Şimdi Ara

İlber Ortaylı'nın abartılması...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
2
Cevap
0
Favori
50
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • İlber Ortaylı’nın derdi şöhret değil, zaten kendisinden öte şöhret olmadığını biliyor, daha ilk dakikada maça önde çıkıyor. Ancak giderek daha fazla karikatürleşiyor ve kendisine sonsuz biat edilmesini istiyor. Zaman zaman çok fazla hata yapıyor, hatta benim sınırlı tarih bilgimle bile yakalayabileceğim kadar basit hatalar yapıyor. Zaten o kadar çok konuşuyor, o kadar farklı konuda fikir beyan ediyor ki yanlış yapmaması imkansız. Birçok konuyu bilmediği de belli. Belli ki Ortadoğu bu konulardan biri.


    Bildiği sadece harita. Zaten geyikle kaynattığı Mülkiye’deki derslerinde de öğrencilerine sınav sorusu olarak sadece harita sorardı. Ama bugünkü Ortadoğu sadece harita çizmeyi bilerek anlaşılabilecek bir coğrafya değil. Hayatını bu konuya adayanlar bile ne olduğunu tam olarak kestiremiyor, değişen dinamiklerini adlandıramayıp beklemeyi tercih ediyor.


    FETÖ okulları kitabından beri entelektüel üretimi sözlü kültürle sınırlı Ortaylı’nın. Akademik üretimi yok denecek kadar sınırlı. Yakın tarihe dair söyledikleri bile anekdotla sınırlı: “Topkapı Sarayı’nda müdürdüm, Barzani ziyarete geldi.” Araya bir-iki Arapça, iki yüz yıl öncesinden ansiklopedik bir bilgi, bir de tepeden bakma tavırla “Okuyun, açıp bakın, kitap okuyun,” deyince her konuda uzman sayılıyor—ortalama ve vasat çoğunluk için.


    Bu sefer belli ki soru çalışmadığı yerden çıktı. Herkes sınavda harita çizdirecek diye bir kural yok sonuçta. Tartıştığı Soli Özel’in “What is war?” veya “What is peace?” gibi lisans öğrencilerine sorduğu tek soruluk sınavları benim gibi öğrencilerinin kabusu olmuştur. (Lisans öğrencisine finalde doktora yeterlilik sınavı gibi soru sorulur mu, o ayrı konu gerçi.) Uluslararası İlişkiler alanında Türkiye’nin yurtdışında da en çok dinlenen akademisyenlerinden biri.


    İlber Ortaylı’nın kendisinden fazla bilgili birine tahammülü yok. Programı dikkatli izleyin; orada otursa, karşısındakinin konuşmasına fırsat verse, dinlese, bir tartışma ortamı oluşacak ve kendisi de katkıda bulunmak zorunda kalacak. Ama masadan kalkarak bu ihtimali yok ediyor, böylece kendisinin söyleyecek sözü olmadığının da üzerini örtüyor. Aslında mesele bu kadar basit. Hiç kimse yaşına hürmeten onun her dediğini koşulsuz kabul etmek zorunda değil. Kaldı ki televizyonun kıymetli saat dilimleri yaşlılara saygı göstermek için ayrılmıyor.


    Vedat Milor ve İlber Ortaylı da kısa süre önce bir tercih yaptı. Kamusal entelektüel olmaktansa magazin şöhreti olmayı kendilerine daha uygun gördüler. Oyunu da kuralına göre oynuyorlar işte. Cazgırlaşmak bu işin fıtratında var.


    Huysuz divalar








  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Celal Şengör Gerçeği
    5 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.