Erkekleri hep topa tutuyoruz, haklıyız da. Fakat Sezar’ın hakkını Sezar’a vermeli. Zaten erkekleri bu hale getiren de gene biz kadınlar değil miyiz?
Anneler erkek ve kız evlatlarını farklı değer yargıları ile yetiştirdikleri için bu gün kadınlar adına yaşanan problemlerin çoğunluğunun temelinde gene kadınların parmağı var. Biz kadınlar hep en iyisini biliriz ya, oğlumuz ergenlik dönemine geldiği zaman kız arkadaşlarından gurur duyarız, ama kızlarımızı kapı önüne çıkartmayız. Şimdilerde bu önemli ölçüde değişmiş olsa da temel yargılar gene hakim durumda. Ben sadece kız çocuklarının değil, aynı zamanda erkek çocuklarının da belli değer yargılarına sahip olarak yetişmesi gerektiği fikrine katılıyorum.
Namus kavramı erkeğin kafasında sadece kadının namusuna endekslenmiş bir durumda. Erkek her türlü haltı yer, ancak kadının yaptığı da yapmadığı da suç. İşte böyle bir düzen ve böyle bir düşünce tarzı aile içi eğitimle başladığı için ve bu eğitimin de önemli kısmını çocuklara anneler tarafından verildiği için bu günkü eşitsizlik kavgalarının temelini de kadınlar atmış bulunmaktalar. Bu sözlerim için kimse bana kızmasın; ama hakikat bu. Tabi bu duruma milletçe alışmış olduğumuz için, yazarız, konuşuruz; harekete geçmek söz konusu olduğunda elimiz kolumuz bağılı otururuz.
Tabi son yıllarda kadınların ön plana çıkmaları ile bu yargılar değişti zannedilir; ama bu konuda kadınlara destek veren, yani kadının değişip sosyal alanda rahat hareket etmesini destekleyen çoğu erkek, bunu kendi aile yaşantılarına uygulamazlar. Dışarıda kadınlara “Tabi canım, devir değişti. Kadın da erkek de aynı. Erkeğin yaptığını kadın da yapar.” deyip kadınlar yanında saf tutarken, kendi kız kardeşlerine ya da eşlerine asla böyle bir yaşam adına ne fırsat ne de taviz verirler. Evlenecekleri zaman da kendi aile yapılarına uygun, tabiri caiz ise temiz aile kızı arayıp dururlar.
Son yılardaki gevşeyişle birlikte kadınların ortalarda çok çirkin bir biçimde boy göstermeleri ayrı bir gerçek. Modernleşmek adına verilen tavizler kadını artık kadınlığından etti. Kimi zaman kendi kendime modernleşmenin adı teşhircilik mi oldu diye soruyorum. O kadar değiştik kendi değer yargılarımızı bir kenara bırakışımız yetmezmiş gibi değerlerini yitirmiş insanları alkışlar hale geldik. Evet, maalesef bu gün modernleşmenin adı neredeyse teşhircilik oldu çıktı. Eskiden filmlerde en ufak bir açık sahne olduğu zaman insanların yüzü kıpkırmızı olurdu. Şimdi insanlar ve gene üzülerek söylüyorum ama kadınlar kendi bedenlerini öylesine gözler önüne seriyorlar ki bakanların değil, artık kendi yüzleri bile kızarmıyor. Sonra da kadınlar cinsel obje olarak kullanılıyor diye çıkıp ver yansın ediliyor. Kadınlar kendilerini bu hale getirdikleri için kendilerine bakanları, iç çekenleri, laf atanları değil, kendilerini bedenlerini ortaya atarak buna zemin hazırlayanları suçlamak daha doğru olmaz mı?
Nereye baksanız, hangi konu işleniyor olursa olsun her taraf açık saçık kadınlarla dolu. Ölçü yok, sınır yok. Fuarlara gidin, araba tanıtımında mayolu bikinili kızlar... Kalem tanıtımında gene kızlar...
Hemen hemen hangi şarkının klibine baksanız kadınlar sere serpe. Söyledikleri şarkıdan çok kendilerini gösterdiklerini kimse inkar edemez. İşte sonra kadınlar kullanılıyor, kadınlar dışlanıyor, kadınları erkekler istismar ediyor diye sızlanıp duruluyor. İnsanlar size müsaade ettiğiniz ölçü ve sınırda davranırlar. Erkek yaklaşmanın yollarını arar, kimisi sırnaşır, kimisi sizi iltifatlara boğar, kraliçe muamelesi yapar. Bu çok doğal. Fakat siz istemiyorsanız karşınızdakinin önünü kesmelisiniz, ya da kesmeyi öğrenmelisiniz. Yapraklarınızın Yolunmasına İzin Vermeyin!
Kadının bu kendini ortaya atmışlığı sadece görsel basından ve magazin programlarından şahit olduğumuz görüntülerden ibaret değil. Bugün bu tablolara aile ve çalışma hayatında sık sık rastlamak mümkün.
Kendini derlemeyi toparlamayı, oturmasını kalkmasını, nasıl konuşacağını, nerede nasıl giyineceğini bilmeyen çok kadın var. Bu kadınlar namussuz mu? Tabi ki hayır. Fakat karşıdan bakıldığında hafif ve basit bir kadın olarak görülürler. Çoğuna şahit olmuşumdur. Erkek kadını iltifatlara boğarak o halini ve şeklini modern görüşlü bir kadın olarak kabul ettiğini ima eder, kadın da gururlanır. “Aaaaa ben neymişim!” der kedi kendine. Modern ve ileri görüşlü bir kadın zanneder kendini. (Aslında öyledir de sunum şekli yanlıştır.) Ve ona bu kadar iltifatı yapıp yere göğe sığdıramayan adam, daha kadın arkasını dönmeden yanındakilere sinsi sinsi gülerek asıl amacını belli eder. Böyle erkekleri tabi ki kınıyorum; fakat ya bu erkeklere meydan ve fırsat veren hanımlara ne demeli? “Hop, biraz durun” diyelim. “Çuvaldızı erkeklere batırırken kendimize de biraz iğne batıralım” diyelim. Yani sonuç olarak kadınlara cinsel bir obje olarak bakılıyorsa, bunun için kadınların payına düşen suçu kabul etmek gerekiyor.
Tutumumuz üzerinde çalışabilir ve daha olumlu bir hale getirebilirsiniz. Şimdi ne kadınlar cinsel obje olarak kullanıldıkları için başkalarını suçlasınlar, ne de sızlanıp dursunlar. Otursunlar oturdukları yerde ve kendilerine çeki düzen versinler. Erkeğin karşısında değil, bir hayvanın karşısında kıkırdayıp bacağınızı göğsünüzü açıp histerik kahkahalar atsanız hayvan harekete geçerken, bir erkeğin aynısını yapmamasını nasıl beklersiniz. Erkek erkektir, kadın kadın... Bunu unutulmamalı...
Bu çarpıtılmış modernlik erkelerin işine tabi ki geliyor. Ama kadınlar da buna çanak tutuyor. Kütüğün yapraklarına saldıran bin kişiye karşılık ancak bir kişi köküne saldırır. Ya akıllı davranarak bir kişiyle muhatap olup yapraklarınızı koruyacak ve bir değer olacaksınız, ya da ufak menfaatler adına yapraklarınızı yolmalarına müsaade edeceksiniz. Fakat yapraksız bir ağacının kökünün ne kadar sağlam olduğunu varın siz düşünün artık. Modernleşmenin adı teşhircilik olmuşsa, gelin geri kalalım. Hiç değilse değer yargılarımıza sahip çıkmış oluruz.
Sevda Türküsev
biz erkeğiz onlar dişi onlar dişi biz erkeyizne bekliyoruzki her yol çiftleşmeye gidio