Şimdi Ara

++mutasyon (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
291
Cevap
1
Favori
24.986
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • valla deep bu kadar ugrasman iyi hosta..kusura bakma ama sen surekli ayni selerden bahsediyosun..zaten sende bosa kurek cekiyosun bizde cunku kimsenin dusuncesi degismeyecek belli bise bu..onun icin sen bu cabandan vazgec artik ne dersinkimse senin inanclarini elestirecek yada curuecek seler yazmiyo cunku o senin ozelindir ve kimse degistiremez..sende artik bence vazgec bu ugrasindan kardesim
  • quote:

    Deep sen sana verilen cevaplarda ki asıl seylere cevap vermiyorsun.. Veremediğin zamanda kaciyorsun. Adam seninle aynı seyi demiş. Evrimin milyonlarca yılda yaptıgı seyi yapmasını istiyorsun adamdan. Biraz mantıklı düsünsen maymun orneginin dogru oldugunuda bilirdin. Galiba sen su hırslı kesin kazanacagım konusmayı diyen tiplerdensin. Ben su genetik uzmanın yerinde olsam birdaha agzımı acmazdım cünkü bosa konusmus adam. Herseyi abuk subuk sonuclara vurmussun. Bu adam 4 sene boyunca bosa okumus yani. Sen dünyadaki birsürü egitimci ve profesorun hayal kurdugunu düsünüyorsun ve karsılıgı gelecek bir teoremin bile yok.


    bir sürü eğitimci profesör de evrimin olmadığını biliyor. doğruyu bilmek çokluğa bakmaz. bana sorulan sorulara cevap vermiyormuşum. Öncelikle evrimin olmadığını ispatlamam ve herkese kabul ettirmem gerekli ki bu kadar mantıksız birşeyi nasıl savunabilyorlar.

    quote:

    Neden karıncalar aynı neden insanlar aynı diyorsun neyimiz aynı. Senle yanyana gelelimde birbirimize ne kadar benziyoruz gorelim yada kızıl karıncalarla ev karıncaları birbirinden ne kadar farklı biraz farket. Ama dogru sen bunlara kusbakısı uzaydan bakıyorsun hepsi aynı gozukuyor sana. Gozlerini biraz acmaya bile gayret etmiyorsun.


    karıncalar dan bahsederken renklerinden değil yapılarından bahsediyorum... nasıl birbirine benzer karıncalar farklı ortamlarda evrimleşerek aynı karınca olabiliyorlar...

    quote:

    Yok genetik uzmanlıgın bu kadarmı yok hokus pokuslamı olmus. İlk insanlar nerde deep?? Bir soruma yanıt versene .. Nerden cıktık biz .. Nasıl olustuk ilk. Ve o ilk olusanlara ne kadar benziyoruz. Bundan 1 yuzyıl once erkeklerin ortalama ayak olculeri 45 mis. Bugun 43 .. Neden ufaldı .. Neden ortalama boy azalıyor? Acaba bizde bir yandan evrimmi geciriyoruz daha iyi adaptasyon icin. Dogada yasamıyoruz artık, boya posa buyuk ayaga ihtiyacımız yok. Bundan 30 sene oncesine kadar %10 artmıs ortalama PQ. Bu neden oluyor?? Dur tahmin edeyim eger evrim değilse o zaman senin bir tek acıklaman kalıyor ki sen bunada şiddetle karsısın :D ŞANS



    ayaklarının ebatları değişirken farklı tür mü oluyorsun güzel kardeşim...
    türden türe geçiş yoktur fakat türler içinde çeşitlilik vardır.

    kimi insan siyah kimi beyaz kimi ela kimi kahverengi gözlüdür. ama hepsi insandır. ilk insanlar 2 milyon yıl önce aynı bizim gibi idi belki boyları bizden uzundu fakat onlar insandı. Farklı bir tür olmadılar. 2 milyon yılda birşey değişmediyse 500 x 2 milyon yılda nasıl bu kadar çeşitlilik olabilir?


    quote:

    Bence ne yapalim biliyormusun .. Biz evrime yani evrimin yapıtası mutasyonada inaniyoruz. Sen gel hadi bize kendi karsı acıklamanı soyle. Bu cesitliligin sebebini. Kaynaklarınıda soyle. Bizde sana soyliyelim okudukalrımızı. Birbirimizin kaynaklarını kitaplarını okuduktan sonra tekrar bu konuyu acalım. Cunku sen daha evrimi bilmiyorsun. Evrimle ilgili arastırmaları kanıtları okumanı isterim. Benim karsıma dini birsey dısında bilimsel seylerle cıkarsan cok güzel bir alısveriste bulunmus oluruz ne dersin ?




    kardeşim anlamıyor musun?
    mutasyon ne kardeşim ?

    ALİM Mİ PROFESÖR MÜ?

    o kadar çok bilgiye sahip ki bu mutasyon denen bir balarısına nasıl bal yapacağını

    ineğe nasıl süt yapacağını

    ipek böceğine nasıl ipek yapacağını

    kuşa nasıl uçacağını

    virüse nasıl kanser yapacağını

    koyunun sırtında nasıl yün vereceğini

    tavuğa nasıl yumurta yapacağını

    yunusa nasıl sonar sistemin kullanılacağını

    kartalın 5 km göz menzili tasarımını

    yapan MUTASYON mu kardeşim...

    NEDİR BU MUTASYON...

    AKIL VAR MANTIK VAR BU RASTGELE OLAN OLAYLAR DEDİĞİNİZLE NASIL MÜKEMMEL CANLILAR ÇIKABİLİYOR...

    NASIL HAYAT BULABBİLİYORLAR....

    KÖPEKBALIĞI 300 MİLYON YILDIR DEĞİŞMEMİŞ AYNI ...

    PEKİ 300 MİLYON X 3 YILDA NE DEĞİŞEBİLİR Kİ????

    sana bilim teknikten yazılar getiriyorum.
    mutasyonun ne demek olduğunu anlatıyorum.
    az miktarda ki radyasyonun mutasyona izin vermediğini bilim teknik söylüyor.
    çok miktardaki mutasyon ile sakat doğumların olduğunu ve bireylerin hemen öldüğünü bilim ve teknik söylüyor.

    ben evrimi bilmiyorsam açıkla bakalım evrim ne imiş...

    ilk hücrenin oluşumunu şansa veren bilim olabilir mi?
    hücrenin resmini gördün ne kadar karmaşık bir yapı...
    bu hücre nasıl kendikendine olur...
    nasıl hayat bulabilir sen bunları açıklayamıyorsun ki!!!

    değil sen evrimci hiç kimse açıklayamıyor...
    hala evrimden bahsediyorsun.


    sen benim cevaplarımdan önce kendi inandıkların bu mutasyon denen şeyin ne demek olduğunu bir öğren ...

    yukarıdaki yazı ve resimlerin çoğu bilim ve teknik ten alındı....

    onları oku....

    ondan sonra gel bana soru sor...




  • @deep insan türünde evrim yoksa neden insan iskeletleri zamana göre homo erectus,homo sapiens,neandartel diye ayrılıyor?niye bu iskeletlerin arasında değişiklikler var?açıklar mısın?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi squ@dron -- 15 Nisan 2005, 14:41:06 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: squ@dron

    @deep insan türünde evrim yoksa neden insan iskeletleri zamana göre homo erectus,homo sapiens,neandartel diye ayrılıyor?niye bu iskeletlerin arasında değişiklikler var?açıklar mısın?


    Homo erectus : Hayali Bir Kategori

    Yazıda H. erectus'un kafatası kubbesinin kalınlığı, H. Sapiens 'ten ayrı bir tür kabul edilmesinde belirleyici bir karakteristik olarak belirtilmektedir. H. Erectus 'un kafatası kubbesi kalınlığı bir gerçek olmakla birlikte, bu özelliğinin belirleyici bir karakteristik olarak yorumlanması bilgi eksikliğine ve ön yargıya dayalı bir tutumdur. Bu gerçeği ortaya çıkaran önemli bir çalışma, Avustralyalı paleoantropolog Peter Brown tarafından gerçekleştirilen çalışmadır. Yeni Güney Galler'deki New England Üniversitesi'nde görevli olan Brown, H. Erectus ile H. Sapiens kafataslarını yedi anatomik noktada karşılaştırmış ve kafatası kubbesi kalınlığının H. erectus için belirleyici bir karakteristik olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna varmıştır. Bu çalışmasını açıkladığı, " Asyalı Homo erectus ve Homo sapiens 'te Kafatası Kubbesi (Cranial Vault) Kalınlığı " başlıklı yazısı şöyle başlamaktadır:

    "İnsanın evrimi konusunda son kırk yıldır yazılmış tüm başlangıç ve orta dereceli yazılar, kalınlaşmış kafatası kubbesini, Homo erectus 'u H. Sapiens ve diğer hominidlerden ayıran özelliklerden biri olarak listeler. Ancak, bu ifade lehinde veriler nadiren sunulmuştur ve ikisi arasında kurulan farklılığın göreli, kesin veya kafatasının belli bir bölümüyle sınırlı olup olmadığı belirsiz kalmıştır". (Peter Brown, "Cranial-vault thickness in Asian Homo erectus and Homo sapiens', in: Franzen, J.L., ed., 100 Years of Pithecanthropus: The Homo Erectus Problem, Courier Forschungs Institut Senckenberg 171, sf. 33'45, 1994; John Woodmorappe, "How different is the cranial-vault thickness of Homo erectus from modern man?")

    H. erectus ile H. sapiens' i kafatası kubbesi kalınlığı açısından karşılaştıran önceki çalışmalarda , H. Sapiens 'i temsilen sadece ince duvarlı Avrupalı kafatası örneklerine başvurulmuştur. Bu da ortaya gerçekçi bir karşılaştırma çıkmasını engellemiş, H.erectus ile H. Sapiens arasında kafatası kalınlığı açısından derin farklılıkların olduğu şeklinde yanıltıcı bir tablo ortaya çıkarmıştır. Brown ise, H. sapiens' i H. Erectus ile karşılaştırmada sadece Avrupa örnekleriyle yetinmemiş, dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan dört farklı H. Sapiens popülasyonundan örnekleri çalışmasına dahil etmiştir. (Romen-İngiliz, Güney Çinli, yaşamakta olan ve yeni ölmüş Avustralya Aborjinleri, 10.000 ila 30.000 yıl önce yaşamış Avustralya Aborjinleri gibi). Araştırmacı, H. Sapiens popülasyonlarıyla Asya H. Erectus 'unun kafataslarını çeşitli anatomik ölçümlere tabi tuttuktan sonra, H. sapiens popülasyonlarını kendi içlerinde ve Homo erectus 'la karşılaştırmıştır. Brown, çalışmalarında vardığı sonuçları şöyle açıklamıştır:

    "Kalınlaşmış kafatası kubbesi kemiğinin, soyumuzun evrimini anlatan neredeyse tüm yazılarda, H. Erectus için belirleyici bir karakteristik olarak ısrarla belirtilmesinin birkaç sebebi olduğunu düşünüyorum. En önemlisi, nispeten ince duvarlı Avrupalı kafataslarındaki kubbe kalınlığının, Homo sapiens için bir norm olarak kabul edilmiş olması... Kısa bir süre öncesine kadar ve coğrafi faktörlere ve cinsiyete dayalı varyasyonla ilgili veriler mevcut değildi. "Ancak şimdi karşılaştırmalı verilerin mevcut olduğu durumda, eğer H. Sapiens yaşamakta olan tüm insanları, Geç Pleistosen dönemindeki atalarını ve Dali ve Xujiayao gibi "archaic" H. Sapiens örneklerini kapsamaktaysa, o halde kafatası kubbesi kalınlığı, Homo erectus 'un belirleyici bir karakteristiği olarak kullanılamaz . (Peter Brown, İbid, sf. 43-44)

    Brown'ın bu geniş çaplı çalışması, kafatası kubbesi kalınlığını H. Erectus' a özgün bir karakteristik olarak yorumlamanın yanlışlığını açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Diğer yandan, evrimcilerce H. erectus'un özgün bir karakteristiği olarak, 'abartılı' bir yorumla tanıtılan tek özellik kafatası kalınlığı değildir. Nispeten küçük bir beyne (Günümüz insanının ortalama beyin hacmi 1400 cc olduğu halde H. Erectus'un beyin hacmi 900-1200 cc arasında değişmektedir), geriye doğru eğimli bir alına ve kalın kaş kemerlerine sahip oluşu da evrimcilere göre H. Erectus'u H. Sapiens 'ten ayıran anatomik özellikleridir. Gerçekte ise, bu özellikleri günümüz ırklarında bulmak oldukça kolaydır. Örneğin, Avustralya yerlisi olan Aborjinlerde ( H.sapiens ) kaş kemerleri diğer ırklarda olduğundan daha fazla belirgindir. Beyin hacmi H. Erectussınırları içinde birçok insan bulmak mümkündür. Bu durum, H. Sapiens ile H. Erectusarasındaki farklılıkların ırksal seviyede ele alınabilecek, küçük farklılıklar olduğunu gösterir. Nitekim evrimci paleoantropolog Richard Leakey de bunu kabul etmiş ve şu sözlerle ifade etmiştir:

    Herhangi bir kişi [ Homo erectus kafatasındaki] farklılıkları fark edebilir: Kafatasının biçimi, yüzün açısı, kaş çıkıntısının kabalığı vs. Ancak bu farklılıklar bugün değişik coğrafyalarda yaşamakta olan insan ırklarının birbirleri arasındaki farklılıklardan daha fazla değildir. Böyle bir varyasyon, topluluklar birbirlerinden uzun zaman aralıklarında ayrı tutuldukları zaman ortaya çıkar." (Richard Leakey, The Making of Mankind, London : Sphere Books, 1981, s. 62.)




  • Homo sapiensle Homo neandertalis in gocleri birbirleriyle cakıstıklarında ve aynı bolgelerde yasamaya basladıklarında neandertal insanıyla günümüz insanının arasında cok farklılıklar vardı. Erectusla benzerdik ama neandertal lerle tamamen ayrı bir turduk. Onlar tıknak cok daha verimli ve guclu bir kas yapısına sahiptiler. Tamamen avcılık ve gocebe yasam icin evrimlesmislerdi. Sapienslerse bir arada yasamak bir arada avlanmak ve akıllarını kullanmak icin evrimlesmislerdi. Sonucta Madenlerden keskin mızraklar yapmayı akıl edip bunları fırlatarak avlanmayı akıl edenler sapiensler oldu. Daha verimli avcılık, kaynakların daha iyi kullanımı, daha iyi bir evrim sapiensleri buzul cagının sonuna kadar ayakta tuttu ama neandertallerin sonunu getirdi. Avrupada bir bataklık kazısı sırasında hepsi aynı anda olmus 100 den fazla mammoth bulunmustu. Bilim adamları bunun neden oldugunu anlayamamıslardı en basta. Ortada volkanik kul yada benzeri bir afetin kalıntıları yoktu. Sonra kazı ilerledikce mızrak ucları bulundu. Cografyaya da bakınca hersey ortaya cıktı. Sapiesnler bir ucurumun üzerinden gecen mammoth surusune ates ve mızraklarla saldırmıs panik olmalarına neden olmuslar ve sonunda sürü halinde ucurumda asagiya dusmelerine neden olmuslardı.

    Homo sapiesn, erectus ve neandertalis hakkında fazla birşey bilinmiyor. Cok az kazılar sonucu belli veriler elde edildi. En büyük veride dogu afrikada bir kazıda bulunan neandertalis shamanına ait tam bir iskelet. O ana kadar aynen burada bizim tartıstıgımız gibi bilim dünyası ayri bir insan ırkının varoldugunu hep gormezden geldi, karsı cıktı. Shaman ortaya cıktıgında bütün herkez kabullenmek zorunda kaldı.

    Bir düsünsenize her zaman boyle kisiler olacak boyle karsıt fikirler olacak. Kutsal kitaplarda yazanlar yavas yavas yalanlanmaya baslandı. Bir sürü kanıt ortaya cıkmaya basladı. Inanılan seyler yıkılmaya yuz tutunca hayatlarını ve kisiliklerini bu inanclarin ustune kurmus insanlar bazen fanatizm derecesinde karsı cıktılar tepki gosterdiler. Bugun bilim sayesinde buradayiz bilim sayesinde burda fikirleri paylasıyoruz. Ve bu kadar onemli teorileri 3-5 kisiyi ornek vererek curutemezsiniz.

    Dünyadaki evrim temel bir seyin cevresinde gelismistir. Bazı canlılar bunun dısındadir ama genellikle kuyruk - govde - bas seklindedir. Yani karıncada sende bende kopekbalıgıda bu sekili korumustur. Cunku bu cok uygun bir modeldir. Daha iyi bir modelin varmı doga icin .. Evrim konusurken atalarına bakacaksın ... Aynı alt turler arasında tabiiki benzerlikler olacak. Yoksa onlar aynı familyaya ait farklı turler olurlardı. Ve ben hala senin bu kadar cesitliligin neden oldugu hakkında bir acıklamanı duyamadım. Sen kalkmıssın burada sadece monogami yapıyorsun ..

    Burada mutasyondan ve evrimden bahsediyoruz sanıyordum. Benim ilk hucrenin nasıl olustugu hakkında hicbir fikrim yok. Dunyadaki neredeyse kimseninde yok sanırım. Belki tanrı yarattı belki dünyaya baska bir yerden geldi belki bir yıldırımla aminoasitler birlesti falan filan .. Ne soylersen soyle dogrulugu asla kesin olmaz. Mutasyonla ilk hucrenin olusumunu burda kimse acıklamaya calısmadı zaten sen tutturmussun bir ilk hucre ilk hucre. Hatta ilk canlılar hakkında bile bir yorumun yok. Zaten kimin olabilirki!! seninde olamaz. Ben sana sadece sunu soruyorum. Turler arasında cesitlilik olur diyorsun. Bu mutasyon sayesinde olmuyorsa neden oluyor. Bugun radyoda giderken amerikada 3-4 tane universiteli gencin tezleri icin amerikanın heryerinden 3000 tane bocek topladıklarını duydum. Ve bu 3000 böcek arasında 65 tane yeni tur bulmuslar. Daha once bunların farkedilmemis olmasının cok sıradısı oldugunu soyluyorlar?? Nerden geliyor turler icindeki bu kadar cesitlilik.. Yaratıcı bunca cesitliligi yaratmıs hepsiyle tek tek ugrasmımı yada cok daha mantıklı bir yok secip bir denge bir kural koymus ve sistemi calıstırmıs ve sistem kendisini devamlı gelistiriyor. Acaba hangisi ??

    Birde bu kadar karsı çıktıgın birşeyin karsılıgında senin dusundügün bir teori yokmu ?? Nasıl bir acıklama getiriyorsun ?? ( 3. soruşum )




  • ben bu konuyu hocalara danışayım bakalım ne diyeceler?
  • quote:

    valla deep bu kadar ugrasman iyi hosta..kusura bakma ama sen surekli ayni selerden bahsediyosun..zaten sende bosa kurek cekiyosun bizde cunku kimsenin dusuncesi degismeyecek belli bise bu..onun icin sen bu cabandan vazgec artik ne dersin kimse senin inanclarini elestirecek yada curuecek seler yazmiyo cunku o senin ozelindir ve kimse degistiremez..sende artik bence vazgec bu ugrasindan kardesim





    quote:

    yukarıdaki yazı ve resimlerin çoğu bilim ve teknik ten alındı....

    bilim tekniği okumana çok sevindim. umarım yararlı olur.


    quote:

    MAN OF SCIENCE

    sana teşekkür ediyorum ...

    bu mutasyon gerçeğini beraber günyüzüne çıkardığımız için...




    benim yazdıklarıma katılıyorsun ama diğer arkadaşlarda benim söylediklerimi söylüyor. onlara yok böyle bi şey diye karşı çıkıyorsun.




  • DEDİĞİM GİBİ MUTASYONLAR ZARARLI VE YARARLI MUTASYONLAR OLMAK ÜZERE İKİYE AYRILABİLİR. ÖRNEĞİN ORGANİZMANIN KALITIMINA YERLEŞEN GELİŞMİŞ BİR ÖZELLİKTE BİR MUTASYONDUR.MYTASYONLAR YENİ NESİLE AİT BAZI KARAKTERLERDE VARYASYONLARIN GÖRÜLMESİNİ OLANAKLI HALE GETİRİRLER. MUTASYONLAR SAYESİNDE HER YENİ JENERASYONDA BİRKAÇ BİREY, DİĞERLERİNDEN FARKLI ÖZELLİKLER GÖSTEREBİLİR VE NESİL BU ŞEKİLDE KENDİNİ YENİLEMİŞ VE GÜÇLENDİRMİŞ OLUR. ÖRNEĞİN ÇİTALARI ELE ALALIM. BİR SONRAKİ JENERASYONA AİT BİRKAÇ BİREY DİĞERLERİNDEN DAHA HIZLI KOŞACAK VE BELKİ BİRAZ DAHA FAZLA UYKUYA İHTİYAÇ DUYACAKTIR.YİNE BİRKAÇ BİREY DİĞERLERİNDEN DAHA YAVAŞ KOŞABİLECEK, ANCAK AÇLIĞA DAHA UZUN SÜRE DAYANIKLI OLACAKTIR. DİĞER BİREYLER İSE EBEVEYLERİNDEN ALDIKLARI ÖZELLİKLERİ AYNEN GÖSTEREN ORTALAMA BİREYLER OLACAKTIR. İŞTE BU NOKTADA DOĞANIN NORMAL DÖNGÜLERİ İŞLEMEYE BAŞLAYACAK VE HAYATTA EN BAŞARILI ŞEKİLDE KALABİLEN BİREYLER DOĞAL SEÇİLİME UĞRAYACAKTIR.
    YANİ EVRİM TÜRLERİN İYİLEŞMESİ VE GELİŞMESİ YÖNÜNDE İŞLİYOR.
    KAYNAK:
    http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz/index.php?kategori_id=2&soru_id=189




  • DEEP IMPACT'E SORULAR?
    1-BÖCEKLER NEDEN ÇOK SAYIDA YUMURTA BIRAKIRLAR?
    2-AYNI ALANDA PAYLAŞAN TÜRLERİN BELİRLİ AMAÇLAR İÇİN KULLANDIKLARI HABİTAT PARÇALARI BİRBİRİYLE KESİŞMEMELİDİR?( BU SORU NE ANLAMA GELİYOR)
    3-ZENCİLERİN SİYAHLAŞMASI NASIL OLDU?
    4-ARILAR BAL PETEĞİNİ NİYE DÜZGÜN ALTIGEN ŞEKLİNDE YAPARLAR?
  • YUKARIDAKİ SORULARIN YANITLARI İÇERİSİNDE EVRİMİN DE ETKİSİ YOK MUDUR???
  • ya olay dönüp dolaşıp benim dediklerimi bulacak.bu sorulara göre evrim var.ama bu evrim evulusyon teorisinin evrimiyle aynı değil.çünkü bizler canlıların evrim geçirerek yeni türleri oluşturduğunu değil,zaten olan türlerin bir anlamda metamorfoz geçirdiğini söylüyoruz.
  • çok komik yaw.. harbiden çok komik..
    derin darbe.. beni güldürdün allah da seni güldürsün e mi

    gen bencildir lafıyla dalga geçmişsin ama o kitabı bi oku anlarsın o zaman bi annenin neden kendini feda ettiini..
  • aklıma bi söz geldi
    I believe in God, only I spell it Nature. (ben tanrıya inanırım, yanlızca ona doğa derim)
    Frank Lloyd Wright (1869 - 1959)
  • yaban domuzları dizleri üzerine çökerek beslenirler...
    bu yüzden dizlerinde onları koruyan kalın nasır tabakaları oluşmuştur...

    ancak bu nasırlar henüz doğmamış ana karnındaki yavrulardada vardır...

    bu hayvanların hayat tarzı için yararlı olan bu özellik bir mutasyon olarak genlerine geçmiş ve
    kuşaklar boyunca devam etmiştir...

    benim bildiğim işe yaradığı bilinen ve mutasyon olduğu kesin olan örnek....
  • quote:

    ilk hücrenin nasıl olduğuna dair çeşitli kuramlar ve deneyler vardır.. en umut vaadedeni lipozomlardır.. lipozom kabaca bir lipidin polar bi sıvının içine damlatıldığı zaman oluşturduğu balon gibi yapıya denir. içi ve dışı sıvıyla doludur. bir kompartıman oluşturur.. bunun dışında kopyalayıcı moleküller vardır.. RNA bunların en eskilerindendir.. DNA'nın üstün genetik kod taşıma özelliği RNA'da bulunmamakla birlikte (çünkü RNA mutasyona çok yatkındır) DNA'da bulunmayan enzimatik özelliğe sahiptir. RNA premodial çorbada rahatlıkla oluşabilecek bir moleküldür ve deneylerle bu gösterilmiştir.. zamanla RNA kendini sürekli kopyalamış ve bu esnada çeşitli makromoleküller evrilmiştir. daha sonraları bu makromoleküller lipozomların içine hapsolup (şans eseri) çeşitli etkileşimlerde bulunmuştur. birçoğu bir işe yaramamış ancak bazıları olumlu sonuçlar vermişlerdir ve bu sistemler zamanla kendilerini kopyalarak diğerlerine üstünlük kurmuşladır. daha ileriki seviyelerde de ilkel "canlılar" oluşmuştur (şimdiki canlı tanımıyla pek uyuşmasa da canlı olarak adlandırılabileceğini düşünüyorum bunların.. tabi ki tek hücreliler)


    _shien on_

    çok güzel yazmışsın madem mühendislik okumuşsun bunada cevap verebilirmisin?(gerçekten merak ediyorum)

    dna her bölünme öncesi kendine ait belirli bir konrol sisteminden geçer. bu sistemler g1 g2 ve m fazında olan kontrollerdir. bu kontroller dna her mutasyona (yani parça gen değişmesi baz dizilişi farkı yani eski dna'dan olan farklar) uğradığında dna'nın kopyalanmasını engeller. bu ilk dna oluştuğu zaman bu kontrol sistemleri de yanında beraber mi geldi, yoksa hepsi aynı andamı oluştu?(ki bu sistemler çalışmadığı zaman sen daha iyi bilirsin hücre ya ölür ya da kanserleşmeye gider)

    hepsi beraber oluşmadıysa bu şu anlama geliyor(senin yaptığın hesaba göre)

    quote:

    400 de 2 oldukça büyük bir orandır.. sen mühendis olduğun için sana az geliyo olabilir ama şöyle düşün.. ben labaratuarda sadece 5 cm çapındaki bir agar tabağında sadece 1 hücreyle başlayarak 20 dakikada bir bölünen E. coli bakterisiyle sadece 2 günde 2.23E43 tane bakteri elde edebilirim.. DNA replikasyonu esnasında oluşan mutasyon oranı yaklaşık 1milyonda 1dir ama bu ökaryotlarda.. bakterilerde çok ama çok daha fazla.. hadi şimdi onu boşver.. ökaryotlardaki orana göre hesaplayalım.. böl o sayıyı 1milyona: 2.23E35
    bundan da 200de biri olumlu mutasyon olsun: 1.1E33 hadi sana bi güzellik yapalım 10^27 tane de ben götüriim (ama unutma ki 10^27 tane olumlu mutasyon geçirmiş bakteriyi çöpe attım senin için).. 1.1 milyon olumlu mutasyon geçirmiş bakteri.. sadece 2 günde... bi de bunu şööle bi kaç milyar yıla yay... of anam!!! sayıya bak!!!!


    1.1 milyon çarpı milyarlarca yıl kadar çeşitlilik. ee kaç tür canlı var yeryüzünde?(dikkatini çekerse olumlu mutasyonları aldım)




  • murat özsay ;

    quote:

    Homo sapiesn, erectus ve neandertalis hakkında fazla birşey bilinmiyor.


    haklısın...

    quote:

    Bir düsünsenize her zaman boyle kisiler olacak boyle karsıt fikirler olacak. Kutsal kitaplarda yazanlar yavas yavas yalanlanmaya baslandı. Bir sürü kanıt ortaya cıkmaya basladı. Inanılan seyler yıkılmaya yuz tutunca hayatlarını ve kisiliklerini bu inanclarin ustune kurmus insanlar bazen fanatizm derecesinde karsı cıktılar tepki gosterdiler. Bugun bilim sayesinde buradayiz bilim sayesinde burda fikirleri paylasıyoruz. Ve bu kadar onemli teorileri 3-5 kisiyi ornek vererek curutemezsiniz.


    burada 3 5 kişiyi değil evrimin en sağlam kalesi mutasyonu çürütüyüyoruz. ve de devam edeceğiz...

    quote:

    Dünyadaki evrim temel bir seyin cevresinde gelismistir. Bazı canlılar bunun dısındadir ama genellikle kuyruk - govde - bas seklindedir. Yani karıncada sende bende kopekbalıgıda bu sekili korumustur. Cunku bu cok uygun bir modeldir. Daha iyi bir modelin varmı doga icin .. Evrim konusurken atalarına bakacaksın ... Aynı alt turler arasında tabiiki benzerlikler olacak. Yoksa onlar aynı familyaya ait farklı turler olurlardı. Ve ben hala senin bu kadar cesitliligin neden oldugu hakkında bir acıklamanı duyamadım. Sen kalkmıssın burada sadece monogami yapıyorsun .


    köpekbalığı için en uygun model bu diyemezsin çünkü onlarca çeşit köpekbalığı var... ayrıca bu balıklar ataları gibi neden karaya çıkmayı akıl edemediler!!!

    quote:

    Mutasyonla ilk hucrenin olusumunu burda kimse acıklamaya calısmadı zaten sen tutturmussun bir ilk hucre ilk hucre.


    kimse açıklamadı değil açıklamaya çalışanlar oldu fakat açıklayamadılar biraz daha dikkatli okursan

    quote:

    Bu mutasyon sayesinde olmuyorsa neden oluyor.


    mutasyon ile ilgili olarak değişik görüşler var topic te...

    mesela zero 01 arkadaşımız yavaş yavaş mutasyon ile oluyor dedi. Radyasyon birincil faktör dedi. Bilim tekniğin yazısı ile yavaş yavaş veya az miktardaki radyasyonun mutasyona sebep olamayacağını beraber okuduk.

    diğer arkadaşımız replikasyon sırasında mutasyona tabi oluyorlar dedi.

    ben de her yıl trilyarlarca replikasyon oluyor ama ortada hiçbir değişiklik yok dedim.


    dolayısı ile ikisi de çürümüş oldu.


    quote:

    Nerden geliyor turler icindeki bu kadar cesitlilik.. Yaratıcı bunca cesitliligi yaratmıs hepsiyle tek tek ugrasmımı yada cok daha mantıklı bir yok secip bir denge bir kural koymus ve sistemi calıstırmıs ve sistem kendisini devamlı gelistiriyor. Acaba hangisi ??


    bak burada birleştiğimiz ve ayrıldığımız bir yol var.

    Evrim teorisi Allah ın varlığını inkar eder. Yani ortada irade yok der. Türlerin çeşitliliğini mutasyon gibi iradesiz bir olaya verirler ve ne kadar yanıldıklarını beraber gördük.

    Sen de diyorsun ki Yaratıcı bir düzen koymuş ve bu düzen içerisinde mutsyon ile türde çeşitlenmeler olmuş.

    ve bir de soru soruyorsun. Acaba Yaratıcı hepsi ile teker teker mi uğraştı diye?

    Öncelikle şunu söylemed fayda var. Senin ve benim bildiğim Yaratıcı kainatta öyle bir düzen kurmuşki en büyük yıldızlar ve en küçük atomlar dahi emrinden ve kurallarından dışarı çıkmamışlar 15 milyar yıl boyunca.

    bu örnek Yaratıcı nın azameti ve ilmi hakkında sana bilgi veriyor olsa gerek.

    Fakat türler arasında geçiş olsa idi bunun binlerce fosilleri olması gerekir ve günümüzde aratür canlılar olması gerekirdi. Yaratıcı canlıları yarattı fakat evrim yolu ile değil...


    quote:

    Birde bu kadar karsı çıktıgın birşeyin karsılıgında senin dusundügün bir teori yokmu ?? Nasıl bir acıklama getiriyorsun ?? ( 3. soruşum )


    evet yukarıda ikimiz de bir yaratıcı fikrinde birleştik. Benim düşüncemi ısrarla soruyorsun ama ben düşünceme malzeme olması açısından evrim teorisini hep baraber olmadığını görelim diye düşünüyorum.

    benim düşüncem en son anlattığın ile paralel fakat tam değil (daha sonra açıklayacağım )




  • nofrost ;
    quote:

    ben bu konuyu hocalara danışayım bakalım ne diyeceler?


    sor bakalım ne diyecekler...

    ve onlara mutasyonu ve mutasyon ile evrimin olamayacağını da amlatırsın heralde


    man of science ;


    quote:

    bilim tekniği okumana çok sevindim. umarım yararlı olur.


    keşke her kişi benim gibi farklı kaynaklardan beslense de diğerleri ne düşünüyor acaba yanılmış olabilir miyim diye kendini tekrar gözden geçirse...

    quote:

    benim yazdıklarıma katılıyorsun ama diğer arkadaşlarda benim söylediklerimi söylüyor. onlara yok böyle bi şey diye karşı çıkıyorsun.


    senin yazdığına katıldığımı söylemedim sen yanlış anlamışsın. sayende dedim. Yani benim aklıma gelmeyen yerleri hatırıma getirerek olamayacağını hep beraber gördük diye...

    man of science ; bilim teknikten alıntının eleştirisini yapmak istiyorum müsaadenle...

    quote:

    Mutasyonları sadece zararlı mutasyonlar olarak düşünmemek gerekir.


    burada mükemmel bir bilgi eksikliği var. Mutasyonlar hakkında bilim teknik kend içerisinde çelişkiye düşüyor.

    mutasyonun ne olduğunu bilim teknik kendisi açıklıyor.

    Gerçekten de günlük yaşantımız süresince, hatırı sayılır miktarda mutajen (mutasyona neden olan) maddeye maruz kalıyoruz. Bunların arasında soluduğumuz havadaki ağır metaller, besinlerimizin içeriğindeki bazı koruyucular (Emülgatörler), oksidanlar (okside ediciler) ve daha birçok doğal veya yapay kimyasalı sayabiliriz.
    Normal şartlar altında, bu denli yoğun bir mutajen maruziyetinde, DNA�mızın yapısında bir sürü değişiklik olması beklenirdi.

    Ancak DNA, kendisini sağlam bir şekilde bir sonraki nesile aktarmaya programlıdır ve bunun için de kendi bünyesinde bir takım önlemler almıştır.

    Bildiğimiz gibi fiziksel karakterlerimizin şifresini taşıyan genlerimiz, DNA üzerinde bulunan ve lokus adı verilen özel bölgelerde bulunuyor.

    Ancak DNA�nın aktif olarak gen taşıyan bölgeleri, DNA�nın çok küçük bir yüzdesini oluşturuyor. Ayrıca DNA, kromozomlar içerisinde çeşitli proteinlerle de çevrilmiş olarak bulunuyor. Bunun nedeni, herhangi bir zararlı maddeye maruz kalındığında, etkilenecek olan bölgenin aktif bölgelere denk gelme olasılığını azaltmak. Bunun yanında, DNA�nın kendi üzerine sarılı ve kompakt bir halde bulunuyor oluşu (düz hale getirilmiş açık DNA dizisinin boyu, akıl almaz uzunluktadır) da bu denk gelme yüzdesini azaltan başka bir etken.
    Tüm bu korumaya karşın, tabii ki bazen zararlı maddelerin etki gösterdiği bölgeler, aktif gen bölgelerine denk gelebilir. Bunun yanında, DNA�nın kodlanması ısrasında da bir takım hatalar meydana gelebilir. Işte bu nokta da, DNA bu sefer çeşitli tamir mekanizmaları ile meydana gelen hatayı düzeltmeye çalışır. Çoğu zaman da bu tamir mekanizmaları başarılı olur ve DNA yapısını bir kez daha eskisi gibi düzgün şekilde koruyabilir. Ancak bazı durumlarda, DNA�nın tamir mekanizmasının düzeltmeyeceği veya eksik kalacağı hatalar olabilir. Örneğin; DNA zincirinin sadece bir kolunda meydana gelen bir hata, çoğu zaman kolayca düzeltilebilmesine rağmen, zincirin karşılıklı iki kolunda birden meydana gelen hatalar çoğunlukla geri dönüşümsüzdür. Buna �Nokta Mutasyon� adı verilir ve onarılması çok zordur. Işte böyle durumlarda, artık o gen bölgesinde bir değişiklik olmuş ve o bölgenin kodladığı protein de değişikliğe uğramıştır. Çoğunlukla eğer bu bir vücut hücresi içinde gerçekleşmişse, sadece o hücrede ve o hücreden çoğalan hücrelerde bu hata görülür. Yani meydana gelen mutasyonun, populasyondaki diğer bireylere bir etkisi olmaz.


    bu yazıya göre mutasyonun ne kadar zor birşey olduğunu hep berabergörüyoruz öyle değil mi?

    ve bir mutasyonun zararlı olma ihtimali % 99 a yakın bir rakam ve hatta daha yüksek !!!

    Bak çita örneğini göstermiş. Yeryüzünde binlerce çita gelip geçmiş. Çitaların kazandığı iyi özelliklerin bir sonraki nesile aktarıldığı iddia ediliyor. Çitalar birbirinden başımsız hareket ettiklerine göre bu yöntem ile binlerce çita türü olması gerekmez mi idi. Bir kısmı aslan gibi olmalıi bir kısmı deve gibi suya dayanıklı olmalı.. vs..

    ama gördüğümüz kadarıyla yapısal olarak bütün türler aynı...




  • DEEP IMPACT'E SORULAR?
    quote:

    1-BÖCEKLER NEDEN ÇOK SAYIDA YUMURTA BIRAKIRLAR?


    bu soruyu evrimcilere sormak lazım. Böcek nereden bilecek nesillerinin devam koşullarını ve düşmanlarını. Böcek nasıl tanısın çevresini ve DNA sına müdahale edebilsin. Böcek ilk çıktığı zaman 3 5 adet yumurta bıraksaydı nesilleri bugüne kadar devam edemeyecekti.

    O zaman cevabı ben vereyim. Böceğin ve tüm böceklerin neden çok sayıda yumurta bıraktıklarının.

    Böcekler canlılar dünyasında ayrı bir öneme sahip canlılardır ve doğanın dengesi konusunda çok önemli vazifeleri vardır.

    Mesela arılar bal yapar.
    İpek böcekleri ipek yaparlar.
    Çoğu böcekler leşlerin temizlenmesinde önemli roller oynarlar.

    ve böceklerin hepsine baktığımızda dünyada o kadar mükemmel bir fonksiyon icra ederler ki, yapısal itibari ile de mükemmel yapıları vardır ki ..

    bu yapılarını baktığımız zaman hayretle şunu ifade edebiliriz ancak.
    Biz insanlar olarak bütün mühendisleri bir araya getirsek hiç numunesi bulunmasa bir sivrisineğin.

    bütün mühendisler bir sivrisinek tasarlayamazdık....

    O ZAMAN BU SİVRİSİNEĞİ TASARLAYAN NE ŞANSTIR NE MUTASYONDUR NE DE KÖR TESADÜFLERDİR.

    yine bir sivrisineğe baktığımız zaman iç organları bir filinkine göre daha karmaşık bir yapıya sahiptir. VE sivrisineğin midesini tasarlayan öyle bir biyolog olmalı ki insan kanı sivrisineğe gıda olsun....

    BİZ BÜTÜN BİYOLOGLARIMIZI BİR ARAYA GETİRİRSEK BİR ADET SİVRİ SİNEK MİDESİ DAHİ TASARLAYAMAZKEN ...

    SİVRİSİNEĞİN MİDESİNİ TASARLAYAN NE TESADÜF, NE MUTASYON NE DE ŞANSTIR. ONU TASARLAYAN ÖYLE BİR BİYOLOG OLMALI Kİ BİLGİSİ BÜTÜN İNSANLIĞIN BİLGİSİNİN BİNLERCE KAT ÖTESİNDE OLMALI...

    yine sivri sineğe bakıyoruz. uçması bir harika diyoruz. öyle değil mi.

    Peki uçak mühendisliği konusunda mutasyonun herhangi bir bilgisi var mı ki sivrisineğe uçmasını öğretti.
    yoksa kör tesadüf kör mutasyon kör şans mı bir sivrisineğe uçmasını öğretti.

    O ZAMAN ÖYLE DEMEMİZ GEREKİR Kİ SİVRİSİNEĞE UÇMASINI ÖĞRETEN BİR BİLGİ KAYNAĞI OLMALI Kİ SİVRİSİNEKLER UÇABİLSİN.

    sivrisineğe baktığımız zaman üremesi o kadar güzel kontrol altına alınmış ki eğer sınırı 2 misli geçse bütün dünya sivrisinek istilasına uğrayabilir, eğer engel olmasa dünyanın etrafını 1 yılda 1 metre kaplayacak kadar çoğalma yeteneğine sahip olan bir bu sivrisineğe dur diyen ve hayatlarını milyonlarca yıl devam ettiren öyle bir İLİM KUVVET KUDRET SAHİBİ olmalıki bu canlı böyle hayatına deva edebilsin.

    EVET EN BASİT (PARDON NE KADAR DA KARMAŞIKTIR BİR SİVRİSİNEK) dahi yukarıda anlattığım gibi ne tasarımında, ne üremesinde, ne karnının doyurmasında tesadüfün, kendikendine oluşumun ne mutasyonun herhangi bir etkisi olamaz. BUNU YAPAN BİR SİVRİSİNEĞİN MUCİDİ ÖYLE BİR ZAT OLMALIKİ İLMİ SONSUZ KUDRETİ SONSUZ olmalı. O da ancak ALLAH tır..

    var mı itirazı olan ???


    quote:

    2-AYNI ALANDA PAYLAŞAN TÜRLERİN BELİRLİ AMAÇLAR İÇİN KULLANDIKLARI HABİTAT PARÇALARI BİRBİRİYLE KESİŞMEMELİDİR?( BU SORU NE ANLAMA GELİYOR)

    anlamadım...

    quote:

    3-ZENCİLERİN SİYAHLAŞMASI NASIL OLDU?


    zenci farklı bir tür mü?

    bak bu soruyu soran arkadaşım man of science diyorsun ama çaprazlamadan bilgin yok zannedersem...

    bir grup sadece yeşil gözlü olsa bu sefer bu nasıl diye soracaksın

    A:siyah
    B:sarı
    C:beyaz
    D:ela

    ırk olduğunu düşün...

    hz Adem ve Havvanın genlerini de

    AB CD olarak çaprazla bakalım...

    ortaya neler çıkacak...

    evet cevabını buldun sanırım

    ben değilsen çözdün


    quote:


    4-ARILAR BAL PETEĞİNİ NİYE DÜZGÜN ALTIGEN ŞEKLİNDE YAPARLAR?


    bu soruya hiçbir evrimci cevap veremez çünkü o arılar bir bilim adamı mı ne yapacaklarını biliyorlar?

    demek ki onlara yapacaklarını öğreten bir muallim bir öğretmen bir alim var ki şu anki bilgileri bütün insanlığın bilgilerinden üstün.

    o zaman onun muallimi öyle bir ALİM olabilri ki o da ne teadüf ne mutasyon olabilir ancak ve ancak gücü ve kudreti herşeye yeten biz ZAT olabilir o da ALLAH tır...




  • quote:

    gen bencildir lafıyla dalga geçmişsin ama o kitabı bi oku anlarsın o zaman bi annenin neden kendini feda ettiini..


    bu konu ile ilgili evrimci bakış açısı ile bir yazı okudum ve nesillerinin devamı için böyle yaptıklarını söylüyordu.

    bir annenin şefkati ile neslin devamı ne alaka.

    hiçbir anne yavrusunu kurtarmaya çalışırken türünün devamını düşünmez...

    quote:

    yaban domuzları dizleri üzerine çökerek beslenirler...
    bu yüzden dizlerinde onları koruyan kalın nasır tabakaları oluşmuştur...

    ancak bu nasırlar henüz doğmamış ana karnındaki yavrulardada vardır...

    bu hayvanların hayat tarzı için yararlı olan bu özellik bir mutasyon olarak genlerine geçmiş ve
    kuşaklar boyunca devam etmiştir...

    benim bildiğim işe yaradığı bilinen ve mutasyon olduğu kesin olan örnek....


    bu mutasyon değildir ama diyelim ki mutasyon

    bu mutasyon ile yeni bir tür mü çıkmış ortaya ?




  • buraya kadar gördüklerimiz ile mutasyon un yeni bir türün oluşumuna bir etkisi olması imkansız...

    seleksiyonun olması için de tavukların türlerinin kaybolması, solucanların imha olması , salyangozların olamaması gerekmez mi..

    adaptasyonun olması için de kedilerin kanatlanması ?

    zürafanın boynunu uzamasını açıklayanlar bunlara neden açıklama getiremiyor?
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.