Şimdi Ara

Kaotika ya sorular (1.1) (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
92
Cevap
0
Favori
1.516
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Sayın arkadaşlar,

    Özgür irade meselesine tam bir yorum yapabilmek için tam olarak tanımının yapılması gerekir.

    Bu mesele yine beyinin karmaşık yapısında gizli. Özgür irade denilen olay beyin aracılığı ile zuhur bulan bir olay. Girdiler alıp çıktılar üretmesi nedeni ile beyin bir bilgisayara benzetilir. Ancak yaptığımız hata belki de burada, nedense beyni dijital olarak çalışan bir BASIC programı gibi düşünürüz. Oysa beyin milyarlarca sinir hücresi ve saniyenin binde birinden daha hızlı çalışan nörotransmitterleri ile yeterli karmaşıklığa sahiptir. Beynin nasıl çalıştığı biyoloji biliminin alanına girer. beynin nasıl çalıştığı hakkında daha doğru ve detaylı bilgileri biyoloji biliminden öğreniriz. Biyoloji biliminin ulaştığı bu bilgileri inceleyip ve özgür iradenin tanımını ile karşılaştırdıktan sonra insanda özgür irade var mı yok mu karar verirsiniz. Aslında burada belirttiğim nokta şu. Biyoloji bilimi daha doğrusu bilim materyalistlerin tapulu malı değildir. Eğer bilimin beyin hakkındaki açıklamaları sizi tatmin etmiyor ise özgür irade yoktur şeklinde karar verirsiniz. Ancak bu yanlız materyalistleri bağlamaz. Bilime inanan ve özgür iradenin beyin aracılığı ile zuhur bulduğunu söyleyen tüm inançlı insanları da bağlar.

    Elbette "Özgür irade tanrı tarafından insana verilmiş manevi bir güçtür ve beyinden ayrıdır" diyenleri bağlamaz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kaotika -- 19 Ocak 2006 19:07:49 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: _ShineOn_

    ancak sizin tanımınıza göre allah herşeyi önceden bilir. yani ileride göstereceğin gayreti de. o yüzden önceden planlanmış şeyleri yapmış olursun. yanılıyor muyum?


    bilmesi bizim açımızdan ne ifade eder? iyi yada kötü işler çevirdiğimizi ve çevireceğimizi bilmesi ibaresini önceden planlanmış şeklinde yorumlayabilirmiyiz? bilmesi planlanması anlamına gelmez. senin saat 8 de film olduğunu,tv de yayınlanacağını bilmen tv yi açıp illaki o filmi izlemeni gerektirmez, öleceğini bilmende damdan atlamanı gerektirmez.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Elbette "Özgür irade tanrı tarafından insana verilmiş manevi bir güçtür ve beyinden ayrıdır" diyenleri bağlamaz.


    beni bağlamaz
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Eğer bilimin beyin hakkındaki açıklamaları sizi tatmin etmiyor ise özgür irade yoktur şeklinde karar verirsiniz. Ancak bu yanlız materyalistleri bağlamaz. Bilime inanan ve özgür iradenin beyin aracılığı ile zuhur bulduğunu söyleyen tüm inançlı insanları da bağlar.

    Elbette "Özgür irade tanrı tarafından insana verilmiş manevi bir güçtür ve beyinden ayrıdır" diyenleri bağlamaz.


    bilime saygı duyan ve aynı zamandada inanan birisi olarak söylemeliyimki açıkçası beni biraz bağlıyor. sebebide ben bir inanan olarak ruhun varlığına ve beyninde ruhun dış dünyaya açılma vesilesi olduğuna inanırım. beyin fiziksel bir hasar gördüğünde ruhta o bedende olduğu müddetçe algılama yeteneklerinden bazılarını kaybeder, duyma, konuşma, görme, hafıza gibi. bana göre, ruh vardır ve insanın özgür iradesininde ruhla doğrudan bağlantısı vardır yani ruha verilen bir maharettir özgür irade. beyin ise ruhun bedende olduğu müddetçe kullandığı bir organdır. ruhun kendi başına görme,işitme,algılama vs yetenekleri varsada bedende olduğu müddetçe bu özellikleri kullanabilmesi için organlara muhtaçtır. göz, kulak beyin gibi. herhangi biri hasar gördüğünde ruh onunla ilgili yeteneğini o bedende olduğu müddetçe kaybeder. özgür iradede ruhun bir özelliğidir tek başına beyinle alakası olacağını sanmıyorum. çünkü beyin tek başına bir şey ifade etmez.eğer etseydi ölümü kolayca açıklayabilir ve önüne geçebilirdik




  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika


    1) Tek gerçek madde gerçeğidir.
    Bir anda durun ve bütün sonluydu, sonsuzdu, vardı, yoktu, yaratıldı, yaratılmadı, var niye var, yok niye yok, var ne zamandan beri var, yok ne zamandan beri yok, sonsuz artı bir ne demek v.b... şeklindeki matık yürütme ile üretilebilen ve birbirleri üzerine kıvrılıp sürdürülen felsefi meseleleri bir kenara bırakalım. geriye ne kaldı? İçinde yaşadığımız madde gerçeği. Madde gerçeğinin diğer adı da "doğa" dır.





    psikolojide insanlara bir kağıda dökülmüş bir mürekkep gösterir ve kişiye ne çağrıştırdığını sorarlar bir sürü farklı cevap alınır buna heralde çoğumuzda şahit olmuşuzdur

    dün okuduğun dergideki bir kadın resmi için(lütfen yanlışanlamayın) kardeşim ne kadar acaip bir kadın demişti onun bakış açısından resim ters görünüyordu.resme baktım hiç bir gariplik yok. acaba tersten mi, öyle görünüyor diye dergiyi ters çevirdim yine garip denecek kadar fark göremedim ama bana dergiyi ters çevirtewn daha önce bir çok kez resimlerdin tersten ne kadar farklı göründüklerini görmüş olmamdı

    elinde bir çekiç olan her şeyi çivi olarak görmeye başlar diye bir söz var ve hepimiz biliyoruzki hırıistiyanlarilk hırıstiyanlık öğretildiği için hırıstıyan oluyor müslümanlar ilk islam öğretildiği için (doğumdan sonra) yani müslümanların çekici islam öğretisi hırıstıyanlarınkide hırıstiyan öğretisi yani her fikri öğrenip sonra aralarında birini seçsek yada onlardan kendi felsefemizi süzsek belki bunu şiddeetle savunmaya hakkımız olurdu

    ama yukarıda söylediğim gibi herşey kişiden kişiye ve durumdan duruma değişiyor rüyalarımızda gerçekten olmadığını düşündüğümüz bir dünyada bir şeyler yaşıyoruz sabah uyandığımızda hiç biri etrafımızda olmuyor
    peki ama sabah uyandığımızda iki katlı uykumuzun birinci katından uyanmış ve asla uyanamayacağımız rüyayı yani asıl rüyayı yaşamaya başlamış olmadığımızı bize kim söyleyebilir onların yani biz dahil herşeyin ruhumuzun kuruntukları olmadığını kim söyleyebilir rüyalarımızdada canımıza kasteden insanlar görebiliyoruz aslında onlarda bizim beynimizin ürünleri ama düşüncelerini okuyamıyoruz ama dokunduğumuzu aynı şekilde hissedebiliyoruz talar hisler acılar herşey rüya devam ettiği sürece aynı

    belkide siz heopiniz benim rüyamsınız ve ben kendi zihnimde oluşturduğum ama yönetemediğim bir forumdaki benim beynimce tasarlanmış ama yinede fikirlerini okuyamadığım insanlara bir şeyler anlatmaya çalışıyorum

    maddeye gerçek yapan nedir yada gerçek dediğimiz herhangi bir şeyi yada gerçek gerçek olabilirmi




  • maddeyi gerçek yapan maddenin ta kendisidir. rüya ile yaşamı değil karşılaştırmak örnek bile veremezsin birinde maddesel hiç bir şey yoktur diğeri ise maddelerden oluşur. çevremizdeki herşeyi beynimizle algılıyoruz diye asıllarının çevremizde olmadığını iddia etmemiz doğru olmaz. sen eğer buradan bir portakalı eve gönderdin ve o portakalda orada yendiyse, portakal vardır ve maddedir, madde olması kastıyla vardır.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    2) Bilimin çözemeyeceği hiç bir şey yoktur. Tek gerçek madde gerçeği olduğuna göre bilimin konusu da maddedir. Bilimin çözemeyeceği hiç bir şey yoktur ifadesine dikkatinizi çekmek istiyorum. Şayet bu ifede Bilimin çözemediği hiç bir şey yoktur dense idi. Bilimin çözebildikleri bir sona ulaşmış ve bilim çözemeyeceği bir sonla karşılaşmış olurdu. Mesela madde gerçeğinin sonu gibi. "Evrenin ötesinde tanımlanamayan bir duvar var, bilim hiç bir şekilde açıklayamıyor" gibi. Ya da maddenin tüm temel yapıtaşları tüm hareketleri davranışları çözüldü bitti dense idi maddenin hiç bir şekilde içinde ne olduğunu merak dahi etmeyeceği mutlak temel parçaçıklara ulaşılmış demekti. Oysa bugün bulunan en temel parçaçcık quark deniliyor ama onun da içinde neler var onlar merak ediliyor, araştırılıyor. Bilim burada bitti denmiyor. Buradan da şu anlamı çıkarıyoruz.




    madenin tek gerçek olduğunu kanıtlamadan bu kısma geçmemen gerekirdi fakat araştırdığında bilim adamlarının tek araştırma konularının madde olmadığını anlayabilirsin mesela amerikada cinlerin gerçekten var olup olmadıklarını araştırmaya ve bunlardan yararlanılabilirse bunu bulmaya milyonlarca dolarlık fon ayrılmıştır ve araştırılmaktadır ama biz bunubir kenara bırakalım

    hep dediğim gibi bir kedi açısından kanaryayı yemesi ziyafetken kanarya açısından bu bir felakettir
    dugular akla karşı olan savaşlarında bir kez bile yenilmemişlerdir deneye maddeye bilime inanılır yani bunlada sonuçta inançtırlar ve inancın hakimiyeti altındaki bir organ tarafından işletilen oluşlardır bu yuzden hiç bir şekilde nesnel oldukları garanti edilemez (burada aslında nesnel kelimesinin anlamıyla ilgili bir durum söz konusu) yukarıda açıkladıklarımıda göz önüne alırsak bir şeyin aynı koşullar alştında aynı sonucu vermesi mantığın da doğal sonucudur her şey bir kuruntudan ibaret olabilir.Ve yine o bilim bugun madde olmadığımız şeylerede ilerde madde diyebilir ve onları çeşitli aygıtlarla incelemeye başlayabilir ama tam terside olbilir
    yinede tersini bulmak yada ona ulaşmak daha muhal olsada aslında mantığa daha uygun olan herşeyin bir kuruntu olduğu fikridir kuruntuda maddeyede yer vardır ama madde kuruntuya yer vermez oysa ne tadlar nede acılar madde olmadııkları halde kimse onları inkar etmez




  • Evrenin hiç bir yerinde tesadüfe tesadüf edilmez
    quote:

    Orjinalden alıntı: C4

    maddeyi gerçek yapan maddenin ta kendisidir. rüya ile yaşamı değil karşılaştırmak örnek bile veremezsin birinde maddesel hiç bir şey yoktur diğeri ise maddelerden oluşur. çevremizdeki herşeyi beynimizle algılıyoruz diye asıllarının çevremizde olmadığını iddia etmemiz doğru olmaz. sen eğer buradan bir portakalı eve gönderdin ve o portakalda orada yendiyse, portakal vardır ve maddedir, madde olması kastıyla vardır.


    benim söylediklerim söylenebilir doğruda olabilir
    senin söylediğin benimkileri anlamadığın anlamına geliyor belkide ben anlatamadım ama sonuçta yazdığının cevabı o yazıda var
  • quote:

    Orjinalden alıntı: _ShineOn_


    quote:

    Orjinalden alıntı: C4

    _ShineOn_

    ben dinde kader denen kavramın, insanın özgür iradesini esareti altına aldığına inanmıyorum. bu kader meselesi yanılmaya çok açık bir kavramdır. eğer insan kaderinin elinde bir esir olsaydı, dünyanın yaratılmasının hiç bir anlamı olmazdı. ben bunu çevremdeki mutasavvıf ama aklı başında eğitimli insanlarada anlatamadım. insanın kaderinin esiri olduğunu iddia ediyorlar. o zaman sorarım madem öyle, neden dünya yaratılmış olsun neden insanlar yaptıklarından sorumlu tutulsun? her zaman şunu iddia ederim Allah yapacaklarınızı bilir. kader budur. ama Allah gayretinize göre orada değişikliklerede fırsat yaratmıştır

    eğer öyle olmasaydı işi çok iyi kavrayan veliler gayret göstermez iş oldu bitti diye kapanır bir yere ortaya bile çıkmazlardı, ne talebe yetiştirirlerdi ne ilim yayarlardı. eğer kaderin elinde mahkum olduğunuzu iddia ederseniz, insana verilen özgür iradeyi reddetmiş, dolayısıyla dünyanın yaratılma amacınıda reddetmiş olursunuz. halbuki Allah çalışıp gayret göstermeyi tavsiye ediyor. demekki insanoğlunun kavrayamadığı daha çok şeyler var. şu an itibari ile sen kendini istediğin yöne yönlendirebilirsin. özgür iraden var, istediğin sözü söyleyebilme kabiliyetin var. mutasavvıfların meşhur bir lafı vardır. "vakit saat meselesi" derler. nedirki bu vakit saat meselesi? yani her şeyin önceden ayarlanmış bir vakti, bir saati var derler ama şunu düşünmezlerki, Allah o vakti o saatide değiştirir, insanın gayretine göre öne alır geciktirir kaldırır. bunun aksini kim idda edebilir? eğer ederse, boş iddadır çünkü kimse Allah'ın ne zaman neye hükmedeceğini bilemez.


    ancak sizin tanımınıza göre allah herşeyi önceden bilir. yani ileride göstereceğin gayreti de. o yüzden önceden planlanmış şeyleri yapmış olursun. yanılıyor muyum? neyse. şimdi kader tartışmasına dönmesin burası :D

    bir de sayın vese.
    quote:

    bu topic te materyalizme göre "özgür irade" diye bir şey olmadığı tarafımdan ispatlanmıştır, kimse de bi şey diyememiştir, ilan olunur...


    umarım bu kanıtını daha yüksek ve bilimsel çevrelerde de yaparsın da bizim de övünecek birşeyimiz olur. bu arada yukarıda ben de kaderin bizim elimizde olmadığını ıspatlamış oldum galiba. ne güzel

    komik sin kardes ve de haklısın.




  • en iyisi bu topiğe bir şey yazmamak. suyu çıktı buranında
  • sayın @vese öncelikle fazla kendine güvenle ilgili bi deyim vardır bilirsin. baska bi topicte yazdıgım bikonuyu yalan olarak nitelendirmiştin. beni kizdırdın bende kaynak gösredim.

    burada da meydanı boş bulmuş gidiyorsun.
    1- eger dini referanslarla bir "özgür irade" tartışması yapıyorsan kategorik olarak buyuk hata yapıyorsun. din ve felsefi bir akımı yanyana koyarak kendini bastan maglup ilan ediyorsun. senin rakibin en fazla diger dinlerdir . herhangi bir akım degil. zira din kısıtlı felsefe demektir. hiç bir felsefi akım din kadar kısıtlı düşünüşe sahip olamaz. tek temel referansı bir kitap ayet vs dir. ve bunun yorumları. sen bunun dışına cıkamazsın. din en büyük ve en kurumlaşmış dogma demektir. özgür düşünme, özgür irade vs. bunları dinle yanyana savunamazsın.
    2- kaotika yı bilmem ama benim bildiğim diyalektik materyalizm insanların özgürlüğüne ve tarihteki rolune salt soyut bi özgürlük kavramıyla bakmaz.
    "Felsefi düzeyde, özgür iradeyi determinizmle bağdaştırmayı mümkün kılan bir tarzda tanımlamak bana işe yarar bir tarz olarak görünmüştü. Sistem deterministtir, ama bir sonraki adımda ne olacağını söyleyemezsiniz. Aynı zamanda hep, dünyadaki önemli sorunların, yaşamda ya da zekâda örgütlenişin oluşumuyla bir ilişkisi olması gerektiğini hissetmiştim. Ama bunu nasıl inceleyecektiniz? Biyologların yaptıkları çok tatbiki ve spesifikti; kimyacılar bunu yapmıyorlardı; matematikçiler buna hiç değinmiyorlardı, ve fizikçilerin de yapmadıkları bir şeydi. Kendi kendine örgütlenişin kendiliğinden ortaya çıkışının hep fiziğin bir parçası olması gerektiğini hissetmiştim. Burada madalyonun iki yüzü vardı. Burada, rastlantısal olarak ortaya çıkan düzen vardı ve hemen ardından bir adım ilerisinde, altta yatan kendi düzeniyle birlikte rastlantısallık.."

    insan bu teoride(dm) tarihin öznesidir. tüm tarih insan eylemlerinin bir sonucudur.

    Tarih hiçbir şey yapmaz, “uçsuz bucaksız bir zenginliğe sahip değildir”, “hiçbir mücadele yürütmez”. Tüm )insan; “tarih”, tıpkı geçmişte olduğu gibi bugün de, insanı kendi amaçlarına ulaşmak için bir araç olarak kullanan, insanın dışında bir şey değildir; tarih kendi amaçlarının peşinden koşan insanın faaliyetinden başka bir şey değildir.


    gördüğün gibi ben de senin dediğinin tersini ispatladım. (VE BUNA BEN KARAR VERDİM TIPKPI SENİN GİBİ)




  • bende kaotika ya bişey sormakl istiyordum aslında farklı konu açacaktım ama burada sorayım bari
    şahsi olduğundan cevap vermeyebilir (bu hakkı herşekilde zaten mevcut ya ...) yada pm atabilir

    soru; kaotika nickini seçmenin sebebi nedir?
  • sayın dasdaq,

    size bana hitaben birşey yazmadan önce yazdıklarımı okumanızı öneriyorum, yoksa saçmalamaktan kurtulamazsınız.

    "kırmızı düğme" olayında şaka yaptığımı hala anlayamadıysanız, sizinle zaten bir konuşma yapabilmemiz mümkün değil...
  • quote:

    beyin bir bilgisayara benzetilir. Ancak yaptığımız hata belki de burada, nedense beyni dijital olarak çalışan bir BASIC programı gibi düşünürüz. Oysa beyin milyarlarca sinir hücresi ve saniyenin binde birinden daha hızlı çalışan nörotransmitterleri ile yeterli karmaşıklığa sahiptir.


    Kaotika,bunları harun yahyadan mı aldın?...Şaka şaka.

    Fakat nerden alırsan al,böyle kaoslu bir yapıyı anlamları kelimelere döktürerek teker teker anlatan olarak işleten , çalıştıran ve bütünlük veren , her eseri böyle mükemmel olan yaratıcıma sen yapamasanda ben ''Mükemmelsin!'' diyorum.
  • Topiği tıklayan herkesin okumasını tavsiye ederim...

    Topic boyunca tartışılan hemen hemen herşeye açıklık getirme iddiasında bir yazı...

    Kuantum teoreminin en onemli ozelliklerinden biri "Kesinsizlik ilkesi" olup, butun evrene yansimaktadir, butun evren bu "Gizli kontrol sırrı" ile yonetilmektedir. Ister mikroskopik (Zerreler) isterse makroskopik (Kürreler) evreninde BELiRSiZLiK ilkesi kesin otoritedir.
    Sezgi ve idrakimizin biçimsizlikten (indeterminizm) biçim aramasi (Determinizm) nedeniyle, bilm hep Determinizm'e alet olmak zorunda kalmiştir.

    Determine bir şey "Kesin, belirlenmis, sonuçlanmis" anlamınaa gelir. Dolayisiyla klasik bilim, nedenini bildigi bir olaym nasil sonuçlanacagmi her zaman önceden bilmekteydi. Örneğin fizik yasalarının içine bulgular yerleştirilirse bir olayın gelişimi ve davranış biçimi önceden kestirilebilir.

    Determinizmin kabaca kelime anlami, "Birşeyi (Artık ikinci bir ihtimal olmayacak biçimde) KESİNKES önceden belirlenmesidir." Örnegin bir uçağın hızını, rotasını, konumunu bildikten sonra "Ne zaman, nereye varacağını" artik net hesaplarız. Yörünge hesapları ve akla gelebilecek makroskopik (Gunluk evrensel) olayların tamami gercekten "Determine= Kesinkes belirli" gibi gelir bize ve hiç kuşkulanmayiz. (Bu belirgin netligi sadece "Kazalar" bozabilir. Örnegin, "Uzay Mekiği" belirledigimiz saatte belirledigimiz yere giderken yolda patlayabilir.)
    Determinizm, gerek maddecilerin (Mekanik görüşün), gerekse, spirtualistlerin (Vitalist, manaci görüşlerin) istismar konusu olmuştur. Oysa "Fizik evrende" her iki karşıt görüşün tuttugu yol da yanliştir.
    Spirtualist (Manaci, dindar) determinizm, zaten bilimsel değildir, kupkuru bir kuruntudur. Madde evreninin hükmü ve sınırı "lşık hızı" aşılınca, yani kuantum (Tanecik) fizigi ortadan kalkınca biter ve dindarların tasavvur ettiği "Determinizm" ancak madde ötesinden sonra gecerli olup, maddi evrende BELiRSiZLİK (determinizm tersi) hakimdir. Yani, determinizm, maddi evrendeki kul (ARZ) katında ge-cersiz, fakat ALLAH (ARŞ) katında geçerlidir. Bu nedenle dindar spirtualsitlerin madde dünyasinda " Determinizm" ilkesinin geçerli olabilecegini söyleseler de bilimsel olmadığından kulak asmamak ge-rekir.

    Spirtualist (Manaci) determinizmden başka karşıtı "MADDECi determinizm" vardir : Bu da Laplace'a kadar gelip geçen tüm insanlık bilim tarihinde şaşmaz bir ilke sanılmıştır. Bilim-felsefedeki determinizmi bir kez daha tanımlarsak; "Evrenin belli bir andaki durumu bilindiğinde, onun gelecekteki evriminin ne olabilecegine ilişkin tüm yasalar takımına DETERMiNiZM" denmektedir. Spirtualist (dindar) determinist, bu yasalarm "Nasil seçilmesi gerektigini" ALLAH'a birakir. Bu ifade bize "Güzel" gibi gelebilir. Ne var ki, "Her seyi ALLAH'a birakirsanız, gerek bilgi açlığı olan karacahillikte kalır ya da "Rızkımızı ALLAH nasil olsa gönderir" diye çalişma zahmetinden kaçınarak, açlıktan ölebiliriz. işlerin tümünü ALLAH'a birakmak başka, tevekkul etmek baskadir. İşte bu tür determinizme "Fatalist Determinizm" denir ve "Her şey ALLAH'tandir, kul suçsuzdur!" düşüncesi de yanlıştır. Maddeci determinizm ise "Herşeyi şeyi ALLAH'a bırakmak bir yana ALLAH kavramını bile inkar eder. işte buna da NATURALIST DETERMİNiZM denmektedir. Daha dogrusu, "Tarihi naturalizm" yerini determinizme birakmistir. Naturalizm, dogada gördüklerimizin, bildiğimiz yasalar toplulugu ile yönetilmesidir ve bu doğa yasaları (ALLAH yasaları değil). doğanın doğal yasasıdır.
    Deterministlere gore "Evrende bir TANRIYA ihtiyaç olmaksızın, her şey düzgün, nedensel, istatistik ve türlü ihtimaller gerektirmeyen determinizme (Kesin) yasalarla tikir tikir işlemektedir. Onlara göre ALLAH dünyevi işlere müdahale etmiyordu. Ateist (Kafir, inkarci) materyalist (Maddeci, antispirtualist). egzistansiyalist (Kendiliginden var oluscu ve evrimci) determinisler, evrende her olayın mutlaka determine oldugunu, yani Tann'ya gerek kalmadıgını söylüyorlardı. Eski bir felsefe olan DETERMiNİZM, Buchner, Melescot, Equil vb. elinde yucelmisti. Bu filozoflara gore evrende NATURALiZM-FATALiZM denen "Yalnızca doğa yasalarının hakimiyeti" söz konusudur ve ALLAH (ile iradesi) dışarlanmaktadır. Olaylar, "Doğanın madde yasalan" olup; insan da bir nesne olduğundan fizik yasaları onu da etkilemekte, böylece insanın iradesi devre dışı birakilmaktadir. Oysa insanın "Küçük iradesi= iradei cüziyyesi" vardır. Örneğin, bir bıçağı bir kapıya atarsaniz kapı kaçamaz ama insan kaçabilir (Ya da kaçmayabilir). iki seçenekte de iradesini kullanabilir, seçeneğine göre kendi kaderini belirler.

    Spirtualist determinstler (Cehdiyeciler) ile materyalist determinist felsefelerden "Bilimsel ağırlıklı (ikincisi) olan" naturalizme gore "Doğa yasaları tüm evreni yönetmeye yeterlidir." Ne var ki, doğa yasalarının sayısı aslında çok çok azdır. (Relativite ve kuantum teoremlerinde ne varsa hepsi odur!) Naturalist doğa yasaları bu kadar az sayıda olduğuna göre, bir gezegen yerine örneğin insan gibi karmaşık ruhsal yapısı ve karmaşık problemleri olan bir varlığı ele alırsak ya da biyo-psikososyal yasalar karmaşasını çözmeye kalkışırsak ne olur? Evren yasaları belli, çok sade ve az sayida; sosyal ve psi-kolojik yasalar ise parametrik, çok sayıda ve çok karmaşıktır.
    Naturalist (Ayni zamanda kaderde fatalist) olan Maddeci determinizm açmazını "insan iradesinin ev-rendeki olaylara katilip, bu olaylan yürüttüğünü, canlıların kendi zeka ve iradesiyle 'Kaderini' oluşturduğunu" savunarak, bir yaratıcının yazacağı kadere ve de yaratıcıya gereksinim duymamayi ter-cih ederler. Oysa insan biyolojik etki ve psikolojik davranışlarıyla kaderine hakim gibi görünmekle birlikte, kaza geçirmek, koma gibi bilincin çekildigi, yönetimi iç tepkilerin ele aldığı kritik anlarımızı açıklayamaz, göz ardı eder. Deterministler, fatalistler, ateistler ve materyalistler böylece "KADERiN BELiRLENMESiNiN" insan iradesi elinde olduğuna, her insanın yazgısını kendisinin seçerek oluşturduguna inançları tamdır. Örneğin "intihar etmedikce ölmezsiniz" determinizmin bilimdeki görüşü ise "Doğa yasalarının olayların akışına katkısı" darbımeselidir. Eşyalar (Objeler, nesneler, şeyler) fizik kaderlerini doğa yasalan gereği yaşarlar. Doğa yasaları ise "Önceden determine, yani kesinleştirilmiştir. Örnegin bir ışık taneciği (Foton) bir atomun elektronuna çarparsa, onu oradan siçratıp, kopartır. Bu atomun fizik kaderidir ve bize doğru gibi gelir. Ne var ki, "Fotonu, var eden kimdir?" İşte materyalizm ve determinizm bu sorunun cevabını veremediklerinden kahrolurlar.

    Determinizm insanlık tarihi boyunca sarsılmaz bir inançla 1927 yılına kadar tedavülde kaldığında doğrusu bunun tersinden(tıpkı öklid uzay gibi) hiç kuşkulanılmıyordu. Hatta makroskopik dünya (1900 yılına kadar mikroskobik dünya keşfedilmediğinden) başka bir görüşe ihtimal tanınmıyordu. (Newton, Galilei, Einstein dahil)

    Bu sefer de ben bir alıntı yaptım ama harun yahyadan değil :) Gerçi sarı çizmeli memed ağa da olsa mantıklı bir şey söylemişse ondan da alıntı yaparım :)




  • iyi alıntı olmuş [cins]
  • Yine bu konu açılmış; benim de defalarca sorup yanıt alamadığım bir soru var:

    "Tüm bilgiler elimizde olsaydı, bir an sonrasını hesaplayabilir miydik" sorusu vardır. Daha önceki tartışmalarımızda KAOTİKA bana şöyle bir mantık kurmuştu: "Böyle bir hesabın yapılması için etrafa yayılan ısı bile tüm bunları geçersiz kılar."

    1) Bu şu mu demektir?: Evet tüm hesapları yapan mükemmel bir sistem olsaydı hesaplanabilirdi ama hesaplar insanoğlu tarafından hiçbir zaman yapılamayacağı için hesaplanamaz.
    Eğer böyleyse: Öyleyse tüm varoluşu insan beyninin bilgi kapasitesine bağlıyorsunuz. Determinizmi buna dayanarak geçersiz sayıyorsunuz. Halbuki size göre evren insan beynine, bilincine , hatta hiçbir bilince bağlı değil. Bu bir çelişki....

    2) KAOTİKA nın ifadesinden bu çıkmıyor ama yine de sorayım: Yoksa bu şu mu demektir?: Hiçbirşeyin bilinememesinin sebebi herşeyin rastgele oluşudur.
    "Herşey" ifadesine dikkat çekiyorum. Çünkü eğer herşey rastgele olsaydı, tahminler, olasılık hesapları yanlış çıkardı. Ama böyle değil. Bunu bir kenara atalım birşeyin rastgele olduğunu bilimsel olarak kanıtlamak mümkün müdür? Yani VESE nin sorusu: " belirsizlik sadece gözlemden mi kaynaklanır yoksa maddenin özünde de belirsizlik-rastgelelik (randomness) var mıdır?"
    Bu soruya cevap vermek mümkün de-ğil-dir....

    3) Bir de bazı şeyler bilinir bazıları bilinemez diyenler vardı. Onlarında ......materyalist gibi bir ismi vardır herhalde...Bu tamamen çürütülebilir. Neyin bilinip neyin bilinemeyeciğini ayıran şey nedir? İşte bunu iddia edenler için : "o ana kadar bildiklerimiz bilinebilir; bilmediklerimiz de rastgeledir bilinemez" anlayışı....Yine varoluşu insan beynine bağlamaktan dolayı oluşan çelişki....

    Nerden bakarsam bakayım bir çıkış göremiyorum: Önümüzdeki dönem modern fizik dersi alacağım. Merak ediyorum bu konuları.....



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi neverlate -- 20 Ocak 2006 0:52:37 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: neverlate

    Yine bu konu açılmış; benim de defalarca sorup yanıt alamadığım bir soru var:

    "Tüm bilgiler elimizde olsaydı, bir an sonrasını hesaplayabilir miydik" sorusu vardır. Daha önceki tartışmalarımızda KAOTİKA bana şöyle bir mantık kurmuştu: "Böyle bir hesabın yapılması için etrafa yayılan ısı bile tüm bunları geçersiz kılar."

    1) Bu şu mu demektir?: Evet tüm bilgiler bilinse idi hesaplanabilirdi ama hiçbir zaman bilinemeyeceği hiçbir zaman için hesaplanamaz.
    Eğer böyleyse: Öyleyse tüm varoluşu insan beyninin bilgi kapasitesine bağlıyorsunuz. Determinizmi buna dayanarak geçersiz sayıyorsunuz. Halbuki size göre evren insan beynine, bilincine , hatta hiçbir bilince bağlı değil. Bu bir çelişki....

    2) KAOTİKA nın ifadesinden bu çıkmıyor ama yine de sorayım: Yoksa bu şu mu demektir?: Hiçbirşeyin bilinememesinin sebebi herşeyin rastgele oluşudur.
    "Herşey" ifadesine dikkat çekiyorum. Çünkü eğer herşey rastgele olsaydı, tahminler, olasılık hesapları yanlış çıkardı. Ama böyle değil. Bunu bir kenara atalım birşeyin rastgele olduğunu bilimsel olarak kanıtlamak mümkün müdür? Yani VESE nin sorusu: " belirsizlik sadece gözlemden mi kaynaklanır yoksa maddenin özünde de belirsizlik-rastgelelik (randomness) var mıdır?"
    Bu soruya cevap vermek mümkün de-ğil-dir....

    3) Bir de bazı şeyler bilinir bazıları bilinemez diyenler vardı. Onlarında ......materyalist gibi bir ismi vardır herhalde...Bu tamamen çürütülebilir. Neyin bilinip neyin bilinemeyeciğini ayıran şey nedir? İşte bunu iddia edenler için : "o ana kadar bildiklerimiz bilinebilir; bilmediklerimiz de rastgeledir bilinemez" anlayışı....Yine varoluşu insan beynine bağlamaktan dolayı oluşan çelişki....

    Nerden bakarsam bakayım bir çıkış göremiyorum: Önümüzdeki dönem modern fizik dersi alacağım. Merak ediyorum bu konuları.....




    şöyle varsayalım (sadece varsayıyoruz), hesabı yapacak olan evrenin dışında (yani gözlemi gözleneni etkilemiyor)..
    da da da dam...
    oldu...
    loading...
    %99
    %100..

    output: tüm gelecek

    tabi bu materyalist evren anlayışı için geçerli...

    tekrar belirteyim illa birinin bilmesi hesaplaması gerekmiyor, kimse bilmese de eğer tüm varlık maddeden ibaret ise ve maddenin aslında rastgelelik yoksa (yani bir takım kanunlarla işliyorsa) tüm gelecek bellidir, ne özgür irade söz konusudur, ne "seçim". şu an benim bu yazıyı yazmam bile çarkların dönmesi kadar mekaniktir. kendi kararım sanmam ise sadece bir yanılsama




  • quote:

    http://forum.donanimhaber.com/m_5483349/tm.htm

    neverlate,
    bu topiğe bakabilirsin.
    bir de şunu ilave edeyim. şayet evren sonlu olsa bile , değil insan zekası, akla hayale sığmayacak zeka gücüne sahip somut bir varlık o anlattığım şeylerden ötürü böyle bir şeyi hesaplayamaz. yani somut bir geçerliliği olmayan bir fikirin insanlar üzerinde etkisi yoktur. böyle bir felsefe ile materyalizm çürütülmek üzere yola çıkılamaz. evren sonlu olsaydı demiştim bunu kim bilebilirdi tanrı bilirdi. e tanrı zaten bilir. bu neyi değiştirir ki. Kaldı ki benim düşünceme göre evren sonsuz ve tanrı yok ve böyle birşey kimse tarafindan bilinebilecek bir şey değil.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kaotika -- 20 Ocak 2006 1:00:10 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    quote:

    http://forum.donanimhaber.com/m_5483349/tm.htm

    neverlate,
    bu topiğe bakabilirsin.
    bir de şunu ilave edeyim. şayet evren sonlu olsa bile , değil insan zekası, akla hayale sığmayacak zeka gücüne sahip somut bir varlık o anlattığım şeylerden ötürü böyle bir şeyi hesaplayamaz. yani somut bir geçerliliği olmayan bir fikirin insanlar üzerinde etkisi yoktur. böyle bir felsefe ile materyalizm çürütülmek üzere yola çıkılamaz. evren sonlu olsaydı demiştim bunu kim bilebilirdi tanrı bilirdi. e tanrı zaten bilir. bu neyi değiştirir ki. Kaldı ki benim düşünceme göre evren sonsuz ve tanrı yok ve böyle birşey kimse tarafindan bilinebilecek bir şey değil.


    Hala teorinizin aksine insan aklına bağlıyorsunuz bazı şeyleri; farkındasınız biliyorum ama yine de söyleyeyim: Bilim yapmaya başlarken en gelişmiş beynin , kapasitenin, bilginin insanda olduğu önkabulu ile başlıyorsunuz. Yani baştan Allah yok! diye başlıyorsunuz...Ve bunu yapmak için bir kanıtınız yok. Bu kuantum fiziği değil, kuantum kabulleri , kaos bilimi değil de kaos felsefesi olsun bari....Materyalizm inancı gibi...Anlayamadığım şey bu zaten okullarda bunlar birer bilim yani deneylerle kanıtlanmış şeyler gibi anlatılıyor..




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.