Şimdi Ara

TUHAF BİR KAYGIM VAR

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
8
Cevap
0
Favori
189
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Beyler öncelikle dinlere inanmam. Kendimi ateist olarak da tanıtmam. Yani çok umurumda değil dinin varlığı veya yokluğu. Zamanında Descartes'in Aklın Yönetimi Üzerine Kurallar adlı kitabını okumuştum. Ve orada diyordu ki "Bir şeyin doğruluğundan hangi açıdan bakarsan bak emin olamıyorsun o şey ile uğraşmayı bırak" kısaca böyleydi. Her ne kadar Descartes Tanrı'ya inansa da ben oturup düşününce emin olamadım. Çünkü adı üstüne inanç bu. Emin olamazsın. Bana kimse Tanrı'yı kanıtlayamaz. Veya Tanrı yok diye de kanıtlayamaz. Olmayan şey zaten yoktur. Yok olan şey de kimin aklına gelir ki? Bu ikilemden çıkamadım ve o yüzden bu düşüncelerden arındım. Yani herhangi bir şey yaparken veya yaşarken aklıma asla Tanrı , din düşüncesi gelmedi. Ta ki bu son günlere kadar.

    Beyler bazı hastalıklar geçirdim. Ha çok önemli değildi(umarım) ama insan işte en ufak şeyi bile abartıyor. Bende yatakta terli terli yatarken uzun süre düşündüm. Ve beyler anlamıyorum bir türlü. Bugün hangi coğrafyaya gidersen git o coğrafyanın insanı o dine öyle bağlıdır ki öyle içselleştirmiştir ki anlayamazsınız. Keman kursuna gidiyorum. Keman kursunda 25 kişiyiz ve 23'ü kız. Hoca dedi ki aslında İslam'a göre keman çalmak günah. Kızların şarkı söylemesi günah. Ve kızların hiçbiri laf etmedi üstelik kızların hepsi açık saçlı , makyajlı , açık giyinen kızlar. Niye etmedi? Çünkü o dine inanıyorlar. Peki neden günah diye sorgulamadılar. Üstelik bir kız sürekli Allah'a dua ettiğinden falan bahsetti. Ben her şeyin Allah'dan geldiğine inanıyorum hocam , yaşadığım acılar imtihan vs. tarzı konuştu. Ve inanılmaz duygusaldı. Bunlar bana öyle saçma geldi ki.

    Beyler ben çocukluğumdan beri inançlı değildim. Allah'a inanıyorum derdim ama umursamazdım. Saçma gelirdi. Ve şimdi tamamen eminim diyebilirim. Ya çok basit bir sistem. "Kalpler ancak Allah'ı anmakla huzuru bulur" bu sözde Allah'ı çıkartıp diğer tüm dinlerdeki Tanrıları koyabiliriz. Ee peki bu huzurun kaynağı oradaki Tanrılar mıdır yoksa kişide midir? İçselleştirme durumu. Taşa , ağaca tapan insanlar var. Ve taptığı ağaca bakarak ağlayan , duygulanan insanlar var. Beyler kaynağı ne bu duygunun? İnsanın içinde değil mi? O zaman hangi Tanrıya inandığın çok da önemli değil. Yahudi birisi de dindar Müslüman birisi de. Bunların arasındaki fark sadece inandıkları dinin şekli. Yani araçlar farklı amaçlar aynı diyelim. Bu bir sistem gibi. Dünyada da inanılmaz bir sistem var. Sistemin sebebi ne? Beyler herkes kendi içini tatmin etmek için yaşar öyle değil mi?

    Mesela mütevazı ile böbürlenen birisinin farkı nedir? İkisi de içini rahatlatmıyor mu? Egosunu tatmin etmiyor mu? Mütevazı birisi kendini o durumda rahatsız hissetse sizce mütevazı davranmaya devam eder mi? İmkansız. Böbürlenen birisi de kendini öyle haklı gördüğü için böbürleniyor. Ama ikisinin de amacı aynı. Kendini tatmin etmek. Araçları farklı sadece. Bu sisteme kafamda şöyle bir senaryo kurmuştum;

    Her canlı üremek için hayatta kalmaya çalışır. Hayatta kalma yöntemleri farklıdır. Aslanların ki , kaplanların ki , balıkların ki , insanların ki... İnsanlarda üretme kabiliyeti olmasaydı hayatta kalamazlardı. Tek bir maymun çok rahat şekilde 100 kişilik insan ordusunu doğal şartlarda öldürür. Dolayısıyla üretmeleri lazım. Hayatta kalma güdüsüyle üretti , üretti ve besin zincirinin en tepesine yerleşti. Kendi aralarındaki anlaşmazlıklardan dolayı gene hayatta kalma güdüsüyle devletler , ahlak kuralları , dinler , yasalar yarattı.

    Buraya kadar gayet mantıklı fakat mantıksız olan taraf şu. İnsanın şuanda besin zincirindeki yeri garanti. Kendisi dışında da düşmanı yok. Ama neden hala üretiyor? Yani uzaya gitme merakı , araştırma merakı neden hala var? En başta "Her canlı üremek için hayatta kalmaya çalışır." demiştim. Ama insan daha az üremeye doğru yol alıyor. İnsanlar çocuk yapmak istemiyorlar aksine daha çok üretmek istiyor. Bu da kafamı karıştırıyor.







  • inanmıyorum demek varken tez olacak mevzulara dalıp gitmişsin.

    dekartı okuman üzel ama bence vakit kaybı.

    sen direk nitçe ye gel..

    orda bireyin kendini iyice tanıması akabinde duygu ve akla hükmetmenin yollarını keşfetmesi sonrası

    bir kaç ufku genişletecek kitap tavsiyesi verelim.

    tavsiye ettiğimiz kaynaklarda bolca

    düzen
    mutluluk
    saf ahlak
    hukuk
    güç
    hız
    vs vs ne değerli nede şart-mümkün olmadığını göreceksin.

    misal 1
    mutluluk hedefli bir hayatın mutsuzluk dışında sonu olmaz.

    misal 2
    evrim canlıdan hız güç karmaşıklık değil

    U.Y.U.M ister..
  • Üretmezse hayatta kalamaz çünkü, kendi türü içerisinde de bir besin zinciri var hep avantajlı kalabilmenin veya avantajı ele geçirmenin yolu yeni şeyler üretmek uzay merakının anlaşılamamasını hiç anlamıyorum coğrafi keşiflerden farklı bir mantık yok burada.
  • Hocam uzaya gitme örneğiyle heralde temel yaşam ihtiyaçları dışında yaptığı extra eylemleri kastettiniz sanırım. Bence vahşi doğadayken insan zaten zar zor hayatta kalabiliyordu ihtiyaçlarını zar zor karşılayabiliyordu ve yaşamak için bundan daha fazlasını gerek duymuyordu zaten hayatları aksiyonluydu hep. Zamanla yaşamak için yemek, su, barınma gibi temel ihtiyaçlardan daha fazlasını karşılayabilecek bir duruma geldik. Bu kadar gelişince bu seferde başka ihtiyaçlarımız ortaya çıktı örneğin sizin dediğiniz gibi merak etme duygumuz vs. gelişti bu sefer sadece hayatta kalmakta bizi kesmedi. Doğadaki diğer hayvanlardan temel ihtiyaçlar bakımından zaten fazlasıyla rahatız, tabi türkiyede o kadar da rahat değiliz ama .d
  • kainatın değişik bir yapısı var. bir şey durursa o şey bir şekilde dikkat çekiyor ve nazarlar onun üzerine gelince o şey hareket etme mecburiyetinde kalıyor.

    bakmadığımız yerde duran bir kişi baktığımız yerde hareket halinde gibi algılanmaya başlayınca devinimden bahis açılıyor.

    ancak bazı şeyler gerçekten durabilir.

    buna müşahhaslaşma diyoruz. bizler aslında hareket etmiyoruz müşahhaslaşıyoruz ve esasen bana göre bu yasaktı. yasaklanmış bir işi yapıyoruz ve belki elma ağacı denen şeyle de ilgiliyiz.

    .................................

    müşahhaslaşma denen şey bakımından bizim esasen bir izden-işaretten-delilden hareketle bunu yaptığımız zehabı var. kutlu bir varlık toprağa basmış ve biri insanların taptığı ya da yaratılıdığı bir şeye bu izden biraz toprak katmış olsun.

    .........................................

    insan denen şey aslında organik değil diyelim. 5 usd dolarındaki abraham 10 pounddaki elizabeth ve arkadaki darvin resminden başka hiç bir şey yoktu yaratılış başlamadan önce densin.

    şimdi bir güç yaratışı gerçekleştirirken salt pamuk ve üstündeki kafa resimlerinden faydalanarak alt tarafı imüte etsin ve gövde ve bacakları da bu şekilde yaratsın.

    ........................................

    şimdi biz organiğiz derken kökenimiz taş toprak balık evrim vs. değil pamuk yani bitki kökenli bir şey olmaktayız. ancak bizim suretimiz denen şey esasen salt yüzeyden müteşekkil bir şey. bir nedene tabi olarak ilahi kudret mesela demiş ki benden gayri ilahları çağırdıklarında bu pamuk kökenli parayı da çağırmışlardı şuna bir varlık vereyim de bu ilah nasıl bir şeymiş göreyim dediği için yaratılmış olduğumuzu ve kökümüzü görmüş olalım.

    ....................................

    ilah isterse taştan da yaratabilir veya resimdeki darvin gereği evrimleştiredebilirdi. ancka bazısı kadına bazısı paraya bazısı şemse vs. tapar kuralı gereğince insanı harekete geçiren şeyin para olduğunu tespitle bizi yaratmış ve bitki( insan) kökenli bir yaratılış yapmış olsun dedik.

    ..........................................

    hareket etmemizin sebebi paranın ilahi gücünü gösterme amacından olmalı. uzayı fetih, bilimsel gelişme vs. hareket ettirilmemizdeki erek ise bu eylemin ne kadar ilahi bir görüntü çizdiği ve mesela kendisini bile kurtarmaya yetmeyen bir şeyin insan denen şeyi yaratıcı nezdinde kurtarıp kurtaramayacağının testi gibi olmalı.

    ........................................

    insan nurdan ruhtan taştan topraktan veya ol denerek de yaratılabilirdi ancak mevcudattaki insanın bu para üzerindeki şekilden yaratılıpğ hareket ettirildiğini düşünmek oldukça mümküne benziyor. yani bedenimizin altında pamuk özlü oldukça yırtılabilir kolay yanan hassas ve bizi hareket ettiren şey esasen yüzey ve onun üstündeki sanrısal rakamların bizde oluşturduğu değer yargısı.

    içremizdeki şey 5 derse az 10 derse fazla 1000 olursa kadir oluyor ancak salt kağıda verilen değerin üstündeki 0 kadar fazlalaşan şey esasen duran bir değerken hareket edebileceğine 0'lar kadar anlam veriyor.

    ben 1 iken sağıma düşen 0 lar kadar değer kazanan içte bir şey var. ancak bu şey bilmeli ki bu senin yazdığın 0 lar. aynı kağıda 5 veya 1000 yazman aynı şeyin farklı şey olduğunu göstermiyor hayali soyut bir mutluluk ya da sahte bir güvenden başkası değil bu içrede taşıdığımız özgüven.




  • türeme denen olgunun size gösterilen hali var ve bu hal size güzel mantıklı ilmi doğal zaten böyle olurdu hep böyleydi şeklinde vs denilerek anlatılan kısmı var diyelim.

    insan plasentada kalır boğulmadan durur orada evreleri vardır dedik.

    ancak bu bir tuzak olsun. derinlik sahibi olmayana atılmış bir yem veya cumartesi balığı diyelim.

    gerçekte ise durum farklı. bu şey bir şey olabilir ancak bu şey siz değilsiniz. sizin yaratılışınız yani türemeniz ise çok daha farklı bir şey olsun. bir şey kudretle çevrilmiş aynı yüzeyde bir kadın bir de eril şekli görülmüş ve bu şekil başka bir eril yüzey ile terkib edilerek yaratılmışsın. sen fiziksel bedenen organiğe inorganiğe takılabilirsin ancka bu şey daha doğmadı o fiziksel olarak türeyince doğacak ayrıksı bir yaratılış.

    yani sizin fiziksel bedeniniz varken dahi yaratılmış bir şey değil. ancak ilahın görmek istediği başka bir şey var. işte o şey için senin hayvan ve bitki leşinden müteşekkil bedenin anlam kazandı var oldu.

    ...........................

    bu bedende görülmek istenen şeyin türemesi onun vahyinin sesi ise çok farklı idi. ilah bu şeye kendisinden bir şeyle vahyediyor olabilirdi. kadına tapma halinde de vahyin sesi çok çok farklı olacak ve bu seslere cevap veren bedenlerin ilahı ve o ilahın o kişiyi kurtarıp kurtaramayacağı da asıl sorunu oluşturacaktır.

    ...........................

    esasen yaratıcı güç yok var insan hayvan ruh nur evrim yaratılış kadın para vs şeklinde ilah sahibi olanların ilahlarını anormal kolaylıkla tespit edebilmesi vahyin sesi ve buna karşılıkla alakalı bir şeydir.

    ............................

    yaradan zannın çok çok ötesinde güçlü bir varlıktır ve bizi esasen yüzeydeki bir şekilden yaratabilecek kadar da acayip bir yaratışa sahiptir.




  • quote:

    Sembroni @ 12 Şubat 2019 23:18:22
    Buraya kadar gayet mantıklı fakat mantıksız olan taraf şu. İnsanın şuanda besin zincirindeki yeri garanti. Kendisi dışında da düşmanı yok. Ama neden hala üretiyor? Yani uzaya gitme merakı , araştırma merakı neden hala var? En başta "Her canlı üremek için hayatta kalmaya çalışır." demiştim. Ama insan daha az üremeye doğru yol alıyor. İnsanlar çocuk yapmak istemiyorlar aksine daha çok üretmek istiyor. Bu da kafamı karıştırıyor.


    İnsanın düşmanı yine insan gelişmiş ülkeler örneğin iskandinav ülkeleri çift bazanda tek çocuğa kadar nufusları düşüyor. nedenini açıklamışsın.

    Bizim gibi geri kalmış ülkelerde vede geri kalmış bölgelerimizde on çocuğa kadar. nufusun yarısındada en az dört çocuk.

    Yöneticilerde ucuz iş gücünü elde etmek adına vede reis denen vatandaşta milleti en az üç çocuğa teşvik ediyor.

    Bu aradada bazı embesil göya dindarlarda tanrının varlığı yönünden çelişkide olmasına rağmen soyunu devam ettirme ihtiyacı duyuyor. Dirilmezlerse bilinç altı üreme ihtiyacı duyuyorlar.

    Büyük bir çoğunlukta yoksulluk sınırının altında olmaları nedeni ile üreme gayretindeler.




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Böyle bir otomobil yok mu?
    3 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.