Şimdi Ara

Türkiyede yargının durumu!

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
21
Cevap
0
Favori
538
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Yargıya güven kaldı mı?



  • Fahişelerinde bir onuru var.
  • "Yargi"ya guven diye bir sey olmaz. "Yargic"a guven diye bir sey olabilir. Yargiclarin gucu kanunlarla sinirlandirilmistir. Aksi durumlarda denetleme mekanizmasi zaten devreye girer.

    Eger yargiclar kanunlari uyguladiklari halde elestiriliyorsa asil elestirilmesi gereken hukuk sistemidir. Bir dava 20 yilda sonuclanmamis ise burada sistem sorunu vardir. Insanlar suclari ispatlanmadiklari halde yillarca tutuklu kaliyorlar ise burada sistem sorunu vardir.

    Sizin sorugunuz soru cumhuriyet ile yasit bir soru. 10 yil once X kisisi soruyordu simdi Y kisisi soruyor. Kisacasi insanlar sistemi tartismak yerine isine "isine gelmedigi" durumlari tartisiyor.

    Ornegin biz yillar once soyledik, denetleme mekanizmasi olmayan bir anayasa mahkemesinin "yorumlama ozgurlugunu" elestirmeyenler, ayni anayasa mahkemesi "isine gelmeyen" bir yorum yaptiginda ne yapacak dedik.

    Ulkemizde hep ayni sorun, oturup herseyi adam akilli duzenlemek yerine, herkes (her kesim) sistemin aciklarini kendi menfaatine kullanmaya calisiyor.




  • Adalet bakanlıgı ne kadar şerefli ve haysiyetliyse yargı da o kadar şerefli ve haysiyetlidir.
    Günümüz iktidarcıları yargı sanki başbakana ve cumhurbaşkanına baglı degilmişcesine yorum yapmaları beni güldürüyor..
  • fatmagülün sucu ne .
  • Önceden nasılsa şimdide aynı
  • Kuzey Avrupalı iki ülkenin birbirleri için anlattıkları bir fıkra var. Bizimkiler duyunca her zamanki gibi Karadenizlilere çevirmişler...

    Norveç'te bir mezarlığa helikopter düşmüş. Yetkililer 20.000 ölü çıkarmışlar, hala da çıkarıyorlarmış...

    Başlıkla ilgisi yok ama aklıma geldi, paylaşayım dedim...
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate

    "Yargi"ya guven diye bir sey olmaz. "Yargic"a guven diye bir sey olabilir. Yargiclarin gucu kanunlarla sinirlandirilmistir. Aksi durumlarda denetleme mekanizmasi zaten devreye girer.

    Eger yargiclar kanunlari uyguladiklari halde elestiriliyorsa asil elestirilmesi gereken hukuk sistemidir. Bir dava 20 yilda sonuclanmamis ise burada sistem sorunu vardir. Insanlar suclari ispatlanmadiklari halde yillarca tutuklu kaliyorlar ise burada sistem sorunu vardir.

    Sizin sorugunuz soru cumhuriyet ile yasit bir soru. 10 yil once X kisisi soruyordu simdi Y kisisi soruyor. Kisacasi insanlar sistemi tartismak yerine isine "isine gelmedigi" durumlari tartisiyor.

    Ornegin biz yillar once soyledik, denetleme mekanizmasi olmayan bir anayasa mahkemesinin "yorumlama ozgurlugunu" elestirmeyenler, ayni anayasa mahkemesi "isine gelmeyen" bir yorum yaptiginda ne yapacak dedik.

    Ulkemizde hep ayni sorun, oturup herseyi adam akilli duzenlemek yerine, herkes (her kesim) sistemin aciklarini kendi menfaatine kullanmaya calisiyor.

    cvp ımı aldım tşk ederim neverlate.. bundan şu sonuç çıkar kanımca; dünden bugüne erk sahipleri istediği atı oynattılar. Güçler ayrılığı demokrasilerde olmazsa olmazlardan olduna göre, bizde fiiliyatta olduğu, ama uygulamada olmadığı sonucu elde ettimizden dolayı demokrasiyle yönetildiğmiz bir aldatmaca ...




  • personel almak için devletten izin alması gereken bir kurum yargı.
    nasıl bir güçler ayrılıgı..
    peki kendi personelini kendi alsa, buda ters bir durum.
    yani 2 ucu..degnek. :)
  • arkadaşın biri yazçış önceden nasılsa şimdi aynı tani iğne batınca ağlamamak lazım
  • Eskiden bizzat moğoltay, oktay gibilerin ses kayıtlarındaki itiraf ettiği gibi vesayetin güdümündeydi. Bugün bin kat daha sağlıklı ve adaletli bir yapıya sahip.
    Eskiden oluşturdukları kurumda söz hakkı olmayan yargıçlarımız şimdi tüm Türkiyedeki yargıçlar olarak 22 üyeden 10 tanesini seçiyor.
    Dileyen aşağıdan eski ve yeni yapıyı inceleyebilir.


    1- Eski yapı: HSYK şuan Yargıtay’ın seçtiği 3 ve Danıştay’ın seçtiği 2 üye ile Adalet Bakanı ve Müsteşardan oluşmaktadır. Yargıtay ve Danıştay her bir üye için 3 kişi aday göstermekte, Cumhurbaşkanı da bu 3 kişiden birini üye olarak atamaktadır.

    2- Yeni değişiklikle HSYK’nin yapısı:
    - Adalet Bakanı ve Müsteşarı,
    - 4 üye Cumhurbaşkanınca (Hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri ile avukatlar arasından)
    - 3 üye Yargıtay tarafından
    - 2 üye Danıştay tarafından,
    - 1 üye Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunca
    - 7 üye adli yargı hakim ve savcılarınca
    - 3 üye idari yargı hakim ve savcılarınca seçilecektir.

    Kurulun üye sayısı 7′den 22 üye çıkarılmakta ve 3 daire ile çalışması öngörülmektedir.

    ÜYE YAPISI DAHA GENİŞ KATILIMLI BİR YAPIYA DÖNÜŞTÜRÜLMEKTEDİR

    Kurulun üye yapısı, yukarıdaki detaylandırılmadan da görüleceği üzere, daha geniş katılımlı bir yapıya dönüştürülmektedir. 22 üyeli yeni yapıda 10 üyeyi hakim ve savcıların kendileri belirleyecektir. Değişikliğin bu yönü oldukça önemlidir.

    MESLEKTEN ÇIKARMA CEZASI İÇİN YARGI YOLUNA BAŞVURULABİLECEK

    Hali hazırdaki düzenlemede, HSYK’nın meslekten attığı hakim ve savcılar haklarını mahkemelerde arayamamaktadır. Yeni düzenlemede, meslekten çıkarılan hakim ve savcılara argı yoluna başvurma imkanı getirilmektedir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sgrafik

    Kuzey Avrupalı iki ülkenin birbirleri için anlattıkları bir fıkra var. Bizimkiler duyunca her zamanki gibi Karadenizlilere çevirmişler...

    Norveç'te bir mezarlığa helikopter düşmüş. Yetkililer 20.000 ölü çıkarmışlar, hala da çıkarıyorlarmış...

    Başlıkla ilgisi yok ama aklıma geldi, paylaşayım dedim...


  • quote:

    Orijinalden alıntı: achilles97
    quote:

    Orijinalden alıntı: sgrafik
    Kuzey Avrupalı iki ülkenin birbirleri için anlattıkları bir fıkra var. Bizimkiler duyunca her zamanki gibi Karadenizlilere çevirmişler...
    Norveç'te bir mezarlığa helikopter düşmüş. Yetkililer 20.000 ölü çıkarmışlar, hala da çıkarıyorlarmış...
    Başlıkla ilgisi yok ama aklıma geldi, paylaşayım dedim...


    Hımmm, anladığım kadarıyla anlatılandan bişi anlayamamışsınız, peki şöyle anlatsam!
    Ülkenin birinde ( haşa kesinlikle herhangi belli bir ülke veya anladığınızı sandığınız ülke değil, Patagonya filan işte oralar gibi bir yer ) adamın birisi düşmüş, düşünce de ölmüş! Yakınları yavv demişler şimdi bunu düştü öldü diye resmi makama götüreceğiz, resmi adamlar bir sürü dert çıkartacaklar başımıza yok nasıl öldü, doktor kağıdı vs. en iyisi bunu biz sessizce biz gömelim. Yüklenmişler tabutu mezarlığa giderlerken ayakları kaymış, tabut ellerinden kurtulmuş, nehre düşmüş. Biraz nehirde yüzünce tabutu nöbet tutan bir asker görmüş, vay demiş şimdi ben bunu görmedim desem komutanlar yutmaz en iyisi bir alarm vereyimde başıma bir dert gelmesin! Alarm vermiş komutanı gelmiş ve tabutu görünce hemen Hastaneye götürülmesini emretmiş. Askerler ölüyü Hastaneye götürmüşler, dokorlar hemen ameliyata almışlar ölüyü. Aradan yarım saat filan geçmiş ameliyata giren doktor kan ter içinde çıkmış dışarı bekleyen askerlere " çok zorlandık ama kurtamayı başardık " demiş!
    Umarım şimdi anlaşılmıştır! Her yeri bozuk ülkenin Yargısı çalışsa ne olur çalışmasa ne olur!




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Doktor.Z

    Eskiden bizzat moğoltay, oktay gibilerin ses kayıtlarındaki itiraf ettiği gibi vesayetin güdümündeydi. Bugün bin kat daha sağlıklı ve adaletli bir yapıya sahip.
    Eskiden oluşturdukları kurumda söz hakkı olmayan yargıçlarımız şimdi tüm Türkiyedeki yargıçlar olarak 22 üyeden 10 tanesini seçiyor.
    Dileyen aşağıdan eski ve yeni yapıyı inceleyebilir.


    1- Eski yapı: HSYK şuan Yargıtay’ın seçtiği 3 ve Danıştay’ın seçtiği 2 üye ile Adalet Bakanı ve Müsteşardan oluşmaktadır. Yargıtay ve Danıştay her bir üye için 3 kişi aday göstermekte, Cumhurbaşkanı da bu 3 kişiden birini üye olarak atamaktadır.

    2- Yeni değişiklikle HSYK’nin yapısı:
    - Adalet Bakanı ve Müsteşarı,
    - 4 üye Cumhurbaşkanınca (Hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri ile avukatlar arasından)
    - 3 üye Yargıtay tarafından
    - 2 üye Danıştay tarafından,
    - 1 üye Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunca
    - 7 üye adli yargı hakim ve savcılarınca
    - 3 üye idari yargı hakim ve savcılarınca seçilecektir.

    Kurulun üye sayısı 7′den 22 üye çıkarılmakta ve 3 daire ile çalışması öngörülmektedir.

    ÜYE YAPISI DAHA GENİŞ KATILIMLI BİR YAPIYA DÖNÜŞTÜRÜLMEKTEDİR

    Kurulun üye yapısı, yukarıdaki detaylandırılmadan da görüleceği üzere, daha geniş katılımlı bir yapıya dönüştürülmektedir. 22 üyeli yeni yapıda 10 üyeyi hakim ve savcıların kendileri belirleyecektir. Değişikliğin bu yönü oldukça önemlidir.

    MESLEKTEN ÇIKARMA CEZASI İÇİN YARGI YOLUNA BAŞVURULABİLECEK

    Hali hazırdaki düzenlemede, HSYK’nın meslekten attığı hakim ve savcılar haklarını mahkemelerde arayamamaktadır. Yeni düzenlemede, meslekten çıkarılan hakim ve savcılara argı yoluna başvurma imkanı getirilmektedir.

    HSYK daki kadın oranı %45 ten %3 e düştü..Hatirlatim dedim sadece.Gerçi nedenini biliyoruz ya neyse.
    Trdeki yargıya gelirsek.Bu yargı ne ne 1600-1900 lü yıllar arasında tarafsızdı(gerçi başka bir sistem vardı ama aynı kapıya çıkar) nede 1923-2012 arasında.Bu ülkedeki yargı her zaman iktidarın güdümünde olmuştur.İktidar tarafındaysanız yargı size işlemez.Ama karşı tarafındaysanız haklı bile olsanız içeri girersiniz.Aynen 28 Şubatta içeri alınan yada 2012 de içeri alınanlar gibi..Bu iktidar elbette değişecek.Bu sefer sıra onların yaltakçılarına gelecek..Bu döngü bir ömür boyu sürer..

    Eğer bir millet, iktidarda bulunan kişilerin alçaklığını yalnızca kendi siyasi görüşünden olduğu için görmezden geliyorsa, o millet erdemini yitirmiştir...
    Niccolò Machiavelli



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kei$er$oZe -- 21 Nisan 2012; 4:43:39 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kei$er$oZe

    quote:

    Orijinalden alıntı: Doktor.Z

    Eskiden bizzat moğoltay, oktay gibilerin ses kayıtlarındaki itiraf ettiği gibi vesayetin güdümündeydi. Bugün bin kat daha sağlıklı ve adaletli bir yapıya sahip.
    Eskiden oluşturdukları kurumda söz hakkı olmayan yargıçlarımız şimdi tüm Türkiyedeki yargıçlar olarak 22 üyeden 10 tanesini seçiyor.
    Dileyen aşağıdan eski ve yeni yapıyı inceleyebilir.


    1- Eski yapı: HSYK şuan Yargıtay’ın seçtiği 3 ve Danıştay’ın seçtiği 2 üye ile Adalet Bakanı ve Müsteşardan oluşmaktadır. Yargıtay ve Danıştay her bir üye için 3 kişi aday göstermekte, Cumhurbaşkanı da bu 3 kişiden birini üye olarak atamaktadır.

    2- Yeni değişiklikle HSYK’nin yapısı:
    - Adalet Bakanı ve Müsteşarı,
    - 4 üye Cumhurbaşkanınca (Hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri ile avukatlar arasından)
    - 3 üye Yargıtay tarafından
    - 2 üye Danıştay tarafından,
    - 1 üye Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunca
    - 7 üye adli yargı hakim ve savcılarınca
    - 3 üye idari yargı hakim ve savcılarınca seçilecektir.

    Kurulun üye sayısı 7′den 22 üye çıkarılmakta ve 3 daire ile çalışması öngörülmektedir.

    ÜYE YAPISI DAHA GENİŞ KATILIMLI BİR YAPIYA DÖNÜŞTÜRÜLMEKTEDİR

    Kurulun üye yapısı, yukarıdaki detaylandırılmadan da görüleceği üzere, daha geniş katılımlı bir yapıya dönüştürülmektedir. 22 üyeli yeni yapıda 10 üyeyi hakim ve savcıların kendileri belirleyecektir. Değişikliğin bu yönü oldukça önemlidir.

    MESLEKTEN ÇIKARMA CEZASI İÇİN YARGI YOLUNA BAŞVURULABİLECEK

    Hali hazırdaki düzenlemede, HSYK’nın meslekten attığı hakim ve savcılar haklarını mahkemelerde arayamamaktadır. Yeni düzenlemede, meslekten çıkarılan hakim ve savcılara argı yoluna başvurma imkanı getirilmektedir.

    HSYK daki kadın oranı %45 ten %3 e düştü..Hatirlatim dedim sadece.Gerçi nedenini biliyoruz ya neyse.


    Hımmm... Kadın oranı düşmüş. Yargı hakikaten hükümetin eline geçmiş
    Mantığa bak




  • Hayır, biz yargıçlara güveniyoruz ama yargıya güvenmiyoruz.

    Evet...

    Aslında arkadaşlar yargıya değil güveni sarsanın yargıçlar olduğunu söylemişler. Fakat durum tam tersi. İnsanların içerisinde her zaman vicdan denilen bir şey vardır. Yani insanın nefsi.

    Kim neyi ne kadar inkar ederse etsin, aslında kötü bir şeyler yaptığınızda ve samimi olmadığınız durumlarda bir şeyler sizi sürekli rahatsız eder. Rahat şekilde yataklarında adamı uyutmazlar.

    Ben, aslında rahat olsalar bir çok yargı mensubunun içinin rahat olacağı şekilde yatağa gitmek için ellerinden geleni yapacaklarını düşünüyorum. Ancak kalbinde adalet duygusu ile, tüm içtenliği ve samimiyeti ile adam bir şeyler için çabalasa da sistem onun önüne yüzlerce daha dosya koyuyor ve bakmakla yükümlü kılıyor.

    İnsanlar artık gerçek haklarını korumak yerine olur olmaz şeylerden dava açarak yargıyı bunaltıyorlar.

    Sonra biz suçu yargı mensuplarına buluyoruz. Soruşturma yapan savcılar usulsuzlukle itham edilip tekrar yargılanıyor.

    Bu sistem yargılanmadıkça, yargı mensupları kendi hür ve özgür iradeleri ile karar veremedikçe bu ülkede hiç bir şey düzelmez.

    Parantez açıp özellikle fıkralar için arkadaşlara teşekkür etmek istiyorum. Ne kadar ironik bir anlatım olmuş olsalar da hem zeka hem de hiciv yönleri bakımından kara mizaha güzel örneklerdi.




  • Yargıdaki adaleti sağlayacak olan kişiler iktidardakiler değildir. Çünkü onlar karşıt görüşlere karşı bir zafer kazanıp iktidara gelmişlerdir ve onlarda "güç arzusu" vardır. Peki bu gücü nasıl elde edecekler?

    1) Polis gücüyle
    2) Yargı gücüyle
    3) Ordu gücüyle*

    * Ordu gücü tamamen iktidardysa o ülkenin ömrü fazla uzun değilldir.

    Seçimle ya da darbeyle iktidarı elde eden güçler dünyanın her yerinde yargıyı kontrol etmek isterler. Hem kendi yandaşlarını korurlar, hem çıkar elde ederler, hem de ülkenin en büyük gücü olurlar.

    Yargının adaletli olmasının yolu "toplum vicdanı"ndan geçer. Toplum ahlakına aykırı bir karar çıktığında toplum hiç tepki vermeden oturuyorsa adalet sağlanamaz. 26 kişinin(?) Tecavüz ettiği 13 yaşındaki kız çocuğunun davasında toplum ahlakına aykırı bir karar çıktıysa, bunun sorumlusu yargı-yargıç değil toplum vicdanındaki problemlerdir.

    Adaletin sağlanmasındaki 2. husus ise yargıçların ve savcıların can ve mal güvenliğidir. Devletin silahlı güçleri adaleti sağlayacak kişileri koruyamıyorsa adalet aksayacaktır.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kabuska

    Yargıdaki adaleti sağlayacak olan kişiler iktidardakiler değildir. Çünkü onlar karşıt görüşlere karşı bir zafer kazanıp iktidara gelmişlerdir ve onlarda "güç arzusu" vardır. Peki bu gücü nasıl elde edecekler?

    1) Polis gücüyle
    2) Yargı gücüyle
    3) Ordu gücüyle*

    * Ordu gücü tamamen iktidardysa o ülkenin ömrü fazla uzun değilldir.

    Seçimle ya da darbeyle iktidarı elde eden güçler dünyanın her yerinde yargıyı kontrol etmek isterler. Hem kendi yandaşlarını korurlar, hem çıkar elde ederler, hem de ülkenin en büyük gücü olurlar.

    Yargının adaletli olmasının yolu "toplum vicdanı"ndan geçer. Toplum ahlakına aykırı bir karar çıktığında toplum hiç tepki vermeden oturuyorsa adalet sağlanamaz. 26 kişinin(?) Tecavüz ettiği 13 yaşındaki kız çocuğunun davasında toplum ahlakına aykırı bir karar çıktıysa, bunun sorumlusu yargı-yargıç değil toplum vicdanındaki problemlerdir.

    Adaletin sağlanmasındaki 2. husus ise yargıçların ve savcıların can ve mal güvenliğidir. Devletin silahlı güçleri adaleti sağlayacak kişileri koruyamıyorsa adalet aksayacaktır.

    Evet işte demek istediğim hemen hemen aynı şeyler. Sistem veya kanunlar, yönetmelikler yargı mensuplarının bağımsızlığını ellerinden alıyorsa önce onları gidermek lazım.

    The story of Rubin "Hurricane" Carter
    http://www.imdb.com/title/tt0174856/ Muhtemelen bu filmi izlemeyen fazla kişi yoktur. En son mahkemede yargıcın söylediklerini hatırlayın.

    Veya yine bir filmden bir alıntı; (filmi hatırlayamadım, bir film adı aklıma geliyor ancak yazmakta bile tereddüt ettiğim için adını yazmıyorum ) Avukat jüri veya konseye sesleniyor mahkemede, "

    Eğer vereceğiniz kararın yasalara aykırı olduğunu düşünüyorsanız, fakat vicdanınız da rahat etmiyor ise o zaman yasaları da değiştirin ve bu adaletsizliği ortadan kaldırın."




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Doktor.Z

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kei$er$oZe

    quote:

    Orijinalden alıntı: Doktor.Z

    Eskiden bizzat moğoltay, oktay gibilerin ses kayıtlarındaki itiraf ettiği gibi vesayetin güdümündeydi. Bugün bin kat daha sağlıklı ve adaletli bir yapıya sahip.
    Eskiden oluşturdukları kurumda söz hakkı olmayan yargıçlarımız şimdi tüm Türkiyedeki yargıçlar olarak 22 üyeden 10 tanesini seçiyor.
    Dileyen aşağıdan eski ve yeni yapıyı inceleyebilir.


    1- Eski yapı: HSYK şuan Yargıtay’ın seçtiği 3 ve Danıştay’ın seçtiği 2 üye ile Adalet Bakanı ve Müsteşardan oluşmaktadır. Yargıtay ve Danıştay her bir üye için 3 kişi aday göstermekte, Cumhurbaşkanı da bu 3 kişiden birini üye olarak atamaktadır.

    2- Yeni değişiklikle HSYK’nin yapısı:
    - Adalet Bakanı ve Müsteşarı,
    - 4 üye Cumhurbaşkanınca (Hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri ile avukatlar arasından)
    - 3 üye Yargıtay tarafından
    - 2 üye Danıştay tarafından,
    - 1 üye Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunca
    - 7 üye adli yargı hakim ve savcılarınca
    - 3 üye idari yargı hakim ve savcılarınca seçilecektir.

    Kurulun üye sayısı 7′den 22 üye çıkarılmakta ve 3 daire ile çalışması öngörülmektedir.

    ÜYE YAPISI DAHA GENİŞ KATILIMLI BİR YAPIYA DÖNÜŞTÜRÜLMEKTEDİR

    Kurulun üye yapısı, yukarıdaki detaylandırılmadan da görüleceği üzere, daha geniş katılımlı bir yapıya dönüştürülmektedir. 22 üyeli yeni yapıda 10 üyeyi hakim ve savcıların kendileri belirleyecektir. Değişikliğin bu yönü oldukça önemlidir.

    MESLEKTEN ÇIKARMA CEZASI İÇİN YARGI YOLUNA BAŞVURULABİLECEK

    Hali hazırdaki düzenlemede, HSYK’nın meslekten attığı hakim ve savcılar haklarını mahkemelerde arayamamaktadır. Yeni düzenlemede, meslekten çıkarılan hakim ve savcılara argı yoluna başvurma imkanı getirilmektedir.

    HSYK daki kadın oranı %45 ten %3 e düştü..Hatirlatim dedim sadece.Gerçi nedenini biliyoruz ya neyse.


    Hımmm... Kadın oranı düşmüş. Yargı hakikaten hükümetin eline geçmiş
    Mantığa bak


    Ben Yargının hükümetin eline geçtiğinin kanıtı olarak kadın oranı %3 demedim.Tabi bunu anlamak biraz senin için zor.Anlıyorum.Şahsi fikrimi sorarsan yargı hükümetin eline geçmiştir.Tıpkı geçmiş iktidarlarda olduğu gibi.Sana iki örnek verimde belki susarsın.İlhan Cihanerin cemeatlere yaptığı soruşturma sonucu dosyanın elinden alınması.Hemde başka bir il tarafından.Ne hikmetse bu soruşturma sonucu İlhan Cihanerin hakkında başka bir olaydan soruşturma açılması.İkinci örnek ise hükümetin kendi yaptığı özel yetkili mahkemelerinin kendilerini vurması.Mit başkanına yakalama emri çıkartan savcının elinden dosyanın alınması ve o savcının görevinden alınması..Onun için biz neyin ne olduğunu biliyoruz.Azıcık delikanlı olun..Ben yargı geçmiştete yani akp önceside iktidarın elinde olduğunu söyleyebiliyorum.Siz ise 2003 ten sonra yargı tarafsız oldu diyorsunuz.Bu nasıl bir bağnazlıktır..Ayrıca diğer yorumlardaki ortaçağ zihniyetinede tekrar tekrar teşekkürler..Sağolsunlar o zamanların düşünce biçimini tarih kitaplarından değil şuanda canlı canlı görmemizi sağlıyorlar..Tekrar teşekkür ederim..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kei$er$oZe -- 21 Nisan 2012; 13:44:50 >




  • Yargı eskiden bozuktu, ki bunu kendi açtığım davalardan biliyorum. Ama artık yargı bozuk değil bence, çünkü özellikle siyasi davalarda yargı diye birşeyden bahsetmek mümkün değil. Buna örnek gösterilebilecek birsürü olay cereyan ediyor ama hepsi ya Somali, ya Libya, ya türban ya da Suriye gibi başka konuların gündemde olduğu dönemlerde oluyor.

    Yargı bağımsız değildir aslında. Yargının bağlı olduğu şey "Hukuk" denen kavramdır. Ancak, bizde her kavram gibi bu da bir karmaşa içerisine sokulup, kimin ne görevi olduğu unutturularak, özellikle insanların cehaletinden faydalanılarak sanki başbakanın "Padişah" ve yaptıklarının ve söylediklerinin "Kanun" olduğu gibi bir yanlış bilgi empoze ediliyor.

    Yargı, yasama ve yürütme; Bu üçünden biri, bir diğerinin işine karışırsa (Hemen parti kapatmaktan bahsetmemek gerekir) o ülkedeki sistem mutlaka çöker, çünkü her iktidar çok ince bir ipin üzerinde yürür ve bir anda tepetaklak olabilir. Böyle bir durumda, rakiplerine karşı kullandığı, ki bariz bir şekilde kullanılıyor, bu silah kendisine dönecektir.

    Ancak, ortada bir gerçek daha var; Türkeş'in serveti İsviçre'den çıktı, Erbakan'ın devletten saklayıp vergi kaçırdığı serveti çocukları birbirine düşünce ortaya çıktı. Özal'ın ne kadar mal varlığının olduğu bile bilinmiyor ve son iktidar da bunların farkında. Bu nedenle, belki yargıdan kaçacak kadar uzağa gidebilecek sermayeleri olabilir, ama geride bıraktıkları fanatikler, birileri tarafından akılda tutulacaktır mutlaka; aynı bugün gazeteci listelerini savcılara gönderen "Zanlı koleksiyoncuları" gibi...




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.