Trump: Savaşın suçlusu Rusya değil

Hindistan'a da F-35 satmaya çalışıyor. Sıkıntı şu ki Hindistan'da S-400 var. Yani bize uydurdukları bahaneler tamamen boş. Bu delinin de seçilmesiyle birlikte Amerika'nın hiçbir güvenilirliği, hiçbir itibarı kalmamıştır. Hala daha bunlara güvenerek iş yapan ülke varsa yok olmayı hak ediyordur.

Trump'ın bence ruh hastası olduğu son bir ayda tescillenmiştir. Söylediği hiçbir şey normalde ciddiye alınmamalı ama 4 sene boyunca - o da kazasız belasız devam edebilirse - ABD Başkanı işte, ne yaparsın? :D Bazen ABD böyle bir başkanı hak etmedi değil diyorum ama tabii Zelenski gibi omurgalı durmaya çalışan, ABD'nin ipiyle kuyuya inmiş olanlara yazık. Bu arada Amerikalılar Yunanlara da - Dedeağaç'ta - kazık atmışlar. Dedeağaç'a lojistik merkez kuran önceki Trump Yönetimi, şimdi o tesis gereksiz diye - belli ki Ruslarla yaptığı gizli bir pazarlık ve anlaşma sonucu - oradan çekiliyor Allah'ın dengesiz vizyonsuz ruh hastası. Madem gereksizdi, oraya niye baştan kuruldun ve böylece Rusya-Ukrayna Savaşı'nın tohumlarını ektin? :D

Bilgi Notu: Dedeağaç NATO'nun Atlantik Açılımı çerçevesinde Amerikan kuvvetlerinin ve ekipmanlarının Rusya'yı kışkırtıcı biçimde Doğu Avrupa'ya dağıtıldığı lojistik bir merkez olmuştur. Diğer bir deyişle Trump oradaki savaşın başlamasında en az Biden Yönetimi ve Rusya kadar sorumludur.

Trump planlarını çok aptalca uyguluyor olabilir ama bu ardında bir strateji olmadığı anlamına gelmemeli. Genelde Trump normalde Amerikan devleti yetkililerinin verdiği raporlara diğer başkanların aksine doğrudan ve halka açık biçimde tepki vermesiyle ünlü.

Bu açıdan Ukrayna - Rusya savaşında Trump'In Ukrayna'ya suçluyor oluşu bende olayların en azından baslangıç aşamasında ne oldugu konusunda soru işareti yarattı.

Öte yandan bildiğin üzere bir süredir Amerika odak noktasını Ortadoğu ve Avrupa'da Uzakdoğu ya cekmeyi amaçlıyırdu ve Trump ile Amerikan yönetimi Çin'i yenmenin yolunun Rusya'dan geçtiğini biliyor nitekim şu an Trump'In Putin'e bu kadar ılımlı yaklaşmasını nedeni geçmişte, Ragan döneminde Dovyet'leri zayıflatmak için Abd'nin Çin ile işbirliğine gitmesine benziyor. Nitekim sırf bazı soyut değerler uğruna, Avrupa uğruna Rusya'ya bu derece dışlamak kıtanın öte yanındaki Çin'in sanayisi için Rusya'nın sonsuz gibi gözüken enerji kaynaklarına ulaşması açısından aslında berbat bir durum(Üstelik normalde Rusya ve Çin'in çıkarları çatışmasına rağmen) . Aynı şekilde Avrupa'nın Sovyetler Birliği'nin çöküşünde Rusya'yı kucaklamaması ve çok elitist bir bakış açısı ile Ruskar'ı dışlamaları aynı Almanya'nın aptalca bir kararlar tüm nükleer santrallerin kapatıp ardından enerji krizine batması gibi Avrupa projesini topal ördek haline getirmiş durumda.

Bu açıdan aslında Trump'In Avrupa konusundaki şikayetleri Obama döneminde bile vardı fakat Obama ve demokratların tersine Trump artık Abd'nin bu tarz yükümlülüklere katkanmatacagı ve statükoyu değiştireceğini çok net biçimde ortaya koyuyor.

Trump'In Avrupa'da ve Pasifikte ne yaptıgını perde arkasındaki planı anlamak için şu twiri okumanızı öneririm.

https://x.com/SantManukyan/status/1893909352882270250?ref_src=twsrc%5Egoogle%7Ctwcamp%5Eserp%7Ctwgr%5Etweet

Not : Öte yandan ABD'yi bilemem fakat Türkiye Cumhuriyeti'in çıkarları açısından Ukrayna'nın kazanması veya düzgün bir anlaşma ile bu işten sıyrılması çok daha faydalı olur. Bizim ulusal çıkarlarımız Ukrayna'nın kazanmasından daha çok fayda sağlıyor.

Avrupa benzer hataları bize karşıda yaptı. Örneğin Kıbrıs adasında çözülmemiş bir uluslarası sorun varken Annan planını Rumlar'ın reddetmesi e karşın Kıbrıs'ı Ab'ye almak gibi çok aptalca bir karar verdiler. Keza Türkiye ile Yunanistan bu derece birbirine rakip iken hem Yunanistan'ı hemde Güney Kıbrıs'ı AB'ye alarak hem Türkiye'yi yabancılaştırdılar. Hemde Yunanistan ve Rum kesiminin AB'ye güvenerek normalde yapmayacağı, yapamayacagı hareketleri yapma ve Doğu Akdeniz'deki sorunların bir savaşla dönüşme ve dolayısıyla AB için büyük bir istikrarsızlık ve güvensizlik ortamı yaratmasına ön ayak oldular.

Türkiye ve Yunanistan, Rusya ve Ukrayna bölgede gerilimin ve güvensizliğin artmaması için beraber - birlikte değerlendirilmesi gereken ülkelerdir. Ama AB somut çıkarların ve mantığın önüne birtakım soyut ve duygusal değerler yerleştirerek hem kendi çıkarlarına hem Avrupa'nın güvenliğine hemde Avrupa ekonomisine risk oluşturacak bir ortam yarattı.

Bunun nedeni ise Nato'nun sağladığı dokunulmazlık kalkanı nedeniyle kendilerini hep güvende hissetmeleri yüzünden. Bize kimse dokunamaz, kimse sınırları değiştirmeye cesaret edemez vb vb bu düşünce yapısı Avrupa'ya aşırı derecede pasif ve mantıksız bir yer haline getirdi. Dünyanın gereklerini gözardı ederek duygusal kararlar verdiler.

Bu konuda bir AB yetkilisinin daha sonra çok eleştirilmiş bir açıklaması da var.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Borrell: "Avrupa bir bahçedir. Biz bir bahçe kurduk. Her şey işliyor. İnsanlığın inşa edebileceği, siyasi özgürlük, ekonomik refah ve sosyal uyumun en iyi birleşimidir. Dünyanın geri kalanı ise tam olarak bir bahçe değil. Dünyanın geri kalanının çoğu bir orman ve orman bahçeyi istila edebilir"

"Bahçıvanlar bahçeyle ilgilenmeli ama duvar örerek bahçeyi koruyamayacaklar. Ormanın (vahşi doğa anlamında) içeri girmesini önlemek için etrafı yüksek duvarlarla çevrili güzel bir küçük bahçe çözüm olmayacak. Bahçıvanlar ormana gitmeli. Avrupalılar dünyanın geri kalanıyla çok daha fazla meşgul olmalı. Aksi takdirde dünyanın geri kalanı bizi istila edecek" demişti.

Trump'ın Nixon ile Kissinger'ın Çin Açılımı gibi ustaca düşünülmüş ve hazırlanmış bir stratejik gündeme sahip olduğunu düşünmüyorum. En basitinden o zaman ABD Sovyetleri sıkıştıran Çin Açılımı'nı yaparken yükümlülüklerini terk etmiyor ve en yakın müttefiklerini yabancılaştırmıyordu. Ama Trump ABD'si Kanada, Meksika, Tayvan, Avrupa ülkeleri dahil en yakınındaki ülkeleri kendisine - Çin'e alan açacak şekilde - yabancılaştırıyor. "Rusya'yı kazanma" şekli o denli kör göze parmak sokarcasına biçimde vulgar ve zaten o denli geç kalmış bir çaba ki, Rusya'yı artık kazanmanın anlamı da - Rusya bu denli zayıflamışken, Çin ile sıkı köprüler kurmuşken ve Çin de Rus kaynaklarının başka kaynaklardan da istifade edip yükseliyorken - bulunmuyor.

Daha doğrusu Rusya'yı bu kadar büyük bir tahribatla, kendini soktuğun yükümlülüklerden kaçarak veya müttefiklerini yabancılaştırarak, müttefiklerini terk ederek müttefik olarak kazanmanın anlamı bulunmuyor. Çok kötü bir deal. Uluslararası siyaset şirket yönetimi değil ki bir sektörde o an kötü bir performans gösteriyorsun diye hisse satıp sektörden çıkasın. Reel politik var evet reel politik mevcut yapıların, oyun teorisinin, sayısız sosyal dinamiğin vs bağlamında işliyor. Müttefiklerine bu kadar seri ihanet eden bir devlet hızla yalnızlaşır ve güçler dengesi sisteminde güç kaybeder. İnşa edilmiş hakim sosyal bağlamda ise kendi halkın da, kendi müttefiklerin de sorar, eee, Zelenski ve Ukrayna'yı beraber tuttuk; şimdi onları niye satıyoruz, Zelenski'ye şimdi niye diktatör diyoruz, o kadar diktatör dediğimiz Putin'e niye şimdi niye diktatör demiyoruz? Rusya'yı savaş konusunda sorumlu tuttuk, bir anda suçsuz mu oldular (ne gerekçeyle başlatmış olursa olsun, sonuçta işgal operasyonunu ve haliyle savaşı başlatan Kremlin?)

Ayrıca günümüz Çin Halk Cumhuriyeti 1990'ların Japonyası değil. Gerçek bir iktisadi teknolojik süper güç. ABD öyle Japonya'ya yaptığı gibi Plaza benzeri anlaşmalarla, Çin ile iş tutanlara gümrük vergileri yoluyla şantaj yaparak, yaptırım ve ambargolar uygulayarak Çin'in hakkından gelemez. Gerçekten çok naif ve kısa vadeci bir düşünce bu. Ayrıca Çin'e olduğu kadar ABD'ye de zarar (bir yandan Çin'i daha önce de yaşandığı gibi gelişmeye tahrik edici).

Geçen Youtube'da bir video izliyordum. Kamala Harris başkan yardımcısı iken Afrika'nın ortasında Uganda mı, Mozambik mi nere bilmiyorum Tanrının unuttuğu bir yere gitmiş. Orada eşcinsel hakları nedeniyle o ülkeye yaptırım uygulamaktan vb bahsediyordu.

Videoyu izlerken gözlerimi devirip derin bir iç geçirdim. Bu kafayla kurduğunuz herseyi uzun vadede yokedersiniz.

Evet Trump ve adamları baya yıkıcı figürler fakat Abd'nin zayıfladığı ve 1985lerdeki yani 40 yıl önceki gücünde olmadığı bir gercek. Eğer yarında bir batı varolacaksa artık Avrupalıların güzellik uykusundan uyanmaları gerekiyor ve nitekim şu an yasananlar 1 müsibet 1000 nasihatten daha iyidir lafını çağrıştırıyor.

Abd'nin devasa bir borç sorunu var, Abd'nin küreselleşme etkisi ile sanayisizleşme sorunu var. Nitekim Ukrayna Savaşı gösterdi ki ne kadar büyük bir hizmet ekonomininiz olursa olsun eğer yılda 10 milyon top mermisi üretemiyorsanız o teknolojik oyuncaklarınıız topyekün bir savaşta Zafer kazandırmıyor.

Dolayısıyla bence Trump'In yaptıkları tüm batı dünyasının ( Buna Uzakdoğu'daki ABD müttefikleri de dahil) üzerindeki ölü topragın atmasını sağladı. Artık yıllardır uğraştılar eften püften şeyler ve zayıf liderler yerine yükselmekte olan karşıt güçlere karsı koyabilecek politikaları uygulayacaklar. Bu dünya için iyi olur mu bilmiyorum ancak batının geleceği için çokda kötü değil nitekim ABD zayıflıyor ve ABD çekildiğinde en azından batılılar sudan çıkmış balığa dönmeyecekler.

AB/Avrupa'nın muhtemelen en kötü idare ettiği - ya da aslında gerçek bir inisiyatif göstererek eline alamadığı - konu Avrupa güvenliği. Ama bu biraz daha farklı bir mevzu. Mesele ABD'nin ve Amerikan yönetimlerinin "büyük stratejisi" olduğu için ona şimdilik girmek istemedim. Gerçi ABD Avrupa güvenliğiyle ve kıtadaki güvenlik krizleriyle sıkı biçimde ilişkili. Ama girmememin esas sebebi ortada yekpare bir Avrupa'nın bulunmaması. Orada yaklaşımlar, tutumlar, uygulamalar, taraflar çok farklı. Hepsi somut çıkarlarının ve mantığın önüne soyut değerleri koyuyor denemez. Soyut değer tanımları sanılanın aksine çok değişebildiği gibi, somut çıkarlarını çok farklı görebiliyorlar. Mesela Almanya yıllarca Rusya ile iş tuttu. Almanya'da zaten her zaman bir Russland verstehen (Rusya'yı anlamak) eğilimi vardı. Ancak Polonya, Balkan ve Baltık ülkeleri her zaman tarihsel vb sebeplerle Avrupa'daki Rusya karşıtlığında başı çekti. Bu ülkeler Rusya'dan ne yaparsan yap Soğuk Savaş boyunduruğu hatırasıyla ölümüne nefret ediyorlar. Bize gelirsek bazı ülkeler AB bağlamında Türkiye'yi kollarken bazısı asla Türkiye'yi orada görmek istemedi. Onlar baskın çıktılar. Yunanistan'a karşı manevi bir sorumluluk hissedenler Yunanistan'ı geri kalmış veya yük bulanlara kıyasla baskın çıktılar vs. Avrupa karışık bir yer. Genelleme yapmak zor. Avrupa Avrupa Komisyonu gibi egemen üye devletler karşısında gücü son derece sınırlandırılabilen otonom AB organlarının söylemlerinden, politika ve uygulamalarında ibaret değil kesinlikle.

Çok haklısın. Avrupa diye tabir edebileceğimiz bir yapı yok aslında. Sorun çelişen çok çıkarın olması. Ayrıca batının silahsızlanmasında Abd'nin rolüde çok büyük. Ancak Trump aslında sadece geleceği biraz daha erkene almış gibi görünüyor.

ABD açısından odağın Çin'e kayması sonucu AB'nin önemi azaldı. Avrupa Birliği ise sizin dediğiniz gibi aslında bir birlik değil. Bu açıdan belki daha aktif olabilmeleri için bu birliğin gelecekte dağılması söz konusu olabilir. Nitekim bu kadar çıkarları ve tarihleri farklı bir ulusu Avrupa adı altında birleştirmek mümkün değil. En azında eşitler arası bir yapı mümkün değil mutlaka Nato'da Abd'nin varlığı gibi bir ülkenin liderliği alması ve herkesi yönetmesi gerekiyor.

Bu açıdan AB dağılmalı. Rusya'ya karşı ise geçmişte oldugu gibi İngiltere ve Fransa tarafından desteklenen Polonya'nın başını çektiği bir doğu Avrupa İttifakı kurulmalı. Nitekim Almanya, İtalya ve hatta Yunanistan ve Rum kesimi Ruslara bölgede daha sıcak bakan ülkeler.

Kısacası artık ütopik düşünceler bir kenara bırakılıp gercekten yapılabileceklere odaklanmalılar. Abd'nin ağıtirlığı azaldıkça bastırılmış tüm sorunlar su yüzüne çıkmaya baslayacak ve yerel sorunlar yerel güçler tarafından çözülme zorun kalacak. Statüko hızla aşınıyor, uluslarası sistem bizzat kurucusu tarafından deliniyor / yıkılıyor.

Bu arada ben işgal edilmiş topraklarını kaybetse bile Ukrayna'nın bu savaşta çok buyuk bir başarı kazandığına inanıyorum. Nitekim bu savaş sayesinde Ukrayna bir muz Cumhuriyeti olmaktan çıkıp gercek bir ülkeye dönüştü. Savaş tecrübesi olan çok güçlü bir orduları var ve ülkeleri için kan döktüler. Bu savaş Ukrayna devletinin temelini oluşturacak, milli duyguları pekiştirlecektir.

Polonya ve Ukrayna ekseni Rusya'nın Avrupa içlerine genişlemesinin sınırlarını oluşturacaktır. Nitekim bu iki ülke askeri açıdan oldukça güçlü hale geldiler. Rusya için yeterince caydırıcılık sağladılar.

Ukrayna'da savaş biterse Türkiye'nin İşgaline zemin hazırlamaları hızlanır ki biliyorsunuz Emperyal kanunları uygulamayan tek ülke Türkiye ve bununda sıkıntısını halk çekiyor..

Bizim için Nato çok büyük faydalar sağladı, uzun süre dış müdahaleden korunmasına ve istemediğimiz savaşlara suruklenmemizi önledi fakat sonuçta tarihin sonuna kadar savunmamız başkalarına birakamayacagimizi hepimiz biliyoruz .

Türkiye konumu gereği ve Osmanlı'nın çöküşünü ardında bıraktığı pekcok sorun nedeniyle zorunlu olarak güçlü olmak zorunda olan bir ülke.

AB konusunda ise yukarıda konuştuğumuz üzere birleşik bir Avrupa var mı aslında bunu düşünmek gerekiyor.

Birleşik bir Avruoa varmışcasina birseyleri ittirnek yerine belkide Ab'nin dağılıp cikarlari benzer olan ülkelerin yerel ittifaklar kurması daha yararlı olur .

Dünyadan haberi olmayan züppelerin ABD'yi içine soktukları planlanmamış, kazanç/kaybı analiz edilmemiş savaşlardan sonra beklenilen açıklama.

Savaşın büyümemesi için yenilgi sonucunu sulandırma, süreci uzatma bütün tarafların istediği şey. AB'nin destek açıklaması normal, çünkü ABD için NATO'nun kendisi önemliyken, AB için NATO'nun prestiji daha önemli.

Yenilgi gerçeğini kamuoyuna yavaşça vermek için planlı bir dizi açıklamanın ilk partisi. İnandırıcılık için gerekirse bir kaç milyar da Ukrayna'ya ödenir.