp, sonraki 1-5 gün 3-4 tatlı kaşığı. Taa ki her et-kemik suyu veya her çorba kasesine birkaç tatlı kaşığı katıncaya kadar. İshal olan ev yapımı peynir altı suyu veya yoğurt kullanılması tavsiye edilir, kabızlığı olanlar için ise ev yapımı ekşi krema ve fermente sebze suları kullanmalısınız
    İkinci Aşama:
    Birinci aşama yiyeceklerine ilave olarak:
    1.Beyazından dikkatle ayrılmış çiğ organik yumurta sarısını diyete ekleyin. Her çorba kasesine ve her et-kemik suyu bardağına yumurta sarılarını eklemek en iyisidir.
    2. Et ve sebzelerle yapılmış buğulama ve güveçleri diyete ekleyin.
    3. Diyete eklediyseniz, evde yapılmış peyniraltı suyu, ekşi krema, yoğurt veya kefirin günlük miktarını artırın.
    4. Ev yapımı sadeyağını, günde bir tatlı kaşığıyla başlayıp kademeli olarak artırarak diyete katın.
    Üçüncü Aşama:
    Şimdiye kadar diyete kattığınız yiyeceklere devam edin.
    2. Günde 1-3 tatlı kaşığıyla başlayıp kademeli olarak artırarak çorbaların içine ezerek karıştırdığınız olgun avokadoyu da dahil edin.
    3. Günde bir taneyle başlayıp kademeli olarak artırarak diyete krepleri dahil edin. Krep yaparken şu üç gıdayı kullanın: 1) öğütülmüş organik kabuklu yemiş (fıstık, badem, ceviz vb.) 2) yumurta 3) bir parça taze bal kabağı ya da kabak (soyulmuş, çekirdekleri alınmış ve iyice blender’den geçirilmiş). Sadeyağ, kaz veya ördek yağı kullanarak tavada krepleri küçük boylarda kızartın ve yakmamaya dikkat edin.
    4.Sadeyağ, kaz yağı, veya ördek yağıyla çırpılmış yumurta. Avokado (eğer iyi tolare ediliyorsa), pişmiş sebze ile birlikte servis edin. Pişmiş soğan sindirim sistemi ve bağışıklık sistemi için özellikle yararlıdır. 4-5 yemek kaşığı herhangi bir hayvansal yağı (kaz, ördek, domuz, vb.) veya sadeyağı tavada eritin, doğranmış büyük bir beyaz soğan ekleyip tencerenin kapağını kapatın ve 20-30 dakika, yumuşak ve yarı saydam hale gelene kadar düşük ısıda pişirin.
    5. Lahana turşusu ve fermente edilmiş sebzeleri diyete ekleyin (hastanız bir süredir onların sularını




  • Arkadaşlar bol bol okuyup araştırmadan ağır psikolojik ve fizyolojik hastalıklarınıza çare bulamayabilirsiniz. Üstün körü birkaç yazı okuyup benden bir şeyler beklemeniz pek doğru olmaz.
    Diyet kelimesi de aslında doğru bir kelime değil.
    Diyet yerine her yönüyle sağlıklı yaşam biçimi demek daha doğru.
    Benim yukarıda paylaştığım sayfaları kurcalamanız gerekiyor.
    DH forumda gaps kelimesini aratırsanız benim 2-3 sene önce açtığım konularla karşılaşırsınız.
    Son zamanlarda psikolojik sorunum var başlıklı konular geliyor.
    Bu konulara binaen açtım yeniden bu konuyu.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi madmahmutd -- 7 Ocak 2019; 18:4:34 >
  • dostum ben kendim alerji hastasıyım ve bu hastalık bağırsakta falan başlamıyor. genetik bozukluk yüzünden vücudum normal şeylere aşırı tepki gösteriyor. şimdi ben eğer doğru beslenirsem iyi bir yaşam sürersem ancak gelecekte oluşacak hastalıkları engellerim. genetiğimi tekrar değiştiremem. aynı zaman da dehb hastasıyım. bu da genetik bir bozukluk. bunu da metilfenidatlar hariç hiçbir ilaç düzeltemez. metilfenidat da zaten geçici süre yardımcı oluyor.


    yani bu anlattıkların yanlış şeyler mi? hayır ama zaten var olan bir çok hastalık için modern tıp vazgeçilmezdir. tıp sektörünün içinde sadece para amacı güden insanlar yok. bu işi gönülden yapan çok güçlü insanlar var.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Bu kitapta ve bunu savunan binlerce doktor bu tarz sorunların genetik olmadığını söylüyor.
    Burada doktorların listesi mevcut.
    Dünyada bir çok ülkede bir sürü doktor hastalarına bunu uygulatıyor.
    Bu söylediğiniz sorunlar çok ağır değil.
    İyi bir beslenme ve yaşam şekliyle düzelebilir.
    Doktorların listesini vermemin sebebi. Bu doktorlar alerji, dehb gibi sorunları olan insanları bu diyet ile düzeltebilmesi.
    Kitabın amacı doktorlara pek muhtaç bırakmamak ama bazıları gidebiliyor.
    Gaps doktorları Gaps'in kurucusu tarafından eğitiliyolar.
    İyi araştıranın doktorla hiç bir işi olmuyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi madmahmutd -- 7 Ocak 2019; 19:2:20 >




  • madmahmutd kullanıcısına yanıt
    senin isterse tonlarca litre suyun olsun, yine de borunun genişliği kadar su geçirebilirsin. ön beynime dopamin gitmiyor çünkü borum küçük. bu da dehb olmama sebebiyet veriyor. ayrıca kendim zaten iyi beslenen birisiyim. spor da yaparım. dediklerinle dehb biraz olsun hafifleyebilir belki ancak imkanı yok ki bunları yaptıktan sonra bir doktora gidince sende dehb kalmamış diyebilinsin. dünyada böyle bir vaka yok bir kere. dehb yetiskinlikte de suruyorsa ömür boyunca devam edecek. alerjiyi de bazı şeyler azaltsa bile tam olarak geçirecek bir yöntem yok. bazı hastalarda kendiliğinden geçiyor ama bunun beslenmeyle ilgisi yok.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.