|
Türk Telekom'u mahkemeye veriyorum ciddi anlamda. (4. sayfa)



-
-
Keşif şubatta yapılacak henüz bilirkişi inceleme yapmadı. -
Şansınıza o zamana da sıkıntıyı düzeltirler hocam. Türk telekom şikayet ile çalışan bir şirket.
-
TÜRK TELEKOM REZİLLİĞİ : 1 hafta önce taahütüm bitmek üzereyken türktelekom tarafından arandım ve yeni tarife kampanya önerdiler bende pandemi dolayısı ile telefondan verilen tarifeyi onayladım buna rağmen Türktelekom tarafından mail ve mesaj yoluyla taahhütünüz bitmek üzeredir şeklinde mesaj yollanmaya devam edilince türktelekom müşteri hizmetlerini aradım durumu anlattım ben taahütümü yeniledim ve hala taahütünüz bitmek üzeredir şeklinde mesaj geliyor diye , müşteri temsilcisi kendileri tarafından sunulan ve benim telefondan onayladığım 2 yıllık yeni taahhütün yine türktelekom tarafından onaylanmadığını onun geçersiz kaldığını ve yeni tarife ve paket önerebileceklerine dair saçma sapan bir görüşme yapmış bulunmaktayım. Kendilerine görüşmelerimizin kayıt altında olduğunu ve bana kendinizin sunduğu tarifeyi onayladığımı siz hangi hukuki hakla kendinizin sunduğu tarifeyi keyfi olarak iptal edebiliyorsunuz diye sorduğumda sürekli aynı şeyleri tekrarlayan bir müşteri temsilcisi " ben bir şey yapamıyorum" şeklinde cevaba maruz kaldım.
Kısacası adamlar taahhüt bile verseniz telefonla keyfi olarak işleme sokup veya işleme sokmama gibi keyfi bir durum uyguluyorlar bunun herhangi bir hukuki dayanağı olmamasına rağmen ve kullanıcıları mağdur ediyorlar.
-
Bilirkişi incelemeyi yaptımı -
Yaptı raporun çıkmasını bekliyoruz 2 gün önce saha dolaplarına fiber çekmeye başladı telekom dolap sayıları da artacakmış oysaki planlamada bile yoktu 🤣 -
-
Hadi hayırlı olsun hocam.
-
Hayırlı olsun.
-
-
-
İl müdürünün keyfine göre dolap koyuyorlar*
-
Türk Telekomu denetlemesi gereken yetkileriler Türk Telekomun yönetiminde ve oradan maaş alıyorlar.
-
@XpressMusic34 hocamın da ifade etiği gibi bu dolaplar ihtiyaca göre konuluyordur çünkü her saha aynı özellikte değil. Tip7 görece büyük bir kabin yani 2 şelfe sahip yani toplamda 2 DSLAM ve 8 tane kart takılabiliyor ancak kablo mesafesi sebebiyle bir tane Tip7 koymak yerine farklı noktalara birden fazla Tip23 koymak çok daha mantıklı olacaktır. Bu sayede abonenin DSLAM'a olan mesafesi kısalacak hatta lokal üzerindeki hat sayısının da azalması sebebiyle lokal kablo üzerindeki enterferans etkisinin de azalması söz konusu olabilecektir. Bunların epsi de daha yüksek hız demek. Kaldı kikçük diye de küçümsemeyin Tip23'lerin Nokia 7363 ISAM'lı olanları var ki, İçinde 7353'li, Ma5616 olan Tip7'leri solda sıfır bırakır (uanlış anlaşılmasın 7363'lü Tip7'ler de var) tabii Telekom şuan sadece 17a veriyor o ayrı.
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > -
Keşke siyaset arenası şu sektörden uzak dursa, hatta adını bile bilmese, İktidarıyla muhalefetiyle baştan aşağıda zararlar sektör için. Son zamanlarda çok kez dillendirilen bir mevzu bu. Olumlu ve olumsuz yönleriyle izah etmek isterim.
Olayı kavrayabilmek için Yönetim Kurulu kavramını ele almak lazım öncelikle. Yönetim Kurulu bir Anonim Şirketteki, şirketi yönetmeye yetkili en yüksek organdır. Ancak Türk Telekom gibi büyük çaplı işletmelerde Yönetim Kurulu'nun rolü biraz daha değişiktir Kurumsal Yönetim kavramı sebebiyle. Bir şirket düşünelim Yönetim Kurulu bu şirketi bizzat yönetme yetkisine sahip, yönetebilir. Ancak isterse bir mesul müdür atayıp üst yönetim oluşturup şirketi yönetme yetkisi ve gücünü bu üst yönetim ve mesul müdüre devredebilir ya da bir İcra Kurulu oluşturup yönetim yetki ve gücünü bu kurula devredebilir ve ya hem üst yönetim hem de icra kurulu oluşturup yönetim yetkisi ve gücünü bu organlara devredebilir. Büyük çaplı kurumsal işletmelerde Yönetim Kurulu'nun şirketi yönetmesi pek tercih edilen bir durum değildir genelde bir Üst Yönetim oluşturulur ve CEO atanır yönetim yetkisi ve gücü CEO'ya ve ona bağlı olan Üst Yönetim'e devredilir, Yönetim Kurulu ise şirket hissedarları ve menfaat sahiplerinin çıkarlarını korumak ve Üst Yönetim'i denetlemek görevlerini üstlenir. Ayrıca son yıllarda ESG politikaları kapsamında Yönetim Kurulu bu görevlerinin yanında, Kurumsal Yönetim Komitesi, Etik Komitesi, Çevre Komitesi gibi organlar oluşturup bu görevleri de yerine getirebilmekteler ancak şirketin asli işlerine icracı olarak katılmazlar. Yönetim Kurulu üyeleri, şirket hissedarlarının aday gösterdikleri kişiler arasından seçilir. Yönetim Kurulu üyeleri arasında icracı olan yani icra kurulunda veya üst yönetimde görevli kişiler de bulunabilir bunlar murahhas aza olurlar (Türk Telekom'da Rami Aslan'ın CEO pozisyonundan ayrılmasından beri herhangi bir murahhas aza bulunmamakta). Üst Yönetim ise Yönetim Kurulu'nda şirketi esas sözleşmesinin işret ettiği hissedar grubunun aday gösterdikleri arasından atanır. Yani kısaca Türk Telekom ve benzeri şirketler için Yönetim Kurulu şirketin yönetim faaliyetlerine katılmaz ancak üst yönetimi denetler ve bunları görevden alma ve atama yetkisini elinde bulundurur. Haliyle söz konusu haberde ismi geçen kişiler Türk Telekom'un icra faaliyetlerine katılmamakta, yalnızca Yönetim Kurulu'nda hissedarları temsil etmekte ve Yönetim Kurulu'nun elindeki denetim yetkisi için oradalar. Hazır lafı geçmişken belirteyim bir de başkanlı organizasyon yapıları da mevcut. Genelde Japon şirketleri tercih edeler. CEO ve Chairman (Yönetim Kurulu Başkanı) aynı kişidr ve President ünvanına sahiptir. Genelde benim gördüğüm kadarıyla kurumsal yönetim anlayışında Üst Yönetim ile Yönetim Kurulu'nda aynı isimlerin yer alıyor olmasına pek sıcak bakmıyorlar çünkü bu durumda Yönetim Kurulu'nun Üst Yönetim'i denetim yetkisini yeterince yetkin olarak kullanamayacağından endişe edilebiliyor zira bu denetimin zayıf olması ve Üst Yönetim'in kasıtlı davranışları yüzünden 2008 Mortgate krizinde ABD'de özellikle bir çok şirket batmış ya da kamu tarafından kurtarılmak zorunda kalmıştı. Ancak bazı hallerde hissedarlar, Üst Yönetime olan desteklerini göstermek amacıyla CEO'yu Chairman veya Vice President (Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı) pozisyonlarına atabilmekteler.
Şimdi Yönetim Kurulu kavramını kabaca ele aldığıma göre olayın özeline inelim. Öncelikle telekomünikasyon sektörüyle uzaktan yakından alakası olmayıp (bu arada bir açıklama yapmak istiyorum, aslında Yönetim Kurulu'nda yer alan üyelerin telekomünikasyon sektörüne yabancı olması çok kötü bir durum değil zira üst yönetim var ancak yönetim kurulu üyelerinin sektörden olması ÜSt Yönetim'in işini kolaylaştıracaktır denetim ve onay süreçlerinde) bir de böyle 4-5 ayrı yerden maaş alanlar için diyecek bir lafım yok, afiyet olsun elbette herkes bir gün yediğinin hesabını vermek zorunda kalır. Şimdi Türk Telekom'un %30'luk kısmı kamuya ait olduğu için (bu %30'luk hisse 3 ayrı parça %25 civarında hisse Hazine ve Maliye Bakanlığı'na ait, %5'lik kısım Varlık Fonu'na ait bir de 3.parça olarak %0.01'lik imtiyazlı hisse var o da Hazine ve Maliyet Bakanlığı'na ait) ayrıca imtiyazlı hisse (merak edenlere ne olduğunu açıklayabilirim) Hazine ve Maliyet Bakanlığı'na ait olduğu için, Türk Telekom'un Esas Sözleşmesi gereğince yönetim kurulundaki 9 üyeliğin 5 üyesini Hazine ve Maliye Bakanlığı atar. Kamunun atadığı üyeler bağımsızdır yani diğer hissedarlar ve ilişkili taraflarla bir ilişkilerinin bulunmaması gerekir ayrıca bağımsızlık beyanında bulunmaları gerekir. Yani haliyle kamudan isimler yer alması çok doğal bir durum yönetim kurulunda. Tabi ki bu bağımsız üyelerin illaki kamudan olması şart değildir yani bani de tutup bağımsız üye yapabilir. Tabii yine de bu bağımsız üyelerin kamudan olması bence etik dışı değil ancak bunun yerine örneğin sektörde zamanında faaliyet göstermiş olan ve şuan faaliyet göstermeyen Süreyya Ciliv, Paul Doany, Rıza Metin Ercan, Cüneyt Türktan gibi kamu ile de bağı bulunmayan sektörü iyi tanıyan isimlerin bağımsız üye yapılması daha isabetli olur. Burada etik dışı olan nedir peki? Pratikte Yönetim Kurulu aslında çok da bir işlev ve yetkiye sahip olmadığı için ülkemizde yönetim kurulu üyeliklerine genelde, hükümete yakın isimlere veya doğrudan hükümet içerisindeki isimlere maaş bağlama yeri olarak bakılıyor neticeleri de ortada, şimdi isim verip başımı da belaya sokmak istemem
Bu durumun Türk Telekom'a bir zararı dokunması düşük bir ihtimal ancak işte birileri böylece 4-5 yerden maaş almış oluyorlar aslında bir iş de yapmadan.
Bir diğer husus, burası dikkat kesilin çok daha karışık. Şuan Türk Telekom2da Chairman (YK Başkanı) Ömer Fatih Sayan (UAB Bakan Yrd) Haliyle sorulan "Telekom'u denetmesi gereken isimler neden yönetim kurulunda?" sorusuna cevap olacak bölüm bu. Bu olayı anlayabilmek için biraz geçmişe bakmamız lazım. Öncelikle belirteyim Chairman de icracı değil. Türk Telekom'un şuan hakim hissedarı olan LYY malum olduğu üzere Türk Telekom'u isteyerek satın almış değil, OTAŞ ile yaşanan kredi geri ödemesi sorunu sebebiyle hisseleri devraldılar. Tabi bu süreçte yani Türk Telekom'daki hisse devri sürecinde Paul Doany Telekom2un tekrar başına geçmişti. Bu rastgele seçilmiş bir isim değildi. Rami Aslan'ın ardından Doany'nin CEO olmasının en önemli sebeplerinden birisi de Telekom'daki bu hissedar krizi sürecinin yönetilmesi ve şirket yönetimi ile hissedar işlerinin birbirinden ayrılması yani Üst Yönetim'in bağımsızlığının pratikte de sağlanması idi. Hatta gayrı resmi olarak Doany, 2.döneminde şirketin tamamen en yetkili ismi dersek abes olmaz. Neticede Aralık 2018'de OTAŞ'ın Telekom hisseleri, LYY'ye devredildi. Türk Telekom'un Esas Sözleşmesine göre Yönetim Kurulu Başkanı, A Grubu hissedaru temsil eden Yönetim Kurulu üyeleri arasından aday gösterilir ve Genel Kurul'da oylanarak karara bağlanır. Burada A Grubu hissedar LYY yani banaklalar yani Yönetim Kurulu Başkanı bankaların yönetim kuruluna eklediği üyeler arasından seçilir. Yukarıda da izah ettiğim gibi Türk Telekom2daki hisse devri sürecince şirket işleri ile hissedar işleri ayrılmıştı. Bu durum sadece üst yönetim bağımsızlığı ile sınırlı da değil. Bu süreçte Telekom Üst Yönetimi, Bankalar ile bu süreç için anlaştı, bankalar hisse devri sonrasında şirket işlerine karışmayacak, hisseleri satmaya çalışacak, Üst Yönetim de şirketin değerini arttırmaya çalışacaktı (diğer tüm detaylar Paul Doany'nin düzenlediği 6 Aralık 2017 tarihli basın toplantısında). Bu sebeple yönetim kurulunda gayrı resmi olarak bankaların ağırlıkta olmaması için böyle bir çözüme gidildiğini düşünüyorum. Yani Ömer Fatih Sayan'ın normalde Bakan Yardımcısı olarak yönetim kurulunda bulunması normal şartlar altında etik dışı olurdu ancak şuanki durumda Ömer Fatih Sayan'ın bu pozisyonda bulunması terine olumlu bir durum hatta Doany'nin ayrılması sonrası bir zorunluluk olarak da bakabiliriz Üst Yönetim'in bağımsızlığı için. Tabii ki bu istisna sadece Ömer Fatih Sayan için, diğer kamudan atanan üyeler için aynı şeyleri söyleyemem. Zaten onlar için hakkettikleri sözler söyleniyor.
Uzun bir yazı oldu. Dilim döndüğünce konuyu açıklığa kavuşturmaya çalıştım. Buraya kadar üşenmeden okuyan herkese teşekkür ederim.
______________
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ö1f1 -- 1 Nisan 2021; 4:17:32 >
-
Kocaeli’de olduğunuz için şanslısınız.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Neden öyle düşündün ? :)
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
BTK'ya ve belli kurumlara o kadar şikayet etmiştim ki adamlar Kocaeli gebze/darıca'da bir sürü tip7 saha dolabı koydular.Anlık aksiyon alıyorlar Marmara müdürlüğü eskiden Kocaeli'de faaliyet gösteriyordu kapatılınca İzmit telekom ve Gebze telekom'da değerli üst seviyede insanlar geldi şikayete göre anlık aksiyon alıyorlar.
-
Saygı duyarım hocam görüşünüze.
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
Bazen tip 7 lerin yanında t23 görüyorum hocam.
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X