Şimdi Ara

TÜRK genleri hiç değişmedi !!!!

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
51
Cevap
0
Favori
1.332
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Moğolistan'da bir ilk gercekleşti ve eski Türk mezarlıklarından çıkarılan Hun (Xiongnu) iskeletlerinin DNA sı arastırıldı. Varılan sonuç batılıları şaşkına çevirdi - çünkü DNA lar Türkiye Türklerinki ile uyuşuyordu!!! Nasıl olurdu da Orta Asya'nın cekik gözlü Hunları ile Anadolu Türkleri bu kadar benzerlik taşırdı! MUHTAÇ OLDUĞUN KUDRET DAMARLARINDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR demisti büyük önderimiz ATATÜRK


    http://www.genomenewsnetwork.org/articles/07_03/ancient.shtml
    http://diarmidlogan.blogspot.com/2004_07_01_diarmidlogan_archive.html
    http://www.journals.uchicago.edu/AJHG/journal/issues/v73n2/35013/35013.web.pdf?erFrom=8932859777686678696Guest



    "DNA from a 2,000-year-old burial site in Mongolia has revealed new information about the Xiongnu, a nomadic tribe that once reigned in Central Asia. Researchers in France studied DNA from more than 62 skeletons to reconstruct the history and social organization of a long-forgotten culture. The researchers found that interbreeding between Europeans and Asians occurred much earlier than previously thought. They also found DNA sequences similar to those in present-day Turks, supporting the idea that some of the Turkish people originated in Mongolia. The research also provides glimpses into the Xiongnu culture. Elaborate burials were reserved for the elite members of society, who were often buried with sacrificial animals and humans at the time of burial. And relatives were often buried next to each other. The necropolis, or burial site, was discovered in 1943 by a joint Mongolian-Russian expedition in a region known as the Egyin Gol Valley of Mongolia. Skeletons in the site were well preserved because of the dry, cold climate. The researchers estimated that the site was used from the 3rd century B.C. to the 2nd century A.D. The researchers were able to figure out how various skeletons may have been related by analyzing three different types of DNA. They used mitochondrial DNA, which is inherited only from the mother, Y-chromosome DNA, which is passed from father to son, and autosomal DNA (that is, everything but the X and Y chromosomes), which is inherited from both mother and father. Most scientists had previously thought that people from Asia mixed with Europeans sometime after the 13th century, when Ghengis Khan conquered most of Asia and parts of the Persian Empire. However, Keyser-Tracqui and her coworkers detected DNA sequences from Europeans in the Xiongnu skeletons. Skeletons from the most recent graves also contained DNA sequences similar to those in people from present-day Turkey. This supports other studies indicating that Turkish tribes originated at least in part in Mongolia at the end of the Xiongnu period. "

    Şimdilerde Türk'ü Anadolu'daki bir ırk çorbası(rum,ermeni,kürt,arap,fars,gürcü karışımı) gibi gösteren soytarılar ne diyecekler acaba?







  • e yuh artık ya..
    insanın tek bir geni dahi değişse başka bir yaratık çıkar ortaya.
    bu kadarda olmaz...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ilkerinanç

    e yuh artık ya..
    insanın tek bir geni dahi değişse başka bir yaratık çıkar ortaya.
    bu kadarda olmaz...
    quote:

    Orjinalden alıntı: ilkerinanç

    e yuh artık ya..
    insanın tek bir geni dahi değişse başka bir yaratık çıkar ortaya.
    bu kadarda olmaz...

    gen dediklerinden kas1t farkl1 protein dizilisleridir tab1k1 her 1nsan1n dnalari aynidir bu prote1n d1z1l1sler1yle alakal1r b1sey.bu 1nsan1n duygusal psikolojik yapisina kadar herseyi gösterir.laflar1n1 soylemeden once biraz düsün




  • quote:

    Orijinalden alıntı: I ced Earth

    quote:

    Orjinalden alıntı: ilkerinanç

    e yuh artık ya..
    insanın tek bir geni dahi değişse başka bir yaratık çıkar ortaya.
    bu kadarda olmaz...

    gen dediklerinden kas1t farkl1 protein dizilisleridir tab1k1 her 1nsan1n dnalari aynidir bu prote1n d1z1l1sler1yle alakal1r b1sey.bu 1nsan1n duygusal psikolojik yapisina kadar herseyi gösterir.laflar1n1 soylemeden once biraz düsün

    Alıntıları Göster
    baba sende beni arkamdan takip edip,bi açığımımı arıyon
    kafatası bitti şimdi genlere girdik..
    eyvallah,devam edin.güzel yerlere gelceniz böyle




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ilkerinanç

    baba sende beni arkamdan takip edip,bi açığımımı arıyon
    kafatası bitti şimdi genlere girdik..
    eyvallah,devam edin.güzel yerlere gelceniz böyle

    Alıntıları Göster
    estagfurullah
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ilkerinanç

    baba sende beni arkamdan takip edip,bi açığımımı arıyon
    kafatası bitti şimdi genlere girdik..
    eyvallah,devam edin.güzel yerlere gelceniz böyle

    Alıntıları Göster
    Ona bakarsan domuz genleriyle insan genlerinin birbirine benzerlikleri %90 ın üzerinde. Şimdi insan domuzdan gelmiştir demek ne derece mantıklı?
    Genlerin değişip değişmemesi değil mesele kafayı değiştirin bence.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: I ced Earth

    estagfurullah

    Alıntıları Göster
    eyvallah...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: I ced Earth

    quote:

    Orjinalden alıntı: ilkerinanç

    e yuh artık ya..
    insanın tek bir geni dahi değişse başka bir yaratık çıkar ortaya.
    bu kadarda olmaz...

    gen dediklerinden kas1t farkl1 protein dizilisleridir tab1k1 her 1nsan1n dnalari aynidir bu prote1n d1z1l1sler1yle alakal1r b1sey.bu 1nsan1n duygusal psikolojik yapisina kadar herseyi gösterir.laflar1n1 soylemeden once biraz düsün

    Alıntıları Göster
    ilkerinanç

    anlamadıysan anlatalım."Türkler Anadolu'da kendi ırkından olmayan herkesle karıştı,kanı değişti.Anadolu halkı artık melez bir toplumdur "diyorlar ya işte bunu yalanlıyor bu çalışma.MÖ 209 yılında dünyadaki ilk düzenli orduyu kuran Hun Türk'ü Tanrıkut Mete Han ile Anadolu'nun bir Türk köyünde ,Türklük bilincine sahip olduğu için doğal olarak soyunu hiç bozmamış bir öz be öz Türk ailesinin çocuğunun kanı ırksal olarak aynıdır.Olay budur.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Attila2023

    ilkerinanç

    anlamadıysan anlatalım."Türkler Anadolu'da kendi ırkından olmayan herkesle karıştı,kanı değişti.Anadolu halkı artık melez bir toplumdur "diyorlar ya işte bunu yalanlıyor bu çalışma.MÖ 209 yılında dünyadaki ilk düzenli orduyu kuran Hun Türk'ü Tanrıkut Mete Han ile Anadolu'nun bir Türk köyünde ,Türklük bilincine sahip olduğu için doğal olarak soyunu hiç bozmamış bir öz be öz Türk ailesinin çocuğunun kanı ırksal olarak aynıdır.Olay budur.

    Alıntıları Göster
    şimdi hocam senin dediklerine göre Atatürk Türk olmuyor.
    bi senin bahsettiğim Moğol Türklerine bak birde ona ne dediğimi anlarsın...
    uğraşmayın bu kadar gen men..
    kendini Türk hisseden Türktür,Alman hisseden Alman...
    siz kabul etmesenizde bu böyle...
    valla kişisel fikrimi söyleyeyim,Türk olmaktan Türk geni taşımaktan gurur duyuyorum ama sizlerlede aynı genleri taşıdığımı düşününce bi kötü oluyorum..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Attila2023

    ilkerinanç

    anlamadıysan anlatalım."Türkler Anadolu'da kendi ırkından olmayan herkesle karıştı,kanı değişti.Anadolu halkı artık melez bir toplumdur "diyorlar ya işte bunu yalanlıyor bu çalışma.MÖ 209 yılında dünyadaki ilk düzenli orduyu kuran Hun Türk'ü Tanrıkut Mete Han ile Anadolu'nun bir Türk köyünde ,Türklük bilincine sahip olduğu için doğal olarak soyunu hiç bozmamış bir öz be öz Türk ailesinin çocuğunun kanı ırksal olarak aynıdır.Olay budur.

    Alıntıları Göster
    domuz genleri ile ne alakası var bunun ,adam gibi inceleyin siteyi.burada bağlantı kurulan şey Orta Asya Türk'ü ile Anadolu Türk'ü arasındaki ırksal olarak tamamen uyuşma.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Attila2023

    domuz genleri ile ne alakası var bunun ,adam gibi inceleyin siteyi.burada bağlantı kurulan şey Orta Asya Türk'ü ile Anadolu Türk'ü arasındaki ırksal olarak tamamen uyuşma.

    Alıntıları Göster
    Atatürk niye Türk olmuyor muş? Açıkla bakalım .
    Atatürk bir kere Yörük Türklerindendir.Bir şeyi iddia ettiğin zaman biraz destekli konuş.Laf atıp kaçma.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Attila2023

    domuz genleri ile ne alakası var bunun ,adam gibi inceleyin siteyi.burada bağlantı kurulan şey Orta Asya Türk'ü ile Anadolu Türk'ü arasındaki ırksal olarak tamamen uyuşma.

    Alıntıları Göster
    niye birinin gözleri çekik, diğerlerinin ki normal o zaman.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Attila2023

    domuz genleri ile ne alakası var bunun ,adam gibi inceleyin siteyi.burada bağlantı kurulan şey Orta Asya Türk'ü ile Anadolu Türk'ü arasındaki ırksal olarak tamamen uyuşma.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: Attila2023

    domuz genleri ile ne alakası var bunun ,adam gibi inceleyin siteyi.burada bağlantı kurulan şey Orta Asya Türk'ü ile Anadolu Türk'ü arasındaki ırksal olarak tamamen uyuşma.


    ırksal olarak tammen uyuşma diyorsun made mcekik gözlülük durumuna bir açıklık getir o zaman.
    bence yazıda anlatılmak istenen başka birşey senin anladığın ya da anlatmaya çalıştığın başka birşey.
    İngilizcem yeterli değil, yeterli olan birileri şu yazıyı dogru düzgün şekilde Türkçeye cevirsin de tartışalım.
    Senin dediklerinden açıkcası pek birsey anlayamıyorum.Biraz bilimsel konuşursan iyi olur




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Attila2023

    domuz genleri ile ne alakası var bunun ,adam gibi inceleyin siteyi.burada bağlantı kurulan şey Orta Asya Türk'ü ile Anadolu Türk'ü arasındaki ırksal olarak tamamen uyuşma.

    Alıntıları Göster
    e doğaldır yaw, aynı ırk işte...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: SoulReaver

    quote:

    Orjinalden alıntı: Attila2023

    domuz genleri ile ne alakası var bunun ,adam gibi inceleyin siteyi.burada bağlantı kurulan şey Orta Asya Türk'ü ile Anadolu Türk'ü arasındaki ırksal olarak tamamen uyuşma.


    ırksal olarak tammen uyuşma diyorsun made mcekik gözlülük durumuna bir açıklık getir o zaman.
    bence yazıda anlatılmak istenen başka birşey senin anladığın ya da anlatmaya çalıştığın başka birşey.
    İngilizcem yeterli değil, yeterli olan birileri şu yazıyı dogru düzgün şekilde Türkçeye cevirsin de tartışalım.
    Senin dediklerinden açıkcası pek birsey anlayamıyorum.Biraz bilimsel konuşursan iyi olur

    Alıntıları Göster
    "They also found DNA sequences similar to those in present-day Turks, supporting the idea that some of the Turkish people originated in Mongolia. "

    bak ne diyor, similar, yani benzer. aynısı demiyor hiç.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: expo

    e doğaldır yaw, aynı ırk işte...

    Alıntıları Göster
    Attila2023
    bu başlığı açtığına göre ingilizcen yeterli ve yazıyı iyi bir şekilde anlayarak yorum yapıp buraya aktardın.
    Lütfen Türkçe cevirisini[birebir, yorumsuz çeviri tabii ki] de yap ki bizde bu yazı nedir ne değildir anlayalım.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Attila2023

    Atatürk niye Türk olmuyor muş? Açıkla bakalım .
    Atatürk bir kere Yörük Türklerindendir.Bir şeyi iddia ettiğin zaman biraz destekli konuş.Laf atıp kaçma.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: Attila2023

    Atatürk niye Türk olmuyor muş? Açıkla bakalım .
    Atatürk bir kere Yörük Türklerindendir.Bir şeyi iddia ettiğin zaman biraz destekli konuş.Laf atıp kaçma.


    destekli konuşmakla ne alakası var?
    Atatürkün resimleri yokmu sende,tarif edilen(ki ben asla böyle bir tarif yapmam) "Türk imajına" uyuyormu hiç?
    hocam işte husumet böyle doğuyor,bir türlü anlatamadım ben sizlere..
    sen "ben Türküm,en büyüğüm,başka ırk kabul etmiyorum Anadoluda"dersen adamda çıkar"ne münasebet benim atam şurdan geldi,dili şu,özümüde inkar etmem"der.
    birileri sizi tetikler,başkaları onları..
    bu günlere geliriz işte.
    ne yapalım yani Türksen madalyamı istiyorsunuz bizden?bende Türküm?
    eee?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mandelbrot

    "They also found DNA sequences similar to those in present-day Turks, supporting the idea that some of the Turkish people originated in Mongolia. "

    bak ne diyor, similar, yani benzer. aynısı demiyor hiç.

    Alıntıları Göster
    Her insan fert olarak ayrı bir tipe sahip olsa da ırklarda şahsilik yoktur; ırk tipi, topluluğun âdet ve gelenekleri, fizikî ve manevî şartlarla yoğrulmuş ve bu şekilde kendisine has bir takım özelliklerle aynı kanı taşıyan bireylerde ortak belirleyici unsur olarak karşımıza çıkmıştır.

    Antropoloji ve tarih araştırmaları “Türk Irkı”nın tipini kesin olarak tespit ediyor. Buna göre Türkler üç büyük ırk grubundan (europid, mongolid, negrid) “europid”in “turanid” koluna dâhildirler. Bilim çevrelerinde bu ırka “race turco-tatar” diyen çevrelerin yanı sıra doğrudan doğruya “race turki” diyen bilim adamları da vardır. Bu ırkın özellikleri şöyle tasvir ediliyor: “Boyları ortadan yüksekçe, uyumlu bir endama sahip, gövde orta derecede uzun, kollarla bacaklar nispeten kısa, kafatası yuvarlaktır. Kafatasına nazaran yüz büyük değildir; şeklen oval, geniş ve yassı olmakla beraber mongolid değildir. Elmacık kemiklerinin çıkık olması sebebiyle aşağı doğru darlaşmış görünür.”
    Şüphesiz bu yazdıklarım Türk ırkının olmazsa olmazları değildir. Yani yukarıda yaptığımız tasvir Türk ırkının genetik özeliklerinin asgarî ortaklarıdır. Böyle bir tipe sahip olmamak demek Türk olunmadığı anlamını içermez, bu ortak özelliklerden en az bir veya birkaçını üzerinizde taşıdığınızı göreceksiniz.

    Türklerin saçlarının uzunluğu kısalığı konusu otağımızda da birkaç kez tartışıldı. Bu konuya gelince; İbrahim Kafesoğlu 1070’den önce Anadolu’ya akın yapan Türklerin “rüzgâr gibi atlar üstünde, kadınlarınkine benzeyen uzun saçları, mızrak ve yayları ile” düşmanları üzerinde müthiş bir etki ve korku bıraktığını Ermeni kaynaklarına dayanarak söylemektedir. Yine Kafesoğlu’na göre; Türk ileri gelenlerinin başlarının ön kısmını tıraş ettirmeleri, saçlarını arkada üç örgü halinde bırakmaları adetti. Hükümdarlar saçlarını hiç kestirmezlerdi. Bulgar kralı Krum Han’ın Madara’daki kaya kabartmasında ve Güney Rusya’da bulunan Türk heykellerinin büyük çoğunluğunda bu saç örgülerini bariz bir şekilde görmek mümkündür. Çin kaynakları ise; Kök-Türk hakanlarından Tong-Yabgu’yu uzun saçları ve bu saçlarını alnından bir kuşakla bağlamasını ayrıntılı tasvir eder.

    Bütün eski sanat eserleri, heykel, minyatür ve kabartmalarda görülen özellik oldukça açıktır. Tayvan Taiçing Çin Millî Saray Müzesi’nde bulunan ipek rulo resimlerinde Türk kumandanlarının uzun saçlı oldukları görülüyor. Eski Uygur fresk ve minyatürlerinde de aynı özelliği görmek mümkündür. Türk kadınının saçları da ilgi çekicidir; Doğu Türkistan, Turfan, Haço, Bezeklik minyatür ve heykellerindeki kadın figürlerinde saçların örülmediği, düzgünce omuzlar üzerinde bırakıldığı ya da çok düzgün bir şekilde başın üstünde toplandığı görülüyor. Toplu saçlarda alnın perçemlerle, yanakların da zülüflerle süslendiği bilinmektedir. Kadın tasvirlerinde genel özellikler şöyle betimlenebilir: Saçlar siyah ya da kumral, yüz yuvarlak, gözler koyu renk ve badem şeklinde, elmacık kemikleri çok hafifçe çıkık, boylar uzuncadır. Türk tipinin bu bariz özelliklerine bütün sanat eserlerinde rastlıyoruz. Türk kadınının –biraz idealize edilmekle birlikte – en canlı tasvirini Dede Korkut kitabında görüyoruz: Dirse Han’ın eşine hitabı; “Berü gelgil başum bahtı, ivüm tahtı; ivden çıkup yorıyanda servi boylum, topuğunda sarmaşanda kara saçlum, kurılı yaya benzer çatma kaşlum, koşa badem sığmayan tar ağızlum, güz almasına benzer al yanaklum…”

    Göz şekline gelince; Türk tipinin gözü ne çok çekik ne de çok iri olan orta büyüklüktedir. Nispeten küçük ve dar olan göz yarığı karakteristiktir. Moğol kıvrımı denilen kıvrıklığa rastlanmaz. Buna karşılık iç ucu diğerine nazaran biraz aşağıya iner. Renk genellikle koyu, keskin bakan ve bilhassa kadınlarda oldukça parlaktır. (Kültigin heykeli) Bu göz şekli Dede Korkut hikâyelerinde “kıyma göz” olarak geçmektedir.

    Burun; orta büyüklükte, bazen kısa “gaga burun” biçimindedir. Mongolid ırkının özelliği olan yassılık Türk burun biçiminde görülmez. Türklerde burunla dudak arasındaki çukur derincedir. Çene ufak ve kuvvetli, kulak küçük ve yapışıktır.


    Minyatürlerde sakal unsurlarına pek rastlanmıyor. Yalnızca ihtiyar Uygur rahiplerinin tasvirlerinde beyaz uzunca bir sakalın bulunduğu görülmektedir. Taiçing ipek rulo resimlerinde Türk kumandanlarından bir kaçının kısa sakallı olduğu görünse de bu sakalların savaş süresince kesilmediği için uzadıkları fikri akla daha yatkındır. Oğuz Kağan destanında da “Oğuz Kağan’ın yanında ak sakallı, kır saçlı, tecrübeli bir ihtiyar vardı” denilerek Uluğ Türük anlatılır. Dede Korkut’taki “Oğuz’un ak sakallı kocaları” tabiri de bunun karşılığıdır. Yalnız burada küçük bir ihtilaf mevcuttur. Her iki destanda da “ak sakal” “ak pürçek” “kır saç” gibi sıfatlar fizikî bir tasvirden çok “güngörmüşlük, tecrübe, güvenilirlik, yiğitlik” vs gibi saygı ifadelerini de içerir. Bu yüzden “ak sakallar” tabiri gerçek manasıyla fizikî olarak sakalı mı yoksa manevî olarak güvenilir, saygın kişiyi mi tarif ediyor bu konunun tartışılan yanıdır.

    Minyatürlerde bıyık da az görülüyor. Sadece Dede Korkut’un kahramanlarından Kara Göne bıyıklı bir tasvirdir. Korkut Ata, Kara Göne’yi “bıyığını ensesinde yedi yerde düğümleyen yiğit” olarak anlatıyor. Eski Türk heykellerinde de bıyığa rastlanmıyor. Şahsi kanaatimce Türkler arasında bıyık ve sakalın yaygınlaşması Müslüman Araplarla karşılaşma ve Müslümanlaşma sürecinde olan bir gelişmedir.

    Destanlar için her ne kadar hayal ürünü denilse de, bizim destanlarımızda dile gelen eski Türk tipi çok canlı ve gerçekçi bir şekilde tasvir ediliyor. Oğuz Kağan destanında Oğuz’un vücut tasvirini inceleyelim: “Ayakları öküz ayağı, beli kurt beli, omuzları samur omzu, göğsü ayı göğsü gibiydi” deniliyor. Bu tasvir bize eski Oğuz tipi vücut yapısı hakkında sağlam bir fikir veriyor. Bu tariften eski Türk tipinin geniş göğüslü (Korkut Ata’da “gin göğüs”), çevik bacaklı, ince belli olduğunu anlıyoruz. Bu tasvir, Uygur heykellerindeki “sırtında yük taşıyan erkeğin” vücut yapısı ile karşılaştırılabilir. Oğuz’un özellikleri anlatılırken kullanılan hayvanlar ise onun ne kadar güçlü bir kişi olduğunu göstermek ve bir kahramanın efsaneleştirilmesi maksadına hizmet etmektedir.


    Kaynaklar:
    Lazslo Rasony, Dünya Tarihinde Türklük
    İbrahim Kafesoğlu, Genel Türk Tarihine Giriş
    İbrahim Kafesoğlu, Fuad Köprülü Armağanı
    Oktay Aslanapa, Tarih Boyunca Türk Ordusuna Ait Tasvirler
    Ayla Doğan, Eski Türk Tipi
    Dede Korkut Kitabı
    Oğuz Kağan Destanı
    İsmail Hami Danişmend, Türklük Meseleleri

    Hiç kimseyle filan karışmadık ve görüldüğü gibi bunu rahat olarak bilimsel bir şekilde açıklayabiliyoruz.Kısacası Oğuz Türkleri'nde çekik gözlülük özelliği Orta Asya'da bugün var olan Kırgız,Kazak ve Özbek ve Uygur Türkleri kadar baskın değildir,fakat Anadolu'ya ilk gelen Oğuz Türklerinde çekik gözlülüğün az da olsa var olduğunu görüyoruz.

    Zemahşerî'nin bir Türk güzeli hakkında yazdığı şu şiirlere bakın:

    "O ne kutlu bir gündü ki Yâfes kızlarından güzel ve cilveli bir kıza malik olmuştum. O güzel gözleri her ne kadar dar ise de sihir kârlık bakımından geniştir. Baktığı vakit gözlerinin karası görünürse de güldüğü zaman bu siyahlığın hepsi kaybolur."

    "Su'dâ ya şöyle söyle: Bizim sana ihtiyacımız yoktur ve biz iri siyah gözlüleri istemeyiz. Dar gözler ve dar gözlüler bizim düşüncemizi ve hayalimizi doldurmuşlardır. Onlar baktıkları vakit yalnız gözlerinin siyahlıkları görünür. Fakat gülecek olurlarsa o siyahlık da görünmez olur. Türk yüzü-ki Tanrı onları kem gözden esirgesin-gökteki ay gibidir"

    Oğuzlar'ın da vaktiyle tam klâsik Türk tipinde olduklarının en büyük delili daha Selçuklu devleti kurulmadan önce ölmüş bulunan Mes'ûdî'nin kaydıdır. Mes'ûdî "Oğuzlar çekik gözlüdür. Fakat onlardan daha çekik gözlü olanlar da vardır." demektedir. Genellikle Oğuzlar'ın torunları olan bugünkü Türkiye Türkleri'nin arasında da bu tipin tam veyâ biraz değişik örnekleri çok sayıda göze çarpmaktadır.

    Bugün bile bir arap veya kürt ile bir Türk'ü yan yana getirin ,Türk'ün gözünün diğerlerinin ki gibi yuvarlak olmadığını ,hafif çekik gözlü ve dar,kısık olduğunu görebilirsiniz.Özellikle bugün Türk kızlarında bu özellik daha baskındır.(Çekik göz deyince aklınıza çinli getirmeyin hemen,hafif kısık olacak göz.)

    Bugün bile Anadolu'da ki Türk köylerinde hafif kısık ve çekik gözlülük görebilirsiniz.Atatürk'ün gözlerine de dikkat edin.

    işte Türkmenistan'dan tipik bir Türkmen ailesi



    işte ATATÜRK





  • quote:

    Orijinalden alıntı: Attila2023

    Her insan fert olarak ayrı bir tipe sahip olsa da ırklarda şahsilik yoktur; ırk tipi, topluluğun âdet ve gelenekleri, fizikî ve manevî şartlarla yoğrulmuş ve bu şekilde kendisine has bir takım özelliklerle aynı kanı taşıyan bireylerde ortak belirleyici unsur olarak karşımıza çıkmıştır.

    Antropoloji ve tarih araştırmaları “Türk Irkı”nın tipini kesin olarak tespit ediyor. Buna göre Türkler üç büyük ırk grubundan (europid, mongolid, negrid) “europid”in “turanid” koluna dâhildirler. Bilim çevrelerinde bu ırka “race turco-tatar” diyen çevrelerin yanı sıra doğrudan doğruya “race turki” diyen bilim adamları da vardır. Bu ırkın özellikleri şöyle tasvir ediliyor: “Boyları ortadan yüksekçe, uyumlu bir endama sahip, gövde orta derecede uzun, kollarla bacaklar nispeten kısa, kafatası yuvarlaktır. Kafatasına nazaran yüz büyük değildir; şeklen oval, geniş ve yassı olmakla beraber mongolid değildir. Elmacık kemiklerinin çıkık olması sebebiyle aşağı doğru darlaşmış görünür.”
    Şüphesiz bu yazdıklarım Türk ırkının olmazsa olmazları değildir. Yani yukarıda yaptığımız tasvir Türk ırkının genetik özeliklerinin asgarî ortaklarıdır. Böyle bir tipe sahip olmamak demek Türk olunmadığı anlamını içermez, bu ortak özelliklerden en az bir veya birkaçını üzerinizde taşıdığınızı göreceksiniz.

    Türklerin saçlarının uzunluğu kısalığı konusu otağımızda da birkaç kez tartışıldı. Bu konuya gelince; İbrahim Kafesoğlu 1070’den önce Anadolu’ya akın yapan Türklerin “rüzgâr gibi atlar üstünde, kadınlarınkine benzeyen uzun saçları, mızrak ve yayları ile” düşmanları üzerinde müthiş bir etki ve korku bıraktığını Ermeni kaynaklarına dayanarak söylemektedir. Yine Kafesoğlu’na göre; Türk ileri gelenlerinin başlarının ön kısmını tıraş ettirmeleri, saçlarını arkada üç örgü halinde bırakmaları adetti. Hükümdarlar saçlarını hiç kestirmezlerdi. Bulgar kralı Krum Han’ın Madara’daki kaya kabartmasında ve Güney Rusya’da bulunan Türk heykellerinin büyük çoğunluğunda bu saç örgülerini bariz bir şekilde görmek mümkündür. Çin kaynakları ise; Kök-Türk hakanlarından Tong-Yabgu’yu uzun saçları ve bu saçlarını alnından bir kuşakla bağlamasını ayrıntılı tasvir eder.

    Bütün eski sanat eserleri, heykel, minyatür ve kabartmalarda görülen özellik oldukça açıktır. Tayvan Taiçing Çin Millî Saray Müzesi’nde bulunan ipek rulo resimlerinde Türk kumandanlarının uzun saçlı oldukları görülüyor. Eski Uygur fresk ve minyatürlerinde de aynı özelliği görmek mümkündür. Türk kadınının saçları da ilgi çekicidir; Doğu Türkistan, Turfan, Haço, Bezeklik minyatür ve heykellerindeki kadın figürlerinde saçların örülmediği, düzgünce omuzlar üzerinde bırakıldığı ya da çok düzgün bir şekilde başın üstünde toplandığı görülüyor. Toplu saçlarda alnın perçemlerle, yanakların da zülüflerle süslendiği bilinmektedir. Kadın tasvirlerinde genel özellikler şöyle betimlenebilir: Saçlar siyah ya da kumral, yüz yuvarlak, gözler koyu renk ve badem şeklinde, elmacık kemikleri çok hafifçe çıkık, boylar uzuncadır. Türk tipinin bu bariz özelliklerine bütün sanat eserlerinde rastlıyoruz. Türk kadınının –biraz idealize edilmekle birlikte – en canlı tasvirini Dede Korkut kitabında görüyoruz: Dirse Han’ın eşine hitabı; “Berü gelgil başum bahtı, ivüm tahtı; ivden çıkup yorıyanda servi boylum, topuğunda sarmaşanda kara saçlum, kurılı yaya benzer çatma kaşlum, koşa badem sığmayan tar ağızlum, güz almasına benzer al yanaklum…”

    Göz şekline gelince; Türk tipinin gözü ne çok çekik ne de çok iri olan orta büyüklüktedir. Nispeten küçük ve dar olan göz yarığı karakteristiktir. Moğol kıvrımı denilen kıvrıklığa rastlanmaz. Buna karşılık iç ucu diğerine nazaran biraz aşağıya iner. Renk genellikle koyu, keskin bakan ve bilhassa kadınlarda oldukça parlaktır. (Kültigin heykeli) Bu göz şekli Dede Korkut hikâyelerinde “kıyma göz” olarak geçmektedir.

    Burun; orta büyüklükte, bazen kısa “gaga burun” biçimindedir. Mongolid ırkının özelliği olan yassılık Türk burun biçiminde görülmez. Türklerde burunla dudak arasındaki çukur derincedir. Çene ufak ve kuvvetli, kulak küçük ve yapışıktır.


    Minyatürlerde sakal unsurlarına pek rastlanmıyor. Yalnızca ihtiyar Uygur rahiplerinin tasvirlerinde beyaz uzunca bir sakalın bulunduğu görülmektedir. Taiçing ipek rulo resimlerinde Türk kumandanlarından bir kaçının kısa sakallı olduğu görünse de bu sakalların savaş süresince kesilmediği için uzadıkları fikri akla daha yatkındır. Oğuz Kağan destanında da “Oğuz Kağan’ın yanında ak sakallı, kır saçlı, tecrübeli bir ihtiyar vardı” denilerek Uluğ Türük anlatılır. Dede Korkut’taki “Oğuz’un ak sakallı kocaları” tabiri de bunun karşılığıdır. Yalnız burada küçük bir ihtilaf mevcuttur. Her iki destanda da “ak sakal” “ak pürçek” “kır saç” gibi sıfatlar fizikî bir tasvirden çok “güngörmüşlük, tecrübe, güvenilirlik, yiğitlik” vs gibi saygı ifadelerini de içerir. Bu yüzden “ak sakallar” tabiri gerçek manasıyla fizikî olarak sakalı mı yoksa manevî olarak güvenilir, saygın kişiyi mi tarif ediyor bu konunun tartışılan yanıdır.

    Minyatürlerde bıyık da az görülüyor. Sadece Dede Korkut’un kahramanlarından Kara Göne bıyıklı bir tasvirdir. Korkut Ata, Kara Göne’yi “bıyığını ensesinde yedi yerde düğümleyen yiğit” olarak anlatıyor. Eski Türk heykellerinde de bıyığa rastlanmıyor. Şahsi kanaatimce Türkler arasında bıyık ve sakalın yaygınlaşması Müslüman Araplarla karşılaşma ve Müslümanlaşma sürecinde olan bir gelişmedir.

    Destanlar için her ne kadar hayal ürünü denilse de, bizim destanlarımızda dile gelen eski Türk tipi çok canlı ve gerçekçi bir şekilde tasvir ediliyor. Oğuz Kağan destanında Oğuz’un vücut tasvirini inceleyelim: “Ayakları öküz ayağı, beli kurt beli, omuzları samur omzu, göğsü ayı göğsü gibiydi” deniliyor. Bu tasvir bize eski Oğuz tipi vücut yapısı hakkında sağlam bir fikir veriyor. Bu tariften eski Türk tipinin geniş göğüslü (Korkut Ata’da “gin göğüs”), çevik bacaklı, ince belli olduğunu anlıyoruz. Bu tasvir, Uygur heykellerindeki “sırtında yük taşıyan erkeğin” vücut yapısı ile karşılaştırılabilir. Oğuz’un özellikleri anlatılırken kullanılan hayvanlar ise onun ne kadar güçlü bir kişi olduğunu göstermek ve bir kahramanın efsaneleştirilmesi maksadına hizmet etmektedir.


    Kaynaklar:
    Lazslo Rasony, Dünya Tarihinde Türklük
    İbrahim Kafesoğlu, Genel Türk Tarihine Giriş
    İbrahim Kafesoğlu, Fuad Köprülü Armağanı
    Oktay Aslanapa, Tarih Boyunca Türk Ordusuna Ait Tasvirler
    Ayla Doğan, Eski Türk Tipi
    Dede Korkut Kitabı
    Oğuz Kağan Destanı
    İsmail Hami Danişmend, Türklük Meseleleri

    Hiç kimseyle filan karışmadık ve görüldüğü gibi bunu rahat olarak bilimsel bir şekilde açıklayabiliyoruz.Kısacası Oğuz Türkleri'nde çekik gözlülük özelliği Orta Asya'da bugün var olan Kırgız,Kazak ve Özbek ve Uygur Türkleri kadar baskın değildir,fakat Anadolu'ya ilk gelen Oğuz Türklerinde çekik gözlülüğün az da olsa var olduğunu görüyoruz.

    Zemahşerî'nin bir Türk güzeli hakkında yazdığı şu şiirlere bakın:

    "O ne kutlu bir gündü ki Yâfes kızlarından güzel ve cilveli bir kıza malik olmuştum. O güzel gözleri her ne kadar dar ise de sihir kârlık bakımından geniştir. Baktığı vakit gözlerinin karası görünürse de güldüğü zaman bu siyahlığın hepsi kaybolur."

    "Su'dâ ya şöyle söyle: Bizim sana ihtiyacımız yoktur ve biz iri siyah gözlüleri istemeyiz. Dar gözler ve dar gözlüler bizim düşüncemizi ve hayalimizi doldurmuşlardır. Onlar baktıkları vakit yalnız gözlerinin siyahlıkları görünür. Fakat gülecek olurlarsa o siyahlık da görünmez olur. Türk yüzü-ki Tanrı onları kem gözden esirgesin-gökteki ay gibidir"

    Oğuzlar'ın da vaktiyle tam klâsik Türk tipinde olduklarının en büyük delili daha Selçuklu devleti kurulmadan önce ölmüş bulunan Mes'ûdî'nin kaydıdır. Mes'ûdî "Oğuzlar çekik gözlüdür. Fakat onlardan daha çekik gözlü olanlar da vardır." demektedir. Genellikle Oğuzlar'ın torunları olan bugünkü Türkiye Türkleri'nin arasında da bu tipin tam veyâ biraz değişik örnekleri çok sayıda göze çarpmaktadır.

    Bugün bile bir arap veya kürt ile bir Türk'ü yan yana getirin ,Türk'ün gözünün diğerlerinin ki gibi yuvarlak olmadığını ,hafif çekik gözlü ve dar,kısık olduğunu görebilirsiniz.Özellikle bugün Türk kızlarında bu özellik daha baskındır.(Çekik göz deyince aklınıza çinli getirmeyin hemen,hafif kısık olacak göz.)

    Bugün bile Anadolu'da ki Türk köylerinde hafif kısık ve çekik gözlülük görebilirsiniz.Atatürk'ün gözlerine de dikkat edin.

    işte Türkmenistan'dan tipik bir Türkmen ailesi



    işte ATATÜRK



    Alıntıları Göster
    neyse hocam sen benzetiyorsan bişey diyemiycem,nasıl baktığına bağlı biraz..
    bide şu yazıları copy/paste yapmadan yazsanız şuraya,yani biraz çaba harcasanız?

    yalnız yukardaki aileye benzemiyorum ben,onu açık seçik söyleyeyim.
    ama "benzemiyorum" diye benim Türklüğümü sorgulayacak adama da en güzel cevabı veririm.bunu kafanıza iyice sokun.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Attila2023

    Her insan fert olarak ayrı bir tipe sahip olsa da ırklarda şahsilik yoktur; ırk tipi, topluluğun âdet ve gelenekleri, fizikî ve manevî şartlarla yoğrulmuş ve bu şekilde kendisine has bir takım özelliklerle aynı kanı taşıyan bireylerde ortak belirleyici unsur olarak karşımıza çıkmıştır.

    Antropoloji ve tarih araştırmaları “Türk Irkı”nın tipini kesin olarak tespit ediyor. Buna göre Türkler üç büyük ırk grubundan (europid, mongolid, negrid) “europid”in “turanid” koluna dâhildirler. Bilim çevrelerinde bu ırka “race turco-tatar” diyen çevrelerin yanı sıra doğrudan doğruya “race turki” diyen bilim adamları da vardır. Bu ırkın özellikleri şöyle tasvir ediliyor: “Boyları ortadan yüksekçe, uyumlu bir endama sahip, gövde orta derecede uzun, kollarla bacaklar nispeten kısa, kafatası yuvarlaktır. Kafatasına nazaran yüz büyük değildir; şeklen oval, geniş ve yassı olmakla beraber mongolid değildir. Elmacık kemiklerinin çıkık olması sebebiyle aşağı doğru darlaşmış görünür.”
    Şüphesiz bu yazdıklarım Türk ırkının olmazsa olmazları değildir. Yani yukarıda yaptığımız tasvir Türk ırkının genetik özeliklerinin asgarî ortaklarıdır. Böyle bir tipe sahip olmamak demek Türk olunmadığı anlamını içermez, bu ortak özelliklerden en az bir veya birkaçını üzerinizde taşıdığınızı göreceksiniz.

    Türklerin saçlarının uzunluğu kısalığı konusu otağımızda da birkaç kez tartışıldı. Bu konuya gelince; İbrahim Kafesoğlu 1070’den önce Anadolu’ya akın yapan Türklerin “rüzgâr gibi atlar üstünde, kadınlarınkine benzeyen uzun saçları, mızrak ve yayları ile” düşmanları üzerinde müthiş bir etki ve korku bıraktığını Ermeni kaynaklarına dayanarak söylemektedir. Yine Kafesoğlu’na göre; Türk ileri gelenlerinin başlarının ön kısmını tıraş ettirmeleri, saçlarını arkada üç örgü halinde bırakmaları adetti. Hükümdarlar saçlarını hiç kestirmezlerdi. Bulgar kralı Krum Han’ın Madara’daki kaya kabartmasında ve Güney Rusya’da bulunan Türk heykellerinin büyük çoğunluğunda bu saç örgülerini bariz bir şekilde görmek mümkündür. Çin kaynakları ise; Kök-Türk hakanlarından Tong-Yabgu’yu uzun saçları ve bu saçlarını alnından bir kuşakla bağlamasını ayrıntılı tasvir eder.

    Bütün eski sanat eserleri, heykel, minyatür ve kabartmalarda görülen özellik oldukça açıktır. Tayvan Taiçing Çin Millî Saray Müzesi’nde bulunan ipek rulo resimlerinde Türk kumandanlarının uzun saçlı oldukları görülüyor. Eski Uygur fresk ve minyatürlerinde de aynı özelliği görmek mümkündür. Türk kadınının saçları da ilgi çekicidir; Doğu Türkistan, Turfan, Haço, Bezeklik minyatür ve heykellerindeki kadın figürlerinde saçların örülmediği, düzgünce omuzlar üzerinde bırakıldığı ya da çok düzgün bir şekilde başın üstünde toplandığı görülüyor. Toplu saçlarda alnın perçemlerle, yanakların da zülüflerle süslendiği bilinmektedir. Kadın tasvirlerinde genel özellikler şöyle betimlenebilir: Saçlar siyah ya da kumral, yüz yuvarlak, gözler koyu renk ve badem şeklinde, elmacık kemikleri çok hafifçe çıkık, boylar uzuncadır. Türk tipinin bu bariz özelliklerine bütün sanat eserlerinde rastlıyoruz. Türk kadınının –biraz idealize edilmekle birlikte – en canlı tasvirini Dede Korkut kitabında görüyoruz: Dirse Han’ın eşine hitabı; “Berü gelgil başum bahtı, ivüm tahtı; ivden çıkup yorıyanda servi boylum, topuğunda sarmaşanda kara saçlum, kurılı yaya benzer çatma kaşlum, koşa badem sığmayan tar ağızlum, güz almasına benzer al yanaklum…”

    Göz şekline gelince; Türk tipinin gözü ne çok çekik ne de çok iri olan orta büyüklüktedir. Nispeten küçük ve dar olan göz yarığı karakteristiktir. Moğol kıvrımı denilen kıvrıklığa rastlanmaz. Buna karşılık iç ucu diğerine nazaran biraz aşağıya iner. Renk genellikle koyu, keskin bakan ve bilhassa kadınlarda oldukça parlaktır. (Kültigin heykeli) Bu göz şekli Dede Korkut hikâyelerinde “kıyma göz” olarak geçmektedir.

    Burun; orta büyüklükte, bazen kısa “gaga burun” biçimindedir. Mongolid ırkının özelliği olan yassılık Türk burun biçiminde görülmez. Türklerde burunla dudak arasındaki çukur derincedir. Çene ufak ve kuvvetli, kulak küçük ve yapışıktır.


    Minyatürlerde sakal unsurlarına pek rastlanmıyor. Yalnızca ihtiyar Uygur rahiplerinin tasvirlerinde beyaz uzunca bir sakalın bulunduğu görülmektedir. Taiçing ipek rulo resimlerinde Türk kumandanlarından bir kaçının kısa sakallı olduğu görünse de bu sakalların savaş süresince kesilmediği için uzadıkları fikri akla daha yatkındır. Oğuz Kağan destanında da “Oğuz Kağan’ın yanında ak sakallı, kır saçlı, tecrübeli bir ihtiyar vardı” denilerek Uluğ Türük anlatılır. Dede Korkut’taki “Oğuz’un ak sakallı kocaları” tabiri de bunun karşılığıdır. Yalnız burada küçük bir ihtilaf mevcuttur. Her iki destanda da “ak sakal” “ak pürçek” “kır saç” gibi sıfatlar fizikî bir tasvirden çok “güngörmüşlük, tecrübe, güvenilirlik, yiğitlik” vs gibi saygı ifadelerini de içerir. Bu yüzden “ak sakallar” tabiri gerçek manasıyla fizikî olarak sakalı mı yoksa manevî olarak güvenilir, saygın kişiyi mi tarif ediyor bu konunun tartışılan yanıdır.

    Minyatürlerde bıyık da az görülüyor. Sadece Dede Korkut’un kahramanlarından Kara Göne bıyıklı bir tasvirdir. Korkut Ata, Kara Göne’yi “bıyığını ensesinde yedi yerde düğümleyen yiğit” olarak anlatıyor. Eski Türk heykellerinde de bıyığa rastlanmıyor. Şahsi kanaatimce Türkler arasında bıyık ve sakalın yaygınlaşması Müslüman Araplarla karşılaşma ve Müslümanlaşma sürecinde olan bir gelişmedir.

    Destanlar için her ne kadar hayal ürünü denilse de, bizim destanlarımızda dile gelen eski Türk tipi çok canlı ve gerçekçi bir şekilde tasvir ediliyor. Oğuz Kağan destanında Oğuz’un vücut tasvirini inceleyelim: “Ayakları öküz ayağı, beli kurt beli, omuzları samur omzu, göğsü ayı göğsü gibiydi” deniliyor. Bu tasvir bize eski Oğuz tipi vücut yapısı hakkında sağlam bir fikir veriyor. Bu tariften eski Türk tipinin geniş göğüslü (Korkut Ata’da “gin göğüs”), çevik bacaklı, ince belli olduğunu anlıyoruz. Bu tasvir, Uygur heykellerindeki “sırtında yük taşıyan erkeğin” vücut yapısı ile karşılaştırılabilir. Oğuz’un özellikleri anlatılırken kullanılan hayvanlar ise onun ne kadar güçlü bir kişi olduğunu göstermek ve bir kahramanın efsaneleştirilmesi maksadına hizmet etmektedir.


    Kaynaklar:
    Lazslo Rasony, Dünya Tarihinde Türklük
    İbrahim Kafesoğlu, Genel Türk Tarihine Giriş
    İbrahim Kafesoğlu, Fuad Köprülü Armağanı
    Oktay Aslanapa, Tarih Boyunca Türk Ordusuna Ait Tasvirler
    Ayla Doğan, Eski Türk Tipi
    Dede Korkut Kitabı
    Oğuz Kağan Destanı
    İsmail Hami Danişmend, Türklük Meseleleri

    Hiç kimseyle filan karışmadık ve görüldüğü gibi bunu rahat olarak bilimsel bir şekilde açıklayabiliyoruz.Kısacası Oğuz Türkleri'nde çekik gözlülük özelliği Orta Asya'da bugün var olan Kırgız,Kazak ve Özbek ve Uygur Türkleri kadar baskın değildir,fakat Anadolu'ya ilk gelen Oğuz Türklerinde çekik gözlülüğün az da olsa var olduğunu görüyoruz.

    Zemahşerî'nin bir Türk güzeli hakkında yazdığı şu şiirlere bakın:

    "O ne kutlu bir gündü ki Yâfes kızlarından güzel ve cilveli bir kıza malik olmuştum. O güzel gözleri her ne kadar dar ise de sihir kârlık bakımından geniştir. Baktığı vakit gözlerinin karası görünürse de güldüğü zaman bu siyahlığın hepsi kaybolur."

    "Su'dâ ya şöyle söyle: Bizim sana ihtiyacımız yoktur ve biz iri siyah gözlüleri istemeyiz. Dar gözler ve dar gözlüler bizim düşüncemizi ve hayalimizi doldurmuşlardır. Onlar baktıkları vakit yalnız gözlerinin siyahlıkları görünür. Fakat gülecek olurlarsa o siyahlık da görünmez olur. Türk yüzü-ki Tanrı onları kem gözden esirgesin-gökteki ay gibidir"

    Oğuzlar'ın da vaktiyle tam klâsik Türk tipinde olduklarının en büyük delili daha Selçuklu devleti kurulmadan önce ölmüş bulunan Mes'ûdî'nin kaydıdır. Mes'ûdî "Oğuzlar çekik gözlüdür. Fakat onlardan daha çekik gözlü olanlar da vardır." demektedir. Genellikle Oğuzlar'ın torunları olan bugünkü Türkiye Türkleri'nin arasında da bu tipin tam veyâ biraz değişik örnekleri çok sayıda göze çarpmaktadır.

    Bugün bile bir arap veya kürt ile bir Türk'ü yan yana getirin ,Türk'ün gözünün diğerlerinin ki gibi yuvarlak olmadığını ,hafif çekik gözlü ve dar,kısık olduğunu görebilirsiniz.Özellikle bugün Türk kızlarında bu özellik daha baskındır.(Çekik göz deyince aklınıza çinli getirmeyin hemen,hafif kısık olacak göz.)

    Bugün bile Anadolu'da ki Türk köylerinde hafif kısık ve çekik gözlülük görebilirsiniz.Atatürk'ün gözlerine de dikkat edin.

    işte Türkmenistan'dan tipik bir Türkmen ailesi



    işte ATATÜRK



    Alıntıları Göster
    yukarıdaki yazının çevirisi sanırım hala gelmedi




  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.