Şimdi Ara

Kitap ve Seri Kitap Tanıtımları (5. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
5 Misafir - 5 Masaüstü
5 sn
137
Cevap
21
Favori
17.380
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • XpressMusic34 kullanıcısına yanıt

    Evet Dumbledore Harry'yi hareketsiz bırakıyor.

    Ama zaten filmlerde çoğu şey anlatılmıyor.

    Mesela Hermione'nin E.R.İ.T adında ev cinleri için bir grup kurduğu anlatılıyor kitapta. Hatta kısa da değil bayağı bahsediliyor bundan.

    Filmde bir kere bile duymadım
  • @genca
    Teşekkür ediyorum hocam. Aydınlandım.
    Öneriniz için teşekkürler, güzel olmuş.
    @sayisal
    Teşekkür ediyorum hocam. Atlanmasaydı film beş saat falan olurdu ya galiba. Zaten kırpılmış hali iki saati geçiyor. Böylesi daha iyi belki.
  • Yeni eklenen incelemeleri ilk mesaja ekledim. Tekrar teşekkürler.
  • Rica ederim hocam, HP filmleri beş para etmez bence. İlk dördünü sevmiştim ama belki onları da nispeten daha küçük yaşta izlediğim için beğenmiştim bilmiyorum.
    Bunu deme sebebim de kitapta tam böyle değildi filme güzel yansıtamamışlar vs. muhabbeti değil, zaten filmler hiçbir zaman kitabın tamamen aynısı olmaz. Filmi sadece film olarak düşünüyorum ve yok yani olmamış.
    Hele hele o 7. film kitaba ihanettir, harika kitabı para kazanmak uğruna iki filme bölmek itici bir davranış. İstediğim kadar fanı olayım desteklemem böyle hareketleri, örneğin son dönemlerde de Hobbit en sıkıldığım filmlerdendir, 3. filme gitmeyi düşünmüyorum bile. Yine 7. kitabın filmlerinde de bu suyunu çıkarıp 2 filme bölme sevdasından dolayı inanılmaz durağan bir şey çıktı ortaya.
    Böyle az konu çok diyalog yaratarak izleyiciyi filme çekmek ustalık işi, örneğin ver Tarantino'ya 7. kitaptan 3 film çıkarsın, yapar o adam. Ama o öyle yapar ki sonunda karakterlerin korkularına, sevinçlerine, içlerinde bulunduğu atmosfere vs. tam anlamıyla adapte oluruz. Ama HP 7'de ne vardı onu bile anlamadım.
    Sonunda Voldemort'u öldürüyorlar hiç o kahramanlık havası, heyecan, mutluluk, tüylerin ürpermesi vs. hiçbir şey yok.
    Orada alttan müziği verip izleyiciyi gaza getiremiyorsan ben yönetmenim deme arkadaş. Tamamen duygusuz, donuk filmler.




  • Aslında dediğin gibi zaten Son filmleri çeken yönetmen hiç beğenilmemiş her yerde öyle okudum. zaten teknik olarak görüntü yönetmeni iş biliyormuş sürekli değişip durmuş en iyisi zümrüdüanka daydı bir baktım adam dünya yıldızı bir görüntü yönetmeniymiş. Kamera hareketleri vs. Seri boyunca güzel. Visual efect zaten warner o konuda iyi, tek olmayanı yönetmen olmuş

    David yates sanırım yanlış yazmadıysam, ölüm y 2 yide o çekti, dediğin gibi etkileyici değil, hele asayı kır suya at, kitapla alakası bile yok. Düello sahneside öyleydi.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi XpressMusic34 -- 15 Mart 2014; 1:02:16 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Üstkonu mini sürümde gözükmediği için bu konudan geç haberdar oldum. En kısa zamanda ejderha mızrağı unutulmuş diyarlar gibi baba fantastik serilerin tanıtımını yaparak katkıda bulunmak istiyorum...

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ejderha Mızrağı Serisi

    Kitap ve Seri Kitap Tanıtımları


    Öncelikle belirtmek isterim ki spoiler vermeden yazmak için epey zorlandım. Yaptığım 1 2 kitap değil de yaklaşık 100 kitap barındıran koca seri olduğu için biraz kapsamlı anlatmak istedim. Her ihtimale karşı spoiler içine alıyorum. Ayrıca serinin ilk kitaplarını 8 9 yıl önce en son okuduğumu da 5 6 yıl önce okuduğumdan belki yanlış hatırladığım yerler olabilir.


    Destanımız Krynn adlı dünyada Ansalon adlı kıtada geçmektedir. 9 ana karakterimiz var. Bunlar; Raistlin Majere (büyücü), Caramon Majere(insan), Tanis Yarımelf , Laurana (elf), Altınay (barbar), Sturm Brightblade (şövalye), Nehiryeli (barbar), Tasslehof Burfoot (kender - hobbit gibi bir ırk) ve Flint Fireforge'dur (cüce) ve Kitiara uth Matar (böyle insan olmaz olsun).

    Ejderha Mızrağı’nda her şey Tanis, Caramon, Raistlin, Flint ve Tasslehoff'un gerçek tanrıları aramaya başlamasıyla başlar. Altınay ve Nehiryeli dışındakiler 5 yıl sonra Solace’ ta buluşmak üzere sözlenirler ve herkes kendi yoluna devam eder. Buluşma günü geldiğinde biri dışındaki herkes gelir. Bu birisi çok önemli yalnız Ve buluşma sırasında gelen haberlere göre kuzeyde tuhaf şeyler olduğunu öğrenirler. Bu tuhaflık Karanlık Kraliçe Takhisis'den başkası değildir. Krynn'i ejderha ordularıyla ve onların binicileriyle fethetmeye bunun için yakıp yıkmaya kararlıdır. Kuzeyde kurduğu ordularıyla yavaş yavaş geliyor. Bu arada karanlık kraliçemiz bir tanrı. Buluştukları handa Altınay ve Nehiryeli ile esrarengiz bir olay neticesinde tanışırlar. Bu esrarengiz olay ordan topluca kaçmalarına ve koca serinin başlamasına yol açar. Karanlık kraliçeye dur demek bu yol arkadaşlarının elindedir.

    Seri bu şekilde başlıyor ve akıl almaz boyutlara geliyor. Ancak bunları yazdığımda spoiler olacağını biliyorum. Ve spoilersız nasıl anlatırım bilemiyorum. Bu yüzden fazla yazmasam iyi olur.

    Biraz karakterlerden bahsedeyim.
    Tanis elflerin ülkesinde büyümüş bir yarım elf olup annesi elf babası insandır. Babası annesinin güzelliğine dayanamayıp savaşta tecavüz eden birisi olduğundan kimdir belli değil. Yarım elf olmasından ötürü hep bir burukluk vardır içinde. Grubun lideri Tanis olup Kitiara ve Laurana'a yanık ama ikisi arasında gidiyor. Elf yanı Laurana insan yanı Kitiara diyor

    Raistlin Majere grubun en önemli ismi. Hatta Krynn üzerinde varolmuş en önemli isim desem yanlış olmaz. Zaten ilk üçlemeden sonra yazılan kitaplarda büyük ölçüde Raistlin üzerinde gidiyorlar. Kendisi bir kırmızı cübbeli büyücü tabi bu cübbe ona dar gelecek neler neler olacak 3 cübbemiz var: beyaz, siyah ve kırmızı. Kırmızı tarafsız cübbe diğerleri adından belli zaten. Raistlin ve Caramon ikizler ama birbirlerine zerre benzemiyorlar. Raistlin büyücülük bitirme sınavına gittiğinde (onu hiç yalnız bırakmayan Caramon da orda) sınav sırasında bütün dünyayı etkileyecek birşey olur. Bunu söylemeyim spoilera giriyor. Bu olay sonucunda bedeni harap olur ve ömrü boyunca hastalıklı olur. Artık kum saati şeklinde lanetli bir göze ve altın rengi bir tene sahiptir. Gencecik yaşına rağmen saçları bembeyaz olur. Şimdi burda çok çaresiz birisi gibi anlattım ama sonra olaylar olaylar Bu arada sınavdan sonra ona büyücüler konseyi raistlinden önceki en ünlü büyücünün yıllar öncesindeki mızrak savaşlarında kullandığı asasını hediye eder.

    Caramon üste biraz bahsettim ama az daha ekleme yapayım. Raistlin'in tam zıttı bir fiziği var devasa cüsseli sağlıklı bedeni var. Raistline her daim destek olmuş taşımış hizmet etmiş birisi. Biraz kıt kafalı sanırım beyinleri anne rahminde bölüşürken fedakarlık yapıp çoğunu Raistline vermiş

    Sturm, bir Solamniya şovalyesi olup hayatını sadece şöyle özetleyebiliriz "Şerefim yaşamımdır."
    Tasslehof, grubun neşe kaynağı olup korkunun zerresini yaşamamıştır. Ucu belli olmayan karanlık bir tünele mi gireceksin hemen kender atlar. Bunlar da elfler kadar olmasada uzun ömürlüler. Etrafta kender gördüyseniz topukları yağlayın veya kesenize sahip çıkın yoksa içini boş görebilirsiniz. Kenderlerin açamayacağı kapı da pek yoktur.
    Kitiara hakkında malesef pek bilgi veremeyeceğim çünkü çok önemli bir isim verdiğim her bilgi spoiler olabilir. Sadece biraz karakterinden bahsedeyim. Kadın ama erkeklerden daha erkektir. Acayip hırsı var ve çıkarları için yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Ayrıca öyle birini kendine aşık edecek ki olaylar olaylar

    Altınay barbar kabilesinin şefinin kızı Nehiryeli de onun yavuklusu koruyucu meleği Altınay ismini vermeyim bir tanrının rahibesi iyileştirme yeteneği var. Nehiryeli de barbar olduğu için Caramon gibi irikıyım
    Flint yetenekli yaşlı ve oldukça inatçı bir cüce. Tanisle çok eskiden beri dostlar. Nedense aklımda bununla ilgili çok birşey kalmamış.
    Biraz tanrılardan bahsedeyim. En önemli 2 tanrı var Paladine(iyi) ve Takhisis(kötü). Herşey bu ikisinin biriyle olan mücadelesi zaten. Diğer tanrılar bunların kardeşi ve çocukları.


    Neyse arkadaşlar çok fazla uzatarak sizi sıkmak istemiyorum. Kısaca şunu söyleyim 9 yıldır bu seriden bir karakter olan Verminaard'ı kendime nick seçip heryerde onu kullanan biri olarak seri benim okuduğum Türkçeye çevrilmiş çevrilmemiş yüzlerce fantastik kurgu kitaptan en çok etkileyenidir. Bana sorsanız Lotr mu bu mu diye bu derim.

    Şimdi en büyük mesele olan okuma sırasına gelelim. Malum çok fazla kitabı var ancak bunların hepsini okumak zorunda değilsiniz. Çünkü çok geniş bir evren olduğu için farklı yazarlar Krynn tarihinin farklı dönemlerini anlatan veya ana karakterlerimizin geçmişleri tanışmalarını vs. anlatan yan kitaplar yazmışlar. Bunları okusanız güzel olur ama okumazsanız kaybınız olmaz. Seriyi okuyan kişilerin ortak kanısı ilk 13 kitap okunmalı gerisi size kalmış... Uzatmadan benim tavsiye ettiğim sırayı yazıyorum...

    Ejderha Mızrağı Destanı
    - Güz Alacakaranlığının Ejderhaları
    - Cüce Derinlikleri Ejderhaları - Kayıp Tarihçeler 1. Kitap
    - Kış Gecesi Ejderhaları
    - Yüceefendi Gökleri Ejderhaları - Kayıp Tarihçeler 2. Kitap
    - İlkbahar Şafağı Ejderhaları
    - Kumsaati Büyücü Ejderhaları - Kayıp Tarihçeler 3. Kitap

    Raistlin Tarihçeleri
    - Ruhdöveni
    - Silah Kardeşliği

    Efsaneler Üçlemesi
    - İkizlerin Zamanı
    - İkizlerin Savaşı
    - İkizlerin Sınavı

    İkinci Nesil
    Yaz Alevi Ejderhaları


    - Vinas Solamnus
    - Fistandantilus Yeniden Doğuş
    - Kara Dalamar
    - Huma Destanı


    Yeni Çağın Ejderhaları
    - Yeni Bir Çağın Doğuşu
    - Kasırganın Günü
    - Kargaşanın Arifesi

    Dhamon Efsanesi
    - Düşüş
    - İhanet
    - Kurtuluş

    Ruhlar Savaşı
    - Batan Güneşin Ejderhaları
    - Kayıp Yıldızın Ejderhaları
    - Yitik Ayın Ejderhaları

    Karanlık Havari Serisi
    - Amber ve Küller
    - Amber ve Demir
    - Amber ve Kan

    Kaos Savaşı Serisi
    - Sonuncu Şef
    - Gece Göğünün Gözyaşları
    - Kukla Kral
    - Kan Denizi Yağmacıları
    - Boşver Dağı Kuşatması

    Kang'ın Alayı Serisi
    - Kıyamet Tugayı
    - Ejderan Kuralları

    Başlangıçlar Serisi
    - Karanlık ve Işık
    - Kenderyurdu
    - Majere Kardeşler

    Tanışmalar Serisi
    - Eş Ruhlar
    - Yol Tutkusu
    - Kara Yürek
    - Yemin ve Ölçü

    Buzduvarı Üçlemesi
    - Haberci
    - Altın Küre
    - Kışyurdu

    Kesişen Yollar
    - Sır Halkası
    - Hırsızlar Loncası
    - Ejderhanın Blöfü
    - Ejderha Adaları
    - Hiçbiryer'in Ortasında




  • en çok beklediğim an


    hp lovecraft serisi


    1.charlex dexter ward wakası

    Kitap ve Seri Kitap Tanıtımları


    Hayvanların temel Tuzları öylesine hazırlanıp korunmuş olabilir ki, marifetli bir adam kendi Harasında Nuhun Gemisinin tamamına sahip olabilir ve kendi zevkine göre onun küllerinden Hayvanın kusursuz bir Bedenini oluşturabilir; ve Bilgili bir kişi benzeri bir yöntemle, insanın temel Tuzlarının Tozundan, hiçbir yasadışı Ölücanlandırma yapmaksızın ölü Atalarından herhangi birini, gövdesi yakılıp kül edilmiş olsa bile Bedenleşmeye çağırabilir."

    Asla yaşlanmayan ve çalışmaları yüzünden toplum dışı kalmış bir adam. Onun soyundan gelen, geçmişe meraklı, hırslı, genç bir araştırmacı. Neler olduğunu anlamaya çalışan yaşlı bir doktor. Ve Yog-Sothoth... Saf Korkunun Diyarında gerçekleşen yasaklanmış ayinler. Alemlerin ötesinden gelen karanlık güçler, diriltilen isimsiz varlıklar.

    2.toplu eserleri 3

    Kitap ve Seri Kitap Tanıtımları



    bende mevcut olan kitap baya sağlam öyküleri var
    özellikle call of cthulhu da içinde
    İçindekiler

    - Yabancı
    - Duvarların İçindeki Sıçanlar
    - Pickman'in Modeli
    - Cthulhu'nun Çağrısı
    - Dunwich Dehşeti
    - Karanlıkta Fısıltıyla Konuşan Adam
    - Uzaydan Düşen Renk
    - Karanlığın Hayaleti
    - Eşikteki Şey
    - Erich Zann'ın Müziği
    - Pusudaki Dehşet
    - Evdeki Resim
    - Innsmouth Üzerinde Gölge
    - Zamandan Düşen Gölge

    3.toplu eserleri 2
    Kitap ve Seri Kitap Tanıtımları


    burdada baya çok hikaye var hepsi ilgi çekici

    işin özü hp lovecraft özellikle red hookta değşet adlı hikayeyi

    bizzat gerçek sokaktan ve caddeden tasarlıyarak yazmış


    moon bog ve dagon hikayesi ilgimi çekmedi değil
    ayrıca from beyond(ötelerden) sizin ilginizi çok çekicektir
    İçindekiler

    - Dagon
    - Mezar
    - Kutupyıldızı
    - Uyku Duvarının Ötesi
    - Sarnath’ın Ölüm Hükmü
    - Beyaz Gemi
    - Arthur Jermyn
    - Ulthar’ın Kedileri
    - Celephais
    - Öte Taraftan
    - Tapınak
    - Ağaç
    - Ay Bataklığı
    - Adsız Kent
    - Başka Tanrılar
    - Iranon’un Arayışı
    - Herbert West-Diriltici
    - Av Köpeği
    - Hypnos
    - Festival
    - Adlandırılamayan
    - Firavunlarla Birlikte Mahpus
    - O Adam
    - Red Hook’da Dehşet
    - Sisler İçinde Uçurumun Kıyısında Duran Tuhaf Ev
    - Eryx’in Duvarları İçinde
    - Kötü Rahip
    - İlk Dönem Öyküleri
    Mağaralardaki Canavar
    Simyacı
    Şiir Sanatı ve Tanrılar
    O Sokak
    Juan Romero’nun Değişimi
    - Dört Fragman
    Azathoth
    Torun
    Kitap
    Ayışığındaki Şey

    4.toplu eserleri 1
    Kitap ve Seri Kitap Tanıtımları

    içinde az ama çok etkili hikayeler var

    charlex dexter ward wakasıda içinde
    tavsiyem randolph carterin hikayesini okumadan toplu eserlerdeki adlandırılamıyanı okuyun


    içindekiler


    - Delilik Dağları’nda
    - Charles Dexter Ward Vakası
    - Cadı Evindeki Düşler
    - Randolph Carter’ın İfadesi
    - Bilinmeyen Kadath’a Düş Yolculuğu
    - Gümüş Anahtar
    - Gümüş Anahtarın Açtığı Kapıların Ötesi


    5.deliliğin dağlarında

    toplu eserler 1 de var fakat ayrı olarakta satılıyor


    Kitap ve Seri Kitap Tanıtımları


    Deliliğin Dağlarında

    Anlatmam gereken gerçeklerden kaçınılmaz olarak kuşku duyulacak; yine de eğer mantıksız ve inanılmaz gözüken şeyleri çıkaracak olsaydım, geriye hiçbir şey kalmazdı.

    Howard Phillips Lovecraft, küçük yaşta babasını kaybeden, gençliğinde de annesini akıl hastanesine uğurlayan yalnız bir adamdı. Büyükbabasının anlattığı korku öyküleri onun dehşetlere gebe hayal dünyasının kapılarını açtı. Hep içine kapanık biri oldu. Tek çaresi yazmaktı. 1920li ve 30lu yıllarda yazdığı öykulerle korku edebiyatına damgasını vurdu ve korku diye adlandırdığımız duyguyu yeniden tanımladı. Onun eserlerinin çoğu modern insanın adlandıramadığı dehşetler hakkındaydı.

    Deliliğin Dağlarında, adlandıramamanın yarattığı dehşeti bir bilim adamının, yani asıl işi tanımlamak ve sınıflandırmak olan birinin gözünden yansıtıyor okura. Tam da bu yu?zden korku edebiyatının meselesi olan metinlerinden biri bu. Bilinmeyeni aydınlatma çabasının ve modern insanın umutlarının karşısında, derinden yükselen bir karanlığın ve sözcüklere dökülemeyen bir deliliğin öykuüsü


    kitaptaki açılış bu konusu ise miskatonik üniversitesinden bir grup antartikaya gezi yapıyor ve saldırıya uğruyorlar oraya vardıklarında yaratıklar ve bilinmeyne yapılarla karşılaşıyorlar.


    6.lanetin uyanışı





    Unutulmuş tanrılar ve yüzyıllardır dile gelmeyi bekleyen lanetlerle dolu kapkaranlık bir evren. Çağlar boyunca ürpertinin ve yalnızlığın beşiği olmuş diyarlardan sökün eden beddualı ruhlar. Yolunu kaybetmiş sahipsiz bedenler, mezarlıkların donuk ışığıyla aydınlanan uçsuz bucaksız yeryüzü.

    Korku edebiyatının gelmiş geçmiş en büyük ustalarından biri olduğu kabul edilen H. P. Lovecraft öykülerle tüyler ürperten bir gerçeğin peşine düşüyor.
    (Tanıtım Bülteninden)


    7.cthulhu mitosu öyküleri

    www.kitapyurdu.com
    Cthulhu Mitosu Öyküleri 3. Kitap / Korkunun Efendilerince Yazılmış - Kollektif | kitapyurdu.com
    http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=49273

    içinde mitos öyküleri toplanmış



    kitapları d&r idefixten bulabilirsiniz indirimdeler tükenmeden alın derim




  • Eklenmistir arkadaslar tesekkürler.
  • kitap tanıtımından ziyade benimkiler , okuduğum kitaplar hakkındaki kısa eleştirilerim.

    Zaman Çarkı, 09. Kitap: Kışın Yüreği
    Robert Jordan

    serinin bu zamana kadarki açık ara en iyi sona sahip kitabı.son 60 sayfayı nasıl okuduğum ne ara kitap bitti hiçbir şey anlamadım. aslında kitap çok rahat bin küsür sayfa olarak çıkabilirmiş.ve bunun eksikliği bir önceki kitaptaki olaylar sonucu en merak edilen karakter perrin e sadece bir kere dönülmesinde n ve diğer kitaplara kıyasla karakterlerin kendi bölümleri arasındaki zaman atlamalarının bu seride daha önce görülmemiş bir şekilde uzun olmasından çok net anlaşılıyor. kitaptakien heyecanlı povlar her kitapta olduğu gibi başı rand çekmek üzere mat ve perrin indi.aslında son 60 sayfaya kadar hatta 100 sayfaya kadar kitabın yıldızı mat ti bile denebilir.ama son 60 sayfa "kasıp kavurdu" desem yeridir ayrıca serideki önemli karakterlerden kitapta egwene karakterinin olmayışı beni çok mutlu etsede bende bir sonraki kitapta bol bol ona yer verileceği düşüncesini doğurdu.ki bu bölümler hikaye ilerleyişinden dolayı daha diğer povlar kadar yüksek dozda heyecan ve epik sahne bolluğundan çok daha çok george r. r. martin de bol bol görüp alıştığımız entrikalar bulunuyor.ki bunlarda çok iyi kotarılmış olmasına rağmen arka arkaya 100-150 sayfadan sonra sıkmya başlıyor. kitap edisyonundanda bahsetmek gerekirse bir önceki kitap gibi bu kitaptata seriye yakışmayan hatalarla doluydu.özellikle çeviri ve basım hataları bu muazzam kitabın okunmasını önemli ölcüde sekteye uğratmasada çok can sıkıcı oldukları kesin

    Zaman Çarkı, 08. Kitap: Hançer Yolu
    Robert Jordan

    sayfa sayısı öncellerine göre bariz daha az olmasına rağmen o kitaplardan okunması daha zordu.hele ki ilk kısım diyebileceğimiz ilk 250-300 sayfalık kısım yer yer heyecanlı olmasına rağmen genelde beni hayal kırıklığına uğrattı ama.bu kısım beni ne kadar hayal kırıklığına uğrattıysa son 250 sayfa beni okadar büyüledi. ama söylemeden geçemicem ki bir önceki kitapta(kılıçtan taç) belkide en merakla beklenilen "acaba ne olucak" denilen karakter bu kitapta yok.özellikle ilk kısımda onunla bağlantılı karakterlerin hikayesi uzun uzun anlatılırken bu yokluk çok daha fazla kendini hissettiriyor.bir diğer yokluk ise ilk 200-250 sayfa içinde rand ın olmayışı okurken "acaba kitapta hiç mi yok" diye düşünmeden edemedim. ama bu düşüncelerim yersiz olduğu ortaya çıktı.dediğim gibi ilk yarı ne kadar hayal kırklığı yaratıyorsa ikinci yarı o kadar büyülüyor.özelikkle her sayfası ayrı heyecanla geçen karakterlerin (rand:tek başına yeterli) daha fazla anlatılmasıyla heyecan tavan yapıyor.epik sahneler gene muazzam betimlenmişti.bu kitapla bir kez daha anladım ki robert jordan kadar iyi "epik sahne" betimleyen yazar görmedim.her geçen kitapla birlikte hem doz artıyor hemde alınan zevk ve serinin istisnasız her kitabında olan en heyecanlı kısmın son ana saklanması bu kitapta sekteye mi uğradı düşünceleri ile boğuşurken gene büyük usta beni yanıltmadı ve son darbeyi indirip bir dahaki kitap için insanın içinde oluşan okuma isteğine yeni bir sebep daha verdi. elimde 9. kitap olan "kışın yüreği" var ama onu her nekadar çok okumayı istesemde elimde 10 .kitap olmadığından okuyup okumama arasında kararsız kaldım ama dayanam başlarım gibi


    Zaman Çarkı, 07. Kitap: Kılıçtan Taç
    Robert Jordan

    büyük usta (huzur içinde yatsın) yine mükemmel bir kitap çıkarmış.belkide serinin bu zamana kadar ki en epik kitabı.ama içinde öyle bir yer var ki(200-350 syf arası) geçmek bilmiyor.yapılan yorumlarda bir çok kişinin kitabı ortalarda bıraktığını duymuştum.ama ihtimal vermemiştim yarıda bıraktıracak kadar kötü olacağına nitekim kitapkötüdeğil aksine muazzam ama aradaki o kısma sabretmek lazım.çünkügeri kalanı mükemmel. aslında kitap ilk başlarda sakin başlayıp sonra bize 150 sayfa aralıksız eipk sahnelere boğunca ardından gelen yavan ksımlar daha çok can sıktı.serinin tüm kitaplarında olan kadın-erkek ilişkileriyle ilgili cümeler serideki sevdiğim kadın karakterlerin kezbana bağlamasıyla felakete döndü.karşıma burda bile kezban çıkması beni korkutmadı değil. kezbanlıklara ufak bir iki örnek vereyim spoiler olmayacak şekilde.çok önemlibir öyleki o görevin mutlaka başarıyla sağlanması gerek.o görev sırasında 150 sayfa boyunca neredeyse görevi ununutup erkekler hakkında içinde "kulak yumruklamak" "popo çimdiklemek" minvalindeki cümlelerin sıklığı gerçekten insanı canından bezdiriyor. ama kitapla ilgili yapılabilecek tek eleştiri bu.buda kitabın geri kalan kısmının güzelliğini pek düşürmüyor. siparişler gelmediği için seriye ara vermek zorundayım.ama kitapbir çok karakter için çok heyecanlı bir yerde bitti.ilknokta işini düzgün yaparda inşallah haftaya tekrar başlarım seriye....

    Zaman Çarkı, 06. Kitap: Kaos Lordu
    Robert Jordan

    zaman çarkı serisi belkide tüm fantastik edebiyattaki okunması en sabır isteyen seri.ama bu sabrın karşılığını fazlasıyla veriyor hatta hemen kitabın sonunda... her ne kadar 1169 sayfa içinde beni sinirlendirsede sernin ilk 6 kitap içindeki zirve noktası.zaten bu seride her kitap öncellerinden daha iyi hatta çok daha iyi.çünkü böylesine derin ve karmaşık bir evrende olaylar gerçekten yavaş sayılabilecek bi hızda ilerliyor.ve her geçen kitapta olaylar daha da ilerlediği için alınan zevk çok daha fazla oluyor. ama yer yer beni sinirlendirdi dediğim yerleride unutmamak lazım.kitaptan bir iki spoiler vermeden örnek vermek gerekirse "sana bunu söyleyemezdim üzgünüm.söylersem benim gözümü yumruklayacağını söyledi." ya da " popo çimdikleme ya da "k.ç tekmeleme" gibi cümleler.gerçekten özellikle geçtiği yerler itibariyle insanın canını sıkabiliyor. bir diğeri ise seride kadın karakterler çok önemli yer oynuyor ve bu gerçekten çok güzel bir şey.fantasik edebiyatın büyük çoğunluğunda olduğu gibi erkek hegomonyasının üst seviyelere çıktığı bir seri değil.serinin en önemli "sınıf"larından olan aes sedailer kadınlardan oluşması bile tek başına bir kanıt.ama robert jordan güçlü kadın anlayışı biraz farklı gibi.tamam kabul en öenmli kadın karakterlerin yaşı ufak (18-25) olabilir ama bazen gerçekten insanı deli edicek yukarıda örneğini verdiğim gibi diyaloglar çıkabiliyor.bir sayfada son savaş yaklaşıyor derken diyer sayfada gerçekten önemli olan bir biliginin "popo çimdikleme" tehdidiyle saklanması insanın sinirlerini bozuyor. genel olarak seride kadın erkek ilişkileri açısından büyük ustanın gerçekten çok ince düşünülmüş bazı diyaloglar var. son olarak 1169 sayfalık bir "tuğlanın" olabileceği en akıcı ve en az sıkan kitaplardan olduğunu kabul etmeliyim.ama büyük usta gene en önemli olayları, insanı dumur edicek olayları kitabın sonuna saklamış.bu heyecanı artırmak adına iyi gibi olsada böylesine büyük hacimli bi kitapta biraz sıkılmalara yol açıyor.ama bunlar kitaba 10 puan vermeme engel değil.

    ilk 5 kitabı da en kısa zamanda fotoğralarıyla birlikte eklicem.

    not: baya yazım yanlışları var.editle onları da halledicem..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mimar*ugur -- 17 Mart 2014; 17:33:25 >




  • mimar*ugur kullanıcısına yanıt
    Hocam isterseniz çalışmanızı tamamlayın, sonrasında ekleyeyim ilk mesaja ne dersiniz? Teşekkürler bu arada.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: XpressMusic34

    Hocam isterseniz çalışmanızı tamamlayın, sonrasında ekleyeyim ilk mesaja ne dersiniz? Teşekkürler bu arada.

    Evet dostum daha iyi olur. YGS sonrası halledip eklemek için mesaj atarım

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • mimar*ugur kullanıcısına yanıt
    Anlaştık.
  • Kitap ve Seri Kitap Tanıtımları


    Hayatımda okuduğum ilk biyografi bu kitap. Okuduğum fizik kitaplarında hep kendisinden inanılmaz renkli bir kişilik olarak bahsediliyordu, çok merak etmiştim ben de bu kitabı aldım ve bayıldım.
    Sıradan bir biyografi değil, gerçi sıradan biyografi nasıl olur bilmiyorum çünkü dediğim gibi okuduğum ilk biyografi bu. Ama biyografi deyince aklıma gelen şurada çalıştı şunu başardı şununla evlendi, otobiyografiyse de şurada çalıştım şunu başardım şununla evlendim vs. tarzında bir kitap.
    Bu kitap Feynman'ın kendi kaleminden, yani bir otobiyografi ve çok renkli bir anlatımı var. 342 sayfalık bir kitap, 20 sayfası sıkar en fazla. Bir fizikçi bu kadar zor bir alanda bu kadar başarılı olurken nasıl bu kadar farklı şeyler yaparak renkli bir hayat yaşıyor bu çok güzel anlatılmış.
    Ayrıca aynı bizim kendi eğitim sistemimize yaptığımız eleştirileri yapıyor Feynman Amerika ve Brezilya eğitim sistemlerine, dünyanın her yerinde eğitimin içi boşaltılmış ezberden ibaret olduğuna emin oldum. Amerika'da durum sadece biraz daha iyi, geldikleri nokta ortada.




  • Kitap ve Seri Kitap Tanıtımları


    İlk kitap hakkında ŞÖYLE bir şeyler yazmışım zamanında.

    Gelelim ikinci kitaba.

    Karakterimiz Alper Kamu bu kitapta da karşımıza 5 yaşında çıkıyor.Aslında ilk kitapla arasında hikaye olarak bir zaman farkı var sanırım ama Cedric nasıl 8 yaşında kaldıysa bizim Alper de 5 yaş ile özdeşleşmiş işte.İlk kitaptaki Alper'e göre daha olgun bir yapıya bürünmüş karakterimiz.Öyle ki ilk kitapta hoşuma giden hazırcevap ama bir yandan da çocuk olduğunu ara ara verdiği saf yanıtlarla belli eden karakter ilk kitaptaki çocuksuluğundan daha fazla taviz vermiş.Olmasaymış daha güzel olacakmış.

    Yazar kurguyu ilk kitaba göre daha sağlam kurmuş ve tek bir olay yerine birden fazla olay üzerine kurmuş kurguyu.Polisiye tarafı da bunlardan biri.İlk kitaptaki gibi 5 yaşındaki karakterimiz yaşına başına bakmadan Sherlock Holmes olmaya kalkıp bir cinayeti çözmeye çalışıyor.İlk kitap ilk yazımda belirttiğim üzere olaydan ziyade karakter odaklı bir kitaptı ve kurgu geri planda kalıyordu.Yazar ikinci kitapta bu dengeyi daha iyi kurup sadece karaktere odaklanmamış,bunun yerine ilkine oranla daha ilgi çekici olan kurguya da ağırlık vermiş.Her ne kadar karakteri çok seviyor olsam da olaylara daha fazla yer vermeleri okunabilirlik açısından daha güzel olmuş.

    Bu kitap en nihayetinde polisiye bir yana sahip olduğundan kitabın cinai yönüne bakacak olursak nedeni tam olarak kestirmek belki zor olsa da katili ve yöntemini tahmin etmek zor değildi.Yazarın bu kısmı kasıtlı olarak basit tutup
    okuyucunun ilgilisini dağıttığını
    düşünüyorum.Siz de kitabı okursanız neden böyle düşündüğümü anlayacaksınızdır. (Spoiler butonu içindeki kısım kitaptan direk bir spoiler olmayıp benim görüşümü barındırıyor ama ufak da olsa bir spoiler sayılabilir)

    Yine ilk kitapla kıyaslayacak olursak ilk kitap genel olarak mizah yüklü olsa da ufaktan da hüzünlendiriyordu.Bu kitapta ise hüznün dozu daha da artmış ve dün gece hafiften gözlerim dolmadı değil (Merak etmeyin kurguyla ilgili spoiler değil).Kitapta Alper'e yatmadan önce anlatılan bir mini hikaye vardı ki gece gece dengemi bozdu.

    Yazının başında belirttiğim gibi Alper'in çocuksu yanından daha fazla taviz vermesini es geçersek ilk kitaba oranla her yönden daha iyi bir kitap olmuş.İlk kitaba yapılan göndermeleri saymazsak ilk kitap okunmadan da alınıp okunabilecek bir kitap ama tabii ki tavsiyem ilk kitabı da okumanız.

    8.5/10




  • Richard Bach - Martı Jonathan Livingston

    bir oturuşta biten güzel bir öykü...Ama nedense hikayenin içine bir türlü tam anlamıyla giremedim.bu kadar az sayfada çok şey anlatmaya çalışmış -içinde sevginin gücü, öğrenme aşkı, özgürlük düşüncesi ve buna engel olan gelenek görenekler, hatta devrim düşüncesi bile var- ama bunu pekte iyi yaptığını söyleyemiyeceğim."martı" metaforu daha iyi kullanılabilrdi. hikayeye girememe nedenlerimden biride yazarın üslubu.çok yavan bir ülsup kullanmaya çalımış ama bunuda tam başardığını söyleyemicem. kısaca okuduğum yorumlardan sonra benim için hayal kırıklığı oldu

    7/10

    Zorba - Nikos Kazancakis

    orhan pamuk'un yeni hayat kitabında meşhur cümlesiç" bir kitap okudum hayatım değişti." şuan tamda duygulardayım.bitirdiğimden beri kendime "özgür müyüm ?" diye soruyorum ama aldığım tek cevap ise sessizlik oldu.gerçekte hangimiz özgürüz ki asıl beni şaşırtan ise kitabın sonlarında içimde yükselen ağlama duygusuydu.aslında "ağlama" tam karşılığı değil ama en yakın idefade bu galiba. bu sanki bir "gerçeğin farkına varmak" gibiydi.bu güzelim yaz günlerinde arkadaşlarmla gezmek, tatile çıkmak ya da sevgilimle vakit geçirmek gibi ders çalışmakltan bin kat daha iyi aktiviteler varken oturmuş ders çalışıorum.çünkü kazanmak zorundayım."zorunluluk" nasılda saçma bir söz.neyse burda sistem eleştirisi yapıcak değilim.ama hayatın her alanında bir zorunluluk bir kısıtlama bir zorlama bir "zorbalık" var.tüm bulara karşı tek yapabileceğim "Zorba gibi olmak" umarım bir gün bende bir başkasının "Zorba" sı olurum. Zorbadan bi alıntıyla bitireyim: "hiçbir şey ummuyorum, hiçbir şeyden korkmuyorum, özgürüm."

    9.5/10

    Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley

    kitabı elime alıp okumadan önce bilimkurgu dozu çok yüksek karanlık bir anti ütopya oldugunu duşunuyodum yorumlardan. ama benim kitaptan alıdıgım , anladıgım kadarıyla tam bir karanlık anti ütopyadan söz edilemez.çünkü daha yazar bile yazdığının bir eleştiri mi yoksa olması gereken mi olduğuna tam karar verememiş gibi yazılmış.kitapta belirgin tek şey belirsizlik. aslında herşey klasik bi şekilde başlar.kitaptai dünyanın ayrıntılı ve bilimsel tanıtımı bunun hemen ardından o dünyayı ve o dünyanın dayattıklarına karşı çıkan yalnız kahramanımız.ama kitap ilerledikçe olaylar ilginçleşir.o dediğim belirsizlik başlar. kitabın ilk başlarında "atıp kurtulmak onarmaktan iyidir" minvalindeki cümleler ile kitabın tüketim çılgınlığı ve insanların belkide en önemli şeyi olan özgür iradenin elinden alınıp "şartlandırılması" na bir yergi olarak düşünüyodum. ortalarda ise kitapta bahsi geçen fordun henry ford yani seri üretimin babası olarak anılan adam olduğunu anlamamla kitabın yazıldığı dönemlerde birinci dünya savaşında süper güç olarak çıkan amerika ya ve onun yaşm tarzın a"american deram"e bir yergi olduğunu düşünmeye başladım. en sokn ise bunun belkide bir yergideğilde olması gerekenin bu olduğu gibianlamlar çıkardım. son olarak içinde barındırdığı "mutlak belirsizlik" ile beni benden almıştır.başucu kitabı olarak kullanmaya karar verdiğim nadir kitaplardan olmuştur.

    9/10

    Fahrenheit 451 - Ray Bradbury

    gene ne soyleceğımı bilemediğim bir kitap daha.... gerçekten muazzam.daha önce okuduğum tüm distopik kitaplardan farklıydı.asıl anlatılmak istenin böylesine bir kurguyla anlatılması gerçekten muthiş. yazarın dili ise yoruma gerek bırakmıyacak kadar güzel.kitabın boyutu ve yazarın uslubu sayfaları çok hızlı geçmeyi kitabın okunma süresini baya bi kısaltıyor.bir günde soluksuz okunabilecek bir kitap. gelelim ne anlattığına evet içinde totaliter rejim eleştirisi var reklam dünyanı eleştrisi var ve sansürede eleştri var ama en büyük eleştri bize yani insanlara. kitap yakma olayıın nasıl anlatıldığı bölüm kitabın sonuyla bırlikte beni en çok etkileyen kısmlardı.kitap yakma olayının çıkışının insan davranışları olması gerçekten sarsıcı son olarak gerçekten muazam bir distopya.herkese tavsiye derim.

    9/10

    Genç Werther'in Acıları - Johann Wolfgang Von Goethe

    beni çok etkileyen bir kitap oldu.her ne kadar goethe nin werther ağzından aktardığı düşünceleribn %70 ine katılmayıp çok saçma bulsamda özellikle son 30-40 sayfa bi solukta okudum. aslında okurken beni melankoliye soktuğu için baya baya kitabı söve söve okudum ama genede bu kitabın güzelliğini değiştirmiyor. dili çok şiirsel bir kitap.buna kitabın temelinin wertherin yazdığı mektuplar olmasının payı büyük.ama asıl devreye 2.şahıs anlatım girince bu şiirselliğin duygu yoğunluğu daha da arttı. son olarak beklediğimden çok daha fazla iyi bir kitaptı.goethe okumaya da bu muazzam kitapla başlamış olduk.

    8.5/10

    Leyleklerin Uçuşu - Jean Christophe Grangé

    "siyah kan" ve "kızıl nehirlerden" sonra okuduğum 3. grange kitabıydı.bu okuduklarım arasında sıralama yapmam gerekirse ilk sıra "kızıl nehirler" e gider ikinci sıra "leyleklerin uçuşu"na üçüncü de belli zaten... aslında bu kştabın kurgusu kesinlikle diğerokuduğum iki kitabın kurgusundan daha iyiydi.ama belki benim daha önce okuduğum polisiye romanlardan sonra oluşan bir tecrübeden(!) son 50 sayfa hariç herşeyi hemen hemen tahmin ettim.bundan dolayı bazı yerlerde antioche nin önüne geçip "hadi biraz daha hızlı" "nasıl anlamazsın" nidaları eşliğinde kitabı okudum.o yüzden bende kızıl nehirlerdeki şoku yaşatmadı. yazar polisiye nin yanında başkarakterin gezdiği yerlerdeki sosyal yaşantıyı anlatması gerçekten güzel olmuş.çeşitli ülkelerdeki insanları çingenelere bakış açısı olsun .afrikalı siyahi lerin nasıl istismar edildikleri olsun. son olarak benim tahminlerim yüzünden bir çok yerinde sıkılmam dışında gerçekten polisiye adına muazzam bir kitap.

    9/10

    Cehennem (Robert Langdon, #4) - Dan Brown

    kitabın kapağı ve edisyonu g erçekten berbattı.abd deki kapağı neden kullanmadıklarını anlamadım.hadi neyse daha öncede kötü kapaklar gördük desek.pekiedisyona ne diyeceğiz.sırf sayfa sayısını artıralım da fiyat ta artsın mantığıyla yapılmış bir edisyon.576 sayfa gereksiz büyüklükteki puntoyla 3-5 sayfada biten bölüm başlarının sayfanın yarısından başlayıp gene bölüm sonlarının sayfanın yarısında bitmesiyle olmuş.bu kitap altın yayın dan değilde doğan da çıksaydı kitap 350 sayfayı geçmezdi fiyatta 28 olucağına 20 yada 21 olurdu. kitaba gelicek olursak daha önceki robert langdon maceralarından her yönüyle farklıydı. daha kitabın ilk bölümünde robertın bile anlayamadığı(hatırlayamadığı) olaylar içerisinde buluyoruz kendimizi.ama her ne kadar kitaba farklı desekte dan brown ın olmazsa olmazları gene var robert ın yanındaki seksi hatun mickey mouse saat mokasen ayakkabı tveed ceket vs. ama bunların dışında hikaye ilerleyişiolarak farklı bir kitap.aslında kitabın ilk 100-150 sayfası gerçekten tempolu sonra temponun azaldığı ve dibe vurduğu yerden sonra istanbul(son 100 sayfa) bölümleriyle hiç olmadığı kadar artıyor. konusu zaten tanıtımlardan bildiğimiz gibidante nin ilahi komeyasıyla iç içe.bu kısıkmlar iyiiken dan brown mimari anlatımı fazlasıyla abartmış.bu kısımlar dışında hikaye çok şaşırtmacılı ve özgün son olarak kitap güzel bir robert langdon macerası sunmuş.içindeki bilgilerle birlikte okunduktan sonra iyiki okumuşum diyebileciğimiz bir eser.

    9/10

    Ses ve Öfke - William Cuthbert Faulkner

    bu zamana kadar okuduğum kitaplar içinde okunması en zor ve zorluğuyla aynı derecede zevkli olan tek kitaptı.Okunması gerçekten çok zevkliydi bunun nedeni ilk 3 bölüm (özellikle ilk 2 bölüm) "bilinç akışı" tekniği ile yazılmasıdır Bilinç akışı tekniğini az çok(becerebildiğim kadarıyla) açıklamak gerekirse: en basit tanımıyla, düşüncelerin arka arkaya belli bir sıra izlemeden birbirini izlemesidir. bilinç akışı karakterin düşünme eylemini olduğu gibi aktarmaya çalışan bir edebi tekniktir.ve buda gerçekten okunmayı çok zor hale getiriyor.ama dediğim gibi kitabın zevkli olmasıda bu zorluğun kaynağından. Kitap, Compson ailesininin hayatını farklı bilinçlerde( ilk bölüm doğuştan zihinsel engelli Benjy.İkinci bölüm Benjy'nin kardeşi Quentin.3 bölüm evin bir diğer erkek çocuğu olan Jason'ın bilinçleriyle 1.ağızdan anlatılır.4. bölüm ise 3. ağızdan hikayec tarafından anlatılır.)anlatır ilk iki bölüm özelliklede ikinci bölümde noktalama işareti kullanılmayan kısımları okumak çok zevkliydi(ve zordu) Kİtap benim açımdan hikaye her ne kadar güzel(aslında hüzünlü) olsada gerek eserin yazılış tekniği gerekse yazarın "bilinç akışı". tekniğini kullanmadaki ustalığı nedeniyle biraz geride kaldı. Hem klasik eser okumak isteyip hemde dil açısından farklılık arayanlara şiddetle tavsiyemdir.

    8/10

    Dublörün Dilemması - Murat Menteş

    hakkında o kadar çok yorum okudum ki... alırken baya bir ümitliydim ama beni hayal kırıklığına uğrattı. evet eğlenceli idi ama komik miydi ? buna cevabım hayır olur.kitapta güldüğüm yer sayısı çok azdı.diyaloglar güzeldi ama altı çizilecek aforizmalar varmıydı ? buna da cevabım hayır olurdu.kanımca kitap hakkında tek kelimelik bir yorum yapılacak olsa "overrated" olurdu. yazarın biçemine gelicek olursak kitabın arkasındaki yazarın biçemiyle ilgili yorumlardaki övgülerden dolayı bu konuda da hayal kırıklığına uğradım ama kitabın genelinde uğradığım hayal kırıklığından daha azdı. tamam hiç mi iyi özelliği yok ? Evet var karakter isimleri çok ince düşünülmüştü.evet bazı karakterler çok iyiydi(nuh tufan ibrahim kurban habip hobo ...).evet kurgusu güzeldi.evet olaylar güzel bağlandı.ama hep bi ama vardı kitapta. kitap hakındaki diğer yorumlar ile yaptığım yorum kıyaslandığında benimki çok acımasız gibi gelebilir.ama kitabı elime aldığımdaki beklentinin hayal kırıklığına dönüşmesinden dolayı bence tam ideal.

    7.5/10

    Ruhi Mücerret - Murat Menteş

    Kitabı Dublörün Dilemması ile kıyaslarsam.Ruhi Mücerret'in kapağı daha iyiydi....daha eğlenceliydi...daha komikti...ama kurgu olarak dublorün dilemması'ndan geri kaldı. Dublörün dilemması'na nazaran beni daha fazla güldürdü diyebilirim.en çokta karakterlerin bilinçsizce yaptıkları reklamlara güldüm.ama bu kitabın benim nazarımda "çerezlik" olmasını değiştirmiyor .Murat menteş adlı yazarımızın evet biraz "renkli" bir hayal gücü var....ama yapabilceğim övgü sadece bu.Kanımca edebi değeri çok düşük eserler kaleme alıyor..hele ki üslubu okurken beni bazı yerlerde çok rahatsız etti.gösterişli cümleler kurabilmek için çok fazla kasıyor.evet zaten onun üslubundaki farklılık murat menteşi murat menteş yapanda "o" denilebilirir.zaten bende tam olarak bundan bahsediyorum.o üslup beni rahatsız ediyor. tekrar kitaplara gelicek olursak(dulörün dilemması+ruhi mücerret)Okuduğum yoğun edebi eserlerden sonra iyi geldi.Özellikle Orhan Pamuk'un Kara kitap'ından sonra(kara kitap beni gerçekten etkiledi.) kafamı biraz boşaltmam adına bunları okumam çok iyi oldu.

    7/10


    Kara Kitap - Orhan Pamuk

    nerden başlayacağımı bilemediğim bir kitap daha.ama bu kitap başkalarına (en azından benim okuduklarım arasında)hiçbirine benzemiyor.postmodern bir arayış romanı... bir aşk romanı...çok önemli sorular soran ve bunu çok yetkin bir edebi dille soran bir roman... kitap bitirildiğinde kitaplığa konmaması lazım bence.her zaman baş ucunda tutulması geren bir roman...içinde öyle güzel hikayeler("boğazın suları çekildiği zaman" "bedii ustanın mankenler" "göz" "öpüş" "apartman karanlığı" cellat ve ağlayan yüz" "şehzadenin hikayesi" ... galiba bu gidişle tüm bölümleri yazıcam) varki açıp tekrar tekrar okunmalık.bu kitap okuduğum ilk orhan pamuk kitabıydı.bu kitabı okuduğuma hem çok seviniyorum hemde keşke okumasaydım diyorum. çünkü yazarın okumak istediğim bir çok kitabı var ve.ister istemez her okuduğum romanınını "kara kitap" la karşılaştırıcam.orhan pamuk un bunun üzerine çıkabilcek bir kitabı daha olduğunu yada yazıcağını düşünmüyorum ama dediğim gibi okuduğum ilk kitabıydı o yüzden bakarsınız daha iyi bir kitabı vardır kimbilir ? orhan pamuk bu kitapla beni kendine o kadar hayran bıraktı ki.kitapçımdan yazarın ilk iki kitabını aldım.tekrar kitaba gelicek olursak gerçekten üzerinde çok düşünülmesi gereken sorular soran bir kitap."insan kendi olabilirmi" gibi kitabın belkide temel taşını oluşturan bir soruyu bizlere soran bir kitap.gerçektende insan kendi olabilir mi ?

    10/10


    Beyaz Geceler - Fyodor Mihailoviç Dostoyevski

    fazla bir beklentim yoktu ama buna rağmen az da olsa hayal kırıklığına uğradım.kitap ta yer alan iki öyküden ilki olan ve kitaba adını veren öykü "beyaz geceler" de hayalci bir "tip" in yanlızlığı ve bu yanlığın ortasında bir gece tesdüfen tanıştığı bir kızla geçen günleri anlatılıyor.ikinci öykü kesinlikle ilkinden daha iyi bir öykü.aslında öykünün başı çok absürd olaya girmek biraz zaman alıyor ondan sonra ise kendinizi kaptırıyorsunuz.ama bu sadece yazarın üslübundan ötürü.

    7/10

    Sokrates'in Savunması - Platon

    kitabın içerisindeki diyalogları farklı farklı değerlendirmek gerekiyor.ilk diyalog olan sokrates'in bir kahinle olan "dindarlık ve dine uygunluk" hakkındaki diyaloğu çok güzeldi.keza sokrates'in savunmasıda iyidi.fakat ondan sonraki öğrecisi kriton ile ve son gününde ziyarete gelenlerle yapılan diyaloglar benim açımdan tam anlamıyla hayal kırıklığı oldu.sokrates'in karşısında kim olursa olsun verilen cevaplar hep aynıydı."söyliyecek sözüm yok sevgili dostum" "kuşkusuz haklısın" minvalinde cevaplardı.bu yüzden okurken hep beklediğim o farklı fikirlerin çarpışması olmadı. ama şunu da belirtmeliyimki sokratesin bazı diyalogları hem kendi düşüncesi hemde olabilecek çeşitli karşıt görüşleri içeriyordu.bu durum bi nebzede olsa hayal kırıklığımı giderdi.son olarak sokrates gerçekten imrenilecek bir zihine sahip bir filozof her ne kadar kitapta geçen birçok söylevine katılmasamda... .felsefenin güzelliği bu olsa gerek

    8/10

    Şeker Portakalı - José Mauro De Vasconcelos

    doğruyu söylemek gerekirse ilk başlarda kitabın büyüsüne kapılmamıştım.içine girememiştim ve bu benim canımı sıkmıştı "abartıldığı kadar yokmuş canım. . . " diye düşünüyordum ama bu düşüncemin yanlış olduğunu ortaya çıkartan bir son 50 sayfa vardı.o son 50 sayfa için bile okunabilir gerçekten ününü sonuna kadar hakeden bir kitap. . .

    8.5/10

    Sineklerin Tanrısı - William Gerald Golding

    uygarlığın sonu . . . sineklerin tanrısı yani insanların içlerindeki kötülük ne kadar da kolay insanları baştan çıkarıp onları kötülüğe yöneltiyor.kitap tamda bunu anltaıyor aslında.ama bu kötülüğe sineklerin tanrısına karşı çıkkan direnlerde var ralph gibi simon gibi ve tabiki de domuzcuk gibi. gerçekten uzun zamnadır okuduğum en iyi kitaplardan biriydi.insan doğasındaki insaların kendi içlerindeki iyilik ve kötülük savaşı ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi heralde. . .

    9/10

    Dönüşüm - Franz Kafka

    çok güzel bir aile ve toplum eleştirisiydi.Gregor un dönüştüğü böcek aslında özgür bir bireyi temsil ediyordu.ailenin çocukları baskı altına alması çocuklarına söz hakkı vermeyip kendi istekleri doğrultusunda yaşamaya mecbur bırakmasını çok ağır eleştiriyor.gerçekten harika. . .

    9/10

    Amok Koşucusu - Stefan Zweig

    bu kitabı okuyunca yazarın ölüm şeklini az çok tahmin edebiliyorsunuz.bu zamana kadar okuduğum en depresif öykülerdi.tüm hikayeler güzeldi ancak kitaba adını veren amok koşucusu bezginlik ve ay ışığı sokağı adlı hikayeler ayrı bir güzeldi.

    9/10


    Aylak Adam - Yusuf Atılgan

    neden bahsetsem bilemedim. okadar mükemmel bir kitapki.hele sonu beni darma duman etti." sustu.konuşmak gereksizdi.bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti.biliyordu.anlamazlardı."

    10/10

    Anayurt Oteli - Yusuf Atılgan

    ilk sayfalarının hem olay olarak durgunluğu hemde psikolojik tahlil olarak azlığı son 30 sayfada tamamen tersine dönüyor ve mükemmel bir yusuf atılgan kitabı ortaya çıkıyor her nekadar mükemmel olsada bir aylak adam değil gözümde.

    9.5/10

    Dava - Franz Kafka

    gene kafka gene bir klasik... "bu adam bir harika dostum" kafkanın okuduğum en yetkin eseri.kesinlikle dönşüm adlı kitabından çok daha iyi bir eser.alber camus tarafından "korku çağı" olarak adlandırılan 20.yy dünyasına acımasız bir eleştiri.ama kendi tarzıyla.kara bir mizah ve tadına doyulmaz bir absürdlük.kitabın sonlarına doğru rahipin k. ya anlattığı hikaye ve üzerine yapılan felsefik tartışma tek kelimeyle "efsane"dir.aslında biraz düşünülünce dava da eleştirilen konu"dönüşüm" de eleştirilen ile aynıdır.bu da:aslında hayatın ta kendisinin bir tutuklanma ve yargı süreci olduğudur.

    9.5/10





  • Kitap ve Seri Kitap Tanıtımları
    KİTAPTAN UFAK BİR BÖLÜM...

    Eylül bütün gece yatağında dönüp durdu. Tanışmış olduğu çocuk aklından çıkmıyordu. Her defasında bir yerden çıkartacak gibi oluyor, bir sonraki saniyede ise hayal kırıklığına uğruyordu. Peter çok hoş birisiydi. Kumral saçları, yeşil gözleri, uzun boyu ve ince fiziğiyle adeta göz kamaştırıyordu.
    Eylül uyumaya çalıştı. Uzun bir süre daha yatağında dönüp durduktan sonunda uyuyabildi ama uyumasıyla birlikte kabusları o gece başladı.

    Eylül uzun bir süre yatağında dönüp durduktan ve tavanı izledikten sonra uykuya dalmıştı.

    Eylül rüyasında tek başına Çilehane’ye giriyordu.
    Çilehane Gelibolu’da bulunan tarihi bir yerdi. Yazıcızade Mehmed-i Bican Efendi ’nin “Kitab-ı Muhammediye” adlı dini kitabını yazdığı yerdi. Kitabı kendisine tam yedi yıl boyunca çile çekerek yazmıştı. Kaldığı bu süre zarfında ise sadece zeytinlerle beslendiği söyleniyordu. Çilehane kaya içine gömülü ufacık bir alandı ve gündüz gözüyle bile çok ürkütücüydü.
    Eylül Çilehane’nin önüne durdu.Gece saatiydi ve kimseler yoktu. Çilehane gece çok korkutucu gözüküyordu.
    Korkusuzca ilerlemeye başladı, sanki bir güç onu içeriye doğru çekiyordu.
    Çilehane’den bir anda ışık yükseldi.
    Eylül duraksadı ve geri dönmek istedi ama sonra içeriden müzik sesi gelmeye başladı ve Eylül’ ü hipnotize edermişcesine kendisine doğru çekti.
    Eylül yavaş yavaş Çilehane’ye doğru ilerledi.
    Kapısına geldiğinde aniden bir el çıktı.

    Eylül yerinden fırladı.
    Kabus görmüştü.
    Ter içinde kalmıştı, yatakta dikildi ve bir süre öylece kaldı.
    Kitap ve Seri Kitap Tanıtımları




  • Kitap ve Seri Kitap Tanıtımları


    "Zeki Müren'in Zeki Müren rolünde olduğu filmlerde canlandırdığı karakterlerin gerçek Zeki Müren'le ilgisi ne kadarsa, bu kitapta sözü edilen kişi ve olayların gerçekle ilgisi o kadardır".

    Bugün baktım moralim bozuk,attım elimden "Boş Koltuk"u şöyle bir Alper Canıgüz okuyayım da keyfim yerine gelsin dedim.Giriş cümlesiyle de "Hadi bakalım güzel girdi." diyerek umutlandım.Hatta romanın %15'lik kısmı bittiğinde "On numara konusu var,bu kitap tamamdır artık." dediğimi de hatırlıyorum.Amma velakin o işler öyle değilmiş.

    Bu yazarın ilk,benim okuduğum son kitabı ("Başka kitabını okumam artık!" mesajı değil bildiğin okuduğum son kitabı).Yazar aslında benim sevdiğim o mizahi üslubunun sinyallerini ilk kitabında vermiş ama sonraki kitaplarındaki tadı (bence) ilk kitabında verememiş.En başta bir Alper Canıgüz romanı çerezliktir,eğlenceli vakit geçirtir,nokta atışı tespitleri vardır,konudan ziyade karakter eksenlidir ve romanı karakterler sevdirir ve okurken hem güldürür hem not alınması gereken birsürü cümle sunar.İşte bu kitapta bunların hiçbiri yok.Konu olarak gerçekten süper bir konu seçmiş,roman %60lık kısma kadar gayet ilgi çekici ama sonrası olmamış Alper dayı.Hadi o eğlenceli üslubunun olmayışını,karakterlerin yetersizliğini,tespitlerin olmayışını kalbime gömer konunun hatrına bu kitabı göklere çıkarırdım da bu güzelim konuyu mahvetmen hiç olmadı.Zaten romanın sonunu da anlayamadım.

    Özetle kitap kendini tek oturuşta bitirtti (önceki kitapların hatrına) ama hayal kırıklığı yarattı.Konuyu özetle(ve minimum spoiler ile) yazıyorum merak eden bakabilir.


    Şevket Hakan Tunçel isimli karakterimiz her rüyaya daldığında kendini bir başka evrendeki (bizimkiyle aynı paralel bir evren) biri olan Hector Berlioz olarak bulur.O karakter uyuduğundaysa yine Şevket Hakan Tunçel olarak kendi dünyasında uyanır ve bu konuyla ilgili Profesör Olcayto Fişek'ten yardım ister.


    5/10

    Yazarın diğer kitapları hakkındaki görüşlerim (Bu yorumla yazardan soğumayın diye)
    Gizliajans
    Oğullar ve Rencide Ruhlar
    Cehennem Çiçeği






  • BOZKURTLARIN ÖLÜMÜ / BOZKURTLAR DİRİLİYOR

    Kitap Göktürk'ler zamanın da geçiyor. Kür Şad ve 40 Çerisi'nin Çin sarayını basması ve ardından kurulan 2.Göktürk Devleti'nın kuruluşu anlatılır.(Kür Şad'a "Kür Şad" ismini Nihal Atsız vermiştir)Kitap daha bir sürü konu işlenmiş aşk,savaş vs.
    Hele savaş sahnelerin de heyecan doruk yapıyor dikkat ederseniz sahne diyorum o kadar hissediyorsunuz. Resmen sanki sen Türk Ordusunda sın karşıdan Çinliler geliyor gibi hissediyorsun. Çinlilerin attığı ok yaylımlarını resmen görüyorsun.
    Ayrıca kitaptan o dönemin şartları hakkında çok fazla bilgi öğreniyorsun. Türk töresini,savaş kurallarını,o zamanda ki yaşam tarzını...
    Yüzden fazla kitap okumuşumdur samimi bir şekilde söylüyorum. Okuduğum en akıcı kitap Bozkurtlar'dır. Kitaba başlayıp ilk 10 sayfayı okuduktan sonra bırakan bir kişi bile görmedim. Aşırı derecede akıcıdır.
    Yukarıda da dediğim gibi kendinizi gerçekten orada hissediyorsunuz hatta ünlü Kırgız Türkü Yazar Cengiz Aytmatov bu kitap için "Bozkırda doğmuş olan ben bile, bozkır hayatını, hiç bozkır görmemiş atsız kadar canlı anlatamazdım." ifadesini kullanmıştır.
    Bozkurtların Ölümü ve Bozkurtlar Diriliyor kitapları zamanında bir nesli büyütmüştür ve Halka İslamiyet Öncesi Türkleri yaygınlaştıran ilk kaynak ve en etkili kaynak olmuştur.




  • yararlı bir konu
  • 
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.