Şimdi Ara

Şair Bilal Yavuz tasavvuf şiirleri

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
7
Cevap
0
Favori
212
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • EY


    Aşkın sardı cana teni

    Visalindi hayalimiz

    Rızan cennetler cenneti

    Hasretlerde nefesimiz


    Meded göster bana beni

    Kıymetlensin cevherimiz

    Sensiz heryer cehennemdi

    Senle ateş bile deniz


    Şereflenir emrettiğin

    Onurlanır söylettiğin

    İzzetlenir her seçtiğin

    En büyük lütuftu sevgin


    Onlar hiç anlamadılar

    Bir çöplüğe aldandılar

    Oysa orda gerçek diyar

    Bile bile koşmadılar


    Mutluluğu hak etmeyen

    Yürekleri bırak gönül

    Senin yurdun sevda bahçen

    Hakiki dostların hep gül


    Aşkın vurdu bana beni

    Depremlerde mecalimiz

    Sevgin cennetler cenneti

    Umutlarda çiçeğimiz


    Varlık adınla aydınlık

    Yokluk emrine amade

    Sonsuz nurunla canlıydık

    Hürlük Sana kulluk bize


    Bilal Yavuz




    HEY


    Sevgin akar ilden ile

    Yerden yere gökten göğe

    Rahmet yağar candan cana

    Lütfun damlar özden öze


    Sevda içten içe pınar

    İhsanın yağar yaşama

    Dolanır gönüller zar zar

    Dolup taşar ummanlarca


    Sevdiğin hep dost aleme

    Düşmanın düşman evrene

    Geliş Senden dönüş Sana

    Meded koma bizi bize


    Kalleşlik sarmış cihanı

    Kardeşlikler paramparça

    Arar ciğerler felahı

    Bir nefes elzem canlara


    Nolur bahşet bahçemize

    O solmaz aydın soluğu

    Bahar insin hanemize

    Çiçeklensin çağın ufku


    Ahir zaman bozgunları

    Yakıp yıktı ormanları

    Doğa, doğal hep tükendi

    Eridi insanlık dağı


    Akar sevgin yelden yele

    Arzdan arşa, arştan ferşe

    Merhametin değer köze

    Nurun can verir renklere


    Aşkın sarmış evrenleri

    Hasret rızana güzeller

    Tesbihle bülbül zerreler

    Cennet rızanla cennetti


    Bilal Yavuz








  • Bu da şairin bir aşk şiiri


    Dicle Fırat


    Şimdi bir baharı bölüşüyoruz kalbinle

    Boynun diyorum nasıl da narin ve derin

    Nasıl da kuğu ve kuyu

    Yurdundan koparılmış sürgün bir çiçek

    Ağlarken okyanusun en ortasında

    Dünyanın en ıssız adasından daha öksüz

    Neredeyse şehirli bir robot kadar yalnız

    Boynun diyorum yüzünün bahçesinin asması mı

    Kalbime bir merdiven mi sarmaşıkların

    Çıkmak için devlerin o uzak ülkesine

    Ruhum bir anlamı çoğalıyor ruhunla


    Şimdi kalbinle bir baharı bölüşüyoruz

    Rekorlar kitabına giriyor sesimizde

    Utangaç masum bir sevi

    Karpuz ağaçları nasıl da kavun kokuyor

    Nasıl da çilek ve titrek ve kıpkırmızı aşk

    Gülüşün çelik gibi saflık

    Gözlerin buran buram hürriyet

    Rüzgarda dağılan umutlarını topluyorsun

    Bakışlarımızda kemankeşler

    Yıllanmış kemanlarla sevişiyor

    Ve bin yıllık çınarlar gibi çığlık çığlığa susuyorduk

    Tuptuzlu bir denizin işte tam ortasında

    Tam on ikisinden vuruyoruz sevgimizi

    Acımızdan zevk alıyoruz


    Şimdi bölüşüyoruz kalbinle bir baharı

    Bir oldukça kalbimiz baharlarımız binbir

    Bir iken nefesimiz havamız çeşit çeşit

    Şimdi bir yüreği paylaşıyor

    Kafesin kafesimle

    Martılar limanlarda sevdayı çığırıyor

    Sevenleri çağırıyor

    Mutlu sonsuzluklara


    06.11.2022

    Bilal Yavuz




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kadimcan -- 6 Kasım 2022; 18:23:51 >




  • Hazaniye


    Sabahın haylaz gelini

    Altı çeyrek vapurunda

    Yüreğinden öptüm seni

    Ekmeğini, aşını bölüştüğün

    Yumurcak martıların şahid

    Henüz kaybolmamış dolunay

    Şahid günün ilk ışıkları

    Göğüne kavuşmuş bütün denizler


    Bakışında ne var biliyor musun

    Hiç yaşlanmamış Kadıköy

    Yorgun evler ve öksüz bulvarlar

    Gelmeyeceğini bile bile bile

    Güzel günler beklemekten usanmamak


    Her gün altıyı buçuk vurunca

    Gözlerinden öptüm senin

    Gözbebeklerimiz şahid

    Rıhtımda ağlayan yalnız çocuklar

    Fenere dizilmiş sakin kuzgunlarca

    Solgun konaklar

    Durgun caddeler

    Tarihi buruk ada

    İhtiyar Kızkulesi

    Hıçkırır mutluluktan İsyanbul

    Yüreğin yüreğime dolunca


    Çünkü sevmek kokardık dört koldan

    Kundakta çiçek açan sabiye bile

    Aşkın da padişahı temiz sevenlermiş

    Gülüşün gülüşüme memleket

    Ellerin ellerime saltanat


    Yüzünde ne var biliyor musun

    Bir yuvanın gün görmemiş cemresi var

    Birbirine sığınmış yavru serçeler

    Kanatları kırgın anne cesareti

    Meğer bir evrenmiş

    Dicle'si, Fırat'a...


    Yüzünde ne var biliyor musun

    Tüm yaşanamayanlara

    Hazin şarkılar

    Hazan besteler var

    Sararmış boğazda yarım kalanlar

    Yüzün yüzüme nedir duyuyor musun

    Dilsiz yorgun umutlar


    09.10.2022

    Bilal Yavuz





  • antoloji.com
    Yudumsu Şiiri - Yazar Bilal Yavuz
    https://www.antoloji.com/yudumsu-siiri
  • ÖLÜMOLOJİ


    Canlı canlı yutulan bir ceylanın

    Dünyaya o son bakışı

    Karnını deşiyor çakallar ve sen

    Manzarayı seyre dalmışsın

    Yuvanın sıcak kokusu burnunda

    Annenin ve babanın sıcacık


    Mazinin özlenen anılarında

    Fışkıran kanın gibi bir akıştasın

    Acı doruğa ulaştığında

    Duyulmaz olur çığlığın

    Bakışların haykırmaya başlar

    Ağlar bütün yalnızlıkların


    Sorulardan örülme buzul çağı

    Çekilir ruhunun damarlarından

    Acısı uzun bir kısacık zamanda

    Sonunda kendinizle

    Tamamen baş başa

    Çocukluğu özleyip durmaktasın


    07.11.2022

    Bilal Yavuz

  • EFTELYA

    Bugün kalbin evli mutsuz kadınlar

    Bir alevi gibi dışlanmış hislerin

    Bir alevi gibi ya da bir kürd çocuğu

    Türkçeyi çabuk sökemiyor diye

    Eve gözü mor dönen o gariban

    Kapıcının oğlu gibi mesela

    Daha yedi yaşında

    Daha dün gibi gözlerimin önünde yüzü

    Bugün kalbin evsiz yaşlı adamlar

    Kalbinle besliyorsun mezar çiçeklerini

    Mermerde karıncalar sevdamızın korosu

    Sevdaların ordusu suru yaran goncalar

    Onca kuşlara rağmen görsen ne güzel bahar

    Fakat göremiyordun

    Anlamsız bir savaşta

    Serseri bir kurşunla

    Ömrünün baharında yazında

    Düştü toprağa boynun

    Düştü insanlık arzda

    Dünya zaten çoktan düşmüştü

    Ortaçağ çukuruna

    Yeniden doluşmuştuk

    Bugün kalbin teşdevrine

    Dönen o yakın çağın

    Şerefine kaldırsın vebal kadehlerini

    Sen toprağın altında ve kalbimiz üstünde

    Kutluyoruz tarihi vicdansızlık rekorlarını

    Ve ödül gecesini mahşere bırakıyoruz

    Şimdi ruhun bir hazanı paylaşıyor ruhumla

    Doyulmamış sevgiler ülkesinde

    İçimiz ferahlıktır

    Çünkü zalime son

    Mazluma milattır adil sonsuzda

    10. 10. 2022

    Bilal Yavuz


    PİRAYE

    Kadınlar gördüm dört mevsim işçisi

    Gövdesinde çıbanlar ellerinde nasır izleri

    Yüzleri haritalı güneşte kavrulmaktan

    Sırtları hep bükülmüş odunlar taşımaktan

    Eri kahvede namussuz

    Hayvan oğlu hayvan

    Hayır hayvan bile değil bu bildiğin şeytan

    Kadınlar gördüm neşeyi bir kez bile tatmadan

    Gözlerini kapatan bu karanlık cihana

    Oysa emanet kadın ve ihanetti ezmek

    Tüm evlatlara zulüm bir anneyi incitmek

    Kadınlar gördüm aşkı hiç tanımadan göçen

    İlgisizlikten solan yorgun leylaklar gördüm

    Yürekleri batakta elmas nilüferlerdi

    Kimi sümbül kimi nergis kimi şebboy kimi zambak

    Eritmiş cevherleri haktan ırak gelenek

    Batıl hurafelerle çökmüş bir anne ülke

    Kadınlar gördüm kendini tanımadan batan

    Kadınlar gördüm sevgisiz çatlamış dudaklar

    Sevdaya hasret kalmış duraklar gördüm

    Dedesinden babasından eşinden çocuğundan

    Bir ömür tokat yemiş masum çiçekler gördüm

    Kadını ezenlerden korkağın görmedim

    Kadını hor görenden görmedim pisliğini

    Görmedim şu bahçeyi bozandan alçağını

    Güzelleri kırandan çirkinini görmedim

    11. 10. 2022

    Bilal Yavuz





  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.