Şimdi Ara

Los Angeles'ta Dil Eğitimi Tecrübelerim

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
48
Cevap
9
Favori
5.120
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
7 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Herkese merhabalar. Bu yaz Los Angeles'ta 2 aylık dil eğitimi aldım. Los Angeles'a dil eğitimi amacıyla giden çok olmadığı için internette de zamanında çok bilgi bulamamıştım. Buradan deneyimlerimi yazayım dedim.

    Vatana dönüş yapalı 2 hafta oldu. Çok güzel vakit geçirdim. Hayatımın en güzel günleriydi diyebilirim. İnternet sitem var tüm deneyimlerimi yazdığım:http://unturcoenlosangeles.blogspot.com

    Şimdi en en baştan iki ay sonunda elde ettiğim deneyimlerimden yola çıkarak madde madde inceleyeyim şehri. Genel olarak Los Angeles olmak üzere Kaliforniya'dan bahsedeceğim. Başlayalım,

    - Dil eğitimi için tavsiye etmiyorum. Öğrenci şehri değil. Çok büyük. Hatta inanılmaz derecede büyük. Eğer araba kiralama imkanınız varsa ve 1-2 aylık kiralayabilecekseniz gelebilirsiniz. Fakat toplu taşıma kullanacaksanız dil eğitimi için Los Angeles'a gitmeyin. Onun yerine San Diego (tren veya otobüsle Los Angeles'a 3 saat uzakta) tavsiye ederim. Daha öğrenci dostu (yani toplu taşıması epey iyi), temiz ve daha az tehlikeli bir şehir.

    Hele kışın gidecekseniz kesin San Diego. Los Angeles kışın soğuk oluyormuş fakat San Diego'da kışın bile t-shirt ve terlikle gezebiliyormuşsunuz. Öyle duydum yani.

    - Araba kiralamak için 21 yaş sınırı var. Eğer 25 yaşın altındaysanız (yani 21-25 yaş arasıysanız) araba kiralama daha pahalı.

    Eğer 25 yaşın üstündeyseniz çok uygun fiyata Mustang kiralayabileceğiniz bir site biliyorum. Bana ulaşın yazayım.

    - Amerika'nın milli yemeği hamburger her yerde. Mc Donald's'tan uzak durun bence. Mc Donald's'ta üç köfteli bir hamburger $2.5 fakat tadı çok kötü. Ucuzluk açısından bir numara fakat sırf ucuz diye o kadar pis yerde yenir mi bilmiyorum. Kaliforniya'daki bir numaralı hamburger fast foodcusu (hamburger yapan restaurantları saymazsak, sadece fast-foodcular) In N Out Burger'dır. Diğerlerine göre çok daha temiz ve taze. İki köfteli bir hamburger ve yanında orta boy içecek (orta boy ama sınırsız doldurabiliyorsunuz) ve patates kızartmasıyla fiyatı $7.5

    Herkesin fikri farklı olabilir ama benim önerim şu hamburgerciden uzak durmanız: Umami Burger (hamburgeri çok küçük ve patatesi anormal derecede tuzlu ve çok pahalı)

    - Amerika'da çoğu restaurant ve fast-foodcuda free refill olayı vardır. Fountain soda diye de geçer. Yani siz yemeğinizi aldığınızda size boş bir bardak verirler o bardağa istediğiniz kadar içeceği kendiniz doldurup içebilirsiniz. Bitince tekrar tekrar doldurabilirsiniz bedavaya.

    Aynı şey Türkiye'de olsaydı inanılmaz derecede istismar edilirdi diye düşünüyorum.

    - San Francisco - Los Angeles arası otobüsle 8 saat sürüyor. Araba kiralarsanız 6-7 saat. Arkadaşlar çok hızlı gidip 5 saatte gitmişti. Uçak biletleri 2-3 hafta önceden alırsanız $300 dolar. Saat başı uçak var. Bu $300 fiyata bavul dahil değil, sadece kabin bagajı götürebiliyorsunuz. Bavul için ekstra ücret var. Havayolu olarak Delta öneririm. Onun dışında American Airlines ve United Airlines da var. Üstelik aynı fiyat. Fakat uçak içi ikramı sadece Delta'da gördüm. Delta ile giderseniz sınırsız içecek hakkı var. Diğerlerinde su dışında bir şey vermiyorlar herhalde. Yol 1,5 saat sürüyor diye geçiyor ama havada geçen süre 1 saat.

    - Los Angeles ve San Francisco havaalanlarında iç hatlar-dış hatlar ayrımı yok. Tahminimce aynı durum Amerika'nın geneli için geçerli. Her havayolunun terminali var, o terminale gidiyorsunuz. Örneğin Los Angeles Havaalanı'nda (LAX) Delta için 5 numaralı terminale gideceksiniz ve Delta'nın yurtiçi yurtdışı tüm uçuşları buradan olur. THY'nin terminali ise Tom Bradley isimli terminal. Genelde yabancı havayollarının uçakları buradan kalktığı için buraya International terminal derler.

    Diyeceksiniz iç hat dış hat ayrımı yoksa pasaport kontrolü nasıl oluyor. Ona da şöyle diyeyim, yurtdışına uçacak uçakların kapılarını gümrük kontrol noktalarının arkasına ayarlıyorlar. Yani uluslararası uçuşsa pasaport kontrolünden geçeceksiniz ama ülkeden çıkarken bir damga basmıyorlar. Sadece bakıyorlar. Çok hızlı ilerliyor dolayısıyla.

    Check-In için bankolar yok. Kendiniz yapacaksınız. Eğer bavul verecekseniz bankoya gideceksiniz sadece. Sanmıyorum ama içinizde eski pasaportu (çipsiz olandan) olan varsa mecbur bankoya gidecek ve oradaki sıra çok uzun olur.

    Check-In yapmak için makineler vardır. Bu makinelere pasaportunuzun ilk sayfasını okutursunuz ve size biletinizin çıktısını verir. Direkt uçağa gidersiniz. Bavul verecekseniz veya eski pasaportunuz varsa bankoya gitmeniz gerek.

    - San Francisco'ya yılın ne zamanı giderseniz gidin hırka götürün. Biz Temmuzun ortasında gittik ve donduk.

    - San Francisco'da bisiklet kiralayıp şehri gezme aşırı popüler. Bisiklet kiralama günlük $30 civarı. Biz bisiklet kiralayıp Golden Gate Köprüsü'nü bisikletle geçtik. Çok güzel bir deneyim. Fakat inanılmaz yoruyor. Köprüyü geçince Sausalito'ya devam edebilirsiniz. Şehrin güzel manzaraları varmış. Biz gitmedik çünkü inanılmaz kalabalık ve San Francisco'ya dönüş için gelen feribot çok gecikiyormuş. Köprüyü geçerek geri dönünce dibindeki restaurantta San Francisco'ya özgü çorbadan tadın. Ekmeğin içini oyup çorba dolduruyorlar ilginç ve tadı çok güzel.

    - San Francisco'ya giderseniz mutlaka gezilecek yerler: Coit Tower, Golden Gate, Alamo Square, Haight Ashbury ve Union Square. Şehrin güzel manzarasını elde etmek isterseniz Coit Tower'a veya Treasure Island'a gidebilirsiniz. Ben ikisine de gittim. Treasure Island manzarası güzel.

    - Sportif biri değilseniz ve araba kiralamayacaksanız San Francisco'da çok zorlanırsınız çünkü her taraf yokuş. Hatta inanılmaz dik yokuşlar var çıkarken düşecek gibi olduğum bile oldu (abartmıyorum). Şehir içinde bisiklet sürmek imkansız, yokuşlar yüzünden. Ha ben çok sportifim bisikleti yokuşta bile sürerim diyorsanız orası ayrı

    - Hard Rock Cafe'ler t-shirtlerini topluyorsanız uğranabilecek yerler. Gideceğiniz her şehirde. Genelde şehrin en merkezi yerlerinde olurlar. Yemek çok pahalıdır. Patates kızartmaları harikadır.

    - Amerika'da her şey anormal büyük. Bizim ülkemizde büyük boy dediğimiz cipsler orada orta boy falan. T-shirt bedenleri her yerde farklı. Mesela Hard Rock Cafe t-shirtleri anormal büyük. Türkiye'de large giyen biri olarak o t-shirtlerin medium'unu giyiyorum. Yani bedenler büyük.

    - Bir yerde içecek alırsanız ve free-refill hakkınız yoksa bardağın yarısını buzla doldururlar. Buzsuz isteyin mümkünse, surat asarlar ama en azından içeceğiniz çok olur.

    - Restaurantlarda su bedava. Hiç çekinmeden isteyebilirsiniz, verirler. Biraz evsiz imajı yaratıyor sadece. O da bir turistin umrunda olmaması gereken bir şey diye düşünüyorum.

    - İstisnasız herkesin evcil hayvanı var. Evsizlerin bile. %99'u köpek ve neden bilmiyorum ama herkesin küçük köpeği var. Bir tanesini yolda yürürken eziyordu bir adam neredeyse çok küçüktü.

    - Los Angeles'ta Universal Studios'a gitmeyin derim. Yani film endüstrisine aşırı ilginiz yoksa tabi. Çok pahalı $85 tek günlük bilet. Bana kalırsa zerre değmiyor o paraya. Çok sevenler de vardı elbet.

    - Kaliforniya'ya giderseniz ne yapın edin Six Flags parkına gidin. Eğlence parkıdır. İnanılmaz roller coaster ları var. Tek kelimeyle HARİKA. Eğer panik atak, kalp hastalığınız falan varsa uzak durun çünkü çok korkunç ride lar var. Fiyatı da çok iyi sadece $35. Universal Studios ile karşılaştırınca bedava neredeyse.

    - Los Angeles'a 3 saat uzaktaki (arabayla 2 saate gidersiniz) San Diego'yu da tavsiye ederim. Şehirde iki ana atraksiyon var. Biri Sea World (bildiğin akvaryum ama yanında 3-4 tane de roller coaster varmış) diğeri de San Diego Zoo.

    Bu ikisi dışında gezilecek bir yer yok, yani var da çok az. Ben ikisine de gitmedim. Onun yerine Balboa Parkı gezdim. Hayvanat bahçesi de bu parkın içinde ama hayvanat bahçesine gitmedim.

    Sea World tek günlük bilet $96 ve hayvanat bahçesi de $20. İkisi de şehirde birbiriyle tamamen alakasız noktalarda. Ulaşım için ya çok vakit harcayacaksınız ya da araba kiralayacaksınız.

    - San Diego'ya gidince Meksika'ya geçen çok. Ben de gittim. Açıkçası hayatımda bulunduğum en pis, en berbat ötesi şehir idi. İçinde hiçbir şey yok. Fakat Amerikalılar hafta sonu akın akın buraya gidiyor. Nedeni ise striptiz kulüpleri. Çok ünlü striptiz kulüpleri var. Taksicinin dediğine göre en güzeli Adelante imiş. Ondan sonra da Hong Kong. Fakat Hong Kong kulübü reklamını daha iyi yaptığı için daha ünlüymüş. Fakat taksici Adelante tavsiye etti Yerlinin dediğini yapmak gerek

    Onun dışında taco yiyebilirsiniz. Fiyatları ucuz ve güzel. Bir tane balmumu müzesi var oraya gidebilirsiniz. Bir de Centro Cultural Tijuana isminde top şeklinde bir IMAX sineması var. Çok ilginç bir sinema deneyimiymiş. Oraya gidebilirsiniz.

    Belgeleriniz tam olsun. Meksika'ya geçişte hiç kimse bir şey sormuyor, yürüyerek geçiyorsunuz. Kontrol yok. Dönüşte kontrol var. Dönüşte kuyruk çok uzun. Bunun için saat öğleden sonra 3'ten sonraya kalmayın. Yani Amerika'ya dönüşünüz 15.00'dan önce olsun. Yoksa kuyruk uzuyor.

    Meksikaya arabayla geçmeyin. Araba kuyruğu Amerika'ya dönerken çok daha uzun. Ayrıca arabaya sigorta yaptırmanız gerekiyor sınırda.

    Para bozdurmayın boşuna, Amerikan Doları her yerde geçiyor. Yine de bozduracam derseniz Meksika tarafına geçmeden önce sınırda 2-3 tane döviz bürosu var.

    Amerika'ya geçerken içimden bildiğim tüm küfürleri saydığım bir gümrük memuruna denk geldim. Amerika'ya dönüşte epey uğraştım. Maceramı merak ederseniz blogumda yazdım. Blogum:http://unturcoenlosangeles.blogspot.com

    - San Diego'da gezdiğim yerler: Little Italy (hayal kırıklığı, 10 metre uzunluğunda bir cadde hiçbir şey yok içinde. İlginç bir şey görürüm diye heveslenmiştim), Gaslamp Quarter, Balboa Park, Coronado Island ve liman.

    - Amerika manyak dolu. Manyak derken küfür anlamında değil. Akli dengesi bozuk insanlar çok fazla. Yolda yürürken bazı insanlar durduk yere size bağırıp küfredebilir, hiç oralı olmayın geçin gidin. Metroda şarkı söyleyeni de var, iğrenç sesiyle hem de.

    - Market olarak en pahalısı Whole Foods Market. Alışveriş yapacaksanız buradan uzak durun. Ürünler taze ve güzel ama anormal pahalı. Onun yerine Trader Joe's (bu da pahalı ama diğerine göre ucuz) tavsiye ederim. Ayrıca Pavillion's isimli marketten uzak durun. Çok geniş ama içindeki yiyeceklerin yarısından fazlası son kullanma tarihi geçmiş yiyecekler. Bu marketten alışveriş yaparken son kullanma tarihine dikkat edin mutlaka. Bozulmuş ürün satmayı çok seven bir market. Onun dışında Rite Aid de normal fiyatlı bir market. Meksikalı marketi sanırsam tüm çalışanları Meksikalı çünkü.

    - Los Angeles'ta bir otobüs için 45 dakika bekleyebilirsiniz, bana iki kez oldu. Hem de güneşin altında. Otobüsleri genelde evsizler, kaçak yaşayan Meksikalılar ve çok nadir de olsa reşit olmamış Amerikalılar (15-16 yaşındakiler) kullanır. Otobüse binen kişiler sizi korkutabilir ama korkmayın zarar vermiyor çoğu. Otobüsler de klimalı ve camları siyah filtreli. Yani içeriye güneş çok vurmuyor.

    - Los Angeles'ta otobüsün iki türlüsü var biri kırmızı (metro rapid) diğeri turuncu (metro local). Kırmızı olana binerseniz gideceğiniz yere çok daha hızlı ulaşırsınız. Turuncu çok daha yavaş gider çünkü 50 metrede bir durur.

    - Los Angeles'ta mavi hatlı metro hattını kullanmayın. Çünkü Los Angeles'ın en tehlikeli bölgesi Compton'dan geçiyor.

    - Hollywood yazısına gidecekseniz epey yürüyeceksiniz. Bir yerden sonrasına arabayla gidemiyorsunuz. Yürümeniz gerek. O yüzden spor ayakkabısı giyin yanınıza bol su ve güneş kremi alın.

    - Los Angeles bizim ülkemizdeki şehirler gibi merkezi olan bir yer değil. Mesela Türkiye'deki çoğu şehrin bir merkezi vardır. Örneğin Ankara'da Çankaya diyelim. Los Angeles ise birbirinden ayrı 88 şehrin birleşimi olduğu için şehir merkezi diye bir şey yok. Bu 88 şehrin her birinin kendi polisi, itfaiyesi, belediyesi var. Bu şehirlerin çoğunun birbiriyle alakası yok. Örneğin Hollywood bu şehirlerden bir tanesi. Eğer Hollywood'dan Santa Monica'ya giderseniz başka bir şehre gitmiş gibi hissedersiniz. Hollywood, Santa Monica, Beverly Hills, Downtown, Long Beach ve Venice Beach. Bu bölgelerin hepsi Los Angeles içinde fakat hepsi birbiriyle tamamen alakasız, farklı havalarda yerler. Gidince farkı hissedeceksiniz.

    - Los Angeles'ta kaldığım süre boyunca hava hiç sektirmeden hep sabah 15 derece öğlen 35 akşam 23-24 derece oldu. Sadece bir gün aşırı yağmur yağmış o gün de ben başka şehirdeydim zaten. Yani her gün güneşli denebilir. Güneş kreminiz mutlaka olsun.

    - Sokakların çoğu evsiz dolu. Bunlara para verip vermemek size kalmış fakat birine verince 10 metre ötedeki de gelip istiyor. Ona verince diğerleri de istiyor. Böyle böyle 1 dolar vereceğim diye 10 dolar kaybedebilirsiniz.

    Bu evsizlerin de garip bir şekilde çoğu gazi. Vietnam savaşı gazisi çok mevcut.

    - Amerikalılar her yere parmak arası terlikle gider. Yani siz de şehirde terlikle gezebilirsiniz. Tabi Los Angeles için geçerli bu. Parmak arası terlik ve şort. İnsanların yarısından fazlası bunları giyer.

    - Garip insanlar var, akli dengesi bozuk olanlar özellikle. Hava 35 derece adam kaban giymiş bere takmış. Böyle birini görünce hiç bakmayın yüzüne. Bir kere küfür etti bana. Akli dengesi bozuk insanlar. Bir tanesi de bir kere otobüste çıkartıp sigara içmeye başlamıştı. Şoför bağırınca söndürdü.

    - Kızlarda garip bir şort altına bot giyme modası var. Hem de 35 derece sıcakta!

    - Gece vakti ana caddeler dışında tek kişi gezmeyin. Ben gezdim. Başıma bir şey gelmedi ama çok ıssız insan tırsıyor bir şey olabilir yani riske atmamak gerek.

    Şimdilik bu kadar. Aklıma geldikçe ekleyeceğim. Sorusu olan internet sitemde yazdığım mail adresinden bana ulaşabilir, internet sitemin adresi:http://unturcoenlosangeles.blogspot.com

    Aynı zamanda sosyal medya mecralarında da yurt dışı fotoğrafları paylaşıyorum. Amatör fotoğrafçıyım, kendi çapımda bir şeyler yapmaya çalışıyorum belki beğenirsiniz:

    Instagram/Twitter/Snapchat: goekkunn

    Özellikle yurt dışına çıktığımda Snap paylaşımlarım çok oluyor takipte kalın derim ;)

    Ayrıca sadece gezi yazılarımı yayınladığım yeni bir site de açtım:http://www.goekkunn.com

    Mayıs 2016'da gelen edit: Arkadaşlar YouTube kanalı açtım. Bu yazıma ek olarak ilginizi çekebileceğini düşündüğüm videoları da paylaşıyorum.

    GTA San Andreas'tan hatırlayacağınız cable car'ın gerçeği San Francisco'da :D Videosu için:https://www.youtube.com/watch?v=Y0OsrcdAtPE

    Los Angeles'ta bir müzede çektiğim ilginç bir şey:https://www.youtube.com/watch?v=a_tfcOJBWfE

    Universal Studios'ta çektiğim videolar için:

    1)https://www.youtube.com/watch?v=UbTZTb2t7s0
    2)https://www.youtube.com/watch?v=m8UUyx4O2hY
    3)https://www.youtube.com/watch?v=gqk_UH0SWrs

    Bunların dışında San Diego'dayken gördüğüm, zıplayan fasülyelerin videosu için:https://www.youtube.com/watch?v=UHNicC5nHNA

    Zıplayan fasülye nedir diyeceksiniz. Açıklayayım. Bunlara İspanyolcada "frijoles saltarines" denir. Bu fasülyeler Meksika'ya özgüdür. İçinde bulunan bir tür böcek yüzünden sürekli hareket ederler. Bu fasülyeler yenmiyor elbette. Hediyelik eşya olarak satıyorlar genelde. Videoda gördüğünüz kutulardan teki 4 dolar fiyatındaydı. Fakat ben almadım, çünkü yaklaşık 10 gün sonra içindeki böcek ölüyormuş ve fasülyeler artık zıplamıyormuş. Ömürleri kısa yani.

    Son olarak da San Diego'da Coronado Adası'ndan dönerken bindiğim feribottan San Diego'yu görüntüledim. Onun videosu için de:https://www.youtube.com/watch?v=Wi42uY5F2DE

    Bundan sonra gezdiğim gördüğüm yerler için daha özenli videolar çekeceğim. Bu videoları çekerken youtube kanalı açma planım yoktu. Olsaydı güzel videolar çekerdim. Fakat bunlar sadece anı olarak çektiğim videolar ve kanala koyayım dedim. Bundan sonra gezdiğim yerler hakkında daha güzel videolar düzenleyip koyacağım.

    Temmuz 2016'da gelen edit: Arkadaşlar "60 Saniyede Los Angeles" isimli bir video hazırladım. Bu videoyu izleyerek Los Angeles'ta görülmesi gereken yerlerin neredeyse hepsini sadece 60 saniye içinde görebilirsiniz. Videoyu izlemek için şuraya tıklamanız yeterli:https://youtu.be/zbA9ppTAOu4

    Bu video için çok emek verdim. Şimdilik amatör olduğum için çok süper olmadı ama umarım beğenirsiniz :) Zamanla geliştireceğim kendimi video düzenleme konusunda ve umarım daha güzel videolar oluşturabileceğim :)

    Okuduğunuz için teşekkürler,

    Herkese iyi forumlar



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Angeleno -- 10 Temmuz 2016; 1:04:54 >







  • Angeleno A kullanıcısına yanıt
    Dolu dolu bir macera olmuş senin için. Keyifle okudum. Peki dil eğitimin nasıl geçti ? Boş gidip boş dönmediğini düşünüyorum o kadar şey yaşadığına göre baya perfect bi ingilizceye sahip olmuşsundur ?
  • Bu konuyu konu dışına açsan daha çok ilgi görürdü çünkü yazdıkların eğitim değilde sosyal konular :) . Yinede ben okudum özellikle sitendeki kısımları. İzlenimlerin için teşekkürler . Bu yaz gitmedim barınma , beslenme , bulaşığı kıyafet yıkaması vs. nasıl olacak diye düşünmekten :). Ancak bu yıl umarım gideceğim yararlı bir konu umarım oldukça fazla kişi görür.
  • @gosmugo

    İngilizcem elbette gelişti. Fakat konuşma açısından. Ben üniversitede hazırlık okumuştum, İngilizcem iyiydi sadece pratik yapmaya gittim. Konuşma açısından ilerlettim kendimi. Şu anda çok karmaşık cümleler kuramasam da hiçbir sıkıntı yaşamadan ve takılmadan aklıma gelen her şeyi söyleyebiliyorum ve duyduğum şeylerin %95 ini anlayabiliyorum.

    Fakat İngilizce geliştirmek tamamen kişinin kendisinde biten bir olay. Oraya gidip de paso Türklerle takılanını da gördüm. Yurtdışına gidince Türklerden uzak durmak gerek, yani muhabbetin hal hatır sormaktan öteye gitmemeli. Yoksa İngilizcen gelişmeden dönersin.

    Çoğu kişi dil okuluna arkadaşıyla gidiyor. Bence çok yanlış. Tamamen İngilizce konuşacak bir ortam lazım öğrenebilmek için.

    @furkan1zek

    Yorumun için teşekkür ederim :) Aynen daha çok sosyal şeylere değindim. Forumda yeni olduğum için buraya açayım dedim.

    Kesinlikle imkanın varsa bu deneyimi tatmanı tavsiye ederim. Benim hayatımın en güzel günleriydi :)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Angeleno -- 28 Ağustos 2015; 12:28:55 >




  • Büyük zevkle okudum, paylaşım için teşekkürler. Benim gibi LA meraklısı için harika bir konu. Dil eğitimi dışında bilgi vermeniz renklendirmiş konuyu bence (zaten benim ilgimi çeken dil eğitimi dışındaki bilgiler oldu).
  • @Amazonia

    Yorumun için çok teşekkür ederim dostum :)
  • Verdiklerin cok onemli bilgiler ancak

    nasil basvurdun? Araci yoluyla mi yoksa okulu kendin mi buldun?

    Kac para tuttu(diger arkadaslara fikir olma acisindan)

    Hangi belgeleri topladin?.

    yurt icin ne kadar odedin

    Dersler nasil geci hocalar ilgili mi sinifiniz hangi milletlerden olusuyordu

    ogrendiklerini gunluk hayatta uygulandin mi

    verdikleri sertifika dunya capinda gecerliligi var mi taniniyor mu?

    mesajina yukaridaki sorularin cevabini ek olarak kendin dusunceleri de eklersen sevinirim.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Olgi kullanıcısına yanıt
    Selam dostum, sorularını tek tek yanıtlayım;

    1) Okulu tamamen kendim buldum fakat danışmanlık firması aracılığıyla başvurmak zorunda kaldım çünkü Türkiye'den Amerika'ya para havale etmek sorunlu bir şey. Okul parasını ödemesi için danışmanlığı kullandım. Danışmanlık ayrıca vize konusunda da tavsiyeler verdi, vize başvurumu falan yaptı. Bunun için ek para almadı, çünkü senin gittiğin dil okulu zaten bu danışmanlık firmalarına komisyon ödüyor.

    Yani danışmanlığa gitmeden önce okulunu kendin belirle. Danışmanlıktan sana okul bulmasını isteme çünkü danışmanlıkların kandırdığı ve mağdur olmuş çok kişi gördüm.

    Ankara'da yaşıyorsan bana özel mesajla ulaş sana danışmanlık şirketinin ismini vereyim.

    2) Masraflarla ilgili bloguma birkaç gün içinde bir yazı yazacağım ama kabaca buraya da yazayım. Bu masraflar her şeyin fazlası şeklinde. Yani düşürülebilir:

    Uçak biletini direkt alayım dedim ve kazık yedim. Bileti aldıktan 2 hafta sonra biletin fiyatı 1000 lira civarında düştü. İstanbul- Los Angeles direkt uçak biletine 3400 lira verdim. İki hafta sonra 2400 liraya düşmüştü fiyatı ve inanılmaz sinirlendim.

    Okul parasına 2 aylık $3000 verdim. Fakat bu kadar pahalı olmasının sebebi, okulun konumu çok iyi olduğu için. Şehrin başka yerlerinde çok daha ucuz dil okulları var. Fakat Los Angeles'ta toplu taşıma berbat olduğu için ve şehir çok büyük olduğu için bilerek en merkezi, en ünlü yerdeki okulu seçtim.

    Yine de hangi okulu seçersen seç Los Angeles için 2 aylık $2300-2400 den aşağı veremezsin. Hele bugünün kuruyla çok pahalı ediyor.

    Konaklama için yurt seçeneği ve aile yanı var. Aile yanı daha ucuz fakat aile yanı seçen öğrencileri şehrin öbür ucundaki evlere vermişlerdi ve sabah okula gelmeleri 2-3 saat sürüyordu. Hele ki Los Angeles gibi toplu taşımanın berbat olduğu bir şehirde resmen eziyet. Ben konaklamaya da $2000 verdim tek kişilik yurt odasıydı. Yurtlar okula yürüyerek 20 dakika uzaktaydı.

    3) Vize için gerekli belgeler elçiliğin sitesinde yazar. Ben bir ton belge topladım ama vize görüşmesinde adam sadece transkriptime ve I-20 belgeme baktı. Diğer belgelere hiç bakmadan vizeyi verdi. Öğrenciysen ve üniversite not ortalaman düşük değilse vizede çok sorun çıkarmıyorlar.

    4) Yurt parasını da ikinci soruya yazdım. Yurtta iki kişilik odada kalıp daha az ödeyebilirsin.

    5) Okuldaki hocalar çok güleryüzlü, eğlenceli ve 10 numara hocalardı. Çok memnundum. Okulun ilk haftasındaki hoca süperdi, hep konuşmaya ağırlık veriyordu ve dersler inanılmaz eğlenceliydi. İkinci hafta sınıfımı değiştirdiler. Bu seferki hoca da çok iyi insandı ama dersleri çok sıkıcıydı. Ben üniversitede de hazırlık okumuştum zaten, o yüzden gramer öğrenmek tekrar ve boşluk doldurma falan yapmak inanılmaz sıkıcı geldi. Blogumda bu konuyla ilgili deneyimlerimi paylaştım.

    Ben okulda en üst kurdaydım ve sınıfımdaki tek Türk bendim. Bu çok iyi bir şeydi. Sürekli İngilizce konuşmak zorunda olmak çok geliştirdi beni. Okulda çok fazla İsviçreli, Alman, Suudi Arabistanlı ve Brezilyalı mevcuttu. Özellikle her taraf İsviçreli doluydu ve bazıları inanılmaz sinir bozucuydu çünkü Almanca konuşmayan herkesi dışlıyorlardı.

    Araplar ve Brezilyalılar çok çok daha cana yakınlar ve Türklere benziyorlar. Anlaşması çok daha rahat.

    Herkes Türkiye'nin başkentini İstanbul sanıyor. Türkiye'nin adını ilk kez duyana bile rastladım. Almanların çoğu Türkçe küfür biliyorlar :D Daha fazlasını öğrenmek isteyenler de var ALmanya'ya dönünce Türk arkadaşlarına etmek için :D

    6) Kelime bilgim çok iyi olduğu için okulda çok bir şey öğrenmedim. Ben İngilizce konuşmamı hızlandırmak istiyordum. Bu da her gün yabancılarla konuşarak çok gelişti. Sokakta, marketlerde falan da Amerikalılarla muhabbete girdiğim oldu onlardan da bir sürü şey öğrendim.

    Amerikalılar daha konuşkan insanlar zaten. Sokakta yürürken hiç tanımadığın insanlar sana selam veriyor mesela. Ben Türkiye'de yolda yürürken hiç tanımadığım bir kıza selam versem kız beni sapık sanar :D Amerikalılarla çok rahat muhabbete girebilirsin sokakta markette mağazada kitapçıda vs vs.

    7) Dil okulu sertifikası bir geçerliliği yok. TOEFL veya IELTS gibi bir sınav belgesi değil sonuçta. Bir iş görüşmesine giderken gösterirsin sadece, ek olaraktan. Senin dil bildiğini belgeyecek düzeyde bir şey olduğunu düşünmüyorum. Her dil okulu için görüşüm aynı.

    Umarım yardımcı olmuşumdur :)




  • Bloguma masraflarla ilgili bir de yazı ekledim arkadaşlar. Bu arada yukarıdaki mesajımda konaklamaya yanlışlıkla $2000 yazmışım, $3000 yazacaktım.
  • bende ileride kısa süre amerikada yaşamak istiyorum,los angeles veya minesota.keyifle okudum.
  • Çok yararlı oluyor böyle konular açılması..
    Teşekkürler.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Chandler. kullanıcısına yanıt
    Yaşayamasanız bile en azından Los Angeles'ı görmenizi tavsiye ederim :)
  • eyoruk E kullanıcısına yanıt
    Yorumunuz için çok teşekkür ederim :)
  • Yazında saat farkından dolayı oluSacak kur farkından bahsetmıssın..bak bu benım aklıma hıc ama hıc gelmemıstı! Eyvahh yanı yandım ben

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hangi uniyi okudun kardesim

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • @eyoruk

    Denk gelmen çok iyi olmuş o zaman dostum :))

    @CAVQ

    Bilkent'te hukuk okuyorum dostum :))
  • Bolumde iyimis zaten hocam :)

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hocam bende bu sene üniversiteye başlıcam hazırlığı yurtdışında okuyim dedim san Diegoya 6 aylık dil kursu ve konaklama ne kadar ücret çıkar acaba?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Lejyoner61 L kullanıcısına yanıt
    Malesef San Diego masrafları ne kadar olur hiçbir fikrim yok :'( Fakat yaşam masraflarının Türkiye'ninkinin en az iki katı olacağının garantisini verebilirim.

    Bir de okul ücreti, konaklama ücreti gibi şeyler şehrin neresinde kalacağına, okulun kalitesine göre vs değişebilecek şeyler
  • Up up
  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.