Şimdi Ara

Türkler Nasıl Müslüman Oldu (9. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
219
Cevap
7
Favori
10.638
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 7891011
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • imam-ı azam İ kullanıcısına yanıt
    Bence bu anlattigin rivayette sıkıntı var birader

    Peygamberimiz dahi hiç kimse ölüm dosegine kadar iyilik etmemiş veya Salih amel işlememiş birini sadece kelime i şehadet ile kurtaramaz, zaten ölüm döşeğinde olan çocuk ise ne günahı olacakki
  • bunu hiç düşünmemiştim türkler nasıl müslüman olduğunu bildiğim güzellik ile seçtikleri idi,



    şok olmuş durumdayım

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • mbs02 kullanıcısına yanıt
    Şu hezeyanlar içerisinde ayet paylaşanlar için bir iki ayette ben paylaşayım bakalım ne zaman uyanacaklar.
    Belli bir din ideolojine sahip insanlar o dinin kanun ve kurallarını o ideolojinin içindeyken irdelemeyez, böyle bir hataya düşmeyin

    Kuranda neden kölelik vardır? Çünkü Kuranı yazan insanlar iktisadi çıkarları ve insan rantını göz ardı edemezdi. Oturmuş bir kültür var hır çıkar.


    nahl_suresi/75.ayet "Köle sınıfına mensup birini düşünün birde kendisine tarafımızdan güzel bir rızık verdiğimiz ve hür birini.. Şimdi bunların ikisi de bir tutulabilir mi? ( Evreni yaratan bir tanrı köle diye bir kavramı kitabına yazmaz aksine direk kesin olarak köleliği yasaklar, insanları eşit tutar, ama bunu yerine ne yapılmış? Dönemin iktisadi ve insan köleliğinden gelen rantı gözardı edilemeyerek, kölelerin acizliği ile kendi dinlerine inanan taraftarları arasında bir kıyaslama algısı yaratılmış yani bir siyaset yapılmış. Bunu kim yapar elbette o dönemin kültürü ile yetişmiş ve toplumu yönetme arzusu olan bir insanlar yapar... Bu açıkça insan mantığı ve çıkarcılığıdır. Yaratıcı kölelikten nasıl bahseder ve köleliği nasıl benimser? Bu kıyaslamalar köleliği benimsediğinin kanıtı değilmidir?

    Bakara, 2:221) "iman eden bir köle, Allah’a ortak koşan bir erkekten daha hayırlıdır.

    Nisa, 4:24) : "Evli kadınlarla evlenmek de haram; ancak sahibi olduğunuz cariyeler müstesna

    Ahzâb 50 - Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah?ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan cariyeleri(köle kadınları) sana helal kıldık.


    Neden kuran bir kişinin cinselliği ile baş edememiş? Sakın cinselliğin dayanılmaz açlığını, dinin sorgulanamaz ve şüphe edilemez yargısıyla aşmak için olmasın? Bunların kutsal bir kitapta ne işi var?

    Ahzâb(*) Sûresi

    37 - Zeyd eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü?minlere bir zorluk olmasın. Allah?ın emri mutlaka yerine getirilmiştir.

    Ahzâb(*) Sûresi

    50 - Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah?ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan cariyeleri(köle kadınları) ; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helal kıldık. Ayrıca, diğer mü?minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber?e bağışlayan, Peygamber?in de kendisini nikahlamak istediği herhangi bir mü?min kadını da (sana helal kıldık.) Mü?minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

    Ahzâb(*) Sûresi

    51 - Ey Muhammed! Bunlardan (hanımlarından) dilediğini geri bırakırsın, dilediğini yanına alırsın. Uzak durduklarından dilediklerini yanına almanda da sana bir günah yoktur. Bu onların gözlerinin aydın olması, üzülmemeleri ve hepsinin de kendilerine verdiğine razı olmaları için daha Uygundur. Allah kalplerinizdekini bilir. Allah hakkıyla bilendir, halimdir. (Hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)

    Ahzâb(*) Sûresi

    52 - Bundan sonra, güzellikleri hoşuna gitse bile, başka kadınlarla evlenmek, eşlerini boşayıp başka eşler almak sana helal değildir. Ancak sahip olduğun cariyeler başka. Şüphesiz Allah her şeyi gözetleyendir.

    Ahzâb(*) Sûresi

    53 - Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber?in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber?i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz ,hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah?ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikahlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu Allah katında büyük bir günahtır.

    Bütün bunların yanında kurandaki recm ayetlerini keçiler yemiş gülmüyorum bak

    Dinler en eski ve en köklü siyasetten başka bir şey değildir, ayrıca kurana göre peygamberin kendine ait birçok kölesi vardır yukarıdaki ayette yazıyor. Kendi dinine adam kazandırmak için Savaşta karşı tarafın kölelerini yada kendine muhalefet olan tarafların kölelerini azat ettirmiştir ama köleliği kaldırmamıştır, köleleri azat ettirmesinin nedenide azad olan köleler direk kendilerine özgürlüklerini veren dine geçmeleridir. Çünkü kaçan köleler özgür olmak için yeni dine sığınırdı. Fakat mesele bu değil mesele Kuranda neden kölelik vardır? Çünkü Kuranı yazan insanlar iktisadi çıkarları ve insan rantını göz ardı edemezdi. Kur-an köleliği neden besimsemiştir?

    Dahası bu köle ayetleri yüzünden peygamberden sonra dini kullanmak suretiyle köle ve ganimet kazanma adet ve kültür haline gelmiş, din böyle emrediyor diye dinlerinden olmayanlara ganimet için saldırılmış, yoktan yere savaşlar çıkartılmış, milyonlarca insan katledilmiş kadınları ve kızları cariye olarak alınmıştır. Türklerin müslümanlığa geçiş aşamalarıda katliamla ve talanla başlamıştır








    Fakat buna ne kadar devam edebilirler? Dengeden bahsediyorlar evreni kendi tanrılarına bağlıyorlar. Bütün dinler evreni kendi tanrısının yarattığını söyler ve diğerleri yanacaktır yada cezalandırılacaktır, cennet ve çıkarlar kendi dinlerinden olanlar içindir, ( Son tek tanrılı dinler şablonu aynıdır sümer ve antik mısır dinlerinden aldıkları şablonu kendi kültürlerine ve çıkarlarına göre düzenleyip alın bu dindir diye koymuşlar insanların önüne) bu arada cennet kavramı tevrattan, incile, incildende kurana geçmiş siz adamların kitabında tanımlanan cennete gireceksiniz onlar cehenneme girecek :D yok canım :D ee neymiş bu dinlerin kitapları insanlar tarafından değiştirilmiş hükümsüzmüş, kuran değiştirilmemiş yani :D geçmişteki her iktidar ve her mezhep kuranı kendi çıkarları ve kültürlerine göre yorumla değiştirdi aynı incil ve tevrat gibi? Olurmu efendim Allah'ın ( el-ilah ) kıyamete kadar kuranı koruyacağına dair açık ifadesi var? İncilin ve tevratın değiştirildiğine inanıyorsunda, tevratı ve incili zeusmu göndermiş be adam, onları neden korumamış? Arjantinde doğan katolik Federico sırf kendi dinini yaşadığı ve islamı araştırmadığı için cehenneme gidecek :D sanki siz onların dinini araştırma hevesiyle büyütülmüşsünüz gibi :D YA onların tanrısı evreni yarattıysa o zaman sıkıntıdasınız, çünkü onlar iman etmiyor, onların inandığı tanrı bambaşka bir tanrı oğlu filan var, günahlarını insanlar affediyor, günahlarını keçiye, tavuğa geçiriyorlar :D işte gerçek bilim ve kanıtlı tarih haydi meydan okusun bunlara yalan desin. Bu kadar tarih ve kanıt olmasına rağmen, dini anlayamayan daha kötüsü anlayan ama kullanmak isteyen kişilerin niyetlerine karşı sizi uyarmıştım. Caner taslaman isimli kişi sizi zehirlemeyi kendi kariyeri haline getirmiş çünkü kanıtla ve akılla konuşmuyor ama size böyle konuştuğuna inandırmış sizin için çok tehlikeli iktidar için el üstünde tutulacak adamlardan :D Bilimi ve aklı dine uydurmak isteyecek insanlar çıkabileceğini, zihninizdeki din sistemi sorgulamanızın önüne geçmek isteyen insanlar tarihde hep olmuştur. Kuran "Siz anlayasınız ve akıl edesiniz diye biz kuranı arapça olarak düzenledik" Kuranın temel ayetlerindendir. Biz akıl ederek ve anlayarakmı ibadet ediyoruz? Eğer bizim yolumuz akıl değil ise biz kime tapıyoruz? Asıl bu sorulara cevap verin bırakın kendinizi rahatlatmayı rahatlık sizin durumunuzdaki insanlar için çok tehlikeli sürekli sorgulayın, uyumayın. Daha öncedende bahsetmiştim, dinler binlerce yıldır geliştiriyor ve insan zihnini şekillendirirken insanın doğal çıkarlarını ve zaaflarını hedef alıyor caner taslaman gibileri direk bunları hedef alıyor. Nedir bu zaaflar ve çıkarlar "ölüm korkusu, ödüller, ölüm sonrası sizi bekleyen kaygılar," arkadaşlar bunlar dinlerin insan üzerinde geliştirdiği ve bir sonraki din kotarcılarına aktardığı sürekli geliştirilen bir beyin yıkama sisteminin yöntemleridir. Genetik olarak gelen psikolojik zaaflarınız. Tekrar yazıyorum dinler sizin doğal çıkarlarınızı ve zaaflarınızı hedef alır bu adamda onu yapmaya çalışıyor başka hiç bir numarası yok bunun. Tek bir kanıt koyamaz çünkü yalanın kanıtı olmaz, size kanıt olan tek şey çocukluğunuzdan beri bu sisteme adapte olmuş içinde şekillenmiş zihninizin hezeyanları olacaktır. İnsanlar dinlerden öncede vardı dinlerden sonrada olacak, din sadece medeniyetlerin ve ülkelerin insanları bir bütün altında toplamak, bu bütüne hükmetmek ve yaymak için binlerce yılda geliştirilmiş siyasetlerdir, kölelik sistemleridir



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi gokuba -- 8 Ocak 2017; 4:9:20 >




  • mbs02 kullanıcısına yanıt
    Hala deniz suyu karışmıyor islam söyledi diyenler var.Kimse yazmamış uyandırayım Yunanlılar bin sene evvel biliyorlardı zaten karışmadığını

    (Bahsi geçen olay tatlı ve tuzlu suyun karışmaması hadisesi)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi KolonyaAdam -- 8 Ocak 2017; 3:11:50 >
  • Lanet olsun o güne...
  • KolonyaAdam kullanıcısına yanıt
    Cayır cayır karışır hemde cayır cayır konunun açıklanması için çok istek gelirse kaynakları paylaşırım.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: KolonyaAdam

    Hala deniz suyu karışmıyor islam söyledi diyenler var.Kimse yazmamış uyandırayım Yunanlılar bin sene evvel biliyorlardı zaten karışmadığını

    (Bahsi geçen olay tatlı ve tuzlu suyun karışmaması hadisesi)

    Zaten karışıyor



    Karışmama ihtimali yok

    Sadece yüzeyde yüzey basıncı sebebiyle bir görüntü farkı meydana geliyor
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sembroni

    batıcılık hayranı. zannediyorlar ki batılılar barışçıl , mednei vs.(izlediği filmlerin etkisiyle) müslümanlarıda sürekli savaşan bir topluluk zannediyorlar.

    eğer batının petrol , para hırsı olmasaydı şuanda ne savaş olurdu ne de başka şey.

    Sen batıcılığı başka yerinle dinlersen öyle anlarsın.

    Batı gibi olalım derken bilimsel anlamda ilerlemeden bahsedilir.

    İsteyen istediği şeye inansın denilir. Sırf dini inancı yüzünden kimse cezalandırılmasın denilir.

    Batının ne zaman kiliselerin hegomanyasından kurtulduğuna bir bak. Niye o dönemi bir devrim olarak nitelendirmişler ve O tarihten önce ve sonra bilimsel özgürlükleri ve buluşları araştırır.

    Dünya görüşünüz sadece savaş ve paradan ibaret olduğu için o taraftan bakmanız normal.




  • Modena07 kullanıcısına yanıt
    Batının kliselerin hegomanyasında olduğu dönem yani Skolastik düşünce dönemi Avrupa'da egemen olan ve her şeyi DİN kurallarına göre açıklamaya çalışan, dayatan, diktacı, insan aklının yaratıcılığını, bilimi ve aklı reddeden bir dogmatik düşünce dönemidir.

    Batının kliselerin hegomanyasında olduğu dönemden yani din ideolojsinin hakim olduğu dönemden kurtularak, zihni bağımsızlığına kavuştuğu döneme Rönesans dönemi adı verilir.


    Bkz Halil İNALCIK Türkiye'nin en büyük tarihçilerinden biridir diyorki Eğer Osmanlı kendi rönesansını yaşayabilseydi, yani kendi zihni bağımsızlığını din ideolojisinden kurtularak kazanabilseydi. Bugün bizler bilimden, sanattan
    ve teknolojiden başka bir şey konuşmayan evrenin ve kendimizin ne olduğunun farkında bireyler olur, Dünya'ya yön verirdik.

    https://www.youtube.com/watch?v=vSigBLIA154

    Aklı başında hiç bir tarihçi milletin önünde din ideolojinin gerçeğini net oalrak anlatmaz ama anlayabilecekler için üstü kapalı anlatır ama ben çok bilmiş gokuba sizin için Türkiyenin en büyük tarihçilerinden biri olan İlhan İNALCIK'ın din ideolojisi yorumunu açtım. :D



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi gokuba -- 8 Ocak 2017; 4:10:43 >




  • gokuba kullanıcısına yanıt
    Anlama kıtlığı mı yaşıyorsunuz yahu MÖ 2. Yüzyıl kim bilecek aslında karışmadığını ???



    Ben Kuran bu görüşü Yunanlılardan almıştır diyorum siz hala karışır karışmaz derdindesiniz
  • KolonyaAdam kullanıcısına yanıt
    Yunanlılar bin sene evvel biliyorlardı zaten karışmadığını yazmadınmı oğlum sen? karışmıyor karışmıyor yazıp duruyorsun senin anlatma sorunun var, Bütün dinler argümanalarını bir yerlerdne almıştır zaten İncil ve kur-an içeriğinin çoğunu yahudi dininden almıştır. Biz daha kurandaki düz mantığı millete anlatamıyoruz sen yunanlılarımı anlatacaksın? Asıl nereden geldiğinin ne önemi var? Karışıyorsa bitmiştir olay uzatmaya gerek yok.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi gokuba -- 8 Ocak 2017; 10:16:57 >
  • gokuba kullanıcısına yanıt
    Düzgün okumuyorsunuz galiba ben karışıp karışmadığında değilim olayın, herşeyin bilimsel açıklamasını verirsem anlatmaya çalıştığım kitle hiçbirşey anlamaz.Dolayısı ile karışıyor karışmıyor bunları anlatmıyorum.Kuranda karışmıyor deniyor kuran bunu o zaman nasıl biliyordu diyenlere cevap veriyorum.Bunun tartışılacak bir tarafı yok bana kalırsa.Siz derseniz ki efendim zaten karışıyor o ifade yanlış, harika olur iki türlü de ispatlamış oluruz.
  • KolonyaAdam kullanıcısına yanıt
    "Yunanlılar bin sene evvel biliyorlardı zaten karışmadığını"
    "Yunanlılar bin sene evvel biliyorlardı zaten biliyordu aynı konuyu, aynı tespiti, aynı yorumu, aynı bakış açısı vs" Karışmadığını yazarsan kendi fikrini beyan etmiş olursun
  • Bu tartismanin sonucuna kimse varamayacak.2 tarafta birbirine üstünlük saglayamayacak.Tipik tartismalarimiz iste.Futbolundan tutta dine kadar hep boyle oldu bu ulkede.Yine de seviyorum ulkesini seven sizleri



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi NuckyTh -- 8 Ocak 2017; 7:54:38 >
  • gokuba kullanıcısına yanıt
    Madem beni alintiladiniz o zaman lütfen önce sorduğum sorulara cevap verin ondan sonra sağdan soldab kopyala yapıştır yaparsınız.

    Bak o starcloth ile tartıştık sonunda kendince fifty fifty kadık. Bence öyle de değil ama neyse. Yani önce cevap verin!
  • quote:

    Orijinalden alıntı: KolonyaAdam

    Hala deniz suyu karışmıyor islam söyledi diyenler var.Kimse yazmamış uyandırayım Yunanlılar bin sene evvel biliyorlardı zaten karışmadığını

    (Bahsi geçen olay tatlı ve tuzlu suyun karışmaması hadisesi)

    Şimdi dostun karışıyor diyor sen zaten karışmıyordu diyorsun cidden inkar edeceğim diye düştüğünüz duruma bakın yazık



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mbs02 -- 8 Ocak 2017; 9:0:10 >
  • mbs02 kullanıcısına yanıt
    Neymiş sorun tekrar yaz, arkadaşlar din ideolojileri insanları akıl hastası yapar adam suların birbirine karışmadığını söylüyor birde karşısındaki insanları küçümsüyor inkarcı diyor :D en kısa zamanda din ideolojsini çözmen senin açından iyi olur :D İnkar dediğin sadece sana öğretilmiş bir gerçekliğin inkarı senin gerçekliğine hasta dünyana insanlar inanmıyor diye onları suçlamayazsın, kimse senin dinine inanmak zorunda değil hele çocuklar hiç değil, çocuklara herhangi bir din ideolojisinin dayatılması kişiyi akıl hastası yaptığınız için büyük suçtur.
    http://i.hizliresim.com/g2VLE3.jpg Dünya'nın her bölgesindeki, birbiriyle bağlantılı olan her su kütlesi birbiriyle karışmak zorundadır. Buna karşılık Dünya'nın sayısız noktasında, özellikle nehirler, kimi zamansa okyanuslar ve denizler, içlerindeki mineral ve kompozisyon (içerik) farklılıklarından ötürü farklı renklerde görünürler ve akış yönlerine/hızlarına da bağlı olarak kavşak (conflux ya da confluence) denen buluşma noktalarında sanki birbirlerine karışmıyorlar gibi bir görünürler. Halbuki bütün su kütleleri birbirine karışmak zorundadır; gerek yavaş, gerek hızlı. Dışarıdan bakıldığında iki suyun birbiriyle karışmıyor gibi gözükmesi, bu kütlelerin gerçekten birbirinden ayrılmış olduğu anlamına gelmez. Okyanusların birbiriyle buluştuğu noktalardan birinde ya da birkaçında, okyanus veya deniz kütlelerinin birbiriyle karışmadığını iddia etmek tamamen asılsızdır ve hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. http://i.hizliresim.com/41qR4L.jpg
    Bilgi-1: Sıklıkla paylaşılan yukarıdaki görsel, paylaşımların iddia ettiği gibi iki okyanusun karıştığı alanı göstermemektedir! Zaten renk farkı da, bu su kütlelerinin birbirine karışmadığı anlamına gelmemektedir. Fotoğrafta ve benzerlerinde gördüğünüz, Alaska Körfezi'nde bulunan ve oşinografik (okyanus bilimi) açısından iki ayrı su kütlesi olarak değil, tek bir su kütlesi olarak kabul edilen okyanus bölgesinin içerisindeki buzul suları ile kıyı sularının birbirine kavuştuğu alandır. Bu suların renklerinin birbirinden farklı olma sebebi içeriğindeki başta demir olmak üzere mikropartiküllerden bazı çökelti tiplerine kadar ve hatta kimi durumda sıcaklık farkına kadar birçok unsurdur. Bu görüntünün tuzluluk oranıyla doğrudan ilgili olmadığı bilinmektedir; yani iddia edildiği gibi tatlı su ile tuzlu suyun birbirine karışmamasıyla alakalı bir durum yoktur (ki tatlı su ile tuzlu su da birbirine karışır, mutfağınızda bile deneyebilirsiniz). Dolayısıyla dışarıdan bakıldığında bu iki su kütlesi karışmıyormuş gibi gözükse de, esasında sular birbiriyle tamamen karışmaktadır. Tekrar edelim: bu görselin (ya da aşağıda bir başka açıdan çekilen versiyonunun) karışmayan okyanuslarla hiçbir alakası yoktur.

    Bilgi-2: Farklı tuzluluk veya yoğunluk oranı olan sıvı kütlelerinin karşılaşması sonucu oldukça karmaşık bir kimyasal ve fiziksel denge oluşmaktadır. Ancak bu denge statik değil, dinamiktir. Örneğin yağ ve su aynı kaba konduklarında oldukça statik bir denge oluştururlar ve sabit kalırlar (her ne kadar esasında aralarındaki karışma bölgesi yine dinamik yapıda olsa da). Okyanuslar ve devasa su kütleleri için bu hiçbir şekilde doğru değildir. Farklı özelliklere sahip bu kadar büyük su parçaları bir araya geldiklerinde, ciddi anlamda dinamik bir dengeye ulaşılır ve sular kilometrelerce küplük hacimlerde birbirlerine karışırlar. Sadece dışarıdan bakıldığında, suların içeriğine bağlı olarak ışığın farklı kırınımından ötürü renklerin farklı gözükmesi, Alaska Körfezi'nde olduğu gibi görünür ve suların birbirine karışmadığına dair bir sanrı yaratır. Bu doğru değildir. Bununla ilgili olarak Santa Kruz Kaliforniya Üniversitesi'nden Okyanus Bilimci (Oşinograf) Prof. Dr. Ken Bruland (ki hemen üstteki fotoğrafı 2007'deki bir araştırma gezisinde kendisi çekmiştir) şöyle söylüyor:

    "Örneğin benim çektiğim fotoğrafta çökelti bakımından zengin bir nehrin genel okyanus suyuyla buluştuğu bölge görülmektedir. Bu iki su tipinin birbirine karışmadığını söylemek kesinlikle doğru değildir. Nihayetinde iki su birbirine tamamen karışır; ancak bu fotoğrafların çekildiği anda, çok güçlü gradyanlara sahip oldukları için geçici olarak bu şekilde karışmıyormuş gibi gözükürler. Bu sınırlar hiçbir zaman bir duvar gibi statik değildir. Sürekli olarak hareket ederler ve bir bütün olarak yok olurlar. Bunlar çökelti miktarına ve suyun hareketine bağlıdır."

    Bilgi-3: Nehirler haricinde, okyanuslar ve denizler gibi büyük su kütlelerinin karışım bölgelerindeki renk farklılığı her zaman görünür bile olmayabilir! Kimi zaman bu su kütlelerini birbirinden ayıran bir engel var, kimi zamansa yok gibi gözükebilir. Bu da, aralıklarla "bir sebeple" su kütlelerinin karışmasının engellendiği gibi bir algı yaratabilir. Fotoğrafın çekildiği an çok önemli olduğu gibi, bazı zamanlar günlerce beklense de bu görüntü yakalanamayabilir. Çünkü bu karışım, az önce de iddia ettiğimiz gibi son derece dinamiktir ve devasa bir hacimde olan bu farklı nitelikteki sıvıların karışımı, farklı zamanlarda farklı görüntüler verebilir. Uzmanlar, bu renk farklılıklarının kimi zaman çok daha az olduğunu, kimi zamansa hiç görülemediğini söylemektedirler. Dolayısıyla bunun sürekli bir durum olduğunu düşünmek hatalıdır. "Gradyan" adı verilen nitelik (sıvı içeriği gibi) farklılıklarının yoğun olduğu zamanlarda bu tip görüntüler oluşabilmektedir.

    Bilgi-4: Kısmen sığ veya korunaklı sularda, okyanus diplerindeki mağara ve benzeri bölgelerde, oldukça sınırlı alanlarda halokrin adı verilen ve tuz farklılığından oluşan bölgesel ayrımlara ve katmanlaşma olgusuna rastlanabilir. Ancak bu farklılığı okyanus gibi devasa su kütlelerinde görmek mümkün değildir. İki okyanusu birbirinden fiziksel olarak ayırabilecek hiçbir doğa unsuru bulunmamaktadır.

    Bilgi-5: Sanılanın aksine, okyanusların birbirine karışmaması iyi bir şey değil; tam tersine, tam bir felakettir. Çünkü okyanusların birbirine karışması sırasında, sıcaklık, içerik, vb. unsurların farklılıklarından ötürü çok ciddi su altı akımları meydana gelir ve bunların sürekliliği için okyanusların da sürekli olarak birbirleriyle dinamik bir biçimde etkileşmeleri ve birbirlerine karışmaları gerekmektedir. Eğer ki herhangi bir sebeple okyanuslar birbirlerinden tamamen, tıpkı bir engel girmiş gibi ayrılacak olurlarsa, bu akıntıların büyük bir kısmı son bulacak ve dolayısıyla denizlerdeki canlılık çok ciddi hasarlar alacak, sayısız tür üreme ve avlanma yollarını yitirerek yok olacaktır. Dolayısıyla okyanusların karışmamasını düşünmek bir yana, bunu arzulamak bile Dünya ekosistemi için ciddi sorunlar doğurabilecektir.

    Bilgi-6: Suların aslen birbiriyle karışmıyor gibi gözükmesine, farklı açılardan farklı yönlere doğru akan ve bir noktada buluşan nehirlerde rastlanır. Çünkü nehirler, okyanus ve denizlere göre çok daha dinamiktir ve aktıkları coğrafi ve jeolojik koşullara bağlı olarak içerikleri bambaşka olabilir. Bu da, okyanusların/denizlerin aksine, nehirlerde çok bariz renk farklılıkları yaratabilir. Üstelik nehirler genelde belli bir eğim dahilinde aktıkları için, suları sürekli kaynaklarından beslenerek karışımın engelleniyor gibi gözükmesi süreklilik gösterebilir. Ancak nehirlerde bile sular elbette birbirine karışır; zaten iki nehir birleştikten sonra tek bir nehir olarak akmayı sürdürürler. Dolayısıyla bu bambaşka içerikteki suların bile karışabiliyor olması, denizler ve okyanusların neden birbirine karışmak zorunda olduğunun göstergesidir. Aşağıda; Dünya'nın farklı bölgelerinde bu şekilde buluşan ama renk farkından ötürü karışmıyor gibi gözüken nehirler gösterilmektedir:



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi gokuba -- 8 Ocak 2017; 9:10:50 >




  • Konuda görüyorum ki aramıza yeni cahiller katılmış hoşgeldiniz.

    Türklerde zaten tek tanrı inancı vardı, Müslüman olmaları ile ilgili olarak net bir kaynak yok, bir çok kaynak var ama hiç biri net bir bilgiye ulaştırmıyor.

    İkincisi Arap seviciliğinden bahsedilmiş. Belli bir dönemden sonra araplar Vehhabilik görüşünü kabul etmiş ve günümüzde hala devam etmektedirler, günümüzdeki Arap yarımadası ise ingiliz ve abd kontrolündedir. Arabistan şeriat ile idare ediliyor şeklinde yapılan yorumlar tamamen yalan. O yüzden kendi açımdan söyleyebilirim ki eğer Vehhabilik ile ilgili bir sevicilik varsa ben onu kabul etmiyorum.

    (Bknz: Vehhabilik)

    Bir diğeri ise Müslüman alim olmaması ile ilgili. Müslüman alimin olmadığını hiç kimse kanıtlayamaz çünkü çok var. Alimlere geçmeden önce ayetlere bakalım isterseniz ve kuran'ı hatmetmiş insanların nasıl alim olamayacağı yalanını izah edelim.

    Yasin 38
    "Güneş belirlenmiş olan rotasında akıp gitmektedir. Bu Üstün ve Bilgin olanın kurduğu bir düzendir."

    Yasin 39
    "Aya da, kuru bir hurma dalına dönüşünceye kadar çeşitli evreler belirledik."

    Yasin 40
    "Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece, gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir."

    Bu ayetlerde Güneş'in ve Ay'ın bir yörüngede akıp gittiğinden bahseder. Ayetlerin indiriliş zamanlarıda belli yani bu bilgileri bilecek bir teknolojini olmadığı bir zamanda bu şekilde bir ayet iniyor.

    Bu ayetlerde indirkten yüzlerce sene sonra hala Dünya'nın boğanın boynuzunda olduğunu idda edenler, Dünya'nın düz olduğunu idda edenler(bunu idda eden hala var forumda)

    Hatta Güneş'in Dünya etrafında sabit bir şekilde döndüğünü idda edenler bile vardı. Sonuç itibariyle kanıtlanmıştır ki "Samanyolu galaksisi olarak adlandırılan galakside, gezegenler Güneş'in etrafında ve hareket halinde dönmeye devam ederler, gezegenler hem kendi etraflarında dönerler hemde Güneşin etrafında dönerler ve bunu yaparken birbirleri aralarındaki mesafeyi korurlar yani muazzam bir sistem ve olayıdır.


    Evet bu kadar açık bir şekilde ilim irfandan bahseden bir kuran okuyan insanlar nasıl alim olamaz. Geçmişte ve gelecekte alimler olmaya devam edecek. Herkesin alim olma potansiyeli vardır kendi aklını kullandığı sürece.




  • koyar olm kullanıcısına yanıt
    Tarihde sorgulama ve özgürlüğün yok edilişinin simgesi kimdir?http://i.hizliresim.com/MkB702.jpg Bundan yaklaşık 1600 yıl önce Mısır’ın İskenderiye kentinde korkunç bir cinayet işlenir; ‘iffetsiz’ ve ‘günahkâr’ olmakla suçlanan bir kadın toplumun gözleri önünde, taşa tutulan, parçalara ayrılıp yakılan kadın, matematikçi, gökbilimci, filozof Hypatia’dır.
    Büyük İskender’in M.Ö. 332 yılında kurduğu İskenderiye, yüzyıllarca barış içinde yaşadı. M.Ö. 30’larda Roma’nın hâkimiyetine geçen kentte barış ortamı M.S. 300’lerde bitti. Limanları, bilginleri, kültür merkezi, dev kütüphanesi ve üniversitesiyle İskenderiye o dönem ticaretin ve aydınlanmanın merkeziydi. Başında ünlü matematikçi Theon’un bulunduğu okulda kızı Hypatia da matematik, felsefe ve astronomi dersleri veriyor, Platon, Aristo ve Oklid’in fikirlerini tartışmaya açtığı bu dersler dünyanın dört bir yanından gelen öğrencilerle dolup taşıyordu…
    Kentin dokusu Hıristiyanlığın resmi din olarak kabul edilmesinin ardından hızla değişti. İktidara egemen olan Hıristiyanlar, Pagan ve Yahudiler başta olmak üzere farklı inançlara sahip kim varsa hedef aldı.
    Kentte ardı ardına cinayetler işlenirken Hypatia çalışmalarını aralıksız sürdürdü. Her gün bir çember çizerek; dünyanın, güneşin, gezegenlerin hareketlerini yeniden hesap ediyor, öğrencilerine “Bizi birleştiren şeyler ayıranlardan daha fazla; tüm insanlar eşittir, kardeştir…” tavsiyesinde bulunuyordu.
    ***
    İskenderiye Üniversitesi’ni inançsızlığın merkezi olarak gören Hıristiyanlar, Serapis tapınağı, müze ve dev kütüphanenin yok edilmesi gerektiğini düşünüyordu. Kitapların parçalandığı, heykellerin yıkıldığı, insanların öldürüldüğü kanlı saldırıda yüzyılların bilimsel birikimi de yok edildi. En sevdiğini; babasını da kaybeden Hypatia, artık yapayalnızdı…
    Ancak babasına söz verdiği gibi gerçeği aramaktan asla vazgeçmedi. Hypatia “Dünya hareket ederken daire mi çiziyor, elips mi, yoksa güneş dönüyor dünya yerinde mi duruyor” diye düşünürken kötülük yerinde durmuyor, örgütleniyordu…
    ***
    İskenderiye Patrikhanesi’nin ise o bilimsel çalışmalarını sürdürürken Hypatia’ya duyduğu kin her geçen gün artıyordu. ( Bunun nedeni Özellikle Hristiyanların, tepsi gibi düz Dünya anlayışı tümüyle onların Tevrat'ta okudukları "Yaratılış Destanı (Genesis)" anlatısından kaynaklanıyordu.
    Batılı kaynaklarda yer alan Tevrat'taki Dünya ve Güneş sistemi anlayışı (Bkz. Hebrew Cosmology).

    Buna göre Dünya düzdü, çevresi sularla kaplıydı, Dünya kıpırdamadan duruyor, Güneş doğudan batıya doğru gidip geliyordu. Aslında bu durum, yalnızca Hristiyanlığa özgü bir durum değildir; Tevrat'tan kaynaklanan bu durum önce Hristiyanlığa geçmiş ve oradan da Kuran-ı Kerim'e geçip tüm tek tanrılı dinlere nüfuz etmiştir. Fakat bu durum Tevrat ve İncil'de kolaylıkla görülebilirken, Kuran-ı Kerim'de ayetlere dağıtılarak gizlenmiştir. Sure 13-Ayet 3: Yeri yayan (düzleyen) odur.
    Sure 15-Ayet 19: Yeri yaydık, oraya sabit dağlar yerleştirdik.
    Sure 50-Ayet 7: Yeryüzünü de döşedik ve ona sabit dağlar koyduk.
    Sure 79-Ayet 30: Ardından yeri (Dünya'yı) yaydı, uzattı.
    Sure 88-Ayet 20: Ve yer (Dünya) nasıl yayılmış?

    Burada "Yaymak" kelimesi ilk 3 ayette "Maddah" olarak kullanılmıştır. Bu kelime aynı zamanda, Sure 25-Ayet 45'te Allah'ın gölgeyi sabit kılmaktansa nasıl uzatıp gerdiğini anlatmak için de kullanılmıştır.

    Bu ayetlerin hepsi eski tefsirlerin (İbn Abbas-7. yy, İbn Kathir-14. yy, Al Jalalayn-16. yy) hepsinde, Dünya'nın düz olduğu şeklinde çevrilmiştir. Fakat her nasılsa yeni çevirilerde (20. yy tefsirleri. Örneğin Mariful Quran), anlamı "Dünya'nın yuvarlak olduğu"na getirilmiştir.http://www.youtube.com/v/kjjYXOIHCaY&hl=en ve Suudi Arabistanın baş müftülerinden şeyh Abdül Aziz Bin Baz'ın fetvası şöyle:Tarih: 1975 Kim dünyanın yuvarlak olduğunu iddia ederse küfür ve delalete düşmüş olur. Çünkü bu iddia hem Allah’ın, hem Kuran’ın, hem Peygamber’in reddidir. Bunu iddia eden kişi tövbeye davet edilir. Ederse ne ala! Aksi takdirde kafir ve dinden dönmüş bir kişi olarak öldürülür ve malı da Müslümanlar’ın hazinesine katılır. Kaynak: “Dünya’nın Sakin Güneş’in Hareketli Olduğuna ve Gezegenlere Çıkmanın İmkansızlığına Dair Akli ve Hissi Deliller”adlı kitabı.
    Eğer ileri sürdükleri gibi Dünya dönüyor olsaydı ülkeler, dağlar, ağaçlar, nehirler, denizler bir kararda kalmazdı. İnsanlar batıdaki ülkelerin doğuya, doğudaki ülkelerin batıya kaydığını görürlerdi. Kıble’nin yeri değişir, insanlar kıbleyi tayin edemezlerdi. Velhasıl bu iddia sayması uzun sürecek birçok nedenden dolayı batıldır.”)
    Eski öğrencisi olan kent valisinin onun tesirinde olduğunu ve bu sayede farklı inançların korunduğunu düşünüyordu.
    Hypatia’nın öldürülmesi için tezgâh kuruldu. Başpiskopas Kril’in talimatıyla papaz pazar ayininde bir konuşma yaptı; kadının toplumda olması gerektiği yeri tanımladı önce, asla bir erkekle eşit olamayacağını, erkeğe akıl veremeyeceğini, kıyafetlerinden hareketlerine kadar dikkat edeceğini anlattı uzun uzun. Ardından Hypatia’yı hedef göstererek İskederiye’de haddini aşmış bir kadının yaşadığını, büyücü, günahkâr bir şeytan olduğunu söyledi.
    Kalabalık soluğu Hypatia’nın kapısında aldı.
    Önce saçından sürüklediler. Haypatia’yı çırılçıplak soyup en acı şekilde nasıl ölebileceğini tartıştılar; biri “Taşlayalım”, diğeri “Derisini yüzelim” dedi, öteki ateşe vermekten bahsetti. Karar veremediler, sırayla hepsini yaptılar…
    ***
    Tarihte bilinen ilk kadın matematikçi olan Hypatia’nın yazdığı kitaplar kütüphane saldırısında yok edildi. Feminist sanata da konu olan Hypatia hakkında çok sayıda roman, Oyun ve şiir yazıldı… Hypatia’yı “Bağnazlığın masum bir kurbanı” diye tarif eden Voltaire, öldürülmesini ise ‘SORGULAMA VE ÖZGÜRLÜĞÜN YOK EDİLİŞİNİN SİMGESİ’ olarak görmüştür.
    ***
    Derler ki Hypatia’nın katli sadece bir bilim insanın ölümü değil daha fazlasıdır; aydınlıkla karanlığın savaşında bir dönemeç kabul edilir.
    Hypatia’nın; insanlığa büyük bir dersi daha vardır; tüm karanlığa inat ‘Göğe bakalım…’
    Dini kullanan ama din ile alakası olmayan müşrik iktidarlara karşı olan ruh Hypatia'dır ve siz hypatia'nın dengi değilsiniz. Sizin kafanızda oluşturulan gerçeklik ve neye inandığınızın bir önemi yok, asıl gerçeği görmezseniz gerçek duvarına toslamaya ve dağılmaya devam edersiniz. Artık ders alın, akıl etmeye bakın, bilim ve tarih ile görün.
    Dip not: Hypatia'nın hikayesini anlatan müthiş bir film vardır.
    Seyretmek isteyenler için filmin adı: "Agora"
    Şiddetle tavsiye ediyorum.




  • Konudaki Müslüman arkadaşların kaçı inandığı kitabı anlayarak okudu merak ediyorum. Arapça bilgisi elif-ba ile kısıtlı çocuklara zorla Arapça Kuran okutmaya çalışıp Türkçe'sini okumanın kafir işi olduğunu anlatanların etkisinde kalmış, örneğin Arapça bir gazetede ne yazdığını anlayamayacak olmasına rağmen "Ben Arapça Kuran okudum" diyen zevatlar dışında Kuran okuyan kaç kişisiniz burada?

    İslam barış dinidir diyen arkadaşlarım önce inandığınız dinin kitabını açın okuyun. İslam bilimle çelişmez diyenler, İslam sadece Arapların değil tüm alemlerin dinidir diyenler, İslam köleliği kaldırmıştır diyenler, İslam kadına değer vermiştir diyenler... Kısaca hayatında Kuran okumamış -okusa da bir halt anlamamış- arkadaşlar; aklınıza mantığınıza düşmanlığı kesin ve anladığınız bir dilde okuyun şu kitabı.

    Burada din savunuculuğu yapan arkadaşların çoğunun yaşları ufak. Fazla üzerlerine gidilmemeli bence. Ortalama bir zekaya sahiplerse ve doğduklarından beri aşılanan dini korkulardan da bir kurtulabilirlerse zamanla dini konulardan -ister istemez- soğumaya başlayacaklardır. Cahil kesimin din bezirganlığı her yerde önümüze çıkarken nispeten daha zeki, okumuş görmüş insanlar -kendileri inansalar bile- başkalarının dini inançlarına karışmamak olgunluğundadır zaten.

    Son olarak dinini kendi içinde yaşayan, inandığım ben ve Tanrı arasındadır diyen kimsenin dinine düşman falan değilim. Fakat biz Türklerin yumuşattığı ve Cumhuriyet ile medeni dünyaya uyarladığı İslam ile gerçek İslam arasında bir benzerlik yok. İslam barış dinidir geyiği de buradan geliyor.




  • 
Sayfa: önceki 7891011
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.