Şimdi Ara

O kadar bencil ki...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
12
Cevap
0
Favori
698
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Özenle çiziktirdiğim birkaç paragraftan ibarettir. Okurken keyif almanızı dilerim.

    … Nazım Hikmet’in bir şiirini bir mektuba yazıp O’na göndermişti. Cevap gelmedi. Cevap gelmesini beklemiyordu zaten, her şeyin bir açıklaması vardı çünkü. Ama yine de içi içini yiyordu. Bir imkansızlıktan ötürü sevgilisi ona cevap yazamıyordu; ama yine de cevap gelmemesini farklı bir sebebe bağlamak istiyordu. Olumsuz bir sebebe bağlamalıydı bunu, ters giden bir şeyler olmalıymış gibi garip bir hisse kapılıyordu.

    Hasret insanı böyle hallere de sokuyordu demek. Ne düşüneceğine bir türlü karar verememişti. O’nun sureti ortadan kaybolduğundan beri, kafasının içinde binlerce soru işareti peyda oluvermişti. Düşündüklerinin haddi hesabı yoktu artık. Aklına her türlü fenalığı getirebiliyordu, ihaneti bile, ne kötü! Halbuki emindi kendisini ne kadar sevdiğinden. Hiçbir zaman şüphesi olmamıştı o esmer kızdan. Kendisine bile ihanet etme ihtimali verirken -ki asla böyle bir şey yapmazdı- sevgilisine karşı sonsuz bir güven besliyordu.

    Düşüncelerini toparlamak çok zor olduğu için yazmaya karar verdi. Her şeyi yazacaktı. Ayrıntılara çok inmeyecekti. Her şeyi genel hatlarıyla bir kağıdın üzerinde görmek istiyordu sadece. Neler düşündüğünü kavramak istiyordu. Sanki düşünceler kafasının içine sığmamış gibi, sanki bazı düşünceler ondan izinsiz kafasına girmeyi başarmış gibi, hepsini ortaya saçıp aralarından mantıklı olanlarını ayıklamak istiyordu. Hemen kağıt-kalem aldı, yazmaya koyuldu.

    En başa en gerçek düşünceyi yazdı:

    Bencilliğimden ötürü kendimden utanıyorum. Bu koca sevgiyi hak etmemiştim; ama O bana layık gördü. Bense dünyaları hak eden O’na ne verebildim? Bana verdiği sevginin, ilginin, şefkatin yüzlerce katını hak etmiyor muydu? Hala da hak etmiyor mu? Artık ben onu mutlu etmeliyim, bu taşın altına elimi koymalıyım.

    Şöyle bir geri çekildi. Sanki dünya haritasına bakar gibi, görebileceği en geniş açıyla kağıda baktı ve yazdığını okudu. Bir daha, bir daha okudu. Evet, tam böyle düşünüyordu. Bu düşünce kafasına kaçak olarak girenlerden biri değildi kesinlikle. Tekrar kağıda gömüldü, kalem elindeydi ama bilinçli tutmuyordu. Tüm gücüyle beynini çalıştırıyordu ki en gerçek düşüncelerin bir listesini yapabilsin.

    Hayatımda kimseyi O’nu sevdiğim kadar sevmedim. Birkaç günlüğüne uzağımda olsa tüm dengem bozuluyor. Annesini arayan bir çocuk gibi onu arıyorum etrafta. O olmadığı zaman hayatı eğreti yaşıyorum. Yanımdayken neden daha fazla koklamadım, neden daha fazla sarılmadım diye kendimi hırpalıyorum.

    Kalemi bırakıp yazdığı düşünceyi okudu. Kesinlikle saf bir düşünceydi bu, ilk düşüncesinden bile daha saftı. Kafasındaki tüm düşünceler alıp başını bir yerlere gitse bile, bu düşünce orada kalırdı. O kadar içten hissediyordu bu sevgiyi, bugüne kadarki tek sorunu hissettiklerini yeterince gösterememekti. Başını kağıdın üzerinde sağa sola salladı. Sanki ufak tefek düşünce kırıntılarının dökülmesini bekliyordu. O kırıntılar dökülünce tüm yükünden kurtulacak gibi hissediyordu kendini. Kısa bir süre düşündükten sonra tekrar kalemini oynattı:

    Birkaç günlüğüne uzağımda olduğunda bile dengem bozuluyorsa, birkaç hafta içinde anlamsız düşüncelere kapılmam çok normal değil mi? Serin kanlı olmaktan başka çarem var mı? Üstelik ben değil, o gitti. Benim O’na destek olmam lazımken, bir de geride kalanı düşünmek zorunda bırakıyorum O’nu. Evet, benim en büyük sorunum bencillik.

    Yazdıkça rahatlıyordu. Epey boşalmıştı kafasının içi, bunu hissedebiliyordu. Sait Faik de dememiş miydi zaten? “Yazmasam, deli olacaktım.” Üstada bir kez daha hakkını verdikten sonra kağıda geri döndü, epey de yazmıştı hiç farkında olmadan. Aklına gelen son büyük düşünceyi de kağıda yazmak için hamle etti:

    Benim hayatım artık çift kişilik. Kendimden daha fazla zaman ayırmak istediğim biri var. Üstelik, kendime zaman ayırırken bile O’nunla vakit geçirdiğim kadar eğlenmiyorum. Öyleyse yapılacak şey basit, bir süreliğine dinlenmeye çekilmiş bu aşkı yeniden heyecana sürüklemeliyim. Hiç de zor değil, beni ne kadar sevdiğini görebiliyorum. O da biliyor ve bir işaret bekliyor. Bu işareti esirgemeyeceğim.

    Hiç de zor olmayacağından emindi. Hatta çok zevk alacaktı O’na ilgi göstermekten. Büyük bir sevgisi vardı ve bunu sadece kendi içine sığdıramıyordu artık. O’nu sevdiğini her an haykırabilirdi. İçinde bir ağaç yeşeriyordu şimdi, bütün o ufak tefek düşünce kırıntıları ortadan kayboluvermişti. Serin ve saflık kokan bir çağlayan akıyordu ciğerlerine. Çağlayanın suları, göl yatağındaki azalan suları yeniden taşacak kadar doldurmuştu. Öylesine berrak bir suydu ki bu, insanın saçlarını taraması mümkündü ayna gibi yüzeyinde…

    Düzenleme: Bulduğum birkaç yazım yanlışını düzelttim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Léopard -- 12 Ekim 2009; 23:40:17 >







  • ciddi misin bunu sen mi yazdın


    peki kız ne düşünüo söylesene merak ettim
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ..duygusuz..

    ciddi misin bunu sen mi yazdın


    peki kız ne düşünüo söylesene merak ettim


    Okurken keyif aldıysan sevindim. Her ne kadar tanrısal bakış açısıyla yazılmış bir yazı olsa da, düşüncelerini okuyabildiğim tek kişi "ben"dir. Üstelik bunun da hiç kolay olduğunu söyleyemem. İnsanın kendini uzaktan seyretmesi oldukça zor.

    Kızın ne düşündüğünü bilen biri şu hallere düşer mi?




  • Ben hikaye tarzı bişi yazdığını düşünmüştüm, şuan yaşanan bi olay olduğunu bilmiyodum o yüzden kızın düşüncesini sordum

    Güzel olmuş tebrik ederim
  • Herangi bir yerde yazıyor musun ?
  • Eğer bu bir hikaye olsaydı ne başı belli olurdu ne sonu. Daha önce hiç ruhsal çözümleme yapmamıştım. Bu yazıyı, kaleme alış anımdan itibaren içinde bulunduğum ruhsal durumu betimlemek için yazdım. Dolayısıyla ne öncesi var ne de sonrası.
  • tamam yaa ne kızıyosun daha önce hiç hikaye yazmadım hikaye yazmak nası bişidir bilmiyorum
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ..duygusuz..

    tamam yaa ne kızıyosun daha önce hiç hikaye yazmadım hikaye yazmak nası bişidir bilmiyorum


    Ya yok kızmak ne haddime. :D Sen yanlış anladın bence. Hem benim de daha önce pek bi şey yazdığım söylenemez.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Akçalı.

    Herangi bir yerde yazıyor musun ?


    Hayır, düzenli olarak yazdığım bir yer yok. Aslında yazın hayatına yeni yeni adım attığımı söyleyebilirim. Yazmayı ve okumayı birlikte götürmeyi düşünüyorum şu dönemde. İlgi alanlarımla ilgili gönderilerimin bulunduğu kişisel bir sitem var, imzada adresi var. Onun dışında hiçbir yerde yazmıyorum.

    Neden sordunuz?
  • bunu gerçekten sen yazdıysan ve gerçekten yeni başladıysan bence bu işin peşini bırakma yani tabi ben bu konunun uzmanı değilim ama yazı hoşuma gitti bence devam etmelisin bu işe
  • Öncelikle şunu söyleyeyim.Ben daha iyisini yazamam,yazı güzel olmuş.Yine de uyuzluk yapacağım."Hak etmek"i ayrı yazmamak,"peyda" yerine peydah yazmak gibi hatalar var,bunları en aza indirmek lazım

    Kişisel site işine baktım da,sen de her gün Gölbaşı'na gidenlerdenmişsin.Yazık.Ben de geçen sene gidiyordum Gölbaşı'na.Servisle gidiyormuşsun,bu olmadı,o zaman acımıyorum.Otobüsler çok çileliydi



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kelcik -- 12 Ekim 2009; 23:00:06 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kemalton

    Öncelikle şunu söyleyeyim.Ben daha iyisini yazamam,yazı güzel olmuş.Yine de uyuzluk yapacağım."Hak etmek"i ayrı yazmamak,"peyda" yerine peydah yazmak gibi hatalar var,bunları en aza indirmek lazım

    Kişisel site işine baktım da,sen de her gün Gölbaşı'na gidenlerdenmişsin.Yazık.Ben de geçen sene gidiyordum Gölbaşı'na.Servisle gidiyormuşsun,bu olmadı,o zaman acımıyorum.Otobüsler çok çileliydi


    Ben de öncelikle teşekkür edeyim dikkatin için. Hatta şimdi diyorum ki keşke gördüğün tüm hataları yazsaydın.

    "Hak etmek" konusunda bir dikkatsizlik söz konusu olsa da "peyda" yerine "peydah" yazmamın tek açıklaması cahilliğimdir. Şimdi baktım da "peydah olmak" yerine "peyda olmak" demeliymişim. Yok ben ille de "peydah" kullanacağım dersem "peydahlanmak" yazmam gerekiyormuş.

    Gölbaşı konusunda sıkıntı çekenlerden değilim ben, haklısın. Servis olmasaydı ben de o otobüs çılgınlığına dahil olacaktım. Yahu Türkiye'nin en zeki çocukları, Ankara Tıp'ta okuyan dahi beyinler, okula otobüslerin içinde balık istifi gibi üst üste geliyorlar. İnsanın içi acıyor.

    İlgin için teşekkürler.

    Ekleme: "şevkat" diye bir sözcük yok. Doğrusu "şefkat"tir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Léopard -- 12 Ekim 2009; 23:30:32 >




  • 
Sayfa: 1

Benzer içerikler

- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.