Şimdi Ara

Yakıtsız Jeneratör olabilirmi. ? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
68
Cevap
3
Favori
17.289
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: cokenerjik


    quote:

    Orjinalden alıntı: dergul

    dinamo ve alternatörlerde uyartım akımı sadece gerilimin değerini etkiler. ama bunun içinde çok büyük bir akıma ihtiyaç duymaz. aksi bir şey olsaydı verimsiz çalışırlardı. bu yüzden uyartım akımı kendi ürettiği elektriğe bağlı olan, tüm küçük ve orta güçlü jenaratörler kullanılamazlardı.

    jeneratörlerin ürettikleri elektrik enerjisinin miktarını mil gücü belirler. yani dinamo milini ne kadar güçlü döndürürsen, o kadar elektrik üretirsin. tüm elektrik makinaları için bu geçerlidir. tabiki bu döndürme gücü, makinanın kapasitesinden daha yüksek elektrik üretmesini sağlamaz.


    eğer 2 amper verip, 70 amperlik alan oluşturulamasaydı, asıl o zaman lektrik üretemeyecektik. benim sorduğum 2 amper verip 70 amper nasıl "alıyoruz" değil. bu 2 amper napıyor da 70 amperlik bir manyetik alan oluşturuyor? onu ordan almak için elbette ürettiğimiz elektrik enerjisi kadar diyelim, bir mekanik enerji harcamak gerekiyor. onu biliyoruz.

    ben şöyle düşünüyorum: bir havuzumuz var, bu havuza 2 ördek bırakıyoruz, hoop havada birden 70 ördek beliriyor (bir şekilde) ve bu 70 ördeği, mekanik enerji harcayarak avlıyoruz! avlıyoruz bir daha geliyor avlıyoruz bir daha geliyor. burda zaten avlamak için harcadığımız mekanik enerjiyle ürettiğimiz elektrik enerjisi birbirine yakın olabilir. oran veremiyorum.

    sorduğum şey bu ördekler nerden geliyor? bu menbaanın kaynağı ne?



    Burada 2 amperik güç, 70 amperlik bir manyetik alan oluşturmuyor.Size bir alternatörün dönmesi için gerek güç çok az gelebilir el yrdamıyla hareket ettirdiğinizde ancak boşta dönerken sargılardan akım geçmediği için kasnağada yük bindirmiyor.Siz dinamo veya alternatöre(hangisi bağlı ise artık) yük bağladığınızda sargılardan akım geçmeye başlayacak ve oluşan manyetik alan kasnağın dönmesini güçleştirecektir.Bu bağlanan yükün artmasıyla dahada artacaktır.Eğer durum anladığınız gibi olsaydı dev alternatörleri mobilet motoru ile döndürmek hiç de zor olmazdı.




  • quote:

    benim sorduğum 2 amper verip 70 amper nasıl "alıyoruz" değil. bu 2 amper napıyor da 70 amperlik bir manyetik alan oluşturuyor?


    2A, 70A'lik manyetik alan oluşturmuyor. İşte o yüzden sana örneği Amper değil, Watt olarak veriyorum. Sen alternatöre toplam, mili döndürmek için verdiğin hareket, o sargıda manyetik alan oluşturmak için verdiğin akım vs. toplam 100W veriyorsun. Bunun 5W'ı diyelim, o sargıda harcanıyor.. Sana geride kalıyor sadece 95W.. Yani alternatörünün hiç başka kaybı olmasa bile, ondan en fazla 95W alabileceksin.

    Alternatörün (dinamonun) çalışma ilkesini bilmiyorsun. Manyetik alanı kesen teller ile akım üretilir. Bu akım, manyetik alanın gücüne ve telin saniyede ne kadar manyetik alan kestiğine bağlıdır. Yani dönüş hızına. BU manyetik alanın yüksek olması daha yüksek güç almanı sağlar.. Fakat, bunun için bildiğimiz mıknatıslarda kullanılabilir. O zaman alternatöre/dinamoya sıfır güç verip, mi güç almış oluyorsun?

    quote:

    mil bağlı olduğu sargılar vasıtasıyla, manyetik alanın içinde mildeki kuvvetle hareket ederken, elektronları yakalayıp, bildiğin elektrik hattına gönderiyor.


    Yanlış düşünüyorsun.. Milin sargıları elektronları filan yakalamaz. Manyetik alan içinde hareket eden telin üzerindeki elektronlar bir yöne doğru itilirler. Böylece sargı telinin bir ucunda toplanırlar ve bir gerilim oluştururlar. Bu gerilim sargının boyuna bağlıdır ki sarım sayısı demektir. Bu gerilimden çekilebilecek akım ise sargının ne kadar hızlı döndüğüne bağlıdır. Manyetik alan değişmez, yani sargı ürettiği elektriği manyetik alandan çalmaz..

    İşte o nedenle ucuz ve küçük alternatör/dinamolarda manyetik alan basit bir mıknatıs ile sağlanır. Ama yüksek güçler için mıknatıs yeterli olmaz, kafi gelmez, bunun yerien elektromıknatıs kullanılır ki işte o akım bu amaca hizmet eder..

    Faraday kanunu diye bir şey vardır, lisede filan öğretiliyor sanıyorum. Biraz araştırın ne olduğunu, google'a filan sorun..




  • quote:

    Orjinalden alıntı: skoylu

    quote:

    benim sorduğum 2 amper verip 70 amper nasıl "alıyoruz" değil. bu 2 amper napıyor da 70 amperlik bir manyetik alan oluşturuyor?


    2A, 70A'lik manyetik alan oluşturmuyor. İşte o yüzden sana örneği Amper değil, Watt olarak veriyorum. Sen alternatöre toplam, mili döndürmek için verdiğin hareket, o sargıda manyetik alan oluşturmak için verdiğin akım vs. toplam 100W veriyorsun. Bunun 5W'ı diyelim, o sargıda harcanıyor.. Sana geride kalıyor sadece 95W.. Yani alternatörünün hiç başka kaybı olmasa bile, ondan en fazla 95W alabileceksin.

    Alternatörün (dinamonun) çalışma ilkesini bilmiyorsun. Manyetik alanı kesen teller ile akım üretilir. Bu akım, manyetik alanın gücüne ve telin saniyede ne kadar manyetik alan kestiğine bağlıdır. Yani dönüş hızına. BU manyetik alanın yüksek olması daha yüksek güç almanı sağlar.. Fakat, bunun için bildiğimiz mıknatıslarda kullanılabilir. O zaman alternatöre/dinamoya sıfır güç verip, mi güç almış oluyorsun?

    quote:

    mil bağlı olduğu sargılar vasıtasıyla, manyetik alanın içinde mildeki kuvvetle hareket ederken, elektronları yakalayıp, bildiğin elektrik hattına gönderiyor.


    Yanlış düşünüyorsun.. Milin sargıları elektronları filan yakalamaz. Manyetik alan içinde hareket eden telin üzerindeki elektronlar bir yöne doğru itilirler. Böylece sargı telinin bir ucunda toplanırlar ve bir gerilim oluştururlar. Bu gerilim sargının boyuna bağlıdır ki sarım sayısı demektir. Bu gerilimden çekilebilecek akım ise sargının ne kadar hızlı döndüğüne bağlıdır. Manyetik alan değişmez, yani sargı ürettiği elektriği manyetik alandan çalmaz..

    İşte o nedenle ucuz ve küçük alternatör/dinamolarda manyetik alan basit bir mıknatıs ile sağlanır. Ama yüksek güçler için mıknatıs yeterli olmaz, kafi gelmez, bunun yerien elektromıknatıs kullanılır ki işte o akım bu amaca hizmet eder..

    Faraday kanunu diye bir şey vardır, lisede filan öğretiliyor sanıyorum. Biraz araştırın ne olduğunu, google'a filan sorun..



    faraday kanunu bana o yakaladığım elektronların nerden geldiğini söylemiyor, manyetik bir alan içinde teli harekete ettirirsen telde bir gerilim oluşur, onun da seviyesi tel in uzunluğuna manyetik alanın kuvvetine vs vs bağlıdır diyor.

    "Manyetik alan içinde hareket eden telin üzerindeki elektronlar bir yöne doğru itilirler."

    diyorsun, ben de bu itilen elektronlar nerden geliyor diye soruyorum. 2 seçeneğin var: ya tele ait bu elektronlar ve manyetik alanda tel hareket ederken serbest kalıp, itilerek ilerlemek zorunda kalıyorlar, ya da sabit veya elektromıknatıstan çıkıp hareket halindeki sarımlara atlıyorlar, yani sonuçta manyetik alandan geliyorlar! ama milden değil, çünkü mil ve o sargılar zaten iletişim halinde değildir. ben mili sadece döndürüyorum, konumunu değiştiriyorum...

    evet o itilen elektronların orijini neresi, daha önce nerdeydiler?




  • 2 amperlik kutup akımı 70 ampere dönüşmüyor. sargıların içinde döndüğü manyetik alanı oluşturuyor. bu manyetik alan ve dönme hareketi sargı uçlarında gerilim oluşmasını sağlıyor.bu süreci açıklayan pekçok formül var, ama tabiki elektrikte açıklayamadıklarımızda var. ama bu kısımlar iki elektrik makinasını mekanik ve elektriki olarak birbirine bağlayıp, kapalı çevrimde birbirlerini beslemesine yaramayacaktır.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: dergul

    2 amperlik kutup akımı 70 ampere dönüşmüyor. sargıların içinde döndüğü manyetik alanı oluşturuyor. bu manyetik alan ve dönme hareketi sargı uçlarında gerilim oluşmasını sağlıyor.bu süreci açıklayan pekçok formül var, ama tabiki elektrikte açıklayamadıklarımızda var. ama bu kısımlar iki elektrik makinasını mekanik ve elektriki olarak birbirine bağlayıp, kapalı çevrimde birbirlerini beslemesine yaramayacaktır.


    70 amperlik bir nihai üretim yapılabildiğine göre o manyetik alandan, böyle bir manyetik alanın kuvveti de bellidir değil mi? nedir? 2 amperlik bir akım verip, ne kuvvette bir manyetik alan oluşturuyoruz, ve nasıl oluşuyor bu manyetik alan? 2 amperlik akımla, oraya koyacağımız sabit mıknatıs aynı işi görmekte. siz bu manyetik alanın içinde istediğiniz uzunlukta ve istediğiniz kalınlıkta bir tel hareket ettirin, sonuçta bu manyetik alanın kuvvetiyle sınırlı değil mi üreteceğimiz elektrik?

    kimse bu elektronların nerden çıktığını bilmiyor mu? negatif yüklü elektronların? yoksa, zaten onu bilseydik faradayı tahtından indirirdik mi diyorsunuz? ;)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi cokenerjik -- 11 Eylül 2008; 21:37:47 >




  • içinden akım geçen her iletken manyetik alan oluşturur. bu manyetik alanın kuvveti iletkenin etrafındaki alanın cinsine bağlıdır. havada asılı kalan bir iletkenin manyetik alanı düşükken, bir trafo saçına sarılmış iletken daha yüksek bir manyetik alan üretir.(yüzey alanının genişliğide buna dahildir.)

    elektro mıklatıslar, doğal mıklatıslardan daha güçlü manyetik alanlar üretebilirler. bu yüzden tako generatörler gibi düşük güçteki dinamolar dışında sabit mıklatıslar uyartım kutupları olarak kullanılmazlar.

    akım ve manyetik alanlar arasındaki ilişkiler matematiksel denklemlerle ortaya konuldu. ama elektron düzeydeki çalışmalar bizim alanımıza girmiyor. bu alana fizikçiler bakar. cern deneylerinin bazıları elektron bazındaki ilişkileri açıklamak içinde yapılırlar.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: dergul

    içinden akım geçen her iletken manyetik alan oluşturur. bu manyetik alanın kuvveti iletkenin etrafındaki alanın cinsine bağlıdır. havada asılı kalan bir iletkenin manyetik alanı düşükken, bir trafo saçına sarılmış iletken daha yüksek bir manyetik alan üretir.(yüzey alanının genişliğide buna dahildir.)

    elektro mıklatıslar, doğal mıklatıslardan daha güçlü manyetik alanlar üretebilirler. bu yüzden tako generatörler gibi düşük güçteki dinamolar dışında sabit mıklatıslar uyartım kutupları olarak kullanılmazlar.

    akım ve manyetik alanlar arasındaki ilişkiler matematiksel denklemlerle ortaya konuldu. ama elektron düzeydeki çalışmalar bizim alanımıza girmiyor. bu alana fizikçiler bakar. cern deneylerinin bazıları elektron bazındaki ilişkileri açıklamak içinde yapılırlar.


    ok dergül, anlıyorum...

    bir demirin etrafına yalıtılmış tel sarasan, manyetik alan daha şiddetli olur, eğer teli tahtaya sararsan düşük olur. ben de burdan bir sonuç çıkarıyorum. manyetik alanın şiddetini teli sardığın maddenin cinsi belirliyor, tele verdiğin akım o maddedeki birşeyleri tetikleyip, bu alanı birlikte oluşturuyorlar.

    sadece akıl yürütüyorum...




  • evet doğru anlamışsın, bu yüzden hava aralığı ve hareketli parçası olmayan trafolar en verimli elektrik makinalarıdır.
  • quote:

    2 seçeneğin var: ya tele ait bu elektronlar ve manyetik alanda tel hareket ederken serbest kalıp, itilerek ilerlemek zorunda kalıyorlar, ya da sabit veya elektromıknatıstan çıkıp hareket halindeki sarımlara atlıyorlar, yani sonuçta manyetik alandan geliyorlar! ama milden değil, çünkü mil ve o sargılar zaten iletişim halinde değildir. ben mili sadece döndürüyorum, konumunu değiştiriyorum...


    Manyetik alan elektron filan değildir, karıştırmayın.. Tel üzerindeki elektronlar, manyetik alan içersinde hareket edince, alan çizgilerini kesince, serbest kalarak gerilim (güç) oluşmasına sebep olurlar. Olayın manyetik alanla öyle organik bir bağı yok. Elektronları serbest bırakan manyetik alan değil, dönüş hareketidir.

    quote:

    70 amperlik bir nihai üretim yapılabildiğine göre o manyetik alandan, böyle bir manyetik alanın kuvveti de bellidir değil mi?


    Değil. Soru külliyeten eksik, hatalı.. 70A akım üretilmez.. Üretilen güçtür. Yani akım ila gerilimin çarpımı.. Diğer yandan bu gücü belirleyen manyetik alanın kuvveti değil, o alanı kesen tellerin uzunluğu, sarım sayısı ve hızlarıdır. Bunları artırıp, hoparlör mıknatısı ile dahi aynı gücü alman teoride mimkün. Sorun, pratikte olacaktır, 500 bin devir ile dönebilen rulman nerden bulursun gibi bir şey olur karşındaki mesele..

    quote:

    ben de burdan bir sonuç çıkarıyorum. manyetik alanın şiddetini teli sardığın maddenin cinsi belirliyor, tele verdiğin akım o maddedeki birşeyleri tetikleyip, bu alanı birlikte oluşturuyorlar.
    sadece akıl yürütüyorum...


    Akıl yürütmen güzel ama bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya çalışıyorsun.. Oluşacak manyetik alanın şiddeti, teli neyin üzerine sardığına bağlı değildir. Sarım sayısı ve geçen akıma bağlıdır. Teli tahta üzerien sararsan oluşan manyetik akı telin her tarafından akar gider. Eğer demir üzerine sararsan, bu manyetik akı bu nüve içinde toplanır. Böylece manyetik alan bobinin içinde yoğunlaşır. Teli sardığın maddenin tek katkısı, manyetik alanı yoğunlaştırmaktır üzerinde..




  • teli bir cismin etrafına sardığında manyetik kuvvet her tarafa akıp gider. ama telin etrafında dolandığı alanda kenarlardan gelen manyetik kuvvetler, aynı doğrultuda toplanarak daha büyük bir manyetik akı oluştururlar. manyetik kuvvet çizgilerin geçtikleri cisimlere göre dağıldıkları diye bir şeyde yok. maddeler elektrik akımında oldukları gibi manyetik alanlara karşıda direnç gösterirler. farklı maddeler içinden geçen kuvvet çizgilerini zayıflatabilirler veya en az kayıpla iletilmelerini sağlayabilirler. bu konudaki en kötü madde hava, en iyisi ise trafo sacıdır. farklı cisimler arasından geçerken biraz sapabilirler, ama kesinlikle manyetik bir etki olmadan dağılmazlar.

    trafo dışındaki tüm elektrik makinalarında enerji akışı klemenslerle mil arasında olur. mile gelen mekanik enerji az bir kayıpla elektrik enerjisi olarak çıkar veya motor bağlantılarına gelen elektrik enerjisi milden mekanik enerjisi olarak çıkar. herşey bu kadar basittir. elektrik makinaları bu dönüşümleri sağlar, yoksa hiçbiri yoktan enerji var etmez.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi dergul -- 12 Eylül 2008; 20:06:11 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: skoylu


    quote:

    ben de burdan bir sonuç çıkarıyorum. manyetik alanın şiddetini teli sardığın maddenin cinsi belirliyor, tele verdiğin akım o maddedeki birşeyleri tetikleyip, bu alanı birlikte oluşturuyorlar.
    sadece akıl yürütüyorum...


    Akıl yürütmen güzel ama bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya çalışıyorsun.. Oluşacak manyetik alanın şiddeti, teli neyin üzerine sardığına bağlı değildir. Sarım sayısı ve geçen akıma bağlıdır. Teli tahta üzerien sararsan oluşan manyetik akı telin her tarafından akar gider. Eğer demir üzerine sararsan, bu manyetik akı bu nüve içinde toplanır. Böylece manyetik alan bobinin içinde yoğunlaşır. Teli sardığın maddenin tek katkısı, manyetik alanı yoğunlaştırmaktır üzerinde..




    bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak seni rahatsız ediyorsa, demek ki sen hiç hayal kurmuyorsun, bildiklerimiz eğer fikir sahibi olmamıza yetseydi, dünyada herkesin bir fikri olurdu, o fikriler de doğru olurdu. doğru ya da yanlış, önce bir fikrin olacak, sonra da o fikrinin olup olamayacağı ile ilgili bilgi edinmeye başlayacaksın, fikrin de, bilgin de çığ gibi büyüyecek.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi cokenerjik -- 12 Eylül 2008; 21:29:56 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: skoylu

    quote:

    2 seçeneğin var: ya tele ait bu elektronlar ve manyetik alanda tel hareket ederken serbest kalıp, itilerek ilerlemek zorunda kalıyorlar, ya da sabit veya elektromıknatıstan çıkıp hareket halindeki sarımlara atlıyorlar, yani sonuçta manyetik alandan geliyorlar! ama milden değil, çünkü mil ve o sargılar zaten iletişim halinde değildir. ben mili sadece döndürüyorum, konumunu değiştiriyorum...


    Manyetik alan elektron filan değildir, karıştırmayın.. Tel üzerindeki elektronlar, manyetik alan içersinde hareket edince, alan çizgilerini kesince, serbest kalarak gerilim (güç) oluşmasına sebep olurlar. Olayın manyetik alanla öyle organik bir bağı yok. Elektronları serbest bırakan manyetik alan değil, dönüş hareketidir.




    tamam burayı anlar gibi oldum diyelim ki...

    o zaman, bizim elektronlar telden çıkıyorlar sonuç olarak ve tüm depomuz bu tel. bir jeneratör tüm üretim hayatı boyunca bu telin elektron kapasitesini kullanmakta, dolayısı ile de bu telin de elektronlarını serbest bırakma yeteneği gittikçe zayıflıyor olabilir mi, ve yine mıknatısların da manyetik alan yaratma yeteneği, zamanla zayıflıyor olabilir mi? (sabit ya da elektromıknatıs, farketmeden)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi cokenerjik -- 12 Eylül 2008; 21:44:05 >




  • fizikte ve gerçek hayatta %100 verim olmadığı için bu şekilde verim alınamaz.her zaman çok düşük dahi olsa verimden kayıp yaşanır.sürahi olayını sevdim gatet güzel açıklamış arkadaş 1 lt su ile nasıl 1.2 lt su elde edersinki
  • quote:

    Orjinalden alıntı: cokenerjik

    tamam burayı anlar gibi oldum diyelim ki...

    o zaman, bizim elektronlar telden çıkıyorlar sonuç olarak ve tüm depomuz bu tel. bir jeneratör tüm üretim hayatı boyunca bu telin elektron kapasitesini kullanmakta, dolayısı ile de bu telin de elektronlarını serbest bırakma yeteneği gittikçe zayıflıyor olabilir mi, ve yine mıknatısların da manyetik alan yaratma yeteneği, zamanla zayıflıyor olabilir mi? (sabit ya da elektromıknatıs, farketmeden)



    Bu böyle değil.. Elektrik demek "devreyi tamamlamak" demektir. Telin bir tarafından çıkıp giden elektronlar, diğer tarafından geri gelir ve teldeki toplam elektron sayısı değişmez. Teorik olarak o mıknatısların manyetik alan yaratma niteliği zamanla değişmez. Velakin pratikte sarsıntılar, daha güçlü manyetik alanlar vs. kalıcı mıknatısların bu yeteneğini azaltabilir. Elektromıknatıslarda ise, bobinin kısa devre olması, ısınıp direncinin artması gibi nedenler benzer etki yaparlar. Kısaca, böyle bir kayıp istenmeyen zararlı durumlar nedeniyle oluşabilir. Jeneratörü ne kadar uzun süre kullanırsanız kullanın, kullanımınızdan dolayı cihazın veriminde bir kayıp olmaz. Elbette, bilyalarının aşınıp daha fazla sürtünme yaratması gibi durumlar dışına..




  • Fizik kurallarını alt üst edip karşı koyabilirseniz ve sürtünme oranını tam anlamıyla net sıfıra indirebilirseniz böyle bir şey yapabilirsiz o takdirde böyle bir projenin yapılması son derece mantıklı ..
  • quote:

    Orjinalden alıntı: skoylu

    quote:

    Orjinalden alıntı: cokenerjik

    tamam burayı anlar gibi oldum diyelim ki...

    o zaman, bizim elektronlar telden çıkıyorlar sonuç olarak ve tüm depomuz bu tel. bir jeneratör tüm üretim hayatı boyunca bu telin elektron kapasitesini kullanmakta, dolayısı ile de bu telin de elektronlarını serbest bırakma yeteneği gittikçe zayıflıyor olabilir mi, ve yine mıknatısların da manyetik alan yaratma yeteneği, zamanla zayıflıyor olabilir mi? (sabit ya da elektromıknatıs, farketmeden)



    Bu böyle değil.. Elektrik demek "devreyi tamamlamak" demektir. Telin bir tarafından çıkıp giden elektronlar, diğer tarafından geri gelir ve teldeki toplam elektron sayısı değişmez. Teorik olarak o mıknatısların manyetik alan yaratma niteliği zamanla değişmez. Velakin pratikte sarsıntılar, daha güçlü manyetik alanlar vs. kalıcı mıknatısların bu yeteneğini azaltabilir. Elektromıknatıslarda ise, bobinin kısa devre olması, ısınıp direncinin artması gibi nedenler benzer etki yaparlar. Kısaca, böyle bir kayıp istenmeyen zararlı durumlar nedeniyle oluşabilir. Jeneratörü ne kadar uzun süre kullanırsanız kullanın, kullanımınızdan dolayı cihazın veriminde bir kayıp olmaz. Elbette, bilyalarının aşınıp daha fazla sürtünme yaratması gibi durumlar dışına..




    peki dediğin gibi: "Telin bir tarafından çıkıp giden elektronlar, diğer tarafından geri gelir ve teldeki toplam elektron sayısı değişmez." şimdi tuhaf bir durumla karşı karşıyayız demektir. manyetik alana gire çıka sargıların (telin) üzerinden ittirerek, hatırı sayılır sayıda elektron toplayıp, diyelim ki bir aküye yolluyorum ya da bir ampule yollayarak ışık enerjisine çeviriyorum. diğer yandan da sargılarımın üzerinde yine bir yerden gelen elektronlarla teldeki elektron miktarı eşit kalıyor. peki o elektronlar nerden, nasıl ve hangi güçle gelip tekrar sargılarımın üzerine yerleşiyorlar? ve bu dediğin eşitlik nasıl oluyor? ampulden foton olarak saçılan enerjiyi bu eşitlikte nereye koyacağız?




  • elektron sayılarına takmışsın, ama cevabı sayılarda bulamazsın. elektrik elektronlar arasındaki enerji ve kuvvetlere dayanır. manyetizmada aynı şekilde etkilenir. eğer derinine inersek, bir sürü denklem ve kanunla uğraşmak gerekirki bunu basitçe açıklamanın yolu yok. ama derinine inmek istiyorsan elektromanyetik alanlar teorisi konularını inceliyebilirsin. ama matematiğin iyi değilse bir şey çıkaramazsın.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi dergul -- 15 Eylül 2008; 21:42:46 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: dergul

    elektron sayılarına takmışsın, ama cevabı sayılarda bulamazsın. elektrik elektronlar arasındaki enerji ve kuvvetlere dayanır. manyetizmada aynı şekilde etkilenir. eğer derinine inersek, bir sürü denklem ve kanunla uğraşmak gerekirki bunu basitçe açıklamanın yolu yok. ama derinine inmek istiyorsan elektromanyetik alanlar teorisi konularını inceliyebilirsin. ama matematiğin iyi değilse bir şey çıkaramazsın.


    matematiğim iyi olsaydı, burda ne olup bittiğini daha mı iyi anlayacaktım yani? herhangi bir ticari olayda nasıl ki "para"yı takip edersin, elektrik olayında da "elektron"u takip ederek bunu anlayabilirim ancak. ya da sence neyi takip etmem gerekir? matematiği mi?

    eğer söylemeye çalıştığın şey, elektronlar yer değiştirmiyor, onların arasında bir "yük" bir "enerji" yer değiştiriyorsa, olaya bu sefer o yük ve her neyse o enerji açısından bakarım. ben matematiksel derine inmekle değil, basitçe mantıki özle ilgiliyim. o özü kavramadan olayın matematiğine dalmak beyhude çaba olur. elbette bu basitçe anlatılamayacak bir şey olabilir, ama belki de sizin için öyledir, biri çıkar öyle bir benzerlik kurar ki, ben anlamasam da başka birisi anlayabilir.

    "elektrik elektronlar arasındaki enerji ve kuvvetlere dayanır" cümlesinden istersen bir roman da çıkartılabilir. ben o enerji ve kuvvetleri bir yerden bir yere alıp götürüyorsam, götürdüğüm yerden bir enerji ve kuvvet eksilmesi gerekir.

    matematik ve fizik tamamen sayılardır! elektronları ve üzerindeki yükleri ve bir atomu oluşturan bilebildiğin tüm alt parçacıkları sayı ve ağırlık olarak takip etmek, ne olup bittiğini anlamaya giden gerçek yoldur. neden hadron ları çarpıştırıp, ortaya ne çıkacağına bakmaya çalışıyorlar ki... elimde 2 hadron vardı, kütlesi 1000di, çarpıştırdım, ortyaya çıkan, görebildiğim ya da izini sürebildiğim, 301 parçacık var, bunların toplam kütlesi ise 999, nerde o 1 kütleli zımbırtı? ve o nedir?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi cokenerjik -- 15 Eylül 2008; 22:15:11 >




  • bu konu altina gercek anlamda zahmet edip cevap yazan arkadaslar,
    siz yeterince aydinlatici aciklamalar yapmissiniz, bence daha fazla cevap ve bilgi vermenize gerek yok.

    bu konu hakkinda samimi olarak soru soran fikir beyan eden bazi arkadaslar. lutfen fizik ve doga bilimleri hakkindaki bilgilerinizi gelistirmeye calisin, ve size yapilan aciklamalari iyice okuyup hakkinda arastirma yapin. ayrica umarim yasiniz oldukca kucuktur, ortaokul fen seviyesi (en azindan seksenlerde ortaokula baslamis ben icin) basit alet ve makinalar unitesindeki makara, kaldirac ve bunun gibi konulari dahi iyice kavrayamadiginizi gormekteyim. umarim yasiniz oldukca kucuktur dedim cunku egitiminiz belirli bir noktaya gelmis ve hala bu tip yanlis mekanik kuramlar kuruyorsaniz durumunuz gercekten vahim. daha kotusu yaptiginiz beyin cimnastigini yeni birsey bulmus yeni fikirler ariyan fakat etrafindaki biz inatci, atgozlukleri ile bakan insanlar taraffindan anlasilmiyor havasi ile izlemeniz bu konulardaki bilgisizliginizden cok daha kotu. lutfen biraz daha fazla okuyun.




  • aslında evet, elektrik alanında buluşlar yapan bilim adamların matematik yönleri gelişmiştir. bu konuda önde gelenlerden nikola tesla tam bir matematik dahisiydi.(garip davranışları bundan dolayıdır.) atom altı çalışmalar ve mühendislik bilimleri matematiksel modellemelerle yürür. pratik düşünerekte belli çalışmalar yapabilirsin. ama bir noktada pratik düşünmek yetersiz kalır. bu noktada tesla'nın edinson'a üstün geldiği yerdir.

    gerçeği söylemek gerekirse elektron sayıları, toplam kütleler ve diğer atom altı konuları biz elektrikçiler için bir anlam ifade etmiyor. bizim alakamız elektromanyetik alanlar konularıyla sınırlıdır. kaldıki pratikte bu konuları çok fazla kullanmayız. bizler yüzey alanları, sarım sayıları gibi fiziksel değerler ve akım yoğunluğu, akım, güç, gerilim gibi elektriksel değerlerle daha çok ilgiliyizdir.elektronun sayısından çok nasıl hareket ettiği bizim için daha önemlidir.

    bu kadar soruyu teorine mantıklı bir temel aramak için soruyorsan bir işine yaramaz. çünkü sorun ve cevaplar manyetik alanlarda değil, enerji çevriminde yatıyor. eletronların hareket etmesini sağlayan şey mile uyguladığımız mekanik enerjidir.(yada yarı iletkene düşen fotonlar, termistöre uygulanan ısı gibi) alternatörlerde ve dinamolardaki manyetizma bu süreci sağlayan bir katalizördür. ekstradan enerji sağlamaz veya 5. boyuttan enerji yüklemesi yapmaz. makina içinde olan tek şey kayıplardır. malzeme teknolojisini geliştirip kayıpları sıfır yapsanız bile en fazla giren enerji, çıkan enerjiye eşit olacaktır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi dergul -- 15 Eylül 2008; 23:29:24 >




  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.