KÖTÜ ÜNİVERSİTEDE OKUMAK

Tık değil ÇAAAAAAT diye fark var

Opri'nin mesajı, kendisi uzaklaştırma aldığı için onun adına paylaşıyorum:

İTÜ'de ve Marmara'da bulunmuş birisi olarak, iyi üniversite kesinlikle fark ettiriyor hocam. Kaldı ki Marmara bile Türkiye geneline bakıldığında iyi denemese de ortalama üstü sayılan bir üniversite; fakat ona rağmen İTÜ ile Marmara arasında dağlar kadar fark var.

Her iki okulda da üst sınıflara geçemediğimden üst sınıflardaki baba bölüm dersleriyle fazla haşır neşir olamadığım için, hocaların farkını tam olarak bilmiyorum. Her iki okuldaki hocalar da standarttı, öyle çok kaliteli, üst düzey hocalarla karşılaştığımı söyleyemem.

Benim gördüğüm fark yaratan büyük etkenler öğrenci kitlesinin kalitesi, kulüplere verilen destek ve kulüplerin aktifliği, laboratuvar yeterliliği ve piyasadaki itibar.

Öğrenci kitlesinin kalitesi çok da önemsenecek bir etken gibi durmasa da, bence çok önemli bir etken okul karşılaştırmasında. İTÜ'deki öğrencilerle Marmara'daki öğrenciler arasında kültür, çağdaşlık, kafa yapısı açısından dağlar kadar fark vardı. Daha üst kalitede öğrencilerle beraber olunca, onlarla fikir alışverişi yapınca ister istemez siz de onların seviyesine çıkmak zorunda kalıyorsunuz; alt kalitede öğrencilerle olursanız, onlarla takıla takıla onların seviyesine doğru düşüyorsunuz veya en iyi ihtimalle yerinizde sayıyorsunuz. Galatasaray, Boğaziçi mezunları boşuna mı hep farklı insanlar oluyor? Hepsi de ülkenin derece yapan, seçilmiş öğrencileri ve hepsi birbirini üst seviyelere çekiyor.

İkinci olarak kulüp meselesi. Marmara da yine kulüpler açısından aktif değildi diyemem, ama İTÜ'ye göre hiçbir şeydi. İster sosyal ve kültürel kulüpler olsun, ister mesleki kulüpler, iyi üniversitede bu kulüplerin aktifliği kesinlikle daha fazla. Okul da kulüplere daha çok bütçe ayırıyor, üstüne mezunlar da destek oluyor. Mesela benim ev arkadaşım şu an İTÜ İnşaat Mühendisliği'nde okuyor ve henüz birinci sınıf olmasına rağmen kulüpte aktif davrandığı için kulübüyle beraber Fas'a kulüp gezisine gitti tamamen ücretsiz bir şekilde. Önümüzdeki senelerde de kulübünde aktif kaldığı sürece birçok yere gideceği kesin. Bu imkanı düşük kalitede bir üniversite sağlayamaz kolay kolay.

Laboratuvar imkanlarının etkisi okuldan okula ve bölümden bölüme değişir. Üst kalite bir üniversite olup bazı bölümleri için yeterli laboratuvarı olmayan okul da olabilir, laboratuvarın çok da önemli olmadığı bölümler de olabilir. Ama İTÜ, ODTÜ, Boğaziçi, YTÜ gibi okullarda kolay kolay laboratuvarlarda eksiklik çekmezsiniz.

Son olarak da, piyasadaki itibar. Şimdi şöyle bir olay var. Üst kalite okullar, üst kalitede mezunlar verdiği için; piyasada üst düzeylere çıkmış insanlar da genelde önceden üst kalite okullardan mezun olmuş insanlar oluyor. Haliyle bu kişiler işe alımda bulunurken, kendi mezun oldukları okulun kalitesini bildikleri için oradan eleman almak isteyecektir. Bir de tabi Türkiye'de isim yapmış üniversitelere bakan çok işveren var. Ama bir de şöyle bir olay var, üst düzey bir okuldaysanız sınıf arkadaşlarınızın iyi bir işe başlaması büyük bir olasılık. Haliyle onlarla yakın ilişki kurarsanız, size de referans olabilirler veya beraber iş yapma imkanına sahip olabilirsiniz. Ancak küçük okullarda sınıfınızdakiler yeteri kadar yetkin değillerse, bu avantaj da olmaz doğal olarak.

İşin özeti, üniversite kalitesi bence fark ettirir. Tabi eğer kendiniz çok çalışkan, hayatını bölümüne ve mesleğine adayacak, yetenekli birisi değilseniz. Küçük okullardan da çok başarılı, üst düzey insanlar çıkmıyor mu? Elbette çıkıyor. Ama üst kalite bir okulda okumak, yeteneklerinizi ortaya çıkartmanız veya yetenekli olmak zorunda kalmanız için size gerekli olan ortamı sağlar; daha düşük kalite bir okuldaysa ancak kendi çabalarınızla veya belki şansla bunu elde edebilirsiniz.