Şimdi Ara

ROMA mı OSMANLI MI? (8. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
278
Cevap
3
Favori
24.569
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Batiyi elestirirken caniler, sapiklar. Osmanliyi elestirirken donemin sartlarini goz onune almamiz lazim. Valla kardesim insanlik sucu varsa bu evrensel ve zamansizdir. Hangi donemde hangi sartlarda yapilirsa yapilsin, ne kadar yumusatilmis da olsun bunlarin hicbiri bu suclari hakli gosteremez.ikinci olarak osmanlida yagma ve tecavuz kesinlikle vardi. 3 gun boyunca sehir askerlere kan hakki olarak verilirdi. Binalara, resmi kurumlara dokunmak yasakti sadece

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Cypon

    Demek sıra Demagojiye de geldi harika. Gerçekten tam listeye göre hareket ediyorsun.

    Yukarıda yazdıkların zaten benim söylediklerimi kanıtlar nitelikte. Akademik bir tartışma yapmıyoruz lakin ben sana akademik olarak öğrendiklerimi yazıyorum. Ne yazdığının daha doğrusu yazdığının ne anlama geldiğini bilerek yazman durumu daha kötü yapıyor ne yazıkki.

    Yukarıda yazdıklarım içinde ''uzmanım'' yada ''bu konuyu en iyi ben bilirim'' cümleleri geçmiyor. İslam Hukuku üzerinde senin özellikle durman ise açık yakaladığını düşünüp benim de bu konuda cevap vermememden cesaret alarak ''mücadaleyi'' kazanabileceğini düşünmen.

    İşte bu yüzden diyorum senin kafa yapında olan çok insanla tartıştım. Ve bir sonuca ulaşılmadığını gördüm. Bu yüzden de tartışmayı sonlandırdım. Ancak bu sana yetmiyor doğal olarak. ''Zafer'' kazanmış olman lazım değil mi?

    Tartışmalar karşıt düşüncelerin bir araya gelip yeni anlamlar çıkması için yapılır. Yukarıda dediğim gibi tez+antitez=sentez.
    Ancak bir taraf düşüncesini diretir ve empoze etmeye kalkar ise, işte o zaman tartışma çok farklı bir şeye dönüşür. Buna propaganda diyoruz. O yüzden ben de senin ne anlam çıktığını umursamadığın cümlelerden rahatsız oldum. Ve dedim ki; görünüşe göre seninle yapacağımız tartışma ileriye yönelik bir bilgi akışı sağlamayacak. Bu yüzden tartışmayı bitiriyorum.

    Bu kadar. Hiddetlenmene, sinirlenmene gerek yok.

    İyi forumlar yeniden.

    Canım arkadaşım, benim yaptıklarım ile ilgili benim yerime kanıya varıyorsun ve sonra demagojiden bahsediyorsun. Yahu bırakta neyi ne için yazdığımı ben bileyim.
    Sıradan bir tartışma iken olayı sidik yarışına çevirmeye çalışan ben değilim. Halen aynı şeyi yapıp eğer aynı görüşte değilsek tartışmıyorum tarzındasın. Arkadaşım ben tabiki seninle aynı görüşte olmayacağım, benim görüşüme sahip olup olmaman zerre umurumda da olmadığından empoze etmek gibi bir derdim yok.
    Benim yazdığım şeyleri kendi düşünce yapına göre yorumlayarak farklı anlamlar çıkartmaya devam ediyorsun. O kadar yazmama rağmen "O yüzden ben de senin ne anlam çıktığını umursamadığın cümlelerden rahatsız oldum" diyorsun. Bende bundan bahsediyorum işte. Arkadaşım benim ne yazdığım bellidir, sen bunu kendi düşünce yapına göre yorumlayıp farklı anlamlar çıkarıyorsun ve suçu benim üzerime atıyorsun. Tabiki ben bunu umursamıyor olacağım. Senin kafandaki düşünceleri değiştirmek gibi bir arzum olmadığı için haliyle umursamıyorum. Ama sürekli olarak benim yazılarımı kendi kafana göre yorumlayıp bunun üzerinden beni suçlaman sinir bozuyor.

    Dediğim gibi olayı sidik yarışına çevirmeye çalıştığın için ortada bir zafer kazanma veya mücadele olduğunu zannetmeye başladın. Arkadaşım daha kaç kere söyleyeceğim bilmiyorum ama İslam hukuku ile ilgili oldukça geniş bir konuyu İslam hukuku konusunda uzman olmadığın halde direk olarak yargıya varamazsın. Yahu cariye sisteminin çıkış noktası olan İslam hukukunu bilmeden ne ile değerlendirebileceğini düşünüyorsun sen ? Tez antitez senteze çok meraklısın ya al işte sana sentez. Sadece şu sentezi kavrasan yeterli olacak zaten.

    Bu arada, tartışmayı sonlandırıyorum diye birşey söz konusu olamaz. Öncelikle sormam gerekiyor kendini ne zannediyorsun ? İkincisi Türkçe biliyor musun ? Tartışmayı sonlandırıyorum diyerek kesip atmaya çalışmak çok büyük bir kibir ve kendini üstün görme ifadesidir. Eğer niyetin bu değilse ben kendi adıma tartışmayı bitiriyorum veya tartışmaya daha fazla taraf olmayacağım hiç olmazsa daha fazla muhattap almayacağım dersin eğer Türkçe biliyorsan.
    Akademik tarzda tartışmadan bahsediyorsan bilmen gerekir ki tartışmanın bir edebi, adabı vardır.




  • Aynı şeyleri tekrarlamaktan sıkıldım gerçekten.

    Tamam sen haklısın cariye konusunda, Tarih konusunda, İslam Hukuku konusunda, Edebiyat ve Türkçe dil kuralları ve anlamları hakkında hiçbir bilgim yok.

    Sadece bilmediğim bir konuda sana üstün gelerek ego tatmini yaratmaya ve bundan gurur duymaya çalışıyorum. Kibirliyim, kendimi üstün görüyorum, başkalarına yukarıdan bakıyorum, bıyığımı balta kesmiyor vs vs.

    İyi forumlar.
  • wiki pedia politik yaklaşıyor galiba orjinal sitesinde romayı 6.5 m gösteriyor tr wiki de 5 m gösteriyor :)) fix olan osmanlı 5.2 m km kare
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Tarîhçî

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: the_gunner

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: the_gunner

    quote:

    Orijinalden alıntı: leon420

    Osmanlı'nın Viyana'da bozguna uğramasının sebebi askeri yetersizlik değil Kırım Hanı ve Erdel Kralının ihanetidir.

    Bu tespite katılmakla beraber birşey de ben ekleyeceğim:

    Ordu komutanının Viyana'yı ele geçirme arzusunun olmamasıdır. Avusturya ve Belçika'da eğitim görmüş bir Hocam'a göre (Hukuk Profesörü): "Osmanlı'nın başındaki o komutan Viyana'ya aşıktır ve bilir ki Viyana ele geçirilirse Asker hakkı olan ganimetleri almaya çalışırken şehre zarar verecektir. Bu sebeple de kuşatmayı uzatmış ve Viyana'yı hiçbir zaman almamıştır. Kışa doğru da Kanuni bu komutanı idam ettirir. Ancak kış geldiği için sefere devam edilmeyerek geri dönülür.

    Bu türk'ün heykeli bugün Viyana'da dikilidir."

    O hoca acaba bilmiyormu ordu sefere çıkarken Avrupa' içlerinden geçerken gayri müslim köy ve bahçelerinden yiyecek içecek çalan bazı askerler padişah emri ile ibret olsun diye idam ettirildiğini ?

    İyi de ele geçirilen bir şehirdeki mallar zaten kazanan askerlere haktır. Bu mallara ganimet denir. Ganimet başka şey, hırsızlık başka şeydir.

    Bahçeden elma armut çalıyor, hak edilmiş olmayan haram mala el sürüyorlar diyerek ibret olsun diye idam emri verilen bir yerde şehre zarar verilmez emin ol. Osmanlı ordusu gayet sistematik çalışır bu İstanbul için de geçerliydi. Fetih yapılan yerde ganimet olarak elde edilen malların bir kısmı devlet gözetimi altında askerlere dağıtılır, sonrasında devlet gerekeni alırdı fakat şehre veya yöre halkına zarar verilmezdi. Verenin cezası gayet net; idam. Osmanlı ordusu öyle haçlı ordularına benzemez gittiği şehirde sokaklarda bilek yüksekliğini geçen ve oluk oluk akan kan nehirleri, görülen her kadına veya çocuğa tecavüz etme huyumuz olmamıştır. Bu bahsettiğim şeyler arşivlerde geçen şeylerdir. Haçlıların Kudüs'e giderken ve Kudüs'te yaptıklarının sadece ufak bir bölümü. Cesetlerden oluşan tepecikler, kesik kafalardan oluşan yığınlar, caddelerde bileği geçen kan nehirleri vs. Osmanlı ordusunda göreceğiniz şeyler değildir yağmacılık yasaktır.

    Emin misiniz? Yeniçerilerin (Her İslam Devleti'nde olduğu gibi) 3 gün şehri yağmalama hakkı var.

    Olması mümkün değil!

    TÜRKLERİNB TARİHİ
    Pasifik'ten Akdeniz'e 2000 Yıl
    Jean-Paul Roux

    Çeviriye ve yayıma katk programı çerçevesinde yayımlanan bu yapıt,
    Fransa Dışişleri Bakanlığı'nın, Türkiye'deki Fransa Büyükelçiliği'nin ve İstanbul
    Fransız Kültür Merkezi'nin desteğiyle gerçekleştirilmiştir.

    Neden olmaz!
    Sayfa: 42, parağraf: 1

    "Kırtasiyece batı uygarlığında, Türk ARŞİVLERİNİN gerçekten şaşkınlık verici nitelik ve niceliklerini kavramak güçtür. BUNLARI her yerde, İŞGAL ETTİKLERİ TÜM BÜYÜK kentlerde raslanır; ÇÜNKÜ TÜRKLER HER ŞEYİ KAYDETMİŞ ve MUHAFAZA etmişlerdir. Bu konuda bir tek örnek vermek yeter. Türkiye Cumhuriyetinin büyük ölçüde Osmanlı İmparatorluğu vezirlerinin arşivlerinden oluşturulmuş BAŞBAKANLIK ARŞİV Genel Müdürlüğü arşivlerinde YÜZMİLYONDAN FAZLA BELGE BULUNDUĞU ve bu belgelerden BAZILARININ YÜZLERCE SAYFALIK BİR KÜTÜK de OLABİLDİĞİ bilinmektedir." deniyor!

    Kayıt altına alınmış bir yerde yağmalama yapılamaz.

    Yağmalama yapılmış ise arşiv belgelerini göstermek mecburiyetindedirler. Aksi halde müfteri olurlar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: tataryan

    Romaya karşı durabilecek ordu kalmamıştı. Sarmatyanın meşhur süvari alayı tek güçtür romanın karşısında kalan. sarmatyalılarda doğudan gelmiş turani bir kavimdi.roma onları da yendikten sonra düşmansız kaldı.Viyana gibi bi kale çıksaydı karşılarına taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmazlardı.General Hannibal ve Attila yenilgiyi tattırıp,romayı fetret devrine sokmuşlardır.Ama insanların çoğu romanın hakimiyetinde doğup ölüyorlardı.

    ATTİLA= LEON

    TÜRKLERİN TARİHİ
    Pasivik'ten Akdeniz'e 200 Yıl
    Jean-Paul Roux

    Sayfa: 75

    "Papa ATTİLA'nın karşısına çıkar ve kendisini ÇEKİLMEYE ikna eder. O da Loup gibi, Aignan gibi, Paris'in koruyucusu Nanterreli güzel kız gibi AZİZ BÜYÜK LEON adıyla ermişler listesine EKLENMİŞTİR." diye yazıyor.

    1. Attila 453'de öldürüldü mü? öldü mü? yoksa 453'de Leon adıyla İstanbul patriğinden ilk imparatorluk taçını giymiş mi olur?
    2. Attila, Roma İmparatorluğunu 2'ye bölmedi mi? Neden böldü?
    3. Çünkü Romanın başına İmparator olarak Ağabeyi Belâ geçmişti. Attila o zqamanlar İngilterede idi. Birlikleri ile Romanın üzerine yürü. Amcası o zaman Roma'ya Papa olmuştu. Tahtı da Belâd'a bırkmıştı. Romanın başına Belâd geçer, Roma 2'ye bölünür ve İstanbul (Bizans) İmparatoru oluyor.

    Roma aynı zamanda DİNSEL açıdan da 2'ye bölünüyor! Roma İmparatorluğu Belâd (Buda= Budizim) ve Bizans İmparatorluğu Attila (Brahma= Brahmanizi) olarak da 2'ye bölünüyor!

    Yani, Roma demek HUN (Hun= Kan) demektir. Hun, kan dökücü demek değildir. Kan hücresi içindeki DNA geçmişin ve içinde bulunduğumuz zamanın tüm bilgilerini taşırken, genlerimiz de aynı şekilde tüm genetiği taşıyan birimlerdir. Kan olmadan hiç bir canlı beden oluşturamaz!

    Toprağa düşen her tohumun dna ve genleri milyonlarca yıllık bilgiyi ve genetiği taşır. Onun için oluşan her bedende milyonlarca yıllık bilginin ve genetiğin bedeni olur. Benim, senin, onun bedeni olamaz!

    Kuran: "Âdem'i yarattık, ondan da eşini yarattık. Bu ikisinden de birsürü erkekler ve dişiler ürettik. (üretmeye de devam ediyoruz demek olur)

    Yaratan, hiç bir zaman 2'ci bir erkeği, yaratmak için yaratmamıştır ve yaratmaz! DNA'da erkek "o+ Haç sembolü" ve dişi "> Haç sembplü" bunlardır. Bunlar erkeğin spermindedir. Adem (Adam/erk)'in bu tohumları toprağa düştükçe erkek ve dişi bedenler oluşur. (Âdem'i yarattık, ondan da eşine vücut verdik. O ikisinden de matbaanın basması gibi erkek ve dişi bedenleri yarattık (bastık) demesiyle aynıdır.

    Dünyada bundan dolayı hiç bir bilim insanı BİR IRK dahi ispat edememiştir ve edemiyecektir.




  • Bu akşam "Heber Türk"'te, Öteki Gündem" proğramında, Osmanlı devleti devrinde, Mısır devletinin adı <<ed devletu't Türkiye>> Türk Devleti idi. Ana-dolu insanı Türk'lük adını ancak Cumhuriyetin kuruluşu ile Türklüğüne kavuşmuştur." diye açıklandı.

    İran da Türktür ve o zaman Şah İsmail Türkçe konuşup Türkçe yazmıştır.

    Kanuni ise Farça yazmıştır.

    Hangisi Türklüğe daha yakın oluyor?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: birturk

    Bu akşam "Heber Türk"'te, Öteki Gündem" proğramında, Osmanlı devleti devrinde, Mısır devletinin adı <<ed devletu't Türkiye>> Türk Devleti idi. Ana-dolu insanı Türk'lük adını ancak Cumhuriyetin kuruluşu ile Türklüğüne kavuşmuştur." diye açıklandı.

    İran da Türktür ve o zaman Şah İsmail Türkçe konuşup Türkçe yazmıştır.

    Kanuni ise Farça yazmıştır.

    Hangisi Türklüğe daha yakın oluyor?



    Böyle bir saçmalık yok. Yavuz veya Kanuni bazı belgeleri Farsça yazdı diye Türklüklerinden birşey mi kaybetmiş oluyorlar ? Fars kültürü son 250 yıla kadar daima yakın doğunun en baskın kültürü olmuştur bunun Fars Türk veya Arap olmak ile alakası yok.




  • en geniş sınırlarında roma ve osmanlı.romayı kırmızıyla osmanlıyı yeşille gösterdim




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi The İncredible Hulk -- 9 Şubat 2013; 7:00:48 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: birturk

    quote:

    Orijinalden alıntı: Tarîhçî

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: the_gunner

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: the_gunner

    quote:

    Orijinalden alıntı: leon420

    Osmanlı'nın Viyana'da bozguna uğramasının sebebi askeri yetersizlik değil Kırım Hanı ve Erdel Kralının ihanetidir.

    Bu tespite katılmakla beraber birşey de ben ekleyeceğim:

    Ordu komutanının Viyana'yı ele geçirme arzusunun olmamasıdır. Avusturya ve Belçika'da eğitim görmüş bir Hocam'a göre (Hukuk Profesörü): "Osmanlı'nın başındaki o komutan Viyana'ya aşıktır ve bilir ki Viyana ele geçirilirse Asker hakkı olan ganimetleri almaya çalışırken şehre zarar verecektir. Bu sebeple de kuşatmayı uzatmış ve Viyana'yı hiçbir zaman almamıştır. Kışa doğru da Kanuni bu komutanı idam ettirir. Ancak kış geldiği için sefere devam edilmeyerek geri dönülür.

    Bu türk'ün heykeli bugün Viyana'da dikilidir."

    O hoca acaba bilmiyormu ordu sefere çıkarken Avrupa' içlerinden geçerken gayri müslim köy ve bahçelerinden yiyecek içecek çalan bazı askerler padişah emri ile ibret olsun diye idam ettirildiğini ?

    İyi de ele geçirilen bir şehirdeki mallar zaten kazanan askerlere haktır. Bu mallara ganimet denir. Ganimet başka şey, hırsızlık başka şeydir.

    Bahçeden elma armut çalıyor, hak edilmiş olmayan haram mala el sürüyorlar diyerek ibret olsun diye idam emri verilen bir yerde şehre zarar verilmez emin ol. Osmanlı ordusu gayet sistematik çalışır bu İstanbul için de geçerliydi. Fetih yapılan yerde ganimet olarak elde edilen malların bir kısmı devlet gözetimi altında askerlere dağıtılır, sonrasında devlet gerekeni alırdı fakat şehre veya yöre halkına zarar verilmezdi. Verenin cezası gayet net; idam. Osmanlı ordusu öyle haçlı ordularına benzemez gittiği şehirde sokaklarda bilek yüksekliğini geçen ve oluk oluk akan kan nehirleri, görülen her kadına veya çocuğa tecavüz etme huyumuz olmamıştır. Bu bahsettiğim şeyler arşivlerde geçen şeylerdir. Haçlıların Kudüs'e giderken ve Kudüs'te yaptıklarının sadece ufak bir bölümü. Cesetlerden oluşan tepecikler, kesik kafalardan oluşan yığınlar, caddelerde bileği geçen kan nehirleri vs. Osmanlı ordusunda göreceğiniz şeyler değildir yağmacılık yasaktır.

    Emin misiniz? Yeniçerilerin (Her İslam Devleti'nde olduğu gibi) 3 gün şehri yağmalama hakkı var.

    Olması mümkün değil!

    TÜRKLERİNB TARİHİ
    Pasifik'ten Akdeniz'e 2000 Yıl
    Jean-Paul Roux

    Çeviriye ve yayıma katk programı çerçevesinde yayımlanan bu yapıt,
    Fransa Dışişleri Bakanlığı'nın, Türkiye'deki Fransa Büyükelçiliği'nin ve İstanbul
    Fransız Kültür Merkezi'nin desteğiyle gerçekleştirilmiştir.

    Neden olmaz!
    Sayfa: 42, parağraf: 1

    "Kırtasiyece batı uygarlığında, Türk ARŞİVLERİNİN gerçekten şaşkınlık verici nitelik ve niceliklerini kavramak güçtür. BUNLARI her yerde, İŞGAL ETTİKLERİ TÜM BÜYÜK kentlerde raslanır; ÇÜNKÜ TÜRKLER HER ŞEYİ KAYDETMİŞ ve MUHAFAZA etmişlerdir. Bu konuda bir tek örnek vermek yeter. Türkiye Cumhuriyetinin büyük ölçüde Osmanlı İmparatorluğu vezirlerinin arşivlerinden oluşturulmuş BAŞBAKANLIK ARŞİV Genel Müdürlüğü arşivlerinde YÜZMİLYONDAN FAZLA BELGE BULUNDUĞU ve bu belgelerden BAZILARININ YÜZLERCE SAYFALIK BİR KÜTÜK de OLABİLDİĞİ bilinmektedir." deniyor!

    Kayıt altına alınmış bir yerde yağmalama yapılamaz.

    Yağmalama yapılmış ise arşiv belgelerini göstermek mecburiyetindedirler. Aksi halde müfteri olurlar.



    Jean Paul Roux'un dedikleri umrumda bile değil. O kitap bende de var. Türklerin Tarihi 500 sayfayla anlatılamayacak kadar geniş ve köklü. Yeniçerilerin şehri 3 gün boyunca yağmalama hakkı var. Bunu kimse inkar edemez.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Tarîhçî

    quote:

    Orijinalden alıntı: birturk

    quote:

    Orijinalden alıntı: Tarîhçî

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: the_gunner

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: the_gunner

    quote:

    Orijinalden alıntı: leon420

    Osmanlı'nın Viyana'da bozguna uğramasının sebebi askeri yetersizlik değil Kırım Hanı ve Erdel Kralının ihanetidir.

    Bu tespite katılmakla beraber birşey de ben ekleyeceğim:

    Ordu komutanının Viyana'yı ele geçirme arzusunun olmamasıdır. Avusturya ve Belçika'da eğitim görmüş bir Hocam'a göre (Hukuk Profesörü): "Osmanlı'nın başındaki o komutan Viyana'ya aşıktır ve bilir ki Viyana ele geçirilirse Asker hakkı olan ganimetleri almaya çalışırken şehre zarar verecektir. Bu sebeple de kuşatmayı uzatmış ve Viyana'yı hiçbir zaman almamıştır. Kışa doğru da Kanuni bu komutanı idam ettirir. Ancak kış geldiği için sefere devam edilmeyerek geri dönülür.

    Bu türk'ün heykeli bugün Viyana'da dikilidir."

    O hoca acaba bilmiyormu ordu sefere çıkarken Avrupa' içlerinden geçerken gayri müslim köy ve bahçelerinden yiyecek içecek çalan bazı askerler padişah emri ile ibret olsun diye idam ettirildiğini ?

    İyi de ele geçirilen bir şehirdeki mallar zaten kazanan askerlere haktır. Bu mallara ganimet denir. Ganimet başka şey, hırsızlık başka şeydir.

    Bahçeden elma armut çalıyor, hak edilmiş olmayan haram mala el sürüyorlar diyerek ibret olsun diye idam emri verilen bir yerde şehre zarar verilmez emin ol. Osmanlı ordusu gayet sistematik çalışır bu İstanbul için de geçerliydi. Fetih yapılan yerde ganimet olarak elde edilen malların bir kısmı devlet gözetimi altında askerlere dağıtılır, sonrasında devlet gerekeni alırdı fakat şehre veya yöre halkına zarar verilmezdi. Verenin cezası gayet net; idam. Osmanlı ordusu öyle haçlı ordularına benzemez gittiği şehirde sokaklarda bilek yüksekliğini geçen ve oluk oluk akan kan nehirleri, görülen her kadına veya çocuğa tecavüz etme huyumuz olmamıştır. Bu bahsettiğim şeyler arşivlerde geçen şeylerdir. Haçlıların Kudüs'e giderken ve Kudüs'te yaptıklarının sadece ufak bir bölümü. Cesetlerden oluşan tepecikler, kesik kafalardan oluşan yığınlar, caddelerde bileği geçen kan nehirleri vs. Osmanlı ordusunda göreceğiniz şeyler değildir yağmacılık yasaktır.

    Emin misiniz? Yeniçerilerin (Her İslam Devleti'nde olduğu gibi) 3 gün şehri yağmalama hakkı var.

    Olması mümkün değil!

    TÜRKLERİNB TARİHİ
    Pasifik'ten Akdeniz'e 2000 Yıl
    Jean-Paul Roux

    Çeviriye ve yayıma katk programı çerçevesinde yayımlanan bu yapıt,
    Fransa Dışişleri Bakanlığı'nın, Türkiye'deki Fransa Büyükelçiliği'nin ve İstanbul
    Fransız Kültür Merkezi'nin desteğiyle gerçekleştirilmiştir.

    Neden olmaz!
    Sayfa: 42, parağraf: 1

    "Kırtasiyece batı uygarlığında, Türk ARŞİVLERİNİN gerçekten şaşkınlık verici nitelik ve niceliklerini kavramak güçtür. BUNLARI her yerde, İŞGAL ETTİKLERİ TÜM BÜYÜK kentlerde raslanır; ÇÜNKÜ TÜRKLER HER ŞEYİ KAYDETMİŞ ve MUHAFAZA etmişlerdir. Bu konuda bir tek örnek vermek yeter. Türkiye Cumhuriyetinin büyük ölçüde Osmanlı İmparatorluğu vezirlerinin arşivlerinden oluşturulmuş BAŞBAKANLIK ARŞİV Genel Müdürlüğü arşivlerinde YÜZMİLYONDAN FAZLA BELGE BULUNDUĞU ve bu belgelerden BAZILARININ YÜZLERCE SAYFALIK BİR KÜTÜK de OLABİLDİĞİ bilinmektedir." deniyor!

    Kayıt altına alınmış bir yerde yağmalama yapılamaz.

    Yağmalama yapılmış ise arşiv belgelerini göstermek mecburiyetindedirler. Aksi halde müfteri olurlar.



    Jean Paul Roux'un dedikleri umrumda bile değil. O kitap bende de var. Türklerin Tarihi 500 sayfayla anlatılamayacak kadar geniş ve köklü. Yeniçerilerin şehri 3 gün boyunca yağmalama hakkı var. Bunu kimse inkar edemez.

    O kitabı bende okudum, güzel kitap çokça eskimiş bilgi var artık.
    Tarihçi, yağma denilen şey önüne geleni çal çırp istediğini al demek değil dostum. Arşivdeki arkadaşlar ile bir konuş bak sana bunu söyleyecekler. Yağma denilen şeyin belli kuralları var belli kapsamları var öyle şehri talan etmek falan mümkün değil öğrenildiği anda direk kelle gider.
    Oğuzname okudun mu bilmiyorum. Oradaki sistem neyse dahil Timur dahil Atilla dahil aynısını bizde kullanmışız.
    Seyyahlar çok güzel anlatıyor. Özellikle Alman ve Avusturyalı elçiler diyor ki bu Türkler çok kurnaz. Savaşta işgal ettikleri yeri ele geçirdikten sonra orada namaz kıldılar ise kesinlikle geri vermiyorlar, orasını kendi toprağı belliyorlar diyor.




  • Osmanlı'da bakıldığında sürekli Türkerin cephelere sürüldüğünü diğer yurttaşlara ekonomi ve ticaretin emanet edildiği görülmektedir. Bu bile çok büyük bir yanlıştır.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Tarîhçî

    quote:

    Orijinalden alıntı: birturk

    quote:

    Orijinalden alıntı: Tarîhçî

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: the_gunner

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: the_gunner

    quote:

    Orijinalden alıntı: leon420

    Osmanlı'nın Viyana'da bozguna uğramasının sebebi askeri yetersizlik değil Kırım Hanı ve Erdel Kralının ihanetidir.

    Bu tespite katılmakla beraber birşey de ben ekleyeceğim:

    Ordu komutanının Viyana'yı ele geçirme arzusunun olmamasıdır. Avusturya ve Belçika'da eğitim görmüş bir Hocam'a göre (Hukuk Profesörü): "Osmanlı'nın başındaki o komutan Viyana'ya aşıktır ve bilir ki Viyana ele geçirilirse Asker hakkı olan ganimetleri almaya çalışırken şehre zarar verecektir. Bu sebeple de kuşatmayı uzatmış ve Viyana'yı hiçbir zaman almamıştır. Kışa doğru da Kanuni bu komutanı idam ettirir. Ancak kış geldiği için sefere devam edilmeyerek geri dönülür.

    Bu türk'ün heykeli bugün Viyana'da dikilidir."

    O hoca acaba bilmiyormu ordu sefere çıkarken Avrupa' içlerinden geçerken gayri müslim köy ve bahçelerinden yiyecek içecek çalan bazı askerler padişah emri ile ibret olsun diye idam ettirildiğini ?

    İyi de ele geçirilen bir şehirdeki mallar zaten kazanan askerlere haktır. Bu mallara ganimet denir. Ganimet başka şey, hırsızlık başka şeydir.

    Bahçeden elma armut çalıyor, hak edilmiş olmayan haram mala el sürüyorlar diyerek ibret olsun diye idam emri verilen bir yerde şehre zarar verilmez emin ol. Osmanlı ordusu gayet sistematik çalışır bu İstanbul için de geçerliydi. Fetih yapılan yerde ganimet olarak elde edilen malların bir kısmı devlet gözetimi altında askerlere dağıtılır, sonrasında devlet gerekeni alırdı fakat şehre veya yöre halkına zarar verilmezdi. Verenin cezası gayet net; idam. Osmanlı ordusu öyle haçlı ordularına benzemez gittiği şehirde sokaklarda bilek yüksekliğini geçen ve oluk oluk akan kan nehirleri, görülen her kadına veya çocuğa tecavüz etme huyumuz olmamıştır. Bu bahsettiğim şeyler arşivlerde geçen şeylerdir. Haçlıların Kudüs'e giderken ve Kudüs'te yaptıklarının sadece ufak bir bölümü. Cesetlerden oluşan tepecikler, kesik kafalardan oluşan yığınlar, caddelerde bileği geçen kan nehirleri vs. Osmanlı ordusunda göreceğiniz şeyler değildir yağmacılık yasaktır.

    Emin misiniz? Yeniçerilerin (Her İslam Devleti'nde olduğu gibi) 3 gün şehri yağmalama hakkı var.

    Olması mümkün değil!

    TÜRKLERİNB TARİHİ
    Pasifik'ten Akdeniz'e 2000 Yıl
    Jean-Paul Roux

    Çeviriye ve yayıma katk programı çerçevesinde yayımlanan bu yapıt,
    Fransa Dışişleri Bakanlığı'nın, Türkiye'deki Fransa Büyükelçiliği'nin ve İstanbul
    Fransız Kültür Merkezi'nin desteğiyle gerçekleştirilmiştir.

    Neden olmaz!
    Sayfa: 42, parağraf: 1

    "Kırtasiyece batı uygarlığında, Türk ARŞİVLERİNİN gerçekten şaşkınlık verici nitelik ve niceliklerini kavramak güçtür. BUNLARI her yerde, İŞGAL ETTİKLERİ TÜM BÜYÜK kentlerde raslanır; ÇÜNKÜ TÜRKLER HER ŞEYİ KAYDETMİŞ ve MUHAFAZA etmişlerdir. Bu konuda bir tek örnek vermek yeter. Türkiye Cumhuriyetinin büyük ölçüde Osmanlı İmparatorluğu vezirlerinin arşivlerinden oluşturulmuş BAŞBAKANLIK ARŞİV Genel Müdürlüğü arşivlerinde YÜZMİLYONDAN FAZLA BELGE BULUNDUĞU ve bu belgelerden BAZILARININ YÜZLERCE SAYFALIK BİR KÜTÜK de OLABİLDİĞİ bilinmektedir." deniyor!

    Kayıt altına alınmış bir yerde yağmalama yapılamaz.

    Yağmalama yapılmış ise arşiv belgelerini göstermek mecburiyetindedirler. Aksi halde müfteri olurlar.



    Jean Paul Roux'un dedikleri umrumda bile değil. O kitap bende de var. Türklerin Tarihi 500 sayfayla anlatılamayacak kadar geniş ve köklü. Yeniçerilerin şehri 3 gün boyunca yağmalama hakkı var. Bunu kimse inkar edemez.

    Jean-Paul Roux Fransız. Kitabı bende var diyorsun. Okursan

    Sizler kimin yazdığı Tarih kitabını okudunuz?

    Türklerin girdiği her büyük şehirde belgeler olduğu halde, sizler hala 3 gün yağmalama yapıyorlar diyorsanız, belgelerini vermeniz gerekir.

    Türkler'in Tarihi kitabının arkasında, belgelerini açıklamış. Sizin okuduğunuz kitabın da arkasında onun gibi dayanaklarını yazar vermiş mi?

    -------------------------------------------

    Kraven

    Türkler Ata erkil değil, ANA erkil diyorsun!

    Türkler, Ata veya Ana erkil değildir.

    Kutsal İsa diyen Katoliklerdir. Kutsal (Kut-s-al) ANA diyende Sünniler ile Ortodoks hıristiyanlardır!

    Kut-s-al İsa, İsa kimdir? Erkekdir, adamdır, Atadır.
    İster Kutsal İsa deyin, isterse Kut-s-al Âdem. İsa da erkektir, Âdem de erkektir!

    Tıp'da Erkek sembolünün gerçeği (o+, bunu dik olarak düşün) budur. Erkek bedenini oluşturan bu semboldür. Katolikler buna Kut-s-al HAÇ, İsa diyorlar.
    Tıp'da Dişi sembolünün gerçeği (>, bunu dik açı olarak düşün) budur. Bu semboller Yokup bey tarafından Yunanlıların batıya (bu gün Yunanistan dediğimiz bölgeye)getirilmeleri ve İngiltere tarafından Yunan devletinin tanınması ile birlikte, Ortodoks milletlerinin boynuna ve patrikhanelerine Kut-s-al HAÇ geçirilmiştir. Bu gün Kut-s-al dişi/ANa (>) sembolünü taşıyan tek ülke İsrail'dir. Bu (V) sembolün tersini düşünürsen, İsrail'in dini sembollerinde görebilirsiniz. Aytunç Altındal ile Ömer Çelakıl ekranlarda defalarca göstermişlerdir. (V) Bu sembolün içinde bir de göz vardır.

    Türke gelince: "Ne mutlu Türküm diyenlere!"

    Bizim için Kutsal (Kut-s-al), Kut oalan AL KANDIR! Al kanın içine dna var ve o dna'da da Kut-s-al ERKEK (o+) ve Kut-s-al (>) dişi birlikte mevcuttur.

    Kur'an'da: "Ey İnsanlar! Sizi BİR TEK canlıdan YARATAN, ondan EŞİNE VÜCUDA (bedene) getieren ve O İKİSİNDEN BİR ÇOK erkekler ve dişiler üreten Rabbinize karşı gelmekten sakının." diyor. (Nisa S., 1. )

    Biz Türkler olarak Ata (o+) erkil veya ANA (>) erkil değiliz. Bizim yaratıcımız KANDIR. O kan hücresinin içinde Kut-s-al İsa/Âdem ERKEK (o+= YILDIZ), Kut-s-al ANA/dişi (>= Ay) birliktedir. Bizim için ERKEK ve DİŞİ eşittir! Biri diğerine üstün/Kut/kutsal değildir!

    İnsanlar okuduklarını papağanlar gibi satıyorlar. Okuduklarından neyi anladıkların ise yazmıyorlar.

    Mevlana: Böyleleleri için: "Hindistan DUDULARININ, dudulara söyledikleri. diyor.




  • İkisi de değil.

    Bilinen en büyük medeniyet Hz. Süleyman peygamberin rüzgarları, cinleri, dalgıç şeytanları, hayvanları yönettiği devlettir.

    Ama ölümünden çok kısa süre sonra yoldan çıktıkları için düşmüştür.

    Sonrasında belki Zülkarneyn olabilir ama bu konuda yeterli bilgi yok.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • İnsandır ne yapsa yeridir! Kim nerede haklı nerede haksız bilinmez. İnsanları, toplumsal olayları yer
    ve zamana göre değerlendirmek gerekmez mi? Bu değerlendirmeleri yaparken lütfen yargı belirten ifadelerden kaçınalım. Benim ömrüm boyunca edindiğim tek tecrübe hiçbir şeyin insan ölümünü haklı çıkaramayacığı çıkarımı!
    Bu düşünceme rağmen onların yaptıklarını dönemi gereğince doğru kabul ediyorum.
    Tarihi yargılamadan, onu oluş biçimiyle sunup takdiri okuyanlara bırakınız. Hukuk günü yargılayabilir ama geçmişi (tarihi) asla yargılayamaz. Çünkü delil ve şahit yok. Belki yaşayan şahit olabilir ama bir olayı asla bir şahidin tek taraflı gözlemleriyle yargılayamazsınız.Tarih ile ilgili yazılarınızda yargı içeren cümlelerden sakınmanız gerekir diye düşünüyorum
    Saygılarımla,



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Massaimassai -- 27 Mart 2013; 12:49:58 >
  • Der noktayı koyarım:

    "Sürekliliği sağlayan akıldır. Fatih Sultan Mehmet Han’ın fethettiği toprakların asırlardır Osmanlı imparatorluğunda kalması, Fatih ve ondan sonra gelen padişahların “akıllı” olmalarındandır. İskender’in işgal ettiği toprakların kendinden sonra elden çıkması ve kalıcı bir nizam kuramamış olması, onun zeka dehası olduğunu fakat akıl dehası olmadığını gösterir."

    Şimdi anlaşılmıştır Roma mı Osmanlı mı
  • Ortaylı`ya göre Osmanlı Doğu Romadır. Padişahlar kayzer-i Rumdur.
  • Roma imparatorluğu bayağı iz bırakmış, dil, kültür, bilim vs., Osmanlı'dan geriye pek bir şey kalmamış.
  • Roma imp. önce zaten Hun imparatorluğu idi.

    Hun imparatorluğu ikiye bölündü: Roma ve Bizans diye.

    Hunları da ikiye bölen bildiğiniz gibi Attila'dır.

    Aslında bölünme: Roma ve Rumdur.

    Rum ülkesi daha sonra Bizans oluyor.

    Yunan devletinin kuruluşundan kısa bir süre önce Çin'in YUNNAN bölgesinden batıya sürükleyen Yakub bey diye biliniyor.

    Yunan devletinin kuruluşu çok yakın olduğu için mutlak bir yerde, bilhassa başbakanlık arşivlerinde, İngiltere arşivlerinde (Çünkü Yunan devletini tanıyan ilk ülke olduğu için) ve yine Ruslar da destek vermişler.


    Yunanistan'ın asıl sahibi Yunanlılar değil, Rumlar'dır!

    Rumlar ise vatanlarında ikinci sınıf vatandaş olmuşlardır.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: birturk

    quote:

    Orijinalden alıntı: tataryan

    Romaya karşı durabilecek ordu kalmamıştı. Sarmatyanın meşhur süvari alayı tek güçtür romanın karşısında kalan. sarmatyalılarda doğudan gelmiş turani bir kavimdi.roma onları da yendikten sonra düşmansız kaldı.Viyana gibi bi kale çıksaydı karşılarına taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmazlardı.General Hannibal ve Attila yenilgiyi tattırıp,romayı fetret devrine sokmuşlardır.Ama insanların çoğu romanın hakimiyetinde doğup ölüyorlardı.

    ATTİLA= LEON

    TÜRKLERİN TARİHİ
    Pasivik'ten Akdeniz'e 200 Yıl
    Jean-Paul Roux

    Sayfa: 75

    "Papa ATTİLA'nın karşısına çıkar ve kendisini ÇEKİLMEYE ikna eder. O da Loup gibi, Aignan gibi, Paris'in koruyucusu Nanterreli güzel kız gibi AZİZ BÜYÜK LEON adıyla ermişler listesine EKLENMİŞTİR." diye yazıyor.

    1. Attila 453'de öldürüldü mü? öldü mü? yoksa 453'de Leon adıyla İstanbul patriğinden ilk imparatorluk taçını giymiş mi olur?
    2. Attila, Roma İmparatorluğunu 2'ye bölmedi mi? Neden böldü?
    3. Çünkü Romanın başına İmparator olarak Ağabeyi Belâ geçmişti. Attila o zqamanlar İngilterede idi. Birlikleri ile Romanın üzerine yürü. Amcası o zaman Roma'ya Papa olmuştu. Tahtı da Belâd'a bırkmıştı. Romanın başına Belâd geçer, Roma 2'ye bölünür ve İstanbul (Bizans) İmparatoru oluyor.

    Roma aynı zamanda DİNSEL açıdan da 2'ye bölünüyor! Roma İmparatorluğu Belâd (Buda= Budizim) ve Bizans İmparatorluğu Attila (Brahma= Brahmanizi) olarak da 2'ye bölünüyor!

    Yani, Roma demek HUN (Hun= Kan) demektir. Hun, kan dökücü demek değildir. Kan hücresi içindeki DNA geçmişin ve içinde bulunduğumuz zamanın tüm bilgilerini taşırken, genlerimiz de aynı şekilde tüm genetiği taşıyan birimlerdir. Kan olmadan hiç bir canlı beden oluşturamaz!

    Toprağa düşen her tohumun dna ve genleri milyonlarca yıllık bilgiyi ve genetiği taşır. Onun için oluşan her bedende milyonlarca yıllık bilginin ve genetiğin bedeni olur. Benim, senin, onun bedeni olamaz!

    Kuran: "Âdem'i yarattık, ondan da eşini yarattık. Bu ikisinden de birsürü erkekler ve dişiler ürettik. (üretmeye de devam ediyoruz demek olur)

    Yaratan, hiç bir zaman 2'ci bir erkeği, yaratmak için yaratmamıştır ve yaratmaz! DNA'da erkek "o+ Haç sembolü" ve dişi "> Haç sembplü" bunlardır. Bunlar erkeğin spermindedir. Adem (Adam/erk)'in bu tohumları toprağa düştükçe erkek ve dişi bedenler oluşur. (Âdem'i yarattık, ondan da eşine vücut verdik. O ikisinden de matbaanın basması gibi erkek ve dişi bedenleri yarattık (bastık) demesiyle aynıdır.

    Dünyada bundan dolayı hiç bir bilim insanı BİR IRK dahi ispat edememiştir ve edemiyecektir.


    bu yorumu yaparken neden benim yorumu alıntıladın anlamadım




  • 
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.