Vahşi herifler. Münevveri tek kişi öldürmemiş. Habere göre kızcağızın üstüne en az 3 kişi çullanmış. Son anlarında hunharca kesenler birlikte hareket etmiş.
Cem cinayet sırasında yalnız değildi 22 MAYIS 2009, CUMA
Münevver'i vahşice öldürdüğü iddia edilen Cem G.'nin cinayet anında yalnız olmadığı ortaya çıktı. Adli Tıp, Münevver'in cesedinde farklı kişilere ait saç, tükürük ve deri örnekleri buldu. Dokuların kime ait olduğu araştırılacak
İstanbul Bahçeşehir'de, 3 Mart günü öldürüldükten sonra başı gövdesinden ayrılan, vücudu gitar kutusu içerisinde Etiler'deki bir çöp konteynırına atılan 18 yaşındaki Münevver Karabulut cinayeti soruşturmasında şok gelişme. Adli Tıp Kurumu Biyolojik İhtisas Dairesi, Münevver'in parçalanan cesedi üzerinde yaptığı incelemede soruşturmanın seyrini değiştirecek bulgular saptadı.
SAÇ, TÜKÜRÜK ÖRNEKLERİ BULUNDU Rapora göre Münevver'in cesedinin üzerinde cinayetin bir numaralı şüphelisi olarak aranan sevgilisi Cem G.'nin yanı sıra, farklı kişilere ait saç ve tükürük örnekleri tespit edildi. Biyolojik incelemede Münevver'in öldürülmeden önce katil veya katilleriyle boğuştuğu da belirtildi, çünkü genç kızın tırnaklarının içerisinde farklı doku örnekleri bulundu. Rapor üzerine polis harekete geçti. Önümüzdeki günlerde Garipoğlu ailesinden ve aileye yakın kişilerden DNA incelemesi için saç örnekleri alacak. Alınacak saç örnekleri Münevver'in cesedi üzerinde bulunan saç örnekleriyle karşılaştırılması için Adli Tıp Kurumu Biyolojik İhtisas Dairesi'ne verilecek. Uzmanlar, zanlının kaçma ihtimali üzerine bu raporların çok kısa bir sürede çıktığını söylediler.
TÜM DETAYLAR ELDE Üst düzey bir polis yetkilisi yeni raporla ilgili şunları söyledi: 'Biyolojik inceleme bize cinayetin tüm detaylarını verecek. Olayda birden fazla kişinin olması ihtimali üzerinde duruluyordu. Bu raporla Cem G.'ye yardım eden kişiler de bir bir ortaya çıkacak' dedi.
ÖLMEMEK İÇİN DİRENDİ Adli Tıp Kurumu, Münevver'in ölümünün ardından hazırlanan ön otopsi raporu sonucu vahşice öldürüldüğünü tespit etmişti. Elleri arkadan bağlanan Karabulut'un göğsü ve kalbinde çok sayıda bıçak darbesine rastladı. Bıçak darbesi sonucu ölen Münevver'in, başı testereyle kesilerek gövdesinden ayrıldı. Boğuşma sırasında saçları katil ya da katillerce çekilen Münevver'in, yüzünde bu nedenle morluklar oluştu. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün hazırladığı kriminal raporda ise Cem G.'nin babasının gömleğinin üzerinde Münevver Karabulut'un kanı çıkmıştı. Bunun üzerine daha önce serbest bırakılan baba Ahmet G. tutuklanarak cezaevine gönderildi.
herifin anasını-babasını biraz dürterlerse , veletleri çıkartırlar. Ama işte ne yazıkki cinayetten içeri girdiği için ,bir şey yapılmıyor. Oysaki düşünce suçu olsaydı şimdiye kadar....
hesapta adamı aramak için kullandıkları fotoğrafa bakın
utanmasalar bir de kalemle kaş-bıyık falan çizecekler.
insanın kurtlar vadisindeki ortaçağ tarikatı komedilerine inanası geliyor, bu rezilliği gördükten sonra.
quote:
Orjinalden alıntı: döküntü
quote:
Orjinalden alıntı: combaba
oalyda satanist ayin kuşkusu var bana göre
pek muhtemel.
Banada öyle geliyo çocuk normal bi insan değilmiş anlatılanlara göre artı olarak aile çocuğu gizliyor ve çok zenginler ki başka bi durum bir insan neden başkasının kafasını koparsın diğer sonuç arkaik dönemden önce kabileler ilk önce kurbanlarının göğsünü yarar kalbini biçaklar daha sonra kafasını koparırdı tanrıya kurban vermek için bu kadar benzerlik olurmu kız çok güzelmiş Allah belasını versin şerefsizin
Bir şeyi anlamıyorum. Bu ülkede öldürülen ilk ve tek insan Münevver midir? Nedir onu aylardır manşetlerden indirmeyen?
Medyayı da anlamak zor ismini "Kesik Baş" cinayeti koymuşlar. Kesik Baş aşağı Kesik Baş yukarı. Biraz düşünce gerek, bu insanın annesi babası arkadaşları dostları çevresi var. Zaten ölüm acısı çekmişler, üstüne durmadan olayı hatırlatıcı bir isim. Tecavüz olaylarına da malum uzuvla ilgili sıfatları yükleyecekler yakında.
:/
Bu cinayeti önemli yapan şeyler çok. Münevveri öldüren Cem Garipoğlunun yahudi ve meşhur bir ailenin çocuğu olması. Amcasının daha önce banka hortumlamış olması. Cinayet gecesi evin önünde çok sayıda lüks araçlar görülmesi. Olayın satanist yada mason ayini gibi bir şey olarak düşünülmesi.
Nihalatsiz.org adlı sitenin kurucusu ve yöneticisi olduğu söylenen Kemal AKSUNGUR adlı kişi Hayyam Garipoğlu ile ilgili ilginç iddialarda bulunmuş. Yani bu adamlar öyle sıradan adamlar değiller. Banka hortumlamış ve sistemin tüm açıklarını, hukuki boşlukları bilen adamlar.
Yahudinin her zaman, her yerde ve her şartta kendi milletinin çıkarlarını korumaya yoğunlaşmak anlamına gelen "sınırsız millîcilik" stratejisine bir örnek vereyim: 1995 yılında, Nesim Malki adlı bir yahudi işadamı/tefeci Bursa'da infaz edildi. Kısa bir süre sonra da batık bankalar, hortumcular hadisesi Türkiye'nin gündemine bomba gibi düştü; Murat Demirel, Ali Balkaner, Hayyam Garipoğlu, vb. kişilere ait olan birkaç tane banka birbiri ardına battı, sahipleri de tutuklanıp cezaevine konuldu. Gazetelerde yazılan, banka sahiplerinin bankaları hortumladığı, yani içini boşalttığı idi. Fakat şahsî kanaatimce işin aslı farklıydı. Bu şahıslar hortumladıkları paranın bir kuruşunu bile kendileri yemediler. Bankaların tümünde -çevirdiği nakit paranın miktarı Sabancı ve Koç Holding'in kasasındaki para miktarından bile daha yüksek olan- Nesim Malki'nin gayrı yasal sermayesi ile ortalıklığı vardı, Malki öldürülünce banka sahipleri o kayıtdışı sermayenin kendilerine kalacağını zannedip sevindiler. Fakat yukarıda da belirttiğim gibi yahudiler sınırsız millîcilik bazında hareket ederler; MOSSAD bir yahudinin malını asla başkalarına yedirmez, ne yapıp edip İsrail'in kasasına girmesini sağlar. Banka sahipleri "Malki'nin parası İsrail'e aittir; ya bize verirsin ya da ölürsün" diyerek tepelerine çöken MOSSAD'a ödeme yapabilmek için kendi bankalarını hortumlamak zorunda kaldılar.
Yahudiyi mat etmek istiyorsak, biz de aynı silahla savaşmalıyız. Sınırsız millîcilik stratejisini millî ideolojimiz hâline getirerek saflarımızı sıklaştırmalı, birlik olmalı ve sadece Türk'ün menfaatleri ile çıkarlarını gözeterek yaşamayı öğrenmeliyiz ki, aramıza sızıp bizi kontrol altına almaya çalışan unsurlara geçit vermeyelim.
Yoksa daha çok "sabetaycı listesi" hazırlarız. Ama somut açıdan hiçbir işe yaramaz; sabetaycı gene yoluna devam eder, biz de önümüzdeki listelere bakıp "Hepsini deşifre ettim" diyerek kendimizi ve birbirimizi avuturuz.
Nihalatsiz.org adlı sitenin kurucusu ve yöneticisi olduğu söylenen Kemal AKSUNGUR adlı kişi Hayyam Garipoğlu ile ilgili ilginç iddialarda bulunmuş. Yani bu adamlar öyle sıradan adamlar değiller. Banka hortumlamış ve sistemin tüm açıklarını, hukuki boşlukları bilen adamlar.
Yahudinin her zaman, her yerde ve her şartta kendi milletinin çıkarlarını korumaya yoğunlaşmak anlamına gelen "sınırsız millîcilik" stratejisine bir örnek vereyim: 1995 yılında, Nesim Malki adlı bir yahudi işadamı/tefeci Bursa'da infaz edildi. Kısa bir süre sonra da batık bankalar, hortumcular hadisesi Türkiye'nin gündemine bomba gibi düştü; Murat Demirel, Ali Balkaner, Hayyam Garipoğlu, vb. kişilere ait olan birkaç tane banka birbiri ardına battı, sahipleri de tutuklanıp cezaevine konuldu. Gazetelerde yazılan, banka sahiplerinin bankaları hortumladığı, yani içini boşalttığı idi. Fakat şahsî kanaatimce işin aslı farklıydı. Bu şahıslar hortumladıkları paranın bir kuruşunu bile kendileri yemediler. Bankaların tümünde -çevirdiği nakit paranın miktarı Sabancı ve Koç Holding'in kasasındaki para miktarından bile daha yüksek olan- Nesim Malki'nin gayrı yasal sermayesi ile ortalıklığı vardı, Malki öldürülünce banka sahipleri o kayıtdışı sermayenin kendilerine kalacağını zannedip sevindiler. Fakat yukarıda da belirttiğim gibi yahudiler sınırsız millîcilik bazında hareket ederler; MOSSAD bir yahudinin malını asla başkalarına yedirmez, ne yapıp edip İsrail'in kasasına girmesini sağlar. Banka sahipleri "Malki'nin parası İsrail'e aittir; ya bize verirsin ya da ölürsün" diyerek tepelerine çöken MOSSAD'a ödeme yapabilmek için kendi bankalarını hortumlamak zorunda kaldılar.
Yahudiyi mat etmek istiyorsak, biz de aynı silahla savaşmalıyız. Sınırsız millîcilik stratejisini millî ideolojimiz hâline getirerek saflarımızı sıklaştırmalı, birlik olmalı ve sadece Türk'ün menfaatleri ile çıkarlarını gözeterek yaşamayı öğrenmeliyiz ki, aramıza sızıp bizi kontrol altına almaya çalışan unsurlara geçit vermeyelim.
Yoksa daha çok "sabetaycı listesi" hazırlarız. Ama somut açıdan hiçbir işe yaramaz; sabetaycı gene yoluna devam eder, biz de önümüzdeki listelere bakıp "Hepsini deşifre ettim" diyerek kendimizi ve birbirimizi avuturuz.