Lisede 2'de alan seçerken sayısal derslerim daha iyi olduğu için ve de TM'de ezber ağırlıkta olduğu için sadece dersi dinleyip fazla ders çalışmama düşüncesi hoşuma gittiği için sayısal alan seçmiştim. Ancak o zamanlar seçtiğim alanın üniversite tercihi yaparken çok büyük oranda etkili olduğundan haberim yoktu. Sinema-Televizyon okuma hayalim vardı. Bu güne kadar yaşadığım herşey benim bunun için yaratıldığıma dair net işaretlerdi, mesela; annem, ben okuma yazma öğrenene kadar, kesintisiz her akşam, bana en az 1 saat kitap okurdu, bu sayede küçük yaşta sayısız kitap okumuş sayılırım.Bu senaryo yazarlığı için bi işaretti. Sonra eski kız arkadaşım tiyatro oynardı (hatta şu an bi dizide oynuyor) ben onunla provalara giderdim ve ben de ufak ufak oynamaya başladım ve gerçekten çok zevk aldığımı fark ettim. Bu da kaderin bana oyunculuk konusunda gönderdiği bi işaretti. Ayrıca ailedeki çoğu kişi bu sektörün içinde(kamera arkası) babam, dayım, eniştem, teyzemlerin ikisi de, halamın oğlu vs.. tabi dezavantaj olarak bu işi yapmaları, o daldaki başarısız olmuş insanları görmüş olmaları, bana tavsiye etmemelerine sebep oluyor..
Ama net bi hedefim olmadığı için dershane başladığından beri mat1 ve mat2 hariç hiç bir kitabın kapağını açmadım desem yalan olmaz. Gittim kitaplar aldım ve kitaplardaki mimik egzersizleri, beden dili çalışmaları, ses tonu ayarlama egzersizleri falan filan yapıyorum. Ayrıca 2,5 seedir yaptığım masa tenisi sporunu bu sene sınav senesi diye bırakmıştım ancak şimdi herkes deli gibi test çözerken gittim spor salonuna yazıldım ve fitness yapıyorum. Herkes deli gibi ders çalışırken boş boş işlerle uğraşıyorum. Tabi dershane başladığında yazın başında bi sınava girmiştik ve çok iyi geçmişti en iyi sınıftaydım ama geçen bu 3 aylık süreçte hiç çalışmadığım için herkesin 3 ay gerisinde kaldım ve sınıf düşüşü yaşadım, sonuçlar düştü vs.. Dershanedeki rehberlik hocası yanına çağırdı gel konuşalım dedi, gittim, kapıyı kilitledi yanıma geldi bir bağırmaya başladı :S Sonra sakinleşince biraz konuştuk "mimarlık" okuma isteğimin olduğunu da söyledim. "Önce Mimarlık okursun, sonra Sinema Televizyon yüksek lisansı yaparsın. Problem?" dedi ve huzura kavuşmamı sağladı. Ama dün de okuldaki rehberlik hocasıyla konuşurken "Mimarlık okumuş adama kimse Sinema Televizyon yüksek lisans yaptırmaz!!" dedi..
Hangisi yalancı anlamadım. Ayrıca okuldaki hoca ALES var falan filan dedi internette aradım hiç bişey bulamadım, bilgisi olanlar anlatırsa güzel olur..
Ales, uzatılmış haliyle Akademik Lisans eğitim sınavı diye biliyorum yanlış olabilir. Yüksek Lisans yapmak için girmen gereken sınav diye biliyorum.
Bu arada, "şunlar şunlar işaretti, bunlar bunlar işaretti, evet ben oyuncu olacağım galiba" demek çok cezbedici olsa da hayatta yapılabilecek en büyük hatadır. Gerçekçi düşünmek lazım. Aynı hataya ben düştüm, şimdi bu hatadan zar zor kurtulmaya çalışıyorum.
Gerçekçi düşün, rehberlik hocana da bakma. O adam dersanesini senin sırtından tanıtmaya, büyütmeye çalışır (gerçekten iyi niyetli biri değilse).
Tiyatro/sinema için doğmuşum diyorsun mimarlık okuyacağım diyorsun. Daha sen karar verememişsin ailene laf atıyorsun. Bence mimarlık oku bi yandan da tiyatro eğitimleri al. Elinde bi mesleğin olur diploman olur. Tiyatrodan umduğunu bulamazsan mimarlık yaparsın.
Lisansda ne okuduğunun önemi yok. Ama şöyle bi dezavantajı var. Sen mimarlık okursan yüksek lisansını sinema/tv olarak yapacaksan; sinema/tv yüksek lisansındaki tüm dersler e ek olarak o bölümün zorunlu derslerini alacaksın. Yani adam sana diyorki ; farklı bölümden geliyorsan ek olarak x tane dersi de geçmek zorundasın. Her okulda böyle mi bilmiyorum ama 1-2 okula baktım şimdi sitelerinde öyle yazıyor.
Diğer bi dezavantaj; 20 kişilik kont alıyorlar diyelim her sene. 100 kişi başvurdu. Adam bakar bu mimarlık okumuş seni almayabilir direk eler. EK olarak 4 yıl sinema/tv okumuş birinin teknik/oyunsal vb. yeteneği senden dahada gelişik olacaktır bunuda kabul et. Adam senin hobi amaçlı yüksek yaptığını, askerlikten kaçmak için gittiğini vb. vb. herşey düşünebilir. Ben tiyatro için yaratılmışım falan lafları hikaye kalır. *Yükseğe kabul edilmek için ales den geçmek yetmiyor. Alesden tam puan alsanda yinede gidemeyebilirsin*
Üniversite bitince bi üniversitede yükseklisans(master) yapmak istersen bu sınava girmek zorundasın. 100 puan üzerinden hesaplanıyor. Ama sorular basit. Hiç çalışmadan ne sorulduğunu bilmeden deneme için girmiştim 72 almıştım. Biraz çalışan biri 90-100 leri görebilir rahatlıkla.
ALES' e son girdiğimde 64 almıştım. 65 alabilseydim yüksek lisans yerine bazı bölümlerde direkt doktoraya başvurabiliyordum.
quote:
Orijinalden alıntı: TuVNeRa
ALES' e son girdiğimde 64 almıştım. 65 alabilseydim yüksek lisans yerine bazı bölümlerde direkt doktoraya başvurabiliyordum.
Tuvnera hocam bende 29 kasımda girecemde valla hiç çalışmadım ya zorlarmı acaba matematiğe göz gezdirmem yeterlidir heralde ilk defa girecem bi bilgim yok 60 yetermi lisans yapabilmem için bi bilgilendir ya
Mantık soruları o yüzden üniversiteden mezun olmuş, aklı başında herkes yapabilir. Ben ilk defa 1997 yılında çıkan LES' ede girmiştim. Bu sınavda en kıl olduğum istesen de istemesen de ilk oturumda mutlaka sayısal çözmek zorundasın.
ales işlem olarak kolay ama şaşırtmacalı sorulardan oluşuyo. ben bi kez girdim 88 aldım ama bi halta yaramadı, zaten aralıkta askere gideceğim için süresi geçecek tekrar girecem.