Şimdi Ara

ŞİİR!! (4. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
123
Cevap
0
Favori
8.876
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Seninle

    Kar beyaz ellerini tuttuğumda senin
    Yeşil rengini gördüğümde gözlerinin
    Ve savrulan saçların değdikçe yüzüme
    Ben olmaktan çıkar
    yeryüzünde bir güneş olurum
    Sevinç gözyaşlarında yüzen
    Ap ak bir güvercin olup
    Bulutlarda atar yüreğim
    Damarlarımda kan yerine sevdan dolaşır
    Yakar içimi taa.. derinden
    Sonsuzluğa uzanan bir güneş gibi
    Ömrüm varoldukça o ateş hiç sönmeyecek

    cengiz
  • Sevgilim
    Bu ısrar niye
    Neden bu tehir
    Daha yıl var cumartesiye
    Ozamana dek
    Bize dar gelecek bu şehir
    Son ayrıldığımız gün
    Gözlerimiz nemliydi
    Doğa üzgün
    Bulutlar matemliydi
    Işte yine bak
    Gözlerimiz ıslak
    Yine başladı yağmur
    Kal gitme sevgilim
    Ne olur.....
  • Artık demir almak günü gelmişse zamandan
    Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan
    Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol
    Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol


    Bir çok giden
    Memnun ki yerinden
    Çok seneler geçti çok seneler geçti
    Dönen yok seferinden


    Biçare gönüller ne giden son gemidir bu
    Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu
    Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler
    Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler
  • ACILAR İNSANLAR İÇİN

    Gitmek istiyorsan gidebilirsin
    Yıkılmaya değmez olanlar için
    Yalnız mutluluklar sevinçler değil
    Nasılsa her acı insanlar için

    Pişmanlık anlamsız aşkın sonunda
    Yalnız da yürünür hayat yolunda
    Düşmanım olsa da artık kolunda
    Kahrolmaya değmez olanlar için
    Senin gibi kalpsiz İnsanlar için

    Sanma ki zamanla yaş dolar gözüm
    Kaybeden gönlümse kazanan özüm
    Ayrılıp gitmeden budur son sözüm
    Dünleri unutma yarınlar için
    Unutma her acı insanlar için



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi *Lazrail* -- 25 Temmuz 2005, 18:20:28 >
  • Bülbül
    Bütün dünyaya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım:
    Nihayet bir zaman kırlarda gezmiş, köyde kalmıştırm.

    Şehirden çıkmak isterken sular zaten kararmıştır;
    Pek ıssız bir karanlık sonradan vadiyi sarmıştı.

    Işık yok, yolcu yok, ses yok, bütün hilkat kesilmiş lâl...
    Bu istiğrakı tek bir nefha olsun etmiyor ihlâl.

    Muhitin hali insaniyetin timsalidir sandım;
    Dönüp maziye tırmandım, ne hicranlar, neler andım!

    Taşarken haşrolup beynimden artık bin müselsel yâd,
    Zalâmın sinesinden fışkıran memdûd bir feryad.

    O müstağrak, o durgun vecdi nâgâh öyle coşturdu:
    Ki vadeden bütün, yer yer, eninler çağlayıp durdu.

    Ne muhik nağmeler, Yarab, ne mevcamevc demlerdi:
    Ağaçlar, taşlar ürpermişti, güya Sur-ı mahşerdi!

    -Eşin var âşiyanın var, baharın var ki beklerdin.
    Kıyametler koparmak neydi ey bülbül, nedir derdin?

    O zümrüt tahta kondun, semavi saltanat kurdun,
    Cihanın yurdu hep çiğnense çiğnenmez senin yurdun!

    Bugün bir yemyeşil vâdi, yarın bir kıpkızıl gülşen,
    Gezersin hânumânın şen, için şen, kâinatın şen!

    Hazansız bir zemin isterse, şayet ruh-ı serbâzın,
    Ufuklar, bu'd-i mutlaklar bütün mahkûm-ı pervâzın.

    Değil bir kayda, sığmazsın kanatlandın mı eb'ada
    Hayatın en muhayyel gayedir âhara dünyada.

    Neden öyleyse matemlerle eyyâmın perişandır,
    Niçin bir katrecik göğsünde bir umman huruşandır?

    Hayır matem senin hakkın değil, matem benim hakkım;
    Asırler var ki aydınlık nedir hiç bilmez afakım.

    Teselliden nasibim yok, hazan ağlar baharımda
    Bugün bir hanumansız serseriyim öz diyarımda.

    Bugün bir yemyeşil vadi, yarın bir kıpkızıl gülşen,
    Gezersin..
    Mehmet Akif Ersoy
  • Meyhane

    -O kim gelen?
    -Baba Arif.
    -Sakallı, gel bakalım...
    Yanaş.
    -Selamünaleyküm.
    -Otur biraz cakalım...

    -Dimitri, hey parasız geldi sanma, iste para!
    -Ey anladık a kuzum...
    -Sar be yoldaşım cidara...

    -Aman bizim Baba Arif susuz muşuz içiyor!
    -Onun biç dalgası olmak gerek: Tünel geçiyor.

    -Moruk, kaçıncı kadeh? Şimdicik sızarsın ha!
    -Sızarsa mis gibi yer, yetmemiş adam değil a.

    Yavaş yavaş kafalar, kelleler kızışmıştı,
    Ağız, burun, hele sesler butun karışmıştı;

    Dikildi ağzına baktım, acık duran kapının,
    Fener elinde bir erkek, yanında bir de kadın.

    Beş on dakika suren bir düşünceden sonra,
    Kadın girdi o zulmet-sera-yi menfura.(Nefret edilen karanlık yer)

    Gözünde ebr-i teessür, yüzünde hun-i hicap,(üzüntü gözyaşları)
    Vücudu ra'se-i na-car-i ye's icinde harab,(çaresizlik üzüntüsü)

    Teveccüh eyleyerek sonradan gelen Babaya:
    -Demek taşınmalı artık çoluk çocuk buraya!

    Ayol, nedir bu senin yaptığın? Utan azıcık...
    Anan da, ben de, yumurcakların da aç kaldık!

    Ne is, ne güç, gece gündüz içip zıbar sade;
    Sakin düşünme çocuklar acep ne yer evde?

    Evet, sen el kapısında surun isin yoksa!
    Getir bu sarhoşa yutsun, getir paran çoksa!

    Zavallı ben... Çamaşır, tahta, her gün uğraş da,
    Sonunda bir paralar yok, el elde bas basta!

    O tahtalar, çamaşırlar da geçti, yok halim...
    Ayakta sallanışım zorlanır Huda alim!

    Çalışmadın, beni hep bunca yıl çalıştırdın;
    O yavrucakları çıplak, sefil alıştırdın;

    Bilir mahalleli kim, aldığın zamanda beni,
    Cebiz çimenle donatmıştı beybabam evini.

    Ne oldu simdi o eşya? Satıp kumarda yedin!
    Evet, kumarda yedin, hem de karsılarda yedin!

    .......................
    .......................

    Herif! Su halime bak, merhametli ol azıcık...
    Bırak o zıkkımı, içtiklerin yeter artık.

    Efendiler, ağalar, siz de bir nasihat edin,
    Sizin belki var evladınız...
    -Hasan, ne dedin?

    -Bırak, köpoğlu kadın amma çalçeneymiş ha!
    -Benimki çok daha fazlaydı.
    -Etme!
    -Elbet ya!

    Onun için boşadım. Sen işitmedin mi Halim?
    -Kadın lakırdısı girmez kulağıma zati benim.

    Senin kadın dediğin adete pabuç gibidir:
    Biraz vakti taşınır, sonradan değiştirilir.

    Kadın bu sözleri duymaz, tazallüm eylerdi;
    Herif mezar tası tavriyle sade dinlerdi;

    Açılıp ağzı nihayet, açılmaz olsa idi!
    Taşıp döküldü, içinden su la'net-i ebedi:

    -Cehennem ol seni hınzır orospu, git Bossun!
    -Ben anladım isi, sen komşu, iyice sarhoşsun;

    Ayıltınız sunu yahut!
    -ilişmeyin!
    -Bırakın!
    Herif ayıldı mi, bilmem, düşüp bayıldı kadın!
    Mehmet Akif Ersoy
  • AĞIT
    Gönlümde yazdığım bu son ağıta
    Nazire yaparak coşan dalgalar !
    Hastası olup da geç vakit hekim
    Arayanlar gibi koşan dalgalar!

    Sizinde elbette var bir sızınız,
    Bundan mı geliyor korkunç hızınız?
    Benide beraber alır mısınız ?
    Kederle kabarıp şişen dalgalar?

    Sizile paylaşsak bu korkunç gamı,
    Bitmiyor bu sonsuz ecel akşamı.
    Bilmem ki bundan mı titriyor gemi?
    Ey dalgakıranı aşan dalgalar?

    Hey ATSIZ çöküyor eski bir direk.
    Baksanda dünyaya titremeyerek,
    Hepimiz beraber haykırsak gerek
    Ey bela dehrinde pişen dalgalar!..
    Hüseyin Nihal ATSIZ
  • söylerken ağlayan şair
    doğururken ölen ana
    ikisi de bir
    aşk ve acı iki yanıma sığınabilir...




    yaşadığımı sanıyordum ya...
    anılarının arasına çoktan karışmışım bile....


    neredesin şimdi
    hangi tomurcukta hangi iklim ve mekanda....




    yaşamak dediğin bir lüks oldu benim için
    mademki ayrılığa hüküm giymiş bu yürek
    artık ölmek için yaşamak gerek
    hayatımın gözelerinden damıttığım bu şiiri bin kez ölerek
    sana adamamı bekleme benden...
    gün gelir
    tütmez olursa ocağım
    acılar var bende duvağı açılmamış
    bekle,
    sana onları adayacağım....




    acılar tınladıkça bende
    hep seni seslendirir....




    gelme çocukluğumun hasna perisi
    düşlerimde yeşilllen
    yaban gülleri zambaklar toplayayım adına
    ismini yazıp yapraklarına
    uçurtmalar yapıp dudaklarına doğru...


    kim o
    kim o deme boşuna
    benim ben
    öyle bir ben ki gelen kapına
    baştan başa sen...



    nereden bileceksin
    şehrin sokaklarında kaybolan ışıkların gözlerim olduğunu
    her seher yüreeğimde açan karanfillerin
    her akşam ellerimde sararıp solduğunu
    nereden bileceksin....
  • Hayatım

    Hayatım ofsayt oldu
    Bir şut çekmiştim
    Bu muhakkak goldü
    Ama ne olduysa oldu
    Bizim top autu buldu
    Sonra tekrar giriştimmi topa
    Felekten yedim güzel bir sopa
    Bunun acısıyla gezdim
    giresun, rize, hopa
    Ve karar verdim bir daha
    Çıkmayacağım o çimsiz sahaya
  • bu denizde ne ölmek var bize
    bu denizde ne gam, ne dert, ne keder.
    bu deniz alabildigine muhabbet
    bu deniz iyilikten, cömertlikten ibaret.



    Ey kalp,
    Kalp nedir bilenle otur;
    taze çiçek açan
    ağacın altına git

    Rumi
  • SAKARYA TÜRKÜSÜ

    insan bu su misali kıvrım kıvrım akar ya
    bir yanda akan benin öbür yanda sakarya
    su iner yokuşlardan hep basamak basamak
    benimse alın yazım yokuşlarda susamak
    her şey akar su, tarih, yıldız, insan ve fikir
    oluklar çift birinden nur akar birinden kir
    akışta demetlenmiş büyük küçük kainat
    şu çıkan buluta bak bu inen suya inat
    fakat sakarya başka yokuş mu çıkıyor ne?
    kurşundan bir yük binmiş köpükten gövdesine.
    çatlıyor yırtınıyor yokuşu sökmek için
    hey sakarya kim demiş suya vurulmaz perçin?
    rabbim isterse sular büklüm büklüm burulur
    sırtına sakaryanın türk tarihi vurulur
    eyvah eyvah sakaryam sana mı düştü bu yük
    bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava büyük!...

    ne ağır imtihandır başındaki sakarya...
    binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?..

    insandır sanıyordum mukaddes yüke hamal
    hamallık ki sonunda ne rütbe var ne de mal
    yalnız acı bir lokma zehirle pişmiş aştan
    ve ayrılık, anadan, vatandan, arkadaştan
    şimdi dövün sakarya dövünmek vakti bu an
    kehkeşanlara kaçmış eski günleri an
    hani yunus emre ki kıyında geziniyordu
    hani ardında çil çil kubbeler serpen ordu
    nerede kardeşlerin cömert nil, yeşil tuna
    giden şanlı akıncı ne gün döner yurduna?
    mermerlerin nabzında hala çarpar mı tekbir?
    bulur mu deli rüzgar o sedayı allah bir!
    bütün bunlar sendedir bu girift bilmeceler;
    sakarya kandillere katan döktü geceler...

    vicdan azabına eş, kayna kayna sakarya,
    öz yurdunda garipsin öz vatanında parya!

    insan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
    bir hayata çattık ki hayata kurmuş pusu
    geldi ölümlü yalan gitti ölümsüz gerçek;
    siz hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
    kafdağını assalar belki çeker de bir kıl
    bu ifritten sualin kılını çekmez akıl
    sakarya saf çocuğu masum anadolunun
    divanesi ikimiz kaldık allah yolunun
    sen ve ben gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız
    rengimize baksınlar kandan ve çamurdanız!
    akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
    aldırma böyle gelmiş bu dünya böyle gider!
    bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz
    sen kıvrıl ben gideyim son peygamber kılavuz

    YOL ONUN VARLIK ONUN GERİSİ HEP ANGARYA
    YÜZÜSTÜ ÇOK SÜRÜNDÜN AYAĞA KALK SAKARYA.....

    Necip Fazıl Kısakürek


    Her okuyuşumda duygulanırım.......
  • KALDIRIMLAR

    sokaktayım kimsesiz bir sokak ortasında
    yürüyorum ardıma bakmadan yürüyorum
    yolumun karanlığa saplanan noktasında
    sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum

    kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık
    evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar
    in cin uykuda yalnız iki yoldaş uyanık
    biri benim biri de serseri kaldırımlar

    içimde damla damla bir korku birikiyor
    sanıyorum her sokak başını kesmiş devler
    üstüme camlarını hep simsiyah dikiyor
    gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler

    kaldırımlar çilekeş yalnızların annesi
    kaldırımlar içimde yaşamış bir insandır
    kaldırımlar duyulur ses kesilince sesi
    kaldırımlar içimde kıvrılan bir lisandır

    bana düşmez can vermek yumuşak bir kucakta
    ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum
    aman sabah olmasın bu karanlık sokakta
    bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum

    ben gideyim yol gitsin ben gideyim yol gitsin
    iki yanımdan aksın bir sel gibi fenerler
    tak tak ayak sesimi aç köpekler işitsin
    yolumun zafer takı gölgeden taş kemerler

    ne sabahı göreyim ne sabah görüneyim
    gündüzler size kalsın verin karanlıkları
    ıslak bir yorgan gibi sımsıkı bürüneyim
    örtün üstüme örtün serin karanlıkları

    uzanıverse gövdem taşlara boydan boya
    alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi
    dalıp sokaklar kadar esrarlı bir uykuya
    ölse kaldırımların kara sevdalı eşi......



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi *Lazrail* -- 26 Temmuz 2005, 18:18:18 >
  • Kimi der ki kadın
    soğuk kış gecelerinde serip bir döşek gibi yatmak içindir
    kimi der ki kadın
    yeşil bir harman yerinde dokuz zilli bir köçek gibi oynatmak içindir
    kimi der ki hamur yoğurur
    kimi der ki çocuk doğurur
    kimi der ki bunca yıldır yaşıyorum hayalimdir
    kimi der ki boynumda taşıyorum vebalimdir
    ne hayal ne vebal
    ne döşek ne köçek
    o benim
    kollarım, bacaklarım, dudaklarım ve başım
    o benim özkardeşim, eşim, kavga yoldaşımdır...

    Nazım Hikmet
  • "sevmek" dedim.
    "yoluna ölmek" dedi.
    "yol" dedim.
    alıp başını gitmek dedi.
    "gitmek" dedim.
    Bir "ahh" çekip "dostlardan ayrılmak" dedi.
    "dost" dedim.
    Durdu. Bana baktı. "dost" diye mırıldandı.
    "yüreğime nasıl koysam bilemediğim"dedi.
    "yürek" dedim.
    dünyaları içine sığdıramadığım" dedi.
    "dünya" dedim.
    "hayatın bir yüzü" dedi.
    "yüz" dedim.
    "ardında ne gizli bilemediğim" dedi.
    "giz" dedim.
    "hep çözmeye çalıştığım" dedi.
    "çalışmak" dedim.
    "bitmeyecek öykü" dedi.
    "öykü" dedim.
    "binlercesini içimde gizliyorum" dedi.
    "gizlemek" dedim.
    "işte her şeyin bitimi" dedi.
    "şey" dedim.
    "sevda" dedi.
    "sevda" dedim.
    "peşinden koştuğum" dedi.
    "koşmak" dedim.
    hayat bir maraton" dedi.
    "hayat" dedim.
    "öyle kısa ki!." dedi.
    "niçin kısa?" diye sordum.
    "yaşanacak çok şey var, zaman yok" dedi.
    "yaşanması gereken ne var?" diye sordum.
    "aşk" dedi.
    "kaç kere?" diye sordum.
    "bin kere" dedi, "milyon kere"
    "neden bir kere değil?" diye sordum.
    "bütün aşkların toplamı, en yüce ve tek aşk" dedi.
    "önce ona varsan olmaz mı?" diye sordum.
    "keşke olsa" dedi, "ama önce yoğrulmak gerek"
    "acı çekmek mi?" diye sordum.
    "evet, aşk acısında yok olmak" dedi.
    "yok olunca!." dedim.
    "işte gerçek aşkta o zaman yaşamaya başlarsın" dedi.
    "gerçek aşk!." dedim.
    "büyük o!" dedi.
    Durdum. Durdum. Ve sustum!
    "neden sustun?" diye sordu.
    "yüreğim titredi sanki" dedim.
    "neden?" diye sordu.
    "bilmiyorum" dedim. "büyük o!"
    "evet." dedi, "büyük o!"
    "nerede?" diye sordum.
    "her yerde" dedi.
    "nasıl?" diye sordum.
    "yüreğini aç" dedi.
    "yüreğimi açmak!." dedim.
    "bir tebessümle bak her şeye" dedi.
    "tebessüm" dedim.
    "her kapının anahtarı" dedi.
    "kapı" dedim.
    "girmeden bilemezsin" dedi.
    "ya korku!" dedim.
    "bilinmeyenden korkar insan" dedi.
    "ben bilmiyorum" dedim.
    "neyi?" diye sordu.
    "ben'i" dedim.
    "sen kimsin?" diye sordu.
    "ben kimim?" diye sordum.
    "sevgiyle beslenensin" dedi.
    kimin sevgisiyle?" diye sordum.
    "büyük o'nun." dedi.
    Durdum. Durdum. Yine sustum.
    "kimsin?" diye sordum.
    "sen'im" dedi.
  • Sen, gelinceye kadar;
    Pencerem kapalı duracak,
    Rüzgâr gelmesin diye.

    Artık, perdeleri açmayacağım
    Gün ışığı girmesin diye.

    Sonra, kahrolacağım.
    Bu karanlıkta,
    bu derin yalnızlıkta...

    Ve günlerce,
    gecelerce haykıracağım
    Nerdesin diye...


    Ümit Yaşar Oğuzcan
  • quote:

    Orjinalden alıntı: guldolunay

    "sevmek" dedim.
    "yoluna ölmek" dedi.
    "yol" dedim.
    alıp başını gitmek dedi.
    "gitmek" dedim.
    Bir "ahh" çekip "dostlardan ayrılmak" dedi.
    "dost" dedim.
    Durdu. Bana baktı. "dost" diye mırıldandı.
    "yüreğime nasıl koysam bilemediğim"dedi.
    "yürek" dedim.
    dünyaları içine sığdıramadığım" dedi.
    "dünya" dedim.
    "hayatın bir yüzü" dedi.
    "yüz" dedim.
    "ardında ne gizli bilemediğim" dedi.
    "giz" dedim.
    "hep çözmeye çalıştığım" dedi.
    "çalışmak" dedim.
    "bitmeyecek öykü" dedi.
    "öykü" dedim.
    "binlercesini içimde gizliyorum" dedi.
    "gizlemek" dedim.
    "işte her şeyin bitimi" dedi.
    "şey" dedim.
    "sevda" dedi.
    "sevda" dedim.
    "peşinden koştuğum" dedi.
    "koşmak" dedim.
    hayat bir maraton" dedi.
    "hayat" dedim.
    "öyle kısa ki!." dedi.
    "niçin kısa?" diye sordum.
    "yaşanacak çok şey var, zaman yok" dedi.
    "yaşanması gereken ne var?" diye sordum.
    "aşk" dedi.
    "kaç kere?" diye sordum.
    "bin kere" dedi, "milyon kere"
    "neden bir kere değil?" diye sordum.
    "bütün aşkların toplamı, en yüce ve tek aşk" dedi.
    "önce ona varsan olmaz mı?" diye sordum.
    "keşke olsa" dedi, "ama önce yoğrulmak gerek"
    "acı çekmek mi?" diye sordum.
    "evet, aşk acısında yok olmak" dedi.
    "yok olunca!." dedim.
    "işte gerçek aşkta o zaman yaşamaya başlarsın" dedi.
    "gerçek aşk!." dedim.
    "büyük o!" dedi.
    Durdum. Durdum. Ve sustum!
    "neden sustun?" diye sordu.
    "yüreğim titredi sanki" dedim.
    "neden?" diye sordu.
    "bilmiyorum" dedim. "büyük o!"
    "evet." dedi, "büyük o!"
    "nerede?" diye sordum.
    "her yerde" dedi.
    "nasıl?" diye sordum.
    "yüreğini aç" dedi.
    "yüreğimi açmak!." dedim.
    "bir tebessümle bak her şeye" dedi.
    "tebessüm" dedim.
    "her kapının anahtarı" dedi.
    "kapı" dedim.
    "girmeden bilemezsin" dedi.
    "ya korku!" dedim.
    "bilinmeyenden korkar insan" dedi.
    "ben bilmiyorum" dedim.
    "neyi?" diye sordu.
    "ben'i" dedim.
    "sen kimsin?" diye sordu.
    "ben kimim?" diye sordum.
    "sevgiyle beslenensin" dedi.
    kimin sevgisiyle?" diye sordum.
    "büyük o'nun." dedi.
    Durdum. Durdum. Yine sustum.
    "kimsin?" diye sordum.
    "sen'im" dedi.


    çok güzel
  • KENDİMDEN UTANIYORUM ŞURAYA HAN DUVARLARINI YAZAMADIM. ezberden içindeki birkaç mısrayı yazacam. Ve de birkaç beni etkileyen mısrayı paylaşmak istiyorum.

    On yıl var ayrıyım Kına Dağı'ndan,
    Baba ocağından, yar kucağından.
    Bir çiçek dermeden, sevgi bağından,
    Huduttan hududa sürülmüşüm ben!
    ------------------------------------------------
    Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor!
    Bir hilal uğruna ya rab! Ne güneşler batıyor!
    ------------------------------------------------
    Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
    "Gömelim gel seni tarihe!" desem, sığmazsın.
    ------------------------------------------------
    Akşam , yine akşam , yine akşam
    -----------------------------------------------
    Gel gör beni aşk neyledi
    Derde sardı par-eyledi
    -----------------------------------------------
    Destina. Sen öyle umarsız, uyusanda bir köşede
    İşte bu yüzden , sırf bu yüzden işte!
    Yaşamdan çok ölüme, yakın olduğun için.
    Seni bu denli yıktıkları için!
    Yaşamının gizini vereceğim sana.
  • TANRIYA SESLENİŞ

    Elsizlere el,dilsizlere dil ver yeniden,
    Lütfet,bize bin şanlı nesil ver yeniden,
    Dünyayı alıp avcuna bir gün Tanrım,
    Avcunda bu dünyaya şekil ver yeniden.

    ARİF NİHAT ASYA
  • BENİ UNUTMA

    Bir gün gelir de unuturmuş insan
    En sevdiği hatıraları bile
    Bari sen her gece yorgun sesiyle
    Saat on ikiyi vurduğu zaman
    Beni unutma
    Çünkü ben her gece o saatlerde
    Seni yaşar ve seni düşünürüm
    Hayal içinde perişan yürürüm
    Sen de karanlığın sustuğu yerde
    Beni unutma
    O saatlerde serpilir gülüşün
    Bir avuç su gibi içime, ey yar
    Senin de başında o çılgın rüzgar
    Deli deli esiverirse bir gün
    Beni unutma
    Ben ayağımda çarık, elimde asa
    Senin için şu yollara düşmüşüm
    Senelerce sonra sana dönüşüm
    Bir mahşer gününe de rastlasa
    Beni unutma
    Hala duruyorsa yeşil elbisen
    Onu bir gün benim için giy
    Saksıdaki pembe karanfilde çiğ
    Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen
    Beni unutma
    Büyük acılara tutuştuğum gün
    Çok uzaklarda da olsan yine gel
    Bu ölürcesine sevdiğine gel
    Ne olur Tanrıya kavuştuğum gün
    Beni unutma..

    Ümit Yaşar Oğuzcan
  • KİME GÖNÜL VERİR İSEM

    Kime gönül verir isem, benim ile yar olmadı
    Halim bilip derdim sorup bana vefadar olmadı
    Haktan meğer takdir idi, Aşık oldu gönlüm sana
    Hiç kimseler bencileyin, aşka giriftar olmadı

    *** ***

    İbrahime Nemrud odunu, aşktır gülistan eden
    Aşktan nazar ericeğiz, gülzar oldu nar olmadı
    Aşkta kahırlar çok olur, Aşıklara gayret gerek
    Yunus aşık oldun ise, aşıklarda ar olmadı


    *** ***

    Giriftar : Tutkun olmak, tutulmak
    Gülistan,gülzar : Gül bahcesi
    Nar : Ateş
    Ar : Utanma



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi zargana -- 30 Temmuz 2005, 14:00:38 >
  • 
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.