Şimdi Ara

TinyCoreLinux ! Arch Linux ten daha iyi :) (5. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
131
Cevap
2
Favori
1.270
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Wolf_263 kullanıcısına yanıt
    herkesin lnx é bakışı 1 olmamalı. !

    ben TCL de minimalizmin sadeliğini buldum !

    ve tamamen kendi istediğim uygulamaları yüklüyorum.

    lnx komut satırının diğer işletim sistemine göre olağan üstünlükleriyle ilgilenmiyorum.

    benim için işletim sistemi 2. planda değil arka planda kalması gereken önemli bir mimaridir.

    zaten bu işin gerçek doğasıda budur.

    ram disk veya ram drive 2 farklı kavram yerine ben buna RDD diyorum :D

    sistem olarak çok ilerisini göre bilen bir işletim sistemi olsa da

    lnx dağıtımları yapanlar kullanıcıların ne kullanacağını bilemeyecekleri için

    hep HDD üzerinden olası ram yetmeyen durumlarda yine HDD swap saçmalığına yöneliyorlar.

    yani bir işletim sistemi ilk kurulumda son kullanıcıya şunu sormalı !

    ne yapmak istiyorsun dese etrafta bu kadar insanların zamanını çalan bu kadar saçmalıklar olmayacak

    live cd live usb denilen saçmalığın nerede saçmaladığını nerede sürüm sürüm süründüğünü

    sözde kalıcı usb yapmaya çalışanlar bilir.

    benim projem usb sd-card üzerinde iso şekillendirme üzerine

    var olan HDD yapısını bozupta sonra geri toplayamayıp veri ve zaman kaybedenler

    sırf bu yüzden linuxtan uzaklaşıyor. var olan yapısal alana dokunmadan neler yapabiliriz kimse konuşmuyor.

    standart olarak neredeyse 4gb minimum ram seviyesi diye biliriz.

    hala insanların bu potansiyeli görememesi belki bilmemelerinden ötürüdür.

    bilenlerinde kendi kullandıkları linux u fazla övmelerinden ötürüdür.

    ben kaliteye fark diyorum çünkü şu an -0- SSD alan arkadaşın 6 ay sonraki veri erişim değerlerinin ne kadar düştüğünü görünce anlayacağı bir şey bu ! bu arada SD kart yerine SSD üzerinden TCL yi yüklenilirse işte bu şekilde bir RAM üzerinde çalışan bir linux yapılırsa güzel olur.

    dijital dijital diyoruz ama
    tarafsız bir gözle araştırma yapan herkes
    HDD ve SSD nin fiziksel bir noktada analog madde fiziğine bağlı sınırlandırılmış bir yapı üzerine veri yazdığını
    ve gerçek dijital verilerin RAM üzerinde olduğunu anlaması önemli !

    he arkadaşım C64 kaset okuyucusunun kafa ayarı misali ;
    artık insanlar gerçekten neyin verimli neyin verimsiz olduğunun farkın varması lazım !




  • Wolf_263 kullanıcısına yanıt
    eleştiriyi aşan söylemlerde
    şikayet butonu devreye giriyor.
  • Merhaba,
    Konu baya ilerlemiş, tüm iletileri okumadım, kendimce birşeyler yazacağım.

    Bir işletim sisteminden şahsi beklentim nedir?

    İşletim sisteminden değil de, işletim sistemi ile beraber tüm uygulamalardan, yani platformdan beklentim olur benim. İşletim sistemi her şeyiyle hazır olmalı, yani kurulumda bana hiç sıkıntı çıkarmamalıdır. Anlayacağım dilde olmalıdır kurulum aşaması. Arch linux gibi siyah bir ekranla açılıp herşeyi internetten çeke çeke uğraştıra uğraştıra yaptırmamalıdır. Öyle birşey yapacak olsam en evvel kendi dağıtımımı yapardım, ki buna hem vaktim hem de bilgim yok.

    Sonra uygulamalar... Uygulamalar başarım açısından yeterli ve sonuç odaklı olmalıdır. Ben ofis programına ihtiyaç duyuyorsam, kör şeyini beller gibi libreoffice var ya? denmemelidir. Çünkü libreoffice yazılımının bir sürü sorunu ve standart dışı özelliği bulunmakta. Bu programla saatlerimi vererek hazırladığım bir belgeyi MS office ile açtığımda herşey birbirine giriyorsa, hatta aynı belgeyi kendisi bile düzgün açamıyorsa bu program benim için çöptür. Bu programın bazı hataları ile ilgili olarak geri bildirim yollamamıza rağmen, "tamam geliştiricilere iletelim" diyeli 4-5 yıl geçmesine rağmen kontrol ediyorum aynı sorun devam ediyor. Kardeşim yapamayacaksan yapma şu işi bırak!

    Ben çok yönlü bir insanım. Bilgisayarda müzik de dinlerim, video da izlerim, grafik de çalışırım, video da yaparım, ses dosyalarını da editlerim, KiCAD ile elektronik tasarımı da yaparım, yaparım oğlu yaparım. Bu nedenle çok yazılım kurmak zorundayım. gerek windows tarafında, gerekse linux tarafında. İşte bu nedenlerden ötürü programların işlevlerinin benim ihtiyacımı karşılayacak düzeyde olması benim için çok önemlidir. Hatta hayati öneme sahiptir. Durum buyken, sistem remden mi açılacak diskten mi, şahsen bununla ilgilenmiyorum. Ama şunu söyleyeyim: elimde iki adet nostaljik beyaz kasa bilgisayar var. Bunları tertemiz ikinci elcilerden bulup topladım ve windows 98 ve windows 2000 kurdum. Hıza inanamadım! Kullandığı kaynağa inanamadım. Bugün ben gerek windowsta gerekse linux tarafında (dağıtım farketmez hepsi aynı) basitçe hesap makinesini çağırdığım zaman sanki NASA'dan veri çekiyormuş gibi düşünüyor... Afedersin ama şaaparım böyle "hızlı" sistemi. Eğer bahsettiğiniz RDD bu olumsuzlukları aşmışsa, son derece hızlı ve pratik çalışıyorduysa, tamam bu konu ilgimi çeker. Ama basit bir program kurmak, program çalıştırmak vb için beni çok uğraştıracaksa, maalesef ilgi alanımın dışına çıkar.

    Aslında daha anlatacağım yığınla şey var ama yazarken unutuyorum ve de yoruluyorum.

    Budur yani durum.




  • 98 den beri bilgisayar kullanan biriyim ! ( amiga c64 e kadar inersek 89 a kadar gider bu iş )

    forumda yorum yazanların bir çoğunun bu yıl neredeyse doğum yılı gibi ! :)

    hani bir söz var ya senin bildiğin kadar benim unuttuğum var derler ya !

    şaka maka işte öyle bir durum var ortada ! ( bunu sizin için söylemiyorum tabi ki )

    aradan yıllar geçti linux wine ile windows a yakınlaşırken

    bir anda W10 linux kernelini kendi güncelleme paketine katmasıyla

    kimin altta kimin üstte olduğunu anlayamadığımız bir şekle şemal var ortada

    bu durumu hala daha benchmark tersleriyle anlamaya çalışıyoruz.

    program konusuna gelince sistemler şişti de şişti linux a bakıyorum

    live modunda çalıştırınca kafandan 2 gb iso var ortada sisteme kursan 10 - 15 gb ı yerim diyor.

    orta halli bir hdd olmuş 100 $ yani 700 TL para

    1 gb sd-kart 2. eli neredeyse 5 TL gibi ! :)

    TCL yi keşfettiğimde zaten kullandığım programları TCL paket ebatlarına bir baktım
    genelde 5 mb görünen bir linux uygulaması bile kafadan 95mb bağımlılık dosyasıyla 100mb civarını kolay yakalamış

    birde bu sıkıştırılmış hali RDD olayına gelince rami bölümlere bölüyor.
    sıkıştırımış paket sonra RDD üzerinde sanal dizinler içinde 1 saniyede açılıyor.
    yine RDD üzerinde açıkmış ham haline ulaşıyor. sonra program çalışıyor.
    bir dosya hem sıkıştırılmış pakette hem açılmış halde hemde standart ram gereksinim oranlarında ram istiyor.
    işin asıl garibi bunu çok hızlı ve saat gibi asla zaman içinde kullanıma bağlı HDD veya SSD gibi yapısal deformasyon veya erozyonlar oluşturmadan ilk günkü standart haliyle yapması hiç bir zaman eskimeyen bir sistem haline geliyor.

    daha önce yazdığım gibi ! aynı C64 Amiga500 gibi, nasıl açma tuşuna basılınca karşınızda hazır bir sistem ve aradan geçen onca seneye ramen hız anlamıyla hiç bir yavaşlama yok !

    memtest yapayım dediğimde ! benim 4gb saniyede bit midir bayt mıdır 4000mb şeklinde sonuç verdi
    şimdi bunu byte desek 4gb rami bu 1 saniyede okuyor. dahası CPU ön bellek hızının rakamını göreseniz
    aslında istenilse ne kadar hızlı RAM lerin üretilebileceğini ama şu an bize sadece çelik çomak oyunu oynatıyorlar.

    dahası TCL sürücü yapısı düşünemeyeceğiniz kadar düşük ebatlı paketler olduğu için
    şu an en çok kullandığınız 10 programı 1gb'lık SD nin içine çok kolaylıkla atabiliyorsunuz.

    elimde 2gb'lık sd kartımda var ama vakti zamanında RAM ler 50 TL iken sistemi 8gb ram yapamadığım için,
    TCL yi aktif 2 gb lık yükleme yapamıyorum ! isteğe bağlı modda bazı yüklemeleri sınırlandırmak zorunda kalıyor insan !

    zaman içinde HDD lerin nasıl parçalandığını ve SSD lerin nasıl yavaşlayıp söndüğünü görmek mantıklı değil.

    SD-Card'lar okuma modunda yazma koruma çeldiğini indirdiğiniz anda HDD in veya SSD nin size hiç bir zaman veremeyeceği
    o yazma koruma güven duygusunu 1gb lık bir sd-cartın vermesi çok farklı bir güven hissi.

    bazı arkadaşlar ne fark var ki ! şu komutu girersin istediğin linux dağılımını bu hale getirebilirsin diyerekten
    kendilerinin bile yapmadığı ve gerçekten hızın tadına varamadıkları bir şeyi eleştirmelerine hala daha anlam veremiyorum. evet çok konuşuyorum çok reklam yapıyorum. çünkü neredeyse 10 yıllardır aradığım sistemi bulmuş gibiyim.

    evet bir şeyleri mükemmelleştirmek biraz zaman alıyor. kişisel donanıma uygun sürücüyü bulma noktası
    ama genele bakıyorum da ne var ne yoksa adamlar bir CD ye eklemiş dosya ebatları şişmiş makine asıl işine odaklanmak yerine sıkıştırılmış dosya arşivleri içinde tüm isim indexlerini makine belleğine yüklemiş ve bu şekilde herkesin en rahat kullanılıyor dediği ubuntu cinsi bir şeyler ortaya çıkmış ama sistem kaynaklarını işlemci bazlı değilde ! adresleme anlamıyla arama indexlerini nasıl şişirdiğinin bile farkında değil hal böyle olunca CPU kullanımı sözde %0 olsa bile bilgiyi hızlı bir şekilde adresleyemeyince işlemci kullanımı % yüzdesi değil nitelikli veriye erişim hızı sürüncemelerde kalıyor. bu yazdığım arka planlarda kalan işler bunların fazla benchmark karşılaştırmaları yapılmaz.

    neyse bilen bilir. TCL yi bir nevi ARCH ın grafik arabirim şekli olduğunu düşünüyorum.
    sizi karanlıklar ve gölgelerde bırakmayan aydınlık bir masaüzerinde yolunuzu daha hızlı bulmanızı sağlayan bir sistem.

    bu arada hocam ne zaman aksiyona geçeceksiniz diyenlere hava sıcak klima yok gölgede 31 derece oldu bu gün
    hava sonbahara doğru serinler ve ferahlar ; bunca yıl bekleyip aradığım gibi bir linux u bulduysam
    amacım acele etmek değilde sağlam adımlarla ilerlemek olacaktır.

    şu an sadece linux üzerine biraz edebiyat ve birada felsefe yapmak çok önemli yoksa bunu anlamayan biri için
    bu linux hiç bir anlama ifade etmez ! :)

    saati vakti zamanı gelince
    linux kullanayan birinin bile neyi nasıl yapacağını öğreten
    bir youtube video serisi hazırlayacağım :)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ProjectMan -- 23 Haziran 2019; 18:12:6 >




  • Amiga ve comodor serilerine maalesef yetişemedim hocam. Fakat kullanan abilerden öğrendim biraz. Bunlarda EPROM vb çipler olup, sistemin temel hali bu çiplerde yüklüdür. Bu sistem ROM özelliktedir silinmez. Ve yapısı basit olduğundan POWER düğmesine basar basmaz şak diye karşınıza açılır bilgisayar. Gerekli disketlerden ve/veya teyp kasetlerinden de istediğiniz oyun ya da yazılımları okutur, çalıştırırsınız. Bu kadarını biliyorum. Hatta son yıllarında comodor firması bir CD okuyucusu çıkartmıştı (amiga baby). Daha sonra da batmıştı. Bugünkü wikipedi ayarında ansiklopedi CDleri, disket halinde satılan elektronik devre tasarımı programları falan varmış, o abi anlatıyordu...

    Söz konusu uygulamanıza gelince, evet, HDD yavaş bir birim olduğu için, sistem açılışta kendisini rama kopyalar, buradan çalışır; windows olsun, linux olsun temel prensip budur. Sen bir yazılıma ihtiyaç duydukça eğer rama açılmamışsa gider harddiskten çağırır. Bu harddiskin ramdan daha yavaş olmasındandır ki zaten SSD' yi icadedip başımıza ABARTILMIŞ YÜKSEK FİYATTAN musallat ettiler. Çünlü üreticiler tüketicinin bu durumun öneminin farkında olduğunu biliyordu. Ama ben inat ettim almadım o çöpü. LLF atamıyorsun. Güvenli silme yapmayın diyorlar. Çok fazla veri yazıp silmeyin diyorlar. Yok şunu yapma yok bunu yapma e, afadersin ebenin....! Ben onca parayı hiçbirşey yapmamak için mi vericem.

    HDDlere gelince ülkemizde dolar kurundan dolayı fiyatları cıvdırmış durumda. Eğer Ras-pi'ler için üretilmiş kaliteli yüksek hızlı SD kartlardan alınır, yazma koruması olan çentikli kartuşa takılırsa, o dediğiniz durumun mantığı artar.

    Ben, "bu sistem işime yarıyor mu?" ona bakarım. Eğer daha gelişmiş hale getirebilirseniz, hoşuma da giderse, bedave... pardon alır yalar yutarım onu.

    Şayet tekrar geliştirme girişimlerine başlarsanız, LXDE masaüstü ortamını entegre etmeniz, az kaynak kullanımı açısından çok yerinde olacaktır tavsiye ederim. Yazılım portföyünü de havalar serinleyince tekrar konuşuruz.




  • Tahmin ettiklerimden biri:
    Joe's Windows Manager'in C64'ü anımsatması ve eski günleri yad etmeler...
    Eski günlerin özlemiyle Tiny Core Linux'a duygusal bağlanmalar...

    Tekrar ediyorum, TCL'nin vaad ettikleri ortada.
    İsteyen kullanır, isteyen kullanmaz.
    Ancak güncel bilgisayarlar için TCL ile Arch Linux'u karşılaştırıp TCL daha iyi demek zırvalığın daniskasıdır.

    Arch Linux'un Rolling Release konseptini, pacman'ı, yeni sürümü çıkan paketlerin 24 saat bile geçmeden depolara eklenmesini göz ardı edip, asıl hedefi çok düşük sistem kaynağına sahip olan bilgisayarlarda kullanılmak olan TCL'den daha kötü demek, hele hele bunu 20 yıl önce GNU/Linux'u kullanmayı beceremeyip, bugün yarım yamalağın dahi altında olan bilgiyle sistemlerin biri hakkında tamamen duygusal nedenlere dayalı olarak methiyeler dizip, diğerini ise karalaması yukarıda defalarca kez söylediğim sıfattır.

    quote:

    Arch linux gibi siyah bir ekranla açılıp herşeyi internetten çeke çeke uğraştıra uğraştıra yaptırmamalıdır.

    Arch Linux herkesi hedef almaz. TCL de benzerdir.
    Arch Wiki'den alıntı:
    It is targeted at the proficient GNU/Linux user, or anyone with a do-it-yourself attitude who is willing to read the documentation, and solve their own problems.
    wiki.archlinux.org
    Arch Linux - ArchWiki
    https://wiki.archlinux.org/index.php/Arch_Linux


    Ürünün özelliklerini okursun, ihtiyaçlarına göre değilse almazsın-kullanmazsın.
    Son kullanıcı dostu olan dağıtımlara ya da ihtiyacın ne ise ona yönelirsin.
    Fedora kullanmaya alışmış kişi veya Gentoo kullanan, Linux Mint veya TCL kullanan biri Arch Linux bana göre değil diyebilir.

    quote:

    Sonra uygulamalar... Uygulamalar başarım açısından yeterli ve sonuç odaklı olmalıdır. Ben ofis programına ihtiyaç duyuyorsam, kör şeyini beller gibi libreoffice var ya? denmemelidir. Çünkü libreoffice yazılımının bir sürü sorunu ve standart dışı özelliği bulunmakta. Bu programla saatlerimi vererek hazırladığım bir belgeyi MS office ile açtığımda herşey birbirine giriyorsa, hatta aynı belgeyi kendisi bile düzgün açamıyorsa bu program benim için çöptür. Bu programın bazı hataları ile ilgili olarak geri bildirim yollamamıza rağmen, "tamam geliştiricilere iletelim" diyeli 4-5 yıl geçmesine rağmen kontrol ediyorum aynı sorun devam ediyor. Kardeşim yapamayacaksan yapma şu işi bırak!

    Aslında bu paragrafa yazmayı düşünmüyordum ama hatırlatma gereği duydum.
    LibreOffice ticari bir yazılım değildir ve garanti vermez.
    Üstelik piyasayı ele geçirmiş olan MS Office'nin dosyalarını açamıyor diye yorum yapman anlamsız. Hedef MS Office değil çünkü. Hedef özgür yazılım yapmak.
    Herhangi birinin veya şirketin ticari kaygıları için yapılmıyor LibreOffice.
    Tavsiyem WPS Office kullanabilirsin veya sanal makine ya da HDD'ye Windows kurup MS Office ile işlemlerine devam edebilirsin.

    quote:

    Ama şunu söyleyeyim: elimde iki adet nostaljik beyaz kasa bilgisayar var. Bunları tertemiz ikinci elcilerden bulup topladım ve windows 98 ve windows 2000 kurdum. Hıza inanamadım! Kullandığı kaynağa inanamadım. Bugün ben gerek windowsta gerekse linux tarafında (dağıtım farketmez hepsi aynı) basitçe hesap makinesini çağırdığım zaman sanki NASA'dan veri çekiyormuş gibi düşünüyor... Afedersin ama şaaparım böyle "hızlı" sistemi. Eğer bahsettiğiniz RDD bu olumsuzlukları aşmışsa, son derece hızlı ve pratik çalışıyorduysa, tamam bu konu ilgimi çeker. Ama basit bir program kurmak, program çalıştırmak vb için beni çok uğraştıracaksa, maalesef ilgi alanımın dışına çıkar.

    O iki bilgisayar artık ancak hesap makinesi veya müzik dinlemek için kullanılır.
    Teknolojinin gelişimini ve iş yükünden dolayı artan donanım ihtiyacını görmezden geliyor ve bugünkü donanıma sahip olmak için ödenmesi gereken bedel ile bahsettiğin bilgisayarların güncel olduğu zamanlardaki bedelin karşılaştırmasını yapmıyorsun. Commodore 64 veya Windows 98 zamanı, GB düzeyinde RAM, TB düzeyinde sabit disk için servet ödemeniz lazımdı. Commodore 64'de ATARI grafikleri, 1 MHz civarı mikroişlemci... Windows 98 PIII işlemci, 128MB RAM vs...

    İkinizin de TCL'de bulduğu geçmiş özlemi.
    Ciddi söylüyorum.




  • istanbul'da bu gün gölgede 31 dereceyi gördük ! daha ne diyeyim şimdi

    TCL konusunda biraz özet geçmem gerekiyor.

    iso oluştururken

    1. boot ön yükleme sistemi var. ( tam yükleme veya isteğe bağlı yükleme )
    ne alaka deme programda böyle bir seçenek var :)

    2. açılış sonrası yükleme sistemi var. ( tam yükleme veya isteğe bağlı yükleme )

    3. ve birde işin ram kısmına yükleme olayı var. bunların hepsinin kullanılacak programlara göre kişinin isteği doğrultusunda şekillendirmesi gerekiyor. özellikle benim gibi 4gb alanı olanları için kafadan rami 2 ye böler gibi bir hesap yapmanız gerekiyor.

    çünkü 1. sıkıştırılmış paket 2. adım anlık açılmış paket alanı RDD denilen alan içinde !
    veya daha farklı senaryolar var ki ; SD karttan isteğe bağlı bırak buradan lazım olunca çalışsın sistemi var ki
    o zaman fareye tıklayınca kum saatini görmek bazılarının hoşuna gitmeye bilir
    ama yinede sd-kart hızına göre mutluluk katsayısı farklı olabiliyor.

    özetle açıldıktan sonra tamamen ram hızında çalışan bir sistem istiyorum demek aslında en verimlisi
    yoksa isteğe bağlı yükleme noktasında sd-kartın fazla bir esprisi kalmıyor.
    tabi bu da çalıştırılmak istenilen programın büyüklüğüne bağlı bir şey

    ben ram üzerinde çalıştırma deneyimine gelmek istiyorum.
    tek kelimeyle rüya gibi bir sistem
    hep aynı hızda çalışıyor.
    hiç bir şey sisteme kayıt olmuyor.
    bir şeyleri kaydetmek isterseniz save as ile yazılabilinir bir yere istediğinizi kaydede bilirsiniz
    ram üzerinde çalışan sistem elektrik kesilince her şey uçar bir şey kaydedilemez diyenlere buradan basit bir
    örnekleme anlamıyla örnek vermek için yazıyorum.

    bu arada sizin istediğinizin nasıl yapılacağı konusunda :
    www.google.com
    site:forum.tinycorelinux.net lxde - Google'da Ara
    https://www.google.com/search?q=site%3Aforum.tinycorelinux.net+lxde


    şu an hava çok sıcak ve şu an için daha fazla yazamıyorum !




  • Wolf_263 kullanıcısına yanıt
    Hayır hayır ben başlık sahibine yüzde yüz katıldığımı söylemedim. Sadece kurgulamaya çalıştığı şeye ilgi duyuyorum hepsi bu. Yaparsa deneyeceğim; beğenmezsem kullanmayacağım. Arch'a ya da diğer dağıtımlara ne dediğiyle ilgilenmiyorum.

    Arch linuxun herkese hitab etmeyebileceğinin farkındayım. Bu konuda bir sıkıntım yok; kendisinin yapmaya çalıştığı şeyi nasıl şekillendirmesi gerektiği ile ilgili olarak fikrimi söyledim.

    Sonra Libreoffice gerçekten kötü. Hiçbir program garanti getirmiyor zaten. "MS Office'nin dosyalarını açamıyor" diye de yorum yazmadım, açıyor. Hem de MS ofis ile hazırlanmış dosyalar, her alternatif ofisde düzgün açılıyor. Ama alternatif ofis yazılımları ile hazırlanan dosyalar her yazılımda "düzgün" açılmıyor, demek istediğim buydu. HErhangi biri ya da kuruluşun ticari kaygılarını önemsemeden, "hedef açıkkaynak" mantığıyla yazılım yapmak da bana göre mantıksız. Niye? Eğer işe yaramayacaksa, belli bir standardizasyonu yoksa, uyum sorunu varsa, yapmak için yıllarca çalışmana ne lüzum var? Bugün audacious yazılımıyla winampın oynatabildiği birçok ses dosyası ve playlist dosyasını açabiliyorsun. Var mı standardizasyon ya da uyum sorunu? Yok. Libreoffice'e bakalım, kaç yıl oldu ortaya çıkalı? Daha hala basit sorunları var ve geribildirim yollamama rağmen adamlar şeyine takmıyor. E, her yerde her işim için kullanamıyacaksam, ne diye bana o kadar veriyi indirtiyorsun ki? Açıkkaynak'ın temel felsefesi, bağımlı olmaktan kurtarmak. Ben bu çabayı göremiyorum.

    O iki bilgisayar,
    Hesap makinesi,
    Müzik dinlemek,
    Video-film izlemek,
    Düşük düzeyde de olsa ses ve video editlemek,
    Adobe PS gibi yazılımlar ile düşük düzeyde de olsa grafik editlemek,
    Ofis yazılımları ile rahatça çalışmak suretiyle kullanılabiliyor.
    Bir öğrencinin, öykü yazmak isteyen bir yazarın ihtiyaçlarını karşılayabiliyor.

    Geçmiş özlemine gelince, bu kişisel birşeydir; renkler ve zevkler gibi. Ben TLC ile ilgilenmiyorum. Geçmiş özlemi de duymuyorum. Elmaya küsüp ayvaya bağırıyorsunuz.




  • quote:

    Sonra Libreoffice gerçekten kötü. Hiçbir program garanti getirmiyor zaten. "MS Office'nin dosyalarını açamıyor" diye de yorum yazmadım, açıyor. Hem de MS ofis ile hazırlanmış dosyalar, her alternatif ofisde düzgün açılıyor. Ama alternatif ofis yazılımları ile hazırlanan dosyalar her yazılımda "düzgün" açılmıyor, demek istediğim buydu. HErhangi biri ya da kuruluşun ticari kaygılarını önemsemeden, "hedef açıkkaynak" mantığıyla yazılım yapmak da bana göre mantıksız. Niye? Eğer işe yaramayacaksa, belli bir standardizasyonu yoksa, uyum sorunu varsa, yapmak için yıllarca çalışmana ne lüzum var? Bugün audacious yazılımıyla winampın oynatabildiği birçok ses dosyası ve playlist dosyasını açabiliyorsun. Var mı standardizasyon ya da uyum sorunu? Yok. Libreoffice'e bakalım, kaç yıl oldu ortaya çıkalı? Daha hala basit sorunları var ve geribildirim yollamama rağmen adamlar şeyine takmıyor. E, her yerde her işim için kullanamıyacaksam, ne diye bana o kadar veriyi indirtiyorsun ki? Açıkkaynak'ın temel felsefesi, bağımlı olmaktan kurtarmak. Ben bu çabayı göremiyorum.

    LibreOffice, .odt dosya uzantısını kullanıp araya MS Office programlarını sokmazsan, MS Office ile açmaya çalışmazsan veya .docx/.doc dosyaları ile çalışmazsan bence gayet yeterli seviyede bir ofis programı.
    Şayet LibreOffice'yi kullanmak istiyorsan, LibreOffice ile yazdığın dökümanları heryerde LibreOffice ile veya .odt'yi tam destekleyen uygulamarla açacaksın.

    Winamp ile MS Office'yi neden mukayese ettin.
    Programlamadan anlamadığını görüyorum.
    Bu programların uyumu ters mühendislik ile sağlanıyor.
    Şayet bu işlerin ilerlemesini istiyorsan senin de katkı yapman lazım.
    Ya programcı olarak ya maddi olarak.

    Açık Kaynak ile Özgür Yazılım farklı kavramlar.
    Ne Açık Kaynak'ın ne de Özgür Yazılım'ın bağımlılıktan kurtarma gibi direkt bir amacı yok.
    Bunları araştırmanı tavsiye ediyorum.

    quote:

    O iki bilgisayar,
    Hesap makinesi,
    Müzik dinlemek,
    Video-film izlemek,
    Düşük düzeyde de olsa ses ve video editlemek,
    Adobe PS gibi yazılımlar ile düşük düzeyde de olsa grafik editlemek,
    Ofis yazılımları ile rahatça çalışmak suretiyle kullanılabiliyor.
    Bir öğrencinin, öykü yazmak isteyen bir yazarın ihtiyaçlarını karşılayabiliyor.

    Maddi durumun iyi değilse anlayış ile karşılarım.
    Eğer değil ise fantazi.
    Sana kalmış.

    quote:

    Geçmiş özlemine gelince, bu kişisel birşeydir; renkler ve zevkler gibi. Ben TLC ile ilgilenmiyorum. Geçmiş özlemi de duymuyorum. Elmaya küsüp ayvaya bağırıyorsunuz.

    Eski bilgisayar kullanımına hayranlık duymanızdan böyle bir çıkarım yaptım.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Wolf_263 -- 23 Haziran 2019; 23:45:23 >




  • Wolf_263 kullanıcısına yanıt
    Ben sataşma amacıyla yazdığınızı düşünüyorum. Tekrar söylüyorum: ben başlık sahibiyle aynı görüşten değilim ve başlıktaki söylemi desteklemiyorum. Kendisiyle münaakaşa ettiyseniz beni ilgilendirmez.

    Libreoffice olsun, diğer yazılımlar olsun, hatta linux sistemler olsun, özgürce fikrimi söyleyebilmeliyim ve kimse bunu yaptığım için beni eleştiremez. Ne düşünüyorsam benimdir. İstediğimi söyler istediğimi yazarım.

    Libreoffice'in odt ve diğer uzantılarıyla çalışmama imkan yok. Çünkü yazdığım metinlerin her bilgisayarda düzgün açılması gerekiyor, öyle çalışıyorum. Bu da standardizasyon kavramını ortaya çıkarıyor. Dünyada ofis yazılımı denen şeyi ilk olarak microsoft başlattı ve bu işin standartlarını ortaya koydu. Yıllar boyunca geliştirdi. Son sürümlerde durumun ne olduğunu bilmiyorum ama bu işte gayet iyi gidiyordu. Başarılı olmasında sadece sömürge politikası yoktur. Daha libreoffice geliştiricilerinin kıçında don yokken adamlar ofis yazılımı yapıyor ve büyük firmalara satıyordu. Hala ülkemizde olsun dünyada olsun bilgisayar kurslarında ofis dersi dedin mi MS ofis kursu verilir.

    Evet? Programlamadan anlamıyorum?
    Mukayese etmedim, örnek gösterdim.
    "Bunları araştırmanı tavsiye ediyorum."
    Yıllarımı araştırmaya verdim ve birşeyler anladım zaten. Doğrudan değil dolaylı olarak da olsa kullanıcıları tekelleşme eğilimi olan firmaların yazılımlarının bağımlılığından kurtarmak amaçlanıyor. Ana amaçları bu değil tabii ki. GNU'nun anasayfasında herşey yazıyor. Ki oradaki fikre de karşıyım, konu dışı.

    Maddi durumum iyi.
    Toplamda 5 adet bilgisayarım var.
    Biri Laptop, win7+ Lubuntu ile beraber kullanıyorum. Şu anda bununla yazıyorum.
    Diğeri ana iş istasyonum, modern bilgisayar, oyun bilgisayarı diyeyim sen anla. Evde.
    Bir diğeri ilk topladığım bilgisayar. DDR-2'li sistem. Ama atmaya kıyamadım, XP'li. Linux denemelerimi bununla yapıyorum.
    Bir diğeri windows7'li DDR2'li bir masaüstü. Bu öyle boşta duruyor.
    En son, heves ettim, evde bir nevi aksesuar, bir tür nostalji olsun diye beyaz kasa bir bilgisayar oluşturdum çöp parçalardan. Gördüm ki performans açısından tatmin edici. DDR'lı makine.

    Sizi engelliyorum. Eleştiriye açığım ama sataşma şeklindeki iletilere yanıt verecek zamanım ve sabrım yok.




  • Wolf_263 kullanıcısına yanıt
    1. olarak TCL nin TCZ dosyasını kendiniz oluşturabiliyorsunuz ! uzun lafın kısası bildiğin zipleme işlemi bu

    2. olarak C64 veya Amiga500 retrosunu arayan biri değilim sadece bu gün bile hala ilk günkü gibi çalışabilen sistemler bunlar dahası nostaljiyi bırak sistem olarak bu gün bile hala internet erişimi noktasında ufak tefek donanımsal eklenti ve yazılım güncellemeleriyle kendilerinden 2 değil 20 değil 200 değil neredeyse 2000 kat hızlı işlemcilerin yaptığı tek tük işlemleri yapabilecek seviyede bir mimarilerinin olduğunu tabi arkada planda 100 lerce servis uygulaması çalıştıramadıklarının bende bilincindeyim. buradan bunları örnek veriyorsam işletim sistemi mimarilerine atıftır.

    3. TCL nin en sevdiğim olayı bir uygulama bir kütüphane isteye bilir ; TCL kütüphanenin tamamını değilde sadece o kütüphaneden alınması gereken kitabı sisteme indiriyor. bu açıdan bu aynı windows ortamında bir exe nasıl çalıştırmak istediğinizde falanca dll bulunanamamıştır dediği gibi aslında hiç bir program bir kütüphanenin tamamına ihtiyaç duymaz
    fazla hani şu ubuntu gibiler son kullanıcı ne kullanacağını bilemeyeceği için kütüphanelerin full isoya eklerler
    sorun dosya bağımlılığı değil ! asıl sorun belkide hiç bir zaman kullanılamayacak şeylerin sistemde depolanması.

    4. olarak şu ana kadar hangi linux u kurduysam bana parola yı açılışta dayattı.
    bunun amacı güvenlik olabilir ama bunun adı özgürlük tercihi değil dahası
    ubuntu kullanıcı verilerini amazonla paylaşıyormuş diye bir söylenti var.
    yani özgürlüğün adı fişlenmek mi şimdi ? dahası bunu kaldırmak için
    daha 5 dk linux kullanıcısının işi gücü parola sistemini kaldırma komutlarımı aramak !?
    burada ortada bir linux felsefesi adına hiç bir şey yok gibi. bir çok dağıtım işi veri madenciliğine döndürmüş
    çünkü bilişimde en önemli kaynak fişleme verileri.

    5. normal bir şekilde çalışırken ya elektrik dalgalanması veya kesintisi sonucu giden verileri es geçelim
    kernel panik ne oldu hacı falanca dosya okuma sırasında veya yazma sırasında hata oldu saat durdu kernel panik oldu
    tekrar aç tekrar kernel panik hatası bunun sebebi HDD ve SSD nin ram hızında olmamasından ötürü oluşan anlık sistem hataları. özetle linux alt yapısında devamlı bir şeyler belki iyi niyetli dosya güvenliği anlamıyla sisteme kayıt ediliyor. özetle bu durum normal şartlarda bile HDD ve SSD nin ömrünü tüketecek aksiyonlar.

    sonuç olarak ; linux işletim sistemi salt okunur hızlı bir donanımdan okunsa ve ram üzerinde çalışınca gerçekten
    çok verimli bir şeye dönüşüyor.

    TCL eski makineler için diyenler olabilir. evet çekirdek versiyonu bu şekilde ama çekirdeği geliştiriyorsunuz

    çekirdekten kastım işletim sistemi çevre birimleri ve uygulamalar ve kütüphaneler

    yani falanca 2 gb live CD iso yerine
    TCL de sadece firefox internet paketi yapınca
    ortaya 50 mb lık bir iso dosyası ortaya çıkıyor.

    bundan sonrası kişinin hayal gücü ve teknik bilgisine kalmış bir şey

    linux komutları ve standart birleşenler xorg komutları sabittir.
    ama RDD üzerinde çalışacak paketlerin sistemi biraz farklı diyorum.
    çünkü paketi kendiniz sıkıştırıyorsunuz sonra iso oluşturma noktasında
    paketin ne şekil sistemde yer alacağını belirlemeniz gerekiyor.

    3 ana şekilde paket sistemde var olabiliyor
    ön yükleme , açılış, direk ram
    bunların her birinin farklı bir sistem opsiyonu var.
    direk ram derseniz sistem hemen şişiyor.
    dahası isteğe bağlı derseniz sd-cartın ne kadar hızlı veya yavaş olduğuna bağlı + - durumlar yaşabilirsiniz
    tabi ne kadar çok raminiz varsa o kadar az tercihle daha mutlu olursunuz.

    örneğin ben neredeyse masa üzerinde kullandığım 10 uygulamayı 1gb sınırlarında isolayıp
    kendi ihtiyaçlarım doğrultusunda sistemi şekillendirdim. 4gb ramli bir makinede.

    ortada neredeyse 500 farklı linux dağıtımı var ve RAM üzerinde çalışan 10 tane dağıtım yok.

    linux RAM üzerinde çalışması konusunda aynı mimariyi şunda bunda aynı şekilde yapılıyor bunun hiç bir artısı yok diyen arkadaşlar bile ortaya çıkabilir ama mesele projeleri hayata geçire bilmek.

    şimdi diyeceksiniz ki 100 kere papağan gibi bu konuyu buraya yazdın ne bir örnek var vs. vs.

    önce felsefeyi ve mantığı ve mimariyi insanlara anlatmak lazım yoksa youtube video koysan ne yazar
    adamın sistemi canavar gibi derler kimseler bir şey anlamaz ! veya video zaman hızını hızlandırmış diye yorumlar alırız biz burada sistemin mantığını tek tek anlatıyorum.

    dahası TCL forumu işte orada isteyen ingilizcesi olan veya google çeviriyi kullana bilecek herkes istediği gibi okur kendi istediği gibi sistemini kurar veya kurmaz ! kimseye zorla bir şey yapıtıran yok ortada,

    her linux dağıtımı bir felsefeden doğar ama genelde insanların kendi egosundan türettikleri dağıtımlar daha fazla oluyor.

    ben insanlara özellikle HDD veya SSD yi işin içine bulaştırmadan nasıl SD kart üzerinde işe yarar minimalist derken hiç bir özelliği kırpılmamış sadece gereksiz dosya içerikleri atılmış bir linuxu nasıl kullanacaklarını anlatmaya çalışıyorum. TCL 486 da çalışması senin makinene TCL kurunca ; senin makineninde 486 gibi çalışacağı anlamına gelmiyor. masa üzeri dediğimiz şey sadece sistemi görsel katagorileme şekilsel ve mantıksal kullanım kolaylığı ve neyi nereye bıraktığımızın şekilsel bir iz düşümünden başka bir şey değildir. ama bu şekilde de akılda kalıcıdır.

    bu yüzden karanlık ekrandaki komut satırı sadece kelimeleri aklında tutanların pratik kullanabileceği bir şeydir.
    yani herkesin linux kullanması için standart bir masa üzerinin oluşması insanın algılama psikolojisi doğası gereğidir.

    sonuç olarak ortada farklı bir bakış açısıyla linux işletim sistemine bakmak lazım demenin ötesinde
    şu konuyu ilk açığım günden bu güne başka hiç bir şey söylemiyorum aslında !

    sadece farklı bir noktadan olaya bakarsanız çok şey kaçırmazsınız !



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ProjectMan -- 24 Haziran 2019; 10:17:56 >




  • eleştirilere açık olmakta yarar var !
    bende bu arkadaşı hoşuma gitmeyen yorumları için engelleye bilirdim.
    ama insanın doğası kendi yorumlarındaki hataları anlaması üzerine
    hepimiz bazen yorum yaparken kendimizi kaptırabiliyoruz.
  • İşte tam bir uzman yorumu bayıldım.
  • Yok yok hata mata değil.
    Bunlar özgür yazılıma ve linuxa fanatik derecede bağlı olup, en ufak bir eleştiriyi kaldıramayan tipler. Hazırda beklerler böyle. Vakti geldiğinde harekete geçip seni cahil göstertir, bilmeden konuşma falan yaparlar. Buralarda sivrisinek mi arı mı birisi var. Geçmişte bunun forumuna üye oldum. Bazı aksaklıklardan falan bahsettim, eleştirdim kendimce. Şahıs küplere bindi. Beni banladı.

    Bunlara aman vermeyeceksin. Engelliceksin, gitsin kime hönkürürse hönkürsün. Uğraşamıcam.

    Haa burada: Linux Windows'dan daha iyi falan değildir. Bi' gidin işinize! (Gerektiği zaman detaylı anlatırım)
  • Abi isteklerine göre iyiliği kötülüğü değişir. Elma armuttan iyidir demek aşırı aptalca birşey. Evet ikisinde meyve ama farklı tatlar anlatabiliyor muyum

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • loradona kullanıcısına yanıt
    Ben de onu diyorum zaten. Her daim "Linux kullanıcısıyım demek yanlıştır. Bilgisayar kullanıcısıyım denmelidir" diyorum bu yüzden zaten. Ama ortaya şurada bir olumsuzluk var dedim mi, ANAM! sen nasıl tanrımıza laf atarsın oluyor. Kusura bakmasınlar.

    APPLE firması bana göre kazıkçı bir firma. Ama henüz ürünlerini kullanmadığım için MAC OS'u kötülemiyorum. Hiç MAC konusunda kötü birşeyler yazdığımı gördün mü?

    Ama windows ve linux'u kullandım, kullanıyorum. İkisine de istediğimi söylerim. Herkesin düşüncesi kendine.
  • Demek istediğim felsefesi FOSS olan bir sisteme neden windows uygulamaları daha iyi demek, sokaktaki ağaçtan meyve koparıp bu meyve neden kurtlu migros dan alınca kurtsuz diye isyan etmekle aynı şey

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • loradona kullanıcısına yanıt
    Bak şimdi.

    Atıyorum IDMAN programını biliyorsun. Bu programı ve yapımcı şirketini düşün...

    Kaç kişi çalışıyor IDM firmasında yazılımcı olarak? Yani muhasebecisini şucusunu bucusunu teknik müdürünü sormuyorum. İDMAN yazılımını yazan kaç kodır vardır sence? Ben bilmiyorum ama şirket, maliyete karşı kazancını hesaplayarak dünya kadar kodır almaz şirkete doğru mu? 20, 50, bilemedin 100. Zannetmiyorum. Ama 50-100 adet kodır çalıştığından bile emin değilim, sen ne diyorsun?

    Şimdi A isimli özgür bir yazılımı ele alalım. Ortaya çıkalı 15 yıl olmuş. Açıkkaynak kodlu ve özgür oluşundan ötürü, dünyanın her yerinden kodırlar, şunlar bunlar destek oluyor (öyle deniyor, bilmiyorum). Bir tarafta üç beş maaşlı çalışanın yaptığı IDMAN programı. Kalitesi belli. O kadar krekli kullanımdan anlarsın zaten ne kadar kaliteli olduğunu. Son derece etkin, sık güncellenen faydalı bir program. Bir de Özgür A programına bakalım. Kocaaaaaaa dünyadan sayısız insanın desteği ile gelişiyor. Bir sürü insan maddi destek olmaya çalışıyor gönüllü olarak. Sonuca bakıyorsun, orta seviyede bir windows yazılımından görece daha düşük kalitede. (Kalite'nin en olduğunu araştır, toplumumuzda yanlış biliniyor.)

    Şimdi...

    Libreoffice olayını anladın mı? Bir sürü insan bir araya gelmişler, yıllardır iki elleriyle bir çüklerini düzeltemiyorlar. Diğer tarafta microsoft, parayla adam çalıştırarak süper bir ofis yazılımı yapıyor ve yaptğı yazılım DAYATMA SONUCU DEĞİL; beğenildiği için dünya çapında tercih buluyor.

    Son zamanlarda gerek linux dağıtımlarında gerekse özgür yazılımlarda bir geriye gidiş görüyorum. Birçok açıdan daha kötü yapıyorlar sanki. Konu uzun...

    Yani anlayacağın, benimki şikayet değil, tesbit. Bu metni okuyanların önce bunu bir anlaması lazım.

    Açıkkodlu yazılımların çoğunu beğenerek kullanıyorum. Şu anda linuxdayım. GIMP'i bayılarak kullanıyorum. Diğer birçok yazılım sebebiyle windowsdan linuxa geçip devam ediyorum. İşim bitince tekrar windowsa geçtiğim de oluyor, buradan devam ettiğim de... Az evvel gImagereader diye bir program indirerek bir iki resmi okuttum. resmin içindeki metinleri tesbite yarıyor. Daha hataları var ama olsun, beğendim. Gayet başarılı bence şu haliyle.

    Gördüğün gibi eleştirdiğim kadar güzellediğim yanlar da var. Hafif linux sürümlerini seviyorum. Ama son zamanlarda tekrar Mint'e dönesim geldi. Ya da olmadı bakarız.

    Diyeceğim, özgür yazılımların önemli bir kısmı sanki tamamlanmadan yarım bırakılmış hissiyatı veriyor. Bazı sıkıntılardan bahsedince sorun büyüyor. Susacaksın. Önce karşındakini anlayacaksın. Diyeceksin ki olsun, bu haliyle idare ederiz, ilerde umarız daha iyi olur. Yooook olmaz. Laf söyletmeyiz mantığıyla konuşan adamı dinlemem...




  • Arch vs debian diyerek başlayan ve iki tarafın bi dağıtımı seviciliği yaptığı gibi başlayan konuyu isteyen istediğini kullansın diyerek bitirmek istiyorum. Eğer boş vaktim olursa belki src sine bakar unstable olarak da olsa kendim derlerim belki.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.