Şimdi Ara

Tanrının Varlığı

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
12
Cevap
0
Favori
822
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Herkese merhabalar. Size yaratılış hakkındaki düşüncelerimi belirtmek istiyorum.

    Yaratmak dediğimiz şey daha önceden var olmayan yeni bir şeyin ortaya konmasıdır. Ben bildiğimiz bilmediğimiz her şeyi yaratan bir yaratıcı olduğu görüşündeyim. Bunun sebebi: herhangi bir varlığın kendinden üstün bir varlık oluşturamayacağı gerçeğidir. Örneğin bir çiçeği düşünürsek; görme, duyma, tatma, koklama veya dokunmayla hissetme gibi yetileri yoktur. Dolayısıyla bir çiçekten görebilen, duyabilen, koklayabilen, tadabilen, hissedebilen herhangi bir şeyin oluşmasını bekleyemezsiniz. Zaten akıl sahibi olmayan çiçeğin sahip olmadığı bu özellikleri bilmesi veyahut da hayal etmesi mümkün değildir. Baktığımız zaman; düşünme yeteneği olmayan, iradesi olmayan, hissedemeyen, duyguları olmayan, herhangi bir şeyi algılayamayan atomlar bu gibi kendilerinin sahip olmadığı özellikleri olan herhangi bir varlık meydana getiremezler. 10 tane Hidrojen atomunu bir araya getirdiğinizde elinizdeki 10 tane Hidrojen atomudur. Atomları ne şekilde kombine ederseniz edin, ne tür tepkimelere soksanız da sokun aniden elinizdeki şeyin düşünme yeteneğine, duygulara, ve algılama yeteneğine sahip bir varlığa dönüşmesini bekleyemezsiniz. Değişen sadece atomların sayıları ve düzenleri olacaktır. İşte bu yüzden; görebilen, düşünebilen, duyabilen bir canlının var olabilmesi için, O'ndan daha üstün, bu özelliklerin hepsine ve daha fazlasına sahip bir varlık gerekir. Varlığını gözlemlediğimiz ve bildiğimiz şeylere bakalım. Yaşam ve ölüm: Yaşayan ve ölebilen varlıkların olabilmesi için, yaşam ve ölümden daha üstün bir varlık gereklidir. Uzay: Bizlerin içinde bulunduğu mekânı var edebilmek için mekândan daha üstün bir varlık gerekir. Zaman: Zaman hepimiz için işliyor ve bizi etkiliyor. Zamanın var olabilmesi için zamandan üstün bir varlığa ihtiyaç var. Bilgi: İçinde bulunduğumuz bu zamanda ve mekânda keşfettiğimiz ya da keşfetmediğimiz sayamayacağımız kadar bilgi var. Bu bilgilerin varlığı için bu evrendeki her şeyden daha fazlasını bilen bir varlığa ihtiyaç var. İşte bütün bu özelliklere sahip, her şeyden yüce, her şeyden büyük bir yaratıcı var. O da el-ilah olan, yani yaratan olan Allah oluyor. Bahsettiğim özellikler Allah'ın sahip olduğu özellikler. Zamandan ve mekândan münezzeh olması(zamanın ve mekânın dışında), sınırsız ilme (bilgiye) sahip olması gibi.

    Buradan anlayacağınız üzere bizleri var eden, evrenin içindeki bir şey olamaz. Dolayısıyla Dünya üzerindeki teknoloji nereye ulaşırsa ulaşsın, Dünya üzerinde üretilmiş herhangi bir şey ile yaratıcıya ulaşılamaz. Yani yaratıcının varlığı herhangi bir cihazla kanıtlanamaz. Dolayısıyla bizler göremediğimiz ama az önce verdiğim sebeplerden ötürü varlığını bildiğimiz bir yaratıcıya inanmak zorundayız.

    Hiç bir varlık kendinden üstün bir varlık meydana getiremez.

    Bu bilgiyi kullanarak Darwin'in evrim teorisinin de doğru olmadığını gösterebiliriz. Evrimleşerek gelişen canlıların çeşitli hareket kabiliyetlerinin gelişmesi, vücut yapılarının değişmesinin yanı sıra, bir anda daha önceden hiç sahip olmadıkları şekilde akıl sahibi olmaları, irade sahibi olmaları, duygu sahibi olmaları beklenemez.

    Bunlar benim düşüncelerim. Lütfen yazdıklarımı tüm yönleriyle eleştirin hatalarımı görmek doğrularımı bilmek beni çok mutlu eder. Okuduğunuz için teşekkür ederim.







  • Evet müslümanım. Sorduğun soruyu "Tanrı bizi neden yarattı?" olarak alırsak, bunu her din için ayrı ayrı incelememiz gerek diye düşünüyorum. İslam üzerinden gidecek olursak, Kur'an da insan ve cinlerin sadece Allah'a kulluk etmesi için yaratıldığı belirtiliyor. Ayrıca Allah yaptığı işlerden sorguya çekilmez diye bir ayet de var. Bu konuyu ben de araştırdım ama bu soru zaten tek bir cümleyle yanıtlayabileceğimiz bir soru değil. İlk yazdıklarımda söylediğim gibi eğer Tanrının her yönden bizden üstün olması gerekiyorsa istekleri ve duyguları da üstün olmalıdır. İnsan duygularına benzediğini söylerken haklısın. Kur'an'da onun da sevindiğini, sevdiğini, sevmediğini okuyoruz. Ama bu benzerlik O'nun bizden bu özellikleri aldığını göstermiyor. Tabii daha iyi araştırmak gerek ancak bir yerde okuduğuma göre Allah insanı aratırken kendinden bir ışık, bir nur vermiş. Dolayısıyla aslında biz bu özellikleri O'ndan almışız.

    Şahsen ben, Allah'ın yaptığı her işte bizim anladığımızdan daha büyük bir anlam olduğunu düşünürüm. Bu kadar üstün bir varlığın sadece eğlence için böyle bir şey yaptığını düşünmem. Bütün bu yaratılanların da O'nun için herhangi bir meşguliyet olmadığını hatırlamak lazım. Sonuçta bütün bunları yapmak O'nun sadece bir "Ol" demesiyse ve O'nun için çok kolaysa bundan herhangi bir yorgunluk veya zaman kaybı yaşadığı düşünülemez. Zaten bunların O'nun için geçerli olmadığını söylemiştim.

    Şöyle düşünelim: Tabii Allah'la kendimizi kıyaslamak doğru değil ama en azından biraz anlamamıza yardımcı olabilir. Ortaya yepyeni bir şey koyuyoruz ve bunu son derece mükemmel yapıyoruz. Ona sayısız güzellikler ve faydalı şeyler veriyoruz. Kötü şeyler de veriyoruz. Ve onun sanki onu yapan biz değilmişiz gibi bizi unutup kötü şeyleri seçtiğini görüyoruz. Bu açıdan bakarsak bunun hoş bir durum olmadığını görürüz ki şahsen ben birisine hazırladığım yemek yenmeyince buna üzülebiliyorsam sinirlenebiliyorsam, Allah'ın da; bu kadar sanatlı yarattığı insanların kendisini unutup Dünyevi şeylere dönmesini görmekten hoşnut olmayabileceğini düşünüyorum.

    Tanrı neden bu kadar gaddar, itaat etmeyince yakıyor soruna gelirsek:

    Gaddar kelime anlamı: başkalarına haksızlık etmekten çekinmeyen, acıması olmayan, insafsız davranan, taş yürekli, acımasız (kimse).

    Böyle söyleyince sanki Tanrı senin 7/24 kendisi için ağır şekilde çalışmanı istiyormuş gibi anlaşılıyor. Diğer dinlere göre de incelemek isterdim ama maalesef diğer dinlerin şartlarını çok bilmiyorum. Dolayısıyla yine İslam üzerinden gideceğim. Gaddar tanımının Allah'a uymayacağını rahatlıkla söyleyebilirim. Evet yakınca kötü yakıyor ama resmen yanmak için senin çaba sarf etmen gerek. Çünkü Kur'an'da Allah'ın ne kadar bağışlayıcı olduğu sürekli belirtiliyor. Yani desen ki en küçük bir hatamızda bize hiç acımıyor, o zaman gaddar ifadesini kullanabilirdik ama durumun böyle olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bir gün içinde 70 kere tövbe edip aynı günahı 70 kere yine işleyen birisi yine de günah işlemekte ısrar etmiş sayılmaz deniyor. Böyle büyük bir affedicilik var. Affedilmeyen şeyler belli, onun dışında her şey affedilebiliyor. O yüzden Allah'ın gaddar olduğu düşüncesine katılmıyorum.

    Evrim teorisi konusuna gelirsek: Bilimsel yöntemi araştırdım, biliyorum.

    Öncelikle bir problem belirleniyor. Daha sonra bu probleme dair veriler toplanıyor ve tahminlerde bulunuluyor. Bu tahminlere, hipotez diyoruz. Hipotezler geçici çözümler. Hipotezlerin doğruluğu kontrollü deneylerle test ediliyor. Yanlışsa hipotez değiştiriliyor veya baştan kuruluyor. Doğruysa geliştiriliyor. Daha sonra bir çıkarım yapılıyor ve bu çıkarımlardan genellemeler yapılıyor o konuda. Bu genellemelere teori deniyor. Evrim teorisinin çeşitli bilgisayar modellemeleriyle, bulunan fosillerden elde edilen bilgilerle doğrulandığını okumuştum. Evrim dediğimiz şeyin olduğuna elbette inanıyorum ancak Dünya'daki her şeyin ortak bir atadan, denizin içindeki bir mikroorganizmadan geldiğine inanmıyorum. Bunu da "hiç bir varlık kendinden üstün bir varlık meydana getiremez" cümlesiyle açıklamıştım. Buradaki üstünlükten kastım, yepyeni bir boyutta, aynı türden olmayan yepyeni bir özellik. Evet yeni bir vücut uzvu kazanabilir, derisi kalınlaşır vs. ama iyi bir gözlem yaparsak "Akıl" ve "İrade" dediğimiz şeylerin Dünya üzerinde gördüğümüz başka hiç bir canlıda bulunmadığını görürüz. Ben akıl dediğimiz şeyin farklı bir boyutta, yani bu Dünya'dan olmadığı görüşündeyim. Neden diyecek olursak bir örnek vereyim. İnsan gözüyle çekilen bir fotoğrafın elektronik ortamda 2-8 GB kaplayacağı söyleniyor. Bu bilginin doğru olduğunu varsayarsak, insan gözünün gördüğü 5 dakikalık bir videonun boyutunu düşünün. Şimdi bir de 50 yaşındaki bir insanın 50 yıl boyunca gördüğü, duyduğu, okuduğu, öğrendiklerini, hissettiklerini, aldığı kokuları düşünün. Boyutun ne kadar büyük olacağını tahmin edebilirsiniz. Bütün bunların iki yumruğumuz kadar olan beynimizin küçük bir bölümünde saklandığını düşünmek bana zor geliyor açıkçası. İrade dediğimiz şey de aynı şekilde. Hiç bir hayvanın doğru-yanlışları, iyi-kötüyü gözeterek karar verdiğini göremezsiniz. Bu açıdan, bu özelliklere sahip olmayan herhangi bir canlının çevre etkileriyle, yaşam şartlarıyla bu özellikleri kazanamayacağı görüşündeyim.

    Kusura bakma çok uzun yazdım, bu arada Müslümanım ancak elbette diğer dinleri de kapsayarak düşünmeyi çok isterim. Sadece fazla bilgim olmadığı için yorum yapamıyorum diğer dinlerle ilgili. Sen cevabını bana göre vermezsen daha iyi olur hem ben de konuya farklı açılardan bakmış olurum.




  • Zulum ikidir. Bi hayri tahmil edenin misli gorulmemiş zulmu( bu durum bizi netice vermiş) ve ilahi kudretin apaçık zulmu( bu da zemheri denen donma ve erime noktasını oluşturmuş)



    3. Ve daha fazlası zulumatlar şimdilik eksiltilmiştir. Ancak bunların ilk anlatılanı mevzuuyu açıklayabilir. Buna rağmen gizlenmiş olması insanda şupheye neden olmaktadır.

    Bu zulumatta( karanlık) adalet denen düşünce yaradanu tealaya yoneltilemez denmiştir.





    Anlaşılacağı üzere zulumat karanlık bi perdedir. Neden insan acı çekiyor sorusunun cevapları bellidir. Ancak neden insana ne olursan ol bi cehennem var sorusunun cevabı insandan farklı bi gözle yani sorumlu bi ruhla cevab bulur.



    Biz adalet denen mevzuunun ozundeki değeri yaradana yoneltip o adaletin yaradanla karşılaşmasına sebeb olduğumuz için sıkıntılar doğmakta.



    Şöyle diyelim bu sorun sorun oluştuğu an insanın sorumlu yani ruh sahibi olmasını gerektirir.



    Neden işim aşım eşim dünyam bi şekilde huzurlu değil? Demek ki birisinden sadır olan adaleti yaradanu Teala yaşasın istemişiz.



    Bu aşamada insan şikayet ettiği hali irdelemeli ve bu safahatta yaptığı yanlışı bilmese de en azından yaptığı şeyi idrak etmiş olmalıdır.



    Yaradanu tealanın yarattığını biliyoruz. Yerden çıkan bi anlayış bu yaratışa müdahale etmeye hele ki adalet budur den de böyle olacaksın demeye çalışırsa zulumat perdeleri araya girer.



    Bi kısım başka zulumatlar da var. Ancak bunlar bilinmez idrak edilebilir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Koskoca gelişim(evrim) teorisini çöpe attın arkadaşım bir insan kendinden üstün bir varlık neden geliştiremesin teknolojimiz yokmu bunun için var.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi rainfall2535 -- 1 Eylül 2017; 15:16:49 >
  • Büyük Patlama teorisinin mevcut görüşler içinde en güçlü teori olduğu kabul gördükten sonra zaten ateizm diye bir görüş rasyonel olarak kalmadı.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Arkadaşlar şunu da belirteyim, burada üstünlükten kastım varoluşsal bir üstünlük. Yani bir yetiye sahip olmak veya olmamak. Evet insan teknolojisinin ürettiği bir araç insandan daha hızlıdır, bu bakımdan daha üstündür ama varlıksal olarak insan daima daha üstündür. Bir defa cansızdır o üretilen. En basit üstünlük farkı burada.
  • Şimdi iki ihtimalimiz var. Var olabiliriz ya da olmayız. Ebeveynin tercihlerine göre random bi atama sonucuna göre onların tercihlerine göre varız ya da yokuz.



    Şimdi varız diyorsak varlığın yokluk kısmı bizi değil kız ya da erkek kardeşimizi tartışmaya açar.



    Yokuz diyorsak biz ben değil doğmadığını iddia ettiğim ablam ya da abim olur.



    Tanrinin varlığı eğer ki ğaybi bi oluş ise ğaybe karşına kavram olarak bunu anlayabilen ben ikinci bendir. Yani ben doğmamış ablam ya da abimimdir.



    Bu açıdan doğmamış benin duşunsel dunyasındaki tanrinin varlığı beni dünyaya veya başka Bi yere indirmesi ile anlamlı olacağa benzer.



    Bi ilah bulduğumda kendimi de bulmuş olurum.



    O halde aranan tanrinin iz duşumunde bulunan benin yaratılışındaki sebeb unsuru olarak ebeveyne tabi dünyaya gelememiş olan benim talepleri bakımından tanri mevcut içresinde olsa dahi yoktan yaratan bi şekil ve mahiyet kazanır.



    Yoktan yaratılan ben aynı zamanlı tanrisal bi oluşun da habercisi olurum



    Kişinin ozbenliğini kazanıp doğmamış abi ya da abla bireyin ozelleşip ben olarak anıldığı safahatta kişinin psiko sosyal varlığının tanri ile eş zamanlı bi var olum ve buyume evresi geçirdiği düşünülmektedir.



    Bu tanri yoktan var olduğu anda ben de varolmaktayım ben yoksam tanri da varlığına rağmen yokluğa karışır.



    Bu inanışta ilahi kudretin varlığı değil yokluğu esas alınmıştır ve bu açıdan ilaha iman için var olma!!!(beni bulma) şartı getirilmiş gibi ise de esasen bu şart şartlı kabul olarak zorunluluk halidir ve şart değildir.





    Ben bilmesem de bi tanri vardır.



    Allahu teala inancında ise durum bayağı bi farklı olacak ancak onun Teala yaratışı da acayip bi tutumu beyan edecektir.



    Ayağına bi taş takılmış ve o taşı sorgularken insana kadar eviren bi anlayışı idrak hakkaten karşı taraftaki zattan korkuyu intaç etmekte gibidir.



    Ayağına dolaşanın neden ben bu işi yaptım diyecek şekle gelip derdini anlatacak kadar insanımsıya çevrildiği bi alem duşunun. Bu zulumat bence apaçık belli edilmiştir.



    Zulumat... Karanlık.... Perde.... Manasındadır.



    Perdenin karanlığı veya perdeye ışık vurulunca gorulen görüntü şeklinde duşuncenizi geliştirin.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    İslamdaki mantıksızlık ?
    3 yıl önce açıldı
    Üç harflilerin Varlığı
    6 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • Enteresan bir konu. Vaktim olunca bunu bir zaman okuyacağım.
  • "Atomları birleştirerek" sizin tabirinizle, yapay sperm ve yumurta üretildi.

    Zaman içinde göreceli bir kavramdır diyeyim de :D

    Bütün bir vücudun üretilme aşamasına geçtiğimiz zaman(yani ölümsüzlük bulunduğunda) , sizin zaman hakkında ki görüşlerinizi merak ediyorum.
  • Şimdi sayın müslüman, kendi dinsel görüşünüzü güzel bir dille dile getirdiğiniz için öncelikle teşekkür ederim.



    Yaratmak asıl olarak yoktan var etmek demektir. Ve matematiksel fiziksel olarak hicbirsey yoktan var olamaz. Diyelim ki bir şekilde bir yaratıcı yoktan var etti, peki yaratıcı nereden geldi? O hep orada mıydı? Tabi ki hayır! Eğer bizim yaratıldığımıza inanıyor iseniz o zaman tanrının da muhakkak bir yaratıcısı olmasi gerektiğine de inanmalisiniz aynı şekilde tanrıyı yaratanı da yaratan olmalıdır, çünkü hicbirsey yoktan var olamaz. Tanrı mantığının temeli budur zaten. Eğer ortada birşey var ise muhakkak birşey onu yaratmıştır.



    Darwinin evrim teorisinden bahsetmişsiniz. Hiçbirşey kendinden daha üstün birşey meydana getiremez diyerek. Bu meydana getirme değil genetik değişiklik, mutasyon ile güçlü ırkın hayatta kalarak genlerini gelecek nesillere aktarması olayıdır. Dünyada bütün canlıların bir savunma mekanizması vardır, bizimki ise akıl.



    Eğer, tanrının varlığını sorgulamaya başladıysanız, sonucunda bir ateist olmak istemiyor iseniz sorgulamayi tez zamanda bırakın. Ve içinizde olan iman ile dua ederek yaşayın. Ama ben gerçeği görmek istiyorum diyorsanız, inançsız biri olarak kuranı kerimin mealini açın ve tüm ayetleri tek tek okuyun. Çelişkileri görün. Ateist olmaya ilk adım öncelikle kendi dininizin, bir Arapın kaleminden çıkma olduğunu anlamaktan geçiyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Sorgulamayı bırakmıyorum, ateist olmak istesem zaten çok basit, Allah kaldıramayacağı bir taşı yaratabilir mi der geçerim. Evet maalesef çoğu ateist internette topladığı kırıntılarla 6236 ayetlik bir kitabı ve koskoca bir dini reddediyor.

    Bizim yaratıldığımıza inanıyorum. Ama tanrının yaratılmış olduğuna inanmam şart değil. Ben yaratıldıysam O da yaratılmıştır diyorsak onu da insanlarla aynı kategoriye koymuş oluruz. Halbuki son derece yüce ve mükemmel bir varlıktan bahsediyoruz. Böyle bir varlığın kendiliğinden var olduğunu anlamak yaratılmış varlıklar arasında yaşayan bizlere elbette zor gelebilir. Allah'ı kim yarattı sorusu su ıslak mı diye sormaya benzer. Yani tanrıyı tanrının yarattığı evrene, fiziğe bağlı kalarak açıklamaya çalışırsan doğru olmaz. Her varlık yaratılmıştır ifadesi doğru olmaz. Tanrının varlığını kabul ettiğinizi varsayarsak, size göre tanrıyı da başka bir varlık yaratmıştır. O varlığı da başka bir varlık. Bu sonsuza kadar gider. Sonsuz tanrı nasıl oluyor da birbirleriyle çok iyi anlaşıp hiç biri bir başkasının işine karışmıyor ve yaptıklarına izin veriyor? Ayrıca bir tanrının başka bir tanrı yaratması ne kadar mantıklı olur siz karar verin. Demek ki sonsuz tanrı yok, bir tane var. O da olabilecek en mükemmel tanrı. Ha tabi siz anladığım kadarıyla tanrının varlığına inanmıyorsunuz. Ama en azından varlığına inansaydınız; tanrının tek olduğunu, yaratılmamış olduğunu rahatça anlardınız.

    Kendinden üstün bir varlık cümlesinden herkes maalesef farklı bir şey anladı. Diğer forumda, kimisi dedi ki araba ve uçak insandan kat kat üstündür. Bana göre bunu düşünebilmek fazlasıyla komik. Savunma olarak da "bugün çık bakalım, ömrün New York'a varmaya yetecek mi?" dedi. Yani, benden uzağa gidebilen şey benden üstün mü oluyor? Ee o zaman göç eden kuşlar da, balıklarda benden üstün. O zaman o bizden kat kat üstün olan arabayı çağırın da, soralım bakalım tanrının varlığı hakkında ne düşünüyormuş? Kişisel ilgi alanları nelermiş, neler yapmaktan hoşlanırmış, hayata bakış açısı neymiş soralım bakalım o bizden kat kat üstün olan arabaya, uçağa. Şimdi hangimiz üstün? Daha uzağa gidebilen mi? Burada şunu da anlamak lazım, evrilen diğer canlılar gibi biz de evrildik tabii ki, yalnız akıl dediğiniz şeyi zeka ile karıştırmayın. Maalesef oradaki ateistler aynı sizin bana söylediğiniz gibi, "ben müslüman olmayacağım" diyerek konuya yaklaştıkları için, ne anlattığınız fark etmiyor sabit reddediyorlar. Şimdi size ciddi ciddi soruyorum iyice düşünün. Sokaktaki köpeğin muhakeme yeteneği var mı? Örneğin bir köpek, neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar verebilir mi? Köpeğin doğruyu yanlışı, ahlak değerlerini anlama kabiliyeti olsaydı rastgele bir yerde durup işemez, orasını burasını yalamazdı. Bunlar evrilebilen özellikler mi sizce? Ha siz diyorsanız ki, evet evrilir, belli bir süre sonra köpek de en yakın tuvalete koşar, duş almayı öğrenir, o zaman bunu doğrulayacak örnekler gösterin bana. Bir tane örnek gösterin, deyin ki bak şu hayvan evrilmiş ve artık dünyaya ve insanlara faydalı olacak şeyler yapmak için çabalıyor, kendinden çok başkalarını düşünüp yeni fikirler ortaya atmaya hayatı kolay hale getirmek için yeni şeyler bulmaya çalışıyor. Bunu yaparsanız ben de daha fazla aynı şeyi savunmaya devam etmeyeceğim. Ama maalesef oradaki arkadaşlar ısrarla dışarıdaki kavak yaprağı neyse sen de O'sun diyorlar. Aynı şeyi orada da sordum, cevap olarak elbette hayvanların da ahlaki değerleri var diyor ama bir tane örnek gösteremiyor. Veya mantıklı bir şekilde bunun doğruluğunu açıklayamıyor. Buna rağmen ısrarla sanki çok yüksek bir kaynaktan özel bilgi almış gibi söylediğimi reddetmeye devam ediyor. Bakın sizin bana söylediğiniz şey çok doğru aslında. Ben ateist olmayacağım diye yaklaşırsam olmam. Ateist olacağım diye yaklaşırsam muhtemelen ateist olurum. Ama sizde tanrıya inanmayacağım diye yaklaşırsanız her şeye kendinizce bir açıklama getirmeye çalışır ve dolayısıyla tanrıya inanmazsınız.

    Bakın asıl ayrılık noktası şurada. Ben diyorum ki, Allah insana bir akıl ve bir irade vermiştir. Yani muhakeme yapma, doğruyu ve yanlışı ayırt edip seçim yapma şansını vermiştir. Anladığım kadarıyla siz aynı şeyin diğer canlılarda da olduğunu, bizim farksız olduğumuzu söylüyorsunuz. Benim tavsiyem, bu konu üzerine iyice düşünüp doğru bir karara varmanız. Eğer hala aynı kabiliyetlerin başka canlılarda da olduğunu düşünüyorsanız lütfen benimle düşüncelerinizi ve varsa kanıtlarınızı paylaşın.




  • Attığın videoyu daha önce izlemiştim. Üniversitenin yayınladığı yazıyı da okudum. Attığınız videoda anlatıcı adam o karganın o testteki problemlere ayrı ayrı daha önceden alışık olduğunu söylüyor. Şu anki tek farkı hepsinin bir arada tek bir testte bulunması. Bunların ötesinde, karganın bu testi çözmesi akıl sahibi olduğunu göstermiyor. Bakın, sizden ricam, akıl ile zeka farkı diye aratın bir internette. Ben size başlarda çıkanlardan bir kaç kaynak sunayım:

    http://www.bilimist.com/blog-39/akil-ile-zeka-arasindaki-fark-nedir.html
    http://blog.milliyet.com.tr/akil-ile-zek--ve-farklari/Blog/?BlogNo=9985
    https://www.uludagsozluk.com/k/ak%C4%B1l-ve-zeka-aras%C4%B1ndaki-farklar/
    https://eksisozluk.com/zeka-akil-karsilastirmasi--489419

    Attığınız video o karganın zeka sahibi olduğunu gösterebilir. Ama akıl sahibi olduğunu göstermiyor. Bir canlının akıl sahibi olduğuna dair başka bir kanıt sunarsanız, incelemekten memnun olurum.

    Attığınız yazıya gelince: İngilizce'me ne kadar güvensem de yazının içinde çokça geçen bilmediğim bilimsel ifadelerden dolayı konuyu tam olarak kavrayamadım. Anladığım kadarıyla, insanlardaki bilinç durumunun aynı şekilde, beynin aynı bölgelerinden başka canlılarda da, tüm memelilerde ve Jako papağanında da belirdiği söyleniyor. Ben hala aynı şeyden bahsettiğimizi düşünmüyorum. Benim canlıların bilinç sahibi olup, içinde bulunduğu ortamı ve etkenleri algılamasıyla ilgili bir sıkıntım yok. Size şunu sorayım: Bir hayvan zekasını faydalı şeyler yapmaya kullanabilir mi, doğruyla yanlış arasında bunları göz önünde bulundurarak seçim yapabilir mi? Aramızdaki bu görüş ayrılığının bir sebebi de siz insanların seçim yaptığına inanmıyorsunuz. Veya doğruyu yanlışı anladığına inanmıyorsunuz. Kısaca irade kavramına inanmıyorsunuz. Yani size göre bir insanın tüm Dünya'ya zarar vermek istemesi de, hırsızlık yapmak istemesi de, yardım da bulunmak istemesi de, teknoloji üretmeye çalışması da tamamen içgüdüseldir diyorsunuz anladığım kadarıyla. Bana göre bu yanlıştır. Bir hayvan yaptıkları şeyleri içgüdüsel yapar; yemek, hayatta kalmak, yuva kurmak, savaşmak. Evet bunlar bir insanda da olabilir. Ama insanda daha fazlası da var. Biz insanlar hepimiz şuan evrimin aynı evresinde isek hepimiz aynı içgüdüye göre hareket ederdik. Mesela bir hayvan türü istisnasız aynı içgüdüye göre harekete edebiliyor. O türdeki tüm hayvanlar aynı içgüdüye göre hareket edebiliyor. Yani bir kedinin yavrusunu korumasındaki ya da öldürmesinin arkasındaki sebepleri biliyoruz. Peki insanlar da belli içgüdülere, davranışlarını belirleyen belli evrilmiş özelliklere sahipseler, bugün neden birisi adam öldürmeyi seçiyor, diğeri can kurtarmayı? Neden birisi bilim adına yenilikler yapıp insanlara faydalı buluşlar getirmeyi seçiyor da, bir başkası bu teknolojileri yok etmeye çabalıyor? Eğer bütün insanlar bu evrilmiş özelliklere sahipse neden birisi dışarıda bulduğu parayı cebine atıyor da, diğeri karakola götürüyor? Bu sorularımı yanıtlayabilirsen memnun olurum. Teşekkürler şimdiden.




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.