Şimdi Ara

++mutasyon (5. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
291
Cevap
1
Favori
24.986
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    o zaman ben de sana şöyle diyim.. madem sen öyle diyince çürümüş oldu iki görüş de... aynı şekilde ben de diyorum ki hayır efendim! her yıl trilyonlarca replikasyon oluyor ve ortada çoook değişiklikler var ancak bunlar yeni nesillere aktarılmıyor. ve aynen senin yaptıın gibi herhangi bir açıklama yapmadan sonuca varıyorum:


    öncelikle amacım seni halt etmek, fikirlerini çürütmek ve kendi dediğim doğru enaniyetine kapılarak bir yere varmak değil, aksine o kadar düşünmeme ve bir inşaat mühendisi olarak o kadar biyolojiye (takdir edersin heralde) meraklı olmam hasebi ile evrimin olmadığına inanmam bu kadar yazılar yazmama sebep.

    Sürçü lisan ederek gönlünü kırdıysam AFFOLA kardeş...

    Burada bir doğruya ulaşmaya çalışıyoruz beraber küsmece darılmaca yok...

    Seninle mücadelem de yok sadece evrimin olmadığına inanan biriyim...

    saygılar...




  • Bütün bu verilen bilgiler arasında ve sorulan sorular arasında mutasyona karsı sorulan hicbir soru mutasyonun olmadıgını kanıtlamaz. Zürafa neden boyle, arılar neden boyle.. Ben mutasyondan derim hayır bu kadar komplike birseyi mutasyon yaratamaz diyorsun. Hiçbirşey kanıtlanamaz bu sorularla.

    Ama bir tane soru cevaplandıgında bu sorulşarın hepsi cevaplanmıs olacak.. Ara TURLER NERDE ?? Sanki bu soru yanıtlanmıs gibi konusmayalim, fosil avciligi daha cok cok yeni bir dal. Ve bilgi alınabilecek düzeyde bir fosilin gunumuze kadar gelmesi bir mucize oluyor. Zamana bırakmalıyız bunları. Ama ben bazı arkadasların aksine burda inancımı acik acik dile getirebiliyorum bir korkum yok. Bence mutasyon ve evrim hala mükemmel bir şekilde evrenin her yerinde işliyor. Mistik bir kurallar dizisi gibi ve bunu yaratanda ole mükemmel yaratmışki biz burda bu kadar mükemmel bir şey nasıl olasılıklar, sans sonucu ortaya cıkar gibi sözler sarfediyoruz. Evrim allahin varlıgını falan reddetmiyor! Ben yukarda evrimden yola cıkarak yaratıcıyı cok güzel acikladim sanırım.

    Yine dediim gibi hiçbir şekilde yararlı mutasyonun varlıgını reddedemezsiniz oldugu biliniyor. Evrimi reddedebilirsiniz ama asla olmadıgını ispatlayamazsınız sadece sözde kalır. Nokta ...




  • Bir laf vardır..:

    Bir adam olursa sağır, sen ağazın çıktığı kadar bağır .....

    Yahu mutasyon dediğiniz şey devam ediyorsa göster inanalım.

    Bana mutasyon dediğiniz şeyin tarifini yapın. Yani nasıl oluyor?

    Yani mesela bir sandalye yapmak için odunlar alınır uygun ölçülerde kesilir, zımparalanır, yapıştırılır, bekletilir.. vs.

    Bir anlatın nedir bu mutasyon... Evrimciler size soruyorum... Nasıl gerçekleşiyor?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mustafa_ogr -- 19 Nisan 2005, 12:01:55 >
  • quote:

    Yine dediim gibi hiçbir şekilde yararlı mutasyonun varlıgını reddedemezsiniz oldugu biliniyor. Evrimi reddedebilirsiniz ama asla olmadıgını ispatlayamazsınız sadece sözde kalır. Nokta ...


    yararlı mutasyonlara itiraz eden mi var güzel kardeşim...

    ben ısrarla diyorum ki bu mutasyon ile yeni bir tür ortaya çıkamaz

    ve yazılarımı harun yahya ile değil de bilim teknik ile destekliyorum...

    hem madem mutasyon var

    adaptasdyon var diyorsan bir an önce mideni deniz suyu içecek şekilde evrimleştir her ne kadar sen de başarılı olamasa da torunlarında bir ihtimal başarılı olur!!!

    Yeryüzünün çok değişik yerlerinde 2.5 milyon yıldır yaşayan insanlardan herhangibiri yapısal olarak (fiziki eğil) diğer insanlardan farklı mı?

    mesela çöllerde yaşayanların vücudunda suyu depolayacak bir hazne gelişmiş mi?
    mutasyon yoksa deveye kıyak mı geçmiş?

    kutupta yaşayan insanların kalın ayı gibi yağ tabakası var mı? kalın kürkleri var mı?

    yoksa mutasyon ve adaptasyon ayıya kıyak mı geçmiş!!!

    zürafaya boynunu uzattıran evrim neden hezarfenlere kanat nasip etmedi!!!

    8 milyar insan madem o kadar mutasyona tabii de hepsi insan oldu farklı bir tür çıkmadı ortaya !!!

    biraz düşünün ve bu soruların cevabını bulun ...
    yaratılış topiğine yazmıştım...

    hadi bakalım buna da cevap ver...




  • Günlük yaşantımızda birçok mutajen maddeye maruz kalıyor olmamıza rağmen nasıl oluyor da zararlı mutasyonlar geçirmiyoruz?


    Gerçekten de günlük yaşantımız süresince, hatırı sayılır miktarda mutajen (mutasyona neden olan) maddeye maruz kalıyoruz. Bunların arasında soluduğumuz havadaki ağır metaller, besinlerimizin içeriğindeki bazı koruyucular (Emülgatörler), oksidanlar (okside ediciler) ve daha birçok doğal veya yapay kimyasalı sayabiliriz.

    Normal şartlar altında, bu denli yoğun bir mutajen maruziyetinde, DNA�mızın yapısında bir sürü değişiklik olması beklenirdi. Ancak DNA, kendisini sağlam bir şekilde bir sonraki nesile aktarmaya programlıdır ve bunun için de kendi bünyesinde bir takım önlemler almıştır.

    1 Bildiğimiz gibi fiziksel karakterlerimizin şifresini taşıyan genlerimiz, DNA üzerinde bulunan ve lokus adı verilen özel bölgelerde bulunuyor. Ancak DNA�nın aktif olarak gen taşıyan bölgeleri, DNA�nın çok küçük bir yüzdesini oluşturuyor.

    2 Ayrıca DNA, kromozomlar içerisinde çeşitli proteinlerle de çevrilmiş olarak bulunuyor. Bunun nedeni, herhangi bir zararlı maddeye maruz kalındığında, etkilenecek olan bölgenin aktif bölgelere denk gelme olasılığını azaltmak.

    3 Bunun yanında, DNA�nın kendi üzerine sarılı ve kompakt bir halde bulunuyor oluşu (düz hale getirilmiş açık DNA dizisinin boyu, akıl almaz uzunluktadır) da bu denk gelme yüzdesini azaltan başka bir etken.


    Tüm bu korumaya karşın, tabii ki bazen zararlı maddelerin etki gösterdiği bölgeler, aktif gen bölgelerine denk gelebilir. Bunun yanında, DNA�nın kodlanması ısrasında da bir takım hatalar meydana gelebilir.

    4 Işte bu nokta da, DNA bu sefer çeşitli tamir mekanizmaları ile meydana gelen hatayı düzeltmeye çalışır. Çoğu zaman da bu tamir mekanizmaları başarılı olur ve DNA yapısını bir kez daha eskisi gibi düzgün şekilde koruyabilir.

    Ancak bazı durumlarda, DNA�nın tamir mekanizmasının düzeltmeyeceği veya eksik kalacağı hatalar olabilir. Örneğin; DNA zincirinin sadece bir kolunda meydana gelen bir hata, çoğu zaman kolayca düzeltilebilmesine rağmen, zincirin karşılıklı iki kolunda birden meydana gelen hatalar çoğunlukla geri dönüşümsüzdür. Buna �Nokta Mutasyon� adı verilir ve onarılması çok zordur. Işte böyle durumlarda, artık o gen bölgesinde bir değişiklik olmuş ve o bölgenin kodladığı protein de değişikliğe uğramıştır.

    5- Çoğunlukla eğer bu bir vücut hücresi içinde gerçekleşmişse, sadece o hücrede ve o hücreden çoğalan hücrelerde bu hata görülür. Yani meydana gelen mutasyonun, populasyondaki diğer bireylere bir etkisi olmaz.

    6 Ancak eğer bu mutasyon eşey hücrelerinde (yumurta veya sperm hücreleri) meydana gelirse, ve döllenme esnasında zigotu oluşturan hücrelerden birisi de bu hatalı hücre olursa, oluşan zigotun bütün hücrelerinde bu hata görülebilir ve mutasyon artık �kalıtsal� özellik kazanmış olur.

    yani 6 merhaleden geçebilmesi lazım bir mutasyonun...

    ondan sonra olacak mutasyonların ise % 99 u zararlı mutasyonlardır...

    6 merhaleden sonra gerçekleşen mutasyonlar ...

    işte insanın gen yapısında değişiklik olursa olabilecek sonuçlar aşağıdadır ve bu tip rahatsızlıklara çok rastlarız ama hiç yaralı mutasyon geçiren insana ratlayamayız...

    http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz/index.php?kategori_id=2&soru_id=618




  • quote:

    Orjinalden alıntı: _ShineOn_


    quote:

    Orjinalden alıntı: serkaf

    quote:

    ilk hücrenin nasıl olduğuna dair çeşitli kuramlar ve deneyler vardır.. en umut vaadedeni lipozomlardır.. lipozom kabaca bir lipidin polar bi sıvının içine damlatıldığı zaman oluşturduğu balon gibi yapıya denir. içi ve dışı sıvıyla doludur. bir kompartıman oluşturur.. bunun dışında kopyalayıcı moleküller vardır.. RNA bunların en eskilerindendir.. DNA'nın üstün genetik kod taşıma özelliği RNA'da bulunmamakla birlikte (çünkü RNA mutasyona çok yatkındır) DNA'da bulunmayan enzimatik özelliğe sahiptir. RNA premodial çorbada rahatlıkla oluşabilecek bir moleküldür ve deneylerle bu gösterilmiştir.. zamanla RNA kendini sürekli kopyalamış ve bu esnada çeşitli makromoleküller evrilmiştir. daha sonraları bu makromoleküller lipozomların içine hapsolup (şans eseri) çeşitli etkileşimlerde bulunmuştur. birçoğu bir işe yaramamış ancak bazıları olumlu sonuçlar vermişlerdir ve bu sistemler zamanla kendilerini kopyalarak diğerlerine üstünlük kurmuşladır. daha ileriki seviyelerde de ilkel "canlılar" oluşmuştur (şimdiki canlı tanımıyla pek uyuşmasa da canlı olarak adlandırılabileceğini düşünüyorum bunların.. tabi ki tek hücreliler)


    _shien on_

    çok güzel yazmışsın madem mühendislik okumuşsun bunada cevap verebilirmisin?(gerçekten merak ediyorum)

    dna her bölünme öncesi kendine ait belirli bir konrol sisteminden geçer. bu sistemler g1 g2 ve m fazında olan kontrollerdir. bu kontroller dna her mutasyona (yani parça gen değişmesi baz dizilişi farkı yani eski dna'dan olan farklar) uğradığında dna'nın kopyalanmasını engeller. bu ilk dna oluştuğu zaman bu kontrol sistemleri de yanında beraber mi geldi, yoksa hepsi aynı andamı oluştu?(ki bu sistemler çalışmadığı zaman sen daha iyi bilirsin hücre ya ölür ya da kanserleşmeye gider)

    hepsi beraber oluşmadıysa bu şu anlama geliyor(senin yaptığın hesaba göre)

    quote:

    400 de 2 oldukça büyük bir orandır.. sen mühendis olduğun için sana az geliyo olabilir ama şöyle düşün.. ben labaratuarda sadece 5 cm çapındaki bir agar tabağında sadece 1 hücreyle başlayarak 20 dakikada bir bölünen E. coli bakterisiyle sadece 2 günde 2.23E43 tane bakteri elde edebilirim.. DNA replikasyonu esnasında oluşan mutasyon oranı yaklaşık 1milyonda 1dir ama bu ökaryotlarda.. bakterilerde çok ama çok daha fazla.. hadi şimdi onu boşver.. ökaryotlardaki orana göre hesaplayalım.. böl o sayıyı 1milyona: 2.23E35
    bundan da 200de biri olumlu mutasyon olsun: 1.1E33 hadi sana bi güzellik yapalım 10^27 tane de ben götüriim (ama unutma ki 10^27 tane olumlu mutasyon geçirmiş bakteriyi çöpe attım senin için).. 1.1 milyon olumlu mutasyon geçirmiş bakteri.. sadece 2 günde... bi de bunu şööle bi kaç milyar yıla yay... of anam!!! sayıya bak!!!!


    1.1 milyon çarpı milyarlarca yıl kadar çeşitlilik. ee kaç tür canlı var yeryüzünde?(dikkatini çekerse olumlu mutasyonları aldım)


    g1, g2 ve m noktalarında genlerdeki mutasyonlar kontrol edilmez. zaten böyle birşeyi yapabilmesi için hücrenin elinde referans DNAsı bulunması gerkir ki hatasız olan örnekle kıyaslanabilsin ve hata varsa bulunabilsin. bu safhalarda hücrenin büyüklüğü, besin durumu, çevresel faktörler gibi şeyler kontrol edilir. (bunlar da cyclin dependent kinases aracılığıyla yapılır.) ve tabi ki bu mekanizma ilk hücreyle beraber gelmedi.

    mutasyonla alakalı çoğunuzda yanlış bir eğilim var. çok makro düşnüyosunuz. mutasyonların çoğunun fenotip üzerinde bir etkisi olmaz (ökaryotlardan bahsediyorum). ya intronlara denk gelirler ki intronlar DNA'nın gen kodlamayan kısımlarıdır ve canlıdan canlıya değişse de genomun büyük bir bölümünü oluşturur; ya oluşan mutasyonun genin ürünü olan proteinin dizisi üzerinde bir etkisi olmaz, ya dizi değişir ancak proteinin şekli değişmediği için işlevinde bir değişiklik olmaz ya da proteinin şekli de değişir ancak aktif kısmı değişmeden kalır ve yine işlevinde bir değişiklik olmaz (sonuncusu çok ama çok nadir olur..) ayrıca mutasyonun gelecek nesillere aktarılması için mutlaka ve mutlaka üreme hücrelerinde olması gerekir. senin elinde bacaanda olan bi mutasyonun gelecek nesile aktarılması mümkün değildir. yani oluşan mutasyonların çok büyük bir kısmı gelecek nesillere aktarılmaz. bunun da dışında her mutasyon yeni bir canlı oluşituracak diye bir şey yok.. zaten böyle birşey olamaz!!! tek mutasyonla yeni bir tür oluşamaz!!!

    bir örnek vereyim. zaten çoğunuz biliyosunuzdur.. mavi göz rengi, renk pigmentlerini kodlayan genlerdeki (iki alelli bir gen) mutasyon sonucu oluşmuştur. mavi gözlü olan insanlarda göz rengi geni ya yoktur ya da işlevsel değildir (yarısından kesilmiş gibi bişey oluyo...) alın size gayet güzel, genel ve etkisiz bir mutasyon....


    prof. dr. AYŞE BAŞARAN
    Tıbii Biyoloji baskı (2002)
    sf187

    g2 kontrol noktasıayrıca irradyasyondan(rontgen ışınları gibi) kaynaklanan DNS hasarına da duyarlıdır. Boyle bir durumda g2 kontrol noktası, siklusu S fazında durdurur. bu bekleme süresince, DNA hasarı onarılmış olur.

    sf187
    hücre siklüsünün kontrolu; INK4(p16 proteinini kodlar),p53,Rb(retinobalstoma),p21 gibi tümör supressor genlerin ürettiği proteinlerce sağlanır. Eğer bu genlerde mutasyon olursa, onların kodladığı mRNA, dolayısıyla proteinler hatalı sentezlenir.bu tip proteinler de cdk/siklin inhibisyonunu sağlayamadığından hücre siklüsü kontrolu bozulur. bunun sonucu olarak sağlıklı hücre oluşamaz.




    Şimdi burda da görünüyor ki olay senin dediğin gibi olmuyor. DNA'nın kendi kontrol mekanizmaları yine kendi içinde. senin dediğin siklinleri çalıştıracak olanlar yine DNA'nın kendi içinde bulunan kodlarla üretilen proteinlerce sağlanıyor.

    Yani ilk DNA oluştuğu zaman kendi kendini kontrol edebilen bir durumdaydı.(kontrol edemeseydi zaten yok olacaktı)
    Şimdi asıl sorun burdan başlıyor. tesadüfen oluşan bir DNA'nın kendi kontrol mekanızmaları nasıl oluyor da DNA'ayla birlikte oluşuyor.

    Ben daha DNA'nın özelliklerini burda saymadım. Ama bu özellikleri bilen bir kişi olarak bunun kendi kendine oluşamayacağını bilen bir insanım.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: serkaf

    quote:

    Orjinalden alıntı: _ShineOn_


    quote:

    Orjinalden alıntı: serkaf

    quote:

    ilk hücrenin nasıl olduğuna dair çeşitli kuramlar ve deneyler vardır.. en umut vaadedeni lipozomlardır.. lipozom kabaca bir lipidin polar bi sıvının içine damlatıldığı zaman oluşturduğu balon gibi yapıya denir. içi ve dışı sıvıyla doludur. bir kompartıman oluşturur.. bunun dışında kopyalayıcı moleküller vardır.. RNA bunların en eskilerindendir.. DNA'nın üstün genetik kod taşıma özelliği RNA'da bulunmamakla birlikte (çünkü RNA mutasyona çok yatkındır) DNA'da bulunmayan enzimatik özelliğe sahiptir. RNA premodial çorbada rahatlıkla oluşabilecek bir moleküldür ve deneylerle bu gösterilmiştir.. zamanla RNA kendini sürekli kopyalamış ve bu esnada çeşitli makromoleküller evrilmiştir. daha sonraları bu makromoleküller lipozomların içine hapsolup (şans eseri) çeşitli etkileşimlerde bulunmuştur. birçoğu bir işe yaramamış ancak bazıları olumlu sonuçlar vermişlerdir ve bu sistemler zamanla kendilerini kopyalarak diğerlerine üstünlük kurmuşladır. daha ileriki seviyelerde de ilkel "canlılar" oluşmuştur (şimdiki canlı tanımıyla pek uyuşmasa da canlı olarak adlandırılabileceğini düşünüyorum bunların.. tabi ki tek hücreliler)


    _shien on_

    çok güzel yazmışsın madem mühendislik okumuşsun bunada cevap verebilirmisin?(gerçekten merak ediyorum)

    dna her bölünme öncesi kendine ait belirli bir konrol sisteminden geçer. bu sistemler g1 g2 ve m fazında olan kontrollerdir. bu kontroller dna her mutasyona (yani parça gen değişmesi baz dizilişi farkı yani eski dna'dan olan farklar) uğradığında dna'nın kopyalanmasını engeller. bu ilk dna oluştuğu zaman bu kontrol sistemleri de yanında beraber mi geldi, yoksa hepsi aynı andamı oluştu?(ki bu sistemler çalışmadığı zaman sen daha iyi bilirsin hücre ya ölür ya da kanserleşmeye gider)

    hepsi beraber oluşmadıysa bu şu anlama geliyor(senin yaptığın hesaba göre)

    quote:

    400 de 2 oldukça büyük bir orandır.. sen mühendis olduğun için sana az geliyo olabilir ama şöyle düşün.. ben labaratuarda sadece 5 cm çapındaki bir agar tabağında sadece 1 hücreyle başlayarak 20 dakikada bir bölünen E. coli bakterisiyle sadece 2 günde 2.23E43 tane bakteri elde edebilirim.. DNA replikasyonu esnasında oluşan mutasyon oranı yaklaşık 1milyonda 1dir ama bu ökaryotlarda.. bakterilerde çok ama çok daha fazla.. hadi şimdi onu boşver.. ökaryotlardaki orana göre hesaplayalım.. böl o sayıyı 1milyona: 2.23E35
    bundan da 200de biri olumlu mutasyon olsun: 1.1E33 hadi sana bi güzellik yapalım 10^27 tane de ben götüriim (ama unutma ki 10^27 tane olumlu mutasyon geçirmiş bakteriyi çöpe attım senin için).. 1.1 milyon olumlu mutasyon geçirmiş bakteri.. sadece 2 günde... bi de bunu şööle bi kaç milyar yıla yay... of anam!!! sayıya bak!!!!


    1.1 milyon çarpı milyarlarca yıl kadar çeşitlilik. ee kaç tür canlı var yeryüzünde?(dikkatini çekerse olumlu mutasyonları aldım)


    g1, g2 ve m noktalarında genlerdeki mutasyonlar kontrol edilmez. zaten böyle birşeyi yapabilmesi için hücrenin elinde referans DNAsı bulunması gerkir ki hatasız olan örnekle kıyaslanabilsin ve hata varsa bulunabilsin. bu safhalarda hücrenin büyüklüğü, besin durumu, çevresel faktörler gibi şeyler kontrol edilir. (bunlar da cyclin dependent kinases aracılığıyla yapılır.) ve tabi ki bu mekanizma ilk hücreyle beraber gelmedi.

    mutasyonla alakalı çoğunuzda yanlış bir eğilim var. çok makro düşnüyosunuz. mutasyonların çoğunun fenotip üzerinde bir etkisi olmaz (ökaryotlardan bahsediyorum). ya intronlara denk gelirler ki intronlar DNA'nın gen kodlamayan kısımlarıdır ve canlıdan canlıya değişse de genomun büyük bir bölümünü oluşturur; ya oluşan mutasyonun genin ürünü olan proteinin dizisi üzerinde bir etkisi olmaz, ya dizi değişir ancak proteinin şekli değişmediği için işlevinde bir değişiklik olmaz ya da proteinin şekli de değişir ancak aktif kısmı değişmeden kalır ve yine işlevinde bir değişiklik olmaz (sonuncusu çok ama çok nadir olur..) ayrıca mutasyonun gelecek nesillere aktarılması için mutlaka ve mutlaka üreme hücrelerinde olması gerekir. senin elinde bacaanda olan bi mutasyonun gelecek nesile aktarılması mümkün değildir. yani oluşan mutasyonların çok büyük bir kısmı gelecek nesillere aktarılmaz. bunun da dışında her mutasyon yeni bir canlı oluşituracak diye bir şey yok.. zaten böyle birşey olamaz!!! tek mutasyonla yeni bir tür oluşamaz!!!

    bir örnek vereyim. zaten çoğunuz biliyosunuzdur.. mavi göz rengi, renk pigmentlerini kodlayan genlerdeki (iki alelli bir gen) mutasyon sonucu oluşmuştur. mavi gözlü olan insanlarda göz rengi geni ya yoktur ya da işlevsel değildir (yarısından kesilmiş gibi bişey oluyo...) alın size gayet güzel, genel ve etkisiz bir mutasyon....


    prof. dr. AYŞE BAŞARAN
    Tıbii Biyoloji baskı (2002)
    sf187

    g2 kontrol noktasıayrıca irradyasyondan(rontgen ışınları gibi) kaynaklanan DNS hasarına da duyarlıdır. Boyle bir durumda g2 kontrol noktası, siklusu S fazında durdurur. bu bekleme süresince, DNA hasarı onarılmış olur.

    sf187
    hücre siklüsünün kontrolu; INK4(p16 proteinini kodlar),p53,Rb(retinobalstoma),p21 gibi tümör supressor genlerin ürettiği proteinlerce sağlanır. Eğer bu genlerde mutasyon olursa, onların kodladığı mRNA, dolayısıyla proteinler hatalı sentezlenir.bu tip proteinler de cdk/siklin inhibisyonunu sağlayamadığından hücre siklüsü kontrolu bozulur. bunun sonucu olarak sağlıklı hücre oluşamaz.




    Şimdi burda da görünüyor ki olay senin dediğin gibi olmuyor. DNA'nın kendi kontrol mekanizmaları yine kendi içinde. senin dediğin siklinleri çalıştıracak olanlar yine DNA'nın kendi içinde bulunan kodlarla üretilen proteinlerce sağlanıyor.

    Yani ilk DNA oluştuğu zaman kendi kendini kontrol edebilen bir durumdaydı.(kontrol edemeseydi zaten yok olacaktı)
    Şimdi asıl sorun burdan başlıyor. tesadüfen oluşan bir DNA'nın kendi kontrol mekanızmaları nasıl oluyor da DNA'ayla birlikte oluşuyor.

    Ben daha DNA'nın özelliklerini burda saymadım. Ama bu özellikleri bilen bir kişi olarak bunun kendi kendine oluşamayacağını bilen bir insanım.


    ben bunu bilmiyodum... okuyim o yazıyı...

    ama DNA'nın ilk oluştuğu zaman kontrol mekanizması olmadığından neredeyse eminim denilebilir. bunların hepsi çeşitli teorilerle açıklandı. dediğim gibi Richard DAWKINS'ın "Kör Saatçi" adlı kitabında bu gibi konulara güzel açıklamalar yapılmış. okumadıysan bi göz at derim... ben de o Ayşe BAŞARAN'ın yazısını bulmaya çalışiim.. eğer elinde varsa (bilgisayarda pdf olarak fln) gönderebilir misin bana??




  • dediğin kitabı okumadım ama bu kaynak çok sağlam bi kaynak genetik yönünden. çünkü kadının kocasıda bizim tıbbi genetik dersine giriyordu. kocasıda prof. idi. zaten kocası en son kitabı 1997 de çıkarmış. kadında en son bilgileri kocasından alıp kitabına eklemiş.(çünkü kocasının kitabında bile bu kadar ayrıntı yok)
    bide bu tıp 1. sınıfların ders kitabı. benden söylemesi.
  • başka bir teori...

    elimizde bir adet office 2000 var...

    bu programında 2000 kopyası bulunuyor...

    ve 2000 adet de deneğimiz mevcut...

    bu deneklerimize rastgele programın yazılımda değişiklik yapmalarını istiyoruz..

    sonuç : 2000 adet programdan kuruluma kaç tanesi devam edebilir ?

    en iyi tahmin ile 10 tanesi olsun...

    o 10 tanesinde de default değerler değişmiş olsun...

    peki aynı deneklere bu 10 tanesinden de aynı şekilde değişiklik yapılması istense elimizde office programı kalır mı?

    kalmaz...

    itirazları duyar gibiyim...

    peki her deneğe birbirinden bağımlı yada bağımsız rastgele 1 000 000 müdahale imkanı verilse

    o zaman daha süper bir office elde etme imkanı var mı...

    yok değil... çünkü denekler office konusunda yazılım yapabilecek yetenekte değiller ...

    sadece yapabildikleri işe yaramayan programları çöpe atmak...

    İŞTE DNA NIN YAPISI DA bir office programı gibi ve daha karmaşıktır.

    rastgele yapılacak değişikli yeni bireylerin hastalıklı doğmasına ve hemen ölmesine sebep olacaktır...

    artık siz ne dersiniz bilmem


    ----


    BU ARADA BU PROGRAMDAN BİR AUTO CAD ÇIKARMI DİYE SORMUYORUM... DİKKATİNİZİ ÇEKERİM...


    o zaman buradan ne sonuç çıkar..

    1 - office programını yapan bir akıllı irade sahibi programcı var...
    2 - autocad office programından gelmemiştir...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Deep Impact -- 20 Nisan 2005, 15:02:00 >




  • Bilim Teknik ten devam edelim...

    Teorik olarak insan DNA'sını kloroplast üretebilecek ve insanı da bu sayede kendi besinini sağlayacak hale getirmemiz mümkün mü?


    İnsanoğlunun bu şekilde kendi kloroplastına sahip olması şu anki bilgilerimizle mümkün görünmüyor.
    Bunun sebebini genlerimizin işleyişiyle açiklayabiliriz. Bir insanın anne karnındaki normal gelişim sürecinde, bölünmekte olan hücreler, değişik dokulara ve organlara farklılaşır. Bu hücrelerin hepsi, birbirinin tıpatıp aynısı olan 23 çift kromozoma sahiptir. Bu da demek oluyor ki, bir sinir hücresi ile bir kas hücresi aslında aynı bilgilere (aynı DNA koduna) sahip olmalarına rağmen, çok farklı özellikte hücrelere dönüşmüşler.

    Bunun oluşmasını sağlayan şey ise embriyonik gelişim sürecinde farklı genlerin farklı zamanlarda görev yapması ve bazı hücrelerde bazı genlerin diğerlerinden daha aktif olmasıdır. Belirli vücut bölgelerinde bulunan hücrelere ait genlerin farklı şekilde ekspresyonuna (ifadesine) neden olan bu olaya, hücre kutuplaşması adı veriliyor.
    Bizler genlerin kullanılma sıralarını ve sıklıklarını bilmiyoruz. (Bu yüzden Jurassic Park filmindeki gibi, elde ettiğimiz bir tek hücreden dinozorlar yapamıyoruz.)

    Bu durumda insan DNA'sının kloroplast üretebilmesi için DNA'ya, belirli bir uyum içerisinde birlikte çalışan birçok gen eklemek gerekiyor. Fakat bunların hangi genler olması gerektiği, ne zaman harekete geçecekleri veya ne zaman baskın olacakları gibi konulara cevap vermek şimdilik insanoğlunun bildiklerinden fazlasını gerektiriyor .

    B.Duygu Özpolat

    yani yukarıda görüldüğü üzere insana şu anki teknoloji bile kloroplast ekleyip kendi besinini üretme imkanı veremediğine göre

    nasıl olurda kendini bile bilmez mutasyon bu mükemmel insanın mimarı olabilir ?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Deep Impact -- 21 Nisan 2005, 13:03:24 >




  • Deep Impact güzel yazıyorsun dostum devam
  • sen ne kadar geri kafalısın arkadaş,kendini güldürtüyorsun
    evrim ve mutation bir kaç senedeki olacak bir olay değildirki
    karada yaşayıp sonra yaşamını denizde devam ettiren binlerce canlı var
    tanrı dinleri bir kaç bin yıllık,sen dünyanın yaşını biliyormusun?
    yani arkadaşim vallahi her kes sana gülüyorda çıkıp nedense bir şey söylemiyorlar
    istersen devam et kendini güldürtmeye
  • Hayır verdiği örneklerde biri bir bilim admaının makalesi birisi bir hücrenin yapısı biriside tekrar dna'nın komplike yapısı ve regereration özelliği anlatılan makale. Sadece ilk makale evrime karsı. Adam almıs hücrenin karmasıklıgından tut iste dna bu kadar karmasıktır demiş bu yüzden evrim olamaz. Yazılan binlerce evrim makalesine karsılık birkac tane evrim karsıtı görüş var ki bunlar karşıt bir görüş sunmadan evrimi çürütmeye çalısıyorlarki buda komik.

    Yok efendim bu kadar karmasık bir yapı nasıl evrimle olusurmus, cok sacmaymıs. Bumu senin bilimsel acıklaman. Birde baska konularda mutasyon konusuna bakın aklı basında her insan orada evrimi çürüttüğümüzü görür yazıyorsun. Asıl sen o bahsettiğin evrimi ateizm taraftarı bir görüş olarak kullananlarla aynı kefedesin. Ben burada evrimin hangi örneklerle nasıl çökertildiğini merak ettim. Bir deneymi yapıldı evrim karşıtı. Ben sana bir sürü deney acıkladım. Örnek verdim. Ama sen hiçbirine cevap yazmadın. Hicbirine. Polimik yapıyor oldum.

    BIRAK ARTIK BASKA TOPIKLERDE MUTASYON TOPIGINE BAKIN EVRIMI COKERTTIK DEMEYI. Çocuk gibi tartısıyorsun.




  • asıl saçma konuşan sizlersiniz ...

    ben size bilimsel yollarla yazılar yazıyor ve hakaret de etmiyorum

    ama sizin bilim dili ile cevap verecek ne bilginiz var ne de saygınız...

    ben size madem insandan gelmedim diyorsunuz o zaman biz adem oğluyuz sizde goriloğu diyerek hiç hakaret etmedim...

    daima size saygı duyup fikirlerimi beyan ettim ve alıntı yaptığım yer de bilim teknik

    alın yanınıza bütün evrimci profesörlerin eserlerini bilimsel yollarla karşıma çıkın

    polemik yapmayın

    başkasının aklıyla düşünmeyin kendi aklınızı kullanın

    bak burada yazılanların yüzde 80 i kendi yazım ve kendi fikirlerim

    gücünüz bilginiz cesaretiniz varsa bilimsel yollarla çıkın karşıma


    böyle kaçak güreşerek nekadar mesnetsiz olduğunuzu ele vermeyin...

    saygı gösterenlere saygılar

    saygısızlar da saygı nedir öğrenip gelsinler...




  • quote:

    Orjinalden alıntı: 2000watts

    sen ne kadar geri kafalısın arkadaş,kendini güldürtüyorsun
    evrim ve mutation bir kaç senedeki olacak bir olay değildirki
    karada yaşayıp sonra yaşamını denizde devam ettiren binlerce canlı var
    tanrı dinleri bir kaç bin yıllık,sen dünyanın yaşını biliyormusun?
    yani arkadaşim vallahi her kes sana gülüyorda çıkıp nedense bir şey söylemiyorlar
    istersen devam et kendini güldürtmeye


    Arkadaşım kusura bakma ama biraz düzgün konuş. Bir kere zamana ilahlık vermekle asıl geri kafalılığı yapan sensin. Ve asıl sana ben ve inananlar ve melekler ve vazifesini tam yapan insanlar haricindeki tüm mahlûkat ve bütün kainat sana gülüyor.

    Bir baraka kendi kendine bir köşke döner mi?

    Yoksa git gide daha mı çöker?

    Efendi kendine gel ve başını bu tabiat bataklığından çıkar.

    Madem insanlar evrimle hep gelişim içerisindeler, niye ölümsüzlüğe veya 1000lerce yı yaşamaya sahip olamadık?




  • quote:

    Orjinalden alıntı: mustafa_ogr


    quote:

    Orjinalden alıntı: 2000watts

    sen ne kadar geri kafalısın arkadaş,kendini güldürtüyorsun
    evrim ve mutation bir kaç senedeki olacak bir olay değildirki
    karada yaşayıp sonra yaşamını denizde devam ettiren binlerce canlı var
    tanrı dinleri bir kaç bin yıllık,sen dünyanın yaşını biliyormusun?
    yani arkadaşim vallahi her kes sana gülüyorda çıkıp nedense bir şey söylemiyorlar
    istersen devam et kendini güldürtmeye


    Arkadaşım kusura bakma ama biraz düzgün konuş. Bir kere zamana ilahlık vermekle asıl geri kafalılığı yapan sensin. Ve asıl sana ben ve inananlar ve melekler ve vazifesini tam yapan insanlar haricindeki tüm mahlûkat ve bütün kainat sana gülüyor.

    Bir baraka kendi kendine bir köşke döner mi?

    Yoksa git gide daha mı çöker?

    Efendi kendine gel ve başını bu tabiat bataklığından çıkar.

    Madem insanlar evrimle hep gelişim içerisindeler, niye ölümsüzlüğe veya 1000lerce yı yaşamaya sahip olamadık?


    Bu sorunun cevabını burda ve mutasyon topiginde ve dinazorlar topiginde belki 10 kere verdik. Yeter yaa. Git evrimle ilgili birşeyler oku, aynı şeyleri tekrarlayıp duruyor. Bu kadar derin bir topikte tamam yyaratılışla ilgili bilgin var konuşturuyorsun ama birazda evrimle ilgili bilgi edinki neyi cürütmeye calıstıgını anla. Sonra yine karşı ol.

    Eger biraz evrim bilgin olsa yukardaki sorunu söyle sorardın.

    Neden bu kadar uzun sürüyor evrim varsa ? Neden daha hızlı olamıyor. Neden insanlar daha önce zeka geliştiremedi ?? Neden su anda daha fazla evrimleşmiyoruz ?? 1000 lerce yıl yaşayacak ölümsüz olacak kadar? Açıkla bana eger evrim varsa ??

    Benimde ceabım su olurdu.. İhtiyac .. Dünyadaki herhangi bir canlıya bakın hiçbiri uzun yaşam için evrimleşmemiş. Temel güdü piramidinde bir numara hayatta kalmaktır, 2 numara karnını doyurmak 3 numara genlerini elecek nesile aktarma güdüleridir. Hayatını uzun yaşama güdüsü diye birşey varmı bilmiyorum ama o cokk aşağılarda kalıyordur herhalde. Bir orman içinde uzun ömürlü olmak sana hiçbirşey kazandırmaz. Daha uzun penceli, daha akıllı , daha güclü olma sana kazandırır. İşte mutasyon gibi şansa bağlı bir teorinin içindeki mantık budur.

    Ayrıca insanların evrim sürecinin teknoloji yüzünden durduğu düşünülüyor. Çünkü artık insanlar daha akıllı olmaya, daha güclü olmaya ihtiyacları yok. Bügün bizim yerimize neredeyse her şeyi makinalar yapıyor. Unutmayalım evrim tamamen şans - ihtiyac - ortam sonuçu devinim yapar. İhtiyacımızı kendi vücudumuzun dogaya adaptasyonuyla değilde artık teknolojiyle yapıyoruz. Belkide insanlar ilerde dahada akıllanırlar, belki uzaya çıkan bir insanın ne kadar antreman yaparsa yapsın kalbinin ve kaslarının küçülmesini engelleyecek şekilde evrimleşir uzay yolcuları, yada belkide ilerde marsın atmosferinde soluyabilecek insanlar cıkar ortaya orada yasaya yasaya. Ama bunların hepsi milyon senelerde olacak şeyler. Biyoloji cok yavaş bir bilimdir. Sineklerle bile yapılan deneyler cokk uzun zaman alıyor. ki sadece mutasyonu arastırmak için. Evrim için bundanda daha cok zaman lazım ve dogada arastırmak lazım bu dahada zor. Heisenbergin belirsizlik teorisinin genele vurulması gibi birşey. Birşeyi gözlemleyerek onun durumunu değiştirirsiniz o yüzden dogada ne kadar evrimi gözleyebiliriz. Daha cok uzun seneler teori olarak kalacak. Ama kimsede bu kadar karmasık birşeyi nasıl yapar , niye bu söyle olmamısta böyle olmus diye karsımıza cıkmasın çünkü cok sacma sorular. Niye oldugu belli ihtiyactan. Birazcık evrim okuyun ( sözüm meclisten dışarı )

    Bu arada tanrı neden evrimi yaratmamıs olsun. Buda bir doga kuralı. Aynen kütle çekimi , newtonun kanunları , einstein'ın zaman kavramı gibi allah bunların hicbirine müdahele etmiyor. Hepsi belli kurallara dayanarak işlerini yapıyorlar. Allah sadece kuralları yaratmış. Gezegenler onun çizdiği fizik kurallarına göre baska yıldızların etrafında dönüyor. X = vt onun yazdığı bir kural ve kütle uzay zamanı büküyor, bize uzayda gezebilmemiz için cok güzel bir kural yaratmış. Bu mantıktan yola cıkarak yaratıcının üstünlüğünü görebilirsin. Ve o evrimi yarattı, bütün canlılar kendini mükemmele ulaştırabilmek için yarışsınlar diye. Eğer evrim diye birşey yoksa doğa bircok gereksiz şeyin sergilendiği bir panayırdan ötesine geçemez. Neden bir türden bir sürü çesit var ?? Neden soyutlanmış adalar dünyanın hiçbiryerinde olmayan canlılarla dolu ?




  • quote:

    Benimde ceabım su olurdu.. İhtiyac .. Dünyadaki herhangi bir canlıya bakın hiçbiri uzun yaşam için evrimleşmemiş. Temel güdü piramidinde bir numara hayatta kalmaktır, 2 numara karnını doyurmak 3 numara genlerini elecek nesile aktarma güdüleridir. Hayatını uzun yaşama güdüsü diye birşey varmı bilmiyorum ama o cokk aşağılarda kalıyordur herhalde. Bir orman içinde uzun ömürlü olmak sana hiçbirşey kazandırmaz. Daha uzun penceli, daha akıllı , daha güclü olma sana kazandırır. İşte mutasyon gibi şansa bağlı bir teorinin içindeki mantık budur.


    ihtiyaç :bence bu konuyu böyle açıklama isterse ... yıllardır insanoğlu denizde balık avlarlar ve denizin dibine dalarlar . demek ki deniz altında nefes alabilmek insan için bir ihtiyaçtır. neden solungaç yok ...

    kaplumbağalar 200 yıl yaşayabiliyorlar ne demek şimdi kaplumbağa daha uzun mu yaşaması gerekiyor... yerde sürünerek 200 yıllık yaşam . Allah kimsenin başına vermesin!!!

    şansa bağlı mutasyon...
    şu örneğe dikkat et...

    2000 üyesi bulunan bireylere mutasyona tabii tutarsan yüzde 90 ından fazlası zararlı mutasyon geçirir ve ölür... kalan 200 üyeyi bir kere daha mutasyona tabi tut geriye birey kalmaz... yani mutasyon nedir kaçtakaçı zararlıdır , organizma mutasyon geçirmemek için ne kadar duyarlıdır bunun bilmiyorsun murat kardeş...

    bir mutasyonun başarılı olabilmesi için 6 merhaleden geçmeli o mutasyonunda yararlı olabilmesi içinse 3 milyon x 1 000 den daha fazla ihtimal gerekli olduğunu unutma ...
    bunlar hikaye değil istersen ispatlarım...

    hal böyle olunca bu çeşitliliği mutasyon ve evrim ile açıklamak imkansız hale geliyor...


    ayrıca canlılaqrın ömürleri o kadar mükemmel dizayn edilmşki bir kaç türün ömrünün şimdikinin 2 katı olsa dünyayı istila ederlerdi.. mesela sinekler...

    quote:

    Ayrıca insanların evrim sürecinin teknoloji yüzünden durduğu düşünülüyor. Çünkü artık insanlar daha akıllı olmaya, daha güclü olmaya ihtiyacları yok. Bügün bizim yerimize neredeyse her şeyi makinalar yapıyor. Unutmayalım evrim tamamen şans - ihtiyac - ortam sonuçu devinim yapar.


    hikayenin başka boyutu demek makinal yüzünden insan evrimleşmiyor ...

    makinalar hayatımızda son 100 yılda var... ondan önce 2 milyon yıllık yaşam...


    quote:

    Belkide insanlar ilerde dahada akıllanırlar, belki uzaya çıkan bir insanın ne kadar antreman yaparsa yapsın kalbinin ve kaslarının küçülmesini engelleyecek şekilde evrimleşir uzay yolcuları, yada belkide ilerde marsın atmosferinde soluyabilecek insanlar cıkar ortaya orada yasaya yasaya.


    marsta soluyan insan mı !!!!
    o kadar uzağa gitme deniz altında yaşayan bir insan evrimleşsin yeter....

    8 milyar insandan hiç deniz altında yaşayabilecek insan evrimleşememiş mi ?


    quote:


    Bu arada tanrı neden evrimi yaratmamıs olsun.


    Allah eğer evrimi yaratsa idi o da yerçekimi newton kanunları gibi heryerde geçerli olurdu...

    aynı ekosistemde sadece bir tür olurdu fakat aynı ekosistemde binlerce tür var demekki evrim yok ...




  • Murat kardeş doğru ben evrimi oturup okumuş değilim.

    Ama cevap vericektim ki baktım Deep, bu konuyu cidden araştırmış ve verilmesi gereken cevapları vermiş diye düşünüyorum.

    Teşekkürler Deep...

    Bunun yanında ben de bişey sormak istiyorum.

    Deep'in de dediği gibi bir canlının en ufak bir evrim gerçekleşmesi için bilmem kaç ihtimalden birinin tutması gerekiyormuş...

    Benim anlamadığım, bu ihtimalin gerçekleşmiş olması durumunda, gerçekleşme sonuçta sadece bir bireyde oluyor. Bu birey bu yeni halinin eskisine nazaran daha iyi olduğunu nasıl biliyor?

    Yani bu birey önceki halini şimdiki hali ile beraber test edip üstün yönlerini mi buluyor. Ve bunlar kalsın, şu yanlış yönlerim gitsin mi diye karar veriyor?

    Zarar - Kar analizi mi yapıyor?

    Yani evrimi kim idare ediyor? Hücreler mi, birey kendisi mi, tabiat mı???

    Eğer birey kendisi karar veriyorsa her bir birey bir ariston kadar akllı olmak zorunda değil mi?

    Veya hücre belirliyorsa hücrenin bir profesör gibi bişey olması gerekmiyor mu?

    Yoksa tabiat dediğiniz, yağmur, çamur, toprak, güneş mi???


    Saygılar...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mustafa_ogr -- 26 Nisan 2005, 14:09:14 >




  • quote:


    ihtiyaç :bence bu konuyu böyle açıklama isterse ... yıllardır insanoğlu denizde balık avlarlar ve denizin dibine dalarlar . demek ki deniz altında nefes alabilmek insan için bir ihtiyaçtır. neden solungaç yok ...


    Cok basit bir cevap verecegim. insanoglu balıkcılıga olta ve ag ile baslamıslardır zaten. Teknoloji olta, teknoloji ag. Evrim gecireceklerine, evrim sonucu olusan zekalarını kullanıp arac gerec yaptılar. Kendi vücudlarını kullanmalarına gerek yoktu. Ayrıca stv deydi galiba extreme diye bir program var. Bir ara o programda extreme of the human diye bir program yayınlamıstı. Orada pasifikte bir adada tarih boyunca insanlar hep dalarak sünger avlamıslar. Bu insanlar 6 dakika nefes tutup dekompresyon olmadan 60 metreye inip cıkıyorlar. Genetik olarak buna adapte olmuslar. Ama işin komik tarafi cocukları hicbir egitim gecirmeden 13-14 yasına bastıklarında bunu yapabiliyor olmaları. Genetik. Ayrıca evrim olabildiğince basite kacar. Birşey ne kadar komplikeyse o kadar fazla arıza yapar. Bu bir gercek. Aynı anda hem solungac hem akciger. Bunun oldugu hayvanlar var ama onlar cok fazla ihtiyac duydukları icin oluyor. Anfibiyen kurbagalar. Solungacları daha sonra kaybolur cünkü hayatta kalmak icin suda dogarlar yasaamk icin bir noktadan sonra karaya cıkarlar cigerleri aktif hale gecer.

    quote:


    2000 üyesi bulunan bireylere mutasyona tabii tutarsan yüzde 90 ından fazlası zararlı mutasyon geçirir ve ölür... kalan 200 üyeyi bir kere daha mutasyona tabi tut geriye birey kalmaz... yani mutasyon nedir kaçtakaçı zararlıdır , organizma mutasyon geçirmemek için ne kadar duyarlıdır bunun bilmiyorsun murat kardeş...

    bir mutasyonun başarılı olabilmesi için 6 merhaleden geçmeli o mutasyonunda yararlı olabilmesi içinse 3 milyon x 1 000 den daha fazla ihtimal gerekli olduğunu unutma ...
    bunlar hikaye değil istersen ispatlarım...


    söylediklerinin hepsinin dogru oldugundan eminim arastırmadan koymazsın zaten. Ama asıl nokta su. Pasif genler aktif genlere göre cok daha az mutasyona ugrar. Aktif genler genellikle mutasyona ugrarlar cünkü kopyalanan genetik meteryal buralardadır vücud enzim vb. seyleri üretirken. Tabiiki zararlı mutasyon var, hemde cok kötü birşey. Ve tabiiki mutasyona ugrasmıs bir bireyin yasaması cok zor. Evrimi bahsettiği nokta ya bu mutasyon yararlı bir mutasyonsa. Basının arkasında bir goz yaratmıssa mesela. Düsünsenize bu hayvanın hayatta kalma sansı kac kat artıyor. Her tarafı goruyor. Kimse sinsice yaklasamaz. Boyle anlarda evrim devreye giriyor işte.


    quote:


    hikayenin başka boyutu demek makinal yüzünden insan evrimleşmiyor ...

    makinalar hayatımızda son 100 yılda var... ondan önce 2 milyon yıllık yaşam...


    Makinalar nasıl yüzyıldır var. Son 150bin yıldır insanoglu makina kullanıyor. Ne zaman bir problemi olsa vücuduyla degil etrafındaki ortamı kullanarak alet edavat yaparak çözüm buluyor. Teknolojiyi elektronik-buhar cagina vurarak yanlış bir kanıya variyorsun.

    quote:


    marsta soluyan insan mı !!!!
    o kadar uzağa gitme deniz altında yaşayan bir insan evrimleşsin yeter....

    8 milyar insandan hiç deniz altında yaşayabilecek insan evrimleşememiş mi ?


    yuh 8 milyar oldukmu. Yukarıda cevabını verdim sanırım. İhtiyacımız yok su anda buna. Denize dalan insanlar günde en fazla 1-2 saatlerini geciriyorlar orada. karada ise geri kalan tüm zamanını. 8 milyar insan birden denize girse ve devamlı orada yemek iyiyp yasasa eminimki 150 - 200 bin yıl icinde bir şekilde sudaki oksijeni ayrıstırıp vücudumuza almamızın bir yolunu buluruz. Solungaca gerek yok, deridende absorve edebiliriz.

    quote:


    Allah eğer evrimi yaratsa idi o da yerçekimi newton kanunları gibi heryerde geçerli olurdu...

    aynı ekosistemde sadece bir tür olurdu fakat aynı ekosistemde binlerce tür var demekki evrim yok ...


    2. cümlen cok yanlış bir cümle bence. Evrim bütün bu çeşitliliğin acıklaması zaten. Nasıl evrimden yola cıkarak tek bir türe varabiliyorsunuz anlamıyorum. Evrim türleri içindeki değişikliği aciklar. Zaten darwinin evrimi teorisini ortaya atmasındaki tetikleyici etken galapados adalarındaki türlerin çeşitliliği ve oradaki türlerin neredeyse 3/4 ünün dünyanın baska hicbiryerinde olmaması.

    quote:


    Benim anlamadığım, bu ihtimalin gerçekleşmiş olması durumunda, gerçekleşme sonuçta sadece bir bireyde oluyor. Bu birey bu yeni halinin eskisine nazaran daha iyi olduğunu nasıl biliyor?

    Yani bu birey önceki halini şimdiki hali ile beraber test edip üstün yönlerini mi buluyor. Ve bunlar kalsın, şu yanlış yönlerim gitsin mi diye karar veriyor?
    Zarar - Kar analizi mi yapıyor?
    Yani evrimi kim idare ediyor? Hücreler mi, birey kendisi mi, tabiat mı???
    Eğer birey kendisi karar veriyorsa her bir birey bir ariston kadar akllı olmak zorunda değil mi?
    Veya hücre belirliyorsa hücrenin bir profesör gibi bişey olması gerekmiyor mu?
    Yoksa tabiat dediğiniz, yağmur, çamur, toprak, güneş mi???


    Mustafa ogr. Tabiat secer o canlının yeni halinin iyimi kötümü oldugunu. Yine açıklayacagim üsenmeden. Bir mutasyon sonucu yeni bir özellik geliştirirse ve bü özellik ona yasadıgı ekosistem içinde kendi türünün diger bireylerinden daha fazla avantaj saglıyorsa, genlerini gelecek nesile aktarmasında fayda saglıyorsa bu iyi bir mutasyondur. Güçlü olan ayakta kalır. Yukarıda basının arkasında bir göz cıkması ornegi gibi. Hayvanın birşeyin farkında olması gerekmez, o gözü kullanarak zaten cok büyük ir avantaj kazanmıstır. Helede bu mutasyonu üreme yoluyla yavrulşarına aktarırsa oh ne ala o nesile. Böle böle türün içinde bu grup daha fazla hayatta kalacagı icin türe hakim olmaya baslıyacak. Eger yeni olusan grup mesela solucanla beslenen kuslar degilde karıncayla beslenen kuslarsa bu sefer diger kus grubuna bir etkisi olmayacak cünkü yiyecek alanları farklı. Hele birde yasam alanları ve yiyecek alanları farklılasırsa bu ayni tur icindeki orjinal bireylerle mutasyon olmus gen havuzundan gelen bireyler, iki türde hayatta kalır. Örn : Maymun - İnsan

    Bu arada tabiat etrafındaki herseydir. Bütün fiziksel - kimyasal - biyolojik kuralların ve maddelerin olusturdugu dengedir. Her zaman denge vardır. Marsta bile su anda bir tabiat var. Ama bize uygun degil.




  • 
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.