Şimdi Ara

Sırlarla dolu bir eser MARİFETNAME

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
13
Cevap
1
Favori
4.353
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • bu eser insanın kanını donduruyor okurken nasıl bilgi hazinesi kaç yüz yıl önce yazılmışsa osmanlıcadan tercümeye cevirmişler

    içinde fizik geometri astroloji fen matematik yaşam varoluşu tasavvuf din uzay bilim yok yok kendimi bir anda lise yıllarımda buldum bunca yıl okudum ama herşey tek bir kitapta buldum PES dedim bir okyun abi şaşırıp kalıcaksınız

    http://www.hidayetyolu.net/marifetname.pdf



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi T.M.C -- 20 Kasım 2014; 23:57:22 >



  • Hurafelerle dolu eser

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Teşekkür ederim kardeşim Allah razı olsun. Çok işime yaradı.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Harika bi kitap. Adını hep duyardım eşimin kutuphanesi ile geçti benim de elime.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • şimdi öyle bilgiler nakledilmişki matematikten çıkarma toplama kerat cetvelinden tutun ondalık kesirlere kadar gidiyor

    aklımı donduranda bu

    ay ayın bize ne faydası olur diye düşünürdüm güneşten yayılan ışıgın ayna gibi yüzeyine çarpıp gece bir lamba görevi aydınlık yön bulucu oldugunu anlardım


    güneş olmadan bitki yetişmiyor çiçek açmıyor açmadan meyve olmuyorsa ama ay olmadanda o meyveden tat alamıyoruz yani güneş bitkinin meyveye dönmeside rol alıyor ay ise lezzet veriyor ilginç şeyler

    yeni ayda oldugunda insan kendini daha enerjik pozitih hissederken ay bazı günlerde bizden uzaklşıp yansıttıgı ışık azalınca negatif anlamda etkileniyoruz hastalnıyor başımız agrıyor gibi gibi

    gezegenlerde bahsetmiş jupiter her sene 1 burcun yanında 1 sene sabit kalıyor hangi burca denk gelirse o burca 1 yıl boyunca pozitif şeyler getiriyorki araştırdım 2014 senesi için aslan burucu oldugunu ögrendim

    ama kaç yüz sene önce yazılmış be kardeşim 550sayfalık kitap boş degil abi neler var neler oku oku bitmez




  • MARİFETNAME VE BİLİMSEL GERİLİĞİN KÖKENİ

    Kuran evde bohçalar içinde sarılı ve okunmadan dururken, dini yayınlar adı altında öyle kitaplar satılmakta ve okunmaktadır ki buna akıl erdirmek hiç mümkün değildir. Bu bölümde 250 yılı aşkın bir süredir rekor düzeyde satan, hâlâ sadeleştirilip farklı yayınevleri tarafından tekrar tekrar basılan Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın Marifetnamesi’ni inceleyeceğiz.



    “İLİM, İRFAN OKYANUSU”NUN KİTABI



    Erzurumlu İbrahim Hakkı, gelenekçi dini savunanlar tarafından “büyük alim, ilim ve irfan okyanusu” olarak takdim edilir. İbrahim Hakkı’nın Marifetname’deki izahlarına geçmeden, bu kitabı öven açıklamalara bir iki örnek vereceğiz. Bu övücü açıklamaları aklınızda iyi tutarsanız İbrahim Hakkı’nın açıklamalarını okuduğunuzda, daha iyi değerlendirebilirsiniz. Kitsan tarafından 1984 yılında basılan Marifetname’nin girişinde, İstanbul Müftüsü Selahattin Kaya’nın takdimi şöyledir: “Yazıldığı asırlara ışık tutan, günümüze kadar değerinden bir şey kaybetmeksizin dini eserler arasında müstesna bir yer işgal eden Marifetname’nin tekrar irfan hayatımızda yer alması sevindirici bir olaydır.”

    Bedir Yayınevi ise Erzurumlu İbrahim Hakkı’yı tanıtırken, bizim gibi mezhepleri eleştirenleri ve sonuç olarak da Marifetname’yi de eleştirenleri kınayarak ve İbrahim Hakkı’yı överek okuyucularını esere hazırlar: “Bu kitabın müellifi Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri, zahir batın ilimlerinde son derece yüksek bir mevkiye sahip olup, hem ulema-i amilinden, hem de meşayihi kiramdan bir zat-ı celil-ül kadirdir. Kendisini rahmetle anar, onun ve diğer piranın ruhaniyetlerinin bizimle beraber olmasını Hak Teala’dan niyaz ederiz. Müellif hazretleri Ehl-i Sünnet Vel Cemaat mezhebindedir. Zaten hem itikad ve hem amelde tek yol Sunniliktir. Zamanımızda İslam dünyasında ve bu arada memleketimizde türeyen bazı gafil ve cahiller, Ehl-i Sünnet yolundan saparak yüce dinimizin safiyetini bozmak istemektedirler. Reformcular, Vehhabiler, Selefiye cereyanı salikleri, mezhepleri inkar edenler, mezhepleri birbirine karıştırmak isteyenler, İran Rafizilerinin peşine düşenler, din perdesi altında hizipçilik, anarşi ve terör kundakçılığı yapanlar ortalığı ifsad etmektedirler. Tüm mümin kardeşlerimizin bu zararlı bidat cereyanlarına karşı son derece uyanık bulunmaları, onların aldatıcı propagandalarına kanmamaları ve Ehl-i Sünnet mezhebine sımsıkı sarılmaları lazımdır. Ta ki dinimiz yücelsin, ümmetimiz selamet bulsun. Marifetname’nin bu baskısı büyük emeklerle hazırlanmış, gerektiği zaman selahiyet sahiplerine danışılmış ve elden geldiği kadar eksiksiz bir eser vermek için gayret sarf edilmiştir. Türkiye’mizin yetiştirmiş olduğu büyük İslam alimi ve arifi olan Şeyh İbrahim Hakkı Erzurumi hazretlerinin Marifetname’si eski tabirle bir muhital maariftir yani bir ilim ve irfan okyanusudur. Baştan sona kadar inceliklerle, hikmetlerle dolu bir hazinedir. Böyle bir eseri milletimize sunmaktan bahtiyarlık duyuyoruz ve bizi buna muvaffak kıldığı için Halıkımıza hamdu senalar ediyoruz.”

    Birazdan vereceğimiz örnekleri incelemeniz, “Ehli Sünnet alimi” diye takdim edilen rol modelleri görmemizi, dini yücelttiklerini sananların neler yapabildiklerini; bunun yanında, bunları öven mezhepçi zihniyeti eleştirmekte isabetli veya isabetsiz olduğumuzu belirlemenizi sağlayacaktır. (Eğer bu kitabı almak isterseniz İbrahim Hakkı’nın yaptığı Cennet haritasını da kapsayan bir versiyonu alın. Marifetname’nin bazı baskılarında bu harita, kitaptan çıkarılmıştır.) Değerlendirmelerinizi daha rahat yapabilmeniz için Marifetname’den (başlıklar bize aittir) örneklere geçiyoruz:



    MELEKLERİ KORKUTAN YAKUT GÖZLÜ YILAN VE DİĞERLERİ

    “Bütün bu saf saf olan meleklerin ötesinde bir büyük yılan vardır. Arşı azamı başı kuyruğunun üzerine gelmek üzere çevrelemiştir. Başı beyaz inciden, bedeni sarı altından ve gözleri kırmızı yakuttan yaratılmıştır. Her bir tüyünün dibinde bir meleğin tespih ettiği yüz bin kanadı vardır. Bu sarı yılanın tespihinin sesi diğer bütün meleklerin tespih seslerini bastırarak onlara korku verir. Ağzını açtığı zaman gökleri ve yeri bir lokma etmesi mümkündür. Eğer o büyük yılana ilham olunmasa idi, onun sesinin heybetinden bütün mahluklar helak olurdu…”

    “….Bunun altında dördüncü gök vardır ki beyaz gümüştendir. Bunun ismi Erkalun’dur. Buranın melekleri at suretindedir. Reislerinin ismi Kabail’dir. Bu dördüncü göğün bekçisidir. Bunun altında üçüncü gök vardır ki sarı yakuttandır. Bunun ismi Maun’dur. Buranın melekleri kartal suretindedir. Reislerinin ismi Saftail’dir. Bu üçüncü göğün bekçisidir.”

    “Allah, sözü edilen derya içinde Güneş için üç yüz altmış kulplu elmastan bir araba yaratıp, üzerine Güneş koymuştur. Güneş’i arabası ile doğudan batıya doğru çekip götürmeleri için her kulpundan tutacak bir melek tayin etmiştir. Ay için de Hak Teala üç yüz kulplu sarı yakuttan bir araba yaratarak, üzerine Ay’ı yerleştirmiştir. Ay’ı arabası ile doğudan batıya çekip götürmeleri için her kulpu tutacak bir melek tayin edilmiştir. Ayrıca Ay için cevherden altmış kulplu bir kılıf yaratmış, her kulptan tutacak altmış melek tayin etmiştir. Ay’ın arabasını götüren melekler onu her gün Güneş’ten uzaklaştırdıkça, kılıfını tutan melekler de kılıfı her gün Ay’dan biraz daha sıyırarak Güneş ile Ay karşı karşıya geldiğinde kılıfından tamamen çıkıp dolunay halinde görülür. Sonra Ay’ı Güneş’e melekler yavaş yavaş yaklaştırdıkça kılıfını da diğer taraftan her gün biraz daha yaklaştırıp, Ay Güneş’e iyice yaklaştığında kılıfını Ay’a tamamen giydirirler. Kıyamete kadar bu şekilde devam eder. Bu sebepten Ay bazen hilal, bazen yarım ay, bazen dolunay şeklinde görülür.”

    “Hak Teala yedi göğün her birisini balıklar gibi binlerce çeşit yaratıkla dopdolu etmiştir. Yedi göğün duvarı olan Kaf Dağı’nın ötesinde bir büyük yılan yaratmıştır. Yılan büyük dağı halka gibi kuşatıp başını kuyruğu üzerine koymuştur. Kıyamete kadar Hak Teala’yı yüksek şanıyla tespih eder. Bu denizler ortasında yedi yer bir gemi gibi hareketli ve huzursuz iken, Hak Teala bir büyük melek tayin etmiştir ki; yerlerin etrafını kavrayıp, bir omuzu üzerinde sakin kılmıştır. Sonra Hak Teala, o meleğin ayağı sağlam dursun diye yeşil yakuttan büyük bir kare biçiminde kaya yaratmıştır ki, onun en üst düzeyinde bin vadi yaratıp, her birini bir deniz ile ve her denizi binlerce çeşit yaratıkla doldurmuştur. Daha sonra Hak Teala o kayayı sabit tutmak için bir büyük kırmızı öküz yaratmıştır ki onun kırk bin başı, kırk bin boynuzu, kırk bin ayağı vardır. Her iki ayağı arası bir yıllık yoldur. Kayayı boynuzları ve sırtı üzerine yerleştirmiştir. Bu öküzün adı Liyunan’dır. Sonra Hak Teala onun ayaklarını sabitleştirmek için bir büyük balık yaratmıştır ki yedi deniz onun ağzında bir damla gibidir. Sonra Hak Teala o balığın altında bir büyük deniz yaratmıştır ki bu büyük balık, bu büyük denizde sukun ve karar etmiştir. Sonra Hak Teala o denizin altında yedi tabaka cehennem yaratmıştır. O büyük deniz cehennem üzerinde sakin olmuştur. Sonra Hak Teala yedi cehennemin altında sert rüzgar yaratmıştır ki cehennemin iki tabakası onun üzerinde karar kılmıştır…”





    HANIMLAR İÇİN ÖNERİLER



    “…Hanımını insanların kalabalık olduğu yerlere bakan eyvanlarda oturtmamak. Ta ki namahreme bakıp, halka meyli akmasın. Hanımına değerli ve süslü elbise giydirmemektir. Ta ki ziynet satmak için dışarı çıkmayıp evine bağlı olsun.”



    FAKİRLİĞİN VE UNUTMANIN SEBEPLERİ



    Fakirliğin sebepleri:

    1. Günah işlemek

    2. Yalan söylemek

    3. Sabah vakti uyumak

    4. Bir gün bir gecede sekiz saatten çok uyumak

    5. Soyunup çıplak yatmak

    6. Çıplak iken abdest bozmak

    7. Bir yanı üzerine yaslanıp ekmek yemek

    8. Ekmek kırıntılarını yere dökmek

    9. Cenabet iken ağzını yıkamadan yemek

    10. Soğan ve sarımsak kabuklarını yakmak

    11. Geceleyin evi süpürmek

    12. Çöpleri evin içinde biriktirmek

    13. Yaşından büyüklerin önünde yürümek

    14. Anne ve babasını isimleri ile çağırmak

    15. Eline geçen çer çöple dişlerini kurcalamak

    16. Toprak ve çamur ile ellerini ovalamak

    17. Eşik üzerinde oturmak

    18. Kapının bir kanadına dayanmak

    19. Helada abdest almak

    20. Elbisesini üzerinde dikmek

    21. Yüzünü yıkayınca yeniyle ya da eteği ile silmek

    22. Evde örümcek yuvasını saklamak

    23. Namazı kılmada gevşek davranmak

    24. Sabah namazını kıldıktan sonra camiden erken çıkmak

    25. Her sabah çarşıya erken gitmek

    26. Çarşıdan eve geç dönmek

    27. Dilencilerden ekmek kırıntılarını satın almak

    28. Kendi evladına beddua etmek

    29. Biti ateşe atmak

    30. Gece kapların ağzını açık bırakmak

    31. Mumu ve kandili nefesle söndürmek

    32. Boğumlu kalemle yazmak

    33. Dişi kırık tarakla taranmak

    34. Anne, baba ve üstadına duayı unutmak

    35. Sarığını otururken sarmak

    36. Ayak donunu ayakta giymek

    37. Dilenciye kızıp boş çevirmek

    38. Kısıp ihtiyacından az harcamak

    39. İsraf edip haddinden çok harcamak

    40. Geçim işlerinde gevşek davranmak

    41. Kapısız evde yalnız yatmaktır.



    Unutmanın sebepleri:

    1. Çok günah işlemek

    2. Çok düşünmek ve üzülmek

    3. İş ve meşguliyeti çok ve dağınık olmak

    4. Taze çeşniş yemek

    5. Ekşi elma yemek

    6. Ense çukurundan kan aldırmak

    7. Deve katarı arasından geçip gitmek

    8. Mezar taşındaki yazıları okumak

    9. Asılan adamın yüzüne bakmak

    10. Canlı biti yere atmak.





    EHLİ SÜNNET VE SATIŞ REKORU KIRAN KİTAP



    Verdiğimiz bu örnekler, mezhepçi İslam’ın savunucularından olan ve mezhepçilerin hararetli takdirlerini, övgülerini kazanan Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın iki yüz elli yılı aşkın bir süredir rekor sayıda satan kitabından alıntılardır. Bu kitapta yazılanlar, dini bilgi gibi sunulmuş ve bu kitap “İslami” kitaplardan biri sayılmıştır. Kuran’ın takipçisi Müslümanlar ile kendilerini “Ehl-i Sünnet” olarak niteleyen birçok kişi arasındaki fark, bu kitapta da ortaya çıkmaktadır. Kuran’ı tek kaynak görenler bu kitabı şiddetle yererken, “Ehl-i Sünnetim” diyenler, ısrarla kitabı temize çıkarmaya çalışmaktadırlar. Bu kitaptaki, Kuran ve akılla uzlaştırılması imkansız izahlar; Kuran’a, akla ve bilime ters olmasına rağmen savunulmuş, üstelik müftüler ve “İslami yayınevleri” bu izahları yapan kitaba ve yazarına övgüler yağdırmışlardır. Bu açıklamaları yapan İbrahim Hakkı ise tüm bu izahların “tecrübe ile sabit” izahlar olduğunu, yine Marifetname’de söylemektedir. Bu izahların nasıl bir tecrübe ile sabit olabileceğinin yorumunu siz okuyucularımıza bırakıyoruz.



    İBRAHİM HAKKI VE TABERİ



    İbrahim Hakkı izahlarının birçoğunu, uydurma hadislere dayandırır ve kendisinden önceki Sunni alimleri kaynak olarak kullanır. İbrahim Hakkı’dan 900 yıl kadar önce yaşamış Taberi de İbrahim Hakkı’nın kaynaklarından biridir. Birçok Sunniye göre “büyük alim” olan Taberi’nin kitaplarını okuyanlar; Cebrail’in kanadı ile Ay’ın ateşini söndürdüğünü, Güneş ve Ay’ın kulplu arabalarda seyahatini, Güneş ve Ay’ın gökteki bir denizde yüzdüklerini, meleklerin kanatlarını kapatmalarıyla gece olduğunu, Ay’ın ve Güneş’in çekilerek batıya getirildiğini, meleklerin arabadan düşen Güneş’i yerine koyduklarını açıklayan izahlara tanıklık edebilirler. Taberi de İbrahim Hakkı gibi dinsel motiflerle süslü “bilimsel” izahlarını, din dersi havasında uzun uzadıya anlatır. Bazı insanlar Kuran’ın bilimsel mucizelerine, akılla ve bilimle çelişmeyen, aklı kullanmayı, bilimin temeli olan araştırmacılığı teşvik eden izahlarına rağmen Müslümanlar’ın özellikle son yedi yüz yılda nasıl bilim platformunda geri kaldıklarını merak etmektedirler. Ne yazık ki İslam âlemi, Kuran’ı, gereği gibi rehber yapmamıştır. Kuran, ölülerin arkasından okunan okuma kitabı olarak değerlendirilmiş, birçok “dini” kitaptan birine indirgenmiştir. Kuran, tercümesi yasaklanan kitaptır. Kuran rehberlikte kenara konmuş; Taberiler, Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın Marifetnameleri gibi kitaplar rehber olmuştur. Rehberleri yukarıdaki izahlarla dolu kitaplar olanların, bilimsel alanda ilerlemesi ve toplumun refahı ile mutluluğuna katkı yapmaları ne kadar mümkün olabilir?

    Kanaatimizce, dinsizlik adına yapılan saldırılar bile bu tarz kitaplar kadar dine zarar vermemiştir. Bu tarz kitaplar; ya dinsizlerin saldırmaları için malzeme oluşturmuşlardır ya da Kuran’ın yeterliliğini bilmeden “dini kaynak” diye bu kitapları okuyanların aklını karıştırmışlardır. Dini; bir mitoloji, mantığa aykırı izahların kabulü, bilimin reddi gibi gösterecek olan bu kitapları basan, yazan, savunanlar ne yazık ki İslam’a hizmet ettiklerini sanmaktadırlar.





    BİLİMDE GERİ KALINMIŞLIĞIN KÖKENİ



    Peygamberimiz’in vefatından sonraki ilk birkaç yüzyılda hurafeler ve uydurmalar çıkmış olsa da Sunniliğin, Şiiliğin, hadisçi İslam öğretisinin bu yüzyıllarda tam bir hakimiyetini göremiyoruz. Hadis merkezli din anlayışına ve aklın bir kenara bırakılmasına karşı çıkan Mutezile gibi ekollerin bu yüzyıllardaki varlığı, hatta Abbasi halifelerinin kimisinin Mutezile ekolünü benimsemesi bunun delilidir.

    İşte İslam’ın bu ilk asırlarında dünyanın en ileri ve en medeni toplumu İslam toplumuydu. Birçok ünlü bilim tarihi kitabı, bugünkü Avrupa medeniyetinin temellerinden olan sanayi devriminin ve bununla ilintili olarak bilimsel ilerlemesinin kökeninde İslam ülkelerinden alınan düşünsel ve bilimsel mirasa dikkat çeker. Hıristiyan toplumların doğru dürüst kitaplığının olmadığı dönemde İspanya’ya yerleşmiş Müslümanlar, İspanya’da yetmiş büyük halk kitaplığı yapmışlardı ve sırf Kurtuba’daki kütüphanede 600.000’lere ulaşan kitap sayısıyla düşünce hayatı aydınlatılıyordu. Astronomi, kimya, tıp, botanik, matematik ilimlerinde büyük atılımlar hep Müslüman bilim adamlarınca yapılıyordu. Müslümanlar’ın, çevirileriyle de bu yüzyıllarda büyük katkıları oldu. Çevirisi yapılan kitaplarla geçmişteki bilgi birikimi kullanılıyor ve mevcut bilgilerle birleştirilip atılımlar yapılıyordu. Hatta Avrupa, kendi medeniyetinin tarihsel kökeni diye övündüğü Eski Yunan’ın ünlü düşünürleri Aristoteles, Platon ve diğerleriyle de Müslümanlar’ın yaptığı çeviriler sayesinde tanıştı. İşte ilk yüzyıllarında İslam toplumunda, böylesi bir bilimsel merak ve bunun sonucu olan ilerleme vardı. Müslümanlar çok kısa sürede topraklarını İspanya’ya kadar genişletmekle kalmamış; bilimsel, düşünsel birikimler oluşturup, bu birikimlerini de bu topraklara yayıp insanlığın hizmetine sunmuşlardır.





    İNSANLAR KENDİLERİNİ BOZMADIĞI SÜRECE TOPLULUKLAR BOZULMAZ

    Peki, ilk yüzyıllarında dünyanın en ileri medeniyeti olduğu kabul edilen İslam medeniyeti, sonradan ne olmuştur da bugünkü durumuna düşmüştür. Aşağıdaki ayetten alacağımız önemli dersler olduğu kanaatindeyiz:



    Gerçek şu ki Allah kendi benliklerinde olanı değiştirmedikçe bir toplulukta olanı değiştirmez. Allah bir topluma perişanlık dileyince de artık onu geri çevirebilecek bir güç yoktur.

    13-Rad Suresi 11



    Allah eğer İslam ülkelerine verdiği bilimsel üstünlük gibi bir nimeti değiştirmişse; biz, Müslümanlar’ı incelemeli, onlarda ne şekilde değişiklikler olduğunu anlamalıyız ki bugünkü duruma niye düşüldüğünü kavrayalım. İlk yüzyıllarda insanların zihniyetini şekillendirmede Kuran’ın rolü yüksekti. Aklı işletmeyi, araştırmayı, delil üzerinde olmayı öğütleyen Kuran’ın şekillendirdiği zihinler, bilimsel düşünmeye ve bilim yapmaya da uygundular. Fakat daha sonra mezheplerin ve tarikatların İslam’ı hakim olunca, tarikatçılık ve mezhepçilik yayılınca; taklitçilik ve akılcı düşünce düşmanlığı da egemen oldu. Çünkü kitabın bu ve daha evvelki bölümlerinde görüldüğü gibi uydurmaların karıştırıldığı dinde mantığın, aklın yeri olamazdı. Tarikatçılığın temeli olan şeyhe kayıtsız, şartsız, akıl süzgecinden geçirmeksizin itaat de rasyonel düşünceyle bağdaşamazdı (15. bölümü okuyunuz). Uydurmaların karıştığı mezhepleri benimseyenler, hadisleri inkar etmemek ve tarikatlarını temize çıkarmak için akılcı düşüncenin gerekliliğini inkar etmişler; Kuran’da, defalarca, “aklı çalıştırma” ve “Allah’ın yarattıkları üzerinde düşünmek” üzerine yapılan vurguların gereğini yerine getirmemişlerdir.





    HADİS ETİĞİ



    Max Weber “Protestan Etiği” kitabında, Protestan mezhebinin insanların zihinlerini nasıl şekillendirdiğini ve bu şekillendirmenin nasıl kapitalizm sistemini meyve verdiğini anlatır. Bir fikrin, bir inancın, bir mezhebin zihinleri şekillendirmesinin, bu zihinsel dönüşümün ise sosyal ve ekonomik değişim sürecini tetiklemisini anlatmada; bir dünya klasiği olan “Protestan Etiği” kitabı örnektir. Eğer benzer bir yaklaşımla hadislerin, hadisçi mezheplerin ve tarikatların oluşturduğu zihinsel yapının nelere sebep olduğu incelenirse; İslam adına bilimsel ve kültürel alandaki geri kalınmışlığın kökeninde bu zihinsel yapının olduğu sonucuna varılacağı inancındayız. Aynı şekilde, eğer İslam’ın ilk asırlarında sıfırdan, çöl bedeviliğinden dünyanın en gelişmiş medeniyeti seviyesine yükselmenin kökeninde hangi sebeplerin olduğu araştırılırsa; Kuran’ın verdiği akılcı, araştırıcı zihniyetin bunun baş sebebi olduğu sonucuna varılacağı kanaatindeyiz. Kuran’ın izahlarının yoğurduğu zihinler, bilimsel ilerlemeyi gerçekleştirmeye müsait hale gelmişler ve gerçekleştirmişlerdir.





    DÜNYA DÖNSEYDİ NE FELAKETLER OLURDU



    Marifetname gibi kitaplar, Kuran’ı dinin kaynağı olarak yeterli görmeyenlerin, Kuran dışı izahlarla dolu eserleridir. Bu eserler hadisçi ve mezhepçi “İslam” anlayışının meyvesidir. Bu meyvelerin meyvesi ise aklı kullanmadan şeyhlere teslim olan, mezhep imamlarının inisiyatifine bırakılan dini, Allah’ın dini zanneden kalabalıklardır.

    Bu acı meyvelerden Suudi Arabistanlı meşhur Şeyh Abdul Aziz Bin Baz, “Dünya’nın Sakin, Güneş’in Hareketli Olduğuna ve Gezegenlere Çıkmanın İmkansızlığına Dair Akli ve Hissi Deliller” isimli, resmi makamlarca basılan risalesinde şunları söylemektedir: “Kim bunu iddia ederse küfür ve delalete düşmüş olur. Çünkü bu iddia hem Allah’ın, hem Kuran’ın, hem Peygamber’in reddidir. Bunu iddia eden kişi tövbeye davet edilir. Ederse ne ala! Aksi takdirde kafir ve dinden dönmüş bir kişi olarak öldürülür ve malı da Müslümanlar’ın hazinesine katılır… Eğer ileri sürdükleri gibi Dünya dönüyor olsaydı ülkeler, dağlar, ağaçlar, nehirler, denizler bir kararda kalmazdı. İnsanlar batıdaki ülkelerin doğuya, doğudaki ülkelerin batıya kaydığını görürlerdi. Kıble’nin yeri değişir, insanlar kıbleyi tayin edemezlerdi. Velhasıl (bunların hiçbiri görülmediğine göre), bu iddia (Dünya’nın hareketli olduğu iddiası) sayması uzun sürecek birçok nedenden dolayı batıldır.”

    Bu risaleye göre Dünya’nın hareket ettiğini söyleyenlerin öldürülmeleri gerekir. Kısacası Marifetname, Taberi, Buhari, Müslim ve diğerlerinin bilim ve akıl dışı izahları dinin bir parçası yapıldığı gibi, bunlarda yer alan kimi izahları reddedenlerin öldürülmesine de fetva verilmiştir. Şeyh Abdul Aziz Bin Baz’ın risalesinin yazım tarihini size sorsalar tahmininiz ne olurdu? Bu eser bundan bin yıl önce değil, 1975’te yazılmıştır, hem de resmi makamlarca! Ne yazık ki “şeriat” diye insanlara yutturulan budur! Bilim dışı, akıl dışı hadis ve mezhep kökenli uydurmaların yol açtığı budur! Kişi Kuran ile yetinmeyince sonucu budur!



    Allah’tan ve ayetlerinden sonra hangi hadise (söze) inanıyorlar.

    45-Casiye Suresi 6




  • 250 sene önce yazılmış ve hurafelerle dolu bir kitaba hayran kalacağınıza açın da on yüz yıllarca önce indirilen Kur'an ı Kerim'i okuyun. Asıl mucizeleri o zaman görürsünüz.
  • hurafe degil bilim bu kitap pek dinle ilgili ibadetle diyemeyiz açıp okumadan buraya yazanlar oluyor anlıyorum


    kitapta astroloji gezegenlerden bahsesediyor yıldızlardan ilminden burçlardan konu gittikçe gidiyor


    kuran boş kitap degildir ondada okunması sadece okumakla anlayıp anlamak önemli ama ne anladıgın önemli ne anlamak istediginmi anlatılmak istenenmi


    yada anlamak istedigin şey kuranda okusan nereye çekersen çek o seni oraya götürür kalbinle okumadıktan sonra



    hurafe kuran diyalogu yapmıycaz yeri degildir burası konu sapar mevzusundan çıkar isteyen alır okur istemeyen okumasın
  • quote:

    Orijinalden alıntı: T.M.C

    şimdi öyle bilgiler nakledilmişki matematikten çıkarma toplama kerat cetvelinden tutun ondalık kesirlere kadar gidiyor

    aklımı donduranda bu

    ay ayın bize ne faydası olur diye düşünürdüm güneşten yayılan ışıgın ayna gibi yüzeyine çarpıp gece bir lamba görevi aydınlık yön bulucu oldugunu anlardım


    güneş olmadan bitki yetişmiyor çiçek açmıyor açmadan meyve olmuyorsa ama ay olmadanda o meyveden tat alamıyoruz yani güneş bitkinin meyveye dönmeside rol alıyor ay ise lezzet veriyor ilginç şeyler

    yeni ayda oldugunda insan kendini daha enerjik pozitih hissederken ay bazı günlerde bizden uzaklşıp yansıttıgı ışık azalınca negatif anlamda etkileniyoruz hastalnıyor başımız agrıyor gibi gibi

    gezegenlerde bahsetmiş jupiter her sene 1 burcun yanında 1 sene sabit kalıyor hangi burca denk gelirse o burca 1 yıl boyunca pozitif şeyler getiriyorki araştırdım 2014 senesi için aslan burucu oldugunu ögrendim

    ama kaç yüz sene önce yazılmış be kardeşim 550sayfalık kitap boş degil abi neler var neler oku oku bitmez

    FAKİRLİĞİN VE UNUTMANIN SEBEPLERİ



    Fakirliğin sebepleri:

    1. Günah işlemek

    2. Yalan söylemek

    3. Sabah vakti uyumak

    4. Bir gün bir gecede sekiz saatten çok uyumak

    5. Soyunup çıplak yatmak

    6. Çıplak iken abdest bozmak

    7. Bir yanı üzerine yaslanıp ekmek yemek

    8. Ekmek kırıntılarını yere dökmek

    9. Cenabet iken ağzını yıkamadan yemek

    10. Soğan ve sarımsak kabuklarını yakmak

    11. Geceleyin evi süpürmek

    12. Çöpleri evin içinde biriktirmek

    13. Yaşından büyüklerin önünde yürümek

    14. Anne ve babasını isimleri ile çağırmak

    15. Eline geçen çer çöple dişlerini kurcalamak

    16. Toprak ve çamur ile ellerini ovalamak

    17. Eşik üzerinde oturmak

    18. Kapının bir kanadına dayanmak

    19. Helada abdest almak

    20. Elbisesini üzerinde dikmek

    21. Yüzünü yıkayınca yeniyle ya da eteği ile silmek

    22. Evde örümcek yuvasını saklamak

    23. Namazı kılmada gevşek davranmak

    24. Sabah namazını kıldıktan sonra camiden erken çıkmak

    25. Her sabah çarşıya erken gitmek

    26. Çarşıdan eve geç dönmek

    27. Dilencilerden ekmek kırıntılarını satın almak

    28. Kendi evladına beddua etmek

    29. Biti ateşe atmak

    30. Gece kapların ağzını açık bırakmak

    31. Mumu ve kandili nefesle söndürmek

    32. Boğumlu kalemle yazmak

    33. Dişi kırık tarakla taranmak

    34. Anne, baba ve üstadına duayı unutmak

    35. Sarığını otururken sarmak

    36. Ayak donunu ayakta giymek

    37. Dilenciye kızıp boş çevirmek

    38. Kısıp ihtiyacından az harcamak

    39. İsraf edip haddinden çok harcamak

    40. Geçim işlerinde gevşek davranmak

    41. Kapısız evde yalnız yatmaktır.



    Unutmanın sebepleri:

    1. Çok günah işlemek

    2. Çok düşünmek ve üzülmek

    3. İş ve meşguliyeti çok ve dağınık olmak

    4. Taze çeşniş yemek

    5. Ekşi elma yemek

    6. Ense çukurundan kan aldırmak

    7. Deve katarı arasından geçip gitmek

    8. Mezar taşındaki yazıları okumak

    9. Asılan adamın yüzüne bakmak

    10. Canlı biti yere atmak.


    kardeş hurafe dediginiz ve saydıgınız bilgiler kaçıncı sayfada buldun yaz bana 550 sayfasından




  • sogan sarmısak kabugu yakarsan ikisini aynı anda cinler size hucum eder çünkü onların parası sogan ve sarımsak kabugudur

    hurafe degildir yakın bakalım gece yatsıdan sonra bide gidip incir agacının kavuguna işeyin bakalım neler oluyor o gece yatabiliyorsan hurafedir incir agacıda aratmayım

    gidin bi akan su kenarına işeyin işemesenizde olur kaynar su dökün incir dibine sokakta duvar köşelerindeki tenha karanlık duvarlara daha çok hiddetlendirir onları çünkü öldürürsünüz birtanesini


    sabaha çıkarsanız anlarım hurafe kimse cesaret edemedi edebilen aramızda degil


    yaktım deme bana bir arkadaşını al kameraya çeksin sende yak yatsı namazından hemen sonra ardından git incir agacının dibine veya kavuguna yaklaşıp alehlerinde hurafesiniz inamiyorum size aşşalıyın üste işeyin oraya üstüne kaynar su dökün yanınındaki duvar köşelerine sizin için bişey degişmez

    inanmazsınız


    neler oluyor o gece bakalım



    bir hurafe daha söyleyim gece saç ve tırnak kestirmek mekruhtur yazılmamış karga saçını gece alsa yuvasına örse sıcak tutması için kendini veya yavrusunu aynısı olur fakirleşirsin veya maddi zorluk çekersin kafan kellenir kel olursun

    git dene saçnı kes karga yuvasının kenarına bırak karga gelip alsın çek kameraya ondan sonra 8 ay sonra bakalım kafana nekadar seyrelmiş


    kurbaga ellersen sigilde yapar gir bir dereden ufak su kurbagaları vardır siyah siyah elle onu görelim yapıyormu yapmıyormu sigil :)


    ben inanıyorum inanmıyorsanız çık yap hadi göster bize hurafe oldugunu lafta olmuyor bu işler yürümüyor peynir gemisi



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi T.M.C -- 21 Kasım 2014; 14:41:17 >




  • Ah be azıcık şüpheci olun her gördüğünüze,duyduğunuza,okuduğunuza inanmayın be kardeşim. Ay meyveleri tatlı yapıyor cümlesini duydun ve okumaya devam mı ettin ? Hiç mi mantıklı düşünemiyorsun ? Sarımsak soğan yakan yokmuş aramızda ben her rakı masamda soğan sarımsak közlerim -mangal yoksa ocakta yaparım- her gece de mışıl mışıl uyudum cinler geliş kalk falan demedi.
    Boşuna zaman kaybediyorsunuz böyle hurafelerle ne kitaplar var sen git hurafeleri oku bir de inan. Tamam insanın doğası bu ilginç şeylere inanmaya, bağlanmaya meğillidir de yıl 2014 lan.
    Kaç kişi daha inanacak senin yüzünden bu hurafelere sadece bilgi kirliliği bu yaptığın. Suç lan bildiğin suç.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Adam ay meyvelere tat veriyor yazısını gördüğü gibi inanmış ya. Aklım almıyor hiç sormuyor musun kendine "nasıl?" diye, kanıt aramıyor musun?

    Al sana bilgi, saat 17.34'te camdan atlayanlar ölmüyormuş. İnandın mı ? Atlayacak mısın ?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: imaginerr

    Ah be azıcık şüpheci olun her gördüğünüze,duyduğunuza,okuduğunuza inanmayın be kardeşim. Ay meyveleri tatlı yapıyor cümlesini duydun ve okumaya devam mı ettin ? Hiç mi mantıklı düşünemiyorsun ? Sarımsak soğan yakan yokmuş aramızda ben her rakı masamda soğan sarımsak közlerim -mangal yoksa ocakta yaparım- her gece de mışıl mışıl uyudum cinler geliş kalk falan demedi.
    Boşuna zaman kaybediyorsunuz böyle hurafelerle ne kitaplar var sen git hurafeleri oku bir de inan. Tamam insanın doğası bu ilginç şeylere inanmaya, bağlanmaya meğillidir de yıl 2014 lan.
    Kaç kişi daha inanacak senin yüzünden bu hurafelere sadece bilgi kirliliği bu yaptığın. Suç lan bildiğin suç.

    közlemek ayrı bişey çakmagı ile veya direk ateşe atmak ayrı bişey kurandada bahseder süre içinde sogan sarmısak yakmayın kemikleri pislige atmayın diye


    kemik ve pislik onların yiyecegi sogan kabugu ve sarımsak onların degerli parasıdır diye geçer sana söyledim git bir dene bakalım kameraya çek ispat et ve kamerada seslen ben donanım haberden şu bugün tarih saat bu denemek için yapıyorum diye söyle bakalım at buraya linki o gece neler yaşıycaksın ugultular duyup sıçrayıp titreyip kalkar ve uyuyamazsan çarpılırsan tutulursan karışmam birader söyleyim


    cidden öyle güneş olmadan ışık olmadan yetişmez bitkiler ay olmadan tatlanmaz hatta yazar orda tüm böcek karıncalar yeni ay vakti havalanır canlanır dogrudur

    geceleyin yeni ay zamanında yuvadan karıncalar kanatlanır uçar

    kovandan akşam bal alırsın ama farketmez insan yavruların büyüdügünü sabah bir bakarsın yakınındaki agaca toplanır yeni yavrular büyüklerimiz gider o agacın dalını keser yeni kovana silkeler
    hepsi ay zamanında olur

    burçlardan bahseder her 12 burç yıldızının yanında jüpiter 1 sene duruyor tüm burçlarının ziyaret etmesi 12 seneyi buluyor marsın ziyareti 2ay 17 gün sürüyor çok gizemleride bulunmakta tehlikeli olabiliceginden bilgiler verilmemiş türkçesinde

    büyü ve cinlerle ugraşmasınlar diye gen ip ucu vermek gerkirse gezegen ve yıldızın saati günü yılı itibarı ile işlemler gerçekleştirdiginiz hayatınıza ve başkalarının hayatına negatif ve pozitif yönde etki edilebilmektedir tılsım ile

    mesala astroloji uzay bilimi gezegen sistemleri etkileri metoroloji yani hava iklim ilmini ele almışlar ve insanların üstündeki etkileerini konu elde etmişler jale kıragı gök kuşagı yagmur buhar atmosfer basıncı yer altı kaynakları cogrofya fen fizik metamatik terimler günümüzdeki verilen okullardaki derslere kıyaslanmıycak kadar sade anlaşılır daha kapsamlıdır

    boş bir kitap degil herşeyi din ile eleştirmekte dogru degil kitap böyle bir kitap için açın okuyun bilgiler edinin faydalanın



    orjinali için ancak osmanlıca bilceksin araştırmacı ve tarihçi olucaksın veya din konumunda ilahiyat prof olucaksın gidip izinle osmanlıca orjinalini okuyabilesin ozaman bir kaç alimin yazdıgı eserlerede vakıf olur
    prof olursun orda verilen bilgileri liseye gitsen yazmaz kitaplarda taa ünüversiteye kadar az az bilgiler sınıf atladıkça kapsamlı anlatırlar konuları şu bir kitapta geçen bilgiyi 10 farklı tek ders üzerine 10 sınıfta okuman gerkir

    ama untursun bu kitap ile unutmazsınız evladım



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi T.M.C -- 21 Kasım 2014; 17:54:29 >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.