Şimdi Ara

Şehit Ahmet'in yaşattığı gazi

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
3
Cevap
0
Favori
467
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Şehit Ahmet'in yaşattığı gazi

    Denizli'li Erdal Özdemir, Bingöl katliamından sağ kurtulabilen 5 kişiden biri. Hayatını, üzerine düşen Şehit Ahmet Apak'a borçlu.

    Terörün verdiği acıyı yaşayanlar sadece şehit aileleri değil. Sayıları onlardan da fazla olan gazilerimiz var... Bedenlerinin bir parçasıyla birlikte, umutlarını da Güney Doğu'da bırakan... Davul-zurnalarla uğurlandıkları evlerine tekerlekli sandalyelerle dönen... ve tabii onların aileleri, eşleri çocukları, kardeşleri var...

    Denizli'li Erdal Özdemir de gazilerimizden biri... Bedeni, vatan uğruna hareket kabiliyetini yitirmiş.

    Gazi Erdal Özdemir'in hayat hikayesi de, Denizli'nin şehitleri Ahmet Apak ve Hüseyin Çelik ile Elazığ-Bingöl yolundaki katliamda kesişiyor.
    Hem de öyle bir kesişme ki tüyleri ürpertici...

    Bingöl katliamında
    1973 yılında Denizli'de doğmuş Gazi Erdal. Askerlik yaşı gelince yaşamını geçirdiği Denizli'ye veda ederek birliğine ulaşmış. Tüm hayallerini askerlik hizmeti sonrasına erteleyerek.

    Acemiliğini Hatay Serinyol'da geçirdikten sonra, hepimizin lanetle andığı 3 Mayıs 1993 günü, o da diğer askerlerimizle birlikte dağıtım yerine gitmek üzere yola çıkmış.
    Sonraki gelişmeleri gazimizin ağzından dinlemenizi istiyorum.

    Kırmıyor bizi ve "Denizli'den çalgılı, zurnalı çıktık yola ama.." diye başlıyor:
    "Sabah 10.30'da Malatya'ya vardık. Bizi İl Jandarma Komutanlığı'na götürdüler. Oradan iki otobüsle saat 12.00'de Bingöl'e hareket ettik. Akşamüstü 18.00 civarında Bingöl'e 10 kilometre kala PKK'lılar yolumuzu kesti. Bizleri otobüsten indirip kimliklerimizi sordular. Toplam 50 kişiydik ve silahsızdık. Otobüsleri geri gönderip bizleri dağda bir köye götürdüler. Barındıkları bir köydü.

    Yetkililerle pazarlık
    Arkamızdan da bir kamyonla eşyalarımızı getirdiler. Çantalarımızı ellerimize tutuşturdular, karanlık bastırırken tekrar dağa doğru yola çıktık. Epeyce yol yürüdükten sonra, gece on iki sularında durdurup üzerimizde ne var ne yoksa aldılar. Ardından bir süre daha yürüdük ve ikinci bir köye geldik.

    O köyde resmi yetkililerle bir görüşme yaptılar, hapiste olan bir adamlarının bırakılmasını istediler. Olumsuz yanıt alınca onlar da bizi bırakmadılar. Aramızdan 10 kişiyi ayırıp o köyde rehin bıraktılar. Benim de içlerinde bulunduğum 40 kişiyi geri çevirip dağlara doğru yola çıkardılar. Diğer bir köyün içinden geçtik, orada bize su ve yiyecek verdiler ama çoğumuz yemedik.

    Bu arada tüm köylerde, onların eşleri ve çocukları bizlere küfürler edip, 'birazdan nasıl Mehmetçik olunacağını görürsünüz' diyerek bizimle alay ediyorlardı.

    Dağlarda sabaha kadar yürüttüler bizi. Mahşer günü gibiydi; herkes bağırıp yardım istiyordu. Sabaha karşı 2 ile 3 arasında bizi sıraya dizip dizüstü çöktürdüler. Artık hepimiz ne olacağımızı biliyorduk. O anki bağırtılar, iniltiler kulaklarımdan silinmiyor. Silahlarla taramaya başladıklarında ben kendimi yere attım. Böylece ilk taramayı yara almadan atlattım. Hepimizin vurulduğundan emin olunca kaçışmaya başladılar. Bir süre sonra iki kişi geri geldi. Birisi ateş ederken diğeri de tüfeğinin dipçiğiyle kafalarımıza vuruyordu. O sırada 7 kurşun isabet etti bana. Herkesin öldüğüne kanaat getirince gittiler. 5 kişi yaralı olarak kurtulduk o günden, 4'ümüz Denizli'den. Benim de kurtulmam, üzerime düşen Şehit Ahmet Apak sayesinde oldu. Yaşamımı ona borçluyum."

    Hastanede 1.5 yıl yattı
    Oradan uzaklaşmaları ertesi gün saat 10'u bulmuş. "Aramızda az yaralı olanlar vardı. Onlar bir şekilde yardım çağırdılar. Helikopter saat 10 gibi geldi, o saate kadar Ahmet Apak üzerimde kaldı. Helikoptere bindirildikten sonra bayılmışım. Önce Bingöl Devlet Hastanesi'ne oradan da Diyarbakır Askeri Hastanesi'ne götürmüşler beni."

    Bu olaydan sonra yaklaşık bir buçuk yılını Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde (GATA) geçiren Özdemir'in söylediği bazı şeyler var ki bizleri hayrete düşürüyor. Malatya'dan çıktıklarında en geç 15.00'de Bingöl'e varacakları söylenmiş onlara, akşamüstü 6 sularında varamamış olmalarını şöyle anlatıyor; "Şoförler o kadar oyalanıyorlardı ki yolda. Her buldukları benzinlikte mola vererek, dura dura gidiyorlardı. Bu arada sürekli telefonla konuşuyorlardı. Biz aileleriyle konuşup gecikeceklerini haber veriyorlar sanıyorduk. Malum yere gelmeden az önce lastik patladı dediler, değiştirmeden önce bir çoban gördüm. Aynı çoban daha sonra PKK'lıların arasında da vardı.

    Yola koyulduktan az sonra bir tepeyi aşınca, bir grubun yolu kestiğini gördük. Şoförümüze PKK'nın yol kestiğini ve geri dönmesini söyledik. Bizi dinlemedi, gidip onların önünde durdu. Önemli bir ayrıntı da Şemdin Sakık'ın yolun kesilmesi sırasında ve bizi köy köy gezdirirlerken başımızda olmasıydı."


    Katliam sanığını yakalattı
    Aradan 2 yıl geçtikten sonra Özdemir, Denizli'de hastanede sıra beklerken gördüğü bir adamı hemen tanımış, "Onu gördüğüm an tanıdım. Bizi tarayanlardan biriydi. Ve Denizli'de askerdi. İnanılır şey değil, o da bir Mehmetçik olmuştu. İlgili makamlara haber verdim, kimliği araştırılınca Bingöl'lü olduğu ortaya çıktı. Yanılmamıştım. Zaten burada da bölüğüne yaka silktiriyormuş. Şu anda hala tutuklu."
    İşte böyle bir katliam yaşanmış o gün Bingöl yolunda. 33 arkadaşı gözlerinin önünde ve hatta biri vücudunun üzerinde şehit edilen Gazi Erdal da felç olmuş, ellerini ve ayaklarını kullanamıyor. Ama hala azimli ve hala hayallerini gerçekleştirmeye çalışıyor. Biz onun gözündeki pırıltıyı gördük, eminiz hayallerini de gerçekleştirebilecek. Çünkü o bir "kahraman Türk askeri"...

    Kaynak:www.sehitaileleri.org







  • yukarı
  • Onlarca askeri şehit eden terörist, Denizli'de hastanede gazimizle karşılaşmasaydı yaptıkları yanına kar kalacaktı. TSK'da onlarca askeri hiçbir koruma olmadan silahsız bir şekilde, pkk sempatizanlarının şoförlüğünü yaptığı otobüslere doldurarak birliklerine göndermesi de zaten akıl alır gibi değil. Eğer bazı şeyleri olmadan önce önlemini alabilseydi TSK şuan birçok şehidimiz, gazimiz aramızda sapasağlam yaşıyor olabilirdi. Bırakın general olmayı, çavuş olamayacak adamlar FETÖ sayesinde general oldu, paşa oldu. Olanda bu ülkenin gariban çocuğuna oldu.

  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    2.Abdülhamid ve Erdoğan
    3 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.