< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > |
Togg'un batarya tedarikçisi, 1,6 milyon km ömre sahip pil geliştiriyor (4. sayfa)
-
-
Elektrikli araç filan hikaye. Hepsi çöp olacak.
Dizel motorlar geri dönecek. Gelecekteki dizel motorlar, elektrikli motorlardan daha verimli ve çevre dostu olacak.
Elektrikli araçlarda iletim+şarj+depolama ve motor kayıpları düşünüldüğünde net enerji verimliliği yüzde 60'lara düşüyor. Elektriğin üretim kayıplarını da düşünürseniz bu rakam yüzde 20'lere düşüyor.
Fosil yakıtları yakıp elektrik üretip bunu arabadaki bataryaya koymak şu an için istenen verimlilik değerlerini karşılayamıyor.
Bunun yerine fosil yakıtı yüzde 53 verimlilikle direkt arabada yakabiliyoruz.
PROJECT NEXUSyoutubeChina's monumental achievement in developing a diesel engine with thermal efficiency exceeding 50% has notably stirred the global manufacturing community, challenging traditional powerhouses like the United States, Japan, and Germany. This technological milestone, certified by a reputable German testing agency, marks a significant advancement, positioning China as a leader in diesel engine technology. The quest to achieve such efficiency in a diesel engine—akin to scaling Mount Everest in the engineering world—was once thought nearly unattainable. Historically, diesel engines had capped at a 46% thermal efficiency mark, but Weichai's breakthrough, producing the first commercial engine surpassing the 50% threshold, has revolutionized industry expectations and set a new global standard. This leap in thermal efficiency not only demonstrates China's growing proficiency in a field traditionally dominated by Western technology but also reflects broader efforts to reduce the technological gap between East and West. The diesel engine's development involved overcoming significant challenges such as enhancing combustion processes, optimizing fuel injection systems, and integrating advanced materials—all areas where China had previously lagged behind. Moreover, the success of the Weichai diesel engine is a testament to the effectiveness of China's strategic scientific initiatives, such as the 973 Program. This government-backed program has been pivotal in fostering research and development, aiming to bridge technological gaps and promote innovation across various sectors, including engine manufacturing. However, while China's achievements in diesel technology are commendable, the transition from internal combustion engines to more sustainable alternatives like electric motors presents new challenges. The global automotive industry is gradually shifting towards electric vehicles (EVs) due to their lower environmental impact. This shift raises questions about the long-term viability of investing heavily in diesel technology, given the stringent emissions regulations and the international push towards decarbonization. Despite these challenges, China's advancement in diesel engine technology underscores its ability to compete on the global stage and contributes to its energy security and industrial competitiveness. It also highlights the need for continued innovation and adaptation, as the world moves towards more sustainable and environmentally friendly technologies. As China continues to make strides in various technological fields, its journey from following to leading in areas like diesel engine technology offers valuable insights into the dynamics of global technological progress and competition. The story of China's diesel engine breakthrough is not just about a single achievement but about a broader narrative of rising capabilities and shifting paradigms in the world of technology and manufacturing. #ChinaDieselBreakthrough #ThermalEfficiency #WeichaiEngine #GlobalManufacturing #TechnologicalInnovationhttps://www.youtube.com/watch?v=q_Wz5vSysYwInside China BusinessyoutubeWeichai Power, the world's largest manufacturer of diesel and electric engines, introduced a revolutionary diesel design with a thermal efficiency rating of 53.09%. Most diesel motors in use today operate at 45-46% efficiency. Users of the new engines will see fuel and cost savings of about 14%. A typical truck operator, for example, will realize over $13,000 in cost savings annually. Resources and links: Press release, Four world records set as Weichai Power unveils world's first diesel engine with 53.09 thermal efficiency https://www.prnewswire.com/ae/news-releases/four-world-records-set-weichai-power-unveils-worlds-first-diesel-engine-with-53-09-thermal-efficiency-302122705.html China's new diesel engine breaks records for thermal efficiency https://interestingengineering.com/innovation/china-diesel-engine-thermal-efficiencyhttps://www.youtube.com/watch?v=SxQpN9COJvs
-
Cool story bro.
-
Elektrik mühendisiyim, dizel motor daha verimlidir diyorum. Hesabını siz de yapabilirsiniz.
En iyi termik santral maks %40 verimlilikle çalışır. (Zaten baştan kaybettik)
İletim kayıpları minimum %10'dur.
EV şarj cihazında:
AC-DC dönüştürme kayıpları minimum %15'dir.
Lityum pil direnci 0.2 Ohm civarında desen, 3lü seri bağlantı yapıldıysa 0.6 Ohm ünite direnci olur.
3'lü seri lityum pil yaklaşık %15 şarj kaybına sahip olur.
Aynı ünite direnci deşarj sırasında da var, Deşarj akımına göre yine yaklaşık %10 bir kayıp olur.
Deşarj sırasında DC-AC dönüştürücüler de yaklaşık %90 verimle çalışır.
Fırçasız Elektrik motoru da yaklaşık %80 verimle çalışır.
Net ısıl verimi hesapla bakalım ne çıkıyor.
Bunun yerine kaba petrolü azıcık ayrıştırıp dizel yapıp bu dizeli %53 verimlilikle hareket enerjisine dönüştürmek 10 kat daha çevre dostudur. Daha yeşil bir çözümdür.
Elektriği güneş tarlasından alalım diyorsan onun da hesabını yaparım. Patates-mısır ekmek daha verimlidir, daha yeşil bir çözümdür.
-
Meseleyi anlamamışsınız. Mesele verimlilik değil. Mesele sera gazı, yani Co2 ve metan. Ayrıca mazot topraktan kendiliğinden çıkıp kendiliğinden depoya dolmuyor. Petrolün çıkarılması, rafinerilere taşınması, rafinerilerde kaynatılıp ayrıştırılması ve oradan istasyonlara taşınmasını yok saymışsınız. Tüm bu süreçte harcanan devasa enerji miktarını ve salınan CO2 miktarını tamamen göz ardı etmişsiniz. Bias'lı bakış açısı böyle bir şeydir. Bir kez bir şeye iman edildi mi, ona uymayan tüm veriler hasır altı edilir.
Bir dizel motor isterse %100 verimle çalışsın, egzozdan çıkacak olan şey yine CO2 ve su buharıdır. Bir BEV ise isterse %10 verimle çalışsın, elektrik temiz kaynaklardan geliyorsa sera gazı salınımı sıfıra yakındır.
Ayrıca hesaplarınızda kullandığınız rakamlar da günümüz değerlerini yansıtmaktan uzak 20-30 yıl öncesinin değerleri. Günümüzde grid transmisyon verimliliği %10'un altında ve smart invertörler de verim %95-%99 arası. Ayrıca Hyundai Ionic gibi BEV'lerde kullanılan fırçasız DC motorlarda verim %95'in üzerinde ve DC-AC inverter gerektirmiyor. Dolayısıyla yaptığınız verimlilik hesapları da gerçekçi olmaktan, gerçeği yansıtmaktan uzak. Ayrıca o dizel motorda %53 olarak lanse edilen verim pik TERMAL verim, yani spesifik bir devirde ve spesifik bir yük altında ölçülen verim. Öyle yazmışsınız ki sanki o dizel motor tüm devir bandında ve her türlü yük altında %53 verimle çalışıyor. Ne alaka? Bu işleri bilmesek bayağı bayağı kandıracaksınız bizi! Bir kere termal verim tek başına motorun toplam veriminin yalnızca bir kısmını oluşturur. Mekanik yani parazitik sürtünme kayıpları ile pompalama kayıplarını da ekleyince o pik termal verim toplam verim olarak %35-40'lara düşer.
Dahası o %53 termal verime ulaşan motor devasa bir motor, ölçek sayesinde de o verimi elde ediyor. Otomobillere konan dizel motorlar çok daha küçük ve ısıl verimi o yüzden daha düşük olacaktır.
Kaldı ki 2 zamanlı dizel gemi motorları Adem peygamberden beri %50'nin üstünde verimle çalışıyordu, bu yeni bir şey değil ki. Dahası Carnot çevrimi maksimum termal verime bir üst sınır koyar. O da yanılmıyorsam %64 civarında bir şey. Zaten bundan yukarısı mümkün değil, yoksa termodinamiğin yasalarını ihlal etmek gerekir. Yine kaldı ki %64 başarılsa bile, bu kesintisiz bir değer olmayacak, dizel motor yine düşük ve yüksek devirlerde yani maksimum tork devrinden uzaktaki bölgelerde %30'lara kadar düşen termal verimlere mahkum çalışacak. O termal verim ısı eğrisinin sadece tepe noktası, bir eğriden söz ediyoruz, düz bir çizgiden değil. Yani geçiniz.
İkincisi niye sadece termik santral? Bir kere elektrik sadece termik santraldan gelmiyor. Karışık kaynaklardan geliyor. Fransa elektriğinin %80'ini nükleer enerjiden üretiyor. Norveç ise hemen tamamını yenilenebilir temiz kaynaklardan üretiyor. Öte yandan Bahreyn, Katar gibi Arap ülkeleri de elektriklerinin neredeyse tamamını petrol yakarak üretiyor. Ülkemiz özelinde konuşursak 2023'de ülkemizde yenilenebilir kaynakların payı %42'ye çıktı ve bu giderek artıyor.
Şimdi Norveç'te yaşayan birini düşünelim. %100 temiz elektriği var. Bu adam sera gazı yayıp küresel ısınmaya katkıda bulunmak istemiyor, karbon ayak izini olabildiğince küçük tutmak istiyor. Ne yapmalı?
%53 termal verimli (zaten termal verim tek başına yeterli bir kriter değildir, motorun toplam verimine bakmak gerekir) bir dizel otomobil alıp CO2 yaymaya devam mı etsin yoksa bir BEV alıp sıfır emisyonla yoluna devam mı etsin?
Demek ki öyle herkese uyan şıpın işi bir reçete yok, durum ülkesine ve zamanına göre değişir. Bugün ülkemizde yenilenebilir kaynaklardan %42 pay elde ediyorsak, 20 yıl sonra bu rakam %70'lere çıkacaktır. O zaman CO2 salınımı açısından doğru yol BEV'dir.
Ve tüm dünya hızla rüzgar ve güneş enerjisine yöneldi. Bunların payı her ülkede katlanarak artıyorken ne yaparsa yapsın egzozundan CO2 çıkarmaya mahkum bir motoru gelecek olarak görmek miyopluktur, geleceği okuyamamaktır.
O yüzden diyorum cool story bro.
-
Çok güzel araştırmışsın. Bana bias'lı bakış açısına sahipsin diyorsun fakat kendindeki bias'ı göremiyorsun.
Atladığın çok önemli bir şey var.
Önümüzdeki 10 yılın sonunda tüm araçları elektrikli yapalım dersek yenilenebilir kaynaklar bunu karşılayabilecek mi, hesapladın mı? Her türlü fosil yakıt yakmaya devam edeceğiz.
Ayrıca hesaplamalarımda kullandığım varsayımsal verimlilik değerleri benim gerçek hayatta ölçtüğüm, gözlemlediğim ürünlerden geliyor. Ve oldukça gerçekçi ürünler. Kullandığım 80+platinum güç kaynağının, gan-fet şarj alatinin %95 verimlikte çalıştığını biliyorum, fakat genel kullanımda bu ürünler maliyeti nedeniyle tercih edilmiyor. Yüzlerce sattığım ABB marka EV şarj aletleri yüzde kaç verimlikte araştır bakalım. Aynı şekilde Türkiye'de Günümüzde grid transmisyon verimliliği %15 civarında, %10 altı hangi ülke merak ettim doğrusu.
Ayrıca burada Norveç gibi petrol devi bir ülkenin bana yenilenebilir enerji diyarı olması hikayesini anlatma. Böyle ülkelerin karbon nötr hedefleri tamamen bir safsata. Petrol neredeyse bedava, çıkarmak karlı olmayana kadar kullanılmaya da devam edilecek.
İstersen %100 verimli pil, iletim sistemi, elektrik motoru ve inverter-converter sistemler üret. Enerjinin asıl kaynağı fosil yakıtlardan gelmeye devam ettikçe elektriğe geçmenin hiç bir anlamı yok.
Nedeni ise fosil yakıtla çalışan bir santralin %40 verimin üstüne kolay kolay çıkamayacak olmasıdır. Hadi tamamen gaz türbinleri kullanıyor %50 verimlilikte çalışıyoruz diyelim, yine bir taşıta bu enerjiyi vermek mantıklı değil. Çünkü bu fosil yakıtları maksimum verimle tüketmenin tek yolu kullanıldığı yerde tüketmektir.
Santralde fosil yakıtı yakalım, elektriğe çevirelim, oradan oraya taşıyıp dönüştüre dönüştüre, araçtaki pili ısıta ısıta şarj edip bir de onu geri motora verelim. Bu kadar mantıksız bir şey duydunuz mu? O yakıtı doğrudan aracın motorunda yakmaktan her türlü daha verimsiz olacaktır. Araç motoru yüzde 30 verime düşse bile...
Ayrıca atladığınız çok büyük bir konu daha var.
Biyodizel-Etanol
Hani dedim ya rüzgar tarlası ekeceğinize patates mısır ekin daha mantıklı. Yeni geliştirilen enzimlerle çok yüksek oranlarda etanol üretimi yapılabiliyor, mısır yağından da biyodizel üretilebiliyor.
Simdi biyoyakıt tarlası mı daha verimli yoksa güneş tarlası mı onu araştırın.
Ayrıca Güneş - Rüzgar tarlaları ve barajlar hiç de masum değil, ekosistemleri mahvediyor.
Ben biyoyakıt tarafını destekliyorum. Hem mevcut araçlar tarafından kullanılabilir hem de mevcut elektrik şebekesini zorlamadan, herkesin kolay ve verimli bir şekilde kullanabileceği bir çözüm olur. Elektriğe olan talep de astronomik rakamlara çıkmamış olur.
-
"Sizli bizli"den "senli benli"ye hızlı bir geçiş olmuş ama olsun ben de pek sevmem aslında sizli bizli konuşmayı.
Alıntı
metni:Çok güzel araştırmışsın. Bana bias'lı bakış açısına sahipsin diyorsun fakat kendindeki bias'ı göremiyorsun. Araştırmadım. Bunlar zaten konuya ilgi duyanlarca bilinen şeyler. Otomobilden anlayanlarsa zaten termal verimi, volumetrik verimi, mekanik ve parazitik kayıpları ve pompalama kayıplarını bilirler ve bu tür verim rakamlarının temelde grafik eğrilere (P-E diyagramı vb.) dayandığının farkındadırlar. İkincisi, bende bias olabilmesi için bir şeyi savunuyor olmam lazım. Oysa önceki mesajımda savunduğum bir şey yok, sadece yanlış verileri ve yanlı veri seçimini ortaya koydum. Karşılaştırma yaparken nasıl objektiflikten uzak davrandığını gösterdim. Ben aynı şeyi yapmadım. Senin iddialarına dayanak yaptığın verilerin güncel olmadığını ve yanlı seçildiğini gösterdim. Benim yaptığımda "bias"lık bir durum yok. O yüzden psikolojide bu yaptığına yansıtma deniyor (Psikolojide Yansıtma (Projeksiyon) Nedir? Tüm Detayları (psikologline.com)), ciddiye almadım "sen de bias'lısın" iddianı bu nedenle.
Alıntı
metni:Önümüzdeki 10 yılın sonunda tüm araçları elektrikli yapalım dersek yenilenebilir kaynaklar bunu karşılayabilecek mi, hesapladın mı? Her türlü fosil yakıt yakmaya devam edeceğiz. Önümüzdeki 10 yılın sonunda tüm araçlar BEV olacak diyen zaten yok, onu sen söylüyorsun. Takvim belli. 2035'de sıfır emisyonlu araç satma zorunluluğu başlayacak AB'de ve bir çok ülkede. Zorunluluk devreye girdiğinde dahi mevcut ICE araçlar toplatılmayacak, kullanılmaya devam edecek. Tüm otomobillerin BEV olması zaten 2050'den önce mümkün değil. Onun için bu tür söylemler demagojiden öte bir anlam taşımıyor. Kaldı ki, bu argümanın nesnel bir dayanağı da yok. Türkiye'nin kurulu kapasitesi 2023 yılında 110 GW oldu. Elektrik tüketimi de 2023'de 329 twh olmuş. Kurulu güç 110*24*365 = 964 twh. Şu an kurulu gücümüzün yalnızca %34'ünü kullanıyoruz. Türkiye'de yaklaşık 16 milyon civarında otomobil var. Trafiğe kayıtlı 30 milyon kadar araç var ama kamyon, traktör, otobüs, motosiklet vb. saymıyorum, konumuz otomobiller olduğu için otomobilleri baz alıyorum. Şimdi tüm bu otomobiller bir anda elektrikli olsa, ne tüketirler kabaca bir hesaplayalım. Ortalama pil kapasitesini 60 kw alsak, şarj etmek için de 65 kwh harcasak ve bu şarjla bir otomobil ortalama 300 km gitse ne sıklıkta şarj gerekir bir bakalım. Türkiye'de bir otomobilin yıllık ortalama yaptığı yol 13 bin km. Çeşitli kaynaklarda var, araştırırsan görürsün. 13000/300= 43,3. Yani bir otomobil kabaca yılda 43,3 şarja ihtiyaç duyacak. Bu da 8,4 günde bir şarja denk geliyor. Şimdi bu 16 milyon x 43,3 x 65 = 45 twh kullanıma denk geliyor. Yani Türkiye'deki tüm otomobilleri 1 günde elektrikli yapsak dahi Türkiye'nin kurulu gücünün 20'de biri kadar bir ilave kapasite ihtiyacı söz konusu olacak.
Peki 8,4 günde bir şarj olacağına göre günlük elektrik ihtiyacı ne kadar artacak ona da bakalım. 16000000/8,4*65= 124 gwh ilave elektrik gerekecek her gün için. Peki bizim günlük kapasitemiz ne: 964/365=2,4 twh. Peki her gün ortalama ne kadar elektrik kullanıyoruz: 329/365=901 gwh.
Günlük 2,4 twh kapasitemiz var. Bunun 901 gwh'ını günlük tüketiyoruz. Üzerine ilave 124 gwh eklersek, günlük tüketim 1,025 twh olacak. Kurulu kapasitenin yarısı bile değil!
Türkiye'de üretilen elektriğin %42'si yeşil enerji olduğuna göre, Elektrikli arabayı şarj eden elektriğin de o kadarı yeşil zaten. Yani öyle dediğin gibi elektriğin tamamı termik santraldan gelmiyor. Üstelik bu oran bazı dönemlerde %50'yi bile aşabiliyor (özellikle barajlar doluyken).
Gördüğün gibi hesapladım. Bu hesabı yıllar önce de yapmıştım:
Petrolün Sonu ve Elektrikli Otomobil Senaryoları | DonanımHaber Forum (donanimhaber.com)
Ama belli ki sen yapmamışsın, yapmadan konuşuyorsun.
Sorun elektrik üretiminde değil, sorun altyapıda. Sıkıntı çıkaracak olan artan elektrik ihtiyacı değil, o mevcut kapasiteyle bile karşılanıyor. Sorun bu elektriği otomobillere taşıyacak şebeke altyapısında. Türkiye'de işte o zayıf ama dünyada her yerde böyle değil, altyapısı gayet sağlam tonla ülke var. Çin, Japonya, Kore, Kanada vb.
Alıntı
metni:Ayrıca hesaplamalarımda kullandığım varsayımsal verimlilik değerleri benim gerçek hayatta ölçtüğüm, gözlemlediğim ürünlerden geliyor. Ve oldukça gerçekçi ürünler. Kullandığım 80+platinum güç kaynağının, gan-fet şarj alatinin %95 verimlikte çalıştığını biliyorum, fakat genel kullanımda bu ürünler maliyeti nedeniyle tercih edilmiyor. Yüzlerce sattığım ABB marka EV şarj aletleri yüzde kaç verimlikte araştır bakalım. Aynı şekilde Türkiye'de Günümüzde grid transmisyon verimliliği %15 civarında, %10 altı hangi ülke merak ettim doğrusu. Onu bilemem, merak edip bakmadım. Doğruyu söylüyorsundur ama ben de doğruyu söylüyorum. Sonuçta bu kayıpları mükemmel bir batarya yönetim sistemi, akıllı şarj kiti ve doğru kablo seçimi ve L3 şarj seviyesi ile minimize edip %10'un hayli altına çekmenin güncel teknoloji ile mümkün olduğunu biliyorum ve bu teknoloji zamanla ucuzlayıp yaygınlaşacaktır. Bugün pahalı olan şeyler, seri üretim sayesinde yarın ucuzluyor. O nedenle ucuz-pahalı polemiğine girmeyeceğim. Sadece bunun geçerli bir mazeret olmadığını söylemekle yetineceğim.
Şuraya bir tablo ve linkini koyuyorum. ABD iletim kayıpları eyalet bazında verilmiş:
ınside energyLost In Transmission: How Much Electricity Disappears Between A Power Plant And Your Plug?https://insideenergy.org/2015/11/06/lost-in-transmission-how-much-electricity-disappears-between-a-power-plant-and-your-plug/Çoğu ülkede iletim kayıpları içinde kaçak kullanımlar da yer alır. Örneğin Hindistan'da iletim kaybı %30 gibi anormal yüksek bir rakam olarak hesaplanıyor ama bu rakam gerçeği yansıtmıyor çünkü Hindistan'da muazzam bir kaçak kullanım var. Biz de de durum aynı. Güney doğu ve Doğudaki kaçak kullanımlar hesaplara transmisyon kaybı içinde yansıyor. Yani gerçek transmisyon kayıpları açıklananların daha da altında.
Yukarıdaki tablo ABD'deki transmisyon kayıplarını gösteriyor. Gördüğün gibi %10'un altında, hatta ortalaması %5-6 civarında. Avrupa'da da durum farklı değil.
Alıntı
metni:Ayrıca burada Norveç gibi petrol devi bir ülkenin bana yenilenebilir enerji diyarı olması hikayesini anlatma. Böyle ülkelerin karbon nötr hedefleri tamamen bir safsata. Petrol neredeyse bedava, çıkarmak karlı olmayana kadar kullanılmaya da devam edilecek. Nesi hikaye anlamadım. Buyur tablo burada:
List of countries by electricity production - Wikipedia
Yani Norveç Yalan mı söylüyor elektriğinin tamamına yakınını hidro, rüzgar ve güneşten elde ettiğini söylerken? Norveç'teki hidrolik santrallar, Atlantik okyanusundaki rüzgar çiftlikleri fake mi? Maket mi?
Bu tür temelsiz iddialar ciddiyetine gölge düşürür ve seni ciddiye almamı güçleştirir. Kastın ne tam olarak anlamadım. Eğer Norveç bir yandan petrol satıp doğayı kirletiyor ama bir yandan da karbon nötr olmakla övünüyor diyorsan onda haklısın ama Norveç'in elektriği yenilebilir kaynaklardan gelmiyor diyorsan durum vahim. Bu abartılı iddiayı kanıtlaman gerekir.
Alıntı
metni:İstersen %100 verimli pil, iletim sistemi, elektrik motoru ve inverter-converter sistemler üret. Enerjinin asıl kaynağı fosil yakıtlardan gelmeye devam ettikçe elektriğe geçmenin hiç bir anlamı yok. Var.
Neden var olduğunu anlamak için şu linkleri baştan sona okumanı tavsiye ederim çünkü tekrar yazmak istemiyorum.
Petrolün Sonu ve Elektrikli Otomobil Senaryoları | DonanımHaber Forum (donanimhaber.com)
Alıntı
metni:İstersen %100 verimli pil, iletim sistemi, elektrik motoru ve inverter-converter sistemler üret. Enerjinin asıl kaynağı fosil yakıtlardan gelmeye devam ettikçe elektriğe geçmenin hiç bir anlamı yok. O bugün için geçerli. Bir kere petrol sonsuz değil, er ya da geç tükenecek. Tükenince zaten mecbur başka kaynak arayacaksın. Ama petrol yüzünden başlayan küresel ısınma petrolün bitmesini beklemeden başka kaynak aramamızı zorunlu kılıyor. Bu yüzden ülkeler bir araya geliyor, iklim anlaşmaları imzalanıyor. Sonuncusu geçenlerde Dubai'de yapıldı ve bir sürü ortak karara imza atıldı. Bu kararlardan biri de bir takvim dahilinde kömür santrallarının anlaşmaya imza atan ülkelerde kapatılacak olması. ABD bile şimdiden kömürle elektrik üreten santrallara ilave karbon vergisi koydu, ton başına 1000 dolar vergi. Yani kömür ve doğalgaz santralları ila nihaye çalışmaya devam edecek değil, 2050 yılına kadar %80'inden fazlasının faaliyetine son verilecek.
İkincisi ülkeler hızla rüzgar ve güneş enerjisine geçiyor. Özellikle en çok kömür santralına sahip Çin devasa bir hızla rüzgar ve güneş santralı kuruyor çünkü Çinliler 2050'de karbon nötr olma sözünü ciddiye alıyorlar. Keza en büyük kömür santralcılardan Hindistan bile 2035'e kadar bir çok kömür santralını kapatacağını taahhüt etti. Belli ki dünya gündemini pek takip etmiyorsun. Takip etsen bunları bilirdin.
Yani dünya karbon nötr olma yolunda değişiyor, dönüşüyor. Kimse spor olsun diye rüzgar ve güneş santralı kurmuyor, yönün bu olmasına karar verildiği için kuruluyor bu santrallar yoksa eski kafayla kömür santralı yapıp işletmeye devam ederdik ama tabii tüm bunlar bir takvim dahilinde olmak zorunda yoksa dünya ekonomisi batardı.
Alıntı
metni:Santralde fosil yakıtı yakalım, elektriğe çevirelim, oradan oraya taşıyıp dönüştüre dönüştüre, araçtaki pili ısıta ısıta şarj edip bir de onu geri motora verelim. Bu kadar mantıksız bir şey duydunuz mu? O yakıtı doğrudan aracın motorunda yakmaktan her türlü daha verimsiz olacaktır. Araç motoru yüzde 30 verime düşse bile... Belli ki afaki konuşuyorsun, hiç hesap kitap yapmamışsın, yapan onca kuruluş var, onların raporlarını dahi okumaya zahmet etmemişsin gibi görünüyor baktığım yerden. Umarım öyle değildir. Lakin yukarıda söylediklerin doğru değil. Elektrik sadece kömür santralından gelmiyor, hala aynı yanlışta ısrar ediyorsun, elektrik çeşitli kaynaklardan geliyor ve bu böyle olduğu sürece BEV her durumda uzun vadede ICEV'den daha az emisyon üretir. İnanmıyorsan hesapla. Elektrik mühendisi olduğunu söylüyorsun, yapabilirsin daha ince, daha hassas ve daha çok veri kullanan bir hesap. Yapamam diyorsan da internet yapanların grafikleriyle dolu, açıp bakıver bir zahmet.
Not: Dünyada tüm kurulu rüzgar santrallarının veya güneş santrallarının çevreye verdiği zarar tek bir kömür santralının verdiğinden daha fazla değildir. Zaten sıfır zararlı bir sistem mümkün değildir, önemli olan verdiği zararın göz ardı edilebilecek kadar küçük olmasıdır. Sıfır zarar istiyorsan hiç elektrik üretmememiz gerekir. Buna razı olmayacağına göre en ideal seçim çevreye en az zara verendir. onun için "efendim rüzgar-güneş santralları da çevreye zarar veriyor" demek demagojiden başka bir şey değildir.
Alıntı
Alıntı
metni:Ayrıca atladığınız çok büyük bir konu daha var.Biyodizel-Etanol Atladığım bir şey yok. Ben elektrikli fanı değilim, Benim derdim başka ve belli ki anlaşılmamış Benim derdim elektrikli mi dizel mi hidrojen mi gibi kısır tartışmalarda yer almak değil. Benim derdim dünya ısınıyor ve bunu durdurmak için yapılması gerekenlerle ilgili. Ben küresel ısınmayı durdurmak için ne yapılması gerekiyorsa destekleyenlerdenim. Elektrikli gerekiyorsa elektrikli, hidrojen yakıt hücresi gerekiyorsa o, biyo yakıtsa biyo yakıt. Ama burada temel kıstas minimum emisyonu hangisi sağlıyorsa ona taraftarım. Bugün minimum emisyonu elektrikli sağlıyor göründüğü için fosil yakıtlı her türlü araca karşı elektrikliyi savunurum. Yarın biyo yakıtın elektrikliye karşı daha fizibıl bir alternatif olduğu gösterilirse onu savunurum. Zaten bunlar birbiriyle rekabet etmek zorunda da değil, ikisi, üçü bir arada var olabilir. Dahası biyo yakıt mevcut kömür ve doğalgaz santrallarında da kullanılabilir.
Ama biyo yakıtın 3 temel açmazı var:
- Zaten kıt olan tatlı su kaynakları üzerinde büyük bir baskı oluşturacak.
- Yine kıt olan tarım arazileri için gıda tedariki ile rekabet ederek gıda fiyatlarının uçmasına yol açacak ya da daha kötüsü yeni tarım arazileri açmak için ormansızlaştırmayı alabildiğince hızlandıracak. Tarım arazileri çoğu ülkede kıt ve yetersiz.
- Biyo yakıt için ekim yapılan arazilerde ürün çeşitliliğini daraltacak.
Kaldı ki biyo yakıt elektrikli gibi sıfır emisyonlu değil. Şehirlerin havasını hala kirletiyor olacak, oysa ben sokakları dumansız bir şehirde motor gürültüsü olmadan yaşamak istiyorum. Biyo yakıt bu medeni ihtiyaca da cevap vermiyor.
Şurada elektrik ile biyoyakıt karşılaştırılıyor:
Biofuel vs Electric: Unveiling the Future of Eco (biodieselfoundation.org)
Tamamını okursan biyoyakıtın mucizevi bir şey olmadığını, elektriğe karşı avantajı kadar bir çok dezavantajının bulunduğunu göreceksin.
Sonuçta hepsinin olumlu ve olumsuz yanları var. Bunlar arasında en ideal tercih en fazla olumlu yanı en az olumsuz yanla birleştiren çözüm olacaktır ve şu an o çözüm elektrikli gibi görünüyor. Onun için elektrikliyi destekliyorum yoksa benim ne elektrik üretim/dağıtım şirketim var, ne de şarj ağım. Bir çıkarım yok yani (aslında var. Elektrikli sayesinde şehirlerimiz zehirli egzoz dumanından ve motor gürültüsünden kurtulacak, medenileşeceğiz).
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Torlak Kemal -- 2 Ağustos 2024; 14:33:31 >
-
Ovecek bisrsey kalmadi pil reklami mi yapiyor simdide :) togg her yeri plastik oyuncal gibi sallaniyor togg alanlat teslaya donmeye calisiyor editor bunlarida arastir yaz.hakki alkan bile teslaya gecti :)
< Bu ileti iOS uygulamasından atıldı > -
Umarım yenilenebilir kaynaklara olan yatırımlar artar. Bir gün tamamen fosil yakıtlardan kurtuluruz.
Fakat ben buna imkan vermiyorum. Norveç hakkında demek istediğimi yanlış anlamış gibi yazmışsın fakat bence gayet iyi biliyorsun, haklı olduğumu da söylemişsin. Norveç gibi petrol devi ülkeler petrolünü üretip dış ülkelere satarken tamamen Carbon nötr olsalar ne olur? Bir şey değişir mi?
Umarım 2052 yılına kadar petrol kaynakları tükenir, petrol çıkarma maliyetleri artar. Diğer fosil kaynakların da çıkarma maliyeti artar.
Fakat gerçekler aşağıdaki gibi:
Harvard OnlineyoutubeFrom our free online course, “Energy Within Environmental Constraints”: https://www.edx.org/course/energy-within-environmental-constraints?utm_source=social&utm_medium=partner-marketing&utm_content=youtube-harvardx&utm_campaign=harvardx Harvard Professor David Keith examines four factors that shape the long-run availability of fossil fuels. — Subscribe to our channel: https://www.youtube.com/channel/UCKJyv_uNh3LhYFKmwaB63bA?sub_confirmation=1 — Sign up for emails about new courses: https://harvardx.link/email — HarvardX courses on edX: https://www.edx.org/school/harvardx — Harvard University's online courses: https://online-learning.harvard.edu/ HarvardX empowers the faculty of Harvard University to create high-quality online courses in subjects ranging from computer science to history, education, and religion.https://www.youtube.com/watch?v=B47Jd3PWG4kAyrıca tekonolojik gelişmeler sadece yenilenebilir enerji kaynaklarında olmuyor. Madencilik ve petrol üretimi de Makine öğrenmesinden payını aldı, sürekli yeni rezervler keşfedilip daha verimli ve daha ucuz çıkarma teknikleri bulunuyor.
Bu işe sözde karbon nötr Google da girdi. İnsanlar, ülkeler, şirket iki yüzlüdür, para ve oy için her yalan söylenir.
VoxyoutubeGoogle, Microsoft, and Amazon are teaming up with Big Oil to squeeze more oil and gas out of the ground using machine learning technology. Join the Open Sourced Reporting Network: http://www.vox.com/opensourcednetwork Google, Microsoft, and Amazon have been very vocal about their efforts to reduce the world's dependence on fossil fuels. But as The Wall Street Journal and Gizmodo have reported, these same companies are currently teaming up with fossil fuel industry to help them squeeze as much oil and gas out of the ground as possible. Oil has always been hard to find and hard to extract, and so the industry has teetered precariously on the edge of profitability several times over the course of its history. Over and over again, experts have predicted that we'll soon run out of accessible, affordable oil – but so far, they've been wrong. Just when things look bleakest for black gold, new technology swoops in to keep the industry afloat. Open Sourced is a year-long reporting project from Recode by Vox that goes deep into the closed ecosystems of data, privacy, algorithms, and artificial intelligence. Learn more at http://www.vox.com/opensourced This project is made possible by the Omidyar Network. All Open Sourced content is editorially independent and produced by our journalists. Watch all episodes of Open Sourced right here on YouTube: http://bit.ly/2tIHftD Become a part of the Open Sourced Reporting Network and help our reporting. Join here: http://www.vox.com/opensourcednetwork Sources: Brian Merchant (Gizmodo) https://gizmodo.com/how-google-microsoft-and-big-tech-are-automating-the-1832790799 Christopher M. Matthews (Wall Street Journal) https://www.wsj.com/articles/silicon-valley-courts-a-wary-oil-patch-1532424600 Matt Novak (Gizmodo) https://paleofuture.gizmodo.com/article-from-1975-the-world-will-be-out-of-oil-by-2015-1732903871 Kasia Tokarska Daniel Civitarese Ghassan AlRegib - https://ghassanalregib.info/ Vox.com is a news website that helps you cut through the noise and understand what's really driving the events in the headlines. Check out http://www.vox.com. Watch our full video catalog: http://goo.gl/IZONyE Follow Vox on Facebook: http://goo.gl/U2g06o Or Twitter: http://goo.gl/XFrZ5Hhttps://www.youtube.com/watch?v=v3n8txX3144Petrolü 10 dolara satsalar bile karlı çıkıyorlar, yüzlerce yıl daha buna mahkum gibiyiz.
Umarım bir bilim insanı petrol yiyen süper bir bakteri/mantar üretip dünyayı kurtarır. Yoksa yüzlerce yıl daha fosil yakıtlara mahkumuz.
Umarım gelecek dediğiniz gibi olur.
Enerji için fosil yakıt tüketmeye devam ettikçe de elektrikli araçlara geçmenin çok bir faydası olmayacağı fikrindeyim, hatta zararı bile olabilir.
-
Yapılmazsa dünyayı büyük bir felaket bekliyor. Petrol ve kömür kullanmaya başladığımız 1800'lerden beri dünyanın ortalama sıcaklıkları şöyle gerçekleşmiş:
Bunlar ölçülen sıcaklıklar, ay ay gün gün 150 yıldan uzun bir süredir yapılan ölçümler bunlar. Tablodaki bu kadar kısa süredeki sıcaklık artışını fosil yakıt kullanımı dışında açıklayabilen hiç bir iklim modellemesi yok. Bunu iklimbilimciler söylüyor.
Diğer tüm tabloların hiç bir önemi yok. Tek önemli tablo yukarıda paylaştığım. 167 yılda 1,8 derece artmış ortalama sıcaklık.
National Geographic'de dünya 6 derece ısınırsa ne olur sorusuna derece derece neler olacağını gösteren muhteşem bir belgesel var. izlemeni tavsiye ederim. Şu an dünyada belgeselde 1,5 derece ısınırsa olacağı öngörülen şeyler oluyor. Dünya 6 derece ısınırsa, insanlık ve yeryüzündeki yaşam yok olmakla yüz yüze gelir. Bu işin şakası yok. Umarım kar hırsından kafalarını kaldırıp akıllarını başlarına alırlar.
Petrol ve kömür tüketmek insanlığı adım adım felakete götürüyor.
-
Maalesef bulunan petrol rezervleri her geçen gün artıyor, tüketmemize rağmen azalmıyor.
Bu yüzyılı 3 dereceyle kapatırız diyorum. Tek umudum füzyon ve parçacık fiziğindeki gelişmeler...
Fakat realist davranmak gerekirse adamlar isterse bir dolara petrol satarlar yine de petrol üretimi durmaz. Yüzlerce yıllık fosil yakıtımız var.
Küresel ısınma artık hayatın bir gerçeği, petrol şirketleri karbon ayak izi vb. PR çalışmalarıyla kendini aklıyor. Bence elektrikli araçlar da aslında bu PR çalışmasının bir sonucu. İnsanlar Elektrikli araç alarak dünyaya bir iyilik yaptığını sanıyor, fakat elektriğe olan ihtiyacı arttıracak bu geçiş maalesef kömür ve petrole yarayacak.
Maalesef elektrikli araçlara geçişimiz EV şirketleri ve Fosil şirketlerine yarayacak, çünkü petrole-doğalgaza-kömüre olan talep daha da artacak.
-
Togg alan parasını sokağa atar Tesla alın
-
Yine nerede petrol buldunuz?
-
Bu mesajları ABD deki botunuz attı herhalde?
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
Pilli araba almak istiyorum diyene alma desem de gidip alacak.. Bari tesla alın..
-
Pil çöplüğü, ölürsun,helva olursun, yanarsın,dayatma, çıkarcilik,enayilik
Ama ABD'nin malını al en azından onun için öl
Ben bu lafları nereden hatırlıyorum acaba
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
3sayfa okudum zaten 1,5 milyon bandında olan togg fiyatına bu teknoloji kullanırsa yansıma ne olur ? Yani kısacası cebinde şahin alacak parası olmayan kişiler bu gelişmeye neden bu kadar seviniyor ?
-
Togg Alman
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
çooooooook yanlış açıdan bakıyorsunuz hocam.
öyle bir kayıp yok.
şarj cihazından yüzde 15 en az demişsiniz, yüzde 7 yi geçse isyan ediyor millet, bazı markalarda olabiliyor ama trugo da yüzde 3 falandır, hiç göze batacak kadar bir kayıp yok. elektrikli araç alanların birçoğu zaten mühendis, teknoloji ile iç içe olan insanlar, ince ince hesap yapıyorlar.
elektrik üretimi termalden yüzde 20 ye nasıl geçtininz bilmiyorum ama ben bu sayılara İFTİRA derim, açık açık yalan ile baltalamaya çalışıyorlar dedim elektrikli araca geçişi.
zaten elektrik üretimini de tamamen termal santrallerden yapmıyoruz. rüzgar ve güneş enerjisinden üretilen elektrik oranı ülkede mevsimine göre yüzde 40 ı geçiyor. siz hepsini kömürden petrolden üretiyormuşuz gibi yorum yaparsanız bu en hafif tabirle MANİPÜLASYONdur. evrim ağacı denen yalancı kanalı da izliyor musunuz? geri dönüşüm gereksizdir diyen hani!..
-
Ben bu işin içinde bulunan bir mühendisim merak etme. Piyasadaki hiç bir şarj cihazı da %97 verimlilikte çalışmıyor, çalışamaz. Göze batacak bir kayıp yoksa da şarj esnasında istasyonun etrafa yaydığı sıcak havaya bir kez daha dikkat edin derim. Bir convertor veya step-down regulatör günümüzde %95 verimlere ulaşabiliyor fakat bu verim değeri en optimal koşullarda. Sıcaklık ve akım değerleri bu eğriyi çok çabuk değiştiriyor.
Ayrıca State of charge eğrisi yüzünden bir aracı hep aynı akımla şarj edemezsiniz, akan akım mikarı değiştikçe anlık verim %80-95 arasında olacaktır. Bu verim oranı ayrıca tek bir power rail için. Güvenlik ve modüler şarj aletleri üretmek için birden fazla step down ve step up dönüştürücü bir zincir yapısında kullanılabiliyor. Aracın içinde de ayrıca ek dönüştürücü devreler bulunuyor ve işin sonunda toplamda 4-5 farklı power rail bulunabiliyor. Her biri %95 verimle çalışsa bile net verimimiz yüzde 80'lerin çok altına düşüyor.
Pil hücrelerinin iç direnci yüzünden şarj/deşarj kayıpları da bulunuyor. Bunlar da azımsanamayacak kadar yüksek değerlere çıkabiliyor. Hatta pil hücreleri eskidikçe iç dirençleri artıyor çok daha verimsiz hale geliyorlar.
Sonuç olarak aracınızdaki pili şarj etmek için bile ortalama %30-%40 verim kaybı yaşıyorsunuz. Biraz eski bir bataryanız var ise abartmıyorum %50 kayıp bile mümkün. (İletim hatları, transformatörler, EV şarj cihazı, araç şarj devreleri, BMS, hücre iç direncinden kaynaklı ısıl kayıpların toplamı)
Enerjiyi bir formdan diğerine dönüştürmek her zaman kayıplar zincirine katkıda bulunuyor. Bu yüzden enerjiyi tüketileceği yerde üretmek (içten yanmalı motor) maalesef en verimli enerji dağıtım stratejisidir. Sırf bu yüzden merkezi santraller yerine dağıtık üretim sistemlerine geçiş yapmaktayız. Günümüzde fabrikalar ve işletmeler bile şebekeden elektrik almak yerine doğalgaz-mikrotürbin sistemlerine geçiyor. İhtiyaç duyduğu elektriği anlık olarak tüketilecek yerde üretiyorlar.
Bizim ülkemiz ne güzel %50 yeşil(Bu da Rant yüzünden), fakat küresel enerji tüketiminin %80'i fosil. Maalesef bu dönüşümü küresel çapta yapmamız mümkün değil. Binlerce yıl yetecek fosil yakıtımız da var, maalesef bu yüzyıl içinde küresel enerji tüketimimizin %50'sinden fazlası fosile bağlı kalmaya devam edecek. Sonrasında yaşayacak atmosfer kalmayınca sanırım %0'a düşürürüz.
O yüzden petrolü yakıp arabayı şarj edeceğinize petrolü arabada yakın, kafanızı çalıştırın.
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X