< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > |
Osmanlı'nın 250 sene boyunca matbaayı yasaklaması (2. sayfa)
-
-
Bildiğim kadarıyla ulema tayfası yüzünden geç geliyor matbaa. Ayrıca matbaa gelse bile bu halk hiç bir zaman okuyup araştıran bilgiye ve bilime meraklı bir halk olmadı. Türklerin bildiği 3 şey tarım hayvancılık ve savaş. Kısacası Osmanlı'ya b.k atmadan önce dön de aynaya bak. Hayatında kaç kitap ve bilimsel makale okudun felsefeyle ilgili ne biliyorsun bunu sorgula..
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Türkçü Kayı -- 8 Ocak 2023; 17:3:8 > -
Dertleri hiçbir şekilde matbaa ya da bilim falan değil zaten.
Aynı kişiler birkaç sene önce biz hiçbir şey üretmiyoruz diye ağlıyorlardı, şimdi her üretim haberinde niye üretiliyor diye karşı çıkarak yine ağlıyorlar. Araba üretiyorsun deliriyor, uçak yapıyorsun amazon'dan alınmış diyor, motor üretiyorsun vidası mars'tan gelmiş yerli değil diyor. Bu adamların derdi teknoloji ya da matbaa mı sence? Alakası yok. Kendileri ne üretmişler? Sıfır.
Küfrettiği osmanlı, bayıldığı batıya hükmetmiş, dünyada batıyı vergiye bağlayabilen tek devlet olmuş İslam ile hükmederek, bunlar cahillikten üretimsizlikten dem vuruyor bide İslama küfrediyor. Dine ve dindarlara da küfrediyorlar, bastıkları toprağın tamamı müslüman kanıyla alınmış, doğudan batıya her taraf müslümanlardan armağan, ama nankörce ve insafsızca küfrediyorlar.
Hangi cahil 6 asırdan uzun süre bu koca coğrafyaya hükmedebilir? Ne zaman ki kendi değerlerini batı değerlerine değişenler geldi, o zaman batının tasmalısı olmaktan öteye geçemedik. Biraz başını kaldırıp bir şeyler üretmeye, batı tasmasından çıkmaya çalıştığında da hayvan gibi bağırıyorlar. Ulan onca şey üretildi son yıllarda hepsine mi muhalefet olunur? Küfrettikleri adamlar batıya hükmetti, küfrettikleri adamlar hayalini kuramadıkları şeyleri üretiyor, hala küfrediyorlar.
Kendileri her şeye proje muamelesi yapıyorlar, ama bizzat kendileri birer proje savunucusu oldular haberleri yok. İşte o projenin sahiplerinden bir tanesinin bizzat kendi yayınladığı sözleri:
- Vatikan ve Kiliseler Birliği adına “Dinler arası Diyalog” fikrini ortaya atan misyonerler teşkilâtının lideri Louis Massignon‘un Misyonerler Zirvesi’nde yaptığı konuşma aynen şöyledir:
“Müslümanların her şeyini tahrip ile mahvettik. Dinleri, inançları, ahlâkları, dine bağlılıkları ve insanî duyguları mahvoldu. Onların millî-mânevî değerlerini Batı medeniyeti potasında eriterek kendimize benzettik. İslâmiyet’ten uzaklaştırdık. İslamiyet’i öğrenmeyi, yaşamayı, namaz kılmayı ve Kur’ân-ı Kerîm öğrenmeyi suç ve gericilik olarak göstermeyi başardık. Artık çoğu, hiçbir şeye tam olarak inanmıyorlar. Ehl-i sünnet îtikâdı başta gelen düşmanımızdır. Bu itikadı geçmişte sapık inançlara kanalize ettik. Son yıllarda ise Müslüman görünen bazı ilâhiyatçılarla, 14 asırlık dinlerini, itikatlarını, ibadetlerini tartışır hâle getirdik. Derin bir boşluğa düşürdük. Bundan sonra siz misyonerlerin işi daha kolaylaştı. Maaş bağlayarak, vize va’di, yurtdışında iş imkânı hatta fuhşu kullanarak Müslümanları Hıristiyan yapınız...” (M. Necati Özfatura- Türkiye Gazetesi)
- Hampher, “İslam’ı Nasıl Yok Edelim?" de şu ifadelere yer vermiştir: “…Müslüman genç erkek ve kızlar arasında kayıtsızlık ve dinsizliği yaymalıyız. İslâm’a yönelik şüphe ve kuşkular uyandırmalıyız. Kiliseye bağlı okullarda ahlâka ve İslam’a uymayan kitaplar ve yayınlar dağıtılmalı, gayr-i ahlâkî ilişkiler için spor merkezleri kurulmalı, gençlerin gayr-i müslim dostlar edinmelerini sağlamalıyız. Yahudi, Hıristiyan ve diğer dinlere mensup gençlerin katıldığı dernekler kurmalıyız. Mümkün olan her vesileyi kullanarak Müslüman gençliği tuzağa düşürmeliyiz.” “…Ailelere nüfuz edilerek, baba-evlad ilişkileri, sömürü kültürünün etkisinde kalacak şekilde düzenlenerek, artık büyüklerin nasihatlerinin dinlenmeyeceği derecede bozulmaya çalışılmalıdır. Gençleri dinî inançlarının etki alanından çıkararak din âlimleri ile ilişkilerine son vermek böylelikle mümkün olacaktır…”
Bir İngiliz ise şöyle diyordu: Türkleri yenmenin tek yolu İslamı ellerinden almaktıkr. Bizim kimileri de vay lan ne güzel ateistleşiyoruz diye göbek atıyor. Seni araya almış proje topuna çevirmişler haberin yok. Ne olursa olsun kendi geçmişine, değerlerine sahip çıkacaksın karşındaki düşman bunu yaptığın zaman seni yenemeyeceğini biliyor. Ama sen gelmişsin sana dayatılan bir müslüman ve ecdad düşmanlığı ile sağa sola saldırıyorsun. Sana yazıklar olsun.
Ya bu ülkenin geçmişini beğenmeyenler defolup gitsin batıya. Senin burada ne işin var, İslam bu topraklarda senden önce vardı, müslümanlar koca coğrafyada senin daha ailen bile hayatta yokken hüküm sürüyordu. Sen nereden geldin de bu ülkenin sahiplerini kovmaya çalışıyorsun küfür ediyorsun hadsiz? Defol git batıya o zaman, senin yerin ora.
Düşünün: şu an savunması en zayıf toplumlar müslüman toplumlarken neden herkes sürekli müslümanlara saldırıyor, neden hala islamofobi diye bir şey var? Olum zaten bu adamlar gelip kimseye savaş açacak silaha sahip değil, siz hala neyden korkuyorsunuz da içerden ve dışardan devamlı müslümanlara soy kırım yapıyorsunuz ve bunu destekliyorsunuz? Çünkü biliyorlar ki İslam coğrafyası bir toparlanır ve dini gerçekten yaşamaya bir başlarsa, o zaman Osmanlı'nın zamanına geri dönülür. Devamlı müslümanlara karşı iç ve dış saldırı bu yüzden, it gibi korkuyorlar it gibi. Bizdeki cahillerde onlara uyup ecdadına kökenine küfretsin.
İslamın doğrsunu anlamak öyle tesirlidir ki, Hollandalı olup İslam karşıtı kitap yazayım derken Müslüman olur çıkarsın. İşte batılılar çok iyi biliyor ki, eğer Batı insanı bu İslamı adam gibi araştırmaya başlarsa çoğunluğu Müslüman olur çıkarlar. Bu yüzden devamlı bir islama antipati oluşturmak ve bunu yaymak zorundalar. Yoksa toplu toplu İslama göç eder herkes.
Sözler KöşküyoutubeMerhaba Arkadaşlar, Bugünkü videomuzda Sorduk konseptimizin bu bölümünde "Müslüman Olan Hollandalı Eski Millet Veki Joram Van Klaveren'e" sorduk. İyi Seyirler... 00:00 Teaser 00:41 Giriş 01:42 İnanç Bakımından Hayatınız Nasıldı? Neye İnanıyordunuz? 03:10 Nasıl ve Neden İslam Karşıtı Bir Kitap Yazmaya Karar Verdiniz? 03:58 İslam Sebebiyle Siyasete Başladım! 05:52 Araştırmalarınızda Ne Tür Kaynaklar Kullandınız? 09:33 Araştırma Yaparken Sizi En Çok Şaşırtan Ne Oldu? 12:36 Müslüman Olduğunuzda Etrafınızdaki İnsanların Tepkisi Ne Oldu? 15:33 İlk Namaz Kıldığında Kendini Nasıl Hissettin? 15:58 İslam'a Girdiğinde Sen En Çok Zorlayan Üç Şey Neydi? 16:54 Çocuklarını Müslüman Olarak mı Yetiştiriyorsun? 17:35 İslam İçin Kullandığınız En Ağır Ve Pişman Olduğunuz İfade Neydi? 18:48 İnsanlar İslam Hakkında Nasıl Araştırma Yapmalı? Yalnızca Google Üzerinden Araştırma Yapmayı Öneriyor musun? 19:48 SON SÖZ! 💌Sözler Köşkü'ne Ulaşabileceğiniz ve Sorular Sorabileceğiniz Sosyal Medya Adresleri: İnstagram: https://goo.gl/D9NsBG Facebook: https://goo.gl/agtGmt Twitter: https://goo.gl/zdNJEX ▷Fatih Yağcı'ya Buradan Ulaş İnstagram: https://goo.gl/r7ykTQ WhatsApp İletişim Hatlarımız ; Yurtiçi için : +90 553 177 20 89 Yurtdışı için : +90 535 343 86 69 ⏤⏤⏤⏤⏤⏤⏤⏤⏤⏤⏤⏤⏤⏤⏤⏤⏤⏤⏤⏤ EN ÇOK SEVİLEN DİĞER VİDEOLARIMIZ🎥 Defalarca Dinletip Ağlatan İnşirah Suresi - Abdullah Altun https://goo.gl/yFX6vt Türkiye'deki Turistlere Kur'an-ı Kerim Dinlettik - ŞAŞIRTICI SOSYAL DENEY https://goo.gl/47izFp (+15) Kabre Girince Başına Tek Tek Gelecekler! Gözlerini Kapat ve Dinle https://goo.gl/jJdHNp Ünlü İmamların Sesini Taklit Eden Genç Şaşırttı (Kamera Arkası) https://goo.gl/Rr1TQJhttps://www.youtube.com/watch?v=jiSBTwI9TOY&ab_channel=S%C3%B6zlerK%C3%B6%C5%9Fk%C3%BC
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kabus2224 -- 8 Ocak 2023; 17:22:15 >
-
Ah be yasaklanmasaydı bugün anadolu irfanı köyünde tolstoy mu dostoyevski mi tartışması yapıcaktı tüh geç kaldık
-
Şenol AKYOLyoutubeİşte bunlar hep İsrail'in oyunları. Hobaaaa çiki dawn çiki çiki❗https://www.youtube.com/watch?v=nlUhodOv5YQ
-
Matbaaya bu kadar değer vermekte saçmaymış kusura bakma. Osmanlı gibi coğrafi keşifler öncesi baharat yolunu elinde tutan devlet büyük bir gelirden mahrum kaldı. Sömürgelerden gelen değerli madenlerle enflasyon oluştu. Osmanlı batı kadar teknolojik gelişmelere ayak uyduramadıysa bunu sadece matbaaya bağlayamayız. Şirketleşme ve sermaye yok. Müsadere sistemi olan ülkede sanayici mi çıkar?
Matbaa dediğimizde lale devrinde vardı. 1700'lerdeki matbaayla o devlet belli bir yere kadar gelişirdi. Ülkenin nüfusu ve nüfus dağılımı ortada. 1850 sonrası faizden batmadığını iddia edemezsiniz herhalde.
-
Kendi hatalarını geçmişine saldırma ile gizleme psikozuna güzel örnek olmuş.
Türklerde gerileme matbaa ile hızlanmış, okuma yazma oranı artmış, yıllar geçtikçe kitap sayısı artmış, her türlü okuma türünde ilerledik ve bugünlere geldik. Ama Türklerin gerilemesi devam ediyor. Yıllar sonra kitap sayımız hızla artacak, okuyan sayısı artacak, eğitim alan sayısı ve oranı hızla yükselecek ama Türklerin gerilemesi devam edecek
Geri kalmışlığımızı matbaaya bağlayarak kendimizi kandırıyoruz.. Tüm bilimsel gerçekler matbaanın geç gelmesinin gelişmemize engel olması en fazla yüzde 10 civarı olduğunu kanıtlar.
Ayrıca Osmanlıyı bir bütün olarak ele alacaksın. Her devleti dönemli ile kıyaslayacaksın. Osmanlı bir döneminde çağının süper gücü, ikinci gücü, üçüncü gücü, dördüncü gücü falan filandı. Senin devletin çağında hangi konumda.
300 yıl önce bugün en gelişmiş ülkeler olan yerlerde bile avam tabakasında okuma yazma oranı azdı. Adam gelmiş diyor ki Osmanlıda okur yazarlık çok azdı, şimdi yüzde bilmem kaç. Şimdi Afrika kabilelerinde bile okuma yazma oranı seninki kadar. Bunu gelişmişlik sayıyor. Arap ülkelerinde körfezde okuma yazma oranı yüzlerde. Dünyanın neresinde küçümsediğin ülke varsa internette bile almış başını gitmiş, okuma bilmeyen kalmamış, adam gelmiş Osmanlı cahaldi, biz değiliz diyor. kanıtı ne;Okuma yazma oranı.
Matbaa devrinde yazım dünyası Batı'da at arabası ile ilerlemeye başlamış, bizde el arabası ile. Ama başlamış yani bir şekilde bizde de ilerleme. Batı buharlı trene geçmiş, biz at arabasına geçmişiz, batı arabaya geçmiş, biz at arabası ile devam, batı füzeye geçmiş, biz arabaya geçtik. batı ışık hızına ulaşmış, biz Murat 131. Sultan ile yola devam. Adam gelmiş hala Osmanlı bizi cahal bıraktı diyor. Osmanlı devrinde ara bu kadar açılmamıştı. Şimdi mi daha gerideyiz, Osmanlı döneminde mi....
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi asau -- 8 Ocak 2023; 20:13:0 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
Osmanlı tabiki ecdadımız. Bazı konularda hata yapilmasi ecdadımız olmayacağı anlamına gelmez. Osmanlı ile gurur duyuyorum. Allah onlardan razı olsun. Gani gani rahmet eylesin.
Senin ecdadın kim? Soylede bilelim
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
tam bir lafontenden masallar örneği. beş hayırla sizi hayal dünyanıza geri yolluyoruz.
-
Maalesef padişahlık düzeni toplumda bireysel olarak gelişimi mümkün kılmıyordu. Matba olsa bile değişen birşey olmazdı.
Toplum gelişse bilgilense sorgulasa ortada padişahlık kalmazdı nitekim öyle oldu.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Nedense bu konu gündeme geldiğinde millet kaliteli ve ucuza cep telefonu kullanmasın diye konulan harç ve vergiler aklıma geliyor. Bir tane telefoncular derneği çetesi var, bütün pislik bunların başının altından çıkıyor.
-
Arapların masalını Sabataycıların masalına tercih ederim. Şimdi kaybol
-
sadece 100 sene önce soyumuz osmanlı / dedelerimiz osmanlı cümlesinini kursan veya kasdetsen bile kelle giderdi. bre mellun tahta gözün mü var diye taksimde herkesin içinde ya kafa keserlerdi ya da sivri kavak üzerine oturtma yapardı osmanlı ailemiz.
-
18. yüzyılda Avrupa'da okuryazarlık Osmanlı'dan çok daha iyi durumdaydı.
-
Matbaa yasağını hiç duymadım. Gayrimüslim azınlıklar kullanmıştı mesela ama onlarda da pek tutmamış.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Dünyada tarihi ile ecdadı ile ataları ile bu kadar derdi sıkıntısı olan başkaları var mıdır acaba ?
OSMANLI bitti ölddü gitti halen neyin nefreti neyin karalama çabası bu ?
Mahbaha Osmanlıya 1725'da geldi. Hadi 250 yıl geri git 1525'te gelse iyi hoş tamam güzel olurmuş belki de. Burada bunları tanıyın işte bunlar böyle şöyle her şeyin sorumlusu demenin anlamı mantığı ne !
O tarihlerde Avrupa'da millet bibirini kırıyor din adına Cadı diye birnirini yakan Haçlı seferi diye sabah akşam sefere çıkan kitleler var. Giyotinle toplu adam kesiyorlar. Ama o ülkelere gitsek hiç biri tarihini atasını kötülemez. Bizim insanımzıda neden sürekli bir eziklenme sürekli bir kötüleme sevdası nedendir çözemedim gitti...
Şimdi senin büyük deden okumamış cahil veya bazı şeyleri bilememiş yapamamış diye inkar mı ediyorsun arkasından mı sövüyorsun ! Bunları sürekli kaşımanın anlamı nedir gerçekten çözemiyorum. Büyük deden kötü ise oğlu okusaymış oda cahil ise çocuğu okusaymış oda yapmamış ise torunu olarak sen okusaydın tutan mı var ? Osmanlı yıkılalı 100 yıl oldu. 100 yılda elini tutan önünü kesen mi oldu. Ama bazıları inatla önüne bakmak yerine. Ama büyük büyük dedem tuvalet kağıdı kullanmaz taşa silermiş o yüzden biz böyleyiz modunda !
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 0zkanK. -- 9 Ocak 2023; 0:45:38 >
-
Çinde olmadığı için almamışlar deme ki ?
Çin'de saydı matbaa kesin alırlardı , hadis var çünkü :)
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > -
Osmanlı'da matbaa müslümanlara yasaktı.Yoksa gayr-i müslimler rahatlıkla matbaa açabiliyordu.Zaten müslümana en büyük düşmanlığı yine müslümanlar yapıyor ancak bunun farkında bile değiller.Osmanlı döneminde yaşamış aydınların ve yazarların yazdıklarına bakarsanız Osmanlı şehirlerinde gayr-i müslimlerin ve ecnebilerin yoğunluklu olduğu semtlerde ve mahallelerde bir gelişmenin gözlemlendiği ancak müslümanların yaşadığı semtlerde ve mahallelerde bir gelişme görülemediğini anlattıklarını görürsünüz.Hatta milli mücadelenin yürütüldüğü Ankara'nın 1920-1922 yılları arasında ne halde olduğunu Falih Rıfkı Atay'ın 'Ankara' isimli eserini okursanız net birşekilde görürsünüz.Anadolu'nun ortasında o dönem bir kasaba olan Ankara'da bile gayr-i müslimlerin olduğu kesimlerin canlı ve gelişmeye müsait bir haldeyken müslüman Türklerin bulunduğu kesimlerin geri halde bırakıldığını ibretle okursunuz.
Tabii mesele matbaa'nın Osmanlı genelinde yaygınlaştırılması ile bitmiyordu.Zihniyetinde değiştirilmesi gerekiyordu.Yoksa bugün matbaalar açık olduğu halde kitap okuma oranımız yine gelişmiş ülkelere göre çok geri.Zira bizim toplumumuzda kitaplara karşı alerji vardır.Bu alerjinin ortadan kaldırılması için Cumhuriyetin ilk 27 yılında önemli birkaç atılım yapılmıştı.Halkevleri ve Köy Enstitülerinin kurulmasının bir amacıda buydu.Okumayı,sorgulamayı ve araştırma alışkanlığını köylüye ve kasabalıya kadar götürebilmekti.Ancak 1950'den sonra bu yerlerin başlarına ne geldiğini biliyoruz.Bundan sonrada bu derece büyük bir kültür hamlesi yapılamadı.Doğal olarak zihniyet değiştirilemedi.Mesele Anadolu insanının Batılı insanı gibi sorgulayan,araştıran,bireyleşen ve okuyan bir hale getirme meselesidir.Ancak ne yazık ki bunda başarılı olunamamıştır.
Ayrıca Batılılaşma hamlelerini yapan tek millette biz değiliz.Genelde İslamcılar Dünya'yı Avrupalılar ve müslümanlar olarak ikiye böldükleri için Dünya'nın geri kalanından bir haberlerdir.Halbuki bugün teknolojide ve kültürde Batılı ülkelerle yarışan Japonya'nın 1868'de İmparator Meiji reformları başlayana kadar feodal bir köylü toplumu olduğunu bilmezler.Hatta o dönemki Japonya Avrupa'nın 'hasta adamı' olan Osmanlıdan bile geri bir ülkeydi.Ancak İmparator Meijinin kararlı Batılılaşma hamleleri ile 20 yıl gibi kısa bir sürede (1868-1889) Japonya Batılılaşmış bir devlet haline geldi.1905 yılında ise Osmanlı'nın son iki yüz yılında sürekli yenildiği Rus Çarlığını Uzak Doğu'da ağır bir yenilgiye uğrattı ve Batılı devletlere onların seviyesinde gelişmiş bir ülke olduğunu ispatladı.Böylece Japonya 1945 yılındaki yenilgisine kadar Dünya'nın süper güçleri arasında yer almayı başardı.Bugün dahi Japonya Uzak Doğuda dikkate alınması gereken bir güçtür.Bunu ise 1868'de Batılılaşma hamlelerini başlatan İmparator Meiji'ye borçludur.O döneme ait fikir edinmek isteyenler şu belgeseli izleyebilir;
GALA FİLM DİJİTALyoutubeSon beş yüz yıl boyunca, birbiri ardına uygarlık tarihinin büyük sahnesine çıkan dokuz süper güçten Japonya, 150 yıl önce batılı sömürgecilerin güçlü gemileri ve topları karşısında büyük bir kurtuluş mücadelesi verirken, batıyı yakalamak üzere yeni bir düzen arayışına girecek, uzak doğuda batılı ülkelerin zorbalığından kurtulan ve başarıyla modernleşen ilk ülke olacaktı. Kendi kaderini tayin hakkı için verilen zorlu mücadeleden, dünyada söz sahibi bir ülkeye dönüşen Japonya’nın iniş çıkışlı yazgısını belirleyen etkenler neydi?https://www.youtube.com/watch?v=bD0eQkkUkDg&t=2268s&ab_channel=GALAF%C4%B0LMD%C4%B0J%C4%B0TALÖte yandan Japonya'nın komşuları olan Joseon (bugünkü Kore) ve Qing (Bugünkü Çin) hanedanlıkları Batılılaşmaya katı birşekilde karşı koydular.Bunun sonucu olarak bu iki ülkede tıpkı Osmanlı gibi 'yarı sömürge' ülkeler haline getirildiler.Qing hanedanlığı Batılılar tarafından sömürge ülkesine döndürülürken Joseon Batılılaşan Japonya'nın ilk sömürge ülkesi oldu.Ancak bu iki ülkede bağımsızlıklarını kazandıktan sonra hızla Batılılaşmaya başladı.G.Kore 1960'lardan itibaren istikrarlı birşekilde Batılılaştı ve 2000'lerin başından itibaren Uzak Doğu'da ciddiye alınması gereken bir güç haline geldi.Benzer bir süreç 1980'lerden itibaren Çin'de de yaşandı ve Çin'de 2000'lere geldiğinde Uzak Doğu'da önemli bir güç haline geldi.
Tüm bu ülkelerin yani Japonya'nın,Çin'in ve G.Kore'nin gelişmesinde ki asıl unsur Batılılaşmaya ilk başlarda karşı koymaları ancak bir süre sonra Batı kültürü ile kendi kültürlerini birleştirmedikleri takdirde Batılıların kölesi olacakları gerçeğini farketmeleridir.Bu nedenle bugün hem Japonya'da hem Çin'de hem de G.Kore'de Batı kültürü ile yerel kültürün olabildiğince birbirine karıştırıldığı ve modern bir Japon,Çin ve Kore kültürünün yaratıldığını görüyoruz.Ne yazık ki benzer bir süreci Türkiye dahil hiçbir müslüman yoğunluklu ülke tam olarak başaramamıştır.Zira bu coğrafyada yaşayan milletler Batılı ülkelerin kendilerini geçtiğini bir türlü kabul edememiştir.Bu nedenle hala daha ''Osmanlı Batı'ya 600 sene hükmetti'',''Osmanlı Amerika'yı haraca bağladı'' gibi avuntulara dört elle sarıldıklarını görebilirsiniz.
Halbuki Osmanlı 1699 Karlofça Anlaşması ile Avrupa karşısında sürekli gerileyen bir devlet görünümündeydi.1740 yılında ise I.Mahmut Fransızlara tanınan kapitülasyonları süresiz hale getirmişti.I.Mahmut'un bu hareketi diğer Avrupalı devletleri de cesaretlendirmiş ve hepsi zaman içinde kendilerine tanınan kapitülasyonları süresiz hale getirmişti.19.yüzyılda ise Osmanlı bir Avrupa devletinin desteği olmadan bir başka Avrupa devletine karşı duramaz hale gelmişti.Napolyon,Mısır'a çıktığında İngiltere ve Rusya'nın desteğine muhtaç kalmıştı.Daha sonra İngiltere ve Rusya Eflak-Boğdan meselesi üzerine kendisine düşmanca tavır alınca Fransa'ya yönelmişti.1817'de Rusya'nın baskısı üzerine Sırplara özerklik verilmiş ardından 1829 yılında hem İngiliz hem Fransız hem de Rusya'nın tehditleri üzerine Sırplara yarı bağımsızlık Yunanlılara ise bağımsızlık verilmişti.1830-1840 yılları arasında ise Osmanlı kendi Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa ile baş edememiş oğlu İbrahim Paşa'nın komutasındaki Mısır ordusu Osmanlı ordularını yenerek Kütahya önlerine kadar gelmişti.Eğer II.Mahmut Rusya ile Hünkar İskelesi anlaşmasını imzalamasaydı İbrahim Paşa'nın İstanbul'a girmesini önleyecek Osmanlı kuvveti ortada kalmamıştı.1853'te Rusya Osmanlı'ya saldırdığında Osmanlının hemen yanına İngiltere ve Fransa desteğe koşmuştu.Elbette kendi çıkarları için bunu yapmışlardı.Sonuçta 1856'da Paris Anlaşması imzalanırken Osmanlı kazanan tarafta yer almasına rağmen anlaşma metninde Rusya gibi yenik devlet muamelesi görmüştü ve Osmanlı bu durumu değiştirememişti bile.Meşhur 93 harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında da araya İngiltere girmeseydi muhtemeldir ki Osmanlı tam anlamıyla Rusya'nın sömürgesi bir ülke olup çıkacaktı.1897 yılında Osmanlı-Yunan savaşının galibi Osmanlı olduğu halde,Osmanlı orduları Atina'ya girme noktasına gelmişken Batılı ülkelerin baskısıyla Türk ordusu Yunanistandan aldığı yerlerden geri çekilmiş üstüne Girit adasına özerklik verip başına da Hrıstiyan bir vali atanmasını kabul etmek zorunda kalmıştı.
Bu mu 600 sene Batıya hükmeden,Amerika'yı haraca bağlayan Osmanlı?Osmanlı'nın son iki yüz yılı bırakın Batıya hükmetmeyi ayakta kalma savaşıdır.Osmanlı'nın Batıya hükmettiği dönemler 1453-1566 yılları arasıdır.1566-1699 yılları ise Duraklama dönemidir.Ne Batıdan geridir ne Batıya hükmedecek konumdadır ne de Batılıların yenebildiği bir ülkedir.1699-1922 yılları arası ise artarak devam eden bir hayatta kalma mücadelesidir.
Ayrıca bir başka konuda kapitülasyonlar meselesidir.Bu kapitülasyonlar adli ve mali olarak ikiye ayrılırlardı.Adli kapitülasyonlardan örnek vermek gerekirse mesela bir İngiliz vatandaşı Osmanlı topraklarında suç işlerse Osmanlı bu İngiliz vatandaşını cezalandıramazdı bile.Zira İngiliz, kapitülasyonlar gereği kendi ülkesinin yasalarına ve mahkemelerine karşı sorumluydu.İngilizi geçtim Batılı devletlerin koruması altındaki hrıstiyan azınlıklara Osmanlı dokunamazdı bile.Zira bu azınlıklar mesela Balkanlardaki Sırp,Bulgar,Yunan komitacılar sıkıştıkları an hemen bölgedeki Batılı ülkelerin konsolosluklarına sığınırlar ve Osmanlı hiçbir şey yapamazdı.Eğer Batılı devletlere rağmen bunlara müdahale ederse tüm Avrupa devletlerini karşısında bulur,onlarla savaşmak zorunda kalır ve bu savaşları kaybederek daha ağır anlaşmalar imzalamak zorunda kalırdı.Bütün 18.ve 19.yüzyıl savaşları ve sonuçları buna örnektir.Dahası işin bir de mali kısmı var ki Osmanlıyı ekonomik olarak çöküşe götüren bu kapitülasyonlar olmuştur.Mesela bir Alman mali kapitülasyonlar sayesiyle Osmanlı topraklarında Osmanlıya yokla var arası bir gümrük öder,çoğu vergilerden muaf olur ve dilediği gibi ticaret yapabilirdi.Osmanlı topraklarından dilediği kadar ham madde kaynağını kendi ülkesine götürür,kendi ülkesinde bir güzel işler ardından işlediği malı Osmanlıya yüksek fiyattan geri satardı.Böyle böyle geleneksel Osmanlı 'Ahi Teşkilatı' sistemi çöktü gitti..Bir süre sonra Osmanlı ülkesinde ekonomi tamamen Avrupalı ülkelerin ve hrıstiyan-yahudi kökenli azınlıkların eline geçti.Öyle ki 1923 yılında yeni Türk devleti kurulduğunda Anadolu'da ticaretten anlayan kimse kalmamıştı.Zira Ermeniler 1915'te tehcir edilmiş,Rumlar ise Yunanistana mübadele edilmişti.Müslüman Türkler o derece ülke ekonomisinden dışlanmış vaziyetteydi.
Ekonomiden bahsetmişken 1881'de kurulan ve tarihimizde bir utanç abidesi olan Düyun-u Umumiye idaresinden de bahsetmek gerekir.Bu idare Osmanlının iflas etmesi üzerine alacaklı devletler tarafından kurulmuş ve Osmanlıya kabul ettirilmiş bir idareydi.Bu idareye;İngiltere,Fransa,Hollanda,İtalya,Almanya,Avusturya ve Osmanlı dahildi.Bu idare Osmanlının;tuz,damga,alkollü içki,balık,tütün ve ipekten alınan tüm vergilerine el koyma yetkisine sahipti.Söz konusu vergiler önce alacaklılar arasında pay ediliyor ancak ondan sonra kalanı Osmanlı maliyesine devrediliyordu.
Şimdi bunlardan bahsetmek Osmanlı'ya hakaret mi?Hayır değil...Bunlar tarihimizde yaşanmış 'acı' olaylardır.Bunları bilmeden geleceğe bakamazsınız.Türkiye'yi ve diğer tüm müslüman toplumları Japonya'dan,Çin'den ve Kore'den ayıran temel unsurda budur.Zira diğer Doğulu devletler Batılı ülkelerin kendi ülkelerine yaptıkları sömürüyü ve sömürme girişimlerinden ders alarak hızlıca modernleşirken Türkiye ve diğer müslüman toplumlar geçmişte kurulan devletlerin büyüklük hikayelerine dört elle sarılarak sadece kendilerini avutuyorlar.Halbuki Japonya'yı modernleştiren İmparator Meiji'nin hazırladığı anayasada direk şöyle bir and vardır; ''Geçmişin elim adetleri kaldırılacak ve doğanın adil kanunlarına uygun olarak her şey yeniden düzenlenecek” .
Kısacası geçmişte yaşanılan ve devleti ve toplumu çöküşe götüren olayları,nedenleri ve etkenleri bilmeden,bunlara çözümler getirmeden geleceği kuramazsınız.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Long Nightt -- 9 Ocak 2023; 2:34:9 >
-
Osmanlı, bir aile kurumuydu. Kurumun merkezi Saraydı. Her şey saraydan yönetiliyordu. Sınırları ise İstanbul ile sınırlıydı. Geri kalan yerler sadece topraktı ve üzerinde yaşayan halk ise değersiz olup sadece asker olarak yaşamalarına izin veriliyordu. Saray şatafat içindeyken halk mayasız yufka ile beslenmek zorundaydı. Kaldıkları evler ise taştan topraktan ahşaptan.. Tarımdan zerre anlamıyorlardı. Falan filan.
Osmanlı dediğimiz hanedanlık sadece kendi soyu için çalıştı ve çalıştırdı. Senin ne işin vardı ya Viyana'da?
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X