Şimdi Ara

isim yok, hayat yok, nefes yok

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
1
Cevap
0
Favori
426
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • belki bir yerde benim gibi ya da bizler gibi yaşayan bir oyuncusu bu
    hayatın.

    hayat ne kadar acımasız olursa ya da "evim" dediğim yerdeki insanlar ben
    artı bir o kadar daha sertleşiyorum...

    gariptir ama içimde (sanırım herkesin içinde var olan) bir katilin
    susturmaya çalıştığım seslerini duyuyorum...
    "git öldür onu özlem"
    "onun kanını akıt özlem"

    katilim, keşke benim için konuşuyor olsaydında bende seni dinleyebilseydim.
    ama sende bende çok iyi biliyoruz ki sen senin için konuşursun ben dördümüz
    için konuşurum. (hani şu dördümüz; sen, ben, ruhum ve içimdeki küçük özlem)

    yapabilirdim. onun kanını -kılım kıpırdamadan- akıtabilirdim. ama bu sadece
    ona iyilik olur. iyilik iki taraflı olmalı katilim.

    elimde tuttuğum -iki ucu boklu değnek- var ya hani, iki tarafıda bana
    vuruyor... ve üstüm pisleniyor...

    ve ben -yanımda bir katalitik yanmasına rağmen- Ü$ÜYOrUM...

    "kimse seni benim gibi ısıtamaz" diyor içimdeki katil...
    "git bak içeride yapmayı düşündüğün işi yap, bak nasıl için ısınacak" diyor.

    bir tarafta küçük özlem
    "gel" diyor
    "bana sarıl benim çocuk ve TEMİZ sıcaklığım ikimize de yeter" diyor küçük
    özlem
    "ben yıllar yılı -yani beni unuttuğun yıllarda- kendimi ısıtmayı öğrendim.
    şimdi seni de ısıtabilirim" dedi içimdeki küçük özlem

    içimde bu kadar çok insan varken
    kendimi bulmam çok zor olacak.

    ve ruhum dile geldi.
    "özlem seni sadece ben ısıtabilirim" dedi
    "katilin ölür -yani seni bırakır gider- , içindeki çocuk -sende yaşadın çok
    iyi bilirsin- bir gün senden -büyüyünce tabii- özgürlüğünü ister"
    "ama sevgili mathillda yada özlem yada ipek ben seni sende beni
    bırakamazsın. biliyorsun ki ben ölümsüzüm" dedi benim yerinde ve zamanında
    konuşan ruhum.

    ve hiç konuşamayan -yani bu üçünden fırsat kalmayan- özlem geldi dile.
    bana
    "ne yapıyorsun?" diye sordu.
    bense aynadaki boş yüzüme bakarak cevap verdim ona
    "ısınmaya çalışıyorum"
    o bana güldü.
    onun gülmesi ne kadar da güzelmiş...
    "özlem deliyiz biz" dedi.
    "ısınmak için yatağından daha güzel bir yer olabilir mi?" diye sordu.
    ve ekledi.
    "al dostlarını yatağına, beni inanıyorum ki onların sıcaklığı sana bir ömür
    boyu yetecek. hani şu sobanın güzelim sıcaklığı vardır ya özlem. sarılsana
    onlara. ne bana, ne küçük özleme, ne ruhuna, ne de katiline. sen sadece
    dostlarına sarıl. onlarla uyan yepyeni bir haftanın sabahına"

    sevgili özlem
    sağol...

    dostlarımı elinden tutuyorum.
    ama gözyaşlarımı yine ben silmeliyim.

    öylesine deli akıyorlar ki şu anda.
    ağlamaktan sarhoş oldum...

    "tarla kuşu korkmaz ki korkuluktan, ökse de olsa dört bir yanı" dedi ya
    nevzat çelik, sende bir tarla kuşu gibi olmalısın.

    bilirim dörtyanın ökse dolu. ama yukarıdan sana ellerini uzatan o dostların
    var.

    hadi uzat ellerini.

    bak yakaladın.

    güzel sıcaklık di mi özlem

    aferin özlem...

    sana iyi geceler özlem...

    yarın güzel bir gün olmaya mecbur özlem

    ve özlem

    kan içindeki -intikam- duygusunu yatıştırmayacak.

    kan akıtmayı anlıyorum hatta bu isteğine saygı ile bakıyorum ama özlem
    düşünsene kan akıtacaksın ve halı kirlenecek. ondan sonra uğraş halıyla.

    özlem kapa gözlerini

    "sonsuz bir uykuya dalıyorum"
    demelisin bana




    imza:yüreğindüşgecesiveonuniçindetaşıdığıdörtkişi
    isimleri:özlem
    ruhum
    katilim
    küçük özlem







  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.