Şimdi Ara

Türkiye'nin dördüncü sondaj gemisinin adı açıklandı! Geminin özellikleri neler? (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
147
Cevap
1
Favori
2.575
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
17 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Atatürk büyük insan, onu doğurup büyüten ana daha büyük insan.
  • venomboy_85 kullanıcısına yanıt

    fazla akepeli toplanınca ağır bir lağım koktu konu.

    zamanı gelince temizlenecek olan kişiler belli.

  • erka1907 kullanıcısına yanıt

    Kendi hakaretlerine karşı fikir üreten herkes Akepeli yani.


    Kanka sana kötü bir haberim var. Lütfen yazılımını güncelle.

    Yetkili kişilere okuduğumu anlamıyorum de.

    Ağzımın payını veren kişilere hakaret ediyorum de.

    İpliğimi pazara çıkaranları hemen Akepeli ilan ediyorum de.

    Sana yardımcı olurlahahahaha   Olm bu ne ya  

  • erka1907 kullanıcısına yanıt

    Ben seni bir partiye itelemedim

    Bir topluluğa da itelemedim

    Fakat senin açıklamalarından, hakaretlerinden karakterini (olumsuz halinide düşünebilirsin) analiz ettim, çok basit oldu  

    Yani bana herhangi birşey ispatlamaya çalışıp kendini daha fazla gülünç duruma sokma   Zannedersem biraz toysun. Karakterin otursun öyle gel. Seni üzerler kıyamam  

  • erka1907 kullanıcısına yanıt

    Hahaha  

    Akepeli değilim diyerek tarafını belli ettiğini sanan ve bana aciz diyen toy kankama hayat dersi veriyorum...  


    Kanka HDP'li değilim. Kendi tarafımı söyledim. Şimdi sende söyle hahahahaha  


    Ne diyorduk?

    Heh. Çap 



    Senin gibilerin hepsini adam ettik, sen de olursun ama zaman alır.

    Köşe başındaki serseri abilerinden mi öğrendiği aforizmaları?  



    O değilde başa saralım hafızan zayıf olabilir. Hatırlatmakta fayda var.

    Atalarıma dil uzatanı rezil ederim  Kıyamaaam çocuk ağlama   





  • lazer__ kullanıcısına yanıt

    II.Abdülhamid sadece iki tane Türkiye büyüklüğündeki toprakları kaybetmedi.Aynı zamanda Osmanlının yıkılmasına neden oldu.Ancak bugünkü siyasal islamcılar bu hakikati görmek ve kabullenmek istemez.Tamamen uydurma ve hayali bir II.Abdülhamid dönemi kurgularlar.Halbuki onun döneminde;


    1-Devlet iflas etti.

    2-Düyun-u Umumiye İdaresi gibi bir illeti devletin başına musallat etti.

    3-Büyük Devletlerin saldırılarından korunmak için bu devletlere Osmanlı topraklarında büyük imtiyazlar verdi.Böylece bu devletlerin Osmanlı üzerinde söz sahibi olmasını özellikle ekonomi alanında söz sahibi olmasına neden oldu.Övüne övüne anlattıkları 'kurtlarla dansı' işte buydu.

    4-Devleti Alman imparatorluğunun yarı sömürgesi haline getirdi

    5-Almanların ve diğer büyük devletlerin Anadoludaki tarihi eserleri yağmalamasına ve yurt dışına çıkarmalarına göz yumdu

    6-Hicaz'a demiryolu döşetmekle övünen Padişah İstanbul-Erzurum arasına bir demiryolu döşetemedi.Zira Rusyadan korktu.Bunun sonucunda Osmanlı devleti I.Dünya savaşında D.Anadoluda çok zorluk çekti.Sarıkamış faciasının yaşanmasında Enver Paşa'nın aceleciliği etkili olduğu kadar bölgenin ulaşım konusunda imar edilmemiş olmasının da büyük payı vardır.Eğer İstanbul-Erzurum arasında demiryolu olsaydı muhtemelen Sarıkamışta onca asker donarak ölmeyecekti.Nasıl ki son yıllarda zorlama iddialarla II.Abdülhamid'i Çanakkale zaferine ortak etmeye çalışıyorlar o halde Sarıkamış faciasına da ortak etmek gerekir.

    7-Çağdaşı Japon İmparatoru Meiji (1868-1912) tahtta çıktığında çiftçi ve feodal olan dahası Osmanlıdan çok daha geri olan Japonya'yı kısa sürede modernleştirirken, Batılılaşmayı kendi eliyle ülke genelinde yayarken,Japonya'da Batı kültürü ile Japon kültürünü birleştirerek yeni bir Japon kültürü yaratırken, kendi iradesi altında anayasal bir meşrutiyete geçerken,güçlü bir kara ordusu ve donanma kurarken II.Abdülhamid Batılılaştırmayı durdurmuş,İslamcılığı ön plana almış,Batı kültürü ile Osmanlı kültürünü birleştirememiş,Batılı kurumların yanında eski kurumlarında varlığına izin vermiş,kendisine darbe yapacaklar korkusuyla donanmayı haliçte çürütmüş,kara ordusunun 'alaylı' ve 'mektepli' subaylar olarak içerden siyasi olarak bölünmesine neden olmuş dahası kendi elleriyle Kanun-i Esasiyi kaldırarak Meşrutiyeti sona erdirmiş,Kanun-i Esasinin sadece adını bırakmış,Kanun-i Esasinin ve Meşrutiyetin mimarları olan devlet adamlarına ve aydınlarına kan kusturmuş,Mithat Paşa gibi bir değeri önce Yıldız mahkemelerinde süründürmüş ardından sürgün etmiş sonrada boğdurtmuştur.Eğer II.Abdülhamid İmparator Meiji gibi bir karaktere sahip olsaydı muhtemelen Osmanlı imparatorluğu yıkılmayacaktı.Osmanlı yaşayabilmesi için hayati derecede önemli olan son 33 yılını II.Abdülhamid'in katı istibdat ve baskısı altında geçerdi.Eğer II.Abdülhamid yerine II.Mahmut 19.yüzyılın sonlarında tahtta olsaydı belki bugün her şey çok daha farklı olacaktı.





  • DH Misafiri D kullanıcısına yanıt

    Adana ve Kıbrıs tamamen alakasız iki örnektir.Bugün Adanada sadece 'Nato' üssü vardır.Dahası bu üsste Türk askerleri de yer alır.Ancak Kıbrsta böyle bir durum söz konusu değildir.Ada 1878'de İngilizlere bırakılmış ve adadan Osmanlı askerleri geri çekilmiştir.Fiilen ada İngiliz askerlerinin kontrolüne girmiştir ancak hukuken Osmanlıya bağlı olduğu ifade edilmiştir.1914'te ise I.Dünya Savaşı başladığında İngiltere bu hukuki bağlılığı tanımayarak adayı ilhak etmiştirZaten adada bu ilhaka karşı direnecek tek bir Türk askeri bile yoktu.Benzer tutumu İtalyanlarda İtilaf devletleri safında savaşa girince on iki adada yaptı.Yoksa on iki adada İtalyanlara bırakılmış değildi.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Long Nightt -- 14 Haziran 2022; 16:56:4 >
  • Vatana millete hayırlı olsun. Güzel duruyor.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • erka1907 kullanıcısına yanıt

    atana dil uzatan mı?


    Hafızanla ilgili sorunun yoktu halbuki fakat bana vermiş olduğun seviyesiz yorumlarından onu bile doğru tahmin etmişim. Şaşırtmadın. Tebrikler  

    Neyse, 4 saat önce attığın ve hatırlamadığın ve atalarıma dil uzattığın mesajın  


    yaşadığı memleketi kurtaran Atatürk'ün adından rahatsız olanlar,

    Abdülhamithan hayretlerinin adından rahatsız olmamızdan rahatsız olmuşlar.

    KIYAMAM SİZE BE.


    neyse mesaim bitti, eve gidiyorum. yarın devam ederiz.

    Paralı mısın vaaay be  Bak şimdi şaşırdım. Bunu beklemiyordum.


    sen de git atm den bugünkü nevaleyi çek de hamuduyla haramını ye.

    Vah toy kankam ah toy kankam. Şimdide paralı trol oldum. Halbuki Atalarıma dil uzattığın için ağzının payını vermiştim.


    Neyse toy olduğu ve kenara sıkıştığı için debeleniyor. Olur böyle içi boş hakaretler.  

    Çok eğlenceli 





  • Şruaya bak herkes tarihçi olmuş mk. yiyin birbirinizi de temizlenin.

  • Long Nightt kullanıcısına yanıt

    Sonra ne oldu ki? Merak ettim. Hem 12 adada hem Kıbrıs'ta hakkımız varmış madem biz niye vazgeçtik ki o adalardan? Yada vazgeçerken karşılığında ne aldık? Neye karşılık vezgeçtik? Sonuçta öyle basit adalar değil bunlar? Hukuken de hakkimiz var demişsin. Engin tarih bilginle bir aydinlatsan ?


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • ihtiyar.gamer İ kullanıcısına yanıt

    II.Abdülhamid'in donanmayı yok etmesinden dolayı olmasın tarihe meraklı olan arkadaşım?Kıbrıs adasını İngilizler ilhak ederken Osmanlının tepki gösterememesinin dahası Yunanlılar Balkan savaşlarında bir bir Ege adalarını işgal ederken Osmanlının son çare olarak bu adaları İtalyanlara bırakmasının nedeni hep donanmanın olmamasından kaynaklanmıştı.Dahası o adaları İtalyanlar ilhak ederken Osmanlının elinde karşılık verebilecek bir donanma yoktu.


    1923 Lozan anlaşmasına gelelim.1922'de Türk ordusu Yunan 'kara' ordusunu imha etti.Yunan donanması ise tüm gücüyle Ege ve Akdenizde hakim konumdaydı.Dahası adalarda o dönem İtalyanlar bulunuyordu.Yine İtalyan,İngiliz ve Fransız donanmaları Ege'de,Marmara'da,Karadeniz'de ve Akdenizde cirit atıyordu.Osmanlı donanması ise İstanbul'da Haliçte İtilaf işgali altındaydı.O gemiler içinde de bir tek İttihat ve Terakki döneminde Osmanlı donanmasına katılan 'Yavuz' (Goeben) gemisi işe yarar vaziyetteydi ki o da diğer Osmanlı gemileri gibi İtilaf işgali altındaydı.Türk heyeti Lozana bu koşullar altında gitti.Donanması olmayan bir ülke olarak bu adaları nasıl geri alacaklardı anlatta aydınlanalım?Herhalde binlerce askeri İngiliz,Yunan,İtalyan ve Fransız donanmasının bombardımanı altında bizim kıyılarda takalara bindirip ağzına kadar İtalyan askerlerinin olduğu adalara göndereceklerdi.Gerçi o dönem Yunanlılar kaçarken her şeyi yakıp yıktıkları için ortada taka falanda kalmamıştı.Kaldı ki Türkiye donanması işgal edilmiş olsa dahi Lozanda bu adaların tamamen silahsızlandırılmasını ve askersizleştirilmesini İtilaf devletlerine kabul ettirmiştir.


    1947'de ise İtalyanlar II.Dünya Savaşının mağlubu olarak ve II.Dünya Savaşında Yunanistanı işgal etmelerinin bedeli olarak bu adaları Yunanlılara 'Lozan' hükümlerine uymaları şartıyla devretmişlerdir.Türkiye ise o dönem Sovyet işgali tehlikesi altında olmasından dolayı bu adaları geri almaya teşebbüs edememiştir.Zira Sovyetler;


    1-Türkiye'den toprak ve üs talep ediyorlar

    2-Kars,Lozan ve Montrö anlaşmalarının yeniden düzenlenmesini talep ediyorlardı.


    Türkiye bu adaları geri almak için teşebbüste bulunduğu vakit Lozan anlaşmasının yeniden düzenlenmesi gerekecekti.Bu da Sovyetlerin Kars ve Ardahan çevresini tekrar müzakere masasına getirmesi anlamına geliyordu.Dahası Sovyetler bununla yetinmiyor aynı zamanda Montrö anlaşmasının yeniden düzenlenmesini ve boğazlarda Türkiye ile beraber söz sahibi olmayı istiyordu.Türkiye ise o dönem mevcut anlaşmaların hükümlerinin korunması politikasını takip ederek Sovyetlerin Türk egemenliğini tartışmaya açmamasına uğraşıyordu.1947 koşullarında o adaları geriye almaya çalışmak Türkiye'nin bir bütün olarak Sovyetler tarafından yutulması anlamına gelebilirdi.


    Ancak Türkiye 1952 yılında NATO'ya üye olduktan sonra Sovyet tehlikesinden kurtulmuş ve Kıbrıs konusunda hak iddia etmeye başlamıştır.Eğer Türkiye NATO'ya üye olmasaydı muhtemelen Kıbrıs konusunda da eli kolu bağlı kalmış olacaktı.Kaldı ki Türkiye'nin Kıbrıs'a çıkabilmesi için 1964-1974 yılları arasında tam on yıl hazırlık evresi geçirmesi gerekecekti.Buna göre donanma hazırlanacak,deniz piyadeleri eğitilecek,paraşütçü birlikler oluşturulacaktı.


    1923'te ise Türkiye'nin elinde sadece 'kara' ordusu vardı.Donanması ise İtilaf işgali altındaydı.Kaldı ki İtilaf işgalinde olmasaydı bile Osmanlı donanmasının İngiliz,Fransız,İtalyan ve Yunan donanması karşısında hiçbir şansı yoktu.


    Bu nedenle 1923'te bu adalardan vazgeçtik.Zira geri almanın imkanı yoktu.Aynı şekilde İtilaflarda Çanakkale,İstanbul,D.Trakya ve Çanakkale girişindeki Bozcaada ve Gökçe adayı Türkiye'ye iade etmiştir.


    Şimdi aydınlandın mı tarihe meraklı arkadaşım?





  • batar B kullanıcısına yanıt

    :) naptın aga adamlara atom bumbası atmışsın :)

  • Tam da beklediğimi yaptın. 2 tane uzun yazın var.

    İlkinde Abdülhamid Han dönemi hakkında yazdıkların var. Yazdıklarının neredeyse hiç birine zerre miktar katılmıyorum. Ama derdim benim o değil. Benim derdim senin tarihi degerlendirme şeklin.


    Şimdi yazıp anlatmakla işi uzatmaya gerek yok. İki yazıdan da kesit alıp göstermek daha kolay olacak.


    "6-Hicaz'a demiryolu döşetmekle övünen Padişah İstanbul-Erzurum arasına bir demiryolu döşetemedi.Zira Rusyadan korktu.Bunun sonucunda Osmanlı devleti I.Dünya savaşında D.Anadoluda çok zorluk çekti.Sarıkamış faciasının yaşanmasında Enver Paşa'nın aceleciliği etkili olduğu kadar bölgenin ulaşım konusunda imar edilmemiş olmasının da büyük payı vardır"


    Şimdi burda Rus korkusu yüzünden Erzurum'a demir yolu yapmadı diyip sarıkamış felaketini bile Abdülhamid Han ın suçu diyorsun.


    "1947'de ise İtalyanlar II.Dünya Savaşının mağlubu olarak ve II.Dünya Savaşında Yunanistanı işgal etmelerinin bedeli olarak bu adaları Yunanlılara 'Lozan' hükümlerine uymaları şartıyla devretmişlerdir.Türkiye ise o dönem Sovyet işgali tehlikesi altında olmasından dolayı bu adaları geri almaya teşebbüs edememiştir.Zira Sovyetler;


    1-Türkiye'den toprak ve üs talep ediyorlar

    2-Kars,Lozan ve Montrö anlaşmalarının yeniden düzenlenmesini talep ediyorlardı.


    Türkiye bu adaları geri almak için teşebbüste bulunduğu vakit Lozan anlaşmasının yeniden düzenlenmesi gerekecekti.Bu da Sovyetlerin Kars ve Ardahan çevresini tekrar müzakere masasına getirmesi anlamına geliyordu.Dahası Sovyetler bununla yetinmiyor aynı zamanda Montrö anlaşmasının yeniden düzenlenmesini ve boğazlarda Türkiye ile beraber söz sahibi olmayı istiyordu.Türkiye ise o dönem mevcut anlaşmaların hükümlerinin korunması politikasını takip ederek Sovyetlerin Türk egemenliğini tartışmaya açmamasına uğraşıyordu.1947 koşullarında o adaları geriye almaya çalışmak Türkiye'nin bir bütün olarak Sovyetler tarafından yutulması anlamına gelebilirdi."


    Burda da 12 adanın verilisini Rus tehlikesi yüzünden mecburlardi diyerek savunuyorsun.


    Şimdi Abdülhamid Han ı neden sucluyorsun o vakit ? Onun da Rus tehlikesine karşı kendince önlem almış olabileceğini neden söylemiyorsun ?


    Bak basit bir örnek.


    Objektif değilsin. Bunu tek örnekle apaçık ortaya koydum .




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ihtiyar.gamer -- 15 Haziran 2022; 18:23:5 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Osmanlı iyisiyle kötüsüyle bizim ecdadımız ve bu toprakların miras kalmasında büyük pay sahibi.Özellikle son 200-250 yıl hariç iyi götürmüşler ama işte bağnazlık felan olmamış batmış .

    Eyvallah ta Osmanlı nın en zayıf yönü ve hatası denizcilik. Misal coğrafi keşiflerle amerika kıtası talan edilirken bizimkiler tabi karacı olduğu için kalakalmış.

    Velhasıl denizcilik ile ilgisi çok uzak olan padişahların isimlerinin verilmesi pek anlamsız.Piri reis felan olsa hadi anlarım.

    Öte yandan sırf M.Kemal ve Cumhuriyet'e giydireceğiz diye Abdülhamid i ilahlaştırmak ( aynı M.Kemal'i ilahlaştırmak gibi) tam bir aymazlık.

    Adam iyi kötü zaten batacak olan bir devleti yönetmeye çalışmış.Kötü niyetli olmasada çok da imkanı yokmuş.Pek de iyi yönetememiş.Kendi iktidarını korumak için zaten köhne olan donanmayı çürütmüş.Baya baya bir toprak kaybı yaşanmış. Hoş başkasıda olsa gene kayıp olurdu.

    Ama on iki adalar ve kıbrıs Abdülhamid Han döneminde kaybedilmiştir. Hani 1000 yıl öncesi felan olsa muğlak olabilir ama bu kadar bariz bir bilgiyi inkar etmek ile dünya düz demek arasında fark yok.





  • potansiyel kpss sorusu

  • ihtiyar.gamer İ kullanıcısına yanıt

    İşinize gelmediği için zerre ilgilenmemeniz normal ama bunlar tarihi hakikatlerdir.İşinize gelsin ya da gelmesin...Ne kadar erkenden 'acı' gerçekleri kabullenirseniz fikrimce iyi olur.


    Gelelim söylediklerinize...


    II.Abdülhamid'in Doğu Anadoluya demiryolu döşetememesi ile 1947 yılında yaşanılanlar 'benzer' durumlar değildir.Peki ama neden?


    Birincisi II.Abdülhamid bir Osmanlı toprağı olan Doğu Anadoluya Ruslar 'istemediği' için demiryolu döşetmemiştir.Evet bu senin için şok edici bir bilgi olabilir ama hakikat budur.İstanbul ve Erzurum arasına demiryolunun döşenmemesini isteyenler Ruslardır ve II.Abdülhamid'te bu isteğe boyun eğerek kendi egemenliği altında olan bir bölgeye demiryolu döşetememiştir.Bu Rus tehlikesine karşı alınmış bir önlem değildir bilakis Rusların isteği üzere Doğu Anadoluyu Osmanlı açısından ikmal yönünden zayıf bırakmaktır.Zira Ruslar Osmanlıya yani II.Abdülhamid'e baskı yaparak İstanbul ve D.Anadolunun demiryolu vasıtasıyla bağlanmasını engellerken kendileri Ardahan'a,Kars'a ve D.Anadoluda işgal ettikleri her yere demiryolu götürmüşlerdir.Böylece Rusya içlerinden D.Anadoluya kolayca asker ve cephane sevk edebilirlerken Osmanlı devleti I.Dünya Savaşında yaşadığımız üzere D.Anadoluya asker ve cephane sevk etmekte çok zorlanmıştır.Dahası Milli Mücadele yıllarında Doğu Cephesi Kars anlaşmasıyla kapandığı vakit Kazım Karabekir kendi bünyesindeki tümenlerin bir kısmını ve cephaneyi Batı Cephesine destek amaçlı göndermek istediğinde demiryolu olmadığı için bu ikmal aylarca sürmüştür.Bu nedenle Cumhuriyetin ilanından sonra yeni devlet Anadoluyu demir ağlarla örmeye özen ve öncelik göstermiştir.


    İkincisi ise 1947'de Türkiye Cumhuriyeti egemenlik haklarını Ruslar nezdinde tartışmaya açtırmamaya uğraşmıştır.Rusların Kars,Lozan ve Montrö anlaşmalarını kendi lehlerine olacak şekilde yeniden düzenleme taleplerini reddetmiş ve bu anlaşma hükümlerine sıkı sıkıya bağlı kaldığını vurgulamıştır.Ruslar Türkiye'yi tehdit ederken Türkiye D.Anadoluya özellikle Kars ve Ardahana askeri yığınak yapmıştır.Rus tehditine boyun eğerek asker yığmamazlık yapmamış,Kars,Lozan ve Montrö anlaşmalarını tartışmaya açtırmamış,boğazlarda Rusların lehine değişiklikler yapmamıştır.


    Şimdi sormak lazım bu iki politika oradan aynı gibi mi gözüküyor?


    Birinde doğrudan senin egemenlik haklarına ve iç işlerine müdahale sonucu kendi toprağına demiryolu döşetemiyorsun diğerinde ise tüm baskılara rağmen kendi egemenliğini savunuyorsun.


    Ha şimdi 'O halde adaları neden bıraktık?' diye tekrar sorarsan cevabını verdim.Özetle donanma olmadığı için bıraktık.Detayını merak ediyorsan yorumlarımı en baştan okuyabilirsin.


    Şimdi gelelim II.Abdülhamid'i Sarıkamış faciasına ortak etme meselesine...Bunun nedenini yorumumda açıkça belirttim.Madem II.Abdülhamid döneminde Çanakkale'ye konulan topçu tabyaları onu 1915'te yaşanılan Çanakkale zaferine ortak etme hakkı veriyorsa o halde onun döneminde Rusyadan çekinildiği için D.Anadoluya döşetilemeyen demiryolu nedeniyle Sarıkamışta yaşanılan faciayada ortak etmek gerekir.Burada ne gibi bir anlaşmazlık var?İşinize gelince alakasız bir 'zafer'e ortak olabiliyor ama işinize gelmediği zaman alakasız bir 'facia'ya ortak olamıyor mu?


    Yoksa işinize geldiği gibi mi tarihi yorumlamak gerek?


    Ben oldukça objektifim.Sizi de anlıyorum.Sonuçta ''vermedi verdirtmedi bir karış yeri'' gibi tarihi gerçeklerden tamamen uzak ve kurgusal bir karakter yaratılıp 'işte bu II.Abdülhamid' diye size öğretmişler.Gerçekleri duymak zor geliyor olabilir..




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Long Nightt -- 15 Haziran 2022; 22:29:29 >




  • 
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.