Hala ayni akil oyunlarini oynamaya calisiyorsun. Aramizda gecen tartismanin meta kritigini yapip bende "begendigin" davranislara yaptigin olumlu pekistirmeler var ya "...her şeye rağmen bu diyaloğun sonunda daha net düşüncelerin ortaya çıktığını görmek değerli" gibi, bunlarin hepsinin amaci karsidakini kontrolun kendinde olduguna ikna etmek. Farkli akil oyunlari dene lutfen. Patronizing speech dedigim sey bu, eglenceli oldugu surece sikinti yok ama bir sure sonra kabak tadi veriyor, farkli akil oyunlari denemen lazim. Pazarlama metinlerin kahveye dair nitelikler disinda seyler iceriyor. Icerdigi bu seyler spesifik olarak potansiyel musteriye belirli bir gruba mensubiyet vaadediyor. Kimlik satmak dedigim olay bu tabii sen de farkindasin bunun. On yargi ne demek anlamamissin gibi gorunuyor. Sattigin kahvenin parasina degmesinin mumkun olmadigini soyluyorum ya, iste o on yargi. On yargi kotu bir sey olmak durumunda da degil bu arada on yargilarin olmasa hayatta kalamazdin. Sokakta gel sana seker vereyim diyen amcaya guvenmemek ancak on yargi ile mumkun mesela. Urun deneyiminin satis yaptiginiz fiyat bandinda ve hedeflediginiz sosyoekonomide bir onemi olmadigini acikladim zaten birden fazla defa. Sen de ne demek istedigimi pek ala anladin ama tutup da "evet haklisin" diyemeyeceginin farkindayim.
Bunlarin hepsi kahve ile alakali nitelikler, benim bunlara hicbir sekilde itirazim yok. Tabii ki bunlarin reklamini yapacaksiniz. Benim sorunum su gibi ifadelerle:
Ne sanati ne kesfi? Ne anlatiyorsun sen? Kahve yalnizca bir icecektir. Cekip tiramisu uzerine serpersen yiyecek de olur ama, onu unutmayalim. Nasil kimlik sattiginizi yeterli detay seviyesinde anlattim. Dolayisiyla ortada bir onyargi yok, yargi var. Son derece eglenceli baslayip ucuncude falan kabak tadi veren patronizing denemelerini de yeterli detay seviyesinde anlattim, orada da bir onyargi yok, yargi var. Ben hicbir noktada her pahali urun alicisina kimlik satmaya calisir demedim. Gene straw-man yapmaya calistin. Bir urun ucuz olup alicisina kimlik satmaya calisabilir. Pahali olup kimlik satmaya calisma sacmaligina hic girmeyebilir. Tabii parfum saticisini kimse kimlik satmaya calismakla itham etmez cunku parfum zaten saga sola koklatmak icin sikilan bir sey (hos ben dunya uzerindeki butun kadinlar sanki sozlesmis gibi Brut'ten nefret ederken ben sikip kendim kokluyorum bazen ama o benim sorunum). Siz kahveyi "termonoloji ile tuketerek" sinif atlamaya calisan bir toplulugu hedef aliyorsunuz pazarlama metinlerinizde. DHye reklam verip sosyetiklere ulasirsiniz da demedim ben. DHye reklam vermek yerine kendini sosyetik gibi hissedebilmek icin sacma sapan haftalik cemiyet mecmualari alan tipler sizin hedef kitleniz, o mecmualara reklam vermeniz sizin icin daha mantikli dedim. Sosyetiklerle sizin isiniz zaten yok. En iyi ihtimalle onlara kahve yapanlarla isiniz olabilir, onlar da parayi basar mali alir deneyimdir ritueldir umurlarinda olmaz. Butun pazarlama oyunlariniz fakirlere ve neredeyse fakirlere yonelik yani.
Su "deneyim" lafina gicik oldugum kadar pek az lafa gicik oluyorum. Dondurma satacak adam deneyim diyor (orada bir de haz var o apayri bir facia), yakinda beyaz peyniri de deneyim diye satacaklar. Yiyecekle icecekle deneyim olmaz. Yersin icersin biter. Sana bir sey kazandirmaz. Karnin doyar ve/veya keyif alirsin ama bu deneyim olarak siniflandirilacak bir sey degildir kendi kulturunde asla gorulmemis sacma sapan bir sey yemedigin surece. O da rutin olmadigi icin deneyim olur. Kahve rutindir. Sizden alacak insanlar o kahveyi tekrar tekrar icecek ya, rutin iste o. Otomatik makinelere verecekleri paranin 20 katina satin aldiklari manuel makinelerle ugrasanlarin dertleri kahve icmek degil benim gozlemledigim kadariyla, onlar da sizin kahvenizi yeterince pahali bulmayabilir ama, her cekirdeginin toplanma tarihini saatini falan bilmek ister onlar. Toplayan kisi o gunun sabahinda ruyasinda ne gormus, toplarken mutlu muymus mutsuz muymus oyle seylerle ilgileniyor onlar. Kendilerine buradan selam olsun. Kahve bu, suradan geldi, taze, su seviyede kavruldu, tadi soyle, asiditesi boyle diye yapin reklaminizi basimin uzerinde yeriniz var. Gicik oluyorum ben bu rituelli deneyimli yiyecek icecek reklamlarina. |
Kahve Tutkunlarına Müjde! DonanımHaber’e Özel %20 İndirim 🔥☕ New Coffee'den (4. sayfa)



-
-
Firmanız hakkında en ufak bir fikrim yok.
Kahvelerinizi hiç denemedim ve belki de hiç denemeyeceğim.
Ancak forum içerisindeki üslubunuzu çok takdir ettim.
Umarım sektörünüzde hedeflediğiniz yere gelirsiniz, kolay gelsin.
-
Tüm mesajlarınızı dikkatle okuduk. Görüyoruz ki konunun geldiği nokta artık yapıcı bir fikir alışverişinden uzaklaştı ve kişisel beğeni, önyargı, hatta zaman zaman alay içeren tekrarların ötesine geçemiyor.
Biz markamız adına konuşuyoruz. Savunduğumuz değerleri, ürün kalitemizi, hedef kitlemizi ve duruşumuzu net biçimde ifade ettik. Beğenmek zorunda değilsiniz, bu bir tercih meselesidir. Ancak bu kadar uzun ve tekrar eden yorumlarınız, artık bir değerlendirme olmaktan çok inatla sürdürülmeye çalışılan bir ikna çabasına dönüştü.
New Coffee olarak, ürünlerimizi deneyimleyen, bu alana ilgi duyan ve nitelikli kahve konusunda gerçek bir arayış içinde olan kullanıcılarla iletişim kurmaya çalışıyoruz. Sürekli aynı minvalde tekrar eden ve kişiselleşmeye açık bu üslupla ilerlemek ne bize ne bu platforma değer katar.
Eleştirilerinizi, yer yer sertliğine rağmen saygıyla karşıladık. Ancak bir noktadan sonra aynı fikirlerin farklı kelimelerle defalarca tekrar edilmesi, üretici bir tartışma değil, yorucu bir döngü haline geliyor.
Konu artık okuyucuların takdirine kalmıştır. Dileyen bizi denemeden eleştirir, dileyen deneyip kendi kararını verir. Biz buradayız, yaptığımız işe güveniyoruz. Üslubunuzu değiştirmediğiniz sürece bu tartışmayı sürdürmeyi doğru bulmuyoruz.
< Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
-
Değerli yorumunuz için teşekkür ederiz. Ürünümüzü denememiş olsanız da, sadece forum içerisindeki üslubumuzu dikkate alarak böyle bir geri bildirimde bulunmanız bizim için çok kıymetli.
Kahve tercih meselesidir; herkesin damak zevki, ilgisi, önceliği farklıdır. Biz de bu farklılıklara saygı duyarak ilerliyoruz. Dileriz bir gün yolumuz kesişir, belki bir fincan kahvede buluşuruz. Güzel dilekleriniz için tekrar teşekkür ederiz, sağ olun. Size de her konuda başarı ve keyif dileriz.
< Bu ileti iOS uygulamasından atıldı > -
Dondurma yiyemiyorum, arka dişlerimden birinde çürük var oraya değince yere oturtuyor acıdan ahaha
-
Kahve ile alakali "degerler" savunmanizda buradaki sikinti zaten. Mala "maneviyat" ekleyerek katma degerli urun elde etmek pesindesiniz. Bunu tek siz yapmiyorsunuz tabii, yarin baskasi sizinki gibi ilan verse ona da ayni seyleri soylerim. Benim tekrar etmemin sebebi sanki spesifik olarak kimlik satmaya calistiginizi elestirmiyormusum gibi kimlik satmaya calismaya devam etmeniz. Sanki kahvenize kotu demisim gibi denemeden elestirmemin uygun olmadigini soyleyip duruyorsun mesela, ben tadini elestirmiyorum ki ben senin kahvenin, ben senin pazarlama stratejini elestiriyorum. Kahvenin fiyatini da elestiriyorum ama o konu uzerinde o kadar durmuyorum tat ve koku tamamen subjektif oldugu icin.
Elestirilerimi saygiyla karsiladigini soyluyorsun sanki bu bir marifetmis veya ben herhangi bir saygisizlik yapmisim gibi. Benimle bir tartisma surdurmedin zaten hicbir noktada. Ben argumanlarimi sundum sen benim sundugum argumanlar disinda seylere cevaplar verdin. Okuyanlarin cogu tabii bu straw-manleri yutacak ama yutmayanlardan biri bile kendisine dayatilan pazarlama metinlerini sorgulayabilecegini fark etmisse ammeye hizmet etmisim demektir.
Kimsenin kafasinda soru isareti kalmasin diye ben suraya tekrar ozetleyeyim argumanlarimi:
-Kahve ile alakali tat-koku-tazelik-kavrulma sekli falan gibi nitelikler hakkinda reklam yapilmasiyla zerre kadar sikintim yok fakat kahve tuketimine manevi manalar yukleyecek, reklami yapilan kahveyi tuketen kisilere sinif atlamayi vaadeden metinlere gicik oluyorum.
-Hedef aldiginiz sosyoekonomik kesim goz onunde bulunduruldugu zaman sattiginiz kahvenin ceyregi veya ucte biri fiyatina satilan kahvelerle arasindaki fiyat farkini aciklayacak kadar daha iyi olmasi muhtemel degil. Tabii belki ben yaniliyorumdur, gercekten iyi kahveler satin alip dusuk kar marjiyla satmaya calisiyor da olabilirsiniz her turlu finansal riske karsi. Tam olarak bu yuzden ilk maddede elestirdigim seyi yaptiginizi dusunuyorum.
Mesajlarimi silip beni ticket atmakla ugrastirmadigin icin tesekkur ederim, dedigim gibi daha once buna benzeyen bir sey yasandi.
-
Sonradan Sınıf atlamak mümkün değildir. Üniversite okuyarak bile sınıf atlanmaz, kaldı ki kahveyle atlanabilsin. Nasıl bir ailede doğduysan ölene kadar öyle kalacaksın demektir..
-
Umut fakirin ekmegi ama işte...
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
Elbette fikirlerinizi özgürce paylaşabilirsiniz. Açık konuşmak gerekirse, sizin tarzınızdaki kullanıcı profillerini biz her zaman işimizi geliştirmek adına bir fırsat olarak görüyoruz. Eleştirileri yok saymak yerine dikkatlice okuyup arkasındaki düşünceyi anlamaya çalışmak, bizim markamızın temel yaklaşımı. Bu bir marifet değil; ancak her markanın kolaylıkla gösterdiği bir özen de değil. Siz de düşüncelerinizi detaylandırarak ifade ettiğiniz için bu diyaloğu önemsiyoruz.
‘Sınıf atlamayı vadettiğimiz’ yönündeki çıkarımınız ise tamamen sizin yorumunuza dayalı bir sonuç ve aslında ters psikoloji örneği. Böyle bir vaadimiz veya ima ettiğimiz bir sosyal pozisyon değişimi hedefimiz yok. Biz, kahveyi önemseyen, evinde iyi bir demleme deneyimi yaşamak isteyen herkes için kaliteli ürün sunmaya çalışıyoruz. Bu çabayı statüyle, sınıfla veya aidiyetle ilişkilendirmek sizin kişisel yorumunuzdur; saygı duyarız, ancak bu bizim duruşumuzu yansıtmaz.
Aynı şekilde, ‘straw-man’ gibi ifadelerle hem yazılanları hem de yazıları okuyanları alttan alta kategorize etmeye çalışmanız da bu yaklaşımın bir parçası. Bu tür kavramlar, tartışmayı fikirlerin içeriğinden uzaklaştırarak, okuyucuların zihinlerinde ‘kim neyi savunuyor, kim neyi yutuyor’ gibi bir bölünme yaratmayı amaçlar. Bu da, argümanların gücünden çok, psikolojik üstünlük kurmaya yönelik bir dil üretir.
Okuyanları zımni biçimde “uyanık olanlar ve yutulanlar” şeklinde ayrıştırmak, hem konuyu kişiselleştirir hem de tartışmayı rasyonel düzlemden çıkarır. Karşı tarafı dolaylı şekilde manipüle etmeye çalışmak, sağlıklı ve eşit düzlemde yürüyen bir fikir alışverişini sekteye uğratır.
Biz, görüşlerin ne kadar sert olduğu ya da neyi savunduğundan çok, nasıl ifade edildiğiyle ilgileniyoruz. Çünkü uzun vadede bir tartışmanın niteliğini belirleyen şey sadece argümanların içeriği değil, o argümanların nasıl sunulduğudur. Bu nedenle, üslubun saygı çerçevesinde kalmasını; tartışmanın ise karşılıklı olarak geliştiren, düşündüren ve zenginleştiren bir zeminde kalmasını önemsiyoruz.
Şimdiye dek yazdığınız tüm yorumlara tek tek yanıt verdik. Belki hâlâ aynı noktada buluşmuyoruz ama biz bu tartışmayı seviyeli, karşılıklı anlayışa dayalı ve kamuya açık bir iletişim örneği olarak yürütmeye çalıştık. Dilerseniz bu yaklaşımı daha da sade, net ve yapıcı bir zeminde sürdürmeye her zaman açığız.
< Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
-
Bu yorumu büyük ihtimalle espriyle karışık bir dille yazdığınızı düşünüyoruz, ancak yeri gelmişken bu konuda kendi düşüncemizi de paylaşmak isteriz.
Bizim bakış açımıza göre ‘sınıf’ kavramı; insanları kalıplara sokan, potansiyelini küçümseyen ve değişim ihtimalini yok sayan bir düşünce biçimidir. Bir insanın doğduğu yerin, içinde büyüdüğü ailenin ya da ekonomik geçmişinin, kim olduğunu belirlemesi gerektiğine inanmıyoruz.
Hayatta en değerli şeylerden biri, insanın kendini geliştirme iradesidir. Bu; okuduklarıyla, izledikleriyle, çevresinden öğrendikleriyle ve yaşadıklarıyla sürekli biçimlenir. Bu yüzden “doğduğun yerde kalırsın” anlayışı, yalnızca geçmişe bağlı kalmayı seçenler için geçerlidir.
Biz; insanın çabası, merakı, emeği ve isteğiyle kendi yolunu inşa edebileceğine inanıyoruz. Eğitim, kültür, görgü, iletişim gibi unsurlar; doğuştan gelmez, zamanla kazanılır. İnsanı saygın, bilinçli ve güçlü kılan şey de budur.
‘Sınıf atlamak mümkün değildir’ ifadesi, bireysel gelişimi küçümseyen bir bakış açısıdır. Oysa değişim hayatın özüdür. İnsan, isterse öğrenir, gelişir, dönüşür. Ve bu süreçte ne geçmişi ne de etrafı onu engelleyemez.
Görüşlerinizi paylaştığınız için teşekkür ederiz. Farklı bakış açıları değerlidir ama biz, insanı geçmişiyle değil, kendi yolunu seçme hakkıyla tanımlarız.
< Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
-
Bizce umut, herkesin hakkı. Kiminin ekmeği olur, kiminin pusulası. Ama en azından ileriyi gösterir.
< Bu ileti iOS uygulamasından atıldı > -
Aileden öğrenilen kültür ve davranış kalıpları sonradan değişmiyor. "Tahsil cehaleti alır, eşeklik baki kalır" şeklinde atasözümüz bile var.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Headlong Into Carnage -- 23 Mart 2025; 7:27:10 > -
Atasözleri, halkın ortak hafızasından süzülen güçlü ifadelerdir, ancak her biri mutlak doğruyu temsil etmez. ‘Eşeklik baki kalır’ sözü de, öğrenmeye kapalı, inatçı ve gelişime direnen insanlar için söylenmiştir. Ama buradan yola çıkarak hiçbir insanın değişemeyeceğini savunmak, hem bireysel gelişim gerçeğini hem de tarihsel dönüşümleri yok saymak olur.
Eğer insan gerçekten doğduğu kültürden, aileden ve çevreden bağımsız düşünüp kendini geliştiremez olsaydı; Türk tarihindeki birçok büyük ismin yaşamı mümkün olmazdı.
— II. Mehmet, yani Fatih Sultan Mehmet; çok genç yaşta tahta geçti, dönemin medreseleri ve batı kaynaklarını birleştirerek kendini geliştirdi ve imparatorluk vizyonunu çizdi.
— Ziya Gökalp, Diyarbakır gibi geleneksel bir şehirde doğdu ama düşünsel üretimiyle Türkçülük ve modernleşme kavramlarını Osmanlı’nın merkezine taşıdı.
— Atatürk, Selanik’te doğan sıradan bir subay adayıyken, hem Osmanlı sistemini sorguladı hem de yepyeni bir ulusun lideri oldu. Değişimin ve dönüşümün bizatihi kendisi haline geldi.
Bu isimlerin ortak noktası, doğdukları çevrenin ötesini görebilmeleri ve kendilerini sürekli dönüştürmeleri oldu.
Davranış kalıpları elbette etkileyicidir ama insanın iradesi, öğrenme kapasitesi ve çabasıyla değişim her zaman mümkündür.
< Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
-
Hem halkçı hem de gurmeci olamazsiniz marka olarak. Birini secmeniz lazim.
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
Bu steryotipik sonradan gorme hareketleri var ya mesela dunyada nereye gidersen git, işte senin dedigin dogru olsaydi insanlar sonradan gorme de olmazdi.
Biz burada sosyoekonomiden bahsediyoruz. Kafasi yeterince calisan insanlar dogduklari evin otesinde kulturlenebilirler ama sosyoekonomi degismez. Çocukları belki ust sinifa dogabilir.
Verdiğin ilk ornek Enderun mektebinde yetismis bir sehzade. Dünya uzerinde daha ust bir sinif yok.
Ikinci ornek bir kanaat onderi. Gunluk hayatinda nasil otururdu kalkardi bilmiyorsun, dolayısıyla yanlış bir ornek.
Ucuncu ornek bu memleketteki en fazla siyasilestirilmis adam dolayısıyla ozellikle şahsi hayatina dair bilgilerin efsane olup olmadığını degerlendirmenin pratik herhangi bir yolu yok, dolayısıyla yanlış ornek.
Davranis kaliplari cocuklukta yerlesir dolayısıyla dogdugun ev kaderindir. Senin hedefledigin musteri kitlesi yeterince fazla moka potu satin alirsa Celal Sengor'e donusecegini zannediyor mesela, biz bunun mumkun olmadığını anlatmaya calisiyoruz.
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
-
Düşüncelerinizi oldukça detaylandırmışsınız. Ancak sizin bakış açınızda temel bir farkımız olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Biz meseleye sadece sosyoekonomik mobilite üzerinden değil, bireyin öğrenme ve gelişim kapasitesi üzerinden yaklaşıyoruz.
Elbette doğulan çevrenin, eğitimin ve fırsatlara erişimin bir etkisi vardır. Ancak bu, değişimi imkânsız kılmaz. Tarihsel örneklerin detaylı tartışması yapılabilir; ama biz burada tarih değil, zihniyet üzerine konuşuyoruz. Her örnek sizin için eksik ya da hatalı görünebilir. Önemli olan, bu örneklerin fikir düzeyinde bir dönüşümün mümkün olduğunu göstermesidir.
‘Kahve içen Celal Şengör olur zannediyor’ gibi ifadeler ise konuyu ciddi bir tartışma zemininden uzaklaştırıyor. Biz, kahveye değer veren ve evinde iyi bir deneyim yaşamak isteyen herkese saygı duyuyoruz. Kimseyi bir ürünü satın aldığı için daha bilgili, entelektüel ya da üstün göstermek gibi bir niyetimiz yok. Ama kaliteli tercihler yapmanın, kişinin kendini ifade etme biçimiyle ilişkisi olduğunu da inkâr etmiyoruz.
Ayrıca dikkat çekmek isteriz ki, tartışma boyunca ısrarla insanları sınıflara ayırmaya çalışan bir tutum sergiliyorsunuz. Bu sürekli sınıflandırma ihtiyacının kaynağı, belki de sizi kendinizce bir sınıfa ait hissetme veya o sınıfta kalma arzusudur. Bu tarz bir düşünce biçimi, başkaları üzerinden bir kimlik tanımı kurma çabasına dönüşebilir.
Bununla birlikte, ‘doğduğun ev kaderindir’ anlayışına da kesinlikle katılmıyoruz. Bu yaklaşım, bireyin çabasını, öğrenme isteğini ve değişme kapasitesini yok sayar. Bizce insan, doğduğu yeri belirleyemez; ama nasıl bir hayat kuracağına karar verebilir.
Amacımız kimseye ‘üst sınıf’ vadetmek değil, iyi ürün sunmak. Zevk, tercih ve kalite arayan insanlara hitap etmeye çalışıyoruz.
< Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
-
Ben yine çok sinirlendim. Smokinimi giyeyim de "La donna e mobile" dinleyeyim.
-
Yorumunuzun dayandığı düşünce biçimi oldukça sınırlayıcı ve açıkçası çelişkili. ‘Halkçı’ ve ‘gurmeci’ olmayı birbirini dışlayan kavramlar gibi sunmanız, aslında yine bizi belirli bir kalıba sokma çabasının bir yansıması.
Hâlâ markaları ya da insanları iki kutba ayırarak değerlendiriyorsunuz: Ya halkçı olacaksın ya gurmeci. Oysa biz, kaliteli bir ürün sunarken ulaşılabilir olmaya da çalışıyoruz. Bu ikisi birbiriyle çelişmiyor; tam tersine birbirini tamamlayan bir denge oluşturuyor.
Bu yaklaşımınız, sadece bizi bir yere konumlandırmakla kalmıyor, aynı zamanda kendinizi o konumun dışında ve ‘doğru yerde’ görme eğilimini de taşıyor. Oysa mesele bu kadar basit değil.
Hayatı, markaları ya da insanları bu kadar keskin kutuplara bölerek anlamaya çalışmak, bazen gerçeği ıskalamaya neden olur. Bizim amacımız; iyi ürünleri, gerçekten ilgilenen herkesle buluşturmak. Kimseye üstünlük satmıyoruz, sadece değer sunmaya çalışıyoruz.
< Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
-
Bu kulaga hos gelen halkci ve egaliteryan lakirdilari gercekten ticarette uygulamiyorsun ama iste, uygulayamazsin da. Hiçbir mal veya hizmet bütün gelir seviyelerine hitap etmez. Temel insan hakki olup bedava olmasi gereken suyun bile premium cesidi var. Macro Center ve Migros'un aynı firmanin iki farklı markasi olmasının bir sebebi var.
Kendini yanlış yere konumlandiran bir insan oldugunu zannetmiyorum ben dunya uzerinde.
Eğer bir mal veya hizmetin yeterli arzi varsa "kalitelisi" zamanla standart olur ve ulasilabilir hale gelir. Çekirdek kahve isinde aslinda bir oraya az cok gelmis durumdayiz. Siz emsallerinizle rekabet edebilmek icin kahve dışında şeyler satmaya calistiginizdan biz bu konusmayi yapiyoruz.
Deger sunmaya calismiyorsunuz bu arada. Supermarket zincirlerinden gidecek olursak deger sunmaya calisanlar Bim, A101, Şok. Migros bunlardan bir ust segmentte. Daha da ustune Macro Center'i koyabiliriz. Siz bu skala içerisinde kendinizi A101 ile ayni konuma mi yerlestiriyorsunuz? Bunun evet veya hayir cinsinden cevabini istiyorum bu arada, retorik soru degil bu.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi AREryilmaz -- 23 Mart 2025; 11:18:1 >
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X