Sen yoksun......... Boşuna yağıyor yağmur... Birlikte ıslanmayacağız ki..... Boşuna bu nehir...... Çırpınıp pırpırlanması..... Kıyısında oturup göremeyeceğiz ki... Uzar uzar gider.. Boşuna yorulur yollar.. Birlikte yürüyemiyeceğiz ki.. Özlemlerde ayrılıklar da boşuna Öyle uzaklardayız.. Birlikte ağlayamayacağız ki Seviyorum seni boşuna.. Boşuna yaşıyorum Yaşamı bölüşemiyeceğiz ki ...
Bu son buluşmamız Bu son görüşmemiz Kimbilir bir daha karşılaşmayız Belki de bir daha görüşemeyiz Ayrılmalıyız, ayrılmalıyız Bir gülü sevdim Bir seni sevdim Bir mevsimlikmiş senle aşkımız Gel gitme desem, kal etme desem Hiç faydası yok ayrılmalıyız Senin gözlerin yaşlı Benim yüreğim yaslı Bu aşkta bir umut kalmadı yazık Seni bir başkası bekliyor artık Ayrılmalıyız, ayrılmalıyız
Ahmet Selçuk İlkan
Bana Ne
Çok yalvardım gitme diye ben ona Yıllar sonra dönüyormuş bana ne Seviyordum gülüp geçti aşkıma Şimdi beni seviyormuş bana ne...
Neyleyim ben dökse bile yaşını Ben unuttum çoktan onun aşkını Vursun artık o taşlara başını Çok pişmanmış yanıyormuş bana ne...
Gönlümde aşk saati bak durdu Seven kalbim beklemekten yoruldu Yıllar var ki ne aradı ne sordu Şimdi beni soruyormuş bana ne...
Kız kaptırdı gönlünü Sevdiği oğlan kalpsizin biri Alay etti güldü... Hiç aşka gülünür mü?
Ne çare, cahil aklı Kız hastalandı, yattı Mumda yandı pervane... öldü.
Oğlan sormakta haklı Hiç aşktan ölünür mü?
Behçet Necatigil
Güne keyifle başlıyoruz, bir kez daha.
Değişik
Sen her gün başka bir güzel olsan Ben her gün başka bir aşık Her göz göze gelişimizde Yıldırımla vurulmuş gibi olsak Yepyeni bir aşk olsa aramızdaki Her seferinde Ne harika olurdu yaşamak Hele evlilik Sen her gün başka bir güzel olsan
Cahit Sıtkı Tarancı
Aynen öyle...ve tam gaz devam...
ACIYLA ERİR YÜZÜNE AŞIK ÇOCUK
Ne zaman yüzüne baksam yalnızlığın o mutlu gerilimi
O öksüz göl hızla derinleşir biliyorum,acılarım hiç bitmeyecek,bu öyle bir yeşil
Ne zaman gözlerinin içine baksam,biliyorum ikimizi de aşar,o kapının ardındaki masal bense yüreğimin bu hallerinden korkar,kalırım bir hız trenine bindirilmiş küçük bir çocuk gibi geçip giden yüzlerine bakar kalırım
Ömrün kısalığı çarpar camlara ateş hızla yayılır içerilere
Akşam olur,evler dolar boşalır acıyla erir,yüzüne aşık çocuk
Ne zaman gözlerinin içine baksam,bliyorum İkimizi de aşar,o kapının ardındaki masal
CEZMİ ERSÖZ
FIRTINA..
Bak işte yaklaşıyor fırtına Bak yine yükseliyor dalgalar Yollardan sonra Yıllardan sonra Şarkılar söylüyor çocuklar Yollardan sonra Yıllardan sonra Yeniden yanyana onlar
Ne geçmiş tükendi Ne yarınlar Hayat yeniler bizleri Geçse de yolumuz bozkırlardan Denizlere çıkar sokaklar
MURATHAN MUNGAN
OLMASA MEKTUBUN
Olmasa mektubun, Yazdıkların olmasa Kim inanırdı Senle ayrıldığımıza.
Sanma unutulur, Kalp ağrısı zamanla Herşeyi unutarak Yaşanır sanma.
Neydi bir arada tutan şey ikimizi Birleştiren neydi ellerimizi Bırak bana anlatma imkansız sevgimizi Sevmek birçok şeyi göze almaktır.
Baksana geçmişe, Ne çok anıyla yüklü Nerde o taverna, Nerde sinema
Harcanmış zamanla Yeniden yaşanmaz ki; Geç kaldıktan sonra Arama boşa!
MURATHAN MUNGAN
YALNIZLIĞI DENEMEK
gecenin ortasında ne işin var yıldızlara dokunma yanarsın bak birazdan ay da batacak karanlık bulaşmasın ellerine tersine döner yolunu bulamazsın
içi dışı uzay tozu yansımalar sahi mi yalan mı anlayamazsın bir rüya gemisi iskele sancak dokunup geçiyor hayallerine ağlayasın gelir ağlayamazsın
sevmek insanın yüreği kadar küçükse büyüğünü taşıyamazsın yalnızlığı da dene oldu olacak nasıl yankılanır derinden derine iyi midir kötü mü çıkaramazsın
insan insanı kendisi tamamlar içinde başka dışında başkasın eksikliğin fazlana elbet bulaşacak öbürü sığacak bunun derisine yoksa sabaha sağ çıkamazsın
ATTİLA İLHAN
YALNIZLIK ŞİİRİ..
Karanlığın insanı delirten bir ihtişamı vardır Yıldızlar aydınlık fikirler gibi havada salkım salkım Bu gece dağ başları kadar yalnızım
Çiçekler damlıyor gecenin parmaklarından Dudaklarımda eski bir mektep türküsü Karanlıkta sana doğru uzanmış ellerim Gözlerim gözlerini arıyor durmadan Nerdesin?
ATTİLA İLHAN
Bir Duyma Da Gör
Bir duyma da gürültüsünü Dallarda çıtırdayarak açılan fıstıkların, Gör bak ne oluyorsun. Bir duyma da gör şu yağan yağmuru; Çalan çanı, konuşan insanı. Bir duyma da kokusunu yosunların, Istakozun, karidesin, Denizden esen rüzgarın...
Orhan Veli Kanık
Değil
Bilmem ki nasıl anlatsam; Nasıl, nasıl, size derdimi! Bir dert ki yürekler acısı, Bir dert ki düşman başına. Gönül yarası desem... Değil! Ekmek parası desem... Değil! Bir dert ki...
akşamın acı su karanlığı içinden soğuk kadife teması yalnızlığın şuh bir kahkaha balkonun birinden gizli işareti midir bir başlangıcın
sevmek için geç ölmek için erken
başbaşa çay elele yürümek derken boğaz vapurları mı iskele sancak telefonda kaybolmak sesini beklerken insan insanı yeniler doğrudur ancak
sevmek için geç ölmek için erken
içimdeki gökkuşağı besbelli neden bulutların içinden kuşlar yağıyor bir şiire başlarsın birini bitirmeden hiç kimse gözlerine inanamıyor
sevmek için geç ölmek için erken
sevmek sevildiğini bile farketmeden yaklaştıkça ölüm soğuk bir yağmur gibi sevmek zehir zemberek ve yürekten gecikerek de olsa vuruşur gibi
sevmek için geç ölmek için erken
Attila İlhan
ÜÇ GENCİN KALBİ
Bir gemici tanırım Kalbini bir limanda bırakmış Ya kaybolursa? Ağlar çocukluğundaki gibi Kalbini almaya gidecek hâlâ
Bir oğlan tanırım Derin yeşil gözlü Gönlü güney denizlerinin dibi Kalbi ise yerinde Birine vermeye gidecek Bir gemi arar durur Bulutlardan.
Bir şair tanırım Onunki içler acısı Kalbini asla vermemiş Çalmışlar Kalbi eski bir efsanede saklı.
ECE AYHAN
Biraz kel alaka gelebilir ama yine de koyuyorum....
Türkçemiz
Annenden öğrendiğinle yetinme Çocuğum,Türkçe'ni geliştir. Dilimiz öylesine güzel ki Durgun göllerimizce duru, Akar sularımızca coşkulu... Ne var ki çocuğum, Güzellik de bakım ister
Önce türkülerimizi oğren, Seni büyüten ninnilerimizi belle, Gidenlere yakılan ağıtları... Her sözün en güzeli Türkçemizde, Diline takılanları ayıkla, Yabancı sözcükleri at
Bak, devrim,ne güzel Barış,ne güzel Dayanışma, özgürlük... Hele bağımsızlık En güzeli,sevgi Sev Türkçeni, çocuğum, Dilini sevenleri sev