"...yazmak mı istiyorum yoksa okunmak mı? okunmak için yazıyorsam eğer kimin okumasını istiyorum o zaman? kimseyle paylaşmak istemediğim şeyler yazıyorum kimi zaman. o zaman ben okunmak için yazmıyorum olsa gerek?? yazdıkça daha rahat hissediyor insan.. attıkça kendimi yollara, yürüdükçe sıcak güneşin altında sırtıma kelepçelenmiş çantayla,, attığım her adımla biraz daha yaklaşmış olmayı ümit ediyorum özgürlüğe. belki de beni kendi içime hapseden bu sanrılara saplanıyorum her geçen saniye.. kim bilir belki .. belki de güzeldir aslında. bir çok güzel şeyin mütevazi başrolüdür o.. ama keşkeler öyle mi? keşkeler küstah, keşkeler, nalet, keşkeler acı.. ölmekten değil ama keşke demekten korkarım ben. tanrıdan bile korkmamış bizler korkmalıyız işte keşkelerin karşısında. geçen her damla boğazından, bir tını olur ya hani vücutta; her bir tınımızla karşı koymalıyız keşkelere. kararsızlıklara karşı verdiğimiz bir savaş aslında bu.. tercihsizliklere, tercih edilemeyişlere, tercih edemeyişlerimize,.. bazen bizde bazen onda olmayan cesaretlerden ötürüdür tüm bu sitemlerimiz.. mücadele hırsını geçici bir hevese dönüştüren basit sözler.. sözde özgürlük için, bulmak için kendini verilen bu yollar, çaresizdi karşısında bu basit düşüncelerin.. bilge kişiler tarafından üretilen basit kişiler tarafından tekrarlanan bu düşünceler kendine karşı olan borcunu ödemeni engelliyor, kendi borçlarını ödetmek için "toplum"a..."