Şimdi Ara

yaratıcıyı inkâr etmek (8. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
191
Cevap
1
Favori
2.850
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • @rebellion

    Kadına verilen değer diyip duruyosunuz. Yok öyle bir değer. Kadına ziynet diyince değer vermiyorsun. Aynı Kur an tarlada diyor kadına. Ne yapıcaz şimdi? 1 erkek 4 kadın mı kadına değer vermek? Türban mı değer vermek? Ha değer verdiğin için türbanı şart koşuyor gibi şeyler diyeceksin. Yok efendim öyle bir şey. Yok. Yani bunlar o kadar basit şeyler o kadar bariz şeyler ki ne derseniz diyin boş. Hayata dair hiçbir negatiflik yok Kur an da diyorsun. Bunlar ney? Her konuda çıkıyor tartışma. Her konuda biz negatiflik söylüyoruz siz cevap olmayan bir şeyler söylüyorsunuz. En sonunda tıkanıyor konuşma.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mephalay

    quote:

    Orijinalden alıntı: ArchloveKilled

    quote:

    Orijinalden alıntı: Mephalay


    quote:

    Orijinalden alıntı: ArchloveKilled

    quote:

    Orijinalden alıntı: Mephalay


    quote:

    Orijinalden alıntı: seker1adam


    quote:

    Orijinalden alıntı: Mephalay


    quote:

    Orijinalden alıntı: seker1adam


    quote:

    Orijinalden alıntı: Mephalay

    quote:

    Bilim Allah'ı gösteriyor


    Nerede gosteriyor ? Ogrenelim.

    yaratıcı yok diyen insan akılsız bir maddeden türediğini kabul etmiş olur

    doğrumu ?

    akıl tesadüfen oluşabilen bir şeymi ?

    Tesaduf nedir ?

    tesadüf bir patlamanın kendi kendine olmasını beklemeye denir ama hiç bir patlama kendiliğinden meydana gelmez ancak gerekli ortam ve şartlar oluşursa patlama olur

    bunuda birisinin hazırlaması lazım her patlamanın arkasında bir sebeb vardır



    Her patlamanin bir sebebi vardir. Evet haklisin. Zaten tartistigimiz nokta su.
    Her patlamanin arkasindaki sebebi meydana getiren de bir sebep var midir ? Burada anlasamiycaz zaten seninle : )
    Her sonucun bir sebebi olmali.

    Her patlamanın bir sebebi vardır haklısınız, fiziksel olarak düşünürsek bir patlama sonucu bir düzensizlik oluşur. Ama bu öyle bir patlama ki bu şuan ki oluşmuş, patlamadan bu mükemmellik çıkmış. Haksız mıyım?

    Mukemmel tanimina gore degisir bu dedigin.
    Evren mukemmel mi ? Kiyaslayacak baska bir seyimiz var mi ? Baska hangi alternatifini biliyoruz ki ne kadar "mukemmel" oldugu konusunda fikir yurutebiliyoruz ?
    Duzensizlik olusmasi mukemmel olup olmamasini etkilemez.
    Evrende bu kadar mukemmel olan nedir mesela ? Mukemmel, "daha iyi olamayacak olan" gibi bir sey degil mi ? Nedir bu kadar optimum olan "sey" evrende ?


    Ay, dünyamıza şimdiki noktasından 50 bin mil ötede olsaydı, yeryüzünde med-cezir(gel-git) olayları sonucunda bütün kıtalar günde iki defa su altında kalırdı.
    Dünyamızın çevresini saran atmosfer tabakası biraz daha ince olsaydı, atmosferde yanıp parçalanan binlerce meteor, o zaman dünyamıza rahatlıkla ulaşabilir ve her şeyi yok ederdi.
    Mevsimlerin sürekliliği, gece ile gündüzün birbirini izlemesi, su döngüsü, yeryüzünde yaşamın oluşması da evrende mükemmel bir düzenin olduğunun en açık delilidir


    Big Bang bir patlama olduğuna göre, beklenmesi gereken, bu patlamanın ardından maddenin atomlar ya da atom altı parçacıklar halinde uzay boşluğunda "rastgele" dağılması olacaktır. Fakat öyle olmamış, tam aksine, son derece sistemli ve düzenli bir evren ortaya çıkmıştır. Bu rastgele dağılan maddenin evrenin belirli noktalarında birikip galaksileri, yıldızları ve yıldız sistemlerini oluşturması bilim adamlarının benzetmesiyle, "bir buğday ambarına atılan el bombasının, buğdayları toplayıp, düzenli balyalara sarıp üst üste istiflemesi" kadar hatta bundan çok daha "olağanüstü" bir durumdur.

    devamı:http://mucizelerzinciri.blogcu.com/evrenin-yaratilisindaki-mucize-ornekleri/2229034

    Eger Ay dunyadan 50 bin mil otede olsa, sen Dunya yerine Ay'in 50 bin mil beride oldugu Zunya gezegeninde bunu yazip "Zunya mukemmel" diyecektin.

    Sen, ben merkezci baktigin icin bunu goruyorsun.

    Sen, sana piyango ciktigi icin kendi biletini mukemmel zannediyorsun. Halbuki onun gibi milyarlarca var. Tek fark, senin icin, piyango ona vurdu. Bu hic bir seyi ispatlamaz cunku piyango zaten bir tanesine vuracakti.

    Dunya, ay , everest dagi zaten rastgele olaylarla meydana geliyor. Kendi kendini replike edebilen canlilar, evrendeki duzensizlige karsi gelebilmek icin enerji harcayip duzenli bir sey olusturabiliyor.

    Bu yazdiklarin malesef kaynaksiz "evren mukemmel, secde ediniz" sallamalari. ( Kaynak gostermeyen sen degilsin, senin kaynagin )



    Dünyanın oluşumu piyango peki, dünyanın içinde ki yaşam? Özellikle insan gibi bir mantığı, öz iradesi olmayan hayvanlar? Hepsi bir şekilde programlanmış gibi değil mi? Kuşlar kilometrelerce göç edeceklerini nereden biliyor? Kuşlar yönlerini manyetik alanlardan yararlanarak bulurlar. Bunları onlara kim öğretmiş? Bu sadece tek bir örnek, bitki alemi var, sürüngenler var. Bütün bunlara ''piyango'' diyerek mi benim söylediklerime karşı bir görüş belirteceksiniz.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ArchloveKilled

    quote:

    Orijinalden alıntı: Mephalay


    quote:

    Orijinalden alıntı: ArchloveKilled

    quote:

    Orijinalden alıntı: Mephalay


    quote:

    Orijinalden alıntı: seker1adam


    quote:

    Orijinalden alıntı: Mephalay


    quote:

    Orijinalden alıntı: seker1adam


    quote:

    Orijinalden alıntı: Mephalay

    quote:

    Bilim Allah'ı gösteriyor


    Nerede gosteriyor ? Ogrenelim.

    yaratıcı yok diyen insan akılsız bir maddeden türediğini kabul etmiş olur

    doğrumu ?

    akıl tesadüfen oluşabilen bir şeymi ?

    Tesaduf nedir ?

    tesadüf bir patlamanın kendi kendine olmasını beklemeye denir ama hiç bir patlama kendiliğinden meydana gelmez ancak gerekli ortam ve şartlar oluşursa patlama olur

    bunuda birisinin hazırlaması lazım her patlamanın arkasında bir sebeb vardır



    Her patlamanin bir sebebi vardir. Evet haklisin. Zaten tartistigimiz nokta su.
    Her patlamanin arkasindaki sebebi meydana getiren de bir sebep var midir ? Burada anlasamiycaz zaten seninle : )
    Her sonucun bir sebebi olmali.

    Her patlamanın bir sebebi vardır haklısınız, fiziksel olarak düşünürsek bir patlama sonucu bir düzensizlik oluşur. Ama bu öyle bir patlama ki bu şuan ki oluşmuş, patlamadan bu mükemmellik çıkmış. Haksız mıyım?

    Mukemmel tanimina gore degisir bu dedigin.
    Evren mukemmel mi ? Kiyaslayacak baska bir seyimiz var mi ? Baska hangi alternatifini biliyoruz ki ne kadar "mukemmel" oldugu konusunda fikir yurutebiliyoruz ?
    Duzensizlik olusmasi mukemmel olup olmamasini etkilemez.
    Evrende bu kadar mukemmel olan nedir mesela ? Mukemmel, "daha iyi olamayacak olan" gibi bir sey degil mi ? Nedir bu kadar optimum olan "sey" evrende ?


    Ay, dünyamıza şimdiki noktasından 50 bin mil ötede olsaydı, yeryüzünde med-cezir(gel-git) olayları sonucunda bütün kıtalar günde iki defa su altında kalırdı.
    Dünyamızın çevresini saran atmosfer tabakası biraz daha ince olsaydı, atmosferde yanıp parçalanan binlerce meteor, o zaman dünyamıza rahatlıkla ulaşabilir ve her şeyi yok ederdi.
    Mevsimlerin sürekliliği, gece ile gündüzün birbirini izlemesi, su döngüsü, yeryüzünde yaşamın oluşması da evrende mükemmel bir düzenin olduğunun en açık delilidir


    Big Bang bir patlama olduğuna göre, beklenmesi gereken, bu patlamanın ardından maddenin atomlar ya da atom altı parçacıklar halinde uzay boşluğunda "rastgele" dağılması olacaktır. Fakat öyle olmamış, tam aksine, son derece sistemli ve düzenli bir evren ortaya çıkmıştır. Bu rastgele dağılan maddenin evrenin belirli noktalarında birikip galaksileri, yıldızları ve yıldız sistemlerini oluşturması bilim adamlarının benzetmesiyle, "bir buğday ambarına atılan el bombasının, buğdayları toplayıp, düzenli balyalara sarıp üst üste istiflemesi" kadar hatta bundan çok daha "olağanüstü" bir durumdur.

    devamı:http://mucizelerzinciri.blogcu.com/evrenin-yaratilisindaki-mucize-ornekleri/2229034

    Ay zaten sabit bir noktada durmuyor, dolayısıyla 50.000 mil ötede olması diye bir kullanımda bulunmamız doğru olmaz. Ay, Dünya'ya 40.000 km kadar yaklaşıp uzaklaşmaktadır ki gelgiti yaratan da budur. Eğer ki yörüngesinin ana ekseninden belirtildiği şekilde bir uzaklaşma yaşansaydı da bu gelgit etkilerini arttırmaz azaltırdı. Ay geçmişte bize çok daha yakındı, her yıl da bizden git gide uzaklaşmaktadır.

    Atmosferde yanan ve bize ulaşmayan meteorlar oldukça küçük meteorlardır. Dünya üzerinde yok oluşa neden olabilecek büyüklükteki meteorları atmosferimizin durdurma olasılığı bulunmamaktadır. Dolayısıyla biraz daha ince yahut biraz daha kalın olmasının da bu yönde pek bir etkisi yoktur.

    Mevsimlerin sürekliliği, geceyle gündüzün peş peşe gelmesi gibi şeyler yalnızca Dünya'nın eğik olduğunu ve döndüğünü gösterir, bir mükemmeliyet değildir. Zira etrafımızda bulunan gezegenlerin çoğunda bu olay aynı şekilde gerçekleşir.

    Big Bang'e patlama denmesi bir analojidir. Özünde uzay-zaman genişlemesini tanımlamak üzere kullanılır. Evrendeki dağılımlar da gayet rastlantısaldır. Mükemmel bir düzen olsa idi her yerden aynı biçime sahip yaşam fışkırması gerekirdi.

    Lütfen H.Y. isimli sahtekarı kaynak olarak almayınız. Çok yanlış bilgilerle kendinizi zehirleyebilirsiniz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Bill Russell -- 11 Mart 2016; 18:34:52 >




  • Şu muhakkak ki inkar edenleri uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir. Onlar inanmazlar. Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinin üzerinde bir de perde vardır. Kuran, 2/6-7

     yaratıcıyı inkâr etmek

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • asau kullanıcısına yanıt
    ayetten anlasilacagi gibi Allah ateistlerin kalplerini ve kulaklarini muhurledigi icin inanmiyorlar. Ama inanmasini engelledigi halde inanmadigi icin yakacak
  • AdamsınDrogba kullanıcısına yanıt
    fransizca bilmedigim icin fransizca yazilan siir beni nasil etkilemiyorsa arapca yazilan da ayni sekilde etki ediyor. ama oysa diger dillerde yazilan hikayeleri kendi dilimize cevirip anlayabiliyoruz. Eger benim anlamami istiyorsa benim dilimde anlayabilecegim sekilde cevirilebilmeli. bunu yapamiyorsa benim icin ortada evrenselik ve mucize yoktur. cunku anlamadigim birseye inanmami istenmesi kadar sacma birsey yoktur. ne bileyim ben bana kufur etmedigini



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Jeopol -- 11 Mart 2016; 12:13:03 >
  • Biyolojide evrim işlwyip gelniş liseli

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Jeopol

    ayetten anlasilacagi gibi Allah ateistlerin kalplerini ve kulaklarini muhurledigi icin inanmiyorlar. Ama inanmasini engelledigi halde inanmadigi icin yakacak

    O hoo, sen hiç bir şey anlamamışsın!

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yine yeniden sizleyiz diyorsunuz. Ayet cımbızlama alışkanlığını acilen bırakmanız gerek. Aylardır usanmadan içeriğine bakmadan devam. Boşuna demiyoruz şu kitabı anlayarak okusanız. Anlamak istemeyerek okursanız zihninizde kendi fırça darbeleriniz oluşur. Bu kitap korunuyorda insanların fikirlerine bir ahdi yoktu Allah azze ve cellenin.

    Savaş bir olgudur. Bir önceki mesajımda bahsettiğim gibi, resulallah sav'in tebliğine demokrasi ile özgürce bıraksalardı savaşta çıkmazdı dövüşte. Zorbalıklarla engellediler, sürdüler hakaret ettiler zor kullandılar. Neden çünkü vahyedileni, bilgiyi insanlara sunuyordu. Ne oldu peki engellediler, DEMOKRASİ nerede ?

    Yahu bari Kuranın iniş sırasına göre bakın. Bakara suresinin Nisa suresinden önce indiğine bakın Allah aşkına.

    Bakara suresinde ne diyordu ?

    Bismillahirrahmanirrahim.


    Diyanet İşleri
    2/BAKARA-190:
    Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın. Ancak aşırı gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez.


    Yazdıkmı akıllara, bir fikir oturdumu. O zaman devam edelim yada dur anlamadınız. SAVAŞANLAR ile SAVAŞILIYORDU. Bir müdafaa var ve verdiğinizin ayetin devamınıda yazıcam sebebi nuzülünede bakıcaz....

    Bahsettiğiniz ayet;

    Diyanet İşleri
    4/NİSÂ-74: O hâlde, dünya hayatını ahiret hayatı karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, biz ona büyük bir mükâfat vereceğiz.



    Peki hangi durumdan bahsediyor fikriniz var mı? Eee biraz duruma bakalım ve sonrasındaki bir kaç ayete. Cımbızlamation ile olmuyor.


    Diyanet İşleri
    4/NİSÂ-71:
    Ey iman edenler! (Düşmana karşı) tedbirinizi alıp, küçük birlikler hâlinde, yahut topluca savaşa gidin.



    Diyanet İşleri
    4/NİSÂ-72:
    Şüphesiz, aranızda öyle kimseler var ki, (onların her biri savaşa gitme konusunda) hakikaten pek ağır davranır. Eğer başınıza bir musibet gelirse, “Allah, bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım” der.



    Durun daha.....


    Diyanet İşleri
    4/NİSÂ-73:
    Eğer Allah’tan size bir lütuf (zafer) erişse, bu sefer de; sizinle kendisi arasında hiç tanışıklık yokmuş gibi şöyle der: “Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya (ganimete) ulaşsaydım.”



    Diyanet İşleri
    4/NİSÂ-74:
    O hâlde, dünya hayatını ahiret hayatı karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, biz ona büyük bir mükâfat vereceğiz.



    Ve geliyor, tabiki yazılan ayetleride akıllara yapıştırmak gerekiyor.


    Diyanet İşleri
    4/NİSÂ-75:
    Size ne oluyor da, Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?


    Ahaaaa. Kadınlar,çoluklar çocuklarda korunuyor. Niye olaki yani acaba. Bıraksalardı canım yani kessinler biçsinler zaten savaşmak kötü birşey diye

    Ödleklerden bahsediyor kısmen

    ----

    Bahsettiğiniz ayet;

    Diyanet İşleri
    8/ENFÂL-65: Ey Peygamber! Mü’minleri savaşa teşvik et. Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi bulunursa, inkâr edenlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir kavimdir.

    Evet, ayetin berisine ve ötesine baktınızmı. Unutmayın savaşı başlatan kimdir nedir onuda unutmayın.

    Diyanet İşleri
    8/ENFÂL-56:
    Onlar, kendileriyle antlaşma yaptığın, sonra da her defasında antlaşmalarını hiç çekinmeden bozan kimselerdir.


    Diyanet İşleri
    8/ENFÂL-58:
    (Antlaşma yaptığın) bir kavmin hainlik etmesinden korkarsan, sen de antlaşmayı bozduğunu aynı şekilde onlara bildir. Çünkü Allah, hainleri sevmez


    Uzar diye anlatılmak istenileni gösteriyorum o yüzden atladım.


    Diyanet İşleri
    8/ENFÂL-60:
    Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir. Size zulmedilmez.



    Diyanet İşleri
    8/ENFÂL-61:
    Eğer onlar barışa yanaşırlarsa, sen de ona yanaş ve Allah’a tevekkül et. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.


    Diyanet İşleri
    8/ENFÂL-62-63:
    Eğer seni aldatmak isterlerse bilmiş ol ki sana yetecek Allah’tır. O, seni bizzat kendi yardımıyla ve mü’minlerle destekleyen ve onların kalplerini uzlaştırandır. Şayet yeryüzündeki şeyleri tümüyle harcasaydın, sen onların kalplerini uzlaştıramazdın. Fakat, Allah onların arasını uzlaştırdı. Şüphesiz O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.


    Diyanet İşleri
    8/ENFÂL-67:
    Yeryüzünde düşmanı tamamıyla sindirip hâkim duruma gelmedikçe, hiçbir peygambere esir almak yakışmaz. Siz geçici dünya menfaatini istiyorsunuz, hâlbuki Allah ahireti (kazanmanızı) istiyor. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir


    Diyanet İşleri
    8/ENFÂL-68:
    Eğer Allah’ın daha önce verilmiş bir hükmü olmasaydı, aldığınız şey (fidye)den dolayı size büyük bir azap dokunurdu.

    Esirleri anlatıyor. Fidye karşılığı yada koşulsuz serbestlik. Ve belirli ganimet hakları.

    Diyanet İşleri
    8/ENFÂL-70:
    Ey Peygamber! Elinizdeki esirlere söyle: Eğer Allah, kalplerinizde (iman, ihlâs, iyi niyet gibi) bir hayır (olduğunu) bilirse, sizden alınan fidyeden daha hayırlısını size verir ve sizi bağışlar. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.



    Diyanet İşleri
    8/ENFÂL-71:
    Eğer sana hainlik etmek isterlerse, (bil ki) onlar daha önce Allah’a da hainlik etmişlerdi de Allah onlara karşı (sana) imkân vermişti. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.


    Şu ayetlerdeki güzellikleri mantıklı bir oturtmasını görmeyen gözler, ne kadarda çok uğraşır bence görüyor ama resmin bacasını görüyor. Niye baca var! Kapısı bile yok ! Dur hele bir bak hele bir bak evide görüceksin.

    Savaş kötü birşey ama kendini savunup kışkırtıcı olmak evrensel bir kuraldır. İnsanoğlunun yapısı gereği böyle...

    --------

    Bahsettiğiniz ayet;

    Diyanet İşleri
    4/NİSÂ-89: Arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları gibi siz de sapasınız da beraber olasınız. Bu sebeple, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse, onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan ne bir dost edinin, ne de bir yardımcı.

    Önceki ayette:

    Diyanet İşleri
    4/NİSÂ-88:
    Size ne oluyor da münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Allah, onları yaptıkları işlerden dolayı baş aşağı ederek eski konumlarına (küfre) döndürmüştür. Allah’ın saptırdığını yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi saptırırsa, sen onun için asla bir çıkış yolu bulamazsın.


    Münafıklardan bahsediyor savaş durumundaki münafıklardan. Münafık ne demek?

    MÜNAFIK (türkçe) anlamı:
    1. arabozan
    2. bölücü
    3. karıştırıcı
    4. fesatçı

    Münafık iki yüzlü. İçi dışına uymayan. İnanmadığı halde inanmış gibi görünen ve Müslüman olduğunu söyleyen kafir kimse. Nifak, münafıkın sıfatı olup, İslam dinince haram kılınmıştır.

    Yani HAİN.


    Hakkımı tanıyor. Bu kadar ön yargılı olmayın bu kadar hakikatı örtmeyin doğru heryerde doğru sırf sevmiyorsunuz diye mana vermeyin.

    Al işte devamı:

    Diyanet İşleri
    4/NİSÂ-90:
    Ancak sizinle aralarında anlaşma olan bir topluma sığınmış bulunanlar, yahut ne sizinle ne de kendi kavimleriyle savaşmayı içlerine sığdıramayıp (tarafsız olarak) size gelenler başka. Eğer Allah dileseydi, onları size musallat kılardı da sizinle savaşırlardı. Eğer onlar sizden uzak durur, sizinle savaşmayıp size barış teklif ederlerse; Allah, onlara saldırmak için size bir yol (yetki) vermemiştir.

    Yahu şuradaki inceliğe bakarmısınız. Subhanallah!

    Dur ama o yakalayın öldürünlere bakalım savaş sırasındaki daha bitmedi bir ayet daha devam edeceğim.

    Diyanet İşleri
    4/NİSÂ-91:
    Diğer birtakım kimselerin de hem sizden emin olmak, hem de kavimlerinden emin olmak istediklerini göreceksin. Bunlar küfre her döndürüldüklerinde ona atılırlar. Eğer bunlar sizden uzak durmazlar, sizinle barış içinde yaşamak istemezler, ellerini savaştan çekmezlerse, onları yakalayın ve onları nerede bulursanız öldürün. İşte bunlara karşı size apaçık bir yetki verdik.


    Barışşşş içinde yaşayın barııışşşş. İslamiyet BARIŞ'tır. Haddi aşanlar savaşırken yakalanır ve öldürülür.

    ------------

    Bahsettiğiniz ayet;

    Diyanet İşleri
    16/NAHL-93: Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz



    Puhaha. Bu kadar olmaz. Oradaki manayı anlamıyormusun yoksa anladığın durum nedir. Nefs özgür irade kavramı nedir bilmezmisin? Rahman dileyip ona müdahale edip senin iradene yön verebilirdide, vermedi kendi ettiğinle kendine yazık ettin saptığın için aksi oldu. Kaç defa ayetlerde insan olduğumuz vurgular, eğer nefs ile yoğrulan bir topluluk olmasa idi melek olurdu. Hz.Peygamberden melekvari olmasını bekleyen müşriklere cevaben Kuranda: Melek resul gönderse idik yeryüzünde melek bir kavim olurdu. Velevki melek gönderse idik gönderdiğimiz de etten kemikten insan olurdu. Diretipte bunu anlamamak için kuvvetli bir paradoks içinde olmanız gerekir. Ama sizin iman ettiğiniz o paradoksizm. Kukla değilsin nefsin var, seçim hakların var.... Şu kader mevzusunu bizim müslümanların dahi tam anlamı ile anlamadığını düşünürsek, sizinde kukla olma rolünü benimsemeniz çok normal. Çünkü illaki bir yol bulmaya çalışıyorsunuz. Hakikatı örtmek bu olsa gerek. Senin bir çaban olmazsa Rahman'ın dilemesini bekleme öyle apışıp kalır insan nasılsa vurur bana bir ilham.

    ---------

    Bahsettiğini ayet;

    Diyanet İşleri
    65/TALÂK-4: Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanlarla, henüz âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Hamile olanların bekleme süresi ise, doğum yapmalarıyla sona erer. Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir.


    Yine fesat mana veriyorsunuz. Talak suresi boşanma süreci ile alakalı durumlar bunda hemfikiriz heralde. Kadınların hayız durumu ve hayız durumunda olmayanlar diyince ne akla hizme çocukları alıyorsunuz akıl karı değil. Hayız görmemek çocuklara mahsusmu yoksa belli bir yaştan sonra kesiliyor mu ?

    Buyurun:
    Evli kadın boşanma aşamasına gelince stres- gerginlikten adetten kesilebilir. O zaman ne yapacak iki taraf. Kadın psikolojisinin normalleşip sonra 3 ay geçmesini mi bekleyecek? İşte Allah burada konuya açıklık getiriyor:" Tıpkı adetten kesilen yaşlı kadın veya hamile kadınlar gibi, artık adet görmeyen bu tür kadınların da iddeti 3 aydır. Konu aslında bu kadar normal.
    Ayrıca ayet 3 tür kadından bahsediyor, adetten kesilen- Yaşlı- , hiç adet görmeyen - Hasta- ve hamile olan kadınlar. Sıralamaya bakınca her kadının içinde olabileceği 3 dönem ve her dönemdeki kadınlarda "yetişkin". Bu gayet doğal sıralama yerine yaşlı ile hamile kadın arasında nasıl küçük yaşta çocuk kızlar eklenebiliyor hayret etmemek mümkün değil!
    Zaten iftiraya yönelik bu çalışmayı yapan zatta ' “Kuran küçük çocuklarla evlenmeyi teşvik ediyor” diyemesek de ' diyerek Kur'an'dan çok bazı yorumları esas alarak iddia-iftirasını ileri sürebilmektedir.



    kaynak:http://www.islamustundur.com/islam_ve_kucuk_kizlarin_cinsel_istismari_yalanina_cevap.html

    ------------------------

    Bahsettiğiniz ayet;

    Diyanet İşleri
    33/AHZÂB-53: Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber’in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber’i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah’ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır.


    Evet peygamberi kapsayan bir durum. Ne demek niye. Birde onaylansaydı yada bahsedilmeyip o dönemdeki fitnelerin önüne geçilmeseydi. Devlet adamıydı, can güvenliği denilen birşeyde var müşriklerin nefreti, münafıklar( ajan deyin siz ona) Baş ağrıtmalar, güzeller güzeli o insan yine katlanıyor bu duruma ama canı sıkılıyor artık. İnsan yahu insan biraz empati yapın.

    Peygamberlik makamı kutsal bir görev. ALLAH aşkına resulallah sav boşanamıyordu bile biraz araştırsanıza. Boşansa velevki doğacak çocuk için peygamberlik iddaaları ile fitnelerin havada uçuşacağını bilirmisin. Bilmezsin nereden bileceksin peygamberliğin ne olduğundan haberin varmıdır. Biraz o dönemin hayat şartları ve düzenine bakın.

    Ama referansın İNANÇSIZLIK.
    --------------

    @ lokomatif portakal.

    Neyin cevabı yok güzel kardeşim.

    Kadının tarla olma benzetmesi gayet güzel bir benzetme. Çok geniş bir anlamı var. Hani sizlerce bir iddaa varya öyle yapılması yasak tek pozisyon şart gibi. Tarlaya benzetmek ile depinmek mi anlıyorsun yani kafana göre kölen gibimi. Tarla ise tohumu ekersin meyve sebze filizlenir bunu anlamamak için niye diretiyorsun. Neden kötü anlamda anlıyorsun .

    Kadın köle değildir, böyle birşey var islamiyette uyar yada uymaz ne seni bağlar ne beni. Örtünme mevzusunu tartışacaksak fazlaca yararını söyleyebiliriz. Seni beni niye ilgilendiriyor ? Sen bana dersinki uçkurunu tutamıyormusunsun cinsel obje gibi görüyorsun kadınları diye laflar söylersin. Bende sana, görmek istediğini göremiyosun ondan mı mantıksız diye birşeyler derim sonu olmaz cevabı seninde olur benimde ama cevapsız birşey değil.


    @Jeopol

    Allah azze ve cellenin dilemesi mevzusunu biraz bahsettim. Çok kafa karıştıran bir mevzu kader mevzusu. Yani kukla olma durumu yok. Allah aşkına şu fikirden sıyrılalım. İnsanların kendilerine yazık ettiği yazar Kuranı Kerimde. Yani siz eylemlerde bulunursunuz, Allah dileseydi bulunmazdın yani senin özgür iradene müdahale ederdi. Pek mümkün değil ama senin dürüstçe bir hareketine çabana dilerse olur. Yani sen hata yapıyorsun diyelim, dileseydi hatalısın diye ses duyardın ne bileyim. Dolayısı ile özgür iraden ile başbaşa olunca ve hakikati öğrenmede hiçbir çaba sarfetmeyince Allah dilememiş oluyor. Yani dilemiyor işte bizi bırakmış müdahale etmiyor fikri gerçekten yobaz bir fikir. Yani hiç bir çaba olmayacak dürüstçe ama doğruyu öğrenmede düşünmede, sonra Allah'tan dileme mevzusu isteyecekler. Yani acayip bir durum, insan ne ederse kendi eliyle ediyor dileseydi müdahale ederdi yani.


    Bakın mekkeli müşriklerde bu mevzuyu vurgular. Ve cevaba bakalım.

    Diyanet İşleri
    6/EN'ÂM-148:
    Allah’a ortak koşanlar diyecekler ki: “Eğer Allah dileseydi, biz de ortak koşmazdık, babalarımız da. Hiçbir şeyi de haram kılmazdık.” Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) böyle yalanlamışlardı da sonunda azabımızı tatmışlardı. De ki: “Sizin (iddialarınızı ispat edecek) bir bilginiz var mı ki onu bize gösteresiniz? Siz ancak kuruntuya uyuyorsunuz ve siz sadece yalan söylüyorsunuz.”

    Kader, Rahmanın ilim sıfatlarındandır. Yok efendim kuklayız, rolleri oynuyoruz gibi şeyler bilmeden bilmişlik taslamaktır.



    Ben yazacağımı yazcdım yani aylardır buna benzer mevzular forumda. Bakın kardeşim Kurana, cımbızlama ile anlamazsınız mevzuyu. Bakın kendiniz direkt Kuran okuyun görün bazı şeyleri. İlk olarak indirilme sırasına göre okuyun, sonra kitap halindeki sıra şekline. Yani tuhaf iftiralardan sıyrılın. İnanmıyorsanız inanmıyorsunuz tamamda iftiralar, hakikati örtmeler de neyin nesi. Bilmediğinize veriyorum bilseniz yapmazdınız o kadar da değilsiniz heralde.

    Orada azhab suresindeki ayete bakarsan sadece birşey anlamazsın. Peygamber sav hayatinada bak. O dönemdeki yaşamı göz önünde bulundur. Münafık dolu anla.


    Vallahi Allah sizden razımı olsun desem bilemedim. Ama isterim doğruya ulaşmanızı. Vallahi imanımı artırıyorsunuz, fikriniz bunlar ise iyiki sizin kulvardan değilim çünkü doğmadan çocuğa don biçiyorsunuz. Bilmeden bildiginizi saniyorsunuz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi rebellion -- 11 Mart 2016; 20:08:47 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Jeopol

    ayetten anlasilacagi gibi Allah ateistlerin kalplerini ve kulaklarini muhurledigi icin inanmiyorlar. Ama inanmasini engelledigi halde inanmadigi icin yakacak

    hocam anlamamışsın sen yada anlamak istemiyorsun

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • De ben bıktım artık. Yahu birşeyi dayattığımızda yok. İddaalar oluyor cevap veriyorduk.

    İftiralar miftiralar gerçekten mide bulandirici. Bana namertce geliyor.

    KURAN-I KERİME davet ediyorum. Aklına soru takılan varsa özelden yazabilir. Sonu gelmiyor çünkü tekrar tekrar yok savaşci bu islamiyet, bilmemneci ayni mevzular. Cevaplar verdik zamaninda ne oldu?

    Yok kadim uygarliklardan alinmis bu din.

    Yok Hz.Muhammed mi yazdi Kurani.

    Yok Kuran degisti.

    Yok sanki bizimle konusan bir insan gibi mesaj var bu Kuranda. Kedi olsaydin ciğer resimleri olurdu miyavlamalar yazardi. Hey Allahim.


    Yok aslında biz yokuz. Matrix gibi bir kompleksin içindeyiz. Yıl aslında 3000 senesi. Makinalar bizi köle gibi kullanıyor :)

    Yani işin şakası.Ne olursa olsun dogrularida saptirmamaliyiz rica ediyorum. Bas ortusu sacma gelebilir vesayre anlarim şahsi fikirlerdir. Ama tutupta farkli bir negatif mana vermek niye ki.

    Benden bu kadar. Kafasina mevzu takilan varsa yazabilir.

    Kimsenin etkisinde kalmayın arkadaşlar. Ne benim gibi birinden nede inançsız gibi olandan. Sorgulayın siz bulun doğruyu ama doğruyu, direk özü. Sağdan soldan etkilenmeyin.



    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • rebellion kullanıcısına yanıt
    bize diyorsun ama sen de ayetlerde cimbizlama yapiyorsun. koysana tum sureyi

    senin koydugun en'am-148 ile benim alintiladigim ayet tam tamina zit olarak duruyor bu sekilde bakinca insanin aklina da niye bu kadar zitlik var diye suphe dusuyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Jeopol -- 11 Mart 2016; 13:32:30 >
  • rebellion kullanıcısına yanıt
    Bak bir önceki mesajım da ne yazmışım.

    Eğer sen bu ayetlerin Muhammed'in savaşları için indiğini düşünüyorsan, bu durum farklı bir soruyu ortaya çıkarıyor.Kuran tüm insanlara mı geldi yoksa sadece Muhammed döneminde yaşayanlara mı? Kuran da bu ayetler muminlere gaz vermek amacıyla yazıldığı su götürmez.Lakin bunu tüm insanlığa gönderilen her zaman geçerli olan bir kitaba yazarsan, İşid gibi masum insanları katleden örgütler ortaya çıkabilir.

    Kader-Özgür irade mevzusunu başka bir konuda,başka üyelerle de tartıştık.Tekrar bu tartışmaya girmeyeceğim lakin fikrimi merak edersen şu konuya göz atabilirsin.
    http://forum.donanimhaber.com/m_114759798/mpage_2/f_//tm.htm#115111822


    65/TALÂK-4: Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanlarla, henüz âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Hamile olanların bekleme süresi ise, doğum yapmalarıyla sona erer. Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir.

    Henüz adet görmeyen? Kimler henüz adet görmemiştir? Cevap:Ergenliğe girmemiş kadınlar. Genelde kadınlar ne zaman ergenliğe girer? Cevap:9-10 yaşlarında.

    Kuran'da sıkça Muhammed'in kişisel istek, düşüncelerinden bahsediyor.Bu kişisel şeyler neden her şeyi yaratan, bizi sınava tabi tutan Tanrı'nın, bu dünya da yaptığı sınav hakkın da ki kuralları belirttiği, bize yaratıcıdan gelen tek şey olan ''MÜKEMMEL, EVRENSEL'' Kuran'da sıkça yer ediniyor.

    33/AHZÂB-53: Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber’in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber’i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah’ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır.

    Bu ayet dediğin gibi Muhammed'in bu durumdan canı sıkılıp, Allah'ın da evrensel, kutsal kitabına eklediği ayet.Evrensel kitaba bak neleri konu alıyor.

    Mesajın da bulunan neredeyse her şey Allah'ın o dönemlerde sıkıntı çeken peygamberi için, savaşan muminler için yazdığı öneri kitabı gibi bir kitabı işaret ediyor .Muhammed Zeyd'in karısını seksi, güzel mi buluyor ? Lapppp Allah'tan ayet:

    '' Bir de hatırla o vakti ki, o kendisine hem Allah'ın nimet verdiği, hem de senin iyilik ettiğin kimseye: «Zevceni kendine sıkı tut ve Allah'tan kork!» diyordun da Allah'ın açığa çıkaracağı şeyi içinde gizliyor ve insanları sayıyordun. Oysa Allah, kendisini saymana daha layıktı. Sonra Zeyd o kadınla ilişiğini kestiğinde Biz onu seninle evlendirdik ki, evlatlıklarının ilişkilerini kestikleri eşlerini nikahlama hususunda müminlere bir darlık olmasın. Allah'ın emri fiile (pratiğe) çıkarılmış bulunuyor.''AHZAB 37

    Başka bir sorun kalmadı da koskoca tanrının kitabında ''üvey evladımın boşadığı kadını nikahlayabilir miyim'' gibi bir sorunun cevabı veriliyor? Bu mu insanlığa yollanan kitap?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Osorkon -- 11 Mart 2016; 20:42:36 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Jeopol

    bize diyorsun ama sen de ayetlerde cimbizlama yapiyorsun. koysana tum sureyi

    senin koydugun en'am-148 ile benim alintiladigim ayet tam tamina zit olarak duruyor bu sekilde bakinca insanin aklina da niye bu kadar zitlik var diye suphe dusuyor.

    Yav hocam yapmayın ben tüm sureyi nasıl koyayım buraya zaten baksana mobildeyim upuzun olmus

    Ama cımbızlamıyorum arkadaşın cımbızladığını deşifre ediyorum. Yoksa hep diyorum Kuranı okuyun, tek bir surede demiyorum Kuran diyorum. Buraya bütün Kuranı koyacak halim yok ya:)

    Hayır, kukla olma durumuna nispet yapiliyor. Dileyen kul olunca, diledigide ona nispet oluyor.

    Etki tepki meselesi. İlahi adalet diye ben bunu yaptim diye yaradn yuzunden vesayre. Yok öyle bir mevzu, kul hakettiği ile dilenen olur çelişki yok inşallah doğrusunu anlarsınız artık :)





    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Lokomatif Portakal kullanıcısına yanıt
    Hem diyorsun kavramlara fazla takılma hemde din dediğimde bundan neler çıkarıyosun neler, çift taraflı oynamak bu olsa gerek :)

    Allah ve Tanrı inancının temeli İslamdır, İslam dediğimizde = Tek Tanrı, Tevhid, Hristiyanlık, Yahudilik gibi tek tanrılı dinlerin orjinali anlamına gelir. Sonuncusuda İslam olduğundan bahsi geçen din terimi zaten İslamdır. Bundan başka anlamlar çıkarmak pek tabii senin gibi algı yoksunu inkarcı birinin işine gelmektedir :) Ya bilmiyorsun, yada bilmemek işine geliyor, orası sende artık :)

    Bunu örneklendirmek gerekirse; ağaçtan çıkma içi oyuk bi boru düşün, üflediğinde ses çıkaran, bu odun parçasının ismi sonradan flüt olmuş, kaval olmuş .. Ancak ses aynı ses, odun aynı odun..

    Ancak sen diyorsun ki yok ben isme bakarım, parçaya değil :) Keyfin bilir, ne diyelim ?
  • Çok dindar birisi değilimdir, bilim benim için vazgeçilmezdir. Bir hareketin başlaması için bir kuvvet gereklidir. Bu kaos düzeninden rastgele bir kainat bile olsa, bilinçli bir oluşum da olsa her şeyi başlatan bir kuvvet vardır. İşte o Tanrı'dır.

    Ne kadar geriye giderseniz gidin big bang den önceye, atomlardan önceye yokluğun öncesine gidin, 0.000001 nanometre kadar bile olsa bir "kuvvet" bir şeyi başlattı ki big bang olduğunu düşünsen bile olsa bu düzen bu zamana kadar geldi. Böyle hiçlikten başlatan bir kuvvet var olduğuna göre, bu kainatın böyle mükemmel olmasıyla birlikte düşündüğümüzde bu başlatan kuvvetin bilinçli bir kuvvet olduğunu aşikardır. Örnek olarak sadece Jüpiter ile dünyamız arasında ki ilişki bile Dünyada yaşam olması için bir mühendisliğin varlığını ortaya çıkarır. Bunun gibi nice mükemmel hesaplamalar sayesinde yaşantımıza devam edebiliyoruz.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: QuexSeeL

    Çok dindar birisi değilimdir, bilim benim için vazgeçilmezdir. Bir hareketin başlaması için bir kuvvet gereklidir. Bu kaos düzeninden rastgele bir kainat bile olsa, bilinçli bir oluşum da olsa her şeyi başlatan bir kuvvet vardır. İşte o Tanrı'dır.

    Ne kadar geriye giderseniz gidin big bang den önceye, atomlardan önceye yokluğun öncesine gidin, 0.000001 nanometre kadar bile olsa bir "kuvvet" bir şeyi başlattı ki big bang olduğunu düşünsen bile olsa bu düzen bu zamana kadar geldi. Böyle hiçlikten başlatan bir kuvvet var olduğuna göre, bu kainatın böyle mükemmel olmasıyla birlikte düşündüğümüzde bu başlatan kuvvetin bilinçli bir kuvvet olduğunu aşikardır. Örnek olarak sadece Jüpiter ile dünyamız arasında ki ilişki bile Dünyada yaşam olması için bir mühendisliğin varlığını ortaya çıkarır. Bunun gibi nice mükemmel hesaplamalar sayesinde yaşantımıza devam edebiliyoruz.


    İşte bu noktadan çıkamayınca bir ateyiz atasözü derki ;

    Öyle şey olurmu ? Hayır, sen yanlış biliyorsun ! Kuvvet yok , hacim yok, bilinmezlik var , bilinmezlik nedir diye sorma işte bilinmezlik ! Sen dine zorluyorsun !



    Arkadaş burda bilinmezliğe tapıyordur, ona birşey anlatamassın, onun seviyesine ne içersen iç erişemessin, o da neye inandığını bilmiyordur




  • Oohhh sıcacık olcak ahiret..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: P. Alemdar

    Merhaba iyi akşamlar,

    Madde'nin sonradan ortaya çıktığı bilimadamları tarafından söyleniyor. "0 hacim" gibi bir tanımlama yapıyorlar, bu ise "yok" demektir. Madde yok, potansiyel yok, enerji yok, zaman yok, uzay yok, hiçbirşey yok.

    Dolayısıyla yokluktan varlığa geçiş söz konusu, bunun bence kendiliğinden olması mümkün değil, virgülden sonra bol sıfırlı ihtimaller gündeme getiriliyor fakat ben bunu realist bulmuyorum, zira yoksa yoktur. Yok olan birşey kendiliğinden nasıl var olabiliyor? Ben bunu imkansız görüyorum.

    @ -abluka-,
    quote:

    Bu kadar basit olan bir şeyin bile yaratıcısı olmak zorunda olurken nasıl olurda mükemmel bir Tanrının yaratıcısı olmaz ?

    Merhaba,

    Madde hakkında fikir yürütebiliyoruz zira maddeyi his ve duyu organlarımızla hissedebiliyoruz ve fikir ortaya çıkıyor.

    Akıl dediğimiz şeyin ise maddeyle sınırlı olduğunu düşünüyorum. Madde olmayan varlıklar hakkında yürüteceğimiz düşünceden fikrin çıkmayacağı kanaatindeyim.

    Ve bizler maddeyi inceleyerek bunun bir Yaratıcısı olmak zorunda olduğu gerçeğini görüyoruz. Zira bir başlangıcı var, bir sonu öngörülüyor, ezeli ve ebedi değil, sonsuz değil, yoktan varoldu gibi gibi. Bu şekilde maddenin Yaratıcı tarafından yaratıldığını kesin olarak söyleyebiliriz.

    Fakat onu Yaratan varlık hakkında maalesef akıl yürütemiyoruz. Daha öncede belirttiğim gibi, akıl maddeyle sınırlıdır, zira sadece maddeyi his ve duyu organlarımızla hissedebiliyoruz, birşey hakkında akıl yürütebilmemiz için onu kesinlikle hissetmemiz gerektiği kanaatindeyim.

    Yaratıcı ise maddeyi yaratan olarak maddenin "ötesinde" bir varlıktır. Bundan dolayı Yaratıcı hakkındaki düşüncelerimiz herzaman sonuçsuz kalacaktır, varacağımız sonuçlar ise gerçekten çok uzak olacaktır.

    Dolayısıyla o nasıl ortaya çıktı, nasıl Yaratıldı gibi soruların, onun sözleri yani Kuran'ın yardımı olmadan cevapsız kalacağını görüyoruz.

    EDİT: Argümanımın dini bir dayanağı olduğu iddia ediliyor, bu yüzden bunun doğru olmadığını açıkladığım diğer mesajımıda buraya alıntılıyorum. Argümanımın, sadece Kuran sözünün geçtiği son paragraf dışında hepsi, hiçbirşeyin etkisinde kalmadan düşünerek vardığım kendi sonuçlarımdır.
    quote:

    Fikir yürütülemiyor iddiamında dini bir dayanağı yok.  Benim akıl tarifimde var olması gereken 4 husus vardır.

     1) Madde 
    2) His ve duyu organları 
    3) Önbilgi 
    4) Beyin 

    Ben ancak bu 4 husus bir araya geldiği takdirde birşey hakkında fikir çıkacağını düşünüyorum. Ancak bu şekilde aklın "oluşacağını" düşünüyorum. 

    Maddenin, his ve duyu organlarıyla hissedilerek, beyindeki önbilgiler vasıtasıyla yorumlanmasına "akıl" diyorum. Benim akıl kavramına getirdiğm açıklama budur. 

    Gördüğün gibi bunların kesinlikle hiçbir dini dayanağı yok. 

    Ben bu yüzden, madde olmayan birşey hakkında düşünerek varacağımız sonuçların doğru olmadığı kanaatindeyim. Argümanımın temeli budur esasında.




    Madem insan aklı madde olmayan birşey hakkında fikir yürütemiyor.Madde olmayan tanrı nasıl madde olan kitapla kendini açıklayıp emirler sınırlıyor ?

    Bu mantık kısır döngü oluşturur.Ben tek birşey diyeceğim tek bir bilgi bile şu ana kadar bildiğimiz herşeyi geçersiz kılabilecekken yoktan var olunamaz tezi çok iddialı bir söz bence.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Bir Zeus misyoneri olarak diyorum ki, Zeus'a tapin. Tek yol Zeus.
    Herkes konusur, Zeus carpar. Ameleler allaha tapar, elit kesim ulu Zeus'a..
    Hem Zeus memleketlimiz, ona tapin.
    Zeus'a tapin yoksa carpar bir yerinize yildirim.
    ohh yeah
  • 
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.